Herkese merhaba,
2020 kazananlarındanım ve pandemi kabusu yaşanmadan 1 ay önce vizemi alıp krizin eşiğinden dönmüş oldum. Yol arkadaşlarımın çoğunun mülakat tarihi bile alamaması ve akabinde 2021 talihlilerinin de aynı kaderi yaşamış olması bu süreçte sevincimizi tam anlamıyla yaşayamamamıza neden oldu. Umarım davalardan istedikleri sonuçları alıp hayallerine kavuşurlar. ABD tecrübesine girişmeden önce fikriniz olması için biraz öncesinden başlayacağım.
Benim hikayem biraz farklı başladı. Yeşil karta, kazanana kadar son 4-5 yıldır her sene başvuruyordum. Evli ve tek çocuklu iken (artık bekar bir babayım) 2020 yılının kazananlarından olduk. Süreci başlattık, 2020 şubat ayında mülakatımızı yaptık, vizelerin onaylandığını öğrendik ve Mart ayında da maalesef pandemi nedeniyle süreçler durdu. 6 ay içinde ABD'ye giriş yapmamız gerektiğinden stresli bir bekleyiş başladı; çünkü uçuşlar kapanmıştı. Yaz ortasında ilk esnemede uçuşların kısmen açılmasından faydalanıp Temmuz ayında Miami'den girip 5 gün kadar kalarak TR'ye döndük. Böylelikle pandemi kabusunda bulutları biraz dağıtarak en azından GC'yi garantileyerek rahat bir nefes alıp, TR'de yaşamaya devam ederek neler olup biteceğini beklemeye koyulduk.
Uzun yıllardır ABD'de önce yatırımcı sonra da DV ile yaşamaya devam etmekte olan yakın bir arkadaşımın Houston'daki adresini vermiştim. GC'ler ve SSN'ler 1-2 ay içinde adrese ulaştı. 2020 sonlarına doğru da arkadaşım, TR'ye gelen birisi ile kartları elime ulaştırdı.
Bundan sonrasında TR'de resmi olarak boşandık. Oğlum 12 yaşında, TR'de ortaokula gidiyor. Ben de onun geleceği için buradaki işimden ayrıldım, pedagog ile de görüşerek bundan sonraki süreci en sağlıklı nasıl yürütebileceğimi öğrenip yola koyuldum.
2021 Temmuz ayında (geçen seneki ilk girişimiz üzerinden 1 yıl dolmadan) oğlumla birlikte bu sefer elimizde GC'lerimizle Houston'dan ikinci girişimizi yaptık. Havalimanı polisi latin kökenli bir memurdu, çok sıcak bir diyalogla bize hoşgeldiniz dedi. 5 dakika bile sürmeden dertsiz bir şekilde girişimizi yapmış olduk.
Arkadaşım bizi havalimanından aldı ve evlerinde bir odaya yerleştik.
Evleri Houston'un kuzeydoğusunda, merkeze 40-45 dk uzaklıkta Kingwood bölgesinde. Houston'a geleceklere şiddetle tavsiye edebileceğim bir yer. En azından insan kalitesi, her yerin yemyeşil olması, lise puanının 8-9 civarında olması artı puanlar. Kingwood'a girerken tabelalar sizi "livable forest" olarak selamlıyor zaten, gerçekten orman içinde kocaman bir yerleşim yapılmış. Ben de adaptasyon sürecinde daha rahat olabilmek adına burada bir ev tutmaya odaklandım.
3 hafta kadar arkadaşın evinde kaldık oğlumla birlikte. 4 çocuklu kalabalık bir aile oldukları için eğlenceli ve güzel zaman geçirdik. Bu 3 hafta içinde sırasıyla bir telefon ve hat, sonrasında BofA'da banka hesabı açtırıp arkadaşımın da yardımıyla (benim için adres göstermesi vs.) Kingwood town center'da 1+1 apartman dairesi kiraladım. Ehliyete başvurdum, eğitimi online alıp geçtikten sonra direksiyon sınavı için randevu alıp onu da verdikten sonra asıl kart gelene kadar geçici kağıt ehliyeti hemen verdiler. Akabinde araba almak için küçük bir ön araştırmaya koyuldum. Genel bir çip sıkıntısı olduğundan araba bulmak çok zor, koca koca araba galerilerinin park alanlarında sadece pickup ve SUV'ler var ama sedan araba görmek mümkün değil.
Honda almaya karar verdim ve arkadaşımın da kendi arabasını aldığı bayiye gittik. O an elinde sadece 2 tane sedan araba vardı düşünün
Birini beğendim ve süreci başlattık. Tabi kredi skorum olmadığı için faizler %12-13 civarlarında çıktı. Honda bayisi de bana leasing opsiyonunu önerdi. 3 yıllık leasing anlaşması yapıp, süre sonunda zaten arabayı yine satın alabiliyorsunuz. Aylık faizi daha düşük oluyor ve sonra yine refinance yaptırabiliyorsunuz. Bu şekilde el sıkıştık ve arabayı hemen alıp çıktık. Bu arada bizden hemen önce bir çift gelip o arabayla ilgilenmiş, başka yerlere de bakıp gelelim demişler. Biz tam o sırada gelip imzaları atmış olduk. Biz çıkarken o çift gelip arabayı almak istemiş (muhtemelen hiç bir bayide bulamadıkları için geri döndüler) ama kısmet işte araba beni bekliyormuş meğer
Bu ara 2. el fiyatları da çok yüksek olduğundan bulduğunuz arabaya yapışın derim öneri olarak..
3 hafta sonunda telefon, ev, araba, ehliyet işlerini halletmiş olunca oğluma kendi evimize taşındık. Ağustos sonunda TR'ye döneceği için kalan süreyi biraz tatil gibi geçirdik. Gezdik, etrafı tanıdık, sağ olsun arkadaşımın yardımıyla bu süreç çok iyi ve hızlı geçti.
Ağustos sonunda oğlum TR'ye döndü. Ben de 1 aydır delivery (ağırlıklı doordash, zaman zaman ubereats ve Texas'a özel Favor uygulaması) ile adapatasyon sürecime devam ediyorum. 1 ay içinde kendi masraflarımı karşılar hale geldim. Tabi tek yaşamanın da bunda etkisi büyüktür.
Bu süreç içinde kültürün farklı olması dışında hiç bir zorlukla karşılaşmadım. İngilizcem var, tabi buradaki günlük konuşma şablonlarına alışmak gerekiyordu, onu da büyük oranda anladım diyebilirim. Stressiz, standart güleryüzlü ve anlayışlı bir yaşam tarzı hakim. Çalıştığınız sürece yaşamınızı idame ettirmemek mümkün değil benim gördüğüm.
Aklımda yer eden güzel bir anektotumu aktarayım. Evi tuttuktan sonra salona bir çek yat tarzı kanepe, bir de yatak mobilyası (online) sipariş ettim. Demonte olarak ikea tarzı koliler şeklinde adrese geliyor. Apartman dairem 3.katta bu arada onu belirteyim. Önce yatak iki parça olarak geldi, kapının önüne kadar çıkarıp bırakmışlardı.
Ancak kanepe 2 çok büyük parça olarak geldi (biri 40 biri 60 kilo ve boyum kadar kutular). Farklı bir taşıma firmasıyla anlaşmışlar sanırım, sadece şoför vardı ve doğal olarak yukarı çıkarmak da onun işi değildi. Ben de normal karşılayıp evrakları imzaladım, apartmanın açık otoparkında kutuları bırakıp gitti. Merdivenler daracık ve kutuları tek kişinin kaldırması mümkün değil. Oğlumla bir iki sürükleme, çekme denemesi yaparken karşı apartmandan genç latin bir komşu koşarak geldi. Kaçıncı kata çıkacak diye sordu. Ben de maalesef 3 dedim ama bir yandan da buradaki kültürde bir emek var ve karşılığını muhakkak öderim diye aklımdan geçiriyorum. Karşılıklı yüklendik, devire sürükleye kan ter içinde (buranın 45 derece sıcağında ) apartmana kadar çıkardık. Su ikram etmek istedim, gelip elini yıkayabileceğini söyledim. O sırada da ben de kafamdaki para verme olayını hallederim diyorum. Teşekkür etti, hiç bir şey istemedi ve hemen gitti. Karşılıksız bir yardımda bulunması o an öyle iyi hissettirdi ki anlatamam. İnsan her yerde insan.
Şimdilik hızlıca aktaracaklarım bunlar, zamanla detayları yazmaya devam ederim.
Sevgiler.