DV2025 Talihlileri DV2025 Green Card Çekiliş Aşamaları konusunu inceleyip sorularını yine bu konuda sormalılar!
Üyelik oluşturma ve foruma giriş konusunda sorun yaşayan üyelerimiz [email protected] adresine email gönderebilirler!

  • Merhaba,

    2018 Eylül ayında, oğlumun doğumu için Florida'daydım (Miami-Fort Lauderdale).
    Bir gece yarısı bomboş 4 şeritli otobanı görünce biraz ipin ucunu kaçırıp 81 mil hızla polis radarına girdim.
    Ağaçların arasına sokmuşlar arabaları, pusuya yatmışlar.
    Geçtiğim otoyolun hız limiti 50 mil/saat'miş.
    Beni durdurup ceza kestiler. Aslında sirenleri yaktıkları an ben zaten frenlere asıldım, hemen kenara yanaştım.

    Bana verdikleri ceza belgesinde genel kurallar yazıyor.
    Beni ilgilendiren kısmın detay fotoğrafını resim yükleme sitesine ekledim, linki aşağıdadır.

    Resim Linki

    "30 mil ve daha fazla" hız aşımı yaparsanız sadece para cezası vermek yetmiyor.
    Mahkemede bulunmanı gerekiyor. Mahkemece durumunuz görüşülüyor.
    (81 mil hız yerine 79'la radara girseydim mahkemeye gerek olmayacaktı.)
    Açıkçası mahkemede hakimin "atın bunu hapse" mevzusu yaşanacağını hiç sanmıyorum.
    Polislerede "bebeğin maması bitti, 24saat açık Walmart'tan mama almaya gidiyorum" demiştim, hakikaten Walmart'a gidiyordum. Mahkemeye çıksam yine bunu söylerdim. Çocuğum olduğu belgeli bir durum. Üstelik turistim. Uyarı gibi bişey verirlerdi sanırım.

    Ama durum şu ki, mahkeme tarihi online takip ediliyor ve tarih belli bile olmadan bizim dönüş tarihimiz geldi ve Türkiye'ye döndük.
    Baktım mahkemeye çıkamayacağım, yetişmiyor. Madem mahkemeye çıkıp sorumluluklarımın %100'ünü yerine getiremiyorum, %50'sini de yerine getirmeye gerek yok deyip 355 dolar cezayı da ödemedim 😋

    Online mahkeme takip sitesinde de "Florida against Cagdas" yazıyor.
    Gel zaman git zaman 3-4 ay içinde mahkeme tarihi verildi akabinde "Mahkemeye gelmedi" kararı websayfasında yazdı.
    Bunla birlikte 16 Dolar gibi bir rakam mahkemeye çıkmama cezası da yazdı.

    Merak ettiğim konu, farz edelim ben uçakla New York'a gitsem, Los Angeles'a gitsem bu konu önüme çıkar mı?
    Yani Federal bir durum değil gibi sonuçta. Florida Çağdaş'a karşı 🙂 Öteki eyaletleri bağlamaz.
    İstanbul'daki Amerikan Konsolosluğu herhangi bir bilgilendirme yapar mı veya sorunu çözer mi?
    Mahkeme düşmüş mü, kalmış mı, batmış mı, çıkmış mı bilgi verir mi?


  • @Xagdas Mahkemeye cikmadiginiz icin buyuk ihtimalle yargic "bench warrant" karari almistir. Yani goruldugu yerde tutuklama ve mahkeme onune cikartma. Tum polis memurlari bunu bilgisayarlarinda gorebilirler.

    Yani tekrar geriye donerseniz, bir ihtimal passport kontrolde tutuklanabilirsiniz. Eger tutuklanirsaniz, bu defa bail out (kefalet odeme) yapmadan veya yargic sizi serbest birakmadan disari cikamazsiniz.

    Diyelim ki passport kontrolde gozden kacti ve bir sekilde giris yaptiniz. Bu defa da ne zaman sizi bir polis durdursa, ne zaman polislik veya 911 lik bir isiniz olsa, sizi hemen bulup tutuklayabilirler. Genelde bench warrant varken, hangi eyalette oldugunuz fark etmez. Tum polisler gorebilirler. Yalniz, cok ciddi bir suc degilse, baska eyaletteki polisler, eger ugrasmak da istemezlerse, size sadece uyari verebilirler. Yani kisaca "hakkinizda tutuklama karari var, bir an once falanca eyaletteki falanca yerdeki mahkemeye gidip kendinizi rapor edin" diye bir uyari verip, sizi gonderebilirler.


  • @MySea Varsa böyle bir durum bunun online görüntülenebilmesi gerekmez mi? Turist olduğumu da göz önünde bulundurup hız cezası mahkemesinin zaman aşımından düşmesi de olası geliyor bana.


  • Amerika'daki tanıdığıma sordum ve söylediği şey şu: Cezayı ödemeliydi
    Ödememiş dedim o da dedi ki bir avukat bulsun yoksa sittin sene Amerikaya giremez.


  • @Xagdas Sizin yaptiginiz online sistem sorgulamasinda gorunmeyebilir. Cunku tutuklama karari law enforcement ilgilendiren bir karar. Turist olmanizin bir fark yaratacagini sanmiyorum.

    Eger tekrar ABD'ye gelmeyi dusunuyorsaniz, Sayin @mehmet-JS 'inde belirttigi gibi, en iyisi gelmeden once Florida'da yetkili bir avukata danisin.

  • ⭐⭐⭐⭐⭐

    çok kısa bir video da olsa çok önemli bir bilgi polisin kestiği cezalarla ilgili


  • Arkadaslar NJ de yapmis oldugum trafik kazasindan oturu bugun mahkemeye cikmam gerekiyordu. Avukat tutmustum. Ancak kafam karisti ve neden oldugunu bilmiyorum dava tarihi yarinin tarihi olarak, 25 subat seklinde aklimda kalmis. Her ne hikmet ise bugun beni ne avukatim aradi ne de mahkemeden arayan oldu. Dava bu sabah 9:30 da online zoom dan gorulecekti. Goruldu mu, gorulmedi mi, ne oldu bilmiyorum. Dava tarihini kacirdigimin az once farkina vardim. Avukati ariyorum ama ofis bu saatte kapali. Email attim. Henuz geri donus yapmadi. Daha once boyle bir durum basina gelen oldu mu? ne yapmam gerekir?

  • ⭐⭐⭐⭐⭐

    @hasbelkader, içinde söyledi: Trafik Cezası ve "Mandatory Court Appearance"

    Arkadaslar NJ de yapmis oldugum trafik kazasindan oturu bugun mahkemeye cikmam gerekiyordu. Avukat tutmustum. Ancak kafam karisti ve neden oldugunu bilmiyorum dava tarihi yarinin tarihi olarak, 25 subat seklinde aklimda kalmis. Her ne hikmet ise bugun beni ne avukatim aradi ne de mahkemeden arayan oldu. Dava bu sabah 9:30 da online zoom dan gorulecekti. Goruldu mu, gorulmedi mi, ne oldu bilmiyorum. Dava tarihini kacirdigimin az once farkina vardim. Avukati ariyorum ama ofis bu saatte kapali. Email attim. Henuz geri donus yapmadi. Daha once boyle bir durum basina gelen oldu mu? ne yapmam gerekir?

    Ne kadar buyuk bir suc/ceza ile suclandiginiza bagli...

    Buyuk ihtimal hakim sizin giyabinizda mahkemeyi yapip, eldeki kanit ve beyanlara gore karar verecektir. Tabi, kendinizi savunmadiginiz icin suclu bulunup ceza alma ihtimaliniz de yukseliyor.

    Eger sucu kabul etmiyorsaniz ve istemeden mahkemeyi kacirdirdiysaniz, karardan sonraki 7-10 gun icinde sonucu "appeal" etmeniz gerekiyor.


  • @crazycells sansliyim. Bu olayin ertesi gunu avukatimi aradigimda avukatimin sekreteri dava tarihinin mahkeme tarafindan zaten 1 ay sonraya ertelenmis oldugunu soyledi. Bir ay sonra dava gunu geldi, bu sefer bilgisayarimin basina zamaninda gectim, zoom u acti ama yine dava gorulmedi. 1 ay daha ertelendi. Hala beklemedeyim. Kaza 10 aralikta olmustu.


  • Konuya yakın başka bir başlık bulamadığım için buraya yazıyorum.

    2023 Ağustos ayında Amerika'ya green kart ile gelip North Carolina'da yaşamaya başladık. Kasım ayında "move over law" kuralından trafik cezası yedim. Amerika ehliyetim var.

    2 şerit gidiş olan bir yolda, ileride emniyet şeridinde park etmiş (çimenlerin üzerine) 3-4 adet polis aracı vardı ve ben sağ şeritten yanlarından 45 mil hızla geçtim. (yolun hız limiti 55mil) ben yanlarından geçtikten hemen sonra polis araçlarından bir tanesi tepe lambalarını yakarak arkama yanaştı ve bende hemen sinyal verip kenara çekip bekledim. Yolcu tarafından gelen memur beni yanlarından geçtiğim için durdurduğunu söyledi ve ehliyetin varmı diye sordu. Ehliyetimi verince adresimi teyit etti ve bana geleceğini söyleyerek aracına gitti. Aynadan sürekli bakıyordum. Arabadan çıktığında elinde bir kağıt gördüm ve ceza yediğimi anladım. Cezayı bana verdiğinde 250$ ceza ve 191$ Costs yazıyordu. Rakamları görünce bi anlık tepki ile çok fazla bu para dedim ve poliste benim hayatım bundan daha değerli diye bir cevap verdi. Yanlarından gecerken araçların dışında bile değillerdi.
    Resmen bi kaç tane araç dizilip ava çıkmış gibiydiler kaldı ki benimle konuşurken yanımızdan başka araçlar geçti ama benle meşgul olduğu için onların peşinden gidip ceza yazan kimse yoktu. Yani o an kimi denk getirirlerse ona ceza yazıyorlar gibi algıladım.

    Burada yaşayan arkadaşlarla konuşurken mahkeme için bir avukat tutmaya karar verdim ve bir arkadaşım senin için ben avukat araştırması yaparım dedi ve o akşam bana bir avukatlık ofisiyle görüştüğünü ve benim için avukatı tuttuğunu parasını ödediğini belirtti. Ne kadar ısrar etsemde avukat ücreti söylemedi ve benden parasını almadı.

    Avukat mahkeeye katılmak için benden bir link aracılığı ile vekaletname aldı ve benim mahkemeye katılmama gerek olmadığını benim yerime onların mahkeye gideceklerini belirtti. Ancak mahkemede ellerinin kuvvetli olması için benden mahkemeden önce AAA'dan 8 saatlik bir trafik eğitimini tamamlayıp sertifikasını almamı bununla davayı kesin kazanacağını belirtti. Dediği eğitimi 60$ karşılığında alıp sertifikayı avukata gönderdim.

    Mahkemeye ben gitmedim ve mahkemenin olduğu akşam avukat bir mail atarak davayı kazandığımızı cezanın iptal olduğunu bu durumun ehliyet ve sigortaya yansımayacağını belirtti. Benim sadece 40 gün içinde 191$ mahkeme masraflarını ödemem gerektiğini belirten bir mail attı.

    Kısacası yediğim trafik cezasından cezanın iptal olmasına rağmen 251$ ödemem yapmam gerekti (191+60 trafik etiğimi)
    Ayrıca birde avukat masrafı var ama arkadaşım ne kadar ödedi bilmiyorum.

    Siz siz olun polis aracı gördüğünüzde yolunuzu değiştirin yanlarından geçmeyin 🙂

    image.png

  • ⭐⭐⭐

    Kaza ve Tamirat Süreci

    Biliyorsunuz, ben uzun uzun anlatmayı seviyorum, o yüzden en başından başlayacağım anlatmaya. Umarım herkes için önemli olan bu bilgiler benim bu uzun anlatımım yüzünden arada kaybolup gitmez 🙂

    Amerika’ya geleli 1 yılımı doldurmuştum ve üzerinden sadece birkaç gün geçmişti. 24 Haziran 2023 Cumartesi günü, her zaman olduğu gibi evden çıktım, arabama bindim. Hava sıcak ama hafif yağmurluydu, yerler ıslaktı. Sitenin kapısındaki ışıklardan sağa döndüm ve 30-40 metre ötede diğer ışıklardan da 45 derece sağa dönmek üzere (evet tam sağ değil, oradaki dönüş 45 derecelik bir dönüş) direksiyonumu sağa kırdım. Ama bu sefer başarılı bir şekilde sağa dönüşümü yapamadım. Araba kaymaya başladı. Direksiyona müdahale edip karşı seridin ışıklarında bekleyen iki arabadan ilkini kurtarmıştım ama ikincinin (truck) kasasının ucuna sürtüp kendi seridime geri dönebildim ancak.

    1 yıldır yüzlerce kez başarılı bir şekilde döndüğüm o ışıktan bu sefer sağa başarılı bir şekilde dönememiştim. O yolda hız sınırı saatte 35 mil. Ben yol boşken 30'la bile çok rahat o dönüşü yapabiliyorum. O gün hava yağışlı olduğu için normalden yavaştım. Saatte 20-25 mil aralığında bir hızla dönmeye çalıştığımda yapmıştım bu kazayı. Arabayı kendi seridimde toplayınca hemen sağdaki restoran yol ağzında sinyallerimi yaktım ve durdum. Benim durduğum sırada karşı seritte sürttüğüm truck için ışık yeşil yanmış ve o gitmişti. Ben tek başımaydım.

    Amerika’ya geldiğimden beri 3. kez bir trafik kazasının içerisinde bulunuyordum ve ilk kez şoför bendim, ilk kez kazanın hatalı tarafındaydım. İlk iki seferde olduğu gibi bu seferde de ilk iş 911'i aradım. Olduğum yeri ve kaza yaptığımı, yaralı olmadığımı ve tıbbi destek istemediğimi ama karşı tarafın olay yerinde olmadığını söyledim. Bir polis göndereceklerini söylediler ve görüşmeyi sonlandırdık.

    Ben polisi beklerken durduğum yere bir araba yanaştı, içinde yaşlı bir çift vardı. Kazayı gördüklerini söyleyip iyi olup olmadığımı sordular. "İyiyim, teşekkür ederim" dedim. "Yardımcı olabileceğimiz bir şey var mı, seni görünce yoldan dönüp bir kontrol etmek istedik" dediler. "Hayır, teşekkür ederim ama karşı taraf olay yerinden gitti, ne yapacağımı bilmiyorum, polisi aradım ben de" dedim. Onlar da doğrusunu yaptığımı söylediler ve birkaç diyalogdan sonra oradan ayrıldılar.

    Sanırım acil ve yaralanmalı bir olay olmadığı için polisin gelmesi biraz uzun sürüyordu. Ben polisi beklerken çarptığım araç geldi. "Burada durmayalım, gel" dedi ve restoranın otoparkına arabaları park ettik. Çarptığım aracın şoförü henüz ehliyetini yeni almış, genç bir çocukmuş. Öncelikle nasıl olduğunu sordum, iyi olduğunu söyledi. Emin olmak için yeniden sordum, evet iyiyim, sorun yok, sadece biraz ne yapacağımı bilemedim o kadar dedi. O olay yerinden ayrılınca polisi aradığımı, polisin yolda olduğunu söyledim. "Ben de ne yapacağımı bilemeyip yoluma gittim, babamın bir arkadaşı kazayı görmüş, senin burada beklediğini ona haber vermiş, babam da arayıp bana söyledi, ben de dönüp geri geldim" dedi.

    Babasının arkadaşı olarak bahsettiği o benim için duran yaşlı çift miydi yoksa başka biri miydi bilmiyorum. Küçük bir yerde oturduğum için herkes birbirini tanıyor diyeceğim ama sırf benim oturduğum sitede 1000’den fazla daire vardı. Şans, tesadüf…

    Polisi beklerken biraz daha sohbet ettik. Bu arada arabaların fotoğraflarını çektik. "Sigortan var, değil mi?" diye sorduğumda, "Evet," dedi. "O zaman bir sorun olmaz diye düşünüyorum, bu benim karıştığım ilk kaza," dedim. "Benim de" dedi çocuk 🙂 Neyse ki en azından küçük bir kaza yaptık dedim. İkimiz de gayet sakindik ama bundan sonra ne olacağını bilmiyorduk, merak içindeydik.

    Sonunda polis de geldi. Tek kişi gelmişti. Önce bize, sonra arabalara baktı. "İyi misiniz, ambulans ister misiniz?" dedi. "Evet, iyiyiz, küçük bir kazaydı," dedim ama ben ikimiz için konuşmuş olsam da polis karşı tarafın da cevap vermesini özellikle bekledi. Bu arada çocuğun babası da geldi. Önce çocuğa sonra bana kazanın nasıl olduğunu sordu polis. Ben anlatmaya başladım: "Hemen şuradaki sitede oturuyorum, evden az önce çıktım, şuradaki eczaneye gidecektim, ışık bana yeşil yanıyordu ve hız limitlerine uygun gidiyordum. Virajı dönerken şuradaki çukura arabanın tekeri girince, arabanın ESP’si devreye girdi ve kaymaya başladı. Direksiyonu çevirdim ama yine de kaza oldu, ışıklarda ikinci sırada bekleyen bu araca çarptım." dedim ya da en azından anlatmaya çalıştığım bu şekildeydi ama mevcut duygu durumum ve çok iyi düzeyde olmayan İngilizcem ile neyi ne kadar anlattım ya da polis ne kadar anladı bilemiyorum açıkçası. Çocuğun babası müdahale etmedi konuşmalara, sadece dinledi. Kendi kendine, bizi ve polisi rahatsız etmeden, hem oğlunun arabasına hem benim arabama baktı ama hiçbir şekilde konuşmaların arasına girip konuşmadı. Virajdan dönerken hızımın kaç olduğunu sordu. "20-25 arası bir şeydi ama tam olarak bilmiyorum, 30'un altında olduğuna da kesin eminim," dedim. "Kemerin takılı mıydı?" dedi. "Tabii ki," dedim. "Muhtemelen viraja hızlı girmişsin," dedi polis. "Yavaştım ama," dedim. "Daha da yavaş olmalıymışsın o zaman," dedi.

    Polis ikimizin de ehliyetini ve sigortasını alıp işlemleri yapmak için arabasına döndüğünde çocuğun babası konuşmaya başladı. Zaten polisle konuşmamıza şahit olduğu için iyi olup olmadığımızı sormadan, küçük bir şey, ya bu kadarla geçmiş olsun tarzı şeyler söyleyip yumuşak bir ses tonuyla konuşarak ikimizi de sakinleştirmeye çalıştı. İkimizin de ilk kazası olduğu için endişeli görünüyorduk sanırım.

    Polis önce elinde küçük bir kağıtla geri döndü. Kendi kartvizitinin arkasına tutanak numarasını yazmış ve sigortayla işlem yaparken bu numarayı kullanmasını söyleyip onu verdi çocuğa ve "Sizin işiniz bitti, siz gidebilirsiniz" diyerek arabasını yoldan çekip babasıyla oğluna yol verdi, sonrasında benim yanıma park etti. Baba oğul giderlerken şakalaşmaya ve gülüşmeye başlamışlardı bile.

    Aracından tekrar inip bu sefer büyük bir kağıtla (ticket) benim yanıma geldi polis. Tutanak tuttuğunu, kaza yüzünden mahkemem görüleceğini ama benim gitmeme gerek olmadığını, sigortaya tutanak numarasını vermem gerektiğini söyledi. "Peki, ben suçun bende olmadığını, sorunun arabada olduğunu düşünüyorsam?" dedim. "Belki 300, belki 500 kez dönmüşümdür oradan ama bu sefer arabada ESP devreye girdi ve araba kaydı, sorunun arabayla alakalı olduğunu düşünüyorum," dedim. "O zaman mahkemeye çıkmalısın," dedi polis.

    Polis aracına gitmek için hamle yapacakken "Sizden bir şey rica edebilir miyim?" dedim. "Tabi" dedi. "Bana evime kadar eskortluk eder misiniz? Aracım kötü bir durumda ve şu an direksiyon hakimiyeti çok sıkıntılı, çok yavaş bir şekilde gideceğim ve trafikte bir kazaya sebebiyet vermek istemiyorum" dedim. Biraz garip karşıladı durumu, kafası karışmış gibi görünüyordu. Sanırım kimse böyle şeyler talep etmiyor kazadan sonra. Oturduğum siteyi işaret ederek "şurada oturduğunu söylemiştin, değil mi?" dedi. Onayladim. Tamam, sen önden git, ben arkadan eşlik edeceğim dedi.

    Restoran otoparkının en ucuna park etmiştik. Bir yanım kaldırımdı zaten ve diğer tarafıma da polis yanaşmıştı. Arabanın sanıyorum ki aksı yamulduğu için direksiyon düz durduğunda düz gitmiyordu. Polis arabasina çarpmadan oradan cikmaya calisiyordum. Polis durumu anlamış olacak ki hızlıca arabasını çıkartıp geri çekildi. Siteye doğru yavaş yavaş yola koyulduk. Birinci ışık, ikinci ışık derken sonunda siteye girdik. O kısacık yol ilk kez bu kadar uzun sürmüş, azap olmuştu bana. Polis arabası cidden dibime yapışmış geliyordu. Düz gidebilmek için direksiyonu sola 90 derece dönük tutmam gerekiyordu. Sitede geniş bir park yeri bulup arabamı yanaştırdım. Ben vitesi parka alana kadar polis hep dibimdeydi. Tam inip teşekkür edeyim diye düşünürken, daha ben arabayı kapatamadan hızla gitti polis. Teşekkürümü içimden ettim ben de 🙂

    Eve geçip önce sigortayı aradım tabi hemen. O kadar sigorta parası veriyorum, full coverage sigortam var, sonunda işe yarayacak tomarla verdiğim paralar sanırım diye gecirdim icimden. Tabi keşke hiç ihtiyaç olmasaydı da ben boşuna vermiş olsaydım ama olsun. Kazayı ve aracın durumunu anlattım sigortaya. Onlar da ihtiyaç olan bilgileri aldıktan sonra bana dönüş yapacaklarını söylediler. Zaten polis raporunun sistemde görünmesi de birkaç gün sürebilirmiş.

    Pazartesi günü sigortadan dönüş oldu. Arabamı sigortadan tamir ettirmek için seçebileceğim birkaç firma paylaştılar benimle. Hemen Caliber Collision olanlar arasından seçim yaptım, dükkanın yorumlarına ve puanına bakarak. Dediğim gibi bu, içerisinde bulunduğum 3. kazaydı ve önceki kazalardan birinde arkadaşımın arabasını tamir ettirmemiz gerekmişti. Caliber Collision tamir etmişti arkadaşımın arabasını ve biz sonuçtan çok memnun kalmıştık. O yüzden direkt ben de orayı seçtim ama daha yüksek puanlı başka bir şubesiydi bu sefer.

    O gün Caliber ile iletişime geçtim hemen ve arabanın durumunu anlattım. "Anladığım kadarıyla bir çekiciye de ihtiyacın olacak, eğer sigortanda roadside assistance varsa ya da istersen kendin de bir çekici bulabilirsin ya da biz de çalıştığımız birini sana gönderebiliriz, faturaya çekici hizmeti de ekleriz" dedi. "Siz gönderip faturaya ekleyin lütfen" dedim. Sonuçta benim için değişen bir şey yoktu, fatura ne çıkarsa çıksın ben sabit bir ücret ödeyecektim. Ertesi sabah için sözleşip telefonu kapattık.

    O sıralar biz arkadaşım ile taşınmak istiyor, taşınıp taşınmamayı, taşınırsak nereye taşınacağımızı değerlendiriyorduk. O yüzden ertesi gün Caliber’a gittiğimizde önce "Sizce tamir olursa ne zamana biter, ya da pert olur mu?" diye sordum. Arabada pertlik bir durum olmadığını biliyorum ama bazen küçük tamiratlar bile astarı yüzünden pahalıya geldiği için perte çıktıkları oluyor. "Tahminimce arabada 3-5 bin dolarlık bir masraf çıkacak, o yüzden pert olmaz. Normalde 8-10 bin dolar masraf olduğunda perte çıkmasını tavsiye ediyoruz. Tamiratı da bir sorun çıkmazsa 10 gün sürer ama 3 haftaya da uzayabilir, neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz şu an" dedi. Ben de taşınma fikrimiz olduğunu, o yüzden acele ettiğimi, perte çıksa beklemek zorunda olmayacağımızı, bu yüzden sorduğumu söyledim. "7-8 bin dolar bir masraf olsa bir şekilde pert tavsiyesi verirdik ama açıkçası 5 bin dolardan fazla tutacağını hiç sanmıyorum, o yüzden o konuda yardımcı olamayacağım, üzgünüm" dedi. Ama taşınmak istediğimiz için işlemleri mümkün olduğunca hızlandırmaya çalışacağını söyledi.

    Nitekim dediğini de yaptı ve 1 hafta içinde araba hazırdı. Arabayı teslim almaya gittiğimde bana, arabayı denediklerini, tamirden sonra sorun bulamadıklarını ama kullanırken bir sıkıntı olursa arabanın tamirinin 1 yıllık garantiyi de içerdiğini söyledi. Taşınma işini ne yaptığımızı sordu ve bir süre ertelediğimizi söyledim. Neyse sağlık olsun, taşınsanız bile Amerika genelinde her yerdeki Caliberlarda garantiniz geçerli zaten, illa buraya gelmenize gerek yok, aklınızda bulunsun dedi. Ben yine Caliber’in yaptığı işi beğenmiş ve hizmetten de memnun kalmıştım. Sigortamdaki deductable ücreti olan $500'ü ödedim oraya sadece. Umarım bir daha yolum düşmez ama 🙂

  • ⭐⭐⭐

    Court Süreci

    Ben her şey yolunda, arabam da sigortadan tamir edildi, küçük aksaklıklarla bu süreci de atlattım diye düşünürken, aylar sonra, 12 Eylül 2023 Salı günü eve gelen bir postayla aslında işlerin hiç de yolunda olmadığını anladım.

    Bana kazadan sonra mahkeme günü verilmiş, ben de aman boşver arabayı sigortadan yaptırdım zaten, sorun kalmadı diye düşünerek, katılmama gerek olmadığını düşündüğümden gitmemiştim. Ama suçlu taraf ben olduğum iddia edildiği için gitmem gerekiyormuş. Gidip illa suçsuzum diye kendimi savunmama da gerek yokmuş, suçumu kabul ediyor olsam bile gidip suçlu olduğumu mahkemede beyan etmem gerekiyormuş. Ben ne bileyim, hayatımda hiç mahkemeye çıkmadım ki? Türkiye’de kazaya karıştığınızda eğer bir kanunu falan çiğnemediyseniz ya da size sonradan karşı taraf dava açmadıysa mahkeme olmuyor kazadan sonra. Ama burası Türkiye mi?

    Kazadan sonra polisin bana raporu verirken mahkemeye gitmene gerek yok demesini ve kağıtta mahkemeye katılmamın zorunlu olmadığının yazmasını yanlış anlamışım. Polisin dediğini hadi İngilizcemin yetersizliğinden anlamadım diyelim ama kağıtta yazanı da göre göre anlamamışım. Kağıtta mahkemeye “bizzat” gitmemin gerek olmadığı yazıyormuş. Ben onu nedense direkt gitmeme gerek yok diye algılamışım ve polisin dediği de muhtemelen öyleydi ama ben onu da gitmene gerek yok diye anlayınca, iki durum birbiriyle uyumlu geldiği için hiç sonradan sorgulayıp araştırmamıştım. Bir de normalde ben, gerek olmasa bile en azından bana tecrübe olur, bir şeyler öğrenirim diye gidecek kafada bir insanım. Yazın rehavetine kapılmıştım galiba 🙂

    Eve gelen postada benim birkaç kez (sonradan öğrendim ki 3 kez) çağırılmama rağmen mahkemelere katılmadığım, bu yüzden ehliyetimin süresiz olarak askıya alındığı yazıyordu. 1 de değil yani, birkaç kez… Bulunduğum bölgenin bağlı olduğu court’un web sitesine girdim. Ticket numaramı yazarak dava durumumu sorgulama yapabiliyordum. Hemen polisin verdiği evrağı buldum ve dosya numaramı yazdım. İlki Temmuzda, diğer ikisi Ağustosta olacak şekilde 3 kez mahkemeye çağırılmışım ve hiçbirine katılmadığım için Ağustosun sonunda ehliyetimi süresiz olarak askıya alma kararı vermişler. Üstelik sadece bu da değil, kaza yaptığım için “fail to control” suçundan trafik cezası yemişim ve onu da ödememişim. Trafik cezası, mahkemeye çağrılma ücreti, mahkeme ücreti hepsi toplanınca 237 dolarlık da bir borcum görünüyordu devlete.

    Akılsız başın cezasını ayaklar çeker demişler, eksik söylemişler. Zamanında araştırmayan akılsız başımın cezasını araba kullanamadığım için ayaklarımın yanında ekstradan bir de cüzdanım çekiyordu. O zamana kadar küçücük bir araştırmayla öğrenip katılabileceğim mahkemeyi araştırmadığım için, şimdi harıl harıl ehliyetimi nasıl geri alabileceğimi araştırıyordum. DMV’ye bir belge götürüp ehliyetimi 25 dolar karşılığında yeniden aktif edebileceğimi öğrendim. Bir oh çektim, kolaymış dedim, giden ekstra bir 25 dolar olsun ehliyetimin karşılığında. Hemen DMV’nin sitesinden parayı yatırdım ve gereken belgeyi nasıl alabileceğimi öğrenmek için court’u aradım. Court bana dosyamı collectora verdiklerini, onlarla iletişime geçip $237’yi ödeyip bu belgeyi temin edebileceğimi söyledi.

    Yine yanlış yapıyordum. En son yapmam gereken şeyi ilk yapmış ve sondan başlamaya çalışıyordum. Durup sakin olmalı, düşünüp plan yapmalı ve ona göre ilerlemeliydim. Mühendissin sen Ezgi, mühendis gibi düşün. Önce sorunun kaynağına inmeliydim. Baştan sorunu ele almaya karar verdim.

    Daha önceden duyduğum ama hiç kullanmadığım, tam olarak nasıl işlediğini bilmediğim bir uygulama vardı: Off The Record. O uygulamayı araştırdım. Trafik cezalarını mahkemeyle anlaşıp sildiriyorlar ve size garanti veriyorlar. Belki benim de işimi görür diye hemen oraya kaydolmakla başladım.

    Sanırım bölge bölge, dosyadan ve cezadan bağımsız olarak sabit fiyat politikaları var. Çünkü daha dosyanızı sorarken evrakları yüklemenizi ve parayı ödemenizi istiyor. Bende 300 dolar ücret görünüyordu. Uygulamanın yorumlarında farklı fiyatlardan bahsedenler vardı. Daha avukat bile belli değilken, dosyamın içeriğini bile görmemişken hemen fiyat çıkartmaları bana tuhaf gelmişti. Ama 24 saat içerisinde talebinizi iptal edip ödediğiniz paranın tamamını geri alma seçeneği sunuyorlardı ve davayı kazanma garantisi veriyorlardı. Eğer davayı kazanamazlarsa yine paranızı iade ediyorlardı. Bir de ilk üye indirimi %10 vardı 🙂

    Kaza ve ceza olunca sigorta primlerimin yükseleceğini de biliyordum ve 2 hafta sonra sigortamı yeniletmem gerekiyordu. Ben de indirimle beraber onlara $270 ödeyip bu işten kolayca sıyrılmayı mantıklı bulmuştum. Diğer ücreti, 237 doları, ödemem gerekiyor muydu bilmiyorum ama ödesem bile 500 dolar civarı bir fiyat akılsızlığımın bedeli olarak ödenebilir gelmişti bana. Yeter ki bu işten kurtulayım ve ehliyetimi alayım. Bundan sonra da dersimi alır bir daha araştırmamak gibi bir hata yapmazdım.

    Uygulamadaki standart formu doldurdum, istedikleri belgeleri yükledim, 280 dolar (270 dolar avukata + 10 dolar da işlem ücreti) ödedim ve beklemeye başladım. Bana bir avukat atanacak, avukat benimle iletişime geçecekti. Saat öğlen 12 olmuştu ben tüm bunlarla uğraşırken. Çok geçmeden uygulama üzerinden cevap geldi, dosyama bir avukat atanmıştı. Formu doldururken açıklama kısmında eve kağıt geldiğini, davalardan haberim olmadığını yazmıştım. Bununla ilgili ek belge talep ettiler. Eve gelen postayı, court sitesinden indirdiğim dava dosyamı ve ticketı uygulama üzerinden yükleyip gönderdim. Ben sonraki adımlar da uygulama üzerinden olur sanıyorken avukatın müşteri ilişkileri asistanından mail geldi. Karşılıklı maillerimizi kısaltarak paylaşacağım.

    Kyla (17:21):

    Dosyanızda güncelleme: Her ne kadar başta belirlenen ücreti ödemiş olsanız da, kaçırdığınız mahkemeler ve suspension varken araç kullanmanız göz önüne alınarak, avukatımız sizin için savaşmanın başta düşünülenden daha karmaşık olacağını belirtti.

    Ama iyi haber şu ki avukatımız sizi savunmayı kabul etti! Suçlamaların ciddiyeti göz önüne alındığında, toplam legal ücret 1010 dolar olacak ve kaybedersek paranızı geri alma garantisini sunmayacağız.

    Ödeme kolaylığı açısından 2 seçenek sunuyoruz, her bir ödeme başı $15 fee alacağız ekstra:

    -Simdi yarısını öde, diğer yarısını 30 gün içerisinde öde.
    -Simdi yarısını öde, 30 gün içinde çeyreğini, 60 gün içinde son kalan çeyreğini öde.

    Ezgi (17:58):

    Öncelikle, ben size ehliyetim suspend edildikten sonra araç kullandığımı falan söylemedim, bu sabaha kadar suspend edildiğinden haberim yoktu dedim. Bir süredir araç kullanmadım, tatildeyim.

    Sanıyorum ki 1000 dolar avukat ücreti ve 10 dolar hizmet ücreti. %10 indirimim vardı ve bir kısmını çoktan ödedim. Yani 630 dolar daha ödemem gerekiyor ve siz hiçbir şeyi garanti etmiyorsunuz?

    Peki tüm ödemem gereken para bu kadar mı? Court’a, DMV’ye ya da başka bir yere ödeme yapmam gerekiyor mu? 237 doları ödeyeyim mi?

    Kyla (18:31):

    Yüklediğin fotoğrafta suspend edilmiş bir ehliyetle araç kullandığınız görünüyor.

    Evet kalan ücret konusunda haklısın, 630 dolar.

    Başka ödemen gereken bir şey olup olmadığını mahkeme sonuçlanmadan bilemiyoruz. Cezası ya da mahkeme ücreti olabilir ama bir tahmin veremeyiz, ideal olanı bunların hiç olmaması.

    Eğer ilerlemek istiyorsan haber ver.

    Ezgi (18:37):

    Kazada anında ehliyetim suspend edilmemişti, bu durumu anlayamadım? Yüklediğim belgedeki suspend detayını benimle paylaşır mısın?

    Şu an mahkeme için ödemem gereken 237 dolar olduğunu görüyorum, ben bunu ödeyeyim mi ödemeyim mi? Sen bu ücretten mi bahsediyorsun yoksa başka ücretler mi?

    Bu 237 dolara bu kadar takılmış olmam aslında nasıl bir ruh hali içerisinde olduğumu gösteriyor galiba 🙂

    Normalde bir avukatla çalışabilirim diye düşünüyordum ama daha dosyamı bile adam akıllı incelemediklerini ve buna rağmen fiyatı yükseltip kazanma garantisini kaldırdıklarını da göz önüne alıp değerlendirince, bir avukatla çalışacaksam bile o avukatın bu avukat olmadığına karar verip uygulama üzerinden dosyamı iptal ettim 24 saat olmadan. Üstelik uygulama üstünde hemen fiyatı güncellemişlerdi ama yeni fiyata rağmen uygulamada hala para iade garantisi olduğu yazıyordu. Bir yere kadar benimle uygulama üzerinden ilerleyip, iş para iade garantisini sinsi sinsi iptal etmeye gelince mail yazmaya dönmüşlerdi. Kısacası onlara güvenmiyordum. Evet, zor durumdaydım, kanunu kuralı bilmiyordum, yanlışı baştan yapmıştım ve desteğe de ihtiyacım vardı ama böyle çakallara gözü kapalı inanacak kadar salak da değildim. Aslında biraz daha uygun bir fiyat teklifi verip kazanma garantisi vermese ya da parayı yükseltip kazanma garantisi verse yine düşünebilirdim. Ama karşımda gördüğüm sadece çakallıktı.

    Bundan sonra da onun bana attığı 2 mail, benim ona attığım 1 mail var. Bunlar uzun ve gereksiz konuşmalar. Bir kısmında ileride ödeme ihtimalim olabilecek feeler ile gözümü korkutmuş, bir kısmında avukatı, yaptığı işi savunup bu para bile az demiş. Tek bir bilgi içlerinden önemliydi. Muhtemelen sadece gözümü korkutmak için söyledi onu da ama olsun, ben ciddiye aldım. Bu 237 doları ödeyip ehliyetimi geri alırsam ben suçumu kabul etmiş sayılıyormuşum ve karşı taraf yıllar sonra bile bana dava açabiliyormuş. Ben o gün kazada boynumu incittim, şimdi aradan 20 yıl geçti o yüzden boyun fıtığı oldum diyebilirmiş mesela. Bana saçma geldi ama bu sefer işimi riske atmak yok.

    Avukatın bana faydası olmadı mı? Oldu. Konuşmadan anladığım kadarıyla dosyamın yeniden görülmesi mümkündü. Avukat bana gidip seni savunacağım diyorsa demek ki yeniden mahkeme talep edebiliyordum. İlerlemem gereken nokta burasıydı. Eğer 237 doları ödemezsem dosyamı yeniden açtırabilirdim, eğer ödersem itiraz hakkı olmaksızın kapanıyordu.

    Yine court’u arayıp bu sefer yol yordam sordum. Onlara olayı baştan kısaca anlattım. Davalardan haberim olmadığı için katılmadığımı söyledim. Sitemizde bir form var, onu indirip doldur, istediğini yaz, hakim davanın yeniden görülüp görülmeyeceğine karar verir dedi. Tabi ben endişeli olduğum için biraz daha bilgi istedim, sizce benim davamı da yeniden görmeyi kabul eder mi dedim, tabi ki buna ben karar veremem ama dilekçeyi düzgün bir şekilde doldurursan eder bence, neden etmesin ki? dedi. Biraz rahatlamıştım. Her zaman bir çıkar yol var, hele ki Amerika’da…

    Size tuhaf gelecek biliyorum ama ben hakime dilekçe yazarken çok keyifliydim. Çünkü devletin gözünde %100 suçlu olduğum bir durum vardı ve ben ona karşı kendimi savunma şansı istiyordum devletten, hem de bu şans bana daha önce 3 kez verilmiş olmasına rağmen. Kıyaslamamak elimde değildi, durumumu Türkiye ile kıyaslıyordum sürekli. Türkiye’de böyle bir şeyin hayalini kurmak bile mümkün değildi benim için. Haksız olabileceğim durumları geçtim, haklı olduğum durumlarda bile çok umurunda olmuyor adaletin.

    Dear Honourable Judge Cornachio,

    Diye başladığım dilekçeyi formdaki küçük formata sığdıramadığımdan fotokopi kâğıdına yazdım. Haziran ayında bir kazaya karistigimi, ancak mahkemeye katılma gerekliliğini bilmediğim için mahkemeye katılmadığımı, kasıtlı olarak saygısızlık yapmadığımı, mahkemeye çağrıldığıma dair hiçbir belge almadığım için hiçbir duruşmaya katılmadığımı, ancak ehliyetim suspend olduğunda durumdan haberdar olduğumu, burada göçmen olduğum için hala sistemi öğrenmeye çalıştığımı ve artık duruşmaya çıkmam gerektiğini bildiğim için bana yeniden kendimi savunma şansı verilirse sürekli sürecin takipçisi olacağımı, bir daha duruşma kaçırmayacağımı ve çok minnettar olacağımı yazdım.

    Cuma günü dilekçeyi götürüp court’a verdim. Bana ertesi hafta Cuma gününe kadar cevap alacağımı ve cevabın e-mail adresime geleceğini, eğer ulaşmazsa Cuma günü onları aramamı söylediler. Ertesi hafta cuma gunu onlari arayarak yeni tarihi ogrendim, 5 Ekim 2023 Perşembe. Sanki dava günü almamış da davayı kazanmış gibi seviniyordum. Gerçi davanın sonucu ne olursa olsun bu kendim için bir kazançtı bu durum. Davayı kazanamasam da tecrübe kazanmış olurdum. Dava günüm için çok heyecanlıydım.

    Duruşma saatinden tam 1 dakika önce check-inimi yaptırdım. Check-in dediğim, dosyamı içeriye gösterdim, geldim ben dedim, onlar da bilgisayardan adımın yanına tik attılar galiba. Asansörle üst kata çıkmamı, asansörden sola dönünce orada bir oda göreceğimi, o odadaki videoyu duruşmadan önce izlemem gerektiğini söyledi memur. Duruşmaya 1 dakika var ve izlemem gereken bir video var, umarım geç kalmam diye düşünürken üst katı gördüm. Üst kat kalabalıktı. Video odasına girdim, orası da kalabalıktı. Sürekli tekrar oynayan bir video vardı ve sürekli odaya girip çıkan birileri oluyordu. E tabi video sürekli oynuyor olduğu için izlemeye başladığı yere video geri dönünce millet çıkıyordu.

    Bu video önemli. Videoda savunma çeşitleri ve bazı suçların olası cezaları yayınlanıyordu. Bazı trafik suçlarında hapis falan vardı. 3 tane savunma çeşidi varmış. İlki Guilty Plea, yani suçunuzu kabul ediyorsunuz. İkincisi Not Guilty Plea, suçun sizde olmadığını iddia ediyorsunuz. Üçüncüsü Nolo Contendere Plea (No-Contest), bunu bilmiyordum ve videodan öğrendim.

    Ben o videoyu izlediğimde ne kadar cahil cahil oraya gittiğimi anladım aslında. Ben gidip olay şöyle şöyle gerçekleşti benim suçum yok deyip çıkacağımı sanıyordum. Meğer bu 3 savunmadan birini vermem gerekiyormuş. Ve o zamana kadar hiç bilmediğim üçüncü seçenek tam da benim aradığım şeydi aslında. No-Contest, videodan anladığım kadarıyla, ben aslında suçlu değilim ama suçtan dolayı oluşan cezayı şu an kabul ediyorum, ileride bir dava açılırsa kabul etmiyorum demekti. Baktım henüz beni çağırmıyorlar içeri, bir tur daha izledim videoyu emin olmak için. Yine bu şekilde anladım.

    Video odasından çıkıp orada herkesle beraber beklemeye başladım. 30 kişiden fazlaydık, sürekli yeni gelenlerle birlikte artıyorduk. Ama henüz kimse içeri çağrılmamıştı. Cok klasik giyinmemistim Court’a giderken, kot pantolon ve ustume bir bluz giyinmistim. Acaba daha resmi bir şeyler mi giysem diye düşünüyordum ama etrafımdaki insanlara baktım, insanlar çok rahat giyimlilerdi. Eşofman takımıyla gelenler, spor kıyafetiyle gelenler, şortla gelenler, günlük kıyafetle gelenler… Birkaç kişi gördüm takım elbiseli, onlar da avukatti zaten. Kimse çağrılmamasına rağmen avukatlar bir odaya -duruşma salonuna değil- girip çıkıyor, ellerinde bir kağıtla dönüp müvekkillerini alıp gidiyorlardı. Sanırım avukatın avantajı buydu 🙂 En son sadece biz avukatsızlar kaldığımızda mahkeme salonunun kapısı açıldı. Duruşması olanlar içeri girsin dediler. Ben herkesi tek tek alacaklar sanıyordum, hepimizi bir aldılar.

    Duruşma salonu çok büyüktü. Beklerken yaklaşık 50 kişi olmuştuk. Hepimiz birden içeri girdiğimiz halde sağda ve solda ayrı ayrı olmak üzere 5 sıra olan oturma alanlarına dağılmıştık ve kimse kimseyle yan yana oturmuyordu. O dizilerde filmlerde jüri falan gördüğümüz salonlardan çok daha büyüktü. Hakim orta yaşlı, uzun boylu, beyaz bir erkekti. Benim dilekçe yazdığım hakim o değildi çünkü benim dilekçe yazdığım hakim bir kadındı. Hakimin bulunduğu desk (buna ne desem bilmiyorum divan mı acaba?) boydan boya kocamandı. Tabii ki hakim yüksekte duruyordu. Ona bitişik, sağ tarafında, yazi yazan erkek bir memur, ondan bir kat aşağıdaydı. En sol tarafta ise deskin en ucunda bizimle beraber yer hizasında duran kadın bir memur vardı. Mahkemenin sonucuna bağlı evrakları o veriyordu. Deskin boyutunu kafanızda canlandırmanız için söylüyorum, ortada duran hakim ve sol köşede duran kadın memur arasında yaklaşık 10 metre bir mesafe vardı.

    Hakim teker teker sanıkların isimlerini okuyarak ortada duran kursuye çağırmaya başladı. Anladım ki check-in sırasına göre çağırıyordu ve oradaki herkes trafik için gelmişti. Çok erken gelmediğim için mutlu olmuştum. Benden önceki kişileri dinleyip ona göre rotamı değiştirebilirdim. Salon çok büyük olduğu için sanığı duymak zor oluyordu. Çünkü hem arkası bize dönük oluyor hem de genelde kısık sesle konuşuyordu sanıklar. Hakim ise herkese en başta aynı şeyleri soruyor, aynı bilgilendirmeleri yapıyor ve çok hızlı konuşuyordu.

    Guilty Plea için eklemek istediğiniz bir şey var mı sanığa soruyor, sanığın cevabına göre cezasını belirliyordu. Not Guilty Plea için ben şu an sadece guilty plea diyenlerin cezasını belirliyorum, sizin için yeni bir mahkeme günü verilecek ve orada kendinizi savunacaksınız deyip yeni mahkeme günü veriyordu onlara. No-Contest Plea… Sonunda biri no contest dedi bakalım ne olacak diyordum ki hakim dedi ki bizim mahkememiz no-contest plea kabul etmiyor, sadece guilty veya not guilty. Tüm planlarım altüst olmuştu. Tam aradığım savunmayı bulmuştum ki aslında öyle bir savunma yokmuş. Gerçek olamayacak kadar güzeldi zaten.

    Salonda genç yaşlı, kadın erkek, her ırktan her türlü insan vardı. Akımda kalanlardan birkaçını anlatayım. Salonda yaşlı bir teyze vardı, muhtemelen 70'li yaşlarda, umarım bu teyze benden öncedir çünkü suçunu çok merak ediyorum diyordum. Teyze çıktı ortaya, suçu hız yapmakmış. Hiç beklemiyordum. Benim trafikte gördüğüm teyzeler gaza basmayı unutup tın tın gidiyorlar. Bu teyze hız cezası yemiş. Teyze guilty dedi. Hakim eklemek istediğin bir şey var mı dedi. Teyze fisir fisir bir şeyler anlatmaya başladı, sesi bize hiç gelmiyordu ama beden dilinden kendini acındıracak bir şeyler söylediği belliydi. Hakim tamam 70 dolar senin cezan dedi gönderdi. Teyze arkasını döndüğünde kıs kıs gülüyordu 🙂

    Bir tane genç kadın, yanlış hatırlamıyorsam kırmızıda mı ne geçmişti, hiç kendini savunmadı, çok cool takılıyordu, hakim ona da en üst cezayı vermedi.

    Avukat olmamasına rağmen salonda tek takım elbise giymiş daha doğrusu giymeye çalışmış kişi çıktı kürsüye. Biraz kilolu, orta boylu, 30'lu yaşlarda ama sanki lise mezuniyet balosunda giydiği takım elbisenin içine girmeye çalışmış gibi her yerinden sıkan ve içine zorla girmiş, kimi kısımlarda içine girememiş Meksikalıydı. Onun da İngilizcesinin iyi olmadığı belliydi. Onun neyle suçlandığını kaçırdım maalesef ama büyük bir şeydi. Hakim olası cezaları sayarken 10 yıla kadar hapis cezası, 15 bine kadar para cezası gibi şeyler saymıştı. Ve adam suçluyum dedi. Bilmiyorum artık adamın İngilizcesi yüzünden mi yoksa kabul ettiği suçtan dolayı mı, hakim, adama birkaç kez bak suçluyum dersen cezaları anladın mı, kendi rızanla hür iradenle mi suçunu kabul ediyorsun, seni bu suçu kabul etmeye zorlayan kimse yok değil mi, eğer guilty dersen ileride itiraz edemeyeceksin, bunu anladın mı? gibi şeyler sordu. Adam da hepsini onaylayıp evet Guilty diye tekrarladı. Hakim son sorusunu sordu, eklemek istediğin bir şey var mı? Adam başladı anlatmaya ama ne anlattığını pek duyamadım zaten duyduğum kısımları da anlamadım ama adam uzun uzun anlattı. Hakim 1500 dolar ceza verip gönderdi adamı.

    20'den fazla kişinin duruşması bitmişti, salonun yarısı boşalmıştı ve benim adımı okumaya çalıştı hakim, tabii ki doğru okuyamadı 🙂 Tam herkese yaptığı “videoyu izledin mi anladın mı” diyalogunu yapacakken hemen araya girdim. Özür dileyerek başladım ve benim hala yeni sayılabilecek bir göçmen olduğumu, hala dilimi geliştirdiğimi, ana dilimin İngilizce olmadığını söyledim. Bu yüzden benimle konuşurken daha yavaş ve tane tane konuşmasını rica ettim. Tabi ki dedi hakim gülümseyerek ama anlayabileceksin, değil mi? diye sorup emin olmak istedi. Evet anlayabilirim dedim. Anlamazsan sor dedi. Bu konuşmamız yüzünden unuttu mu yoksa gerek mi gormedi artık bilmiyorum, benimle videoyu anladın mı diyaloguna girmedi. Bizim burada göçmen çok fazla olmadığı için hakimin böyle bir istekle çok sık karşılaştığını sanmıyorum açıkçası ama gayet anlayışla karşıladı ve hatta bana sempati duydugunu, takdir ettigini bile hissettim. Ve o durusma baslamis oldu…

    Hakim benimle konuşurken resmen ağır çekim konuşuyordu, söyledikleri çok anlaşılırdı. Herkese konuştuğu gibi hızlı hızlı değil de tane tane, aralarda durup buraya kadar anladın mı, bu şekilde anlayabiliyorsun değil mi, anlamadığın bir şey varsa sor diye sorarak yaptı konuşmalarını. Muhtemelen daha düşük seviyede bir İngilizcem bile olsa onun dediğini anlardım diye düşünüyorum. Hakimin daha en başından bu şekilde olan tavırları sayesinde yapmayı düşündüğüm ama mümkün olmadığını yeni öğrendiğim no-contest savunmasının gerginliğini atmamı sağlamıştı.

    Hakim mümkün cezaları sayarken alabileceğim maksimum cezanın 150 dolar olduğunu söylemişti. Tabii suçluysanız sadece cezayı değil, mahkeme masraflarını da ödüyorsunuz. Emin olmak ve biraz da anladığımı belli etmek için hakim konuşmasını bitirdiğinde elimle 1 ve 5 yaparak "one-fifty?" dedim, onayladı ve "one hundred and fifty dollars" dedi. Bundan sonra karşılıklı diyalogumuz başladı.

    Peki, not-guilty dersem? dedim.
    O zaman sana yeni gün vereceğiz dedi.
    Peki, orada suçlu bulunursam ne ceza alıyorum? dedim.
    Onu ben bilemem, ona hakim karar verecek dedi.
    Yani yine maksimum 150 dolar mı olacak ceza tutarı? dedim.
    Evet, ama hakim hiç ceza da vermeyebilir, suçlu bulunursan o cezayı kesinlikle ödeyeceksin diye bir şey yok dedi.
    Peki, ben guilty dersem veya not guilty deyip suçlu bulunursam benim artık recordum mu oluyor? dedim.
    Gülmesine engel olmadı, hatta yanındaki bilgisayarda yazı yazan memur da güldü. Benimle salonda bekleyen arkadaşımın dediğine göre bütün salon kıkır kıkır gülmüşler. Açıklamaya başladı:
    Hayır, record olmuyor, sadece trafik siciline işleniyor, criminal record olmayacak, korkulacak bir şey yok. O da sanırım 1 yıl sonra trafik kayıtlarından siliniyor, dedi ve yanındaki erkek memur müdahale edip 2 diye gösterdi, o da 2 yıl sonra trafik kayıtlarından siliniyormuş dedi. Bu süreçte 2 puanın düşecek, silinince o da düzelecek. Ama senin o kadar da beklemene gerek yok, DMV'ye gidip bir kurs alıyorsun ve sildiriyorsun bunu dedi. (Benim aslında record derken sormaya çalıştığım bu puan olayıydı).
    Peki dedim, sizce ben ne demeliyim?
    Bu sefer artık iyice salondan gelen gülümsemeleri ben de duydum.
    Benden tavsiye mi istiyorsun? dedi hakim.
    Hayır, benim durumumun guilty mi not guilty mi olduğunu bilmiyorum deyip olayı anlattım, şimdi sizce ben ne demeliyim? dedim.
    Hakim de gülerek tekrar cevap verdi, biz seninle yargının karşı tarafındayız, bu konuda maalesef ben seni yönlendiremem, buna senin karar vermen gerekiyor dedi.
    Peki, o zaman size bir şey daha soracağım, biliyorsunuz ki ehliyetim suspend edildi ve şu an araba kullanamıyorum, o yüzden, arabasız burada yaşamak çok zor, ben eğer not guilty dersem mahkeme sonuçlanana kadar ehliyetsiz mi kalacağım? dedim. Hakimin bana ceza verse de 50 dolardan fazla ceza vereceğini düşünmüyordum, hatta belki sıfır bile olabilir derken kendinin de sıfır verebileceğini ima ediyor olabilirdi. Ama avukatın yıllar sonra da dava açılabilir demesi yüzünden direkt guilty demeye de içim razı olmuyordu. O yüzden olay sadece para değildi artık. Ehliyetimi ne zaman geri alabileceğim bu süreçte benim için karar verici olacaktı.
    Aaa, o önemli değil ya, buradan çıkınca aşağıdakilerden ehliyetindeki suspendin salındığına dair bir kağıt alırsın, onu DMV’ye verirsen tekrar araba kullanabilirsin dedi.
    Öyleyse ben not guilty deyip kendimi savunmak istiyorum dedim. Hem ehliyetime hemen kavuşabilecek olmamdan hem de hakimin bu güzel tavırlarından sonra sanırım bir mahkeme için daha cesaret bulmuştum kendimde. Kaybetsem de en fazla mevcuttaki cezamı alacaktım zaten, bir kayıp görünmüyordu benim için.
    Tamam o zaman sana yeni mahkeme günü verilsin dedi. Teşekkür edip kursüden ayrıldım ve yeni mahkeme günü dağıtan sol köşedeki kadin memurun yanına gittim. Kadın memur da bu süreçte eğlenmiş, keyifliydi. Yanına gittiğimde hem yeni mahkeme günümü verdi hem de aşağıya gidip tekrar uğraşmana gerek yok ben senin ehliyetin için gerekli belgeyi hazırladım dedi. Çok teşekkür ederek oradan ayrıldım. Salondan ayrılırken gördüm ki salondaki gergin hava tamamen ortadan kalkmış, herkesin keyfi yerine gelmişti. Yeni mahkeme günüm 2 hafta sonrasına, 19 Ekim 2023 Perşembeye verildi.

    Amerika’da genel olarak böyle mi bilemem ama Ohio’da böyle. Konumunuz ne olursa olsun, isterseniz bir hakimin karşısında suçlu konumunda olun, insanlar size anlayış gösteriyorlar ve yardıma ihtiyacınız varsa yardım ediyorlar. Bu konuda size çok fazla örnek anlatabilirim, bizzat başıma gelen. Açıkçası o gün yaşadıklarımdan sonra taşınma kararımı değiştirip burada kaldığım için mutlu olmuştum. Belki kaza yapmak, ehliyetimi kaybetmek gibi kötü olaylar yaşamış olabilirim ama hayatıma yeni tecrübeler kattığım için memnundum.

    DMV’ye gittim, belgeyi verdim. 25 dolar ücreti önceden ödediğim için ekstra bir ödeme yapmam gerekmedi. Ehliyetim mevcutta bende olduğu için aynı ehliyeti kullanmaya devam edebileceğimi söylediler. Her şey çok kolay olmuştu. En zor şey DMV’de sıra beklemekti.

    Yeni mahkememden önce Türkiye’ye gitmem gerekiyordu. Daha önceden davamın yeniden görülmesi için kullandığım formu bu sefer mahkememi ertelemek için doldurdum. Forma Türkiye’de olmam gerektiği için erteleme talep ettiğimi, Türkiye’de olacağım ve döneceğim tarihleri yazıp 13 Ekim 2023 Cuma günü Court’a verdim. 18 Ekim 2023 Çarşamba günü, ben Türkiye’deyken, cevap geldi. Dilekçemi kabul etmişler ve mahkemeyi 9 Kasım 2023 Perşembe gününe ertelemişler.

    9 Kasım günü yine arkadaşımla beraber gitmiştik. Ehliyetsizken arabamı storage coverage yaptırmıştım ve sonra Türkiye’ye gidince de henüz değiştirmemiştim o yüzden yine arkadaşım götürdü beni. Üst kata çıktığımızda yine bir kalabalık vardı. Ama bu sefer video izletme falan yoktu. O yüzden ilkinden farklı olduğu belliydi. Henüz kimse çağrılmadan yine avukatlar bir odaya girip çıktılar. Onların işi bittikten sonra bu sefer isimlerimiz okunarak tek tek biz o odaya girmeye başladık. Mahkeme salonuna girmiyorduk bu sefer. Adım okununca ben de girdim. Arkadaşım da gelebilir mi dedim, gelebilir dediler.

    Ofis gibi bir oda ama büyük bir ofis. Muhtemelen birçok evin salonundan büyüktür. Hakim, odanın köşesinde, normal bir memur gibi karşısında bilgisayar olan bir masada oturuyordu. Yanında küçük bir masada yine bir memur vardı. Odanın karşı köşesinde yine bir masa ve memur vardı ama ne iş yaptığına dair hiçbir fikrim yok onun. Yaşlı, biraz kilolu, ciddi suratlı, beyaz bir erkekti hakim. Sanki önceki davalardan bunalmış gibi bir hali vardı. Hakimin masasının karşısındaki, yaklaşık 2 metre (muhtemelen 6 feet) uzaklığındaki sandalyeye oturmamı istedi hakim. Yüzüm hakime karşı oturuyordum. Her ne kadar önceki duruşmaya göre daha samimi bir ortam olsa da oda, beni germişti bu durum. Otururken bile rahat edemiyordum, elimi kolumu koyacak yer bulamıyordum, sanki oturmayı unutmuş gibiydim. Arkadaşım duvar kenarına konmuş benchlerde oturuyordu, o bile gergindi bence.

    "Anlat" dedi. Olayı anlatmaya başladım, arabada ESP nin devreye girdiğini ve arabanın bu yüzden kaydığını anlatıyordum. Ama hakim boş gözlerle bana bakıyor gibiydi. Ya konuştuğum dili anlayamıyor ya da söylediklerim konusunda hiçbir fikri yoktu. "ESP’nin ne olduğunu biliyorsunuz değil mi" dedim? "Hayır bilmiyorum, öyle bir şey mi varmış?" dedi. Ben de dilim döndüğünce ESP’nin ne olduğunu anlatmaya çalıştım ama saçma geldi sanırım hakime. Kazadan sonra da ESP ışığının yanmaya devam ettiğini ve tamire bu şekilde gittiğini söyledim.

    Hakim bir karar vermedi, yüzündeki bıkkınlık ifadesi de hiç yumuşamadı. Önündeki kağıda bir şeyler yazmaya başladı. İçimden cezamı kesiyor galiba diye düşünürken kafasını kaldırıp konuşmaya başladı. "Sen en iyisi tamir evraklarını da al gel, kendini savunma için daha iyi hazırla, biz sana yeni bir mahkeme günü verelim" dedi. Tamam olur dedim. Korktuğumdan iyi bir sonuçtu. Şu sıralar pek mümkün değil ama biraz geç olur muhtemelen mahkeme günün dedi hakim. Mahkeme günümü hemen yanındaki memur verecek sandım ama duruşma salonuna girip oradan almam gerekiyormuş. Ben de dediği gibi yaptım. O kocaman duruşma salonuna girip bu sefer sağ köşede oturan memurun yanına gidip yeni mahkeme günü almam gerektiğini söyledim ve bana yardımcı oldu. Gayet güleryüzlüydü.

    Yeni günümü 4 Ocak 2024 Perşembe'ye verdiler. Zaten tarihi gördüğümde anlamıştım hakimin “bitse de gitsek” ruh halini. Yılın son 2 ayını kimse çalışmak istemiyor. Genelde bayramlar, tatiller ile geçiyor. Keşke Ekim’de halledebilmiş olsaydım bu süreci ama mümkün olmadı maalesef. Neyse ki kötü bir sonuç değil de ikinci bir şans kazanmıştım. Bilmiyorum bu kaçıncı ikinci şans 🙂

    4 Ocak Perşembe günü tek başımaydım. Her zamanki gibi giriş ve check-in işlemlerimi yaptıktan sonra yine üst kata çıktım. Avukatların işleri bittikten sonra bizleri çağırmaya başladılar. Herkes bir bir gidiyor ama benim ismim okunmuyordu. Benden sonra gelenler bile gitmişti ama ben 2 saattir sabırla beklemeye devam ediyordum. En son 3 kişi kaldık ve 2 dosya kalmıştı. 2 ismi birden okudu ve benim adım yoktu. "Sen de duruşma için buradasın değil mi" dedi? "Evet" dedim. "Doğru mu geldin?" dedi. "Evet" diyerek elimdeki randevu kağıdını gösterdim. Kağıdı aldı ve içeri gitti. Diğer 2 kişiyi de aldıktan sonra en son beni aldılar içeri.

    Yine aynı ofise gelmiştim ama bu sefer başka bir hakim vardı. Adımın nasıl okunduğunu sordu hakim, söyledim ama tabii ki kendisi doğru okumayı başaramadı 🙂 En sona kaldığım için karşımda yorulmuş, tükenmiş bir hakim görmeyi bekliyordum ama gayet enerjik görünüyordu hakim. Önceki duruşmadan sonra iyi hazırlanmıştım. Belgeler elimdeydi. Hararetli hararetli olayı anlatırken kendisi kağıda yazmaya başlamıştı bile. Belgelerime bakmak istemedi.

    Anlıyorum, kendini savunmak konusunda çok heveslisin ama not guilty dersen gerçek mahkemeye çıkacaksın ve kaybedersen bu sefer çok fazla mahkeme masrafın olacak. Hem de böyle küçük bir şey için mahkemeye çıkmana gerek yok bence dedi. Anladığım kadarıyla “gerçek mahkeme” dediği şey, jürili olan mahkeme. Bak, biz seninle şöyle yapalım, sen guilty de ben de sana 0 (sıfır) dolar ceza yazayım, sadece mahkeme masraflarını ödemiş olursun dedi.

    Aslında güzel bir teklifti ama yine de ceza puanı alacak mıyım diye sordum, evet dedi. Ceza puanı almamanın bir yöntemi var mı peki, ben delivery yaparak geçimimi sağlıyorum ve bu puan benim için kötü bir şey dedim.

    Senin neden mahkemeye gelmen gerekti? dedi. Sanıyorum ki dosyam elinde olmadığı için soruyordu bunu. Kazada bulunduğum için dedim. Önündeki kağıda yazdı bir şeyler ve 50 yazdı. Ben senin cezani tailgate light’a çevirdim, bunda ceza puanı yok, cezani de 50 dolar olarak belirledim dedi. Teşekkür ederim dedim. Cezanı 2 gün içerisinde ödemen gerekiyor yoksa faiz işleyecek dedi. Tabi dedim. Teşekkür ederek oradan ayrıldım.

    Resmen hakimle pazarlık yapmış gibi hissediyordum kendimi. Gayet anlayışlı ve sevecen bir adamdı. Yeni geçtiğimiz Noel’de torunları için kesin Noel Baba kostümü giymiştir 🙂 Ondan aldığım enerji o şekildeydi.

    Cezamı kontrol ediyordum ama sistemde gözükmüyordu. 2 günü geçirmemek için her gün kontrol etmeye başladım. Ertesi hafta Cuma günü mail geldi ceza ücretime ve cezaya dair. Beklediğim bir şey değildi gördüğüm. 354 dolar ödeme görünüyordu. Detaylarına baktığımda, önceden gitmediğim mahkeme ücretleri, yeniden gittiklerim, DMV'ye götürmek için aldığım belgenin ücreti her şey eklenmişti. Ekstra olarak 50 ceza vardı ve en kötüsü, ilk ceza da gözüküyordu. Muhtemelen en baştan dosyam kayıp olduğu için hakim sonradan unutup sadece 50 dolar eklemişti.

    Eğer cezayı ödersem tekrar itiraz hakkım olmuyordu çünkü ödenmiş cezalara itiraz edilemeyeceği court’un her yerinde yazıyordu. Ödemezsem en erken pazartesi itiraz edebilirdim ve o gun Cuma günü olduğu için pazartesiye kadar 2 gün geçmiş oluyordu ve 2 iş günü diye belirtilmediği için geç olacağını düşünüyordum. Ayrıca ödemeyip itiraz etsem, belki yine gün verilecek, yine hakim karşısına çıkmam gerekecek ya da sadece bilgisayarda düzeltilecek bir hata, ne olacağını bilmiyordum.

    Ben cezama razı olup ödemeye ve artık bu defteri kapatmaya karar verdim. Ben güzel tecrübeler edinmiş, cephede kazandığım bu mücadeleyi masada kaybetmiştim 🙂

  • Bu başlıktan bahsedildi. Kullanıcı:   EzgiLera EzgiLera 
  • ⭐⭐⭐

    @EzgiLera Gecmis olsun! Gercekten muazzam deneyim ve aktarim. Umarim onunuzdeki maceralar heyecanli ama ABD adalet sistemi ile ilgili olmaz 🤞😊😁.


Benzer Başlıklar

  • 23
  • 6
  • 15
  • 1
Forum kurallarına uymayan veya forum düzenine aykırı davranan üyeler uyarılmadan forumdan çıkarılabilirler. Özellikle gereksiz yeni başlık oluşturacakların dikkatine!

81
Çevrimiçi

43.7k
Kullanıcı

4.5k
Konu

440.8k
İleti


| | | |

Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum