Giriş
2022 kazananı olduktan sonra herhalde en büyük şansım sayın @crazycells'in ekşisözlük'teki green card başlığı altındaki mesajına denk gelmekti. Mesajının içeriği ve yazarın üslubunun verdiği güvenle tıkladığım link üzerinden yesilkartforum'a üye olup 2022 başlığı altındaki mesajları okumaya başladım. Hangi forum paylaşımı ya da paylaşımlarından bu izlenimi edindiğimi hatırlamasam da bir an önce DS-260 formunu doldurmamız gerektiğine kanaat getirmiştim. Hatta ilk bir kaç gün formu yüklememizi geciktiren, eşimin önceki oturduğu adresleri hatırlayamayışına nasıl stres yapıp kendisini zorladığımı dün gibi hatırlıyorum. Yine de DS-260 formunu erken doldurmamızın 2022'deki garip işleyiş dolayısıyla vizemizi alabilmemizin en önemli nedeni olacağını henüz bilmiyordum.
Sürecin 2020 ve 2021'de sekteye uğradığını ise sonraki günlerde öğrenecektim. Ekim ayıyla birlikte 3'er bin numarayı açıp mülakat verseler bizim de sona doğru bir şansımız olacağını düşünürken aylarca boş geçilmesi ile ilk günkü mutluluğumuz yerini belirsizlikle kaplı bir mutsuzluğa bırakmıştı. Sonra KCC'nin dosya onaylarını Mayıs ayında formunu dolduranlardan başlayarak ilerletmesiyle ümidimiz az da olsa yeşermiş, dosyamız onaylandıktan kısa süre sonra dosya onayı aşamasının 2022 için kaldırılmasıyla tekrar bir belirsizliğin içinde bulmuştuk kendimizi.
Bazen az bazen çok verilen mülakat sayıları ve her seferinde Mayıs ayında DS-260 formunu dolduranlara mülakat vermeleriyle son ana kadar içimizdeki ümit hep devam etti. Ümit devam etse de belirsizliğin yıpratıcılığını diğer tüm talihliler gibi biz de yaşadık. Ta ki mülakat almadığımız halde sağlık muayenesine girdiğimiz günün ertesine kadar..
Muayene öncesi
Sürecin nasıl işlediğini öğrendiğim andan itibaren, küçük yaşta yaşadığım bir rahatsızlık dolayısıyla ciğerlerimde sağlık muayenesinde ekstra testler istenmesini gerektirecek bir iz çıkmasından ve fiscal yıl bitimine raporumun yetişmemesi yüzünden bu şansı kaybetmekten korkuyordum. Zira röntgende şüpheli bir iz görüldüğü zaman istenilen testler dolayısıyla raporun hazırlanması 8 hafta sürecek, Ağustos veya Eylül'de yapılacak bir muayenede ise bu durum tüm şansımızı kaybetmemize neden olacaktı. Bu korkum için en geçerli neden 2021 talihlisi olup 2021 Ağustos'una mülakat alan bir arkadaşımın yine Ağustos ayında girdikleri muayenede asıl talihli olan eşinin hiçbir geçmiş hastalığı olmamasına rağmen röntgeninde çıkan bir iz dolayısıyla tüm haklarını kaybettiklerini öğrenmiş olmamdı.
Son aylara kadar, mülakat maili almadan muayene olunamayacağını düşünerek ve bu ihtimalin korkusuyla geçti. Ancak Telegram grubunda gördüğüm bir mesaj üzerine 29 Mayıs'ta Uğur @gucarslan Bey'e yazdım konuyu. Sağ olsun, ivedilikle muayene randevusu almamı tavsiye edip mülakat olmadan da muayeneye girilebileceği, sorun olmayacağı cevabını verdi. Bunun üzerine aynı gün, ortada mülakat falan yokken, 28 Haziran için kendim, eşim ve kızımız için muayene randevusu oluşturdum.
27 Haziran - Muayene için yolculuk
Batı Karadeniz'de sel felaketine ve can kayıplarına neden olan yağışta İstanbul'dan Ankara'ya doğru yoldaydık. Görüş mesafesinin çok kısa olduğu, sağanak ve sisle olan imtihanımız Çamlıdere kavşağına bir kaç kilometre kala E80'de asfalttaki kesik veya çukurun lastiğimizi parçalamasıyla bir üst seviyeye taşınmıştı. Krikonun sağanak yağışla çakıllı zemine gömülmesi, tekerin kampanaya yapışması bir saatten fazla uğraştırmıştı beni. Bir taraftan onca araba sorunsuz giderken lastiği parçaladığım için kendimi ayıplarken, diğer taraftan yırtılan lastiğin kazaya yol açmadığına seviniyordum. Hemen arkamda aynı yer yüzünden aracından bir şeylerin koptuğunu düşünüp duran bir başka araç ve az ilerimize zikzak çizen tekeriyle yalpalayarak zor bela park eden tırın da aynı yerde lastiklerinin parçalandığını görünce kendimi ayıplamaktan vazgeçmiş ve o gazla lastiği değiştirmeyi başarıp sırılsıklam bir şekilde yeniden yola koyulmuştuk.
28 Haziran - Muayene günü
Etimesgut'tan aracımızla Unganların bulunduğu yere geldik. Buğday Sokak üzerindeki otoparka aracımızı bıraktık. Randevumuz 10.30'daydı. Erken gittiğimiz için biraz Kuğulu Park'ta oyalanıp Saat 10.00'da Unganlar'a maskelerimizi takarak giriş yaptık. İçerisi çok kalabalıktı. Öyle ki yalnızca bir sandalye boştu biz girdiğimizde. Bekleyenlerin hemen hepsi yabancı uyrukluydu. Belgelerimizi (DS-260 confirmation sayfaları, pasaportlarımız, Covid-19 aşı kartlarımızın çıktıları, kızımızın aşılarının e-devlet çıktıları) teslim edip beklemeye koyulduk. Bir süre sonra sırayla fotoğraf için çağrıldık. Web-cam ile fotoğrafımız çekildikten sonra Düzen Lab'a yönlendirildik. Önce Düzen Lab'ın ödemesini yaptık. Eşim ve benim için 95 USD tutan kan ve röntgen masrafı için 100 USD verip üstünü TL olarak aldık. Ardından, önce kan verip sonrasında da biraz bekleyerek röntgen çekildik. Unganlar'a geri döndüğümüzde içerisi yarı yarıya boşalmıştı. Bir süre sonra önce ben, ardımdan eşim ve son olarak da kızım eşimle birlikte içeri girerek sırayla muayenemizi olduk. Muayenemizi Dr. Handan hanım gerçekleştirdi. Muayenedeki işlemler ve diyaloglar önceki tecrübe paylaşımlarındaki gibi hızlıca gerçekleşti. Case numaramı ve mülakat tarihimi sorduğunda yaşadığım heyecanı ve endişeyi unutamam. Henüz mülakat almadığımı ve yukarıda bahsettiğim rahatsızlıktan dolayı (evet kendisine de geçirdiğim rahatsızlıktan bahsettim) raporun gecikmesi endişesiyle mülakat almadan muayeneye geldiğimi söyleyince Handan hanım " Çok akıllıca, iyi düşünmüşsünüz." deyivermişti. Bu diyalog esnasında kaç iğne vurduğunu anlayamadım bile. Sekreteryadaki görevli arkadaş iletişim bilgilerinin teyidi ve ödeme için çağırdı ve üç kişi için toplam 790 (310+310+170) USD ödememiz olduğunu söyledi. 800 USD verdim ve üstünü 10 USD olarak geri aldım. Ardından sonraki gün 3-4 gibi gelip raporu alabileceğimizi söyledi. Röntgende bir sorun olsa şimdi söylerdi herhalde diye düşündüm. Yine de sonraki gün karşılaşacağım her ihtimale hazırlıklıydım.
Eve geri döndükten bir süre sonra telegram grubunda Ağustos ayı için dağıtılan mülakat mesajlarını gördüm. DS-260 Formunu Mayıs ayında dolduranlara mülakat vermeye yine devam etmişler ve 25k'lara kadar gelmişlerdi. Ancak 24k numaramızla bizi ve forumdan bir kaç arkadaşı atlamışlardı. Önceki aylarda da mülakat verdikleri düzene rağmen atlanan bazı arkadaşlar olduğunu biliyordum. Onlardan bir kısmının bu dağıtımda mülakat aldığını ama bir kaçının ise yine alamadığını görünce yaşadığımız belirsizliklere bir belirsizlik daha eklenmiş oldu dedim kendime.
29 Haziran - Sağlık Raporu
Ve muayeneden bir gün sonra saat 3 gibi Unganlar'a tekrar gittik. İçerisi boştu. Görevli arkadaşlar güler yüzle karşılayıp raporlarımızı uzattı ve gerekli açıklamaları yaptı. Sonuç olarak röntgenimde bir şey çıkmaması ile korktuğum gibi aylarca beklemeye gerek kalmadan bir sonraki gün raporumu almanın mutluluğunu yaşamıştım.
30 Haziran - Mülakat maili
Artık, tümüyle sıramızın atlanıp atlanmadığını anlamak için önümüzde iki ay vardı. Bu belirsizlik öyle veya böyle son bulacak diye kendimi ve eşimi teselli etmeye çalışıp Ankara'daki akrabalarımızla bir gün daha geçirip öyle yola çıkmaya karar vermiştik. Harikalar Diyarı adlı parka gidip piknik yapacak ve kızımın parktaki mutluluğunu izleyip içimdeki burukluğu unutacak öyle yola çıkacaktım. Piknik alanına vardığımızda gökyüzü kararmaya başlamıştı. Ben diğerlerinden az uzakta kızımın parkta oynayışına eşlik ediyordum. "Kızım biraz daha oyna, bak yağmur yağacak" demiştim ki telefonumdaki e-posta bildirim sesini işittim. Daha önce telegram grubunda kaç kere okumuş olduğum mail başlığı o an bana çok yabancı görünmüştü. "DV submission..you have updates.." diyordu. "Bu mülakat maili olabilir mi? Ama daha iki gün önce mülakat dağıttılar. Aynı ay tekrar dağıtma adetleri de yok ki." Kafam allak bullak olmuştu. Ne maile ne de parkta oradan oraya koşuşturan kızıma konsantre olamıyordum. Eşimin bulunduğu yere hızlıca gidip, "Lütfen sen parkta durur musun? Benim bir yere oturmam lazım." diyebildim. Hemen Telegram grubunda paylaştım gelen mesajı. CEAC'a bakmak o heyecanla aklıma gelmemişti. Gruptaki bir arkadaş "Mülakat maili bu" yazdı bir kaç saniye sonra. Hemen CEAC'ı açıp bilgilerimi girdim. Gerçekten de "In Transit" olmuştuk. Süreç boyunca hep her ihtimale hazır olmaya çalışıyordum. Bu ana ise bir piknikte hazırlıksız yakalanmıştım.
4 Ağustos - Mülakat deneyimi
Mülakat saatimiz 8.45'ti. Aracımızla Etimesgut'tan konsolosluk tarafına 8.25 gibi ulaştık. Konsolosluğa çok yakın bir yerde sokak üzerinde park yeri bulduk. Konsolosluk girişindeki güvenlik görevlisi araç anahtarının sorun olmadığını söyleyince anahtarı emanete teslim etmek zorunda kalmadan sıraya girdik. Sırada pek kimse yoktu. Bizim ve arka sıramızdaki çiftin pasaportlarını alıp inceledikten sonra sırayla girişin önüne doğru aldı. Bu alanda üstümüze güvenlik amaçlı olduğunu düşündüğüm bir kağıt parçasını sürüp içerideki görevli hanımefendiye uzattı. Kısa bir süre beklettikten sonra içeri girebileceğimizi söyledi ve kapıyı açtı.
İlk içeri girdiğimiz kısım olan güvenlik alanında X-Ray'den geçtikten sonra bir sonraki kapıdan mülakat yapılan kısma girdik. Girişte hemen solda görevli pasaportlarımızı istedi. Bu arada ikişer tane güncel resmimizin olup olmadığını teyit amaçlı sordu ve sırayla pasaportlarımıza birer etiket yapıştırdı. Sıra numaramızın olduğu kağıtla birlikte pasaportlarımızı geri verdi. DV sürecinde diskalifiye olma durumlarının farklı dillerde yazıldığı bir kağıdı da ayrıca uzatıp "Bunu okuyun, ardından geri verin" dedi. Kağıdın içeriğini forumdaki hemen herkes gibi zaten biliyordum, yine de hızlıca göz atıp kendisine geri verdim. Ardından boş bulduğumuz sandalyelere oturup beklemeye başladık.
9.40'ta ekranda numaramız yandı ve 7 numaralı gişeye ödeme için gittim. Pasaportlarla birlikte 1000 USD (üç kişi için) verip 10 USD para üstü aldım. Ayrıca sıra numaramızın olduğu kağıdı da burada görevliye verdim.
Bir sonraki bekleme süreci yaklaşık 20 ila 30 dakika sürdü. Numaramız 12 numaralı gişe için yeniden yanınca eşim ve kızımla birlikte ilgili gişeye gittik. Gişedeki hanımefendi "Hoş geldiniz" dedikten sonra "İngilizce biliyor musunuz?" diye sordu. Kendisiyle kuracağımız diyalog için sorduğunu düşünüp gayri ihtiyari "Evet" dedim. Ancak bu sorusunun mülakatın gerçekleştirileceği dili belirlemek için olduğunu anlamam uzun sürmedi ve "Kusura bakmayın, mülakat için soruyor iseniz eşim İngilizce bilmediğinden mülakatı Türkçe gerçekleştirmek istiyoruz, mümkün mü?" dedim. Gülümseyerek "Tabii ki" dedi. Özellikle eşimin de soru cevap faslını rahatça takip edip, her aşamasında birlikte olduğumuz bu uzun sürecin en önemli adımının da tamamıyla içinde olmasını istiyordum. Önceki deneyimleri okuduğumda aileler için belge teslimini pratik olarak yapabilmek adına belgeleri kişi olarak değil belge cinsine göre gruplamanın daha doğru olduğuna kanaat getirmiştim. Aynen düşündüğüm gibi belgeleri kişi bazlı değil belge cinsine göre istedi. İlk olarak fotoğrafları ve son olarak banka dökümleri olmak üzere şu belgeleri istedi:
-
2'şer adet uygun ebatlarda biyometrik fotoğraf
-
Arşiv kayıtlı adli sicil belgesi (büyükler için)
-
Vukuatlı nüfus kayıt örneği (büyükler için ve küçük kızımız için asıl talihlinin belgesinin kopyası)
-
Evlilik cüzdanı ve 2 adet fotokopisi
-
Sağlık raporları
-
Diploma ve fotokopisi (asıl talihli için)
-
Askerlik durum belgesi (asıl talihli için)
-
6 aylık Banka hesap özeti (USD, Altın, TL)
Bu aşama ile ilgili yazabileceğim notlar ise şöyle:
-
E-devlet'ten çıkardığım askerlik durum belgesi, askerlikten muaf olduğum halde yeterli geldi. Her ihtimale karşı, askeriyeden yıllar önce aldığım orijinal sağlık raporumu ve fotokopisini de götürmüştüm ancak e-devlet çıktısının yeterli olduğunu söyleyince orijinal raporumu dosyadan çıkartmadım bile.
-
Banka hesap özetlerini verdikten sonra aracımızın ruhsatını ve evimizin tapusunu da verebileceğimi söyledim. "Ama bu belgeleri verirseniz geri almayacaksınız, dosyanıza konulacak" dedi. "Peki yalnızca fotokopilerini verebilir miyim?" diye sorunca "Tabii ki" dedi. Böylece ruhsatın ve tapunun fotokopilerini, aracın kasko değerini gösteren TSB sitesinden aldığım çıktı ve ev için Endeksa'dan aldığım raporla birlikte verdim.
-
Tüm belgeleri verdikten sonra adres değiştirmek istediğimi söyleyip yeni adresin büyük puntolarla yazdığı A4 kağıdını kendisine uzattım.
Belge tesliminden sonra tekrar oturup beklemeye başladık. Ve sonunda saat 11'e doğru 5 numaralı gişe için numaramız yandı. Sağ elimizi kaldırarak ettiğimiz yeminle başladık. Diploma ve evlilik cüzdanını bu arada geri verdi. Parmak izlerini de aldıktan sonra soru cevap faslı başladı. Mülakatı yapan hanımefendinin sorduğu sorular şu şekildeydi:
-
Daha önce ABD'ye gittiniz mi? (Hayır)
-
Daha önce başka bir ülkede bulundunuz mu? (Hayır)
-
Ne iş yapıyorsunuz? (Mesleğimi söyledim)
-
ABD'de nereye gideceksiniz? (İlk olarak kısa bir süreliğine Virginia'da arkadaşımın yanında kalıp ardından Texas Austin'e yerleşmeyi planladığımızı söyledim.)
-
Neden Austin? (Çalıştığım sektördeki iş yoğunluğundan dolayı olduğunu söyledim. Ve (gereksiz bir cümle olduğunu düşünsem de) aslında Kaliforniya'nın sektörümün merkezi olduğunu ancak başlangıç maliyetleri açısından Austin'i tercih ettiğimi ekledim.)
-
Orada ne iş yapacaksınız? (Mesleğimi yapacağımı söyledim)
Son olarak biraz İngilizce konuşup konuşamayacağımızı sordu. "Tabii ki" dedim. Ve üstte yazdığım son soruyu İngilizce olarak sordu. Ve cevap cümlem biter bitmez tebrik ederek pasaportlarımızın 5 iş günü içerisinde postalanacağınız söyleyip bizi uğurladı. Eşime herhangi bir soru sormadı. Mülakatımız bizim için şaşırtıcı derecede rahat ve hızlı gerçekleşti.
--
Bugün 8 Ağustos ve vizelerimizin basılı olduğu pasaportlarımızı Levent PTT şubesinden teslim aldık. Hemen tüm yazılı kısımları inceleyip bir hata veya eksik olup olmadığına baktık. Çok şükür ki her şey yolunda.
Darısı 2022 tayfasından Eylül için mülakat almış ve henüz almamış tüm arkadaşların başına. Umarım bu uzun bekleyiş hepimiz için mutlu sonla biter. 2020/2021 dönemlerinden dava sonuçlarını bekleyen tüm arkadaşların da en kısa sürede vizelerine kavuşmasını diliyorum. 2023 ve sonraki yıllarda ise umarım ülkemizden kazanan her kişi böyle garip işleyişlere ve belirsizliklere maruz kalmadan rahatlıkla vizelerini alırlar.
Başta forumun kurucusu sayın @crazycells'e, ardından süreçte kılavuzumuz olan çok değerli sayın @gucarslan'a, öte yandan dosyamı İngiltere'ye taşımayı düşündüğüm zaman diliminde konu ile ilgili sorularımda bana cevaplarıyla yardımcı olan sayın @Elif-Başargil Hanım'a ve sayın @FUAT-ARI'ya, ve son olarak forumda ve Telegram grubunda bilgi ve tecrübeleriyle katkı yapıp süreci kolay kılan herkese canı gönülden teşekkür ediyorum.