Mülakat Sonucum - Vize Reddi
4 Haziran 2024 - Ankara Konsolosluğunda 8:30 randevum için hazırdım. İlk andan itibaren içim oldukça rahat ve güler yüzlü olsam da konsolosluk çalışanlarının insanlara kibar davranmadığını söyleyebilirim. (Türk çalışanlar dahil) Belki de ilk konsolosluk maceramdandır bilinmez, orada kendimi rencide hissettim. Çünkü herkesin bir hayali ve umutları vardı ve karşılaştıkları muamele hiç de insani/medeni gelmedi.
İnsanlara "Baban ne iş yapıyor?", "baban kaç para maaş alıyor?" "gibi sorular sorulduğunu duydum. "Anne ve babam ayrı şu şu sebeple" gibi yanıtlar duydum. Zaten herkes her şeyi duyuyor.
Tüm giriş ve kontrol işlemlerinden ve parmak izimi de verdikten sonra bir görevli yanıma geldi ve beni özellikle bir vezneye götürdü. Tüm vezneler doluydu benim ki dahil. Normalde parmak izinden sonra insanlar vize görüşme sırasının en arkasına geçiyor ve sırası geldiğinde boş vezneye yönlendiriliyordu. Fakat benim böyle olmadı. İlk görüşmem olduğundan sebep sorgulamam yada bir şeylerin yanlış gittiğini anlamam pek mümkün değildi. Görevli beni özellikle ortadaki vezneye götürdü ve "Bu hanımefendiden sonra siz görüşebilirsiniz" dedi. Önümdeki kız wat öğrencisiydi diye tahmin ediyorum, İngilizce mülakata katılmıştı. Vize görevlisi sarışın, Türkçesi normalin biraz altında 30'lu yaşlarda bir bey. Bu arada arkamda sırada bekleyen insanlar doğal olarak bana tuhaf tuhaf baktılar çünkü görevli beni sıranın arkasına değil en önüne, hatta vezneye götürdü direkt. Hakkımda "Torpilli bu" filan diye düşünmüş olmalı insanlar... Sebebini anlayamadım, belki de vize alıp alamayacağımız, konsolosluğa gitmeden önce zaten bellidir. Bilmiyorum.
Görüşme alanı o kadar küçük ki; tüm sıralar birbirine karışmış durumda ve içeride ufak çaplı kısmi bir kaos var. Konsolosluk çalışanlarının çocukları filan koşturuyor içeride. Herkes herkesi ve her şeyi duyuyor/görüyor. Zaten dip dibeyiz. Diğer veznelerde daha önce hiç yurtdışına çıkmamış insanların vize alabildiğine, çok kez yurtdışına çıkmış insanların vize alamadığına şahit oldum. Fakat izlenimlerime göre 5/1 oranında vize veriliyordu.
Önümdeki hanımefendi de bir wat öğrencisi olarak red aldı ve sıra bana geldi. Görevli çok sertti ve görüşmem sadece 15 saniye sürdü. (Abartısız sadece 15 saniye)
-Amerikaya neden gitmek istiyorsunuz?
+Turistik amaçlı
Daha önce yurt dışına çıktınız mı?
+Hayır umarım ilk olacak
-Ne iş yapıyorsunuz?
+Yazılım şirketim var, yazılım ve oyun alanında projeler geliştiriyoruz.
Üzgünüz, vize talebiniz reddedildi. Dedi ve pasaport ile birlikte o malum 214(b) maddeli kağıdı verdi.
214(b) maddesini bilmeyenler için; "Sizi Türkiye'ye bağlayan ve ülkenize geri döneceğinize dair yeterince kanıt sunamadınız"
İşte problem tam da buradan başlıyor. Sizden bir kanıt istenmiyor, istenmediğinde doğal olarak zorla kanıt sunamıyorsunuz "bakın bunlar belgelerim, alın size kanıtlar" diye bir şansınız yok. O halde 214(b) maddesinde yer alan "Sizi Türkiye'ye bağlayan ve ülkenize geri döneceğinize dair yeterince kanıt sunamadınız" ibaresi ne kadar gerçekçi ve kanuni bilmiyorum.
Kısacası red aldım ama red aldığım için değil, içeride yaşanan tuhaflıklar için biraz üzgünüm. İnsanları o şekilde görmek beni biraz rencide etti.
Ütopik bir örnekle ortamı açıklamam gerekirse; Kraliyet ailesi var camın arka tarafında, ön tarafta ise köleler (bizler) yer alıyor. Köleler olarak elpençe divan, bize müsade edildiği kadar kendimizi açıklama imkanımız var. Kraliyeti ikna etmelisiniz (eğer şans verilirse tabi). Ortam bu şekilde. Görevlilerin yüzünde "bir köle daha geldi" gibi tiksinç bir tavır var.. Bunu hissediyorsunuz. Zaten yalnızca vezneye yaklaşırken yüzünüze 1 kez göz ucu ile bakılıyor, sonrası ekrana bakılıyor ve yazılar yazılıyor.
Biraz komik, çokça hüzün içeren bir ortam.