Herkese merhaba, 9 haziran Ankara görüşmemizde eşimle vizelerimiz onaylandı. Unganlar ve Konsolosluk deneyimlerimizi detaylı olarak paylaşıyorum. Herkese sürecinde bol şans diliyorum.
1 HAZİRAN 2023 UNGANLAR
Saat 9.10 ve 9.15 randevularımız için sabah 8.30da Unganlar kliniğindeydik. Saat 9.00’da açılacak klinik için 4.kata çıkıp bekleme salonunda beklemeye başladık. Önceki deneyimlerde söz edilen, pasaportlarımızı alıp bizi çağıracakları bekleme salonunun burası olduğunu düşündük ancak değilmiş. Üzerinde Mehmet Ungan yazan bir kapı var içeride. Burası saat 9.00da açılıyormuş. Biz o kapıyı direkt doktorun muayene odası olduğunu düşündüğümüz için çalmaya çekinmiştik ancak oraya girmemiz gerekiyormuş. O kapıyı tıklattığınızda içeriden otomata basıp açıyorlar ve esas unganlar için olan bekleme salonuna geçiyorsunuz.
Buraya geçtikten sonra pasaportlarımızı ve evraklarımızı aldılar ve fotoğraflarımız çekildi. Covid aşı kartı en çok önem verdikleri şey. Kadınlara kaç doğum yaptıkları ve şu anda gebelik durumu veya şüphesi olup olmadığı da sorulup teyit ediliyor.
Ne yapacağınız, hangi kata gideceğinizle ilgili gayet açık bir şekilde yönlendiriliyorsunuz.
Buradan 5. kat Düzen laboratuvarına çıktık. Pasaportlarımızı verip beklemeye başladık. İsmimiz okunduğunda iki kişi için 95$ ödeme yaptık. (100$ nakit verdik, para üstünü TL olarak aldık). Ardından birer tüp kan verdik ve tekrar pasaportlarımızı alıp 3.kata akciğer filmine yönlendirildik. Burada da ismimiz okunduğunda röntgen çekilen odaya geçtik. Küpe kolye vs her şeyi çıkarıyorsunuz. Kadınlar için üst iç çamaşırınızı çıkarmanızı istiyorlar ve size tek kullanımlık bir önlük veriyorlar, içeride onu giyiyorsunuz onunla film çekiliyor.
Burada da işimiz bitince tekrar 4.kat Mehmet Ungan yazan odaya gidip beklemeye başladık. İsmimiz okunduğunda içeride ayrı ayrı muayene odasına gittik. İç çamaşırlarınız hariç tüm giysilerinizi çıkarmanız, üzerinize verilen önlüğü giymeniz ve doktoru beklemeniz isteniyor. Ben yaklaşık 20-25 dakika doktoru bekledim odasında. Benden önce eşimi muayene etmiş. Her ikimizle de Handan hanım ilgilendi.
Odaya gelince uzanmamı istedi ve tansiyonumu ölçerken bir yandan da sorularını sormaya başladı. Daha önce ameliyat geçirdiniz mi, hastanede yattınız mı, sigara kullanıyor musunuz, kalp hastalığınız var mı, astım hastalığınız var mı, böbrek hastalığınız var mı, şeker hastalığınız var mı… Neredeyse tüm organları tek tek sayıp sordu. O kadar hızlı soruyor ki evet ve hayır dışında araya girip açıklama fırsatım pek olmadı:)
Üç adet dövmem vardı onları not aldı. Piercing olup olmadığını sordu. (Bende yok). Doğum lekem olup olmadığını sordu. Onları da not aldı.
Düzenli kullandığımız ilaçları girişte görevli hanımefendiye vermiştik. Eşim tiroid ilacı kullanıyor. Ben de alerji ilacı ve düşük dozlu reçetesiz bir antidepresan kullanıyorum.
Antidepresan reçetesiz olduğu için biraz endişeliydim açıkçası ama sorun olmadı. Neden kullandığımı sordu. Ben de anksiyetem olduğunu ve 4-5 aydır kullandığımı söyledim. Ne kadar daha kullanacaksın diye sordu. 6 aydan önce kesmemem gerekiyormuş dedim. Kendine veya çevrene zarar vermeyi düşündün mü diye sordu. Hayır dedim. Bu konuşmalar sırasında da göğsümü ve sırtımı dinledi ve aşılarımı yaptı. Kadınlar için aşılar sebebiyle 1 ay hamile kalınmaması gerektiğini özellikle bir kaç kez söylüyor. Eşimle olan görüşmesi de aynı şekilde geçmiş. Kendisi çok pozitif bir doktor.
Bana 3, eşime 4 adet aşı yapıldı. 560$ ödeme yaptık.
Bu arada evrakları verirken çocuklukta olduğumuz aşıların olduğu kartları da verdik ne olur ne olmaz diye. Ben sadece hepatit aşılarımın olduğu kartı bulmuştum. Eşimin ise kızamık, su çiçeği gibi hepatit hariç diğer çocukluk aşılarının yazılı olduğu kartı vardı. Evrakları alan hanımefendi bunların işe yarayacağını sanmadığını ancak yine de doktor hanıma vereceğini söylemişti. Ertesi gün saat 15.00-17.00 arası evrakları almaya gittiğimizde en üstteki kağıtta bize yapılan aşılar yazıyordu. Ve burada benim verdiğim aşı kartındaki hepatit aşılarının kabul edildiğini gördüm. Eşimin ise hiçbir çocukluk aşısını kabul etmemişler.
Dosyanızı aldığınızda bir adet kapalı zarf, aşılarınızın yazdığı bir A4 ve akciğer filminizin olduğu cd veriliyor. Zarfı açmadan kapalı bir şekilde mülakata götürüyorsunuz. A4 ve cd’yi ise ABD ye girişte polislere vereceğimizi söylediler.
9 HAZİRAN 2023 Ankara Mülakat
Sabah 8.45 randevumuz için 7.40 gibi konsolosluktaydık. Yanımızda sadece kimlik, pasaport, Nakit para, poşet dosya içinde mülakat evrakları ve ev anahtarı vardı. Telefon, cüzdan, çanta, saat gibi şeyleri biz yanımıza almadık. Sırada getirenler vardı, onlar da kapının dışında arabasıyla bekleyen emanetçiye teslim ettiler.
Yaklaşık 15-20 kişinin olduğu bir sıra vardı önümüzde. Sıraya geçip beklemeye başladık. Yavaş yavaş sırayla içeri alıyorlardı. Sıra bize geldiğinde pasaportlarımızı camın altında bulunan kutuya koyup teslim ettik ve güvenlik girişindeki sırada beklemeye devam ettik. İçeriden pasaportları alan güvenlik görevlisi tek tek isimleri okuyup pasaportlarımızı geri verdi ve x ray den geçtik. Tıpkı havaalanı gibi tüm eşyalarınızı küçük kutulara koyup öyle geçiyorsunuz.
Mülakat günümüzde çok yağmur yağıyordu. Sırada beklediğimiz yerin üstünde tente vardı ıslanmadık, ancak paralar ıslanmasın diye poşete koymuştuk. O poşeti attırdılar.
Güvenliği de geçtikten sonra bir bahçeden yürüyorsunuz ve ana binaya geçiyorsunuz. Saat 8.15te içerideydik. Burada da sıraya girdik. Uzunca bir deskte iki adet türk görevli pasaportlarımıza baktı ve dv olduğumuzu görünce bizi direkt vezneye yönlendirdi. Burada kişi başı 330$ ödedik. Nakit olarak verdik ve para üstü aldık. Ödemeyi yaptıktan sonra veznedeki aynı görevli bize sıra numarası verdi. Ve yan tarafta bulunan sandalyelere oturup numaramızın yanmasını beklemeye başladık. Yaklaşık 15 dk bekledikten sonra numaramız ilk yandığında evrakları teslim edeceğimiz bankoya geçtik.
Burada Türk kadın bir görevli vardı. Sırayla evraklarımızı istedi; pasaport, 2 şer adet fotoğraflar, adli sicil kayıtları, vukuatlı nüfus kayıt örneği, evlilik cüzdanı ve iki adet fotokopisi, asıl talihlinin son mezun olduğu okul diploması ve fotokopisi, maddi kaynakları gösteren evraklar, sağlık raporu.
Bu sırada tek tek bizden evrakları istedikten sonra, kendisi evraklarımızı düzenlerken ben de önümde dağılan evraklari refleks olarak düzeltmeye çalıştım ve sesini yükseltip gözlerini açarak ‘gereksiz hiçbir şey yapmıyoruz!’ dedi. Ben de ‘ben istemeden oraya herhangi bir evrak koymayın’ demek istiyor gibi anladım ve hiçbir şey yapmadığımı söyledim. Ama yine kağıtları düzenlemeye devam ettim. Zaten heyecanlıydım ve elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyordum. Tekrar bana bağırdı ‘hala yapıyorsunuz’ diye. Ellerimi birbirine bağlayıp öyle durdum ben de.
Asıl talihli hanginiz dedi? Ben de ‘benim’ dedim. Yine sesini yükselterek ‘bir adınız olduğunu düşünüyorum’ dedi. Adımı söyledim. ‘Bir soyadınızın da olduğunu düşünüyorum’ dedi. Onu da söyledim:)
Gerçekten bakışları, ses tonu ve tavrı oldukça kaba ve moral bozucuydu.
Sonra evraklarımızı düzenlerken bizimle sohbet etmeye başladı. ‘İzmirden geliyorsunuz, ben de izmirliyim, oradaki depremde evinize bir şey oldu mu’ gibi sorular sorup sohbet etmeye başladı bizimle. Sonra eşime dönüp askerlik evraklarınızı alabilir miyim dedi. Eşim de uzattı ve malesef bu kez de o önündeki kağıtları düzenlemeye başladı:) Ve görevli onu da azarladı. ‘Tam bulunduğunuz yerde mikrofon var ve orada yaptığınız her ses bana çok kuvvetli geliyor’ dedi. O zaman anladık sebebini. Keşke baştan düzgünce bu açıklamayı yapmış olsaydı. Gerçi o zaman da sinirlenecek başka şey bulurdu diye düşünüyorum. Çünkü genel tavrı o şekildeydi.
İngilizce bilip bilmediğimi sordu. Ben mülakatı yapacak memurun da bu kadar aksi olabileceğini düşünerek korktum ve garanti olsun diye 'çok az' dedim.
Evraklarımızı aldıktan sonra oturup beklememizi söyledi sonra. Büyük bir gerginlikle mülakat sıramızı beklemeye başladık bu kez. Daha önce yorumlarda bu tip görevli tavırlarını okumamıza rağmen gerçekten çok gerildik.
Neyse ki mülakatımızı yapan çok iyi niyetli ve güler yüzlü Amerikalı bir beyefendiydi. Yanında yine güler yüzlü bir tercüman da vardı. Sağ elimizi kaldırıp yemin ettik ve parmak izlerimizi verdik. Yarı ingilizce yarı türkçe mülakatımızı gerçekleştirdik.
-Daha önce yurtdışına çıktınız mı?
Eşimle beraber hayır cevabını verdik.
-Amerika da nereye gitmeyi düşünüyorsunuz?
North carolina.
-Neden ?
Bir arkadaşımız var orada.
-Hesabınızda ne kadar nakit paranız var?
şu kadar dolar, şu kadar euro diye cevap verdik.
Ve o sempatik türkçesi ile tebrikler vizenizi onaylıyorum dedi…
Tekrar herkese bol şans diliyorum. En önemlisi de Uğur bey başta olmak üzere bizlere koşulsuz yol gösteren tüm yöneticilere ve tecrübelerini foruma aktararak bir çok kişiye yardımı dokunan herkese çok teşekkür ediyoruz...