Evet, genellikle insanlar karşılarında ki kişileri kendileri gibi bilerek ya ''acaba kandırılır mıyım?'' çekincesinde oluyor, yahut iyi niyetinden kandırılıyor.
Belki bazılarınız ''enayi'' yorumu yapabilir lakin, bizzat yaşadığım bir olayı paylaşmak isterim.
Bundan 3 sene önce bir araba aldım. İstanbul dan uçağa bindim ve Samsun'a gittim arabayı almak için. Satan kişi (kişi dediğime bakmayın, kişiliksiz'in ta kendisi), elinden tesbihi, dilinden Allah'ı düşürmüyor. Konuşmalarıyla öyle bir güven veriyor ki, ''tamam diyorsunuz, düzgün ve dürüst bir insan''. Arabayı expere gösterme gereği bile duymadım. Gerçi o zamanlar exper merkezleri bu denli yoğun değildi.
Velhasıl, ben arabayı aldım ve aynı gün İstanbul'a yola çıktım. Tam 1,5 hafta sonra arabanın motorundan gelen sesten rahatsız olduğumda, aslında motorun bitik olduğunu, geçici bir tamirat ile ört pas edilerek satıldığını öğrendim. Komple motor yaptırmak zorunda kaldım ve 7.000 TL masraf yaptım. ''Neyse, en azından sıfır motor oldu, bunda da vardır bir hayır'' diyerek kendimi motive etmeye çalışırken, es kaza yaşadığım bir olay vesilesi ile sadece 3 parça boyalı bilgisi verildiği halde aracın önden kazalı olduğu, ön, tavan ve direklerde ki hava yastıklarının patlamış ve onarılmadan kapatılmış olduğunu öğrendim. O dönem şimdi ki gibi ikinci el satışlarında katı kurallar olmadığından dolayı hiç bir hak iddia edemedim. Ve tam 17.000 TL zararla 6 ay sonra arabayı sattım, elbette tüm sorunlarını paylaşmak kaydıyla.
Şimdi enayiliğime mi yanayım, karşımdaki kişiyi kendim gibi sanmama mı?
Artık o güven gitti bir kere, cami imamı olsa expertiz raporunu almadan kaparo dahi vermem bir daha.