polislik icin de link surada: https://yesilkartforum.com/forum/topic/1406/abd-de-polislik
forumda basit bir arama bile yapmadan yeni baslik olusturmayin.
Tam sular duruluyor derken yeni bir bomba geldi bankacımızdan. Arkadaşımın iş/gelir bilgileri onaylanmış ama benim iş/gelir bilgilerim onaylanmamış banka tarafından. Neden diye sordum. İşvereninle görüşmüşler, işverenin orada 90 gün boyunca çalışmaya devam etmeyeceğini düşündüğünü söylemiş, o yüzden senin gelir bilgilerin onaylanmadı dedi bankacı. Ben şok oldum. Tabi yine bankacının bir şeyleri yanlış anladığını ya da yanlış aktardığını düşündüm. Arkadaşıma hemen yazdım. Kendisi işteydi zaten. Gitmiş müdüre siz Ezgi’yi işten mi çıkarttınız diye sormuş bankacının yazdığını göstererek. Müdürü de hayır ama patronla konuşayım demiş. Kadın patron olayın bankacının anlattığı gibi olmadığını, benim yaptığım işten memnun olduğunu, kendisine benim için de arkadaşım için de 90 gündür orada mı çalışıyor diye sorulduğunu ve kendisinin arkadaşım için de benim için de hayır dediğini söylemiş. Çünkü arkadaşım orada yeniden çalışmaya başlayalı 90 gün olmamıştı henüz. Dolayısıyla ikimiz için de 90 günü tamamlamadığımız bilgisini vermiş bankaya. Arkadaşım için önceden ne kadar çalıştığı da sorulmuş ekstra olarak onu cevaplamış. 90 günün sorulmasının sebebi deneme süresi 90 gün burada galiba o yüzden.
Bu bilgiler ışığında ben hemen bankacımızla tekrar iletişime geçtim tabi ki. Ortada -yine- bir yanlış anlaşılma olduğunu, aslında patronun söylediğinin o olmadığını, isterlerse onunla tekrar iletişime geçebileceklerini söyledim. Bankacımız tamam ben bu konuyu yetkili ekibe bildiriyorum dese de bence pek umursamadı. Çünkü benim gelirimin onaylanmamış olmasının kredimizi net bir şekilde olumsuz etkilemeyeceğini söyledi. Evin değerlemesine, arkadaşımın gelirine falan da bağlıymış. Bir de anladığım kadarıyla benim gelirim evi almak için tek başına yeterli olduğu onaylanmamış olabilirmiş ama arkadaşımla ortak kredi çektiğimiz için toplam gelir olarak onaylanabilirmiş. Gerçekten bizim bu bankacıyı anlamak çok zor.
Ohio'nun karinda kisinda, o sogukta hic hasta olmamis ben, Türkiye’den ayrılmadan önce hasta oldum. Türkiye’de neredeyse herkesin hasta olduğu bir dönem vardı, tam da o dönemdi. Normalde ben hasta olup ilaç falan kullanmam ama 2 gün içerisinde uçuşum vardı ve sonraki gün de işe gitmem gerekiyordu. Üstelik bu uçuşta yanımda nakit para taşıyacaktım, dikkatli olmalıydım. O yüzden kullanabildiğim kadar ilaç ve serum kullandım. Normalde tek bir serumla bile kendimi toparlardım ama bünyem artık nasıl zayıf düştüyse 4 serumdan sonra bile bir türlü kendimi toparlayamıyordum. Bir şekilde idare edeceğimi biliyordum ama ailemin aklı bende kalıyordu, bu sefer bu yüzden endişeliydim.
Tüm işlemlerimi halletmiş, tüm belgelerimi toplamış, paramı yanıma almış, geri yola koyulmak üzere havaalanına gelmiştim. Havaalanında kardeşime telefonumu hediye ettim. Amerika’ya ilk geldiğim zaman gibi olmuştu, elimde ucuz yollu bir telefonla dönüyordum evime. Bu seferki vedalaşmam farklıydı ama. Hala hastaydım ama ilaç kullanıyor, sağlam durmaya çalışıyordum. Belki hastalığın etkisinden olmuştur belki Türkiye’de çok az kaldığımdan olmuştur, biraz hüzünlü bir ayrılık oldu bu sefer benim için. Amerika’ya yerleşmeye gelirken güle oynaya gelen ben, hastalıktan ve yorgunluktan ayakta zar zor duruyor, gözlerim dolu bir şekilde uçağa bineceğim kapıya doğru hırıltılı hırıltılı nefes alarak yol alıyordum. Mümkün olduğunca hastalığımı belli etmemeye çalışıyordum, zaten ilk hasta olduğum güne göre daha iyiydim de ama yine de bünyemin hala zayıf olduğunu hissediyordum. Daha önce hiç böyle olmamıştım. Vedalaşmaları kimse sevmez, ben de sevmem. Ama ben soğukkanlıyımdır. Benim için en zor olan vedalaşmalar benim gittiğim vedalaşmalar değil de, ben gurbetteyken beni ardında bırakıp benden gidildiğinde oluyor. Yani bu onlardan biri olmamalıydı. Amerika’da iyi kötü düzenimi kurmuştum. Evime dönüyordum. Beni zorla gönderdikleri bir yere gitmiyordum, bile isteye seve seve gidiyordum aslında. Ama nedense farklı olmuştu işte bu sefer. Türkiye’de zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Sanki sürekli bir şeyle meşguldüm, sürekli bir şeyler için koşturuyordum ama hiçbir şeye yetişememiş, yapmak istediğim hiçbir şeyi yapamamışım gibi geliyordu. Halbuki halletmek için geldiğim her şeyi halletmiş, görmek istediğim herkesi de görmüştüm ama yetmemişti işte.
Ben ne yaptım, bu 2 haftada nasıl hızla geçti böyle zaman diye düşüncelere dalmış yürürken uçağa bineceğim kapıya sonunda vardım. Valiz kontrolünde görevli, tüm valizlerin içini incelerken parayı koyduğum kutuyu açtı ve bir anlık şokla ağzı açık kaldı. Keşke herkes içinde öyle şak diye açmasaydınız dedim. Hayır, zaten üstümde nakit taşıdığım için tedirginim, bir de herkesin nakit taşıdığımı görmesine ne gerek vardı? Kendi orijinal kapalı kutusunda olmayan her şeyi açıp içine bakmamız gerekiyor dedi. İçinde para olan çantama sarılarak uçtum bütün yolu.
Chicago'ya indiğimde havaalanında inanılmaz bir kuyruk vardı. Sadece gümrükten geçmek için 3 saat kuyrukta bekledim. Bu yüzden kendi aktarma uçuşumu kaçırmış oldum. Uçuşunu kaçıran sadece ben değildim; hemen hemen herkes uçağını kaçırdığı için yeni uçuş veya gece kalacak otel ayarlamak isteyenlerin sırası da çoktu ve muhtemelen bir sonraki uçuşa da yetişemeyecektim o yüzden. Üstümdeki paradan kurtulmak istiyordum bir an önce, para ise bana kabus olmaya devam ediyordu. 2 orta 1 küçük valizim ve içinde para olan küçük çantamla beraber hastalığıma yenik düşmeden, bir an önce evime varmak istiyordum.
Son uçağın kalkmasına 1 saat 5 dakika vardı. Eğer tam şu anda bileti alırsam koşa koşa belki yetişirdim uçağa. Önümde sıra çoktu. 1 saat sonra olan uçağa değil, 2 saat sonra olan uçak bile olsa yetişemezdim. Çünkü herkes tek tek otel ayarlıyor, çoğu insan 10-15 dakika kioskta tartışarak sırayı tıkıyordu. Sıranın arasından sıyrılıp bir görevlinin yanına gittim ve son uçağa yetişebilmem için dakikalar var, eğer bana hemen bilet verirseniz belki yetişirim diyerek ricada bulundum. Sağ olsun beni kırmadı ve biletimi basıp getirdi. Çok teşekkür ederek oradan ayrıldım ve valizlerimle gidebildiğim kadar hızlı check-in’e gitmeye koyuldum.
Havaalanı metrosuyla terminal değiştirdim. Check-in kapanmadan yetişmiştim. Valizlerimi aldılar ama uçağın kapılarının kapanmasına çok az vakit kaldığını, acele etmem gerektiğini söylediler. Uçağın hangi kapıda olduğunu sorup var gücümle koşarak oradan ayrıldım.
Ben acele ediyordum da güvenlik çantamı arayarak beni oyaladı. İlaç içtiğim için yanımda küçük su vardı. Sıvı sınırına dikkat ederek almıştım. Ama yine de test etmek istediler. Güvenlikten ayrıldığım gibi küçük valizim ve önümde ben koştukça zıplayan çantamla son kalan gücümle koşuyordum. Uçak kapılarını kapatacak dedikleri saatten 5 dakika önce bana söyledikleri kapıya gelmiştim. Ama hiç kimse yoktu orada. Ne bekleyen biri ne bir görevli, hiç kimse!
Yol üstü gördüğüm United Airlines deskine doğru koşmaya, en azından koşmaya çalışmaya başladım. Artık hiç gücüm kalmamıştı, soluğum kesiliyordu. Nefes nefese onlara derdimi anlattım. Kapıda kimse olmadığını, zaten hasta olduğumu, sadece bir an önce evime gitmek istediğimi söyledim. "Dur, dur sakinleş" diyerek önce beni bir sakinleştirmeye çalıştılar. "Lütfen öyle hastayım, kötüyüm falan deme çünkü gerçekten öyleysen zaten seni uçağa alamayız" dediler. Keşke ekrandan baksaydın kapıya, check-in yapanlar sana doğru kapıyı söylememiş, onlar da bilmiyorlar bazen dediler ayrıca. "Dur öğreniriz şimdi, eğer uçak hala buradaysa biraz bekletiriz" diyerek telsiziyle konuşmaya başladı. Su dedim, biraz su alabilir miyim varsa? Hem su verdiler hem de daha sonra ihtiyacım olursa havaalanında suyumu doldururum diye suluklu seyahat seti verdiler. Ben soluklanıp biraz su içerken onlar da hala uçakla iletişime geçmeye çalışıyorlardı. Uçak kapıları kapatmış ve taksiye hazırlanıyormuş. Yani o uçağı da kaçırmıştım.
O kadar yoldan gelmiştim hasta hasta ve bu gece evime bile gidemeyecektim. Geçecek, geçecek, bunlar da geçecek. United Airlines bana ertesi güne bilet kesiyordu, sabah ilk bileti mi yoksa gün içinde başka bir saatte mi istediğimi sordular. İlk bilet olsun lütfen dedim. Yeni biletimi verdiler, teşekkür ettim kendilerine. Şimdi THY’yi arayıp onlardan bana otel ayarlamalarını isteyebileceğimi veya havaalanında bekleyebileceğimi söylediler. Hem çok yorgundum hem de üstümdeki parayla havaalanında kalmak istemiyordum. United deskinden ayrılıp ilk gördüğüm yere oturdum.
THY’ye telefonla ulaşmaya çalışıyordum ama telefona çıkan bana yardımcı olabilecek kimse yoktu. Havaalanında yeniden terminal değiştirip THY’nin bulunduğu terminale geçtim. En azından ilk seferki gibi ağır valizlerim yoktu bu sefer, onları ben binemesem de uçağa vermiştim. THY kiosku da kapalıydı aslında. Ama ben oraya vardığımda bir çalışan, başka birine yardımcı oluyordu. Ben de onunla işinin bitmesini bekleyip ondan yardım istedim.
Gece 12'ye geliyordu saat. Sabah 6’da uçuşum vardı. Otele ihtiyacım olduğunu söyledim. Çalışan bana “Birkaç saat için otele mi gideceksin?” dedi saçma bir tavırla. "Yorgunum, uykum var ve üzerimi değiştirmem gerekiyor, evet otel ayarlamanızı istiyorum" dedim. Peki ben bir danışayım dedi ve içeri gitti. Çıktığında elinde bir kâğıtla gelmişti. Gece için bana otel ayarlamışlar, akşam yemeği ve sabah kahvaltısı için de bir bütçe vermişler. Otelin servisini arayıp çağırmamı, beni havaalanından alacaklarını söyledi.
Otelin servisinin beni alacağı kapıya giderken yolda bana akşam uçağına bilet kesen görevliyi gördüm. "Aaa, sen hâlâ burada mısın? Ne oldu?" diye sordu. Maalesef uçağa yetişemediğimi, bu gece otelde kalacağımı, yine de kendisine çok minnettar olduğumu söyledim. Olsun, şansını denedin en azından dedi.
Otele vardığımda, THY’den aldığım kağıdı resepsiyona verdim. Akşam yemeği servisinin çoktan bittiğini, sabah 4.30'da servise bineceğim için kahvaltının da henüz başlamamış olacağını yani yemek haklarımı kullanamayacağımı söyledi resepsiyonda çalışan kişi. Peki suyunuz, içeceğiniz falan var mı? dedim. "Aa, aslında size bunu vereyim" diyerek güzel bir paket uzattı. İçinde su, enerji içeceği, meyve, cips, jelibon vs. olan bir paketti. Teşekkür ettim.
Kendisinden bir ricada daha bulundum; telefonumun şarjı bitiyordu ve şarj aletim yoktu. Çünkü iPhone’umu kardeşime bırakmış, kendim Android kullanıyordum ve bu gece eve varamamak planlarım arasında yoktu. O yüzden şarj aletim de yoktu. Telefonumu istersem orada şarja bırakabileceğimi ama politikaları gereği odaya şarj aletini veremeyeceğini söyledi. "Zaten çok erken kalkacağım ve söz, aleti geri getiririm; telefonum olmazsa sabaha uyanamam" dedim. Görevli, geri getirmeyi unutma diyerek aleti bana verdi ve sabah istediğim saatte aranarak uyandırılabileceğimi söyledi. Lütfen arayarak uyandırın beni dedim.
Odaya girip kapıyı kilitleyip kendimi yatağa atmak istiyordum hemen. Önce odayı bir inceledim, beklentimin çok üstündeydi. Aslında Amerika’da kaldığım oteller arasında en büyük odaydı. Vaktim olsa orada daha güzel zaman geçirmek isterdim. THY’nin bana verdiği kağıtta odanın gecelik ücretinin 80 dolar olduğu yazıyordu, o yüzden çok iyi bir yer olmasını beklemiyordum ama o fiyatın gerçek olması imkansız; çünkü süit oda vermişlerdi. Ya THY’ye özel fiyat ya da ellerinde kalan odaları geceleri ucuza veriyorlar, bilemiyorum. Sonuçta birkaç saat kaldım sadece. Aslında düşününce saatliği 20 dolardan kalmış oluyordum.
Telefonumu şarja taktım ve yastığa kafamı koyup gözümü kapattım. Gözümü açtığımda odanın telefonu çalıyordu ve uyanma saatim gelmişti. Ama gerçekte sanki 2 dakika önce gözümü kapatmışım gibi geliyordu. Öyle çabuk geçmişti zaman ve yerimden hiç kımıldamamıştım bile bu sürede. Yatak çarşaf bile neredeyse bozulmamıştı hiç.
Sabah, otelin verdiği paketten bir şeyler yiyip hemen bir ilaç içtim. Şarj aletini resepsiyona geri verirken yine teşekkür ettim. Servisle erkenden havaalanına gittim ve kapılar açılmadan çok önce kapıda beklemeye başladım bile. Bugün her şey yolundaydı, bundan sonra da her şey tıkırında ilerleyecekti. Türkiye'den dönüşümü cumartesi gününe ayarlamıştım. Yol yorgunu olurum, jetlag olurum, uçak rötar yapar falan diye düşünüp özellikle pazara almamıştım; iyi ki de öyle yapmışım. Pazar sabahı ancak Cleveland havaalanına inebildim. Normalde valizlerim önceki akşamdan ulaşmış olmalıydı ama benim yetişemediğim uçağa muhtemelen onlar da yetişememiştir diye düşünerek bantın yanında valizlerimi beklemeye başladım ve bingo! Onlar da benimle aynı uçuşla gelmişler. Valizlerimi de aldıktan sonra havaalanında arkadaşımla buluştum ve eve doğru yola koyulduk.
@MySea, içinde söyledi: Amerika'da Yaşayanlardan Yaşam Maliyeti Örnekleri
Isyerinden bir arkadasin evinin arka bahcelerinde 4-5 adet ari kovanlari var. Bu ilkbaharda elde ettileri ballari yarim kiloluk olacak sekilde kavanozlamislar ve tanidiklarina dagitiyorlarmis. 2 kavanoz da bana verdi. Tamamen organic ve dogal.
Burada kendi balını, kendi yumurtasını kendisi yetiştiren çok fazla insan var. Özellikle bal ve yumurtayı fazla yaptıkları zaman satıyorlar. Hem de öyle pazarda falan değil. Adam kapının önüne Honey for Sale diye tabela koyuyor. Küçük bir tezgah ve tezgahta da kimse yok. İlgileniyorsan duruyorsun, parayı bırakıp balı alıyor ve yoluna devam ediyorsun.
Boyutlarına ve şişelemesine göre balın $8-50 arası bir fiyatlaması vardı benim gördüğüm. Yumurtayı ise $3-5 arası görüyorum genelde ama hiç onlar için durup detaylı bakmadım.
Bu insansız satış olayı çok hoşuma gidiyor benim. Yaz sonlarında odun kesip balya balya onları da aynı şekilde fiyatlayıp satanlar oluyor. Adamlar kapısının önüne, yola en yakın şekilde bırakmış oluyorlar. Yani durup kolayca alabilirsiniz. İnsanların birbirine güveni olduğunu, suç oranı düşük bir mahallede olduğumu tahmin ediyorum böyle insansız satışlar gördükçe.
@baran-bozdogan Hayır onu kastetmedim. Şahsen, yasal olmayan hiç bir davranışa sıcak bakmam. Kastettiğim şey; şu kadar kazanç sağlarsınız deseydim, birilerine göre çok başkasına göre az gelebilirdi. Zira bu konuda “FİKRİ” olan çok. Gereksiz bir tartışma olabilirdi. En güzeli bireylerin bizatihi tecrübe etmeleri.
@Darko Mesajın ve temennilerin için çok teşekkür ederim.Umarım hayallerine kavuşursun
@valour rendering ,cad ,auto desk vs iyiyseniz is cok hele birde burda okursaniz 5 sene icinde iyi bir planlama ile guzel yerlere gelirsiniz.Dedigim gibi land of opportunity. AMA sunuda unutmamak lazim amerikada sozlesmeler at will yani isverende sizde istediniz zaman çıkabilirsiniz. Adam durduk yere atabilir .Bunuda goz onunde bulundurun.Ben sizin yeriniz olsam mock bir resume hazirlayip hatta linkedn bile indeed uzerinden islere basvurup mulakatalara girerdim.Bir hafta sirf ny bolgesi oteki hafta Texas boyle boyle kafamda bir plan yapardim.Su anda buyuk kriz var ama amerika en az etkilenen bir ulke.
@Sayal, içinde söyledi: Absürd, Detaycı, Obsesif, Cevaplanması Şart Olmayan Ama Kimine Göre Cevabı Önemli Sorular
Ayakkabi konusu kirmizi cizgimdir. Her marka her model giyip deneyen birisi olarak sunu soyleyebilirim. Bildiginiz butun markalari unutun.
1- ON - Cloudmonster
2-Hoka
3-Brooks
deneyin aradaki farki gorun. bunca zaman ayakkabi diye ne giymisiz biz diyeceksiniz.
sevgiler,
Ilgilenenler icin:
https://www.on-running.com/en-us/products/cloudmonster-61/mens@Mine-İpek Çalıştığım şirket tarafından işlemler yürütüldü, herhangi bir aracı/sponsor kurum ile çalışmadım.
Turkiye'den Turkce kitap almak isteyenler icin asagidaki websitesini tavsiye ederim. Ben kullandim ve memnun kaldim. ABD'e shipping yapiyorlar.
Kitapyurdu, Kitapla buluşmanın en kolay yolu2 hafta önce san francisco'ya geldim. 3 gün san diego, 2 gün los angeles gezdim. san francisco'da çinli ve hintli nüfus dışında kimseyi görmüyorum. burada bir düzen oturtmaya çalışmak istiyorum ama emin olamıyorum.
amerikan kültürünü sevdiğim için amerikaya geldim.
san francisco'da business mindseti olan (non-tech) insanlarla nerede tanışabilirim?
@FreeWoRLD Bu iletinizi yazalı neredeyse 5 yıl olacak. Hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirebildiniz?
@seray Asagidaki link de aciklamalar ve bilgiler mevcut:
Facts About SNAP | Food and Nutrition Service@Laçin-Boz slm NJ de dusunebilirsiniz ancak NY ve NJ eyaletlerinde ev kiralari cok pahali. Bunlara MA ve CT da dahil edilebilir. Nereyi sececeginiz tamamiyla maddi durumunuza bagli. Mesleginiz gecerli bir meslek. Ingilizceniz iyi ise ve networking ya da software de tecrubeniz varsa, ABD nin her yerinde is bulmaniz olasi.
@Jiyan-Zoroğlan Ben de merak ettim doğrusu 🙂 nextdoor.com bildiğim tek uygulamaydı.
@debbieLA77, ABD'de federal devlet tum eyaletlerdeki gelirlerden (sahis yada sirket geliri fark etmez) vergi alir. Bazi eyaletler bu federal hukumete ek olarak eyaletinde gelir elde edenlerden vergi alir, bazi eyaletler ise almaz. Ozetle bazi eyaletler "Federal+Eyalet" bazi eyaletler ise sadece "Federal" gelir vergisi toplar.
@denizci10 Merhaba, öncelikle zaman ayırıp seyahatiniz hakkında detaylı verdiğiniz bilgiler için teşekkür etmek isterim. Biz de 3 kişilik aileyiz Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşme planlarımız özellikle son günlerde sohbetlerimizin ana konularından. Florida veya Texas eyaletleri üzerinde yoğunlaştık öncelikle ailemi götürmeden iş kurmayı daha sonra ev okul meselelerine çözmek istiyoruz. Ziyaretleriniz esnasın da edindiğiniz tecrübelere dayanarak kendi işimizi kurmak için hangi iş alanları size fizibil geldi?
@denizci10, içinde söyledi: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmen Olmayan Kişilerin Tecrübeleri
@dytmelek Florida nın sıcağı be güneşi katlanılır ama Texas ın sıcağı bambaşka... Texas da sanki güneş değil derinize lazer tutuyorlarmış gibi bir sıcak var... Florida nın avantajı tamamen deniz ile çevrili olmasından dolayı hava akımı oluyor... Yani Mersin ve Adana gibi düşünebilirsiniz... Diğer sorunuza gelirsek de Florida da Boca ile Miami arasında uygun yerler bulursunuz ama denize yaklaştıkça fiyatlar artar denizden uzaklaştıkça da fiyatlar azalır... Yani demem o ki her yerde bütçenize göre bişeyler bulabilirsiniz... şunu söyleyeyim 50 bin dolarlık bir yer almayı düşünüyorsanız minimum 150 bin dolar ile gidin derim... tabi bu benim düşüncem... devir ücreti, izinler, şirket kurulumu, avukat parası haricinde araç, ev kirası ve depozitosu, ev eşyası falan derken bir 50 bin daha gider... kalan 50 bin de sizin oradaki ilk bikaç aydaki elinizde olması gereken para olmalı ki para olmalı... Yani kendinizi ona göre ayarlayın derim...
Yaa Teksas için Adana gibi diyorlardı çok şaşırdım o durumda Houston konusunu şimdilik kapatıyorum Zaten eşim de hiç istemiyor Teksas’ı. Mersin gibiyse Florida sıcağına da dayanabiliriz
Bizim planımızda da ilk gidince yapacağımız harcamalar için 50bin dolar ayırmak vardı, sizin söylediğinizle de örtüşmüş oldu. Mesele orada hem uygun hem iyi iş yapan yeri bulabilmek, umarım hepimiz bu hedefimize ulaşırız. Siz yolu yarıladınız, sanırım Eylülde temelli gidiyorsunuz, daha sizden okuyacak ne güzel deneyimler olacaktır, darısı tüm Amerika hayalleri kuranlara
@dytmelek iş konusunu dert etmeyin bence. Oraya gidince iş bulmak daha kolay oluyor. Hem görünce hem de insanlarla yani dükkan sahibi ya da broker ile görüşünce fiyat pazarlığı da yapabiliyorsunuz işletmeyi de rahatlıkla görüyorsunuz böylece kafanız daha rahat oluyor. Ondan stres yapmayın derim. İnşallah daha çok deneyim yaşar buradan paylaşıp sizlere yardımcı olurum. Teşekkür ederim güzel sözleriniz için.
@gurusun vallahi benim tavsiyem çalışan bulamazsanız bile işletmeyi yürütebilecek bir iş kolunu yapmanız ya da önceden tecrübesini yaşadığınız bir iş yapmanız. Ben ondan coffeeshop, ice cream ya da frozen yogurt işini tavsiye ediyorum. Kendim de bu sektörlerde iş bakıyorum. Donut, bagel gibi işleri de yapabilirsiniz. Bunlar da tek başınıza yapabileceğiniz işlerdir. Ya da buna benzer kolay işler olmalı. Restorant gibi işler zor ve sıkıntılı çünkü şef ayrılırsa mutfağa girmek zorunda kalırsınız bu da sıkıntı demektir.
Peki ice cream işi yapınca yanımızda mutlaka green cardlı birine iş vermemiz gerekiyor mu?
@Bolubeyi yasal çalışma izni olan herkese diye biliyorum. Vatandaşı, green cardlısı fark etmiyor
@Bolubeyi aynen öyle amerikan vatandaşı veya greencard lı birilerini istihdam etmeniz gerekiyor... en az bir full time ya da 2 part time...
Seyahatimizde kullandığımız iki ürün hakkında bilgi paylaştım aşağıdaki linkte.
https://yesilkartforum.com/forum/topic/189/ucak-yolculugu-ve-ucak-bileti/1819
@denizci10 selamlar, siz vizeye konsolosluk uzerinden mi basvuracaksiniz? Bahsettiginiz bu tip isler icin sektor tecrubesi araniyor mu?
@Eren-0 hayır niyetimiz abd den başvurmak. Eğitim arıyorlar. Mesela coffeshop açsam ya da devralsam ben neden bu işi yapmak istediğimi anlatmam gerekiyor. Ben de bu yüzden barista eğitimi aldım mesela.
@dytmelek, içinde söyledi: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmen Olmayan Kişilerin Tecrübeleri
@denizci10, içinde söyledi: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmen Olmayan Kişilerin Tecrübeleri
@dytmelek Florida nın sıcağı be güneşi katlanılır ama Texas ın sıcağı bambaşka... Texas da sanki güneş değil derinize lazer tutuyorlarmış gibi bir sıcak var... Florida nın avantajı tamamen deniz ile çevrili olmasından dolayı hava akımı oluyor... Yani Mersin ve Adana gibi düşünebilirsiniz... Diğer sorunuza gelirsek de Florida da Boca ile Miami arasında uygun yerler bulursunuz ama denize yaklaştıkça fiyatlar artar denizden uzaklaştıkça da fiyatlar azalır... Yani demem o ki her yerde bütçenize göre bişeyler bulabilirsiniz... şunu söyleyeyim 50 bin dolarlık bir yer almayı düşünüyorsanız minimum 150 bin dolar ile gidin derim... tabi bu benim düşüncem... devir ücreti, izinler, şirket kurulumu, avukat parası haricinde araç, ev kirası ve depozitosu, ev eşyası falan derken bir 50 bin daha gider... kalan 50 bin de sizin oradaki ilk bikaç aydaki elinizde olması gereken para olmalı ki para olmalı... Yani kendinizi ona göre ayarlayın derim...
Yaa Teksas için Adana gibi diyorlardı çok şaşırdım o durumda Houston konusunu şimdilik kapatıyorum Zaten eşim de hiç istemiyor Teksas’ı. Mersin gibiyse Florida sıcağına da dayanabiliriz
Bizim planımızda da ilk gidince yapacağımız harcamalar için 50bin dolar ayırmak vardı, sizin söylediğinizle de örtüşmüş oldu. Mesele orada hem uygun hem iyi iş yapan yeri bulabilmek, umarım hepimiz bu hedefimize ulaşırız. Siz yolu yarıladınız, sanırım Eylülde temelli gidiyorsunuz, daha sizden okuyacak ne güzel deneyimler olacaktır, darısı tüm Amerika hayalleri kuranlara
Florida ile Houston yada diger Texas sehirleri arasinda atla deve fark olmaz... Carsamba Florida destindeydim, aksaminda Houstona geldim... Birbiinden cok farkli degil...
Houston ve bazi Texas bolgelerini Adana'ya benzetirken sadece havasi ile degil, sosyolojik acidanda karsilastirarak soyluyoruz genellikle. Yani gomenin cok oldugu, genelde duz vs vs... Direk hava konusunda karsilastirirsaniz Mersin nemi ile adana sicagini bazi aylarda birlestirmeniz gerekir. Lakin insanlar asiriliklari konusmayi sever...
Mesela Iowa Chicago deyince herkes 'off cok soguk der, bende oyle... Halbuki kalan 6-7 ay cok guzel havasi var...
Houston florida vs deyince 'off cok sicak' deriz... yilin 8-9 ayinin bahar tadinda oldugundan bahsetmek gereir aslinda, cunku resmin buyuk parcasi bu oransal olarak...
yani kisacasi, milimetrik hesaba cok gerek yok, florida sehirleri ve houstona mersin adana gibi deyip gecin gitsin
@denizci10 Umarim isteklerinize ulasirsiniz ve guzel bir baslangiciniz olur burada...
@semavi iyi dilekleriniz çok teşekkür ederiz. Yine son noktayı koydunuz. Benim demek istediğimi tek cümle ile anlattınız. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle saygılar.
@semavi aslında düşününce dediğiniz gibi Kadir bey, 4 ay çok sıcak geçiyor olsa da kalan 8 ay bahar havası için dayanılır hem Teksas hem de Florida’nın aşırı sıcağına. Kayseri’de geçirdiğim 4 yıldan sonra soğuk iklimi hiç istemediğimi kesin anladım.
Bir diğer önemli konu yaşam maliyetlerindeki avantajlarından dolayı başlangıç için buralar bize daha çok uyuyor. Umarım bizler de sizin gibi hayalini kurduğumuz hayata kavuşuruz en kısa sürede
Teşekkür ederim bilgilendirmeniz için
@denizci10 Orçun bey E2 için eğitim şart mı yoksa siz başvuruyu güçlendirmesi için mi aldınız Barista eğitimini? Benim aklımda uzman olduğunuz bir konu olmasına gerek yok diye kalmış. Tabi biz de yapacağımız iş için içerikteki ürünlerin yapılışını öğrenmeyi planlıyorduk ama resmî bir eğitim, belge vb olmalı diye düşünmemiştik. Bir de Türkiye’den aldığımız eğitimler sertifikalar geçerli değil diye biliyorum siz eğitimi nerden aldınız.
@dytmelek ben geçen sene danışmanla görüşmüştüm kendisi söylemişti. Hikayenin inandırıcı olması için gerekli demişti. Sonuçta ya tecrübe olmalı ya da o konu ile ilgili eğitim almış olmalısınız demişti danışman. Eşim de bu kapsamda pastacılık kursları aldı. Çünkü bizim ilk planımız coffeeshop tu. Yani olmazsa olmaz mı tabi ki de değil ama olması avantaj sağlıyor. Hem personel bulamazsanız işi siz yaparsınız kolayca hem de vize için güzel bir kanıt olur.
@denizci10 evet izlediğim bir videoda, üretim kısmında çalışan personel bir sabah gelmezse onu işini yapabilecek kadar bilginiz olsun gibi birşey diyordu. Mantıken de öyle olmalı tabii. Biz şimdiden muzlu buzlu süt tarifini iyice geliştirdik diğerleri için de araştırma yapalım bakalım
@dytmelek bence de süper fikir
@denizci10 harika yazı teşekkürler detaylı paylaşım için. Sıkması bir yana dursun okurken gözde canlandırıp o şekilde okudum. Ayrıca tekrar hoş geldiniz
@istanbuladami çok teşekkür ederim. Ne mutlu bana sizlere bir faydası olduysa...
Merhaba hcam, 50bin$ E2 vizesi için yeterli gelir mi? Başvuruyu ABD den gerçekleştireceksiniz sanırım. Danışman ABD den mi yoksa tr den mi? Birde bildiğim kadarıyla E2 de vatandaşlık alinamiyormus. Firma faaliyet gösterdiği sürece oturum uzuyor ve uzatmada problem çıkma riski de var diye biliyorum.
Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum