Merhabalar... Bisiklet hobimden dolayı Gökhan Kutluer diye bir kardeşimizi ara sıra takip ediyorum. Kendisi Almanya' da ünlü Canyon bisiklet firması için çalışıyor. Daha önce de yine bir bisiklet firması için İtalya' da idi. Hatta kendisinin "Türkiye’den Gitmek İtalya’ya Uzanan Bir Göç Hikayesi" adlı bir kitabı da mevcut.
Göçmenlik ve ikinci sınıf vatandaşlık üzerine kişisel yorumlarını bir tweet dizisi paylaştı. Toparlayarak buraya ekliyorum. Ben yorumlarını gayet yapıcı buldum, dikkate değer.
Twitter hesabı: https://twitter.com/gokhankutluer
*"Türkçe kaynaklardan (forumlar, sosyal medya yorumları vs.) göçmenlikle ilgili yazılar okurken sıkça karşılaştığım bir yanlışı düzeltmek istiyorum.
Arkadaşlar, gittiğiniz ülkede ikinci, üçüncü, beşinci sınıf vatandaş muamelesi görüp görmemek tamamen size bağlı bir durum.
Şöyle: Eğer eğitimli, elinden iş gelen, görgülü, en az bir yabancı dili akıcı konuşabilen, okuyan, araştıran ve yeterli ''farklı kültür'' tecrübesi olan biriyseniz, kimse size ayrımcılık yapmaz.
Yapsalar dahi sizin seviyenizi fark edince buna bir son verirler. ''Onlar bizi istemiyor!'' gibi bir yargıyla davranmak çok yanlış. Gitmeden ya da gidince bu tip düşünceler içinde olursanız, yaşadığınız her olumsuzluk size batar.
Karşı tarafı sürekli ayrımcılıkla / ırkçılıkla falan suçlayacak yer ararsınız. Bu çok tehlikeli bir tutum. İngilizceniz varsa gittiğiniz ülkenin diline odaklanmaya çalışın. Bir yere çağırılınca gidin, arkadaş ortamlarına girin, köşenize çekilmeyin. Bulunduğunuz yere uyum sağlamaya çalıştığınızı göstermek de önemli bir adımdır.
İnsan sürekli evrim içindedir. Bunu unutmayın. Nasıl gittiğiniz yerin mevsimine göre giyiniyorsanız; aynı şekilde gittiğiniz yerin kültürel değerlerine uygun şekilde yaşamayı deneyebilir, adapte olmak için çaba gösterebilirsiniz.
Size uyarsa ne iyi, uymazsa; sevmezseniz ayrılırsınız. Dil öğrenmemek, sürekli kendi ülkenizden kişilerle takılmak, aynı üç beş mekan arasında mekik dokumak, bulunduğunuz yerin kültürünü hor görmek ve bunun gibi pek çok şey sizi olumsuz anlamda ayrıştırır.
Adaptasyon kötü bir şey değil. Kimse sizden dilinizi, kültürünüzü çalmıyor. Batı'da ırkçılık yükseliyor. Bu bir gerçek ve ne yazık ki böyle salak bir döneme geldik. Ancak devlet politikaları ve kitlelerin cahilliği sizin görüşlerinizde derin kırılmalar yaratmamalı.
Halklar kardeştir.
Gittiğiniz her ülkede kendiniz gibi insanlar bulacaksınız. Hangi politik görüşte olursanız olun, kendi çevrenizi oluşturabilir, kendi dünyanıza aldığınız insanlarla yaşayabilirsiniz. Tüm mesele kafayı açık tutmakta. Yeni uyarıcılara açık olmakta ve karşılaşılan her yeni şeyi ön yargısız biçimde değerlendirebilmekte. Üç buçuk yıllık göçmenlik tecrübelerimle anlatacaklarım şimdilik bu kadar."*