Üyelik oluşturma ve foruma giriş konusunda sorun yaşayan üyelerimiz [email protected] adresine email gönderebilirler!
  • ⭐⭐

    Economist, Trump-Erdoğan ilişkisini inceledi: İkisi de oğulları yerine damatlarını terfi ettirdi

    Haftalık The Economist dergisinde Amerikan politikası üzerine görüşlerin yer bulduğu Lexington isimli köşede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşme mercek altına alındı. Yazıda iki lider arasındaki benzerliklere de dikkat çekildi, "İkisi de oğulları yerine kızlarının eşlerini terfi ettirdi" denildi.
    ABD basınında görüşme sonrası, Erdoğan'ın Trump üzerinde diğer liderlerden "daha farklı bir etkisi" olduğunu değerlendiren yazılar yayımlanmıştı.
    Economist'teki köşe yazısında da aynı görüş savunuldu ve "Diğer hiçbir lider, bu hafta Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington'da yaptığı gibi, Trump'ın yumuşak karnından yararlanma konusunda bu denli ehil olamadı" yorumu yapıldı.
    Yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama'nın Suriye politikası nedeniyle ayrı düşmesi ile başlayan ve sonrasında iki ülke ilişkilerinin kriz olarak anılan bir noktaya varması ile ilgili satır başları hatırlatıldı.
    "Donald Trump ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilginç sevgi" başlıklı yazıda, ABD ve Türkiye'nin liderler seviyesinin altındaki her noktada "birbirine sırtını döndüğü" savunuldu.

    Tüm bunlara karşın, Trump'ın "iki ülke birbirine en yakın noktada duruyor" ifadesi hatırlatıldı ve yazıda bunun olası gerekçelerine ilişkin savlar ortaya konuldu:
    "Güçlü liderlere karşı olağan ilgisinin yanında, Trump belki de bu ifadesiyle, Erdoğan ile kendisi arasındaki benzerliklere atıf yaptı. İki popülist lider de, ülkelerindeki mufazakarları harekete geçirme konusunda yetenekliler. İkisi de faizlere ve derin devlete kafayı takmış durumda. İkisi de aile ve iş hayatlarını siyasetle karıştırmış durumda. İkisi de, kendi oğulları yerine, kızlarının eşlerini terfi ettirdi. (Erdoğan örneğinde bu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak oluyor)"
    Yazıda, Trump'ın Türkiye'deki kişisel yatırımları da hatırlatıldı ve "Bazıları ulusal çıkarlardan daha fazlasının tehlikede olduğunu düşünebilir" denildi.
    'Trump, Erdoğan'ın arzuladığı, yaptırımların masadan kaldırılması sözünü vermiş değil'
    ABD Başkanı Trump'ın, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki operasyonuna yeşil ışık yakması da sonuçları bakımından ABD'nin "kaypak ve zayıf" görünmesine neden olduğu değerlendirildi. Bu hamlenin, Washington'daki Türk karşıtı havayı da yoğunlaştırma sonucu doğurduğu savunuldu ve Temsilciler Meclisi'ndeki "Ermeni Soykırımı" kararı buna bağlandı.
    Oluşan bu havanın Trump'ı, Erdoğan karşısında "sınırladığını" savunan yazı şu ifadelerle sonlanıyor:
    "Her ne kadar, bu hafta Beyaz Saray'da onu sevgi sözcüklerine boğmuş olsa da, Trump, Erdoğan'ın arzuladığı, yaptırımların masadan kaldırılması sözünü vermiş değil...
    İki liderin karşılıklı içerlemeleri de her halükarda kısa sürede çözülemeyecek konularla ilişkili. İki ülke liderler seviyesinin altındaki her seviyede birbirlerine sırtlarını dönmüş durumdalar. Üstelik de, müttefikliklerinin temelini oluşturan, NATO, Avrupa Birliği ve Orta Doğu'daki Amerikan politikası aşınmayı sürdürürken. Buradan geri dönüp dönemeyecekleri belirsiz"
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD ve Fransa, Suriye’deki yabancı IŞİD’lilerin nerede yargılanmaları gerektiği konusunda anlaşamadı

    Suriye'deki IŞİD üyeleri sorunu konusunda Washington'da dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleşen toplantıda ABD ve Avrupalı yetkililer arasındaki anlaşmazlık gün yüzüne çıktı.
    Fransa'nın IŞİD üyelerinin Irak'ta yargılanması önerisi, ABD tarafından "sorumsuzluk" olarak değerlendirildi.
    Fransa'nın teklifi ile gerçekleşen zirveye, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dahil, 30'dan fazla ülkenin yetkilileri katıldı.
    Toplantıda, IŞİD'e karşı kurulan uluslararası koalisyonun Avrupalı üyelerine seslenen ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, üyelerin, vatandaşı olan savaşçıları geri alması ve yargı karşısına çıkarması gerektiğini söyledi.
    ABD Dışişleri Bakanlığı Terörizmle Mücadele Koordinatörlüğü görevini yürüten Nathan Sales de, "ABD'nin, bu sorunu onlar adına çözmesini kimse beklememeli" mesajını verdi.

    'Suçu işledikleri yere en yakın yerde yargılansınlar'
    Amerika, Suriye'deki yabancı savaşçıların, vatandaşı oldukları ülkeler tarafından geri alınmasını ve oralarda yargılanmasını istiyor.
    Avrupa ülkeleri ise, söz konusu savaşçılarla ilgili, delillerin toplanmasının güçlüğü ve saldırı tehdidi gibi nedenler ileri sürerek bu teklife karşı çıkıyor.

    Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, toplantı sonrası medyaya, savaşçıların "suçu işledikleri yere olabilecek en yakın yerde adalet önüne çıkarılması gerektiği" görüşünü savundu.
    Hükümetinin pozisyonunu açıklayan Le Drian, savaşçıların büyük çoğunluğunun Irak ve Suriyeli oluşunu da gündeme getirdi.
    ABD Dışişleri Bakanlığı Terörizmle Mücadele Koordinatörü Sales ise görüş ayrılığının altını çizerek, "ABD, Irak'ın omuzlarına böyle bir yükü yüklemenin uygunsuz oldığunu düşünüyor. Özellikle de söz konusu savaşçılar Avrupalıyken" dedi.

    'Biz kimsenin DEAŞ mensubunun oteli değiliz.'
    Nathan Sales, Fransa'nın teklifi ile ilgili, "Irak'ın onların problemini çözmesini beklemeleri sorumsuzluktur" dedi.
    Sales, "Hala fırsat varken, hızla bu savaşçıların ilgili ülkeler tarafından geri alınmaları gerektiği görüşündeyiz" dedi.
    Aralarında Fransa ve İngiltere'nin de olduğu birçok Avrupa ülkesi, geri dönüşleri engellemek için vatandaşlık iptali yoluna gidiyor.
    Konu, Beyaz Saray'daki görüşmede de gündeme gelmiş, Erdoğan, 2 bin 200 IŞİD mensubunun Türkiye'nin elinde bulunduğunu söylemişti.
    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Avrupa ülkelerinin IŞİD mensuplarını vatandaşlıktan çıkarmaya başlaması için, "bu bizim açımızdan kabul edilebilir değildir." demişti.
    "Bu, aynı zamanda bir sorumsuzluktur." diyen Soylu, "Ben ne yapayım senin teröristini, ben nereme koyayım senin teröristini. Biz kimsenin DEAŞ mensubunun oteli değiliz." şeklinde konuşmuştu.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Babalar ve kızlarını birlikte bale yaparken gösteren video viral oldu

    ABD'deki bir okulda babalar ve kızlarını birlikte bale yaparken gösteren bir video viral oldu.
    Pensilvanya eyaletinin Philadelphia kentinde çekilen video, Echappe Dans ve Sanat Okulu'nun kurucusu Erin Lee tarafından Pazar günü sosyal medyaya yüklendi.
    Dünya çapında paylaşılan video, yüz binlerce kez izlendi ve ünlü isimlerden de beğeni topladı.
    Erin Lee, insanların babalara dair önyargılarını yıkmayı sevdiğini söylüyor.
    Lee, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Kendilerini bu şekilde adamış olmaları çok güzel" diyor.

    Ağırlıklı olarak Afrika kökenli Amerikalıların geldiği bir dans okulu olduklarını söyleyen Lee, babaların önyargılarla karşılaştığını ifade etti:
    "Onlara baktığınızda, harika babalar olacaklarını beklemiyorsunuz" dedi ve ekledi:
    "Bu doğru değil. Bu nedenle insanların fikirlerini biraz değiştirebilmek için platformumuzu kullanıyor olmamız çok iyi."

    Lee babaların kızlarını okula bırakıp, okuldan almaları ve çocukların dans yaşamlarında etkin bir rol oynamaları nedeniyle fikrin ortaya çıktığını söyledi:
    "İki yıl önce 'Dansa katılma fikrine ne dersiniz?' dedik ama 'Hayır' dediler. Dans salonunda yer almalarını sağlamak zor oldu.
    "İki yıl sonra, kendilerini adamış haldeler ve bu tarz babaların bu tür bir şeyin parçası olacağını düşünmezsiniz."
    Kız çocuklarının babaları yanlarındayken "liderlik vasfını üstlendiklerini" söyleyen Lee, "Doğal olarak babalarının bildiklerinden daha fazlasını biliyorlar, bu nedenle o anda eğitici olmaktan ötürü çok heyecanlılar" diye konuştu ve ekledi:
    "Babalarının ayaklarını, dizlerini büküşlerini düzeltiyorlar, bu yüzden bütün bu süreçte çok neşeliler."
    'Kızımı desteklemek için yapmak istedim'
    Baba-kız aktivitesi, okulda bir ay boyunca süren topluluk faaliyetlerinin bir parçası.
    "Good Morning America" (Günaydın Amerika) isimli bir televizyon programına konuşan bir baba, "Kızıma yaşamak ve yeni şeyler denemek zorunda olduğunu aşılıyorum. Benim için tereddüt edecek bir durum yoktu. Kızım için orada olmak ve onu desteklemek, bunu yapmak istedim" dedi.
    Video, aralarında Amerikalı oyuncu Jennifer Garner'ın da olduğu bir dizi ünlü tarafından paylaşıldı.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump-Erdoğan görüşmesine katılan Senatör Lindsey Graham, 'Ermeni soykırımı' tasarısının ABD Senatosu'nda oylanmasını engelledi

    ABD'de Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, 1915 olaylarının "Ermeni soykırımı" olarak tanınması yönündeki karar tasarısının Senato'da oylanmasını engelledi. Graham, kararıyla ilgili olarak, "Senatörler ne tarihe masum kisve katmalı ne de onu yeniden yazmalı" dedi.
    "Umarım Türkiye ile Ermenistan bir araya gelerek bu sorunu halleder" diye konuşan Graham tasarıya, "geçmişte yaşananlar nedeniyle değil, gelecek için" karşı çıktığını söyledi.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Washington'da ABD Başkanı Donald Trump ile ikili görüşmesinin ardından, iki lider bazı senatörlerle de bir araya gelmişti. Bu senatörler arasında Graham da bulunuyordu.
    Senato kuralları gereğince, herhangi bir senatör bir karar tasarısının Genel Kurul'da oylanmasını engelleyebiliyor.
    Lindsey Graham ise Trump'ın Suriye'nin kuzeydoğusundaki askerlerini güneye doğru çekerek, Türkiye'nin bu bölgeye askeri harekatının önünü açmasına en fazla itiraz eden isimlerin başında geliyordu.

    Graham, Barış Pınarı Harekatı'nın ardından, Türkiye'ye yönelik yaptırımların devreye sokulmasını öngören bir yasa tasarısını Senato gündemine taşımıştı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington ziyaretinde, Temsilciler Meclisi'nin "Ermeni soykırımı"nı tanıma kararına da değinmiş ve şöyle konuşmuştu:
    "104 yıl önce savaş sırasında yaşanmış bir meselede karar vericiler siyasetçiler değil tarihçiler olmalıdır. Türkiye diyalogdan ve özgür tartışmadan yanadır. Ermeni tarafına ortak tarihi komisyon kurulması teklifimiz hala geçerli. Silahlı kuvvetlerimizin arşivlerinde 1 milyondan fazla belge mevcut."
    Temsilciler Meclisi'nden geçmişti
    1915 olaylarını "Ermeni Soykırımı" olarak tanımlayan karar tasarısı 29 Ekim'de, Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi'nde 11'e karşı 405 oyla kabul edilmişti.
    Tasarıda, 1915 yılı ile 1923 yılları arasında yaşanan olayların "soykırım" olarak kabul edilmesi ve bu şekilde anılması isteniyordu.
    Söz konusu kararın bir bağlayıcılığı bulunmuyor. Yani Temsilciler Meclisi'nin kararı, ABD'nin 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanıdığı anlamına gelmiyor.
    Ancak bu kararın onaylanmasıyla birlikte ilk kez ABD Kongresi'nin bir kanadı 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemiş oldu.
    Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato'da da aynı konuda bir karar tasarısı bulunsa da, tasarı henüz gündeme alınmamıştı.
    Tasarıyı hazırlayan senatörlerden Demokrat Parti'den Robert Menendez, karar tasarısını Çarşamba günü Senato gündemine getirmek istemişti.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump-Erdoğan görüşmesinde hangi başlıklar öne çıktı?

    ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikili ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi.
    Toplantıda Suriye meselesinden, Fethullah Gülen'e, 1915 olaylarınının ABD Temsilciler Meclisi'nde "Ermeni Soykırımı" olarak tanımlanmasına kadar birçok başlık ele alındı.
    ABD Başkanı Trump'ın gündeme getirdiği konular arasında, iki ülke arasında 1 yılı aşkın süredir devam eden bir kriz olan S-400 savunma sistemi de yer aldı.
    Trump, Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 savunma sistemi için "Çok büyük zorluk oluşturuyor, umarız bunu düzeltebiliriz" şeklinde konuştu.
    S-400'lere ilişkin bir atıf da, görüşme trafiği sonrası Beyaz Saray'dan yapılan değerlendirme bildirisinde yer aldı.

    Beyaz Saray metninde, "Diğer konularda ilerleme sağlanabilmesi için, Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi konusu etrafındaki sorunları çözmeliyiz" ifadesi kullanıldı.
    Erdoğan: CIA'in Mazlum Kobani belgesini Trump'a verdik
    Cumhurbaşkanı Erdoğan ise basın toplantısında Patriot konusunu gündeme getirdi ve "Değerli dostum Türkiye'nin Patriot'lar konusunda karşılaştığı haksızlığı Osaka'da ifade etti. Türkiye'ye teklif verilmesi durumunda Patriot'ları almak istediğimizi tekrar söyledim" şeklinde konuştu.
    Erdoğan, Gülen'in iadesi talebini de gündeme getirdiğini açıkladı ve ABD'ye çok sayıda belge verdiklerini söyledi:
    "Bütün bu olayların faili olan bir insanın ABD'de 400 dönüm bir arazide yaşayarak oradan dünyadaki başka yerleri idare etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu seyahatimizde belgeler ayrıca getirdik, bunları da kendilerine takdim edeceğiz. Umarım bu belgeler ışığında bizden nasıl teröristler istendiğinde veriyorsak onlar da verirler"

    Cumhurbaşkanı, YPG lideri Mazlum Kobani ile ilgili bir soruya da "Bu teröristin ABD gibi bir ülkenin başkanı tarafından muhatap alınmasını üzüntüyle karşıladım." şeklinde konutşu.
    Erdoğan, Kobani için "Yüzdelerce insanımızın öldürülmesine neden olan bir teröristtir. Böyle birisinin bizim stratejik ortağımız tarafından böyle karşılanması bizi üzmüştür" dedi.
    ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) Mazlum Kobani'nin "terörist olduğunu belgelediğini ve kendilerine aktardığını" söyleyen Erdoğan, "Biz de Sayın Başkan'a aynen takdim ettik, gelen mektubu da aynen verdik" diye konuştu.
    'Mazlum Kobani ile çok iyi bir telefon konuşması yaptık'
    Sabah yazarı Hilal Kaplan, basın toplantısının soru cevap bölümünde Donald Trump'a, Mazlum Kobani'yi Beyaz Saray'a davet ettiğini hatırlattı ve "Bugünkü görüşme sonrası halen Kobani'yi Beyaz Saray'a davet etmeyi düşünüyor musunuz?" diye sordu.
    Trump, soruya önce, "Muhabir olduğunuza emin misiniz? Türkiye hükümeti için çalışmıyorsunuz değil mi?" karşılığını verdi. ABD Başkanı sonrasında, "Onunla (Mazlum Kobani) çok iyi bir telefon konuşması yaptık. Çok yakın çalışıyoruz. Sizin Cumhurbaşkanınız ile de çok yakın çalışıyoruz" dedi.
    Donald Trump sözlerinin devamında "Çok sayıda olumlu gelişme yaşanıyor. Neler olacağını göreceğiz" dedi.
    Basın toplantısındaki diğer başlıklar
    Basın toplantısında Barış Pınarı Harekatı ve Suriye'ye geri dönüşlerle ilgili planı da gündeme taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hedefimiz ilk güvenli bölge Irak sınırından Cerablus'a kadar olan bölgede 20 mil derinliğinde olan bölgeye 1 milyon insan yerleştirilebilir. Rakka, Deyrizor bu bölgeye de 1 milyon yerleştirilmesi halinde bu rakam 2 milyona ulaşmış olur." dedi.
    İlişkilerde yeni bir sayfa açmada kararlı olduklarını belirten Erdoğan, Türkiye'deki cezaevlerinde veya Suriye'deki cezaevlerinden kaçtıktan sonra yakalanan 2 bin 200 IŞİD mensubunun Türkiye'nin elinde bulunduğunu söyledi.
    Erdoğan, ABD'nin Orta Doğu'daki barış amacına ulaşabilmesi için en güvenilir ortağının Türkiye olacağını söyledi.
    29 Ekim'de Temsilciler Meclisi'nin Ermeni Soykırımı'nı tanıyan kararına da değinen Erdoğan, "104 yıl önce savaş sırasında yaşanmış bir meselede karar vericiler siyasetçiler değil tarihçiler olmalıdır. Türkiye diyalogdan ve özgür tartışmadan yanadır. Ermeni tarafına ortak tarihi komisyon kurulması teklifimiz hala geçerli. Silahlı kuvvetlerimizin arşivlerinde 1 milyondan fazla belge mevcut" dedi.

    Erdoğan bu kararın, iki ülke arasındaki ilişkileri dinamitlemek isteyenlere hizmet ettiğini savundu.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticaret konusunun da gündeme geldiğini ifade ederek, "100 milyar dolarlık ticaret hacmi için anlaştık. Bu ABD için de çok iyi olur. Bizim ticaret açığımızı da azaltmayı hedefliyoruz. Türkiye'den piyasalarını daha fazla açmasını talep ediyoruz ve bunu da yapıyorlar." dedi.
    Donald Trump, Avrupa'nın Suriyelilere yardımı konusunda "Avrupa'nın da Suriyelilerin maliyetini karşılaması lazım. 40 milyar dolar harcamış, Avrupa'nın da buna yardım etmesi lazım. Avrupa için çok zor bir durum olur, Türkiye'de 4 milyondan fazla sığınmacı var. Avrupa'yla bu konuyu konuştum ve yardım etmeleri gerektiğini söyledim" dedi.
    Kürtlere yönelik politikaları üzerine sorulan bir sorunun ardından Trump, "Kürtlerle iyi bir ilişkimiz oldu, onlarla başarılı bir şekilde DEAŞ'a karşı savaştık. Cumhurbaşkanıyla Kürtlerin arasında bir ayrılık olabilir ama onların da iyi ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de Kürtler de yaşıyor ve onlar da oldukça mutlu gibi geliyor. İyi bakılıyorlar eğitim ve sağlık açısından" dedi.
    Erdoğan ise "Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Kürtlerin içinden çıkan bir kısım teröristler, bunlar PKK'nın uzantılarıdır. Esed'in kuzey Suriye'deki Kürtleri kabul etmediği dönemde onlara pasaportlarını vermesini söyledik. Benim Parlamento'da partimin 50'den fazla Kürt milletvekilim var" ifadelerini kullandı.

    ABD Başkanı Donald Trump ve eşi Melania Trump, TSİ 20.00'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ı Beyaz Saray'da karşıladı. İki liderin baş başa görüşmesi 1 saat 15 dakika sürdü, ardından da heyetlerin katılımıyla bir çalışma yemeği düzenlendi.
    Basın toplantısı öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'da senatörlerle bir araya geldi.
    Canlı yayınlanan görüşmelerde senatörler S-400 savunma sistemlerinin alınmasına dair endişelerini dile getirdi ve Türkiye'nin Kürtlere karşı herhangi bir saldırıda bulunmasını istemediklerini söyledi.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan ise senatörlere verdiği yanıtta, "Kürtlerle teröristler arasında bir ayrım yapmak gerekiyor. Kürtler benim kardeşlerim ve en fazla Kürt benim ülkemde yaşıyor" dedi.
    Obama döneminde Kobani'den 350 bin Kürt'ün Türkiye'ye iltica ettiğini söyleyen Erdoğan, bu insanların bakımını üstlendiklerini, başka kimsenin de destek vermediğini söyledi.
    Senatörlerin Kürtler derken kastettiğinin YPG olduğunu ve bu örgütün PKK'nın yan kuruluşu olduğunu söyleyen Erdoğan, güvenli bölge için ise "Biz planları yaptık, projeleri hazırladık, burada adımı atarsak 6 ay ile 2 yıl arasında 1 milyon mülteciyi bu güvenli bölgeye yerleştirebiliriz. 1 milyon da Rakka ve Deyr ez Zor bölgesine yerleştirebiliriz" dedi.

    Trump: Türkiye'ye büyük saygı duyuyoruz
    ABD Başkanı Donald Trump ise ikili görüşme önce yaptığı açıklamada "Türkiye çok iyi ürünler yapıyor, biz de iyi ürünler yapıyoruz. Türkiye ile (yıllık) ticaret hacmimizi geliştirmek istiyoruz. Şimdilik 20 milyar dolarda, bunu 100 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Bunu hızlı bir şekilde yapabiliriz. S-400'ler hakkında konuşacağız, F-35'lerden bahsedeceğiz" dedi.
    Trump sözlerini şöyle sürdürdü:
    "Türkiye şu anda IŞİD'li savaşçıları yakından izliyor. Yaklaşık bir ay önce oraya girdiklerindeki durum oldukça karışıktı. Sonunda IŞİD'in liderini bulduk. Şimdi yeni liderlerinin peşindeyiz. Şu an iyi bir performans sergilediğimizi düşünüyorum. Ben göreve geldiğimde çok farklı bir durum vardı, binlerce IŞİD'li vardı. Yakın zamanda Türkiye 100'den fazla IŞİD'liyi yakaladı. Türkiye'ye büyük saygı duyuyoruz."
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump'ın azil süreci: Kilit tanıktan yeni 'telefon görüşmesi' iddiası

    Çarşamba günü kamuoyuna açık ifade verme sürecine geçilen azil soruşturmasındaki kilit isimlerden biri, Başkan Trump'ın, rakibi Joe Biden hakkında soruşturma açılması için Ukrayna'dan direkt olarak istekte bulunduğunu iddia etti.
    ABD'nin Ukrayna Büyükelçiliğini vekaleten yürüten Bill Taylor, kendi çalışma ekibinden birine "Trump, Biden için bir soruşturma başlatılması için uğraşmakla meşgul" denildiğini ifadesinde dile getirdi.
    İfade sürecinde ilk söz verilen isim olan Taylor, Demokratların kilit tanığı konumunda bulunuyor.
    Trump yönetiminin soruşturma konusu olan girişimleri konusunda endişesini ilk kez dile getiren isim de ABD'nin Ukrayna Büyükelçisi Bill Taylor'dı.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi sırasında konu ile ilgili soruların hedefi olan Trump ise böyle bir ifadesi olmadığını savundu.

    ABD Başkanı, ifade sürecinin "bir dakikasını bile izlemediğini" ifade ederek süreci "cadı avı" olarak tanımladı.
    'Bununla ilgili bilgim yok, ilk kez duyuyorum'
    Ukrayna Büyükelçisi Bill Taylor, detaylı bir açılış konuşması ile Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu'nda kameralar karşısına geçti.
    Taylor, Ukrayna iddiası ile ilgili olarak, kendi çalışanlarından birinin tanık olduğu bir telefon konuşmasını aktardı.
    İddiaya göre, ABD'nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Gordon Sondland, halen büyükelçilik çalışanı ile telefondayken, Trump'a hitaben "Ukraynalılar ilerlemeye hazırlar" dedi.
    Taylor, kendi çalışanının Sondland'a 'Trump'ın Ukrayna ile ilgili ne düşündüğünü' sorduğunu ve "Trump, Biden ile ilgili soruşturmayla daha çok ilgileniyor" cevabı aldığını aktardı.

    Bu ayın başlarında ABD Başkanı Trump, Sondland için "Adamı neredeyse tanımıyorum" demişti.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile basın toplantısı sırasında bu iddiaların sorulduğu Donald Trump, "Bununla ilgili bilgim yok, ilk kez duyuyorum" yanıtını verdi.
    Trump Taylor'ın sözünü ettiği telefon görüşmesini de hiçbir şekilde hatırlamadığını savundu.
    BBC'nin Washington muhabiri Anthony Zurcher, Taylor'ın ifadesinde dile getirdiği telefon konuşmasının, Trump'ı "iyiliğe karşı iyilik" iddiası ile bir araya getirme noktasında önem taşıdığını değerlendirdi.

    Trump ile Zelenskiy arasındaki telefon konuşması
    ABD Başkanı Donald Trump hakkındaki azil sürecine yönelik soruşturmanın kamuoyuna açık bölümü Kongre'de başladı. Tanıkların dinleneceği oturumları Demokrat Parti'den Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Adam Schiff yönetiyor.
    Soruşturma kapsamında, Trump'ın siyasi çıkarları için Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'den iyilik yapmasını ve kendisine yardım etmesini istediği iddiaları inceleniyor.
    Schiff, soruşturmanın açılış sürecinde Zelenskiy'nin "siyasete yeni giren bir isim" olduğunu ve ABD ile ilişkilerini iyi tutmak istediğini ancak Trump'ın kendi kişisel çıkarı için "bir müttefikin kırılganlığından faydalandığını" söyledi.
    Azil soruşturmasının başlamasına neden olan süreç, bir muhbirin Trump'ın Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde kişisel çıkarları için yardım ve iyilik istediğini iddia etmesiyle başladı.
    Daha sonra Beyaz Saray, görüşmeye katılan yetkililerin tuttukları notlardan derlenmiş olan konuşmanın özet deşifresini yayınladı. Bu deşifrede, Zelenskiy'nin ABD'den füze satın almaya hazır olduklarını söylemesinin ardından Trump'ın "Ancak ben de sizden bir iyilik istiyorum" dediği görülüyor.
    Schiff, açılış konuşmasında, "Bu soruşturmaların hiçbirisi ABD'nin ulusal çıkarlarına uygun değil. Bununla birlikte her ikisi de Donald Trump'ın kişisel ve 2020 kampanyasının çıkarlarına uygun" dedi. Schiff ayrıca, Kongre üyelerinden muhbirin kimliğini hiçbir şekilde açıklamamalarını istedi.
    ABD'de başkanın azil sürecinin tüm aşamaları Kongre'de gerçekleşiyor. İlk etapta Komite düzeyinde halka açık bir soruşturma yürütülüyor ve daha sonra Temsilciler Meclisi'nde oylama yapılıyor.
    Temsilciler Meclisi'nde salt çoğunluğun kabul etmesi halinde azil sürecine Senato'da devam ediliyor. Benzer şekilde burada da tanıklar ve kanıtlar dinleniyor. Başkanın azledilmesi için Senato'nun üçte ikisinin kabul etmesi gerekiyor.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump'ın azil süreci: Kamuoyuna açık oturumlarda kimler ifade verecek?

    ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinin merkezinde olduğu azil soruşturmasında, kamuoyuna açık ifade verme süreci bugün başladı.
    Bir aydır, medyaya sızan bilgilerle gündeme gelen ifadeler ve ayrıntılar, bu kez canlı yayında milyonlarca Amerikalı tarafından takip edilecek.
    Kimler ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu'nda kameralar karşısına geçecek, süreçte kilit başlıklar neler?
    Tanıklar güvenilir mi?
    Bu hafta komisyonun karşısına çıkacak olan üç isimden, büyük sürpriz yaratacak ifadeler beklenmiyor.
    ABD'nin Ukrayna Büyükelçiliği görevini vekaleten yürüten Bill Taylor, Dışişleri Bakanlığı'nda Avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı konumunda olan George Kent ve eski ABD Ukrayna Büyükelçisi Marie Yovanovitch'in kapalı kapılar ardında verdikleri ifadelerin tutanakları kamuoyuna açıklanmıştı.

    Yani bu üçlünün ifade sürecinde bir bomba patlamasını bekleyen varsa, bu bombalar zaten patlamıştı. Azil soruşturmasının merkezinde olan "askeri yardımın iyiliğe bağlandığı" iddiası gün yüzüne çıkmıştı.

    Demokratlar için, bu üç tanığın da, komisyonun sorularına daha önceki ifadelerine uygun olarak cevap vermeleri yeterli. Ancak burada Demokratların hesaba kattığı şey, ifadelerin bu kez canlı yayında tekrarlanacak olması. Yani tanıkların ne söylediklerinden çok, nasıl söylediklerinin önemli olacağını hesaplıyorlar.
    Tanıkların kullandıkları dil, güvenilir ve ikna edici olacak mı? Hatırladıklarını dile getirirken, tereddüt emaresi gösterecekler mi? Cumhuriyetçi komisyon üyelerinin, sıkıştırma amaçlı soruları karşısında geri adım atacaklar mı?
    ABD kamuoyu, destekledikleri partilerin arkasında safları sıklaştırmış durumda. Demokratlar, azil yönünde gerçekleşebilecek olan kamuoyu desteğinin, Cumhuriyetçi siyasileri de baskı altına almasını bekliyor.
    Azil sürecinde gündeme gelecek tanıklıklar, sorular, deliller ve ifadeler hukuki terimlerle dolu olacak. Oturumlar kimi zaman, zor takip edilir bir atmosfere bürünebilir. Ancak temel olarak bu bir siyasi süreç ve merkezinde siyasetçiler olacak. Politikacılar, savcı, jüri, hakim ve savunma rolünü oynayacak. Bu noktada şunun unutulmaması gerek; siyasetçiler, seçimle iş başına gelir ve halka hesap verir.
    Yani ABD'li siyasetçiler, Amerikan halkına, seçmenlere oynayacak. Bu haftaki azil tiyatrosunun amacı, seçmenlerin düşüncesini şekillendirmek, onları durduğu pozisyona çekmeye çalışmak olacak.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Yargıç tecavüz mağduruna sordu: Size 150 bin dolar verse cezasının hafifletilmesini kabul eder misiniz?

    ABD'nin Louisiana eyaletinde görülen bir tecavüz davasında yargıç mağdura "Size 150 bin dolar verse cezasının hafifletilmesini kabul eder misiniz?" diye sordu. Adı açıklanmayan kadın, yargıç Bruce Bennett'in hem savcılar hem de avukatları şaşkınlığa uğratan teklifini reddetti.
    Washington Post'un The Advocate sitesine dayandırdığı haberine göre, Perşembe günkü duruşmada, yargıç bu teklifi saldırganla ilgili 12 yıllık hapis cezasını açıklamadan önce yaptı.
    'Benden çaldığı yılları hapiste geçirmesini istiyorum'
    Tecavüz mağduru yargıca "Hayatımın yarısını bununla mücadele için harcadım. Benden çaldığı yılları hapiste geçirmesini istiyorum" diye yanıt verdi.
    Bölge Savcısı Hillar Moore, Washington Post'a meslek hayatı boyunca ilk kez böyle bir teklife tanık olduğunu belirterek "Yargıcı tanıyan bir kişi olarak, mağdura bir şekilde yardım etmeye çalışmış olabilir diye düşünüyorum" diye konuştu.
    Yargıç Bennett, daha sonra gerekçeli kararında 45 yaşındaki sanık Sedrick Hills'in ağır bir trafik kazasında yaralandığını belirterek "Sanık, kaza davasında alacağı tazminatla hapishaneden bir servetle çıkarken mağdurun duygusal yaraları için tazmin edilmemesi adil olmayacaktı" dedi.

    Gazeteye göre, tecavüz olayı 2003'te yaşandı. Şimdi 31 yaşında olan kadın, tecavüze uğradığında 15 yaşındaydı.
    Bir DNA kanıtının ortaya çıkmasından sonra 2014'te Sedrick Hills hakkında dava açıldı. Ağustos 2018'de Hills, suçlu bulundu.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Erdoğan'ın ABD ziyareti - Temsilciler Meclisi üyelerinden Trump'a mektup: Erdoğan'ın Washington'a gelmesi uygunsuz

    ABD Temsilciler Meclisi'nin Demokrat ve Cumhuriyetçi üyeleri, Başkan Donald Trump'a yazdıkları bir mektupta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington ziyaretine karşı çıktıklarını ifade etti.
    İkisi Cumhuriyetçi, 15'i Demokrat 17 Temsilciler Meclisi üyesinin imzaladığı mektupta Trump'a "Mevcut koşullar göz önünde bulundurulduğunda, Erdoğan'ın ABD'yi ziyaret etmesi son derece uygunsuz bir gelişmedir. Bu davet geri çekilmeli" çağrısı yapılıyor.
    Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Demokrat Eliot Engel'in öncülük ettiği mektupta Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusuna yönelik olarak düzenlediği askeri harekâtın ABD ulusal güvenliği açısından 'felaket niteliğinde sonuçlar' doğurduğu ve NATO içerisinde derin çatlakların oluşmasına neden olduğu ifade edildi.
    Eliot Engel, Ekim ayının sonunda Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen ve Türkiye'ye yönelik yaptırımların devreye sokulmasını öngören yasa tasarısını hazırlayan Kongre üyeleri arasındaydı.
    Söz konusu tasarıda Suriye harekâtı nedeniyle Türkiye'yedeki kişi ve kurumlara yönelik bir dizi yaptırımın devreye sokulması öngörülüyordu.

    'Türkiye, Rusya ile yakınlaşıyor'
    Demokrat ve Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyelerinin Trump'a yazdığı mektupta Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerine de değiniliyor ve bir NATO müttefiki olan Türkiye'nin bu tür adımlarla Rusya'ya yakınlaştığı vurgusu yapılıyor.
    Bugün ABD ziyareti için Ankara'dan hareket eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yarın Trump ile Washington'da görüşmesi bekleniyor.
    Erdoğan, ABD'ye hareket etmeden önce Ankara Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında görüşmenin Türkiye - ABD ilişkileri açısından sancılı bir dönemden geçilirken gerçekleşeceğini söyledi.
    Erdoğan, basın toplantısında Türkiye'nin Suriye sınırında oluşturmak istediği ve 'güvenli bölge' olarak adlandırdığı alana da değindi ve "Terör örgütleri bu bölgeden çekilmiş değiller. Bunları Sayın Trump'la da konuşacağız" dedi.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD'de Kongre, Trump'ı azil süreciyle ilgili ilk oturuma çağırdı: "Ya daveti kabul et ya da şikayeti bırak"

    ABD Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu, ABD Başkanı Donald Trump'ı 4 Aralık'ta gerçekleşecek azil soruşturmasının ilk oturumuna katılması için davet etti.
    ABD Kongresi Adalet Komisyonu'nun başında bulunan Demokrat Jerrold Nadler, Trump'a hitaben yazdığı mektubunda Amerikalı lideri ilk oturuma davet etti, "Ya daveti kabul et ya da şikayeti bırak" dedi.
    Geçen hafta ABD Kongresi Adalet Komisyonu iki hafta boyunca süren kamuya açık oturumları sona erdirmiş; bu sürecin ardından da kapalı kapılar ardında yapılan mülakatlar gelmişti.
    Kongre'nin soruşturmayı yürüten istihbarat, denetim ve dış ilişkiler komisyonlarının resmi kanıtların yer aldığı raporunu 3 Aralık'ta açıklayacağı belirtildi.
    Trump'ın da davet edildiği ilk oturum ise 4 Aralık'ta düzenlenecek.

    Trump, oturuma katılması takdirinde tanıkları sorgulama hakkına sahip olacak.
    Trump'ın bu oturuma katılması zorunlu değil.
    Bu oturumun ardından Kongre'nin adalet komisyonu, Trump'a resmi olarak bir suçlama yöneltilip yöneltilmemesi konusunda tavsiye verecek.

    'Ukrayna'ya yardım dondurulunca istifa ettiler'
    Azil süreci soruşturmasında Trump'a yönelik olarak, Demokrat Parti'nin başkan aday adaylarından Joe Biden ve Ukraynalı gaz şirketi Burisma'yla iş yapan oğlu Hunter Biden hakkındaki ispatlanmamış yolsuzluk iddiaları konusunda Ukrayna'ya baskı yapma ithamları yer alıyor.
    Suçlamaları reddeden Trump, azil soruşturmasını bir "cadı avı" diye tanımlıyor.
    Soruşturmanın merkezinde, Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky arasında 25 Temmuz'da yapılan bir telefon görüşmesi var.
    Telefon konuşmasının zabıtları, Trump'ın Zelensky'den, Joe Biden ve oğlu Hunter Biden hakkındaki ispatlanmamış yolsuzluk iddialarını soruşturmasını istediğini gösteriyor.
    Trump'ın, Ukrayna'ya verilecek askeri yardımı çekerek Zelensky'ye baskı yaptığı öne sürülüyor.
    Diğer yandan ABD Kongresi'nin Salı günü paylaştığı, Beyaz Saray Yönetim ve Bütçe biriminden Mark Sandy'nin ifadesine göre iki Beyaz Saray bütçe yetkilisi, Ukrayna'ya verilecek yardımın askıya alınması sebebiyle istifa etti.
    Sandy, bu iki yetkilinin Ukrayna'ya yardımın dondurulmasından ötürü endişe duyarak istifa ettiğini aktardı.
    Azil süreci
    Azil, Kongre'nin bir başkanı görevden alabildiği iki aşamalı bir siyasi sürecin ilk ayağı.
    Temsilciler Meclisi, azil maddelerini geçirirse, Senato bir yargılama yapmak zorunda.
    Senato'daki oylamada başkanın hüküm giyebilmesi için üçte ikilik bir çoğunluk gerekiyor. Ancak Cumhuriyetçiler Senato'da çoğunluğu elinde tuttuğundan bu pek olası değil.
    Tarihte sadece iki ABD başkanı, Bill Clinton ve Andrew Johnson azil soruşturması geçirdi ancak hiçbiri görevden alınmadı.
    Başkan Richard Nixon ise Watergate Skandalı sonrası, azledilip görevden uzaklaştırılmadan önce istifa etmişti.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Twitter, altı aydan fazladır aktif olmayan hesapları silecek

    Twitter, altı aydan fazladır aktif olmayan hesapları 11 Aralık itibarıyla sileceğini açıkladı. Eğer 11 Aralık tarihi itibarıyla bu hesaplara giriş yapılmazsa bu hesaplar ortadan kalkacak.
    BBC'nin teknoloji muhabiri Dave Lee'nin haberine göre bu hesaplara giriş yapılmadığı için Twitter'ın yeni gizlilik politikasına onay vermemiş olmaları bu kararın alınmasında rol oynadı.
    Twitter ilk defa aktif olmayan hesaplara yönelik bu kadar büyük çapta bir temizliğe girişiyor.
    Hayatını kaybeden kullanıcıların da eğer giriş bilgisini bilen bir tanıdığı yoksa hesabı silinecek.
    Twitter, platformdaki bazı kullanıcıların iddia ettiği bu adımla bazı kullanıcı isimlerini boşa çıkarmayı amaç edinmediğini söyledi. Şirket, aktif olmayan hesapların takipçi sayısından düşerek gerçek anlamda bir rakama ulaşılacağını da vurguladı.

    Yavaş yavaş uygulanacak bu politika ilk olarak ABD dışında başlıyor.
    Şirket, ileride hesaba giriş yapan ancak hiçbir etkileşimde ya da aktivitede bulunmayan hesaplara da aynısının yapılacağını söyledi.
    Toplamda kaç hesabın bu durumdan etkileneceği bilinmese de milyonları bulması bekleniyor.
    Bu adım Twitter'ın toplam kullanıcı sayısını etkilemeyecek, çünkü şirket bu rakamı her gün platforma giriş yapan kullanıcılar ile hesaplıyor. Eylül ayında açıklanan verilere göre Twitter'da 145 milyon kullanıcı var.

  • ⭐⭐

    S-400: ABD'nin karşı çıktığı, Ankara'nın 'kullanılacak' dediği füze savunma sistemi

    Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 hava savunma sistemlerini Pazartesi günü test etmeye başlamasının ardından, Ankara ve Washington'dan konuyla ilgili karşılıklı açıklamalar geliyor.
    Salı günü Washington'da düzenlenen basın toplantısında ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Türkiye'nin S-400'leri test etmek amacıyla F-16'ların başkent Ankara semalarında uçtuğu haberlerinin Beyaz Saray'ı kaygılandırıp kaygılandırmadığı sorusunda, "Evet, kaygı verici" yanıtını verdi.
    ABD'nin Türkiye'ye net bir şekilde, S-400 hava savunma sistemini tam olarak operasyonel hale getirmemesi talebini ilettiğini belirten Pompeo, Ankara ile soruna bir çözüm bulmak için çabaların sürdüğünü kaydetti.
    Pompeo'nun açıklamalarına Türkiye'nin yanıtı ise gecikmedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında, "Bir ürün kutuda tutulmak için alınmaz. Hava savunma sisteminin ciddi bir maliyeti var ama maliyetten daha çok bizim ihtiyacımız var" dedi.

    İtalya'nın SAMP-T hava savunma sistemi bataryasını çekmesiyle, halihazırda Türkiye sınırında kalacak olan tek bataryanın İspanya'nın Patriot bataryaları olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, "Biz Amerika ile bu konuyu konuşmaya devam ederiz ama esasen burada dayatmacı bir üslubu ya da yaklaşımı kabul etmemiz de mümkün değil" ifadelerini kullandı.

    Aylardır Türkiye'nin gündeminde olan Rus yapımı S-400 hava savunma sisteminin teslimatına Temmuz ayında başlanmıştı.
    Milli Savunma Bakanlığı 12 Temmuz'da, ilk parçaların Türkiye'ye ulaştığını açıklamıştı.
    İnternet sitesinden bir duyuru yayımlayan bakanlık, "Sözleşme kapsamında S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sisteminin birinci grup malzemelerinin Mürted Hava Meydanı / Ankara'ya intikali 12 Temmuz 2019 tarihinden itibaren başlamıştır" ifadelerini kullandı.
    @tcsavunma tarafından yapılan numaralı Twitter paylaşımını geçin

    S-400 savunma sisteminin ikinci batarya malzemeleri de Türkiye'ye Eylül ayında ulaşmıştı. Milli Savunma Bakanlığı, S-400 sisteminin Nisan 2020'de faal hale gelmesinin planladığını bildirmişti.
    Türkiye, biri opsiyonlu iki adet S-400 sisteminin satın alınması konusunda Rusya ile anlaşmaya varmıştı.
    Varılan anlaşma uyarınca, sistemin kontrolü tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri'nde olacak.
    Anlaşmanın toplam maliyeti 2,5 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
    Sistemin kullanıma hazır hale getirilmesiyle birlikte Türkiye, S-400 kullanan ilk NATO üyesi olacak.
    ABD, daha önce bu anlaşmadan endişe duyduğunu açıklamıştı.
    S-400 sistemi hakkında merak edilenleri derledik:
    S-400 sisteminin teknik özellikleri neler?
    Şu anda dünyada kullanımda olan en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak gösterilen S-400, Rusya'nın Soğuk Savaş döneminde geliştirmeye başladığı füze savunma sisteminin dördüncü neslini temsil ediyor.
    S-400'ün geliştirilmesine 1993 yılında başlandı. Ancak, özellikle Soğuk Savaş sonrası savunma sanayine uygulanan bütçe kesintileri nedeniyle tamamlanması oldukça uzun zaman aldı ve ancak yeni bir teknoloji olarak değil, eski sistemin devamı olarak geliştirilebildi.
    Bu nedenle mevcut sistemde kullanılan teknolojinin yüzde 70 ile 80'i bir önceki model olan S-300'den alındı. Bunlar arasında füze depolama sandıkları, fırlatma rampaları ve radarlar bulunuyor.

    Testlerine 1999 sonunda başlanan sistem 2007 yılında faaliyete alındı.
    Bu sistem, insanlı ya da insansız her türlü hava aracının yanı sıra hem seyir (cruise) hem de balistik füzeleri imha etme kapasitesine sahip. Azami menzili 400 kilometre, ulaşabildiği en yüksek irtifa da 30 kilometre.
    Ayrıca, her hedefe iki füze kilitleyerek, eşzamanlı olarak 80 hedefi vurabiliyor.
    En fazla 3 bin 500 kilometre uzaklıktan fırlatılan orta menzilli balistik füzeleri imha etme kapasitesine sahip.
    Sistemin içinde yer alan bir füzenin ağırlığı 1,8 ton, uzunluğu sekiz metre ve çapı da yaklaşık 50 santimetre. Ayrıca 145 kilograma kadar savaş başlığı taşıyabiliyor.

    Sistem nasıl çalışıyor?
    Uzun menzilli izleme radarı, havadaki nesneleri takip ediyor ve gelen bilgiyi komuta aracına gönderiyor. Potansiyel hedefler, komuta arasında değerlendiriliyor
    Hedef tanımlandıktan sonra komuta aracı füzenin fırlatılmasına karar veriyor
    Fırlatmayla ilgili veriler, hedefe göre en iyi konumda bulunan fırlatma aracına gönderiliyor ve buradan karadan havaya füzeler gönderiliyor
    Angajman radarı, füzenin hedefine ulaşmasına yardımcı oluyor
    S-400 sistemi nerelerde kullanılıyor?
    S-400 sistemi ilk olarak 2007 yılında başkent Moskova'nın savunulmasında kullanılmak üzere devreye alındı.
    Ancak daha sonra, özellikle Rusya'nın uyguladığı dış politikaya paralel olarak, bazı kritik noktalarda da konuşlandırıldı.
    Bunların başında Suriye'nin Tartus kentinde bulunan Rus hava üssü geliyor. Rusya, 2015 yılında hem kendi hem de Suriye hükümetine ait donanma ve hava unsurlarını korumak amacıyla S-400 füze savunma sistemi yerleştirdi.
    Moskova yönetimi, Kasım 2016'da Baltık Denizi kıyısında Rusya'ya ait olan ancak anakarayla bağlantısı bulunmayan Kaliningrad'a füze savunma sistemi ve İskender füzeleri konuşlandırdı. ABD o dönem bu kararı, "Avrupa'yı istikrarsızlaştırmaya dönük bir adım" olarak eleştirdi.
    Rusya'nın ayrıca Ukrayna'dan ilhak ettiği Kırım'da da S-400 füze savunma sistemi bulunuyor.
    Son dönemde Rusya, çeşitli ülkelerle bu füze savunma sistemini satmak üzere anlaşmalar da yapmaya başladı. Rusya, 2015 yılında Çin'e altı tabur, 2016'da da Hindistan'a 6 milyar dolar karşılığında beş tabur satılması konusunda anlaşma imzalandı. Bir tabur, sekiz fırlatıcıdan oluşuyor.

    S-400 'Zafer' Hava Savunma Sisteminin Künyesi:
    Üreticisi Almaz-Antey silah şirketi
    Konuşlandığı Yerler Moskova, Suriye, Kaliningrad, Kırım
    Kullanılmaya BaşlanmaTarihi 2007
    Menzil 400 kilometre
    Hız Saniyede 4,8 km
    Azami Hedef İrtifası 30 km
    Eşzamanlı Takip 80 hedef
    Hedef Türü Uçak, seyir füzesi, orta menzilli füzeler, İHA ve diğer havadan izleme sistemleri

    Türkiye neden S-400 sistemi konusunda ısrarcı oldu?
    Türkiye, uzun bir zamandır kendisine ait bir hava savunma sistemi kurmak istiyordu. Bunun için de daha önce çeşitli girişimlerde bulundu.
    İlk olarak, 2013 yılında uzun menzilli füze savunma sistemi satın almak için bir ihale açtı. İhaleyi, 3,4 milyar dolar ile Çinli bir şirket kazandı ve şirket aynı zamanda Türkiye'ye teknoloji transfer etmeyi de kabul etti.
    Ancak, o dönemde ABD ve NATO'nun tepki gösterdiği bu ihale daha sonra iptal edildi.
    İhalenin iptal edilmesinin ardından Türkiye, farklı ülkelerle füze savunma sistemi için görüşmeler yapmaya başladı.

    O dönemde ABD savunma şirketi Lockheed Martin ve Avrupa füze ortak girişim grubu MBDA tarafından geliştirilen Orta Menzilli Hava Savunma Sistemi (MEADS) satın alması gündeme geldi. Kasım 2016'da Rusya ile S-400 için görüşmeler yapıldığı açıklandı.
    Eski Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Nisan 2017'de yaptığı açıklamada, Türkiye'nin "acilen" hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu ve NATO üyesi olarak öncelikle ittifak içerisinde bu ihtiyacını gidermeye çalıştığını ancak bunun mümkün olmaması üzerine farklı arayışlara gidildiğini söyledi.
    Işık, NATO üyesi ülkelerin "mali açıdan etkili bir teklif sunmadıklarını" da ifade etti.
    NATO müttefiklerinin teklifleri üzerinde bir uzlaşı sağlanamayınca Türkiye Rusya ile görüşmelere başladı ve S-400 alımı konusunda anlaşmaya varıldı.
    Türkiye'nin ayrıca kendi füze savunma sistemini geliştirme planı da bulunuyor.
    Türkiye ile Rusya arasındaki anlaşmanın ayrıntıları hakkında ne biliniyor?
    Rusya savunma sanayi şirketi Rostec anlaşmanının bedelinin 2,5 milyar dolar olduğunu açıkladı.
    Anlaşma kapsamında Rusya'dan iki sistem ve dört batarya alınacağı duyuruldu.
    Türkiye'nin satın aldığı sistem, NATO'nun savunma sistemleriyle uyumlu değil. Ayrıca, NATO, Türkiye'ye uyguladığı savunma alanında bazı kısıtlamalar da uyguluyor.
    Bu kısıtlamalar arasında, Türkiye'nin bu tarz füze sistemlerini Ermenistan ve Yunanistan sınırlarına yakın bir noktaya konuşlandırmaması da yer alıyor.
    Rusya'nın Türkiye'ye bu tarz bir kısıtlama getirmesi ise beklenmiyor.
    ABD yaptırımları gündeme gelir mi?
    Türkiye'nin S-400 alımı konusunda geri adım atmaması üzerine ABD Türkiye'ye yönelik bazı somut adımlar atmaya başlamış durumda.
    ABD'li savunma sanayii şirketi Lockheed Martin tarafından geliştirilen ve Türkiye'nin de üretiminde katkı koyduğu yeni nesil savaş uçağı F-35'lerin Türkiye'ye teslimatı askıya alındı.
    ABD'de F-35 eğitimi alan Türk pilotların eğitimleri de durdurulmuş durumda.
    Türkiye, F-35 programı kapsamında 100 adet F-35A satın alacaktı. Ancak ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Ankara'nın S-400 alımı konusunda geri adım atmaması üzerine satış anlaşmasını askıya aldı.
    S-400'lerin teslimatı sonucu gündeme gelen yeni olası yaptırımlar da bulunuyor.
    Haziran ayında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a hitaben bir mektup kaleme alan ABD'nin eski Savunma Bakanı vekili Patrick Shanahan, "S-400'lerin teslim edilmesi durumunda ABD Kongresi Türkiye'ye yönelik yaptırımlar uygulamakta kararlı" demişti.
    Söz konusu yaptırımlar, 2017'de yürürlüğe sokulan 'ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası' (CAATSA) kapsamında gündeme gelmişti.
    Temsilciler Meclisi'ne Ekim ayında sunulan tasarıda, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze
    savunma sistemi satın almasına yönelik yaptırım uygulanması maddesi de yer alıyordu.

    Operasyonel hale geldiğinde elinde kullanıma hazır S-400 sistemi olan tek NATO üyesi Türkiye olacak.
    Bununla birlikte, Yunanistan'ın elinde bir önceki versiyonu olan yine Rus yapımı S-300 füzeleri var. Yunanistan, bu füzeleri NATO üyesi olmayan Güney Kıbrıs'tan satın almıştı.
    ABD ve diğer başka NATO üyeleri, bu anlaşmaya iki açıdan karşı çıkıyor. İlk olarak askeri açıdan, bu sistemin NATO sistemleriyle uyumlu olmayacağı ve bunun da pratikte bazı sıkıntıları beraberinde getirebileceği uyarıları yapıyor.
    Uzmanlar, NATO'nun birbirine entegre hava savunma sisteminin bulunduğunu ve Türkiye'nin S-400'ü satın almasının maliyet, nitelik ve teknoloji transferi gibi birçok teknik sorunu beraberinde getirebileceğini ifade ediyor.

    Ayrıca, NATO sistemleriyle ilgili bazı teknik detayların Rusya'nın; Rusya'nın savunma sistemiyle ilgili bazı bilgilerin de NATO'nun eline geçmesinden endişe ediliyor.
    Yapılan itirazın ikinci nedenini ise siyasi gerekçeler oluşturuyor. Bu alımın tamamlanması halinde bunun Türkiye'nin NATO ile ilişkilerini yeniden tanımlamak adına attığı bir adım olarak yorumlanabileceği de belirtiliyor.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    İngiltere İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, Brexit sonrası Sağlık Sistemi'nin ABD'ye satılabileceğini gösteren belgeler paylaştı
    İngiltere'de ana muhalefetti İşçi Partisi'nin lideri Jeremy Corbyn, bir basın toplantısı düzenleyerek Başbakan Boris Johnson'ın "Brexit sonrası İngiltere Sağlık Sistemi kesinlikle ABD'ye satılmayacak" sözünün yalan olduğunu söyledi.
    İngiltere ile ABD arasında Brexit sonrası imzalanması hedeflenen serbest ticaret anlaşmasında sağlık sisteminin de masadaki konulardan biri olacağına dair resmi belgeleri edindiklerini belirten Corbyn, "Sansürlenmemiş bu belgeler, Boris Johnson'ın inkârını lime lime ediyor" dedi.
    Corbyn bu belgelerin İngiltere sağlık sisteminin satılabileceğini gösterdiğini söylerken "Johnson bunu saklamaya çalıştı ama bugün ifşa oldu" ifadelerini kullandı.
    Washington ve Londra'da Temmuz 2017'den birkaç ay öncesine kadar yapılan altı ayrı görüşmeye dair 451 sayfalık belge ele geçirdiklerini söyleyen Corbyn, "Burada Brexit sonrası Trump ile anlaşmak için yürütülen gizli görüşmeler söz konusu" dedi.
    İki tarafın ilaç patentlerini uzatma konusunda anlaştığını açıklayan İşçi Partisi lideri, "Daha uzun patent sürelerinin tek bir anlamı olabilir: Daha pahalı ilaçlar. Bunun sonucunda insanların hayatı riske girecek" diye konuştu.

    Buna örnek olarak Crohn hastalığı ve eklem iltihabı tedavisinde kullanılan Humira ilacını örnek veren Corbyn, "İngiltere sağlık sisteminde bir paketin maliyeti 1.409 sterlin. ABD'de ise aynı ilacın ücreti 8 bin 115 sterlin. ABD'de ilaçların ortalama 2,5 kat pahalı olmasının nedeni, oradaki patent sisteminin büyük ilaç şirketleri lehine bükülmüş olması" dedi.
    İşçi Partisi daha önce ticaret görüşmelerine dair yoğun bir şekilde redakte edilmiş notları ele geçirmişti. Partinin bu sefer bu belgelerin sansürsüz halini gele geçirdiği anlaşılıyor.
    Belgelerde ABD'nin, İngiltere'nin eşdeğer (jenerik) ilaçlara erişiminin düzenlenmesini gerekli gördüğünü aktaran Corbyn, "Dürüst olalım, ABD burada kendi ilaçlarını daha ucuza satmak için pazarlık yapmıyor" dedi.
    İngiltere sağlık sistemi nedir?
    National Health Service (NHS, Ulusal Sağlık Sistemi) Birleşik Krallık'ta yaşayan herkesin ücretsiz olarak sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlıyor.
    1948'de kurulan bu sistem ile ülkede tüm doktor ziyaretleri ve tedaviler ücretsiz olarak yapılıyor. NHS'in kuruluşunu duyuran broşürde şu ifadeler yer alıyordu:
    "Herkes - yoksul veya zengin, yetişkin veya çocuk - bunu kullanabilir ve bunun bir parçası olabilir. Birkaç istisna dışında hizmet tamamen ücretsizdir. Bu bir 'hayır hizmeti' değildir. Siz bunun ücretini vergilerinizle karşılıyorsunuz ve bu sistem hastalandığınızda maddi bir kaygı duymamanızı sağlayacak."
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

  • ⭐⭐

  • ⭐⭐

    oyun işinde iyi para var

  • ⭐⭐

  • ⭐⭐

    Trump ve Greta Thunberg arasında Twitter atışması

    ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisinin çevre eylemcisi Greta Thunberg'i yılın insanı seçmesini eleştirdi ve İsveçli genç kızın "rahatlayıp", sinemada bir film görmesi gerektiğini söyledi.
    Trump, Twitter hesabında "Çok gülünç. Greta Öfke Kontrolü sorunu üzerinde çalışmalı, daha sonra bir arkadaşıyla eski moda güzel bi filme gitmeli! Rahatla Greta, Rahatla!!" dedi.
    Thunberg ise yanıtını dakikalar sonra verdi ve Twitter'daki biyografisini "Öfke kontrolü sorunu üzerinde çalışan bir genç. Şu anda bir arkadaşıyla eski moda güzel bir film izliyor" yazdı.

    Twitter'daki atışma, 16 yaşındaki Thunberg'in geçen yıl başlattığı "Gelecek için Cumalar" adlı protestolarının dünyaya yayıldığı ve adının potansiyel Nobel ödülü için geçtiği bir dönemde geldi.
    Sosyal medyada verilen yanıtlarda Trump'a tepki gösterildi ve ABD Başkanı'nın yaptığının "zorbalık" olduğunu söyledi, ancak bazı ünlü Twitter kullanıcıları da Trump'a destek verdi.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD Temsilciler Meclisi'nden sonra Senato'daki komisyon da Türkiye'ye yaptırım tasarısı onaylandı, Ankara'dan Ankara 'saygısızlığın yeni tezahürü' tepkisi geldi

    ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu, Çarşamba günü S-400 füzesi satın alınması ve Suriye'nin kuzey doğusunda başlattığı askeri operasyon sebebiyle Türkiye'ye yaptırım uygulanması kararını onayladı.
    Senato, uzun süredir Türkiye'ye yaptırım uygulaması için Başkan Donald Trump'a baskı yapıyor.
    Cumhuriyetçilerin liderliğindeki Dış İlişkiler Komisyonu'ndaki "2019 Amerikan Ulusal Güvenliğini Koruma ve IŞİD'in Yeniden Ortaya Çıkmasını Engelleme Yasası" oylaması, 4'e karşı 18 oyla geçti.
    Yasanın öncülerinden Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, "Senato'nun bir araya gelmesinin ve bu fırsatı Türkiye'nin tavrını değiştirmesi için kullanmasının zamanı geldi. Bize burun kıvırdılar, diğer NATO müttefiklerine de burun kıvırdılar." dedi.
    Bir başka Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul ise yasa tasarısına itiraz etti. Bunun Başkan'ın gücünü kısıtlayacağını ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la müzakere etmesini zorlaştıracağını söyledi.

    Ancak komisyondaki senatörlerin çoğu, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füzesi almasına öfkeli. Bu satışın NATO'nun güvenliğini tehlikeye atacağı görüşündeler.
    Aynı senatörler, Trump'ın Suriye'nin kuzeyinden ABD askerlerini geri çekme kararına da tepkili. Bunun, Türkiye'nin yakın zamana kadar IŞİD'e karşı savaşında ABD'ye destek veren Kürt güçlere karşı operasyon başlatmasına yol açtığını söylüyorlar.
    Komisyonda kabul edilen tasarı, Senato'ya gidecek. Senato'da da onaylanması durumunda yasalaşması için Kongre'nin diğer kanadı olan Temsilciler Meclisi'nde de kabul edilmesi gerekiyor.
    Temsilciler Meclisi de kendi hazırladığı Türkiye'ye yaptırım öngören yasa tasarısını Ekim ayında 16'ya karşı 403 oyla kabul etmişti.
    ABD Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen ve Türkiye'ye yaptırım öngören yasa tasarısında neler var?
    Benzer tasarıların hem Temsilciler Meclisi'nde hem Senato'da kabul edilmesi durumunda iki kanattan yetkilendirilen gruplar bir araya gelerek ortak bir tasarı oluşturuyor. Tasarının yeniden hem Temsilciler Meclisi hem Senato tarafından onaylanması gerekiyor.
    Son olarak ABD Başkanı Donald Trump'ın da onayı gerekiyor.
    Kongre'den geçen yasaları Trump 10 gün içinde veto edebilir.
    Ancak ABD'de Kongre'nin her iki kanadının üçte ikisinin desteklediği bir yasa, daha sonra Başkan tarafından veto edilemiyor ve yürürlüğe giriyor.

    Dışişleri Bakanlığı: Saygısızlığın yeni tezahürü
    Komisyonda alınan karara Ankara tepki gösterdi.
    Dışişleri Bakanlığı, günün ilk saatlerinde yazılı bir açıklama yaparak "Barış Pınarı Harekatımız ve S-400 sistemi gerekçesiyle ülkemize yaptırım uygulanmasını öngören bir yasa tasarısının ABD Senatosu'nun Dış İlişkiler Komitesi'nde hangi saiklerle kabul edildiğini biliyoruz. Bunun nedeni, uzun zamandır itinayla hazırlanan projeye indirdiğimiz ağır darbeden kaynaklanan derin hayalkırıklığıdır" dedi.
    Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında, ABD Kongre'nin her iki kanadındaki girişimlerin iç siyasi hesaplarla yürütüldüğü belirtildi.
    "Türkiye aleyhtarı malum çevrelerce de desteklenen girişimler, milli güvenliğimizle ilgili egemen kararlarımıza saygısızlığın yeni bir tezahürüdür" denilen açıklamada şu ifadeler de yer aldı:
    "Bu girişimler, Türk-ABD ilişkilerine zarar vermenin ötesinde bir işlev görmemektedir.
    "Temsilciler Meclisi'nin 29 Ekim'de kabul ettiği benzer içerikli bir yasa tasarısına gerekli tepkiyi vermiştik. Bu kez Senato'nun gündemine alınmaya çalışılan tasarı, yaptığımız izahatların anlaşılmak istenmediğini gösteriyor.
    "ABD Kongresini, Türk-ABD ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik olarak geçtiğimiz haftalarda en üst düzeyde teyit edilen ortak hedeflerimize zarar vermeyecek yapıcı bir tutum benimsemeye ve aklıselimle hareket etmeye çağırıyoruz."
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Harvey Weinstein - Tecavüz ve cinsel tacizle suçlanan Hollywood yapımcısı, bazı davacılarıyla 25 milyon dolar tazminat karşılığında anlaştı

    Amerikalı ünlü Hollywood yapımcısı Harvey Weinstein'in avukatları, müvekkillerini tecavüz, cinsel taciz ve saldırıyla suçlayan kadınlardan bazılarıyla 25 milyon dolar tazminat karşılığında anlaştı. Tazminatın dağıtılacağı 30'dan fazla kişi, oyuncular ve Weinstein'in eski çalışanları.
    Weinstein'le anlaşan kişilerin adları açıklanmadı.
    Sadece Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan Amerikalı oyuncu Paz de la Huerta'nın avukatı Aaron Filler, müvekkilinin de bu kişiler arasında olmasını beklediğini söyledi.
    Paz de la Huerta 2010'da Weinstein'i tecavüzle suçlamıştı.
    Mahkemenin anlaşmayı onaylaması gerekiyor
    Varılan anlaşma uyarınca ödemeler iflas eden film stüdyosu The Weinstein Company'nin sigorta poliçelerinden yapılacak.

    Hakkındaki iddiaları reddeden Weinstein, tazminat ödenen kişilerin suçlamalarından sorumlu tutulmayacak.
    Ancak anlaşmanın mahkeme tarafından da onaylanması gerekiyor.
    Bugüne kadar aralarında 30'dan fazla oyuncunun olduğu 70'den fazla kadın Weinstein'i tecavüz, cinsel taciz ve saldırıyla suçlamıştı.
    Bu kişiler arasında Angelina Jolie, Gwyneth Paltrow ve Salma Hayek de vardı.
    67 yaşındaki Weinstein halen New York'ta tutuksuz yargılanıyor.
    Son duruşmada ise kefalet bedeli bir milyon dolardan beş milyon dolara çıkarıldı.
    Weinstein Ocak ayında iki kadına cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla yeniden yargıç karşısına çıkacak.
    kaynak: www.bbc.com


Benzer Başlıklar

  • 4
  • 3
  • 190
  • 12
Forum kurallarına uymayan veya forum düzenine aykırı davranan üyeler uyarılmadan forumdan çıkarılabilirler. Özellikle gereksiz yeni başlık oluşturacakların dikkatine!

117
Çevrimiçi

41.0k
Kullanıcı

4.4k
Konu

426.2k
İleti


| | | |

Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum