Herkese merhabalar,
Ne yazık ki ret aldım.
Önce kendi durumumdan bahsedeyim. Özel bir hastanede pazarlama yöneticisi olarak çalışıyorum. Yüksek lisans mezunuyum. Beş yıldır aynı yerde çalışıyorum. Bekarım ve kirada oturuyorum.
İstanbul konsolosluğun karşısında birçok cafe bulunuyor. Bu cafelere 50 TL karşılığında emanet teslim edebiliyorsunuz. Aynı zamanda bu cafelerde biyometrik fotoğrafta çekiliyor.
Amerikan vize randevular bir yıl falan sonrasına alındığı için yanınızda mutlaka güncel bir fotoğraf götürün. Çünkü bir çok kişiyi yeniden fotoğraf çektirmeleri için cafeye yolladılar.
Randevular 15 dakika da bir oluyor. Sizde randevu saatinizden 15 dakika önce kapıda sıraya geçiyorsunuz. İlk olarak kapıda üst araması yapılıyor. İçeriye Elektronik aletler (telefon, kulaklık, şarj cihazı vb.) ve çantalar alınmıyor. Sadece dosyalarınız ve cüzdanınızla giriyorsunuz.
İlk kontrolü geçtikten sonra biraz ileride yeniden bir sıraya dahil oluyorsunuz. Orada pasaportunuz ile randevu kontrolü yapılıyor. Fotoğrafınıza bakılıyor ve güncel değilse fotoğraf çektirmek için gönderiyorlar.
Randevu kontrolü yapıldıktan sonra bina girişinde X-ray'den geçiyorsunuz. Tıpkı havaalanındaki gibi size bir kutu veriyorlar ve kemerinizi falan bu kutuya koyarak geçiş yapıyorsunuz.
İstanbul konsolosluğunda vize randevuları ikinci katta yapılıyor. Asansörle ikinci kata çıkıp vize mülakatlarının yapıldığı odaya geçiyorsunuz.
Bu odada 9 adet gişe bulunuyor. İlk iki gişe pasaport kontrol gişesi, sonraki 2 gişe parmak izi gişesi, diğer 5 gişe ise mülakat gişesi. Mülakat gişeleri tam kapasiteyle çalışmıyor. Bugün 3 kişi gişede mülakat yapılıyordu. Diğer iki gişe kapalıydı.
Siz sırasıyla önce pasaport gişesine ardından parmak izi gişesine sonra da mülakat gişesine geçerek süreci tamamlıyorsunuz.
Bugün gerçekten çok kalabalıktı. Sıra çok yavaş ilerliyor. Dolayısıyla içeride işlemlerinizin bitmesi 40-45 dakikayı buluyor.
Peki mülakat nasıl geçti?
Tek kelime ile berbat geçti.
Memura suç bulmayacağım tamamıyla benim hatamdı.
Önce nereye gitmek istediğimi sordu.
Phoenix, Arizona dedim.
Ardından neden gitmek istediğimi sordu.
Konferansa katılacağımı belirttim.
Ne işle meşgul olduğumu sordu.
Özel bir hastanede pazarlama yöneticisi olduğumu söyledim.
Daha önce yurtdışına çıktın mı dedi?
Evet, Yunanistan'a gittim dedim.
İşte bu noktadan sonra işler boka sardı.:)
Yurtdışında hiç etkinliğe katıldın mı dedi?
Hayır katılmadım, ama yurtiçinde çok sayıda konferansa katıldım dedim.
İngilizce biliyor musun dedi.
İşte ret aldığım an bu andı.
Orada biraz duraksadım. Çünkü ingilizce seviyemi mi söylesem diye düşündüm. Sonra kısaca biliyorum dedim.
O bana baktı. Ben ona baktım.
Maalesef veremiyoruz dedi.
Muhtemelen memur orada benden ingilizce bir cevap bekledi.
Ben ingilizce cevap vermeyince o da ikna olmadı.
Ret aldığım halde vize almanın zor olmadığını düşünüyorum.
Çünkü çok fazla kişinin vize aldığını gördüm.
Gözlemlerime göre yaşlılar çok kolay vize alıyorlar.
70 yaş üzeri iki çift vardı.
Çiftlerden biri oldukça modern görünüşlüydü, diğeri ise bayağı kırsal kesimden gelmiş gibiydiler. Her iki çiftte vize aldı.
Gördüğüm iki öğrenci vardı. Her ikisi de öğrenci vizesi aldılar. Fakat şunu net olarak söyleyebilirim. Öğrencileri çok fazla zorluyorlar. Normal vize görüşmeleri 1-2 dakika sürüyorken, öğrenci vizesi için başvuranların vize mülakatları 5-6 dakika sürdü. Ve onların mülakatlar direkt bodoslama ingilizce olarak başlıyor.
Vize görüşmemde bana göre üç hatam vardı.
Birincisi yurtdışına etkinlik için hiç gitmemiş olmamdı. İkincisi ingilizce bildiğimi ortaya koyamamış olmamdı. Üçüncüsü de taktiksel olarak vize memurunun tuzağına düşmüş olmamdı.
Vize memuru çok hızlı mülakat gerçekleştirdi. Peşpeşe hızlı hızlı sorular sordu. Bende ona hızlı bir şekilde cevap vereyim diye düşünmeden yanıtlar verdim. Açıkçası onun bu taktiğini iyi yönetemedim.
Neyse kısmet değilmiş.
Daha iyi hazırlanıp yeniden başvuracağım.