@semavi Ben San Diego'ya gitmeden önce, San Diego'da hiç tanıdığım yoktu. Uçak yolculuğundan başlayarak, (San Diego'da) 71 tane Türk tanıdım. Orada bulunduğum süre boyunca, yalnızca 4'ünün çevresindeki Türkler'e (o da, yalnızca 5 Türk'e) faydası olduğunu gördüm. Hiçbirinin şahsen bana bir faydası dokunmadı. Dil okulu, yüksek lisans, asistanlık, staj işleriyle, adam gibi bir iş ararken çalıştığım dandik işleri kendi çabamla ayarlayıp, altlarından tek başıma kalkabildim. Adam gibi bir iş bulma işine ise, bilgim, görgüm, çevrem yetmedi. Oysa, başkalarına cömertçe verdiklerini gördüğüm bir coaching, bir mentoring, bir networking desteğiyle, ben de "bir şey" olabilir, ömrümün 20 senesini sevmediğim, istemediğim bir yerde boşa harcamak zorunda kalmayabilirdim. Bana nasip olmadı. Bana San Diego'dayken faydası dokunan tek kişi bir Meksikalı'ydı. O olmasaydı, diş tedavisi için Türkiye'ye dönmek zorunda kalacaktım. 2001 krizinden hemen sonraydı. Türkiye'ye dönsem, belki Amerika'ya geri dönemeyecektim. Sağ olsun; sayesinde, Meksika'da halledebildim. Son derece haklı "Peki, senin çevrendeki Türkler'e ne faydan oldu?" sorusuna ise, bana iş bulmam konusunda yardımcı olmayı reddeden üniversite hocası şehir dışına her çıktığında, bana güvenerek anahtarını emanet ettiği evindeki iki kedisi ve bir köpeğine, emanete asla hıyanet etmeden baktığım; ben yüksek lisans yaparken, ön lisans okumakta olan iki arkadaşın da, ödevlerinin karşılıksız proof-reading'ini yaptığım cevabını verebilirim. Yeter mi? Benim hiçbir Türk'ten yardım görmediğimi düşünürsek, yine fena değil...
New York'ta ise, bir ilkokul, bir ortaokul ve lise, bir üniversite arkadaşım ve ortaokul ile liseden arkadaşımın abisi var. (Üniversite arkadaşım hariç) Kendilerinden, babanın oğula, abinin kardeşe yapmayacağı iyiliği görmüşümdür. Öyle ki, Türkiye'de o kadar iyi arkadaşım yok. Ama bu arkadaşların ortak özelliği, Türkiye'de ortak bir geçmişimiz ve geçmişten kaynaklanan bir hukukumuz olması. Yani, "Amerika'daki bir Türk'e" değil; "çocukluk arkadaşlarına" yardım ediyorlar. Ben de, ilkokul arkadaşımın Türkiye'de bıraktığı kedisine, ortaokul ve lise arkadaşım ile abisinin Türkiye'de bıraktıkları anne ve babalarına bakıyorum.
Çevremi "boşaltmak"tan bahsederken, nalıncı keseri gibi hep kendine yontan; sürekli alırken, ara sıra da olsa vermeyi akıllarının ucundan dahi geçirmeyen insanlardan bahsediyorum. Yoksa, New York'taki arkadaşlar, pek öyle silinip atılabilecek cinsten değil.
Bütün samimiyetimle söylüyorum; sizin tecrübenize göre Amerika'da birbirine destek olan Türkler'in sayısının, benim tecrübeme oranla daha fazla olduğunu okumaktan da, sizin karşınıza daha fazla "iyi Türk"ün çıkmış ve çıkmakta olduğunu okumaktan da, büyük memnuniyet duyuyorum. Karşınıza hep iyi insanların çıkması yönündeki temennim de son derece samimidir.
Tüm içtenliğimle, insanlar konusundaki şansınızın devam etmesini diliyor, DV-2021 arada kaynamaz ve biz de ikinci bir Amerika şansı elde edebilirsek, bu seferki tecrübemin, ilkinden daha iyi olmasını ümit ediyorum.
Ha, iyi olursa, onu da burada aynı dürüstlük ve samimiyetle anlatacağım; söz