Bir de yardımlaşmadaki eksikliğimizin başlıca sebeplerini ele almak lazım. Bence kendim başta olmak üzere genel bir etiketlemecilik, yaftalamacılık bizim en büyük hastalığımız. Kanada ile daha çok ilgileniyorum bu ara, ve kanada geyikleri diye bir kanal var youtube da, orada çocuk dedi ki, buraya geldiğimde kendimde değişen en büyük şey, bazı şeyleri yapmamaya başladığımı fark ettim. Irkçılık gibi, cinsiyetçilik gibi, trafikte barbarlık gibi. Çok doğru bir tespit. Farkında olmadığımız fakat üzerimize yapışan bu kötü alışkanlıklarımızı bu günden törpülemeye başlayabilsek, Amerikaya ve ya Kanadaya gittiğimizde o kozmopolit toplulukta daha ölçülü davranmamızı sağlar. Gidemezsek burayı güzelleştirmeye başlar.
Kendimde farkettiğim ve hoşlanmadığım, bir çoğumuzda bulunan kötü özellikler. Irkçılık, Cinsiyetçilik, Cinsel tercihlere toleranssızlık, Yardımlaşmama, Yere çöp atılmasından rahatsız olduğum halde atmak. Bu akp li bu fetöcü bu dinci ve ya bu dinsiz, bu solcu ayağı yapıyor, bu köylü diye benden olmayan (ben her kimsem) kişileri bir etiket altına toplayıp bütünün bir parçası muamelesi yapmak. Halbu ki çok temiz akp liler, çok temiz fetöcüler, çok temiz solcular pek ala var. Ama bizim ülkemizde bize dayatılan siyasi ayrımcılık, dini ayrımcılık, mali ayrımcılık, kültürel ayrımcılık bizleri böyle yapıyor. Barbarlığımızdan da bizim işimize geliyor. Bir resim görmüştüm, çamurlu çizmeleri köylü kıyafetiyle, belkide traktöründen yeni inmiş bir çiftçi, elleri arkasında bir resim galerisini gezip tabloları inceliyordu. Avrupada çekilmiş bir resimdi tabii bu. Bir diğer hastalığımız da diğer toplumların ekonomik ve kültürel seviyelerine ulaşamayacağımız takıntısı. Belki de avrupa da ve ya amerikada türkler bu yüzden birbirlerinden uzak duruyordur. Üzüm üzüme baka baka kararmasın hesabı.