Bir insan hayatını Uber, Lyft, Flex, ne ile kazanırsa kazanır. Bu gibi işleri sürekli olarak da yapabilir. Bunun hiçbir sakıncasını görmüyorum. Herkes beyaz yakalı olmak, yatırımcı olmak veya çok para kazanmak mecburiyetinde değildir. İnsanın iyi ve düzgün bir karakteri olması, işini iyi yapan bir insan olması toplumdaki statüsünü belirlemeye yetmelidir; mesleği, sahip olduğu unvanlar veya maddi varlığı değil.
saulgoodman
@saulgoodman
Texas
Best posts made by saulgoodman
-
RE: Amerika'da tutunamayıp geri dönenler var mı?
-
RE: ⚡ Kültür Şoku ⚡
Konuyla ilgili bir alıntı yapmak isterim:
"yazarların yurt dışına göç edememe sebebi
yıllar önce bir adamla tanışmıştım. amerika'ya gitme şansı olmuş, herşeyi denkleştirmiş ama havaalanından dönmüş. uzun uzun anlatmıştı, gidemedim cesaret edemedim, yapamadım diye.
benim ilk defa tek başıma yurtdışına gidişim 20-21 yaşlarındayken rusya'ya olmuştu. bir önceki gece ne kadar stresli olduğumu hatırlıyorum, günü yaklaştıkça çok korktuğumu hatırlıyorum, tek başıma ne yapacağım, nasıl edeceğim filan. elimden ayağımdan kan çekiliyor gibi hissettiğimi hatırlıyorum, korkudan... ama ne oldu? gittim, bir 3 ay rusça dil okudum geldim (kadınım, cidden dil okumaya gittim, başka bir şeye değil, hemen kaşınız gözünüz oynamaya başlamasın).
o amerika'ya gidecekken havallanından dönen adam inanılmaz saygımı kaybetmiştim. bir anda gözümde üç kuruşluk oldu adam. ki biliyorum yani nasıl bir duygu o korku.
şimdi benim gördüğüm kadarıyla bir çok genç, zeki, girişken, çalışkan, inatçı insanda bu cesaret var. elinden ayaklarından kan çekiliyor gibi hissetse de, heyecanla karışık korkular içinde olsa da inatla biniyor uçağa gidiyor.
benim gördüğüm büyük hataları sayayım, bu kadar para zaman ve duygusal emek yatırdıktan sonra niye bazıları türkiye'ye geri döndü...
giderken başkasına güvenmek çok büyük hata. "tanıdık var, yardımcı olur" diye gitmeyin hiç bir yere. amcanın yanına gitmek diye bir şey olmuyor. herkes kendi canının derdinde. türkiye'de olsa sana yapacağı iyiliği, yabancı ülkede yapamayacak vaziyette olabiliyor. yabancı ülkede koşullar çok farklı olabiliyor bazen. tanıdık varsa, sana yapacağı en büyük hayır ancak neyi nerede ucuza bulursun onu söylemek olabilir, ney nerede bulunur, nasıl kazık yemeden işini görürsün filan. yoksa "gider ilk 2 ay evinde kalırım, iş bulana kadar" filan diye gitmeyin. zaten de çirkin bir şey yani o derece başka birinin üstüne yıkılmak. hiç yardım istemeyin demiyorum. ama eğer vize, iş bulma, kalacak yer filan gibi temel şeyler için başkasına bel bağlıyorsan, muhtemelen o ülkede kalıcı da olamıyorsun, kapağı atamıyorsun. kendi planını yapman lazım.
başka bir tanesi aile desteği. yani türkiye'de kalanların destek vermesi lazım. annen baban ağlaya dövüne seni sürekli geri çağırıyorsa hakikaten olmuyor bu iş. yurtdışında, bırak aileni, arkadaşlarından bile uzakta, zaten aşırı bir yalnızlıkla baş etmek zorunda kalıyor insan, özellikle ilk bir kaç yıl. bak "yıl" diyorum, çünkü elbette daha ilk günden arkadaş edinirsin, seni oraya buraya çağırırlar ama hepsi sonuçta yeni yeni insanlar. derin arkadaşlıklar geliştirene kadar o yalnızlık yakanı bırakmıyor. o da zaman alıyor. sen o yalnızlık içerisindeyken ailenin skype'tan sana güler yüz göstermesi "sık dişini, yapacaksın" demesi bambaşka, "seni çok özledim, hasretinden hasta oldum, geri gel" demesi başka. on kat, yüz kat, bin kat ağır oluyor insana.
başka bir tanesi değişime açık olmak. bak adam cesaret etmiş, sebat etmiş, etinden tırnağından arttırıp para biriktirmiş, yabancı ülkeye gelmiş..ama hala karşısında çıkan her durumda "türkiye'de şöyle, türkiye'de böyle" diyor. insanların türkiye'de davrandığı gibi davranmalarını bekliyor ve bunu göremezse tavır koyuyor. bak türkiye'nin, türklerin bir kültürü var. bunun "normal" olmak yerine "kültür" olduğunu anlamak gerekiyor. yoksa ne arkadaş edinebilirsin, ne iş bulabilirsin, ne eş bulabilirsin. kız yada erkek arkadaşının bir türk kızı ya da türk erkeği gibi davranmasını beklersen, davranmadığında kırılıp bozulursan olmaz. farklı bir anlayışı anlamaya açık olmak lazım. ya da profesyonel ilişkilerde. şirketin, devletin, kanunların senden ne beklediğini, neyi nereye kadar esnetip esnetemeyeceğini, ne kadar resmi, ne kadar laubali olmak gerektiğini, hatta hangi şakaların ok, hangilerinin not ok olduğunu bile türk standardında değerlendirmekten, bulunduğun ülkenin standardında değerlendirmeye geçiş yapabilmek lazım. yani ne demek istediğim anlaşıldı mı bilmiyorum, örnekle anlatsam daha iyi olacak ama aklıma gelen örnekler hep çok spesifik ve konuyu tek tek durumlara indirgemek istemiyorum. değişime açık olmayan adam uyum sağlayamıyor, her yaptığı girişimde zorlanıyor ve sonuçta da yılıyor. yılmayanı da zaten kendi ufak türk gettosunu kurup hep türk amcalar teyzelerle takılıyor, o ülkenin içine tam olarak karışamamış oluyor. 10 sene, 20 sene de orada yaşasa hala turist gibi oluyor. 70-80'lerde almanya'ya işçi giden kocasının yanına gidip bütün gün türk eltisiyle dedikodu yapan ev kadını için bu olur. ama senin için olmaz. gideceksin, çevre yapacaksın, kariyer yapacaksın filan.
sonuncusu ve en önemlisi de dil elbette. dil bilmemek benim tanıştığı bir sürü cesur, sebatlı, girişken insanın suçu değil. türkiye'de "dil biliyor" kabul edilen şey, yurtdışında "çat pat konuşuyor"a dönüşüyor. eğer dil biliyorsan, değişime açıksan, halini tavrını ve kafayapını o ülkenin profesyonellik anlayışına göre ayarlayabiliyorsan mesleğin ne olursa olsun iş bulursun. mesleğinde bulmazsın belki ama illa doğru dürüst bir iş bulursun (bir çok gelişmiş ülkede. mozambik'e gidiyorsan bilemem.) çünkü hem şirket içi, hem dışarıya karşı iletişimi yormayacak bir adam olman gerekiyor işverenin gözünde. ufak tefek gramer hatalarından bahsetmiyorum, o kimsenin umurunda değil, ama birisi sana uzun ve kompleks bir mevzuyu anlattığında "ney?" demeden havada kapabilecek kadar dil biliyor olman gerekiyor. hele de ilk gittiğinde zaten muhtemelen ilk bakacağın işler vasıfsız işler olacak, tezgahtarlık, satıcılık, garsonluk filan gibi. bu demektir ki vahşi kalabalıkla muhatap olacaksın. kendi mesleğini, teknik terimleri filan çok iyi bilsen de, kendi mesleğinde profesyonel kalıcı bir işl bulana kadar, müşteri hizmetleri, retail, servis filan gibi alanlarda çalışacaksın. bu da ne demek, vahşi kalabalıkla, yani her tür eğitim seviyesinden, her tür aksanla konuşan insanlarla muhatap olacaksın. hepsini anlayabilmek gerekiyor. eğer ki sana gelip "gaadaş bize dööt dane bi buçuh, az eyilerden veee.." diyen adamı (ya da bunun ingilizce versiyonu mesela) anlayamayacaksan garson olarak da iş bulamıyorsun, o yüzden de ilk zamanlarda tutunamamış oluyorsun, bildiğin konuda iş bulmaya sıra gelemiyor. çünkü gerçek hayat öyle bir şey. ingilizce dersi gibi değil.
sonuçta paran olsa bile gidememe sebepleri, plansızlık (başkasına güvenme), ailenin desteklememesi, değişime ayak uyduramamak ve dil yetersizliği.
ya kendi ilk tek başıma gidişimden bahsetmiştim entry başlarında.. sonra kalkıp tek başıma amerika'ya gittim. en son da kalkıp yeni zelanda'ya geldim. burada çok iyi, çok çalışkan, çok zeki, çok girişken türk arkadaşlarım oldu. birer birer döndüler. her bir seyahat bir öncekinden kolay oldu. kendi anlayışımdan farklı kafa yapılarıyla geçinmeyi, hatta onları sevmeyi öğrendim. kendimden başkasına güvenmemeyi öğrendim (ki bunu kızarak, teessüf ederek söylemiyorum, haklı yani adamlar, herkes kendi derdinde). şimdi artık 4 yıldan fazla oldu, yeni zelanda'da yaşıyorum. gelip de geri dönen her bir arkadaşıma keşke daha çok yardım edebilseydim diyorum. ama edemedim. ben de kendi derdimde olduğum için. kimisinin ailesi ayağına dolandı, kimisi dil bilmediği için iş tutnamadı, kimisi de (ki en bok yoluna gideni) kafa yapısına ayak uyduramadı. herşeyin türkiye'de olduğu gibi olmasını bekledi, olmayınca yeni bir yolu kabullenemedi. sağlı sollu bin bir ülkenin restoranıyla dolu sokakta, hergün dönerciden döner yiyen adam oldu. iş görüşmelerinde de, burada edindiği kız arkadaşıyla olan ilişkisinde de, yasalar ve devletle olan işlerinde de.. sonuçta da geri döndü.
böyle konuşunca afaki geliyor ama gerçek bu."
Kaynak: eye snap, ekşi sözlük, 15.01.19, https://eksisozluk.com/entry/85523724
(Yazının tamamını aldım çünkü bazen link ölüyor. İtiraz gelirse kısaltabilirim.)
-
RE: Amerika'da Green Cardla Yaşayanların Tecrübeleri
konu: türkiye'den ... gitmek
yer: ekşi"6 yıl kadar önce hayata geçirdiğim eylem. green card çekilişi için düzenli olarak başvuruyordum, sonunda şansım yaver gitmişti. amerikan göçmenlik sistemi sayesinde oturma, çalışma izni almıştım.
beni bu kararı almaya iten sebepler bir hayli fazlaydı, çoğumuzun dert yandığı ekonomik sıkıntılar, işyerinin düzgün bir kariyer vaat etmemesi, muallakta kalan hedefler, toplumsal yozlaşma, gri binaların insanların üzerine üzerine geliyor oluşu vs ama en çok yeni bir başlangıç yapma isteğiydi beni bu yola götüren. dönüp arkama baktığımda aldığım karardan dolayı memnunum.
başlangıçta her memleket, her şehir zordur. benim için kolay olmadığını itiraf etmeliyim. hayalini kurduğunuz işlerde çalışamıyorsunuz, ingilizceniz belli bir seviyede olsa dahi. sanırım burada kritik eşik 2 yıl, çevremde benzer statüde olanların da söylediği şey buydu. 2 yıl diş sıkmak, her türlü zorluğa göğüs germek. sonrasında hem kariyer anlamında bir yerlere gelebiliyorsunuz hem de arzuladığınız maaşları, sosyal hakları & statüyü kazanabiliyorsunuz.
şu an vatandaşım, pasaportumla vizesiz birçok ülkeye giriş çıkış yapabiliyorum, düzgün bi' hayatım var, eşim ve çocuğumla beraber kusursuz olmasa da güzel bir mahallede yaşıyoruz. naçizane tavsiyem, abd veya kanada gibi ülkeleri düşünüyorsanız, iş bulmak, iş kurmak, hayallerinizi gerçekleştirmek sizin elinizde, çalıştığınız kadar karşılığını alırsınız. son olarak, hep o valizi hazırlayıp kapıdan çıkacağınız, sevdiklerinizi geride bırakacağınız anı düşünüp geri adım atıyorsanız, atmayın. bazen gemileri yakmak o kadar da kötü sonuçlar doğurmuyor."
-
RE: Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş
İlk girişimizi Washington D.C.'den yaptık, giriş deneyimimizi kısaca anlatayım: Pasaport kuyruğunda iki sıra var: US Citizens ve Visitors. Burada "visitors" kısmında bekledik, teyit amaçlı olarak green card ile ilk girişimiz olduğunu belirterek yetkiliye sorduğumuzda da doğru sırada olduğumuz ifade edildi. Sıra oldukça uzundu, çocuklarla beklemek biraz zor oldu, çocuklu aileler hazırlıklı olsunlar ve uçaktan inmeden çocukların tuvalet ihtiyaçlarını gidersinler. Sıra bize geldikten sonra pasaportlarımız ve sarı zarflarımız gişedeki memur tarafından kontrol edildi. Forumda sarı zarf teslim ve kontrolünün başka bir bölümde yapıldığını okumuştuk ancak bize böyle yapılmadı, bütün işlemler pasaport kontrol gişesinde olup bitti. Gişedeki memur sarı zarflarımızı açıp kontrol etti, her birimizin (benim, eşimin ve çocukların) fotoğrafını çekti, zarf üzerindeki adresimizin hala aynı olup olmadığını sordu ve hemen orada adresi güncelledik, memur güncel adresi bütün sarı zarfların üzerine tek tek yazdı ve eski adreslerin üzerini çizdi, nihayet vizemizin olduğu sayfanın karşısındaki boş sayfaya ABD'ye giriş tarihimizi yazan damgayı bastı ve işlemlerin tamam olduğunu söyleyerek ABD sınırından içeriye geçişimize izin verdi. Böylece göçmen statüsüyle ülkeye ilk adımımızı atmış olduk. Hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz.
-
RE: DV2020 bekleme odası
Heyecanlı bekleyişin sona ermesine saatler kaldı... Umarım gerçekten isteyenlere ve gerçekten bu şansı değerlendirebileceklere çıkar diyorum. Amerika'dan hepinize sevgiler, selamlar...
-
RE: Amerika'ya gitme sebepleriniz ?
(Bu ileti, troller nedeniyle yaşanan huzursuzluk sebebiyle yazarı tarafından silinmiştir.)
-
Video oyunları kampanyaları - Bedava ve indirimli oyunlar
Bedava veya indirimli
video oyun
kampanyalarına rastladıkça bu başlık altında paylaşmayı düşünüyorum. Katkılarınıza açıktır.
İlk müjdeli kampanya haberim
Batman
oyunları için!
- Batman: Arkham Asylum
- Batman: Arkham City
- Batman: Arkham Knight
ve
- Lego Batman: The Videogame
- Lego Batman 2: DC Super Heroes
- Lego Batman 2: Beyond Gotham
oyunları şu an Epic Games Store'da bedava!
https://www.epicgames.com/store/tr/collection/batman-free-week
-
RE: Amerika'da tutunamayıp geri dönenler var mı?
@ercan-tekoglan Amerikada tutunamayıp geri dönenler varmı içinde söyledi:
Merhabalar, kendi hikayemi paylasmak istiyorum. Oncelikle benim gordugum sey ulkemizin egitim sistemi ve yetisme tarzimizdan dolayi bahsi gecen olay yasansa bile kimse dile getirmiyor getiremiyor elalem ne der korkusuyla. Kimisi burada bunu acikca dile getiriyor ama kimisi de yuzunde sahte bir gulumsemeyle yasiyor. yine de hissedebiliyorsunuz.
Ben mayis 2018 de ilk girisimi yaptim kalifornia ya.devlette 4b li calisan bir ziraat muhendisiydim.iyi kotu ozel tecrubesi intermediate seviye ingilizce ile hayalerim ideallerimin pesinden kostum.mezun olunca meslek disi ama cin de kisa bir tecrubem oldu, sonra avusturalya icin ugrastik fln sonra green card oldu....arkadasim basvurmustu benim adima acikcasi ve sansima ilk seferde cikti. her ne kadar hazirlansam da yeterli butceyi denklestiremedim hic bir zaman.borclu bir sekilde yillik iznimi aldim 20 gun atladim geldim.
Yaptigim en buyuk hata nasilsa ingilizceyi orada mecbur ogrenecem diye yan gelip yatmak oldu 1 sene.uzerine bir sey koymadan geldim ama yeterli olmadigini gordum.reading ve writing olarak daha ust seviyede olsam da konusmada tokezledim hep ve onun stresini yasadim.ama yine de devamli is basvurusu yaptim ve gerek telefon gerek yuz yuze lokantadan buyuk firmalarla devamli gorusmeye, pratik yapmaya calistim.
Ssn isleminin uzamasiyla karar verme surecinin sonuna geldim.izndim bitmis ancak henuz ssn yoktu ve ise baslayamiyordum.maddi imkanimin kotu olmasindan dolayi arabada alamamistim.bunlar hep stres olarak geri dondu.2 yil memurluk yaptim ama demek ki o zihniyet yerlesmis az da olsa ve garantici bakma huyu edinmisin hayata karsi.derken istifa dilekcemi devreye sokturdum arkadasima ve ssn i beklemeyi devam ettim.
hintli bir bayanin yaninda kaldim o sure boyunca.normal oda kirasini odedim.bisikletle etrafi gezmeye gayret ettim.o bolgede beni karsilayan bi abi vardi sagolsun o da evinde misafir etti yardimci oldu.ama o da calismak zorundaydi haftada bir anca gorusuyorduk.derken yalnizlik da geldi catti.insanin birden bu sekilde birden yalniz kalmasi kotu oluyormus
kendimi guclu zannederdim halbu ki.
derken bi anlik bosalmayla temmuz sonunda donme karari aldim.memuriyet gitmis elimdeki parayi sifirlamadan en azindan borcsuz bir sekilde dondum.ozel sektorde is aramaya basladim.2 haftada isimi buldum hizlica.turkiyenin sayili meyve uretim firmalarindan birinde basladim hemen ise.hayatin guzel yani da bu bence, bazen ne kadar hazirim desenizde hic bir zaman hazir olamiyorsunuz ancak en caresiz durumunuzda birden bir isik parliyor.
derken basladim calismaya, tabi cevremde insanlar yapamadi edemedi, memurlugu yaktin bosuna,gul gibi isin vardi nidalariyla dolasti durdu.yeri geldi kabullendim yeri geldi bahaneler urettim.
isler guzel giderken tabi sabah uyandigimda kendimi kendime karsi suclu hissetmeye basladim.nerde kaldi benim ideallerim hayallerim.maddi olarak devletten daha iyiydim ama ruhen bir sucluluk hissediyordum.derken duramadim, terkrar yoklamaya basladim amerikayi
derken bir gun (ki halaa anlamlandiramam) londradan birisi linkedin uzerinden mesaj atti ve kiraz konusunda avrupali birisinin danismanlik istedigini iletti. dedim birisi isletiyo beni, ne alaka.1 ay gecmeden randevu talebi geldi ve ca uzerinden almanya ile gorustum.telefonu kapattigimda 80 dk olmus, kendi meslegim uzerine 80 dk konusmustum.karsiliginda ise ucak bileti ve 1 aylik masrafimi karsilayacak bir ucret yaziyordu.psikolik galiba ama dedim ercan bu bi isaret bas git.is yerine durumu izah ettim ve 1 ay izin aldim.sagolsunlar anlayis karsiladilar.derken texasta eski bir arkadasin yardimi ile is ve ev isini hallettim.1 ay boyunca bakip durum degerlendirmesi yapcaktim.okulla gorusup ona gore bir adim atarim diye planladim. aralikta tekrar uctum amerikaya.halaa burdayim. 1 ay icerisinde hic aramama ragmen meslegimle alakali 4 is teklifi aldim.gorusmeler devam ediyor
okul isi de halloldu sayilir. master yapip yola devam etmeyi dusunuyorum.sadece in state olmayi bekliyorum.
Kisaca hikayem bu sekilde.gelip donen ama tekrar gelen birisi olarak boyle bir hikaye paylasabilirim. Bu surecte tabi @crazycells in de buyuk destekleri oldu.Tekrara tesekkur ediyorum kendisine.
Yas 30. bazen 50 gibi hissediyorum. Lakin simdiye kadar gorup igrendigim sey, hayattan ne istiyorsaniz hayat veriyor size onu.onunla ne yapacaginiz size kalmis tabi.hayatta calisan, emek veren kazaniyor.Yeri gelir dusulur ama kalkmasini ogrenmek gerek. yetistirilirken hep rahat yetistirildim.amerikada ki cocuk yetistirme konusuna gipta ile bakiyorum ve birey olarak yetistirme konusunda hak veriyorum. Biz hep basari hikayelerini paylasiyoruz ya da basaramadiklarimizi basarmis gibi paylasiyoruz. Kendimize karsi durust olamiyoruz.
Hepimiz Turkiyede birer aslaniz kaplaniz, zekilikte ustumuze yok, en iyisi hep bize. Evet, cok egolu bir milletiz. En mukemmel biziz hep.yazdiklarimi okuyanlar belki de bazi konularda yargilayacaklar beni, elestirecekler.saygi ile karsilarim. Dostoyevski demis ya "Ne yaparsan yap pişman öleceksin demişler belki yaptıklarından belki de yapmadıklarından" diye. En azindan ozgur bir sekilde canimin istedigini yapiyorum su hayatta.
Sevgilerle,
Öncelikle hikayenizi paylaşma konusunda gösterdiğiniz medeni cesaretinizi kutlarım.
Bizde "elalem ne der?" ve "kol kırılır yen içinde kalır" sözleriyle ifadesini bulan, dışarıya karşı daima dik ve başarılı görünme kompleksi var. Bunda toplumun yeni ama riskli bir şeyleri deneyenleri değil, hayatını hiçbir yeni şeyi denemeden, statüko peşinde, güvenli ve risksiz yoldan giderek geçirenleri onaylamasının, maceraya atılanların cesaretini kırmasının, deneyip başaramayanları hakir görmesinin de rolü var. Toplumdaki bu bakış açısı ve bizdeki bu kompleks yüzünden zaten zor olan hayatı kendimiz için daha da zorlaştırıyoruz. Büyük başarılar elde edemiyoruz. Yapılan son araştırmalara göre ülkemiz gençlerinin en büyük hayali memur olmakmış. İnanabiliyor musunuz? Yıl 2019 ve gençlerimizin en büyük hedefi memur olmak. Memuriyete giden yolların da ülkemizde sıklıkla liyakatten ziyade kayırmacılıktan ve "sakıncasızlıktan" geçtiği de malum iken. Bu konu uzun, fazla girmeyeyim.
Bu gibi "başarısızlık" (?!) ve başarısızlıklara rağmen vazgeçmeme hikayelerinin daha çok paylaşılmasını dilerim.
"Talih cesurdan yanadır" diyerek bu yazıyı bitiriyorum.
-
RE: ⚡ Kültür Şoku ⚡
Çok teşekkürler paylaşım için... İş, şehir seçimi vs gibi maddi sorunlara kafa yorarken insan kendi manevi dünyasını, psikolojisini ihmal edebilir, gözden kaçırabilir. Her şeyin başı sağlık. Sağlığa akıl ve ruh sağlığı da dahil. Ne yaşayacağımızın farkında olmamız mücadele etmemizi kolaylaştırır.
Latest posts made by saulgoodman
-
RE: (B1/B2) Ziyaretçi Vizeleri: İŞ, TURİZM, TIBBİ TEDAVİ
Amerika B1/B2 vize başvurusu için bir uçuş rezervasyonu yaptırmayı düşünüyordum ama gördüğüm kadarıyla Türk Hava Yolları uçuş rezervasyonunu ücretli hale getirmiş. Bu konuda önerileriniz nedir? Rezervasyon şart mıdır? Ücretsiz rezervasyon yapabileceğimiz bir yer biliyor musunuz? Teşekkürler...
-
Registered Agent
Amerika'da şirket kuruluşlarında "Registered Agent" gerekebiliyor. Şirket tebligatlarınızı emanet edeceğiniz bu kişi/kurumların güvenilir olması önemli. Bu başlık altında bu konuda deneyim ve tavsiyelerimizi paylaşabiliriz.
Bu konuda tecrübesi olan var mı? Hangi registered agent ile çalıştınız? Memnun musunuz?
-
San Antonio
Texas'ın ikinci en büyük şehri San Antonio için de forumumuzda bir başlık olması iyi olur diye düşündüm.
Bu şehirde yaşayan forum üyelerimiz var mı? Başlık altına veya özelden yazabilirsiniz.
-
RE: Çocuk yüksek ateşlenince nereye götürülür?
@TUNCAHM Yukarıda Sn. @MySea gerekli bilgileri vermiş. Bu başlığı açmamın üzerinden 3 seneden fazla zaman geçti. Kendi deneyimlerimden söz etmek gerekirse, Amerika size doktora veya acile gitmekte aceleci olmamayı öğretiyor.
Çocuk ateşlenirse ne yapılır? Takip edilir. Yükselmesi önlenir. Ateş düşürücü verilir. Evde diğer bilinen yöntemler uygulanır.
Gerekli durumlarda acil durumlara düşmeyi beklemeden gündüz saatlerinde kendi doktorundan acil randevu alabilir veya Urgent Care'e gidebilirsiniz.
Emergency Room'a gitmekten burada hemen herkes kaçınıyor, çünkü çok pahalı. Ancak gerekirse tabii ki yapacak bir şey yok, gidersiniz.
Buraya gelmeden bir seyahat sigortası yaptırırsınız. Düzenli kullandığınız ilaçlar varsa onlardan yanınıza bolca almayı unutmayın. Genel kapsamlı birkaç antibiyotik de getirebilirsiniz, burada onları reçetesiz alamazsınız. Ateş düşürücüler zaten marketlerde reçetesiz satılıyor, gerektiğinde onları kullanırsınız. Marketler gece gündüz açık.
Diş tedavilerinizi, rutin kontrollerinizi vs. yaptırıp gelin.
-
RE: Healthcare, Obamacare, Sağlık Sigortası
@kursat68 Buradaki sigorta sistemi ve anlayışı Türkiye'den çok farklıdır.
Tamamını karşılaması için öncelikle masrafın poliçe kapsamında olması gerekir, bu kapsamda olsa bile genellikle öncelikle cebinizden çıkan paranın "out of pocket" limitini geçmiş olması gerekir. Kimi poliçede bu limit birkaç bin dolardır, kiminde 10-15 bin doların üzerindedir, değişkendir. Geçmediyse belirli bir oranda veya sabit bir tutarda veya tamamı için siz ödeme yaparsınız. Poliçeye ve masrafın konusuna göre değişir, poliçenizin şartlarını inceleyin.
-
RE: Amerika'da Green Cardla Yaşayanların Tecrübeleri
@Orhan-Cabarov Durumunuzu ölçün ve bir plan yapın.
Öncelikle ne kadar süreniz var bunu hesaplayın. Hazırdaki parayı tüketmeden ne kadar dayanabilirsiniz? Buna göre kendinize süre limitleri belirleyin.
- Maliyetleri düşürebilir misiniz?
Daha ekonomik bir şehre taşınabilir misiniz? Sayısız seçenek olan bir ülkeye geldiniz. Amerika, New York'dan ibaret değil.
En büyük gider olan kira giderini nasıl minimize edebilirsiniz? Yalnız ve genç biri için birçok seçenek var.
-
Geçici işiniz ne olacak? Pizza delivery, Uber / Lyft, Flex, vs. Gideceğiniz şehri düşünürken bunları dikkate alın.
-
Gelecekte hangi işi yapacaksınız ve bu işi yapmaya ne sürede başlayacaksınız, hedefiniz nedir? Bu hedefe ulaşmak için hangi yollardan geçilmesi gerek? Hemşire mi, itfaiyeci mi, TIR şoförü mü, IT teknisyeni mi, başka bir şey mi? Hedefiniz ve yol haritanız olsun.
-
RE: Amerika'da Green Cardla Yaşayanların Tecrübeleri
@Orhan-Cabarov Eğitim / mesleğiniz nedir?
-
RE: Meslek Kursları ve Sertifika Programları
@gokhanbagatur Bu gibi soruların cevabı için iş ilan sitelerinde sertifikanın ya da çalışmak istediğiniz işin adını yazarak arama yapın. İş ilanında aranan özelliklere göz gezdirin. Çıkan sonuçlar fikir verecektir.
-
RE: Amerika'da Green Cardla Yaşayanların Tecrübeleri
@Kursaduo Paylaşım için teşekkürler ve Amerika'ya hoş geldiniz.
Sağlık sigortası ve sağlık masrafları konusu Amerika'da yaşamanın en zor taraflarından biri bence. Mesela anlattığınız olayda sigortalı olsanız bile cebinizden $200.000 çıkması gerekmesi bence korkunç. Milyonlarca Amerikalının böyle bir ödeme gücü yok. Ayda $1.000 ekstra ödeme gücü de yok. Bu konuda Breaking Bad gibi diziler çekilmesi boşuna değil yani.
Buraya ayak bastıysanız sigorta yaptırmak şart ama iş yerlerinin verdiği sigortaların primleri yüksek olabiliyor, inanmak zor gelecek belki ama kazandığınızın çoğu buraya gidebiliyor. Buna rağmen sigortasız yaşamanın riski çok büyük olduğu için yaptırmak zorunda kalıyorsunuz.
Akrabanızın size iş ayarladığınız yazmışsınız. San Diego'daki planlarınız ve iş imkanlarınız nedir bilmiyorum, genel bir tavsiye olarak yazayım bunu: Amerika'ya geldiğinizde iş bulduysanız kaçırmayın derim. Gerekirse çalışırken iş değiştirirsiniz ama karşınıza çıkan iş fırsatını tepmeyin. İlk işi bulmak çok zor olabilir ve çok uzun sürebilir.
Kolaylıklar dilerim. Akrabanıza geçmiş olsun.
-
RE: Amerika'da Uber Eats, DoorDash ve Pizza Delivery Yapmak
@roccorocco Teşekkürler, yararlı paylaşım... Aracın sürekli koşturduğu düşünülürse giderlere eklenecek en önemli kalemlerden biri de araç bakım/onarım maliyetleri... İyi paralar ödenebiliyor bunlara. Böyle bir masraf çıktığında geriye hiçbir şey de kalmayabilir.