Bu akşam yenildik ya, üzüntümü yazarak geçistirmeye çalışıcam sanırım (Bu arada yenilmedik, FB hakkıyla yendi diye düzelteyim).
(Bundan sonra yazacaklarım şahsi düşüncelerimdir. Uzun olacak gibi uyarmadı demeyin :))
GreenCard talihlileri ile turist vizesi taliplilerinin mülakat değerlendirmeleri tamamen tezat, kişilerin sunduğu DS-160/260 ile beyan ettiği bilgilerin değerlendirmesi tam tersi sonuçlarla yapılıyor bence. Şöyle ki;
Bir kere net olan bir şey var, bilgiler bir bütün olarak değerlendiriliyor. Yani herhangi bir bilgi tek başına "onay" ya da "ret" alma sebebi değil. Sahip olunan tüm özelliklerin bütünü ile sonuca ulaşılıyor. Örneğin GC talihlileri için "adam başı X K dolar olmalı hesapta" safsatası tamamen bir şehir efsanesi. Kanaat için elbette artı ya da eksi etkisi var, yok değil. Lakin bu asla bir kural değil. Kaldı ki onaylı GCler arasında 500 USD - 3K örneklerini biliyoruz.
GC, "çeşitliliği artırmak"tan çok, ABD'de gerekli iş gücüne çözüm bulmak niyetiyle yapılan bir durum. Özellikle de zanaat ya da beden işçiliği gerektiren işler için. Ve tabi bunun yanında mühendis, doktor vs gibi "nitelikli" kişilerin de kapılması. Ama zaten bu nitelikli kişiler için ayrı seçenekler de var. Amaç/Hedef bu olduğu için de değerlendirmeler de bu yönde oluyor. Zaten aksi olsa, lise mezunu şartının yanına yetenek/tecrübe/zanaat gerektiren iş kolları için kolaylık sunulmazdı.
Bu platformda hep şu örneği verdim; kısıtlı bir bütçesi olan ama genç, üniversite, hele hele geçerli bir alandan mezun olanların, 50+ yaşında olup da cebinde 40-50K parası olan bir talihliden çok daha fazla şansı var kabul edilmesi yönünde. Zira düşünce şu; bu genç bir şekilde çarkta yerini bulur, gerek sahip olduğu diploma (ABD'de geçerli olup olmaması çok önemli değil) gerek gençliği sayesinde sisteme dahil olması en fazla 2-3 ayını alır. Cebindeki kısıtlı paranın bu noktada çok da önemi yok. Aynı şey İngilizce biliyorsa da geçerli mesela. Ayak uydurması, ülkeye ve sisteme entegre olması çok daha kolay ve hızlı olacağı için ciddi bir artı. Ama öbür tarafta 50 üzeri yaşta birini düşünün. Elinde geçerli bir mesleği, zanaati de yok, e İngilizcesi de yok. İşte o zaman kafalarda soru işareti oluşur. Bu adam bu yaştan sonra gidip de ne yapacak, nasıl ikame edecek, dili öğrenmesi en iyi ihtimalle 2 yıl, nasıl iş bulacak vs vs diye şüpheler oluşur. Bankadaki mevduatın işte o zaman bir anlamı olacak. Bu 50+ adam bir de parasız ise, kendini bir süre idame edecek birikimi yoksa yanında buyur sana kırmızı kart. şunu unutmayın, GC sürecinde ABD hükümetine tek bir beyan veriyorsunuz, o da ABD'ye yük olmayacağınız konusu. Olay da bu zaten, değerlendirmenin varması beklenen yer bu kişi ABD'ye yük mü olur yoksa işe mi yarar...
B1/2 için ise tam tersi. Burada verilmesi gereken karar, GC'deki gibi ABD'ye yük olmak/işe yaramak değil, gelip parasını harcayacak, ABD ekonomisi için direkt ya da dolaylı bir katkı sağlayacak mı? Bununla birlikte, ülkede kalmak, geri dönmeyip illegal duruma düşecek gibi bir potansiyele sahip mi? En başta iki başvuru birbirine tezat dediğim şey de burada başlıyor. GC'de genç olması, bir diploma ya da zanaatinin olması artı durum iken, B1/2'de kim bilir bu bir eksi. a da şöyle diyeyim, GC'de 50+ bir muamma iken, B1/2'de yahu bu adam ununu elemiş, eleğini asmış, çoluk çocuğu torunu ailesi ile memlekette bağı var, bu yaştan sonra illegal hayat macerasına atılmaz diye düşünülebilir. Travel plan, kontaklar vs de bunun sorulanması, daha doğrusu teyiti için bir yol işte. Ama tekrar ediyorum, tekil hiçbir konu karar vermeye yeterli olmayacaktır.
Kendimden örnek vereceğim hem GC hem diğer vize başvurusu konusunda. Ben bu dediğim 50+ gruptanım. TR'de, geçerli, gelir ve title anlamında şükür kötü olmayan bir durumdayım. Ama ABD sınırlarında ne yaptığım işin ne de sahip olduğum title'ın hiçbir önemi yok. Orada dımdızlak, sıfır biriyim. Hal böyleyken olası GC mülakatında beni terletirler hocam. Benden farklı bir şeyler isterler. Ya bağlantılarım ile olası iş potansiyelimi sorgularlar ya da elimdeki parayı. Çünkü ben potansiyel bir yüküm ABD için. 50 yaşından sonra kendim ile ailemi geçindirecek bir gelir, pozisyon bulmak kolay değil nitekim. Yani o 25-26 yaşında, cebinde 1000 USD'si olan bir mühendisi hadi bırakın diplomayı bir genç potansiyel olarak benden daha çok faydalı olacaktır ABD'ye. Haliyle onun şansı daha yüksek GC mülakatında.
Ama gelelim B1/2'ye. Çoçuğum var, aile bağlarım var. ABD'de geçerli olmayan ama burada geçerli, yıllarca yaptığım bir işim var. "Bu adamın bir yerlerinin kılı ağarmış artık, gidip de ne bok yiyecek, bulaşık mı yıkayacak burada mis gibi işi varken. Bare bırakalım da gelsin, 3-5 para harcasın" düşüncesi çok da doğru bir düşünce gibi geliyor bana. Hele bir de bir iki özellik ile bunu perçinleyince, vizenin onaylanması oldukça olası diye düşünüyorum.
Yani sonuç olarak, GC mülakatında sizi öne çıkaran bazı özellikleriniz B1/2'de dezavantaj olarak dönebilir. ya da tam tersi, dezavantaj olan bazı özellikleriniz diğer tip vize mülakatında size avantaj olabilir, olacaktır da.
İşte tüm bunlar da zaten secerimizin elllerinde olduğu ABD hükümeti için konsolosluk görülmesinde neticelendirecek, oradaki görevlinin insiyatifine bırakılacak şeyler değil. Ben bir puanlama sisteminin olduğuna, DS-160/260 ile beyan edilen bilgilere göre puan alındığına, bunun da vize başvuru sonucunu belirlediğini düşünüyorum. haa puanlama yoktur da spesifik cevapların olumlu olması sebebiyle direkt approved olmasa da approvable olarak sistemin görevliyi yönlendirdiği görüşündeyim. Görevlinin insiyatifi sistem tarafından değerlendirmesi sınırda olan istisnalar ya da belki de çoğunluklar için elbette vardır.
Keseyim burada artık