6-10 Ekim Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş deneyimim.
6 Ekim John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı'ndan ülkeye giriş yapmadım. İlk etapta vizemi koruma altına almak için sadece 4 günlüğüne gittim. NYC'de Türk arkadaşım vardı o yüzden onun yanına gittim, tek olmamak için.
THY ile direkt İstanbul'dan New york'a uçtum. Boyum aslında çok uzun değil 180cm ama dizim öndeki koltuğa çarpıyordu diye biraz konforsuz bir uçuş oldu. Ne yaparsam yapayım dizim hep öndeki koltuğa değiyordu. 10 saat boyunca böyle seyahat etmek bir süre sonra yorucu oluyor.
Sorunsuz JFK havalimanına giriş yaptım. JFK havalimanının içi ben de hayal kırıklığı yaşattı. Çok sade ve eski gözüküyordu. İçeride İki tane sıra var. ABD vatandaşları için ve ABD vatandaşı olmayanlar için. Ben doğal olarak ABD vatandaşı olmayanların sırasına girdim. İçerisi kalabalık değildi ama sıra geç ilerliyordu. Çünkü bazılarının vizeleri problemliydi dite uzun süre gişeyi meşgul ediyorlardı. Bir de gişelerin hepsi çalışmıyordu.
İngilizcem kötü olduğu için heyecanlıydım. Kendimi nasıl ifade edeceğimi bilmediğim için biraz geriliyordum. A2 seviyesinde ingilizce biliyorum ama o kadar hızlı konuşuyorlar ki çoğu zaman ne söylediklerini anlamıyordum. Birkaç kelime yakalayıp tahminde bulunmaya çalışıyordum. Ev de ingilizce çalışırken düşünüp öyle cümle kuruyordum ama karşımda hızlı hızlı konuşan birisi olunca düşünüp cümle kurmaya zamanım kalmıyordu. O yüzden bildiğimi de unuttum heyecandan.
Sıra geç ilerleyince, oradaki siyahi görevli el işareti yaparak bir kısmımızı, ABD vatandaşlıları için olan gişelere yönlendirdi. Ben de o kısıma gittim.
Görevliye Hello dedim ve hiçbir şey söylemeden elimdeki sarı zarfı, CD'yi ve Pasaportu uzattım. CD'yi geri verdi, gerek yokmuş.
Azerbaycan pasaportunu görünce biraz şaşırdı gibi ya da bana öyle gelmiş olabilir. Bir şey dedi ama anlamadım. Belki Green Card kazandığımı görünce diye tepki vermiştir. (İyi anlamda tepki) İngilizce konuşabiliyor musun dedi, ben de biraz dedim. Sağ olsun bana hiç soru sormadı ve parmak izi alıp yolcu etti. @crazycells Bey bana adres değişikliği için ingilizce bir cümle yazmıştı. Onu kağıta yazıp aynı görevliye uzattım o da bilgisayardan Green card adresini güncelledi.
Bu kadar sürdü havalimanındaki işlemlerim. Pasaport işleminden sonra valizimi alıp kapı da arkadaşımla görüşüp, arabasıyla biraz NYC turu yaptık. Bana çevreyi gösterip, anlatıyordu neyin ne olduğunu.
Aynı gün havalimanı'ndan THY de çalışan yardımcı pilot arkadaşları da gelmişti ama başka uçakla kargo uçağıyla. Aynı uçakta olsaydık ve yer olsaydı beni business class'a aldırabilirmiş ama olmadı. Her neyse onlar Manhattan'daki otellerine gelene kadar beni arabasıyla gezdirdi.
Dada sonra onları almaya gittik ve meşhur Katz's Delicatessen restaurantına gidip sandviç yedik. Ben adını ilk defa duydum ama içeri girince duvarda asılı olan fotoğrafları görünce meşhur bir yer olduğunu öğrendim.
Daha sonra beni kalacağım Airbnb'den kiraladığım eve bıraktı. Kalacağım ev onlara ayakla 15 dk uzaklıktaydı.
Kaldığım ev hem semt olarak hem de tamiri çok iyiydi. Biraz şans var ben de, uçakta yanlışlıkla bana somon verdiler. Yiyip bitirdikten sonra hostes boşları almaya gelince, yemekler karışmış dedi ve gülümsedi. Artık kimindi bilmiyorum ama menü de somon yoktu. Makarna ve karnıyarık vardı ben karnıyarık istemiştim.
Gelelim ikinci şanslı olduğum konuya. Ev sahibi 41 yaşında siyahi bir abiydi ama manhattan'daki Metropolitan müzesinde çalışıyordu. Yani boş bir insan değildi okumuş çok düzgün bir ev sahibine denk geldim. Adamla google translate ile gün de 1 saat civarı sohbet ediyorduk. Neden geldiğimi filan sorunca green karttan konuştuk.
Israrla dedi tekrar ne zaman gelirsen bana whatsapp'dan yaz. Senden para da almam istediğin kadar gelip kalabilirsin dedi. Ben de ısrarla öyle olmaz dedim ama mutlaka gelince bana haber ver dedi. Bir daha gelince akşam yemeğine götüreceğim seni dedi.
İş yeri Manhattan' da olduğu için arabayla sabah seni bırakabilirim ve akşam seni alabilirim dedi. Başıma bir şey gelirse diye iş yeri adresini yazıp verdi. Uğramak istersen uğra dedi. Gün içinde de Whatsapp dan Türkçe, iyi misin dite yazıp hal hatır soruyordu.
Cidden iyi insanlarla karşılaştım her ne kadar çekingen ve sosyal birisi olmasam da hayatta karşıma iyi insanlar çıkıyor.
Amerika'daki arkadaşımla da başka bir forumdan 4 sene önce amerika'dan eşya getirmek yoluyla tanışmıştım. Türkiye'ye her geldiğinde amerikadan ürün sipariş veriyordum. O da green card ile gitmiş. 20 yıldır amerika da yaşıyor. Sağ olsun 4 gün boyunca bana abilik yaptı ben hiçbir şey istememe rağmen. Yemeğe götürmeler, misafir etmeler, getirip götürmeler vb.
1 haftalık sınırsız metro kartı aldım. Onunla tek başıma şehri gezdim. Arkadaşım amerika'daki hattını bana verdi. Navigasyonu kullanarak sabahtan akşama kadar Manhattan sokaklarını gezdim. Dil bilmediğim için restorantlara girmeye çekindim diye aç kaldım ama 2. gün bunu aşmaya karar verdim ve tarzanca konuşup yemek sipariş vermeye başladım. Şehri gezerken, Türkiye de olmayan bazı markalara girip alışveriş de yaptım.
Sürekli fast food tarzı yiyecekler yediğim için metro yerine hep yürümeyi tercih ettim. Örneğin; Central parktan, ikiz kulelerin olduğu yere kadar yürüdüm. 7-8 km tek başına burası yapıyor. Günde rahat 20 km yürümüşümdür belki daha fazla.
Brooklyn köprüsüne yürüdüm. Oradan ücretsiz ferry staten island gemisine binip özgürlük anıtına baktım. Daha sonra özgürlük anıtına giden gemi turun bilet alıp direk kendisine gittim.
Biraz karışık ve uzun yazdım ama 4 günüm amerika da böyle geçti. Benim için en büyük sorun tek çocuk olduğum için ailemden ayrılmak ve dil bilmemek ama dili sorun etmiyorum o kolay ama ailenin yerini dolduramam. Kışın gidip 2-3 ay kalmayı düşünüyorum ama bakalım hayat ne gösterecek.
Başta @crazycells ve @gucarslan beye ve diğer yardım eden herkese teşekkür ederim.