Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde… Develer tellal iken, pireler berber iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Ninem düştü beşikten, dedem düştü eşikten, biri kaptı maşayı, biri kaptı şişeyi, gösterdiler köşeyi… Ben kaçtım onlar kovaladı, onlar kovaladı ben kaçtım, az gittik uz gittik dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik, dönüp bir de arkamıza baktık ki ne görelim, bir arpa boyu yol gitmişiz… Bir varmış bir yokmuş, epey bir dunyalik biriktirmis, dunyayi gezerek vakit geciren bir adamin yolu Afrika’nin ormanlarina dusmus. Bir ara yardimcilari, esya tasiyicilari, ascisi, usagi ve digerlerinin oldugu gruptan ayri dusmus farketmeden. Ormanin derinliklerinde yurumeye baslamis. O yone mi bu yone mi gitsem diye dusunurken bir yandan da ne harika bir macera yasadigini hatirlatmis kendine. Efendime soyleyeyim, birkac ulu agaci astiginda, kendisini, yerde sessizce oturan ciliz mi ciliz, belli ki acliktan gozlerinin feri kacmis bir yerli halk grubunun onunde buluvermis. Alnindan ve saglikli tombik kirmizi yanaklarindan asagi dokulen terini elleriyle silip yerlilere bakmis. Onlar da sessizce kendisine yonelttikleri bakislarla oylece oturuyorlarmis. Zengin adam yerlilerin bu icler acisi haline cok acimis, ac adama balik verme balik tutmayi ogret sozunu hatirlayip gruba hitaben konusmaya baslamis: “ niye boyle ac sefil oturup bekliyorsunuz? Bir zamanlar ben de sizin gibiydim, cok yoksuldum ama sabrettim direndim ve sonunda uzak akrabamdan kalan mirasla dunyanin en zenginlerinden biri ooldum. Siz de vazgecmeyin haydi kalkin birseyler yapin, boylece zaman daha kolay gececektir “ demis. Gruptan cit cikmiyormus. Sonra, grubun lideri olmasi muhtemel, yasli yerli, gruba donup birseyler fisildamis. Sonra da grup tombik zengin adami yemis.