Üyelik oluşturma ve foruma giriş konusunda sorun yaşayan üyelerimiz [email protected] adresine email gönderebilirler!

  • Kendi kültüründen ve sosyal çevrenden üstüne üstlük konfor bölgenden uzaklaşmanın gidilen ülkeden bağımsız bir "şok" etkisi yarattığı son derece net bence. Ama kesin çözümün "dünya insanı" olmaya çalışmaktan geçtiğini düşünüyorum. Göçmenlerden oluşan ülkeleri buna en yakın ortamı sağlasa da "global" insan olmak çok daha güzel bir sonuç olurdu doğrusu. Sürekli Dünya'yı gezen gezginlerde bu tavrı ve varılan noktayı gözleyebilirsiniz. Bir ülkenin moduna girmek zamanla öyle ya da böyle elde edilebilir, ama bence "stateless" olmak en nihai hedef olmalı. En azından ütopik de olsa benim hedefim o. 5 yıl sonra Avustralya'ya göçersem ya da Thailand'a, çok kısa sürede adapte olup oralı gibi rahat yaşamayı başarabilmeliyim. Dışarıdan değil içsel olarak öyle hissetmeliyim.
    Bir başlıkta geçmişti, dünya üzerinde bir grup insan herhangi bir eylemi yapabiliyorsa (bir şeyi yiyebiliyor veya başka bir günlük davranışı sergileyebiliyorsa) ben de yapabilirim. Üstelik onlar gibi, severek.


  • Dunya vatandasligina inanmak oyle hissetmek onemli bir etken bence. Dogdunuz ya da yasadiginiz yere cok fazla kok salıp kendinizi tamamen oraya ait hissederseniz terk-i diyar etmek ağır gelebilir. Tanidik bir sima aradiginiz yollar ıssız, baktiginiz gokyuzu yabanci gelebilir. Mutlu olabilecegim her yerde yasayabilirim diyebilmek onemli. Gidilen yerdeki kültürü , aliskanliklari ve yasam tarzini reddedip kendi kulturunuzu transfer etmeye kalkarsaniz ne orali olursunuz ne de burali. Sanirim bu duruma verilebilecek en iyi ornek almanyada yasayan gurbetcilerimiz.


  • Almanya örneği çok doğru bir örnek, benim çevremde bir çok göçmen var, neredeyse yarısından fazlası göçmen, Fakat bilindik değerlerden uzaklaşamadıkları için hep yanlarında bir yığın insan olsun istiyorlar, mutlu olmak için ama olamadıklarını da biliyorlar sadece itiraf edemiyorlar kendilerine. Burda temel unsur, ''Dünyali'' olgusunu içselleştirmek ve birazda yalnızlığı öğrenmek olduğunu düşünüyorum . ''Tekil'' hareket etme becerisine sahip olunduğunda gerçekten mutlu oluyorsun. O zaman nerde olursan ol, zorluklara tek başına göğüs germek, sizi farklı bir insan yapıyor. Özsaygınız gelişiyor, Özgürlük duygusunu tüm hücrelerinizde hissediyorsunuz. Bizim sorunumuz işte ''Çoğulcu'' hareket etme kültüründen geliyor oluşumuz. Bir sürü örnek sayabilirim ama sayfalar dolusu yazmak gerekecek 🙂
    ''Ne demişler, ne kadar az insan, o kadar huzur...''

  • ⭐⭐⭐⭐⭐

    @saulgoodman ⚡ Kultur Soku ⚡ içinde söyledi:

    Galiba azımsanmayacak bir kesim 3. aşamadan hiç çıkamıyor. Ne dersiniz?

    kesinlikle... benim ilk aklima gelen kultur Cin kulturu oluyor... Cinli arkadaslarin sayilari da cok fazla oldugundan buyuk sehirlerin hepsinde bir cin mahallesi "Chinatown" kurup cevresinde yasiyorlar genelde ve topluma adapte olma gibi bir dertleri de olmuyor cogunlukla...


  • Bu ileti silindi!

  • bence forumumuzdaki en önemli mesele ve keşke daha önce ele alınsaydı.
    ben bu aşamaların 3. süne girer gibi oldum sonra tr ye geri döndüm.
    nedenleri
    1-safeway restroomda yere yığılmış adamı ölü sandım. çinli görevliye bildirince "5 dakikaya kalkıp gider" dedi ve ne var şaşırıyon der gibi yüzüme baktı. ölü değil uyuşturucu zerk etmiş yığılmış dallama. ve gayet normalmiş gibi kimse aldırış etmiyor. bu beni dumura uğrattı.
    2- kaldığım ev. akşam olunca her odadan eroin/marihuana kokuları yüzünden tüm yaz camım açıktı. ve iki oğlumun böyle olma ihtimali beni çok korkuttu. özellikle hindu bir dallama koridorda avucuna birşey döküp içine çekip gerildi. ve evden çıktı. dumur oldum.
    3- ailemde eşim dahil herkes engel koydu maddi manevi destek olmadı kimse.
    4- insan sosyal bir varlık. 3-4 amerikalıyla geyik muhabbeti kurmak samimi olmak istediğimde kaçtılar konuşacak insan arıyorum desem de samimiyet sohbet ihtiyacına yine birkaç türk arkadaş yetişti.
    5- olayın bence en önemli kısmı psikolojik evli çocuklular için. bu aşamada boşananlar, eşine şiddet gösterip hapse girenler, ve hatta yakın zamanda intihar edenler...
    anne-baba aile bağını hiç koparamamışlar bu şoku kat be kat yaşayacak.

    özetle duygusalsanız kültür şoku evrelerinde büyük hatalar yapmamanız içten değil. akıl ve duygu dengedeyse sorun yok. evli iseniz eşiniz destek ise sırtınız yere gelmez. değilse büyük tehlikeli sulara girmek üzeresiniz. ben uyarımı yapayım.


  • Bu ileti silindi!

  • New Jersey Paterson


  • @kturkay ⚡ Kultur Soku ⚡ içinde söyledi:

    bence forumumuzdaki en önemli mesele ve keşke daha önce ele alınsaydı.
    ben bu aşamaların 3. süne girer gibi oldum sonra tr ye geri döndüm.
    nedenleri
    1-safeway restroomda yere yığılmış adamı ölü sandım. çinli görevliye bildirince "5 dakikaya kalkıp gider" dedi ve ne var şaşırıyon der gibi yüzüme baktı. ölü değil uyuşturucu zerk etmiş yığılmış dallama. ve gayet normalmiş gibi kimse aldırış etmiyor. bu beni dumura uğrattı.
    2- kaldığım ev. akşam olunca her odadan eroin/marihuana kokuları yüzünden tüm yaz camım açıktı. ve iki oğlumun böyle olma ihtimali beni çok korkuttu. özellikle hindu bir dallama koridorda avucuna birşey döküp içine çekip gerildi. ve evden çıktı. ben şoke oldum.
    3- ailemde eşim dahil herkes engel koydu maddi manevi destek olan çıkmadı.
    4- insan sosyal bir varlık. 3-4 amerikalıyla geyik muhabbeti kurmak samimi olmak istediğimde kaçtılar ben de konuşcak insan arıyorum desem de samimiyet sohbet ihtiyacına yine birkaç türk arkadaş yetişti.
    5- olayın bence en önemli kısmı psikolojik evli çocuklular için. bu aşamada boşananlar, eşine şiddet gösterip hapse girenler, ve hatta yakın zamanda intihar edenler...
    anne-baba aile bağını hiç koparamamışlar bu şoku kat be kat yaşayacak.

    özetle duygusalsanız kültür şoku evrelerinde büyük hatalar yapmamanız içten değil. akıl ve duygu dengedeyse sorun yok. evli ve eşiniz destek ise sırtınız yere gelmez. değilse büyük tehlikeli sulara girmek üzeresiniz. ben uyarımı yapayım.

    @kturkay Güzel bir yazı olmuş birçok yerde size katılıyorum ve aynı endişeleri taşıyorum. Okuduğum yazıların bir çoğunda bu ve buna benzer yaşanan kaygılar hep var aslında aile desteği özellikle çok önemli bir konu. Yalnızlık duygusu, karşılaşılan terslikler, Türkiye de bize yanlış gelen ama yurt dışında toplumun umursamadığı davranış biçimleri vb acaba yanlış mı yapıyorum durumu insanı gerçekten esir ediyor.

    @caglaror Arkadaşımızın dediği ( Çözüm "dünya insanı" olmaya çalışmak ) bunu başaramıyorsak olduğumuz alandan dışarı çıkmamak lazım. Bu çok önemli bir tespit..

    1- Yere yığılmış yatan adama artık bizde de dönüp bakmıyorlar. Bizde de bu umursamaz durum son hızda artıp gidiyor. Artık o kadar çok ötekileştirilen bir toplum olduk ki herkes artık sadece kendinden gördüğü insana el uzatıyor toplum son hızda ve kötü yönde bozuluyor korkarım ki bunlar daha iyi zamanlarımız..

    2- Güvenlik güçlerimiz sürekli engellemeye çalışılsa da maalesef okullarımız etrafında hap ve uyuşturucu tacirleri artık ring atıyor. Çocuklarımızı kendimiz korumalıyız nerede olursanız olun yanlış ve doğru kavramı oluşturamadıysak dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar yaşanacak manzara çokta iyi değil..

    3- Bu konuda çok haklısınız aile desteği çok önemli...

    4- Sosyal bir insansanız doğru söylüyorsunuz yalnızlık zor ama bir kaç Türk'te olsa bir şekilde çevre oluşturulabiliyor olması bile bence artı görülmeli sonuçta yabancı bir ortam ve kimsenin bizi bağrına basmayacağını iyi bilmek ve başarmak için bunları göze almak gerektiğini düşünüyorum.. Aynı zamanda asosyal insanların bu konuda zorlanacağını düşünmüyorum..

    5- Bakıldığı zaman oran daha yüksek olabilir haklısınız ama bunların Türkiye de yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Anne ve baba durumları hariç

    Kültür şoku %100 haklısınız zorluklar illaki olacak hiç bir şey hayatta kolay değil nerede olursanız olun bence asıl önemli olan kazanımları..

    Ben birileri ülkenin başına geldiğinden beri kendimi ülkemde zaten yalnız hissediyorum.

    1- Eğitim kızım okula başladığında el yazı ile ilk okulu bitirip. Sonra düz yazı ile eğitime devam etmesi istendi ne oldu bakıyorum yazıları bizim gibi yazamıyor çünkü eğitimi verilmedi kendi gördüğünü kopyalayarak yazdı bu en basiti Türkiye'mde üniversite mezunlarına sorun bazıları ben bölümümü isteyerek yazamadım der puan neye yetiyorsa. Lise mezunlarının büyük bölümü aradaki sınavı veremediği için hayatlarını geçim sıkıntısıyla boğuşarak yaşıyor üniversite şansları komple ellerinden alınıyor 2 saatlik bir sınavla 😞

    2- Sağlık paran varsa alırsın kanser hastasıysanız dahada beter durum ilaç bile bulamazsın yurt dışından getirmek için ne yapacağını şaşırırsın. Tamam yurt dışında da durum aynıdır ama burada da pek farkı kalmadı . 😞

    3- Kadına şiddet çocuklara sapılık son hızda artıyor. Bazı mahkemelerimiz rızası vardı deyip sapıkları maalesef serbest bırakır. Hırsızlar, katiller 1 hafta geçmeden serbest bırakılır. Başına bir şey gelmeden yaşayabilirsen ülkede çok güzel ama gelirse vay haline 😞

    4- Emeklilik deseniz sisteme girersiniz size denir ki 20 yıl para öde emeklisin yolun ortasında sistem değişir yok vaz geçtim 40 yıl öde denir. Bunu da artık garanti emeklilik nasıl sayıyorsanız o kadar var. Yaşın çok arttıysa size sorulmadan sen ölmüş sündür diye maaşın kesilir. Maalesef buda yaşandı ülkemde 😞

    5- Dayın varsa yattığın yerden para kazanırsın yanındakiler eşek gibi çalışır senin umurun da olmaz kimse sana bir şey diyemez.

    bu liste daha çok uzarrr çokta yeri değill 😞

    Güzelim Türkiye'mde maalesef birçok şok üstüne şok yaşıyoruz bunun adına ne derseniz deyin artık her gün bir şeyler değişiyor. Biz bile artık takip etmekten yorulduk bakmıyoruz.
    Arkadaşlarımla dolaşırdım bitti
    Sinemaya giderdik bitti
    Tiyatroya giderdik bitti
    Düşler kurardık bitti
    Tatile giderdik bitti
    Aşık olurduk bitti
    Çocuklar güvenle sokakta oynardı bitti
    Kadınlar sokakta güvenle dolaşırdı bitti
    İnsanların birbirine saygısı sevgisi bitti

    Özetleyecek olursam yukarıda yazdığım şeylerden sonra bayağı bir asosyal oldum birilerinin sayesinde tek düşündüğüm şey kızıma düzgün bir eğitim vermek yapabilirdim ama korkumdan yapamadım dememek için çalışıp çabalayıp deneyeceğim..

    (Sürçü Lisan Ettiysem Affola) Naçizane fikirlerimdir..


  • Bu ileti silindi!
  • ⭐⭐

    Konuyla ilgili bir alıntı yapmak isterim:

    "yazarların yurt dışına göç edememe sebebi

    yıllar önce bir adamla tanışmıştım. amerika'ya gitme şansı olmuş, herşeyi denkleştirmiş ama havaalanından dönmüş. uzun uzun anlatmıştı, gidemedim cesaret edemedim, yapamadım diye.

    benim ilk defa tek başıma yurtdışına gidişim 20-21 yaşlarındayken rusya'ya olmuştu. bir önceki gece ne kadar stresli olduğumu hatırlıyorum, günü yaklaştıkça çok korktuğumu hatırlıyorum, tek başıma ne yapacağım, nasıl edeceğim filan. elimden ayağımdan kan çekiliyor gibi hissettiğimi hatırlıyorum, korkudan... ama ne oldu? gittim, bir 3 ay rusça dil okudum geldim (kadınım, cidden dil okumaya gittim, başka bir şeye değil, hemen kaşınız gözünüz oynamaya başlamasın).

    o amerika'ya gidecekken havallanından dönen adam inanılmaz saygımı kaybetmiştim. bir anda gözümde üç kuruşluk oldu adam. ki biliyorum yani nasıl bir duygu o korku.

    şimdi benim gördüğüm kadarıyla bir çok genç, zeki, girişken, çalışkan, inatçı insanda bu cesaret var. elinden ayaklarından kan çekiliyor gibi hissetse de, heyecanla karışık korkular içinde olsa da inatla biniyor uçağa gidiyor.

    benim gördüğüm büyük hataları sayayım, bu kadar para zaman ve duygusal emek yatırdıktan sonra niye bazıları türkiye'ye geri döndü...

    giderken başkasına güvenmek çok büyük hata. "tanıdık var, yardımcı olur" diye gitmeyin hiç bir yere. amcanın yanına gitmek diye bir şey olmuyor. herkes kendi canının derdinde. türkiye'de olsa sana yapacağı iyiliği, yabancı ülkede yapamayacak vaziyette olabiliyor. yabancı ülkede koşullar çok farklı olabiliyor bazen. tanıdık varsa, sana yapacağı en büyük hayır ancak neyi nerede ucuza bulursun onu söylemek olabilir, ney nerede bulunur, nasıl kazık yemeden işini görürsün filan. yoksa "gider ilk 2 ay evinde kalırım, iş bulana kadar" filan diye gitmeyin. zaten de çirkin bir şey yani o derece başka birinin üstüne yıkılmak. hiç yardım istemeyin demiyorum. ama eğer vize, iş bulma, kalacak yer filan gibi temel şeyler için başkasına bel bağlıyorsan, muhtemelen o ülkede kalıcı da olamıyorsun, kapağı atamıyorsun. kendi planını yapman lazım.

    başka bir tanesi aile desteği. yani türkiye'de kalanların destek vermesi lazım. annen baban ağlaya dövüne seni sürekli geri çağırıyorsa hakikaten olmuyor bu iş. yurtdışında, bırak aileni, arkadaşlarından bile uzakta, zaten aşırı bir yalnızlıkla baş etmek zorunda kalıyor insan, özellikle ilk bir kaç yıl. bak "yıl" diyorum, çünkü elbette daha ilk günden arkadaş edinirsin, seni oraya buraya çağırırlar ama hepsi sonuçta yeni yeni insanlar. derin arkadaşlıklar geliştirene kadar o yalnızlık yakanı bırakmıyor. o da zaman alıyor. sen o yalnızlık içerisindeyken ailenin skype'tan sana güler yüz göstermesi "sık dişini, yapacaksın" demesi bambaşka, "seni çok özledim, hasretinden hasta oldum, geri gel" demesi başka. on kat, yüz kat, bin kat ağır oluyor insana.

    başka bir tanesi değişime açık olmak. bak adam cesaret etmiş, sebat etmiş, etinden tırnağından arttırıp para biriktirmiş, yabancı ülkeye gelmiş..ama hala karşısında çıkan her durumda "türkiye'de şöyle, türkiye'de böyle" diyor. insanların türkiye'de davrandığı gibi davranmalarını bekliyor ve bunu göremezse tavır koyuyor. bak türkiye'nin, türklerin bir kültürü var. bunun "normal" olmak yerine "kültür" olduğunu anlamak gerekiyor. yoksa ne arkadaş edinebilirsin, ne iş bulabilirsin, ne eş bulabilirsin. kız yada erkek arkadaşının bir türk kızı ya da türk erkeği gibi davranmasını beklersen, davranmadığında kırılıp bozulursan olmaz. farklı bir anlayışı anlamaya açık olmak lazım. ya da profesyonel ilişkilerde. şirketin, devletin, kanunların senden ne beklediğini, neyi nereye kadar esnetip esnetemeyeceğini, ne kadar resmi, ne kadar laubali olmak gerektiğini, hatta hangi şakaların ok, hangilerinin not ok olduğunu bile türk standardında değerlendirmekten, bulunduğun ülkenin standardında değerlendirmeye geçiş yapabilmek lazım. yani ne demek istediğim anlaşıldı mı bilmiyorum, örnekle anlatsam daha iyi olacak ama aklıma gelen örnekler hep çok spesifik ve konuyu tek tek durumlara indirgemek istemiyorum. değişime açık olmayan adam uyum sağlayamıyor, her yaptığı girişimde zorlanıyor ve sonuçta da yılıyor. yılmayanı da zaten kendi ufak türk gettosunu kurup hep türk amcalar teyzelerle takılıyor, o ülkenin içine tam olarak karışamamış oluyor. 10 sene, 20 sene de orada yaşasa hala turist gibi oluyor. 70-80'lerde almanya'ya işçi giden kocasının yanına gidip bütün gün türk eltisiyle dedikodu yapan ev kadını için bu olur. ama senin için olmaz. gideceksin, çevre yapacaksın, kariyer yapacaksın filan.

    sonuncusu ve en önemlisi de dil elbette. dil bilmemek benim tanıştığı bir sürü cesur, sebatlı, girişken insanın suçu değil. türkiye'de "dil biliyor" kabul edilen şey, yurtdışında "çat pat konuşuyor"a dönüşüyor. eğer dil biliyorsan, değişime açıksan, halini tavrını ve kafayapını o ülkenin profesyonellik anlayışına göre ayarlayabiliyorsan mesleğin ne olursa olsun iş bulursun. mesleğinde bulmazsın belki ama illa doğru dürüst bir iş bulursun (bir çok gelişmiş ülkede. mozambik'e gidiyorsan bilemem.) çünkü hem şirket içi, hem dışarıya karşı iletişimi yormayacak bir adam olman gerekiyor işverenin gözünde. ufak tefek gramer hatalarından bahsetmiyorum, o kimsenin umurunda değil, ama birisi sana uzun ve kompleks bir mevzuyu anlattığında "ney?" demeden havada kapabilecek kadar dil biliyor olman gerekiyor. hele de ilk gittiğinde zaten muhtemelen ilk bakacağın işler vasıfsız işler olacak, tezgahtarlık, satıcılık, garsonluk filan gibi. bu demektir ki vahşi kalabalıkla muhatap olacaksın. kendi mesleğini, teknik terimleri filan çok iyi bilsen de, kendi mesleğinde profesyonel kalıcı bir işl bulana kadar, müşteri hizmetleri, retail, servis filan gibi alanlarda çalışacaksın. bu da ne demek, vahşi kalabalıkla, yani her tür eğitim seviyesinden, her tür aksanla konuşan insanlarla muhatap olacaksın. hepsini anlayabilmek gerekiyor. eğer ki sana gelip "gaadaş bize dööt dane bi buçuh, az eyilerden veee.." diyen adamı (ya da bunun ingilizce versiyonu mesela) anlayamayacaksan garson olarak da iş bulamıyorsun, o yüzden de ilk zamanlarda tutunamamış oluyorsun, bildiğin konuda iş bulmaya sıra gelemiyor. çünkü gerçek hayat öyle bir şey. ingilizce dersi gibi değil.

    sonuçta paran olsa bile gidememe sebepleri, plansızlık (başkasına güvenme), ailenin desteklememesi, değişime ayak uyduramamak ve dil yetersizliği.

    ya kendi ilk tek başıma gidişimden bahsetmiştim entry başlarında.. sonra kalkıp tek başıma amerika'ya gittim. en son da kalkıp yeni zelanda'ya geldim. burada çok iyi, çok çalışkan, çok zeki, çok girişken türk arkadaşlarım oldu. birer birer döndüler. her bir seyahat bir öncekinden kolay oldu. kendi anlayışımdan farklı kafa yapılarıyla geçinmeyi, hatta onları sevmeyi öğrendim. kendimden başkasına güvenmemeyi öğrendim (ki bunu kızarak, teessüf ederek söylemiyorum, haklı yani adamlar, herkes kendi derdinde). şimdi artık 4 yıldan fazla oldu, yeni zelanda'da yaşıyorum. gelip de geri dönen her bir arkadaşıma keşke daha çok yardım edebilseydim diyorum. ama edemedim. ben de kendi derdimde olduğum için. kimisinin ailesi ayağına dolandı, kimisi dil bilmediği için iş tutnamadı, kimisi de (ki en bok yoluna gideni) kafa yapısına ayak uyduramadı. herşeyin türkiye'de olduğu gibi olmasını bekledi, olmayınca yeni bir yolu kabullenemedi. sağlı sollu bin bir ülkenin restoranıyla dolu sokakta, hergün dönerciden döner yiyen adam oldu. iş görüşmelerinde de, burada edindiği kız arkadaşıyla olan ilişkisinde de, yasalar ve devletle olan işlerinde de.. sonuçta da geri döndü.

    böyle konuşunca afaki geliyor ama gerçek bu."

    Kaynak: eye snap, ekşi sözlük, 15.01.19, https://eksisozluk.com/entry/85523724

    (Yazının tamamını aldım çünkü bazen link ölüyor. İtiraz gelirse kısaltabilirim.)


  • @saulgoodman paylaşımınız için teşekkür ederim. Işık oldu bana diyebilirim..


  • @Sharm beni bana anlattigin icin tesekkur ederim. Cok guzel olmus.


  • @saulgoodman Çok güzel bir yazı. Yurtdışında tutunamamanın dört sebebi de can alıcı. Özellikle ailenin desteği daha en başından gerekli ve daha çok evli çiftlerde kadınlar için çok önemli. Kadın her ne kadar eşi ve varsa çocuklarıyla göç ediyorsa da sıla hasreti daha ağır basar diye düşünüyorum.



  • @Sharm, içinde söyledi: ⚡ Kultur Soku ⚡

    Culture Shock Phases

    Kaynak: https://worldreliefdurham.org/culture-shock


    EDIT 20181119-Turkce aciklamalar eklendi:

    Culture Shock / Kultur Soku

    • Balayi Asamasi (Honeymoon): Kultur, yeni ve heyecan vericidir; gocmenlerin gelecekle ilgili hayalleri ve beklentileri gerceklesiyor gibi gorunur.
    • Reddetme Asamasi (Rejection): Yasamin gercekleri (barinma, is ve aile) bunaltici olabilir. Bircok sey planlandigi gibi gitmez ve gocmenler etraflarındakiler tarafindan yanlis anlasildiklarini hissediyor olabilirler.
      Reddetme veya geri cekilme asamasindaki kisilerde sinirlilik, huysuzluk, uykusuzluk, kaygi, huzursuzluk veya depresyon gorulebilir.
    • Geri Cekilme Asamasi (Regression): Gocmen, bu stresli degisimlerle bas edebilmek icin, etrafini sadece kendi kulturunden insanlarla sarmaya calisabilir.
    • Toparlanma Asamasi (Recovery): Bir kisi geri cekilme asamasinda basariyla yol alabilirse, Amerikan kulturunu kabul edip, o kultur tarafindan kabul edilmis hissedebilir.
    • Tersine Kultur Soku (Reverse Culture Shock): Bir kisi, yeni kulturune o kadar cok alismis olabilir ki kendi ulkesine dondugu takdirde kultur soku sergileyebilir.

    Cok yerinde ve gercekci bir paylasim olmus. Konuyu tekrardan ayaklandiriyorum ama paylasimlari okuyunca, burada uzun yillardir yasayan buyuk bir cogunlugun bu asamalarin hepsinden gectigini dusunuyorum.

    Zaten bir sekilde yurtdisindaki hayata ve kulture adapte olamayanlar veya tum aile bireylerini memnun edecek bir duzeni kurmakta zorlananlar yani kisaca tutunamayanlar geri donmeyi en uygun yol olarak gorebiliyorlar.

    Birde iki arada bir derede olanlar var. Ne yurtdisina uyum saglayabiliyorlar nede Turkiye'den en azindan mentalite olarak kopabiliyorlar. Bu daha zor bir yasam olmali aslinda. Almanya'da bu durumda yasayan cok Turk var.

    Kisisel gozlemlerime gore hep Turklerle calisanlar, Turklerin cok oldugu sitelerde veya bolgelerde yasayanlar ve ozellikle Turkiye'deki diger aile bireylerinin surekli geriye donme konusunda telkin ettigi kisiler, buraya uyum saglamada daha cok zorlaniyorlar.


  • Merhabalar.
    Ülkeye geleli 2 sene olacak yakında. Kuzeydeyim ve çok soğuk.
    Kültür şokunu iliklerimde hissediyorum. Ilk sene ben daha anlamadan geçti gitti; bu sene eve kapandım ve hemen hemen her gece ruyalarımda Turkiye' ye Izmir' e dönüyorum. Gitmeyi istemiyorum halbuki. Çok tuhaf, hayatimda deneyimlemediğim bir ruh halindeyim. Arafta gibiyim. Bulunduğum yerde Türk nufusu neredeyse yok. (Bir Adanalı var bildigim.) Etrafımda olmasını istediğim bir "Çin Mahallesi" hayalim de yok. Türkiye' den kimseyle bu ruh halimi konusmuyorum çünkü anlamayacaklarını düşünüyorum. Teoride, yukarıda da bir arkadaşın bahsettiği gibi, "dunya vatandaşı" olabilmeyi seçerek hayatımı kolaylaştırabileceğimi, güzel birikimler yapabileceğimi biliyorum. Pratikte henüz o aşamaya gelemedim sanırım.
    Her denemem daha derine itti beni.
    Çok hassaslaştım ve aşırı dramatikleştim. "Bu böyle gitmez, köyüne mi dön" diyorsunuz? Demeyin, hassasım, ağlarım.
    Sevgiler.

  • ⭐⭐⭐

    @Sharm elinize emeğinize sağlık paylaşımlar için teşekkürler 😊


  • @sadkins Samimi paylasiminiz icin tesekkurler!

  • ⭐⭐⭐

    @MySea @sadkins bilgi paylaşımlarınız için teşekkür


Benzer Başlıklar

Forum kurallarına uymayan veya forum düzenine aykırı davranan üyeler uyarılmadan forumdan çıkarılabilirler. Özellikle gereksiz yeni başlık oluşturacakların dikkatine!

76
Çevrimiçi

40.1k
Kullanıcı

4.3k
Konu

420.0k
İleti


| | | |

Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum