25 Mayıs 2022 sabahı İstanbul'dan Ankara'ya doğru eşimle beraber yola çıktık. Yolda geze dolana yavaş yavaş gidiyorduk. Bolu'da alışveriş ve yemek için durduğumuzda kalacağımız otel için rezervasyon yaptık. UK Ankara Hotel. Çift kişi için geceliği 550 TL. Bolu'daki son molamızdan sonra yola çıkıp durmadan Ankara'ya vardık. Otel büyük, eskiden Seğmen Otel'miş, yenilenmiş ve isim değiştirmiş. Elçiliğe yürüme mesafinde. Odaları güzel, temiz. Otele girişimizi yaptık ve eşim banka dökümü almak için bankaya gitti. Birikimimiz benim hesabımdaydı ama asıl talihli eşim olduğu için ısrarla banka hesap dökümü almak konusunda diretti. O hesap dökümü alırken ben bir duş aldım ve fotoğraf çekimi için hazırlandım. Eşim geldikten sonra bir fotoğrafçıya gittik ve 2 kişi 4er fotoğraf çektirdik. 60+60 120 TL. Eğer mail olarak da istiyorsanız fotoğraf başı +10 TL ücreti varmış. Fotoğrafçıdan çıkıp yemeğe gittik ve döndüğümüzde fotoğraflarımız hazırdı, teslim aldık. 2 fotoğraf için yaklaşık yarım saat sürer baskısı demişti, biz 1 saat sonra gittik. Akşamı otel odasında dinlenerek geçirdik ve mülakata birkaç saat kala uyuduk. Her ne kadar sürekli uyanıp saate baksam da dinlendim yine de
26 Mayıs 2022 Mülakat Günü
Sabah kalktım, eşimi uyandırdım. Bir müddet hazır olmasını bekledikten sonra 7buçuğa doğru otelde kahvaltı için üst kata çıktık. Gayet sakin bir şekilde kahvaltı yapıyorduk. Bir yandan eşime hazır mısın, heyecanlı mısın diye soruyordum. Hayır diyordu ama sürekli onu sorarlarsa ne derim bunu sorarlarsa ne derim diye soruyordu Odadan 8'de çıktık. Daha biraz ilerlemiştik ki fotoğrafların odada kaldığını anladım. Eşim geri döndü, fotoğrafları aldı. Arabanın anahtarını da odaya bırakacaktı ama unutup yanına almış. Yanımızda evraklar, eşimin cüzdanı, otel odasının kartı ve araba anahtarından başka bir şey yoktu. Hatta ben kimlik bile almamıştım yanıma
Yolu biraz ilerlemiştik ki ruhsatı da almadığımız geldi aklıma. Araç değerlemeleri yanımızdaydı ama ruhsat yoktu Ben zaten elbet bir evrak unutacağımızı biliyordum ama neyse dedim, önemli değil zaten ruhsat, hesaptaki paranın yeterli olacağını düşünüyordum.
08.17'de elçiliğin önünde sıradaydık. Önümüzde biraz heyecanlı bir hanımefendi ve 2 çocuğu vardı. Kadın sürekli bir şeyler unutup Kaktüs kafeye koşup geliyordu Onlar sıranın en önüne geldiğinde kadının elinde siyah bir poşet ve içerisinde çocukları için yiyecekler vardı. Güvenlik poşeti görünce onu içeri sokamazsınız dedi. Kadın tekrar kaktüs kafeye doğru koştu ve geri dönüş yolunda güvenlik bizi çağırdı. Bize, siz gelin onlar hazır değilse dedi. Ben de yok hanımefendi geldi zaten dedim. Ve önden onlar girdi. Onların pasaport kontrolleri yapılırken yabancı bir beyefendi geldi. Sanırım daha önce sıradaymış ve bir eksik için geri göndermişler. Güvenlik kendisini biraz sonra alacağını söyledi. Kadın ve çocuklarından sonra bizi değil, o beyefendiyi çağırdı. Onunla da işi bittikten sonra bizi çağırdı.
Güvenliğe pasaportlarımızı verdik ve covid formu doldurduk. 1 form doldurmamızın yeterli olduğunu söylediler. Forma yazmak için saati sorduğumda 08.30 olduğunu söyledi güvenlik. X-ray cihazından geçerken üzerimizde hiçbir eşya olmamasını istediler ama bende kolye küpe vardı, sorun olmadı. Eşimin gözlüğünü bile çıkarttırdılar X-rayden geçerken eşimin cüzdanını görmek istediklerini çünkü içinde bir şey olduğunu söylediler. Arabanın kartı olduğunu gösterdik. A tamam o zaman dediler. O meşhur ağır kapıya doğru uzandığımda anladım ne kadar ağır olduğunu ve güvenlik aynı anda uyardı kapı ağırdır diye. Eşim açtı kapıyı. Kapı, koridor dedikleri dış alana doğru açılıyor. Koridordan yürüyüp mülakat bölümüne geçtik ve o kapı da yine ağır ve dışa doğru açılıyor. Oradaki deskte pasaportlarımızı istediler yeniden, 2 adet güncel fotoğrafımız olup olmadığını sordular var dedik. Ve bize sıra numarası verildi. 0222
Eşim ve ben sıra numarasını gördükten sonra bugün çok şanslı olduğumuzu anlamıştık. Çünkü 0 ve 2'ler bizdik... Biz evlenmeye Eskişehir'deyken (alan kodu 222) karar vermiştik ve orada da eğlenmeye 222'ye gitmiştik. Her ne kadar düğün daha geç olsa da, ben resmi tarihimiz özel tarih olsun istediğim için 02.02.2020'de nikah yapmıştık. 02.02.2022'deki 2. yıl dönümümüzü kutlarken Ankara'nın 466 mülakat vermesiyle mülakata Ankara'da girmeye karar vermiştik. 2022 talihlisi idik ve mülakat sıra numaramız da 0222'ydi.
Mülakat salonu doluydu. 23 sandalye vardı ve oturacak yer yoktu. Salonun köşesine, klimanın yanına geçtik ve ayakta bekleyerek insanları izlemeye başladık. Hem mülakat yapılan bankolar, hem para alınan banko, hem de evrak teslim edilen bankolar görüş açımızdaydı. Herkesi gözlemliyordum. Özellikle 5 numaralı mülakat bankosunun sesi çok yüksekti. Mülakatı yapan kişinin ne dediğini çok net duyabiliyordum. Herkes onaylanıyordu. Biz ise mülakat ücretinin ödesi için 7 numaralı bankoda numaramızın yanmasını bekliyorduk. Eşime heyecanlı olup olmadığını tekrar sordum. Aslında heyecanlıydım ama numaramızı gördükten sonra heyecan kalmadı, versinler vizemizi gidelim dedi 5 numaralı bankodan soruları ve onayları duydukça da rahatladığını düşünüyorum. Çünkü kısa sürüyordu ve rahattı mülakatlar.
Bizden önce girmiş yabancı bey 221 numarası ile 7 numaralı bankoda ücretini öderken, bizim numaramız 11 numaralı bankoda yanınca biraz şaşırdım. Tam ödeme sırası bize gelecek diye beklerken önce evrak teslimi için çağırmışlardı. Evrakları kişi kişi ayırarak dizmiştim ama evrakları teslim alan beyefendi kişi kişi ayırmadan istedi.
+Önce geçerli pasaportlarınızı verin.
Verdik.
+ABD vizesi olan pasaport var mı?
-Evet benim var.
+Tamam onu da verin.
Verdik.
+Nufüs kayıt örneklerinizi ve adli sicil kayıtlarınızı verin.
Verdik.
+Evlilik cüzdanınız ve fotokolerini verin.
-Biz fotokopi çektirmemiştik.
+1 tane de mi yok?
-Yok hiç çektirmedik fotokopi.
+Neyse tamam. Hallederim ben.
Evlilik cüzdanını da verdik.
+Şimdi asıl talihlinin orijinal diplomasını ve fotokopisini verin.
Verdik.
-Benimkine gerek yok mu?
+Yok.
+Mali evraklarınızı verin.
Benim üzerime olan Eskişehir'deki evin tapusunu ve benim banka hesabımı (yaklaşık 50bin dolar karşılığı TL, döviz ve altın) uzattım. Eşimin hesap dökümünü arıyordum.
+Bunlar yeterli.
-Ama asıl talihlinin hesabı değil o.
+Tamam bunlar yeterli zaten, başka gerek yok.
(Hatta tapuyu da geri verecekti ama emin olamadı, vermedi geri)
+Sağlık raporlarınızı da verin.
Verdik.
+2şer tane de güncel fotoğraf verin.
Verdik.
+Maskenizi indirir misiniz?
-İndirdim.
+Tamam başka bir şeye gerek yok.
-Teşekkürler.
Köşemize geçip tekrar 7 numaralı bankoyu beklemeye başladık. Bu arada eşime, aslında önce evrakları vermemiz daha iyi oldu, bize sıra daha erken gelir böyle çünkü evrakları içeride işlemeye başladılar bile dedim.
Telegram grubundan bir beyefendi ve ailesi ile tanışıp muhabbet ettik o arada. Biraz heyecanlılardı. Aslında heyecanlanacak bir şey yok diyordum ki 7 numaralı bankoda numaramız yandı. Kişi başı 330 dolar nakit verdik. Ve anlamsız şekilde uzun sürdü bu parayı ödemek. Sanırım sistem biraz ağır işliyor. Hatta o ara eşime, mülakat bile bu kadar uzun sürmeyecek dedim. Ödemeyi yaptıktan sonra muhabbete geri döndük
Heyecanlanacak bir şey yok, 5 numaralı bankonun sesi çok açık zaten, herkesi onaylıyorlar dedim Bizim ruhsatı unuttuğumuzu söyledim ve o da unutmuş. Sorun olmaz, hesabınızda yeterli para var zaten dedim Harita mühendisiymiş kendisi. Kolayca iş bulursunuz merak etmeyin dedim. Bizim Mayıs submitliler olarak bu senenin şanslı kısmı olduğumuzdan ama geride kalanlar için de üzüldüğümüzden bahsettik biraz.
Bu arada salon boşalmış, oturacak yerler çokça vardı. Bir görevli yanımıza gelip lütfen boş sandalyelere oturun diye bizi uyardı. Oturduktan kısa süre sonra, önce tanıştığımız ailenin evrakları için ışık yandı, daha sonra da bizim için 5 numaralı bankoda mülakat ışığı yandı. Bu kadar çabuk beklemiyordum. Bizden önce içeri giren 2 çocuklu hanımefendi bile hala bekliyordu oysa
Biz eşimle yanyana dururken hep ben solda dururum o sağda durur. Bankoya gittiğimizde de öyle durduk. Sanırım bu yüzden olsa gerek, bankodaki görevli bey soruları genelde bana bakarak sordu ama eşim asıl talihli olduğu için ben onun cevap vermesini bekledim.
Günaydın hoşgeldiniz nasılsınız? dedikten sonra, öncelikle sağ elimizi kaldırarak söylediklerimizin doğruluğuna dair yemin etmemizi istedi. Eşim yemin ediyorum dedi ben yemin ediyoruz dedim ve yemin ediyorum diye düzelttim daha sonra Önce eşimin parmak izlerini sonra benim parmak izlerimi aldı.
Nereye yerleşmeyi düşünüyorsunuz? dedi.
Florida dedik ikimiz de aynı anda.
Ooo Florida çok güzel. Neden oraya gitmeyi düşünüyorsunuz? dedi.
Ben eşime baktım. Eşim de turizm sektöründe olduğum için dedi ve sonra aynı anda yine maliyet avantajı dedik.
Orada tanıdığınız, akrabanız, arkadaşınız veya o tarz biri var mı? diye sordu.
Yok dedik.
Daha önce Amerika'ya gittiniz mi? dedi.
Eşim hayır dedi. Ben evet dedim.
Turizm mi? Dedi.
Evet, turist olarak gitmiştim dedim.
Eşime dönüp bir anda "Do you speak English?" diye sordu ve eşim de "So so" diye cevap verince güldü.
Merak etmeyin oraya gidince çok hızlı öğrenirsiniz dedi.
Umarım bir an önce gideriz dedim.
Tebrikler, vizenizi onaylıyorum dedi.
Teşekkürler dedik.
Pasaportumu ve turist vizemi göstererek artık bunu iptal ediyorum dedi ve turist vizeme iptal damgasını bastı.
Lisans diplomasının orijinalini, evlilik cüzdanını ve iptal vizeli eski pasaportumu geri verdi.
Bir de bizim tapu vardı dedim. Çok anlamadı gibi. Resimli bir şey dedim.
Mali evrakların arasından tapuyu epey aradı. Sonra buldu. Tapuyu da ve nedense imza sirkülerini de geri verdi. Bunlara gerek yok mu dedim. Yok dedi.
Pasaportlarınız 3 ila 5 gün içerisinde PTT'ye verilecek dedi.
Tekrar teşekkür ettik ve oradan ayrılıp daha önce dikilerek beklediğimiz yere gittik, evrakları dosyaya geri koymak maksadıyla. Oraya gittiğimiz gibi salondaki görevli peşimizden geldi ve sizin mülakatınız bitti di mi diyerek bize kapıyı gösterdi
Bu arada muhabbet ettiğimiz aileye bakmak için tekrar salonu kestim ama aile hala evrak vermekle meşguldü sanırım çünkü onları göremedim. Gerçekten evrak teslimi mülakattan daha uzun sürüyor
Mülakatı hangi dilde yapmak istediğimiz sorulmadı. Ben işsiz olmama rağmen paranın kaynağı sorulmadı. Güncel olarak burada ne iş yaptığımız sorulmadı. Orada ne iş yapacağımız sorulmadı. Mülakatta bana az, eşime çok soru gelmesini bekliyordum ama cevapları hep ben versem de sanki bir sorun olmazdı çünkü solda ben olduğum için genel olarak bana bakarak sormuştu soruları, sen asıl talihli değilsin, neden atlıyorsun demezdi herhalde. Ayrıca, mülakat başlarken maskem tam takılıydı ama evrak alırken maskemi indirip suratımı görmek istediği aklıma gelince, yeminden sonra parmak izi verirken maskeyi indirdim. Salonda da birçok kişi maskesi yarım takılı duruyordu. Hiç uyarıldıklarını da duymadım. Sanki yavaş yavaş önlemleri gevşetiyor gibiler.
Otele dönüp odaya çıktığımızda saat 9.49 idi. Ben öğlen olmuştur diyordum. Halbuki her şey 1.5 saat bile sürmeden olup bitmişti.
İnişli çıkışlı bir 2 yılın sonunda "Tebrikler vizenizi onaylıyorum" cümlesini duymak kadar rahatlatıcı bir şey yok. Yine de vize basılı pasaportu görene kadar tam anlamıyla da rahat edemeyeceğim gibi. Aman bir sıkıntı çıkmasın artık diyorum. Kendim adına rahatlamış olmak güzel bir şey ama bir yandan aklım hala geride kalanlarda...