@MySea Arkadaşımla bir dahaki konuşmamızda Miami'de hangi bölgede olduğunu sorarım.
teşekkür ederim 🙂
Bankacım ve emlakçım ile devam eden mail trafiğim bir yanda, diğer yanda kendi kişisel işlerimi halletmeye ve sevdiğim insanlarla vakit geçirmeye çalışıyordum. Ancak can sıkıcı bir haber gelmesi çok uzun sürmedi. Banka, eve bir inspector görevlendirmiş ve bu inceleme sonucunda bodrumda su basması olduğunu iddia etmiş. Bu nedenle evin değerlemesini yapamamışlar. Oranın masraflarını öğrenmek için, bizim lisanslı bir uzmanla çalışarak bir maliyet tahmininde bulunmaları gerektiğini, bu işlemlerin tamamlanmadan işlemlere devam etmeyeceklerini ve masrafa bağlı olarak gerekli tadilatı yapmamızın zorunlu olduğunu ve bu gecikmeler nedeniyle bizim deadline'imiza yetişmelerinin garantisi olmadığını içeren bir mail göndermiş bankacımız. Bu maile şok oldum ben, çünkü böyle bir şey beklemiyordum. Biz kendimiz inspection yaptirdigimizda bizim inspector'imiz orayi ozellikle detayli incelemiş ve bir sorun olmadigini, önceden olsa da cozulmus olduğunu soylemisti. Biz emlakcimiz ile konuşurken emlakcimiz calistigi sirketin en ust yetkili emlakcisini konusmamiza dahil etti. Tabi ben konusmamiz falan diyorum ama tum diyaloglar mail ile gerçekleşiyor cunku ben Turkiyedeyim ve gidip yuzyuze kimseyle görüşemiyorum. O an Amerika’da olsam belki kolayca halledebileceğim bir sorun için ugrasiyoruz. Bizim inspector raporunu uzman emlakçıya ilettim ve orada bir sorun olmadığını söyledim. Aslında o da şaşırmıştı. Ben yıllardır bu işi yapıyorum ve daha önce banka tarafından böyle bir taleple karşılaşmadık, bir sorun olsa bile onlar buna göre evin değerini belirliyorlar, dedi. Bu tür bir sorunun ancak benim başıma gelebileceğini biliyordum zaten 🙂
Uğraşıyorum, uğraşıyorum ama neresinden tutsam elimde kalıyor. Amerika ayağını halletmeye çalışıyorum, Türkiye'den sorun çıkıyor. Türkiye'ye geldiğimde Amerika tarafında sorun çıkıyor. Az zamanda çok ve büyük işler yapmaya çalışıyorum 🙂 Ama şunu biliyorum, her şey ya ucu ucuna elden kaçacak ya da ucu ucuna başaracağım ve eğer çabalarsam, zor da olsa kesinlikle başaracağım. O yüzden yılmadan, usanmadan devam. Biraz daha sabır Ezgi… Konfor alanından çıktın, aylardır sevdiklerinden binlerce kilometre uzakta yaşıyorsun, bu iş için bu kadar çaba harcadın, o zaman sonunu getir. Bunca insanın desteği, yardımı da varken bu işin altından kalkamazsan ayıp sana Ezgi!
Uzman emlakçımız durumu netleştirmek için bankacımızla konuşmaya başladı. Hangi uzmanların kabul edildiğini, hangi uzmanların kabul edilmediğini sordu ve isteğini tam olarak belirtmesi gerektiğini soyleyip "clarify" istedi. Bankacımız süreçte bize köstek olan tek kişiydi gibi geliyor bana. Anlaması ve anlaşması zor ve uzun sürüyordu. Benim için teknik terimler kullanıyor olmaları, bu yüzden konuyu tam olarak anlayamıyor muhtemeldi. Ama emlakçılarımız da benim gibi anlamıyordu. Tekrar tekrar "clarify" yani net bir cevap, açıklama istemesi gerekiyordu bankacımızdan. En sonunda bankacımız bir mesajında sinirlenip "bu son clarify" dedi ama biz hala ne istendiğini tam olarak anlamamıştık. Anladığımız kadarıyla, eve water insulation (su yalıtımı) yapan bir firma ile iletişime geçmemizi ve fiyat teklifi almamızı istiyorlardı ya da sorun olmadığına dair sağlam bir raporu almamızı istiyorlardı onlardan. Eğer sağlam bir rapor alamazsak, krediyi bize vermeden önce evi tamir ettirmemizi istiyorlardı. Bu kısmı anlamamıştık. Bizim olmayan bir eve, alıp alamayacagımız belirsiz bir kredi ile, almak için; binlerce hatta on binlerce dolarlık bir masraf yapmamızı bekliyorlardı. Uzman emlakçımıza göre hiçbir firma, fiyat teklifi vermeden orayı geçemezdi, hicbir sorun olmasa bile. Yani düşünün, güzel ve temiz kıyafetlerinizle bir mağazaya gitmişsiniz ve yeni kıyafetlerin fiyatını soruyorsunuz. Mağaza çalışanı size "Sizin kıyafetinizde bir sorun yok, yeni bir tane almayın, üstünüzdekini kullanın" der mi hiç? Sorun aslında water insulation şirketinin vereceği fiyat teklifi de değildi, banka krediyi vermeden önce -evet önce- evin tadilat işleminin bitmiş olmasını istiyordu ve daha sonra yaparım taahhüdünü kabul etmiyordu. Masraf ne kadar küçük olursa olsun, yasal olarak benim olmayan o evde bir işlem yaptırmaya hakkım yok ki satın almadan önce?! Çok saçma bir durumdu bu…
Kafamda düşüncelere dalmış, sahil boyunca yürüyüş yapıyordum. Telefonuma bir mail daha düştü. Bu sefer Court’tan gelmişti. Türkiye’ye dönmeden önce verdiğim dilekçeyi kabul etmişler ve bana 9 Kasım'a yeni randevu tarihi vermişler. Tam ihtiyacım olan bir anda güzel bir haber almıştım. Bir yerlerde tökezlerken, bir yerlerde de emin adımlarla yokuşumu tırmanmaya devam ediyordum. Bu haber sadece kendisi iyi olduğu için moralimi yerine getirmedi, aynı zamanda tarih itibariyle de moralimi yükseltti. Çünkü banka ve ev işlemlerini 7 Kasım günü sonuçlandırmamız gerekiyordu. Yeni mahkeme günüm ise 9 Kasım'dı. Her şeyin ucu ucuna güzel sonuçlanmasını bekliyordum ki bu tarih tam da o "ucu ucuna" tarihiydi benim için. Her şeyi ucu ucuna başaracaktım, bu tarihi aldığım an bunu biliyordum.
Cuma sabahı boşanma davam için Çağlayan Adliye Sarayı'ndaydım. Mahkeme salonunun kapısında -tabi ki ailemle birlikte- adımın söylenmesini bekliyordum. Adliyede sürekli ünlüleri, oyuncuları falan gördük o gün beklerken. Sonra bu ünlülerin hepsi, benim kapısında beklediğim mahkeme salonuna girdi. İçeriden ara ara bağırış çağırış sesleri geliyordu, bazı ünlüler mahkemeden kovulup kapıdan çıkıyorlardı. İçeriden çıkan ünlülerin çoğu sanki orada kameralar varmış gibi tepkiler veriyorlardı, yüksek sesle, şov yaparak 🙂 Ofise gidip biz birkaç saattir bekliyoruz, ne zaman alınacağız diye sordum. Meğer Reha Muhtar boşanıyormuş içeride, ondanmış bu kadar gürültü patırtı şov… Davanın görülmesi uzun sürüyormuş, onlar bittikten sonra alınacaksınız dedi. Saat öğlen 12'yi geçiyordu, saatlerce süren Reha Muhtar davasından sonra içeriden ünlü ünlü çıktılar son kalanlar. Ben tekrar ofise gittim, öğle saati gelmişti çünkü. Dosyamı hatırladıklarını ama bulamadıklarını söylediler. Birkaç telefon görüşmesinden sonra dosya bulundu. Hakime hanım Reha Muhtar davasından sonra yorulmuş -normal tabi-, bizim davayı öğleden sonra ilk dava olarak göreceklermiş. Peki dedik yine beklemeye başladık. Öğle arası bittiğinde yine mahkeme salonunun önünde bekliyorduk. Hakime hanım çok yorulmuştu olacak ki, mahkeme salonuna gelmedi. Beni ve eşimi kendi odasına çağırdı. Odasında bir misafiriyle beraber Türk kahvelerini yudumluyorlardı. Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra isimlerimizi söyledi, boşanmak istiyor musunuz dedi evet dedik, dosyanızı okudum boşanmanızı kabul ediyorum dedi ve kahvesinden bir yudum daha alarak misafiri ile muhabbetine geri döndü. Boşanmamız yaklaşık 30 saniye sürmüştü. Hakime hanımın bizi boşama konuşması, hani Unganlar muayenesinde doktorun peşpeşe hızlıca sorduğu sorular var ya, tam da o tarz olmuştu. Otomatikleşmiş ve cevaplarımızı beklemeden konuşmaya devam ederek 🙂 Biz odaya girip çıktığımız sırada ailem hala mahkeme salonunun önünde bekliyordu. Ben dönünce ne oldu bir şey mi unuttun dediler, o kadar hızlı dönmüştüm geri yani. Boşandık dedim. Onlar da şaşırdı. Yani bu kadar küçük bir şey için mi saatlerdir bekliyormuşuz diye isyan ettiler. Aman olsun, ben geç de olsa, sürecimde bir adım daha atmıştım. Kesinleştirme işlemleri için önümüzdeki hafta bir gün yine adliyeye gitmemiz gerekiyordu.
Emlakçılarımızla konuşuyordum. Önümüzde 3 seçenek vardı. İlki ve uzman emlakçımızın önerdiği seçenek, kredi çekeceğimiz kurumu değiştirip başka bir yerden şansımızı denemekti. Ben buna sıcak bakmıyordum çünkü daha önce bankacı Özlem Hanım'la yaptığımız konuşmadan bildiğim üzere çok fazla kredi firması seçeneğim yoktu. Başka yerden düzgün faiz oranlarıyla onay alabileceğimizi sanmıyordum ve benim boşanmam, gift money, işimde yeni olmam gibi birçok unsur vardı gözetilmesi gereken. Her şey tamam olsa bile bize verilen sürenin çoğu bitmişti bile ve işlemler yetişmezdi. Ama uzman emlakçımız satıcı ile anlaşıp süreyi uzatabileceğimizi söylüyordu.
İkincisi bankayı; bir water insulation firmasıyla değil de, bir yapı mühendisi ile çalışıp, onun hazırladığı raporu kabul etmesi için ikna etmek. Bu benim sıcak baktığım bir seçenekti ama yapı mühendisi bir miktar para istiyordu, bankanın da kabul edip etmeyeceğinden emin değildik.
Üçüncü ve son seçenek, yeni gelişmeler doğrultusunda, bankanın raporunu göstererek evden vazgeçmek. Bunu emlakçımız da istemiyordu ben de istemiyordum ama süreç o kadar zorlu ve sorunlu geçiyordu ki arkadaşım pes etmek istiyordu.
Ben ikinci yoldan ilerlemek istediğimizi emlakçımıza bildirdim. Böylece uzman emlakçı, bankacımızla önce maillerle sonra telefonda uzun görüşmeler yaparak bu konuda en uzman kişinin bir yapı mühendisi olduğu konusunda zorla da olsa onu ikna etti. Emlakçımızdan ben yurt dışında olduğum için bizim adımıza bir yapı mühendisi bulmasını ve en acil şekilde randevu almasını istedim. Emlakçımız sağ olsun hepsini halletti, ben sadece yapı mühendisinin parasını gönderdim, o kadar. Yapı mühendisi incelemesini yaptı ve raporumuz çıktı. Rapor aslında sadece bankaya vereceğimiz için değil, bizim için de önemliydi. Çünkü sorunları olan bir evi alıp neden başımıza dert etmek isteyelim ki? Raporda evde bir su basması, su sızması sorunu olmadığı yazıyordu. Banka işlemlere kaldığı yerden devam edebilirdi artık.
Ertesi hafta son kez adliyeye gidip boşanma işlemini kesinleştirdik. Evrakları aldığım gibi direkt yeminli tercümana gönderdim ve Cuma gününden önce elimize ulaşması konusunda tembihledim. En ucuz olan seçeneği seçmiştim tercümede ama gerçekten ortalamanın altında, pek kabul edilebilir olmayan bir sonuç çıktı. Bana gönderdikleri revize belgeyi gördükten sonra kendim gerekli düzeltmeleri yaparak onlara geri gönderdim. Benim de üst düzey bir İngilizcem yok ama inanın yapay zeka bile bana gönderdikleri çeviriden çok daha iyi yapardı çeviriyi. O yüzden çeviriyi gönderirken kendilerine naçizane bir not yazdım, ben işin uzmanı değilim tabi, işin uzmanı sizsiniz, daha iyi bilirsiniz ama ben burada eksikler görüp düzelttim kendimce dedim. Sonrasında bana gönderdikleri revizenin bir uzmanın elinden çıkmış olduğu belliydi ya da iyi bir yapay zekanın 🙂 Çeviriyi onayladım ve adresime kargoladılar. Ben kargoyu beklerken çevirinin PDF halini bankaya gönderdim ve banka o şekilde kabul etti bile belgeyi. Kargo yetişmese de çok büyük sorun olmazdı artık, nitekim sorun olmayacağı için kargo erken bile geldi…
@MySea, içinde söyledi: Amerika'da Yaşayanlardan Yaşam Maliyeti Örnekleri
Isyerinden bir arkadasin evinin arka bahcelerinde 4-5 adet ari kovanlari var. Bu ilkbaharda elde ettileri ballari yarim kiloluk olacak sekilde kavanozlamislar ve tanidiklarina dagitiyorlarmis. 2 kavanoz da bana verdi. Tamamen organic ve dogal.
Burada kendi balını, kendi yumurtasını kendisi yetiştiren çok fazla insan var. Özellikle bal ve yumurtayı fazla yaptıkları zaman satıyorlar. Hem de öyle pazarda falan değil. Adam kapının önüne Honey for Sale diye tabela koyuyor. Küçük bir tezgah ve tezgahta da kimse yok. İlgileniyorsan duruyorsun, parayı bırakıp balı alıyor ve yoluna devam ediyorsun.
Boyutlarına ve şişelemesine göre balın $8-50 arası bir fiyatlaması vardı benim gördüğüm. Yumurtayı ise $3-5 arası görüyorum genelde ama hiç onlar için durup detaylı bakmadım.
Bu insansız satış olayı çok hoşuma gidiyor benim. Yaz sonlarında odun kesip balya balya onları da aynı şekilde fiyatlayıp satanlar oluyor. Adamlar kapısının önüne, yola en yakın şekilde bırakmış oluyorlar. Yani durup kolayca alabilirsiniz. İnsanların birbirine güveni olduğunu, suç oranı düşük bir mahallede olduğumu tahmin ediyorum böyle insansız satışlar gördükçe.
@baran-bozdogan Hayır onu kastetmedim. Şahsen, yasal olmayan hiç bir davranışa sıcak bakmam. Kastettiğim şey; şu kadar kazanç sağlarsınız deseydim, birilerine göre çok başkasına göre az gelebilirdi. Zira bu konuda “FİKRİ” olan çok. Gereksiz bir tartışma olabilirdi. En güzeli bireylerin bizatihi tecrübe etmeleri.
@Darko Mesajın ve temennilerin için çok teşekkür ederim.Umarım hayallerine kavuşursun
@valour rendering ,cad ,auto desk vs iyiyseniz is cok hele birde burda okursaniz 5 sene icinde iyi bir planlama ile guzel yerlere gelirsiniz.Dedigim gibi land of opportunity. AMA sunuda unutmamak lazim amerikada sozlesmeler at will yani isverende sizde istediniz zaman çıkabilirsiniz. Adam durduk yere atabilir .Bunuda goz onunde bulundurun.Ben sizin yeriniz olsam mock bir resume hazirlayip hatta linkedn bile indeed uzerinden islere basvurup mulakatalara girerdim.Bir hafta sirf ny bolgesi oteki hafta Texas boyle boyle kafamda bir plan yapardim.Su anda buyuk kriz var ama amerika en az etkilenen bir ulke.
@Sayal, içinde söyledi: Absürd, Detaycı, Obsesif, Cevaplanması Şart Olmayan Ama Kimine Göre Cevabı Önemli Sorular
Ayakkabi konusu kirmizi cizgimdir. Her marka her model giyip deneyen birisi olarak sunu soyleyebilirim. Bildiginiz butun markalari unutun.
1- ON - Cloudmonster
2-Hoka
3-Brooks
deneyin aradaki farki gorun. bunca zaman ayakkabi diye ne giymisiz biz diyeceksiniz.
sevgiler,
Ilgilenenler icin:
https://www.on-running.com/en-us/products/cloudmonster-61/mens@Mine-İpek Çalıştığım şirket tarafından işlemler yürütüldü, herhangi bir aracı/sponsor kurum ile çalışmadım.
Turkiye'den Turkce kitap almak isteyenler icin asagidaki websitesini tavsiye ederim. Ben kullandim ve memnun kaldim. ABD'e shipping yapiyorlar.
Kitapyurdu, Kitapla buluşmanın en kolay yolu2 hafta önce san francisco'ya geldim. 3 gün san diego, 2 gün los angeles gezdim. san francisco'da çinli ve hintli nüfus dışında kimseyi görmüyorum. burada bir düzen oturtmaya çalışmak istiyorum ama emin olamıyorum.
amerikan kültürünü sevdiğim için amerikaya geldim.
san francisco'da business mindseti olan (non-tech) insanlarla nerede tanışabilirim?
@FreeWoRLD Bu iletinizi yazalı neredeyse 5 yıl olacak. Hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirebildiniz?
@seray Asagidaki link de aciklamalar ve bilgiler mevcut:
Facts About SNAP | Food and Nutrition Service@Laçin-Boz slm NJ de dusunebilirsiniz ancak NY ve NJ eyaletlerinde ev kiralari cok pahali. Bunlara MA ve CT da dahil edilebilir. Nereyi sececeginiz tamamiyla maddi durumunuza bagli. Mesleginiz gecerli bir meslek. Ingilizceniz iyi ise ve networking ya da software de tecrubeniz varsa, ABD nin her yerinde is bulmaniz olasi.
@Jiyan-Zoroğlan Ben de merak ettim doğrusu 🙂 nextdoor.com bildiğim tek uygulamaydı.
@debbieLA77, ABD'de federal devlet tum eyaletlerdeki gelirlerden (sahis yada sirket geliri fark etmez) vergi alir. Bazi eyaletler bu federal hukumete ek olarak eyaletinde gelir elde edenlerden vergi alir, bazi eyaletler ise almaz. Ozetle bazi eyaletler "Federal+Eyalet" bazi eyaletler ise sadece "Federal" gelir vergisi toplar.
@lumos tesekkur ederimmm
@icf Deneyiminizi akşam eşime okutacağım oda sizin gibi çok korkuyorum ve yazınız tamamen benim resmen her bir cümlede her bir sözlükte kendimi gördüm bu yüzden burada yazdığınız herşeye dikkat edeceğim
Selam, 08 Ekim’de US’e ailecek giriş yaptığımızdan, bir çok farklı SSA ofisini ve farklı görevlileri ziyaret ettiğimizden ancak, SSN kartlarımızın bir türlü gelmediğinden daha önce bahsetmiştim. Çok şükür SSN kartlarımız dün geldi Benzer durumda olan veya başına gelecek olanlara bir tavsiyede bulunmak istiyorum.
Defalarca deneme ve tekrar SSN kartı başvurusuna rağmen kartlarımız, anlam veremediğiz şekilde 2 ayı geçkin bir süre gelmedi. Her ofise gittiğimizde de “Anlamıyoruz, şimdiye gelmiş olmalıydı” şeklindeki içi bış açıklamalardan sonra, neredeyse hergün, bu sorunu nasıl çözeceğimizi düşünür olduk. En son ofis ziyaretimizde yine aynı boş açıklamalar ve “Git 2 hafta sonra gel” cevabını duyunca iyice canımız sıkıldı. Biz de görevliye nazik, kibar ve sabırlı bir şekilde manager’i ile bu konuyu kanuşmak istediğimizden ve belki onun sorunu çözebileceğinden bahsettik. O da ( neyseki) anlayışla karşıladı ve bizi görüştürdü. Kendisine derdimizi anlattık. O da bize, sorunun ev adresi ile ilgili olabileceğini, bize mutlaka yardımcı olup bu durumu düzelteceklerini söyledi. (Aslında evi kiraladığımız günden buyana Elk, su, int, banka dökümleri, car ins. v.s. hepsi düzenli geliyor bu arada…) Bizden basit bir vekalet istediğini, SSN kartlarını bizzat ofisin talep edeceğini ve bizim onayımız olursa ofisin adresine geleceğini anlattı. E tabi bizde çaresizce OK dedik…
Bu işlemden tam 13 iş günü sonra bizi cep telefonumuzdan arayıp, kartlarımızın sorusuz bir şekilde ofise geldiğini, istediğimiz zaman gelip alabileceğimizi söyledi O an adamı, telefondan uzanıp alnından öpesim geldi :-))) Kartlarımızı alıp evimize dödük. Şimdi araba ehliyeti sınavını kovalıyoruz.
Tavsiyem şu; ülkeye ilk gitiş yaptıktan aonra 2 hafta bekleyin. Sonra SSA ofisine gidin ve durumu anlatın. Hiç beklemeden yeni başvuru formu doldurun ve maalesef iki hafta daha beklemeniz gerekecek. İkinci ofis ziyaretinde de ortada yoksa kartlar, kibar bir dille manager ile görüşmek istediğinizi ve kartların ofis adresine gelmesini istediğinizi söyleyin. 15 güne kalmaz kartlarınız cebinizde
Bizim başımıza gelen bu; çözümünü de nasıl bulduğumuzu anlattım.
Son karar sizin tabi… Adı üstünde “tavsiye”…
Merhaba değerli dostlar, Amerika North New Jersey’de 3. Yılımı doldurdum ve bir konudaki deneyimimi paylaşmak istiyorum. İşim gereği her gün 10 saat civarı araba kullanıyorum ve trafikteki saygısızlıktan bahsedeceğim, burada bir arabaya veya bir yayaya yol vermeye korkar oldum hemen arkadan korna basmalar falan sinirlerim tavan oluyor bazen sola dönmek için dakikalarca yol vermelerini bekliyorsunuz. Merak ettiğim sadece bu eyalette mi böyle yoksa diğer eyaletlerde de bu durum var mı ? Deneyimleyen varsa yorum yaparlarsa sevinirim.
@emreonline Istanbul'dayim, tipkisinin aynisi. Bence orada cok Turk nufusu var, ondan dolayidir
@emreonline Biz Nevada’dayız burası anlattığınız gibi değil. California, Utah ya da Arizona’da da denk gelmedik hiç. Yani her bölge aynı değil sanırım.
@emreonline san franciscoda bende hiç öyle bir şeye denk gelmedim. Büyük ihtimalle NJdeki türk popülasyon fazlalığından kaynaklanıyor olabilir.
@emreonline Teksas'da böyle bir durum yok. Bekleyene yol verilir. Kornaya nadir basılır.
@emreonline 2,5 aydır New Orleans'dayım. Burda da 1 yada 2 kere denk geldim öyle şeye.. 2,5 aylık bir süre için ideal, buradaki insanlar zaman zaman çılgın çünkü Hatta %99 herkes acaip saygılı ve Stop'larda yada yanan söner kırmızı ışıkta mükemmel şekilde sıra ile geçiyor herkes.. Hatta geçenlerde "STOP" olayı Türkiye'de uygulansa, ne kaza kalır ne de tartışmalar, hatta kavgalar bile biter diye düşündüm Sadece şuan anlam veremiyorum. 2,5 aylık süre içerisinde onlarca kez şahit oldum. Kimse fren yapmıyor, OK stop'larda yada ışıklarda duruyorlar ama ara yollarda yola çıkarken yol falan vermek yok! Fren'e basan görmedim. Hatta US-90 / 610 / I-10 gibi ana yollarda da fren yok kimse de Bu fren olayı için de şunu düşündüm. Burada araba ucuz diye bazı şeyler umurlarında değil , kaza maza için de diyorum. Çünkü ilginç bir şekilde kaza yapanları çok görüyorum. Sanırım araba ucuz yada Sigorta'dan para alıyorlar diye rahatlar.. (Biraz saçma bir yorum olmuş olabilir.)
Benim yaşadığım bölge tam şehir merkezi diyebilirim, merkezden uzak ve sakin yerlere gittikçe insanlar daha saygılı. Türklerle alakası olduğunu düşünmüyorum çünkü nüfus oranımız %2-3’ü geçmez.
@emreonline Bende size katılıyorum. Bizim nüfus sayımız ile alakası yok konunun. Kaldı ki bence burada yaşayan tüm Türkler kurallara harfiyen uyuyordur. Ben Türkiye'de kurallara uyan biriydim. (zaman zaman hız hariç) Burda da uyuyorum. İlginç bir şekilde hız konusunda kendimi törpüledim Onu da burada sanırım deli gibi koşturmadığımız için diye düşünüyorum. 20'lik yerde 18-20 , 30'luk yerde 27-30 , 25'lik yerde 23-25 , 60'lık yerlerde (68-70) çünkü herkes basıyor Trafiğe ayak uyduruyorum. 70'lik yollarda ise 76 yada 77'yi geçmiyorum - Bu arada diğer arabalar deli gibi basıyor. (76-77 'den sonra korkuyorum, her hangi bir arabanın bir anda polis arabasına dönecek diye korkuyorum.)
Not: Bir kaç gün New York'da kalmıştım. New York'da o kısa süre de korna ve agresifliğe vs çok denk gelmiştim.
@Redbeard Stop sign ve ışıklarda burada da duruyorlar kanunlardan dolayı ama sign olmadığı yerlerde çok göremiyorum yol verdiklerini.
@emreonline Orange county deyiz, CA da. LA e giitigimizde olabiliyor, OC de sehirden sehire olabiliyor. Medeniyete geldik diye dusunmeyin, sonucta gocmen ulkesi, her turlusu var. Tum genellemeler tehlikelidir, benim su an yaptigim bile . Saglicakla kalin.
@janedns Merhaba. Amerika'ya gitme amacınız tam olarak neydi acaba? İstanbul'da ortalamanın üstünde bir hayatınız varmış. Zaten Türkiye'de durumu zor olan kişilerin gitmek isteme sebepleri az çok belli ama sizin çok merak ettim açıkçası. Eğer özel değil ise paylaşırsanız bizimle çok mutlu olurum
New Jersey de ozellikle de kuzeyinde, yani New York'a yaklastikca suruculer cok agresif arac kullaniyorlar. Zaten trafik de o bolgelerde oldukca yogun. Ne zaman oraya gitsem, trafikte extra dikkatli olmaya calisirim.
Delaware de ise trafik genel olarak oldukca sakin ve duzenli. Zaten eyalet kucuk oldugu icin bircok yerde polise denk gelme ihtimali yuksek.
Ancak 21 yildir ABD'deki trafik tecrubemden dikkatimi ceken, Hindistanlilar, Cinliler ve Afrika'dan gelenler cok kotu araba kullaniyorlar. Bu da sanirim cogunlugunun ilk defa ABD de arac kullanip trafige cikmalarindan kaynaklaniyor veya ulkelerindeki curcunali trafikten oyle alismislar. Siyahiler ise size kaza yaptirtmak icin bilerek kotu veya agresif kullanabiliyorlar. Onlarin amaci kaza sonrasi sigortadan para kopartabilmek!
@emreonline 3. dünya ülkesinden gelenler tarafından yapılıyor böyle kuralsızlıklar.
Benim de gözlemlediğim nerede yere çöp atan, engelli yerine park eden, yüksek sesle (ama çook yüksek) müzik dinleyen varsa hepsi hispanik. Dinlediği müzikten, yanındakiyle veya telefonla konuşmasından anlıyorum.
Maalesef üst komşum da bir latino ve her c.tesi gecesi 11:00'den gece 4:00'e kadar bizi uyutmuyor müzik ve gürültüden. Defalarca şikayet ettim. Bir gün gittim konuştum. "Ya benim küçük bir soundbar'ım var işte hafta sonu müzik dinliyorum" diyor. Halbuki ses o kadar fazla ki, bağırmadan birbirini duyamıyorlar.
Bir de yazın havuz başı var ki, hiç anlatmak bile istemiyorum. Zaten çok büyük bir alan değil. Bir hayal edin, 3 farklı kişide, birer tane büyük bluetooth speaker var. Hepsi de bir köşede kendi müziğini açmış son ses dinliyor. Siz ortada öyle bir kakafoniye maruz kalıyorsunuz ki, ne çalıyor, ne dinliyoruz belli değil. Öyle iğrenç bir şey ki, dinlenmek rahatça yüzmek mümkün değil. Hepsi de hispanik ve İspanyolca müzikler. Artık İspanyolca'dan nefret ediyorum desem yeridir.
Hispaniklerin hepsi öyle diyemem, ama bu tür davranışlarda bulunanların hepsi hispanik. Bir siyahiyi veya beyazı böyle görmedim.
Yıllardır yaşayıp daha İngilizce bile öğrenememişler. Bunlar İngilizce öğrenemedi diye her yere İspanyolca bilen birilerini koymuşlar. Bunlar da hiç ihtiyaç bile duymuyorlar öğrenmeye.
Neyse. Bir de İngilizce bilip de, ısrarla İspanyolca konuşmaya çalışanlar var. Senin dilini konuşmuyorum dememe rağmen ısrarla İspanyolca cevap veriyorlar.
Markette bir ürün pazarlayan biri yanıma yaklaşıp başlıyor İspanyolca bir şeyler söylemeye. Anlamıyorum deyince, ha nerelisin diyor. Türküm deyince, ha siz Arapça'mı konuşuyorsunuz diyor. Yani neresinden başlayım buna bilmiyorum.
Burda hispanik oranı eyalette %20-25, yaşadığım şehirde %25-28 civarında. Ama sanki %99 hispanikmiş gibi daha ilk defa gördüğün insana İspanyolca saydırmazsın.
Bizim büyük kız 3. sınıfa gidiyor. 3. sınıf itibarıyla gördüğüm, okulda İspanyolca ders yok. Belki daha üst sınıflarda yabancı dil olarak vardır, şu an bilmiyorum. Fakat İngilizce'yi öğretmek için büyük çaba harcıyorlar. Sürekli testler oluyor ve bunları geçmeleri gerekiyor. Çocuklar aslında iyi konuşuyor. Ebeveynler öğrenememiş.
Neyseki hispanik oranı 3'te 1 civarında da trafik genel olarak kurallı akıyor. Stop işaretinde duruluyor, yayaya yol veriliyor, okul çıkışı sarı ışık yanınca 15-20 ne yazıyorsa o hıza düşülüyor vs. Ama işte bazen görüyorsun, birisi açmış son ses İspanyolca bir müzik makas atarak gidip, sen en sağda (zorunlu dönüş olmayan) dursan da, kaldırıma çıkarak senin de sağından dönüş yapıyor. Neyse ki zaman zaman görüyorum polis çevirmiş basıyor cezayı.
Yani özetle, siyahiler ve Amerikalı beyazlar kibar, güler güzlü, insanlara ve kurallara saygılılar. Markette bir siyahiye veya beyaza denk gelince bile farkediyorsun. Hispanik asık suratlı olup yarım ağız "hi how are you" derken, onlar mutlaka "good night hon (honey) be careful out there" ya da "goodbye my love" gibi şeyler söylerken hissediyorsunuz samimiyetini. Veya aa gözlüğün ne kadar güzelmiş, çantana bayıldım falan. Bir hispanikten asla böyle bir şey duymadım ve görmedim.
Buralı gibi yaşamak istemiyorlar. Anlıyorum kendi kültürlerini yaşamak istiyorlar ama belki de yaptıkları çoğu şey kendi ülkelerinde var diye kaçtılar buraya. Ama bıraksalar burayı da güney amerika ülkesine çevirecekler. Kırmızı ışıkta arabanın kapısını açıp yola bütün çöpü boşaltmak nedir yani. Tertemiz şehir işte. Yollar, kaldırımlar, mahalleler pırıl pırıl. Neden böyle kalmasın ki?
Edit: Şehir orta Florida'da.
@Aykut-Yankaya 7-8 bin $ ile Amerika'da kimseden destek almadan bir hayata başlamak çok zor olacaktır. Doordash, Über gibi geçici işlerde çalışarak para biriktirmeniz de çok zor olacaktır. Genelde bu yollardan geçip aradığını bulamayanlar tır işine yöneliyor ama orada da kazançların eskisi gibi olmadığını ve Youtube'daki videolara aldanılmaması gerektiğini duyuyorum.
Türkiye'de eczacı teknsiyeniyseniz burada da o işi yapabilirsiniz. Eğitim ve sınavı sonrası sertifika alırsanız iş bulabilirsiniz. 16-17 dolar civarı bir ücretle başlarsınız. Tam zamanlı bir iş bulursanız elinize ayda 2-3 bin dolar civarı bir para geçer, bu da bir kişiyi dikkatli yaşarsa idare edebilir. Doordash, Über gibi işlerde zaman kaybetmeden bu alana yönelmeyi değerlendirmenizi tavsiye ederim. Yalnız az bir İngilizce ile bu işi yapamazsınız. Önce İngilizceyi geliştirmeniz gerekir.
Planınızı iyi yapın, çünkü 7-8 bin dolar burada bir anda uçup gidecek bir para. Her ihtimale karşı en azından bir çıkış/dönüş planınız olsun.
Her şeyin başı İngilizce. Daha gelmeden geliştirmeye bakın.
@Atlantis00 merhabalar , ortalamanin uzerinde maas aldigimiz islerimiz vardi evet ancak yine de ev araba sahibi olabilmek hayaldi bizim icin. Cunku Istanbulda yasiyorduk ve duzgun bir mahallede duzgun oturulacak bir ev alayim desen 5 milyon TL
den basliyor. araba icin de bu tarz ucuk rakamlarin oldugunu goruyoruz. Burada ise 1 yil icerisinde 2 kisi ise girdiginde yine beyaz yaka olarak ev ve araba kredisi cekip rahatlikla kira oder gibi odeyebiliyorsun dusuk bir downpayment ile.Ayrica burada bircok urune cok daha uygun fiyata ulasabiliyoruz. Alim gucu yine calisan kisiler icin gercekten yuksek.Onun disinda bazi durumlar bizi gercekten cok yormustu anlatsak roman olur o yuzden buraya tasinma karari aldik.Cok da farkli bir sebebimiz yok aslinda bir cok kisiden.
@Redbeard @emreonline; daha once 1,5 yil Raleigh, NC'de yasamistim. Hemen hemen suredir de DFW'dayim. Ben de ilk basta garipsedim trafikteki farkliliklari. Neleri garipsedigimi yazmadan once amerikalilarin sinyal ile ilgili dusuncesini sordugumda verdikleri yanit su: "Sinyal bir request'tir, demand degildir." Yani diyorlar ki, verdigin sinyale aldirmazsam, bu benim hakkimdir. Bunu neden sordugumu ilk madde yapayim:
@Not_Born_Yesterday Çok teşekkürler bilgiler için. Özellikle aşağıda yazdığınız benim için öğretici oldu.. Bende aynısı ana yollarda yaşıyordum ve anlam veremiyordum. Böyle yol verirler diye yavaş yavaş girmeye çalışıyordum, yol vermediklerinde Alla Alla bunlar ne saygısız diyordum.. O zaman bundan sonra biraz daha hızlanacağım yada biraz daha "kontrollü!!" agresif bir giriş yapacağım.. Tekrar teşekkürler...
"Sinyal bir request'tir, demand degildir." Yani diyorlar ki, verdigin sinyale aldirmazsam, bu benim hakkimdir. Bunu neden sordugumu ilk madde yapayim:
Baglanti yolundan 65-75 mph lik bir yola girmek istediginizde hizlanma rampasinda hizi yakalayip trafige dahil olmaniz lazim ki trafigi yavaslatmayasiniz. Burada sinyali goren gaza basiyor ki, onune gecemeyesiniz. Be guzel insan, bu yola oyle yada boyle girmem lazim, rampanin sonuna geliyorum napayim? Ama oyleler. O yuzden vurmayacagi bi mesafe ise seride geciveriyorum.
Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum