@daydreamer, içinde söyledi: DV2022 Bekleme Odası
geceyarısı ekspresini izler gibiyim. Yazılanları okudukça ürperiyorum. Bir insan içinde kendi halkına kendi milletine karşı nasıl bu kadar öfke, kin, nefret biriktirebilir anlamakta zorlanıyorum?
Bir de Türk'lerin yaptıkları iyileklere tek tek örnek verecekmişiz de Türk'leri savunacakmışız. Yazılan her satıra verecek cevap bulunur tabi ama öyle saatler harcayıp, sayfalar dolusu yazmak için insanın ya kin, ya tutku, ya aşk bir motivasyonu olması lazım. Benim yok şahsen, uğraşmak isteyen varsa buyursun yazsın. Benim arkadaşlarımla, ailemle, komşularımla mutlu bir hayatım var. Ne kendimden ne yurdumdan da şüphem yok şükür. Ne diye uğraşayım. Devlete yeterince maddi vergi ödüyorum, bir de kötü kalpli insanlarla uğraşıp mutluluğumdan vergi ödeyemem.
Bence yanlış yorumluyorsun. kingcoali, başına olumlu tecrübe gelen varsa yazsın, bir de o açıdan konuyu değerlendirin, benim tecrübelerim olumsuz demiş. Türkleri yada Türklüğü kötülediği gibi bir mana çıkartmadım. Gerçekten de böyle bir mana çıkmıyor. Türkler birbirine hangi durumlarda destek oluyor, hangi durumlarda destek olmuyor bunları tespit edip neler yapmak gerekiyor diye bir yorumlama çıkıyor bence ortaya.
Amerikada yaşayan kişilerle irtibatlarımda bir iki olumsuz intibanın dışında hemen hemen hepsinde olumlu intibalar edindim.
Benim aktaracağım tecrübeler şöyle. New york'a gitmeyi ve turist vizesi almayı planladığımda, faceden bir şekilde tanıştığım taksici GC sahibi Türk arkadaş, kendi telefonundan beni arayıp vize görüşmemiz için bir takım tüyolar verdi ve 1 saatin üzerinde konuştuk. Defaatle mesajlarıma ayrıntılı cevap verdi, havaalanından beni karşılayıp gideceğim yere normalde 80-100 dolar taksi ücreti yazacak yere 40 dolara götürebileceğini söyledi. Eğer kalmaya karar verirsem part time iş yapabileceğim bir yeri ayarladı ve onlarla da irtibata geçirtti. Vize alamadığımdan gidemedim, desteklerinin gerçeğe dönüşmesi imkanı bulamadı belki ama yardımcı olacağına emindim.
Bir diğer Türk Ohio dan Murat abi, işletmesine talip oldum, E2 vizesi alıp gitmeyi planladığım bir konuydu. 2-3 kez beni aradı. Mali durumumuzu dürüstçe konuştuk. Benim işletmem sana pahalı gelir dedi. Başka işletmelere bakma amacıyla vize reddi aldığım için tekrar kolayca vize alamayacağımı söylediğimde masraflarımın tarafından karşılandığına dair bir yazı ve ya bir davet mektubu verebileceğini, vize alabilmem için ne tür bir evraka ihtiyacım olursa olsun karşılayabileceğini söyledi. Onun işletmesini alamayacağımı bilerek ve başka işletme arayacağımı bilerek bu yardımı teklif etti. Vizeye başvuracak olursam kendisinden yardım isteyeceğimi söyledim. Sonra aradan 1-2 ay geçmişti, arayıp ne yaptığımı sordu. Korona çıktı çıkıyor durumları vardı, askıya aldığımı söyledim.
Miamiden bir arkadaşın restoranına talip oldum. Gerçekten para edecek bir işletmeydi. Nusret Miami nin çaprazında bir yerdi. Arkadaş da E2 için cover yapmış restoranı. GC çıkmış çekilişten oradayken. SanFranciscoya taşınıp google da çalışacak bir bilgisayarcıydı. exit stratejisini hızlandırmaya çalışıyordu evet ama 250 bin dolarlık yeri 50 bin dolar peşinatla kalanı vadeli olarak vermeyi teklif ediyordu. Ayrıca 12 aylık kirası ödenmiş bir daireyi kalan 8 aylık ücretsiz kirasını ödemeden oturabilmem için veriyordu. + borçsuz 10-12 bin dolarlık miamide kullanmak için tuttuğu arabasını da veriyordu. Her tür evrakını gönderdi. Dökümanlarını inceledim. İşletmenin ederi 250 binin çok üzerindeydi. Belki satmaya mecbur olduğu için bu kadar esnekti ama bir saatin üzerinde 3-4 kez detaylı görüşmemizden sonra bu teklifleri yaptı. Güvendikten ve anlaşmaya razı olduktan sonra. Pandemiden dolayı bu projem de rafa kalktı.
Miami ye yerleşen bir başka E2 li arkadaş ile defaatle yazıştık. Kamyon ile harfiyat işi satınalarak başladı. Batırdı, tır işi yaptı batırdı. Şimdi limo işi yapıyordu ve pandemide batmak üzereydi. Ne zaman sordam detaylı cevap verir. Son tavsiyesi açık açık ve çok çarpıcı şekilde ders niteliğinde. E2 için pratik, kolay, riski düşük, sermayesi çok zorlamayacak bir öneri bir tavsiye söyle dediğimde kuzeninin 1 yıldır orada olduğunu ama ona bile kuracak ve sürdürecek bir iş bulamadıklarını aktardı. Son olarak kimsenin tavsiyesine kulak verme. Bildiğin, sevdiğin, paran yetecek bir iş varsa gir ve yap dedi. 14 yıldır hakikaten bütün işlerin tozunu yutmuş bir adamdan değerli bir tavsiye bence.
Olumsuz kabul ettiğim ama aslında tavırlarını beğenmediğim, pek çoğunuzun tanıdığı 2 youtuber aslında. İsimlerini vermek istemiyorum. İkisi de aslında insanlara çok yardım etmenin peşindeymiş gibi görünüyor. 1. si benim mesleğimi kapsayan bir iş dalında çalıştığından onunla ilgili bir şey sorarak mailleştim. Üstün körü, yukardan bakan ve bana ne abicim ne yaparsan yap minvelinde bir cevap verdi. Belki de başından savmak için ama benim çok işime yarayacak birine yönlendirdi. Bu bile artı aslında.
İkincisi, her tür iş deneyimine helalinden olsun elimi kirletirim düsturuyla girişen bir arkadaş, benim de çok hoşuma gitmişti videoları ve yaptıkları. İş dalını ticarete vurup belki de hiç faydalanamayacak insanlar üzerinden para kazanmayı hedefleyen fakat girişimleri ardı ardına olumsuzlukla sonuçlanan bir youtuber e dönüştü. Türkiyeye gelip civciv çıktığı kabuğu beğenmez sözüne amin dedirtecek bir kaç video da burada çekti. Anlayan anlamıştır bunun da kim olduğunu.
Genel olarak Amerikadaki youtuberler takipçi kasma ve 3- 5 yüz dolar elde etmeye gayret eden kişiler olarak görüyorum. İçlerinden gerçekten işe yarayan bilgi veren, ilgi çekebilecek ve eğlendirecek videolar üreten, bakın ben amerikada ne güzel sefa sürüyorum safsatasından uzak değerli içerik üreticiler de var.
Türk insanını genel olarak demokrat, namuslu ve Atatürkçü olarak niteliyorum. Ama işimize geldiği gibi davranmaktan büyük kısmımız çekinmiyoruz. O sebeple Amerikada Türklerle diyaloğumu çok kısıtlı tutmayı, hakettiğini ispat edebilen insanların dışında kimseye yol yordam öğretmek için çabalamamayı düşünüyorum. Yardım aldıktan sonra arkasını dönüp gidecek tiplerle işim olmayacak. Peki arkasını dönüp gitmeyecek de ne yapacak, her gün bana teşekkür mü edecek. Hayır, beklentim asla o değil. İşi düşmeden de, ayda yılda bir de olsa, bir telefon edip nasılsın diye sorsa yeter. Ya da ben nasılsın diye aradığımda acaba benden bir şey mi isteyecek diye garip bir şizofreniyle hareket etmesin yeter.