Herkese selamlar,
Öncelikle uzun bir deneyim olacak, baştan söyleyeyim
Çünkü greencard talihlisi olduğumu öğrendiğim andan başlayacağım.
Yazdıklarımda klasik bilgilerin dışında şeyler paylaşmak istedim. Çünkü benim hikayemin başka insanlarda motivasyon sağlamasını istiyorum.
İstediğiniz ek bilgileri bu iletinin altında yanıtlamaya hazırım.
Mayıs ayıydı ve talihli olduğumu öğrenmiştim. Ben de bir çok kişi gibi düşünüyordum.
“Çekilişi kazandım, yakında gidiyoruz ”
Hemen 2023 talihlisi arkadaşımı aradım. Greencard çıktı ama şu an ne yapmalıydım?
Bana ilk önce cn sordu. 7k deyince,
“Ohaaaa çok iyiiiii size sıra hemen gelirrr. Hemen yeşilkart foruma hemen üye ol ve orada ne var ne yok oku.” Dedi.
Cn ne demek ilk o zaman öğrendim. 7k olduğumu bile o sorunca bakıp söylemiştim. (Dipnot: Arkadaşımın Cn 18k idi)
Foruma üye oldum. Konudan o kadar uzaktım ki, talihli olduğumu 2023 Mayıs ayında öğrendiğim için kendimi 2023 talihlisi sanıyordum.
Hatta ilk iletim “Ben de 2023 talihlisiyimm” falan gibi bir şeydi. Sonra utanıp 2024 yaptım
Neyse, 1,5 yaşında bir oğlumuz vardı, çalışıyordum ve eşimle hayaller kurmaya başlamıştık. 2. Çocuk fikri aklımızdaydı ve bunu hemen gerçekleştirmek istedik.
Çünkü Amerika’ya gittiğimizde 2. Çocuk sürecine girersek hem adaptasyon, hem hamilelik, doğum, doğum sonrası süreci ve ailemizden uzak olmak bizim için çok zor olurdu.
Hemen hamilelik sürecim başlasa, Mart-Nisan gibi doğum yapsam ve sıra bize haziran gibi gelse ne müthiş olurdu değil mi
Pespembe hayaller…..
Ama gerçekten de hamilelik sürecim hemen başladı.
Haziran sonunda hamile olduğumu öğrendik. Müthiş mutluyduk. Doktor 10 gün sonra kalp atışı duymak için bizi tekrar görmek istedi.
Muayeneye gittik ve…
İkiz.
İkiz bebeklerimiz bizi kalp atışlarıyla selamlıyorlardı.
Nasıl bir histi anlatamam. O şokla eşime ilk söylediğim şeylerden biri “Biz iki bebek ve küçücük oğlumuzla Amerika’ya nasıl gideceğiz ”di
Daha sonra endişenin yerini inanılmaz bir mutluluk aldı tabi. Her şeyin üstesinden gelmeye hazırdım. Ve sürekli yeşilkart forumu okuyordum.
@gucarslan iletilerini görüyordum. Tabii ki kim olduğunu o zamanlar bilmesemde yetkili bir arkadaş olduğu anlaşılıyordu.
5k olup soru soranlara bile “Ankara’ya güven olmaz. Dosya taşıyabilen hemen taşısın” diyordu.
Hiç unutmam, “Off amma abartıyor bu da yaa. İyi ki bir talihsizlik yaşamış, her sene aynısı olacak sanıyor.” Falan diyordum yazdıklarını gördükçe.
İletilerde 20k 25k ları görünce “Yazık yaaa, bunlar da ülke ülke oradan oraya uğraşıp duracaklar.” Diyordum.
7k yım sonuçta, herkese nasip olmaz
Neyse,
Ağustos ayı geldi, 2023 talihlisi arkadaşım deli gibi dosya taşımaya çalışıyordu. Viyana dosyasını kabul ettiği halde 3 kez vize reddi aldı.
Sonra bir Dominik serüvenine girdiler ve karı-koca Eylül ayının ilk haftası biletleri almış, yola çıkacaklarken malum durum yaşandı, vizeler bitti.
Onlar için nasıl bir yıkım olduğunun şahidiyim.
Bu detayı neden anlattım?
Çünkü “Olur da bir aksilik yaşarsam asla bu duruma düşmeyeceğim, işimi asla son ana bırakmayacağım.” demişliğim çok olmuştu.
Derken 2024 süreci başladı.
Ankara performansı içler acısı başladı ama daha süreç çok uzundu. Mutlaka sıra gelecekti.
Bu süre zarfında hamileliğim ikiz gebelikten dolayı zorlaşmaya başladı ve erken doğum riski taşıdığım için doktor hiç kalkmadan evde yatmam gerektiğini söyledi. İşten ayrıldım.
Kasım, Aralık ayını sürekli yatarak ve yeşilkart forum okuyarak geçirdim.
Ocak ayının ilk haftası erken doğum ile ikizlerimi doğurdum 🥹
10 gün yoğun bakımda kaldılar ama ikisi de çok iyiydi
Sezeryan ile doğdular ve çok zor günler geçiriyorduk. Yaklaşık 1 ay forumu takip edemedim.
Şubat, Mart ayında Ankara hala çok kötü durumdaydı.
Nisan ayındaki bültende de istediğimiz ilerlemeyi göremeyince artık toparlanıp bir yerden başlamam gerektiğine karar verdim.
Eşimle, ailemle konuştuk ve çocuklarımızın geleceği için gerekirse onlardan uzak kalıp bu işi çözmemiz gerekiyordu.
Çok zor bir andı.
Sırf bu kararı alma anım bile tek başına bir hikayedir.
Ameliyatla yeni doğum yapmış, ikiz bebekleri ve 2buçuk yaşında oğlu olan bir anneydim.
Müthiş kötü hissediyordum ama yine de o an duygusal olmamalıydım. Onlardan belkide 1 ay uzak kalmamak için onların bir ömür daha refah bir ülkede yaşayabileceği fırsatını kaçıramazdım.
Ve çalışmalara başladım.
Dosya taşıma ile ilgili hiç bir şey bilmiyordum. Mail taslağı nasıl hazırlanır? Nereye mail atılır? Navigatör nedir? Gibi gibi bilmediğim bir sürü şey…
Bebeklerin aynı anda uyuduğu her an dosya taşıma videoları izleyip forumda dosya taşıma tecrübelerini okumaya başladım ve sürekli konsolosluklara mailler attım.
Her hafta yüzlerce mail atıyordum.
Günler sonra Bogota, Kolombiya’dan “fiziki olarak burada olursanız…” falan filan diye bir mail aldım.
“Aaaa!!” dedim “herhalde o mail bu mail”
Gözümü karartmıştım.
Geçen sene arkadaşlarım Dominiğe kadar gittiyse ben de Kolombiya’ya gidebilirdim.
Neyse acele etmeden Mayıs ayı bültenini beklemeye karar verdik. Ona göre harekete geçecektim.
Bülten açıklandı, mülakatlar dağıtıldı ama sonuç çok büyük bir hüsrandı.
Sonra yine Polyana’lar türedi.
(Gelecekteki arkadaşlara notumdur, bunu kendinize yapmayın.)
“2. Mail dağıtımı yapılacak. Geçen sene yapılmış yine yapılacakmış” blaa blaa blaaaa…
Tabi ki yapılmadı. 24 Mayısa kadar bekledim ve gelen giden olmayınca 27 Mayıs günü için Kolombiya’ya gidiş-dönüş biletimi aldım.
Yine çok uzatmayayım, feciii dramatik bir şekilde çocuklarımdan ayrıldım ve havaalanına gittim. Bilen bilir, uçağa alınmadım.
Pasaportum yeniydi ve son 5 yılda hiç uçuşum yoktu. Her ne kadar pandemi vardı, çocuklarım oldu vs vs desemde sonuç olarak uçuşa alınmadım.
O an yıkılmıştım ama çocuklardan bu kadar zor ayrılmışken elim boş bir şekilde asla eve dönmek istemiyordum.
Aklıma daha önce B planını yaptığım Özbekistan’daki meslektaşım geldi. Havaalanında kendisini arayıp durumu anlattım.
Kendi şirketinde gönüllü olarak çalışabileceğimi ve bu şekilde 1 hafta içinde bana vize ve oturum alabileceğini söyledi.
Bunu hemen kabul ettim ve Özbekistan’a hazırlanmak üzere eve döndüm.
Hızlı vizeye başvurduk ve 3 günde 1 yıllık vizem çıktı. Özbekistan’a gittim ve eşyalı bir ev tuttum. 3 gün sonra da 6 aylık oturumumu aldım.
Hemen vizemi, iş sözleşmemi, oturumumu da maile ekleyerek Taşkent konsolosluğuna güzel bir mail attım.
Maalesef dönüş alamadım. 2-3 gün arayla 2 kez daha mail attım ama yine dönüş alamadım. Sonra çocuklarımı özledim ve Türkiye’ye geldim. 1 hafta daha geçti ve hala cvp yoktu. Tekrar Özbekistan’a gittim.
Gitme amacım, konsolosluk bana randevu verirse ve ülkede olmadığıma takarlarsa sorun yaşamamaktı.
10 gün daha kaldım ama hala bana cvp vermiyorlardı.
Bu arada Hong Kong herkese “Fiziki olarak burada bulunursanız…” diye dönmeye başladı.
O gün biletimi alıp Hong Kong’a gitsem mi diye karar vermem gerekiyordu. Sonra Özbekistan’a maddi-manevi çok yatırım yaptığım için emeklerim boşa gitmesin istedim ve gitmemeye karar verdim.
Hong Kong’a gitmek yerine Taşkent konsolosluğunun kapısına gittim.
Yine bilen bilir, İngilizcem Yes-no seviyesinde olduğu için yanıma derdimi anlatan İngilizce çıktılar aldım. (Telefondaki translate işimi görürdü ama telefonuma bakmazlar diye işimi garantiye aldım )
Bu da ayrı bir hikayedir
Konsolosluğun kapısına gittim ve günlerdir maillerime cvp alamadığımı, orada yaşadığımı, çalıştığımı vs anlattım, ve bana başka bir mail adresi daha verip durumu oraya yazmamı söylediler.
Bu kez hem kendi mailimden hem de eşimin mailinden onlara mail gönderdim.
O gece Türkiye’ye döndüm. Cumartesi günüydü.
Pazartesi sabah 5-6 gibi süreç boyunca fikrine çok danıştığım sevgili @ATS16 bana yazmıştı.
Hong Kong, oraya giden arkadaşları kabul etmişti.
Dünya başıma yıkıldı. Cuma sabahı Konsolosluk yerine Hong Kong’a gitmiş olsaydım benim için de kabul maili gelmiş olacaktı.
Hemen yine sürecin her anında yanımda olan sevgili @atalardankalanbirben ile iletişime geçtim. Ne yapacağımı bilmiyordum, motivasyona ihtiyacım vardı. Kendisi ile uzun uzun konuştuktan sonra eşimle de netleştik ve Hong Kong’a gitmem gerektiğine karar verdik.
Aynı gün için biletimi aldık.
Burayı yine hızlı geçeceğim, Salı sabahı Hong Kong’a vardım ve ülkeye giriş pulumu, uçak biletlerimi, pasaport görselimi ekleyip konsolosluğa mailimi attım.
Hong Kong konsolosluğu çok hızlı çalışan bir konsolosluk ve olumsuz dönüşleri hemen oluyor diye düşünüp bana bir yanıt vermediği için rahatlamıştım.
2 gün orada kaldım ve bir dönüş almadım.
3. Gün dönüş için havaalanındaydım, kahvemi içip uçak saatini bekliyordum.
Hong Kong’tan mail…
“Çok fazla talep aldık, red.”
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Bu haberle çocuklarımın yanına nasıl dönecektim.
Onları boşuna bırakıp gitmişim hissi ben mahvediyordu.
Pazartesi günü giden arkadaşlardan bile kabul alanlar vardı ve ben Salı günü orada olmama rağmen red almıştım.
Eşimden başka kimseye bu kötü haberi veremedim.
Bu arada Taşkent’te eşimden attığım maile dönüp, sene sonuna kadar programlarını yaptıkları için sürecime Ankara’da devam etmem gerektiği şeklinde bir dönüş yapmıştı.
2 kötü haberle Türkiye’ye döndüm.
Haziran ayının sonuna geliyorduk. Elde hiç bir şey yoktu.
Temmuz ayı bizim için çok önemliydi. Bir çok ülke son randevularını dağıtacaktı.
Maddi-manevi bütün imkanlarımızı kullanıp bir seyahat planladık.
Önce Umman’dan 1 yıllık multi vize başvurusu yaptık. Oradan Katar, oradan konsolosluk performansı iyi olan Nepal, oradan Tayland ve en son Malezya. Plan bu şekildeydi.
Hatta eğer bu plan da işe yaramazsa 16 Temmuzda 20 günlük bir Güney Amerika turu vardı ve son olarak oraya katılır, mali yılı öyle kapatırım diye düşünmüştük
Tur programında Güney Amerika’daki ülkeler 2 şer gün gezildiği için oradaki tüm ülkelere mail atabilecektim. Ayrıca tur olduğu için güvenliydide.
Neyse, Umman vizem 1 iş gününde çıktı.
1 Temmuzda yola çıktım. Umman’a gittim ve mailimi attım. Aynı gün Katar’a geçtim. Girişte bana 3 aylık vize verdiler ve oraya da mailimi attım. Katar 1 saat içinde reddetti ama Umman dönmedi.
İletişimde olduğum bir çok kişiden dosyalarını taşıdıklarına dair haberler geliyordu ve onlar için çok sevinsem de kendim için çok ama çok üzgündüm.
Süreçteki mottom, “Doğru zamanda yanlış yerdeyim, yanlış zamanda doğru yerdeyim.”di resmen. Bunu kırmalıydım.
Bu sırada Bangkok daha önce gönderdiğim bir maile, “Burada bir oturma veya çalışma iznine sahip misiniz? Yanıtını için sabırsızlanıyoruz.” Gibi bir mail gönderdi. Buna cevap yazmadım ve Katar’da 2 gece konaklayıp Nepal’e geçtim. Nepal’de 3 aylık kapıda vize aldım. Oraya kadar gitmişken 3 gün kalmayı düşünmüştüm ancak ülke yalnız bir kadın için hiç tekin değildi.
Akşam otelde dinlenirken içim sıkıldı ve uyumadan kardeşimle telefonda konuşuyorduk. “Kendimi burada rahat hissetmiyorum. Keşke burada kalmasaydım.” dedim. (Saat 21:45)
22:15’te otelden çıkış yapmıştım ve 00:15 Tayland uçağına yetişmek için yoldaydım
Sabah 06:00 da Bangkok’taki otelimdeydim.
Konsolosluğun 2 temmuzda bana göndermiş olduğu maile 5 Temmuz Cuma sabahı cevap attım ve uyudum.
Yazmış olduğum mailde hiç bir olumsuzluk ifadesi kullanmadan (oturumum yok çalışma iznim yok vs demeden) şu an hali hazırda ülkede olduğumu, süreç boyunca benden istedikleri tüm gereklilikleri yerine getirebileceğimi vs belirttim ve pasaport görsellerini ekleyip gönderdim. Cevap gelmedi.
Neyse, çok güzel bir otelde kalıyordum. Gerçi genel olarak hep iyi AirPort otellerde kalmayı tercih ettim. Yalnız olduğum için hem güvenlik hem de havaalanına ulaşım açısından.
Ama bu otelde çok fazla çocuk vardı ve havuzda sürekli eğleniyorlardı.
Ben de odamdan onları izleyip çocuklarımı düşünüp sürekli ağlıyordum. Keşke onlar da yanımda olsaydı
Bu his beni yerimde durduramıyordu.
“Acaba burada da mı boşuna bekliyorum” diye içime kurtlar düştü.
Otel Rezervasyonum 3 gün olmasına rağmen Myanmar’a gitmeye taktım bu kez.
Ülke çok sıkıntılıydı ama o da bana “Fiziki olarak burada olmadığınız için dosyanızı kabul edemiyoruz” şeklinde dönmüştü ve x bir sitede kapıda vize olduğunu okumuştum. (Kesinlikle yanlış bilgi.)
Dayanamadım ve sabah çok erkene bilet alıp, akşama da dönüş biletimi aldım.
Pazar günü sabaha karşı 5 te uyanıp havaalanına gittim. Ve tabi ki vizem olmadığı için uçağa alınmadım.
Sinirden ağlaya ağlaya yine otele döndüm.
Bu kez kendime çok kızdım. Araştırmadan, planlamadan iş yapmayan ben, görmek istediklerimi gördükten sonra teyid etmeden iş yapmaya başlamıştım.
Kendime pazartesi akşamına kadar zaman tanıdım ve henüz dönüş alamadığım Umman, Nepal, Bangkok’tan ses çıkmazsa Malezya’ya gidecektim.
Ses çıkmadı.
Salı sabah erkenden Malezya’ya gittim. Uçaktan iner inmez aileme vardığımı haber vermek için telefonumu açtım ve 2 mail vardı. Biri Bangkok, diğeri Katmandu
Önce Bangkok’tan gelen maili açtım ve inanılmaz…
Dosyamı kabul etmişti 🥳
Nepal ise yoğunluktan dolayı reddetmişti.
Nasıl bir his olduğunu anlatabilirim ama çok çok uzun.
Sadece şunu söyleyeyim, çok güzeldi.
Hiç bir şey çocuklarımdan bir an olsun ayrı kaldığıma değemez ama 2 aylık çabamın olumlu sonuçlandığını görmek çok güzeldi.
Aynı gün akşamı Türkiye’ye döndüm.
Mülakat maili beklemeye başladık.
O sırada 16 Temmuz gibi eşimle Covid hatırlatma dozlarımızı yaptırdık ve 24 Temmuz günü saat 16:00 da mail geldi. Sevinçten uçarken birden randevu sayfası açıldı ve şok
1 Ağustos 2024 09:45 Bangkok
Sadece 1 hafta sonraya randevu planlanmıştı.
Hiç bir şey hazır değildi.
İlk yaptığımız şey biletlerimizi almak oldu ve sağlık randevusu için araştırmalara başladık.
İkiz bebeklerimiz yeni doğdukları için hemen konsolosluğa ds formu açtırma talebinde bulunduk.
Formu açmak için bizden doğum belgelerini istediler ve bebeklerimizi ekleyip ds formlarını doldurduk.
Ayrıca mülakata tercüman getirip getiremeyeceğizi de sorduk ve “Yanınızda İngilizce veya Tayca bilen bir tercüman olabilir.” yanıtını aldık.
Bu arada konsolosluk bize istedikleri belgeleri bir mail ile göndermedi. Kendi internet sitesinde yazan talimatlara göre hareket ettik.
Bütün evraklarımızı 2 günde hazırladık.
Bebeklerimiz olduğu için yolculukta canım Annem de bize eşlik etti ve Cumartesi günü Bangkok'a uçtuk, pazar oradaydık.
Sağlık randevusu için pazartesi gününe yer bulamadık ve Salı gününe randevu alabildik.
(Randevu için whatsapp hattı kullanılabilir. Ya da hastanenin internet sitesinden kullanıcı adı oluşturulup randevu alınabilir.)
Yine de pazartesi günü hastaneye gittim ve sonuçları 1 günde alabileceğimizden emin olmaya çalıştım. Çünkü Perşembe günü mülakatımız vardı.
Sonuçları ertesi gün alabileceğimi söylediler.
(Dip Not: Bumrungrad International Hospital, Mükemmel bir hastanesin. Sana ve ekibine çok teşekkür ederim )
SAGLIK MUAYENESI
Salı sabah 06:30’da hastanedeydik.
Randevu oluşturulduktan sonra bize gönderilen mailde istenilen belgeleri hazırlamıştık.
Öncelikle boy, kilo, göz, tansiyon muayenelerimiz yapıldı.
Daha sonra doktor muayeneniz oldu. Hastanenin Türkçe tercüman desteği vardı ve telefonda bir tercüman doktorla iletişimimizi sağladı. Bu harikaydı.
Sonra kanlarımız alındı. Oğlum 2 yaşından büyük olduğu için o da kan verdi. İkizlerim 6 aylık oldukları için kan vermediler.
Çocuklarımızın aşı kartları vardı ve bütün aşıları geçerli sayıldı. Sadece grip aşısı da görmek istediler ve maalesef yoktu.
Bu yüzden 3 çocuğumuza da grip aşısı yapıldı.
Ben ve eşime toplam 5 er aşı yapıldı. Sadece covid aşısından muaf olduk.
Daha sonra ben ve eşime göğüs filmi çekildi.
Bütün bunlar yapılırken bütün hemşireler annemin yardımına koşmuşlardı, hepsi bebeklerimizin etrafında dört dönüyorlardı.
Onlar ağlamasın diye her şeyi yaptılar. Harikalardı.
Ödeme olarak Amerikan dolarını kabul etmediler. Ya Tayland Bahtı ya da kredi kartı ile ödeme yapılması gerekti.
Biz yetişkinler için kişi başı 14bin baht,
2,5 yaşındaki oğlumuz için, 10bin baht.
6 aylık ikizlerimizin her biri için de 4bin baht ödeme yaptık.
Sonuçların ertesi gün 17:00 de hazır olacağını söylediler. Ve ertesi gün saat 13:00 gibi beni arayıp “Sonuçlarınız daha erken hazır olacak, 15:00 te gelebilirsiniz” dediler.
Diyorum ya, harikalardı
Koşa koşa gidip sonuçlarımızı aldım. Sarı zarflarımız ve bütün evraklarımız mülakata hazırdı.
01.08.2024 BANGKOK MULAKAT DENEYIMI
O gün gelmişti
Saat 09:00 da konsolosluktaydık. Bekletmeden içeri alındık.
Girişte tercüman için hiç bir kanıtlaıcı belge istemediler. Sadece pasaportunu görmek istediler.
Girişte telefonlarınızı güvenliğe teslim edebiliyorsunuz.
İçeri girdikten sonra bir salona alınacağımızı düşündük ancak bahçede, üzeri tente ile örtülü bir yerde oturtulduk. Kalabalıktı.
Hemen karşımızda 3 tane gişe vardı.
2 ve 3 numaralı gişeye dosya teslimi yapılıyor, 1 numaralı gişede de mülakat yapılıp içeri bile alınmadan işlemler bitiyordu
1 saat boyunca bekledikten sonra nihayet dosya teslimi için çağırıldık.
3 numaralı gişeye geçtik. Asıl talihli olduğum için görevli benimle konuşmak istedi. Ve tercümanla tabi.
Dosyalarımı fazla fazla hazırlamıştım. Konsolosluğun internet sitesinde yazan sıraya göre de dizip her föye notlar yazmıştım.
5 kişilik bir aile olduğumuz için dosyalar karışıklığa çok müsaitti.
Tüm dosyalar için önce orjinaline bakıp, sonra İngilizce tercümelerini kontrol etti.
Hepsinin yeminli tercüman tarafından ıslak imzalı olmasına çok çok dikkat etti.
Noter onayı istemedi. Zaten internet sitesinde de böyle bir talepleri yoktu.
Özellikle evlilik cüzdanı üzerinde çok durdu çünkü ilk kez Türkiye’den bir dosyaya bakıyordu ve bizim evlilik cüzdanımızın mantığını anlamaya çalıştı sanırım
Bana ait tüm dosyaları eksiksiz bir şekilde teslim aldıktan sonra içerideki vezneye para yatırmam için bana bir kart verdi. Ve pasaport fotokopilerimizi de yanıma almamı istedi.
O sırada eşimin ve tercümanın orada kalmasını istedi çünkü eşimin kendi evraklarını teslim etmesini istedi.
İçerideki vezneye her birimiz için 330 dolar yatırdım ve çıktığımda dosya teslimimiz hala devam ediyordu
Evrak teslimi yaklaşık 1 saat boyunca sürdü.
Daha sonra nihayet her şey tamamdı ve mülakat için çağrılacağımız söylendi.
Bu arada istenilen evraklar arasında hesap dökümü yoktu. Paraya dair hiç bir bilgi istenmedi.
Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra 1 numaralı gişeden mülakat için çağrıldık.
Gişede sarışın, gözlüklü, çok güler yüzlü 50-55 yaşlarında bir kadın vardı.
Çocukları ve bizi sevgiyle selamladıktan sonra ilk önce eşimden ve benden yemin etmemizi istedi. Daha sonra da parmak izlerimizi aldı.
Ardından bana sorduğu sorular şu şekildeydi;
-Ne mezunusunuz?
-Üniversiteden kaç yaşında mezun oldunuz?
-Kaç yıldır mesleğinizi yapıyorsunuz?
-Greencarda ne zaman başvuru yaptınız?
-İkizleriniz başvurudan sonra mı doğdu?
-Daha önce hiç evlendiniz mi?
Daha sonra eşime soruları yöneltti,
-Ne mezunusunuz?
-Askerliğinizi kaç yılında yaptınız?
-Askerliğinizi hangi rütbede yaptınız?
-Daha önce hiç evlendiniz mi?
Bu sorulardan sonra hızlıca bir şeyler söyledi ve biz boş gözlerle kadına baktık.
Bize ne bekliyorsunuz der gibi bakınca
Bitti mi dedik?
“Evettt bittii Amerika’ya hoş geldiniz, iyi yolculuklaaarrr” dedi kahkaha atarak.
Müthiş bir andı.
Çocuklar çok ağlıyorlardı ama biz o an hiç bir şey duymuyorduk :))
Mutlulukla konsolosluğun yakınındaki otelimize gidip toparlandık. Çünkü pasaportlarımızı o çok ağladığım AirPort otelde beklemek istiyorduk.
Ertesi gün otelimizi değiştirdik, ve ailemle birlikte o otelde muhteşem bir 5 gün geçirdik. Onlarla hayalini kurduğum her şeyi yaptık.
Pazartesi günü dosyamız AP oldu ve Salı günü issuede döndü.
7 Ağustos Çarşamba günü de gidip postaneden pasaportlarımızı teslim aldık ve Cuma günü Türkiye’ye döndük.
Bu benim başarı öykümdür.
Edindiğim her bilgi için forumdaki herkese minnettarım.
Bu forum sayesinde çocuklarımın daha refah bir ülkede yaşayabilmesi için elimden geleni yapmış oldum.
Geçmiş deneyimlerin çoğundan faydalandım.
Onların olumlu ve olumsuz tüm tecrübeleri bana yön verdi.
Yeri geldi kendime örnek aldım, yeri geldi önlem aldım.
Bunun için herkese tekrar tekrar minnettarım.
Bundan sonra mümkün olduğunca aynı şekilde sonraki arkadaşlara naçizane bilgi birikimimle destek olmaya çalışacağım.
Çok uzattığımın da farkındayım ama inanın bu sadece çok küçük bir özet.
Biraz hislerime yer vermeye çalıştım çünkü geçmiş hislerden çok faydalandım.
30 bin lira masraf etmemek için o an harekete geçmeyen ve süreç sonuna doğru 500 bin lira masraf edip yine de vizesini alamayan sevgili Sinan’ın durumuna düşmemek için her şeyi yaptım.
Gönül isterdi ki 2 uçuş iptali ve 7 ülke seyahati yapmadan, yıpranmadan, param da cebimde kalarak gidip kendi ülkemdeki konsolosluktan çocuklarımla beraber güle oynaya vizelerimizi alalım.
Ama maalesef…
Sürecin başında bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama ünlü düşünürün de söylediği gibi, “Ankara’ya güven olmaz. Dosya numaranız kaç olursa olsun, imkanınız varsa dosyanızı hemen taşıyın.” @gucarslan
Herkese sürecinde bol şans diliyorum