Herkese Merhaba,
Mülakat deneyim(ler)i yazma hayallerime Ankara'nın son mülakat dağıtımından sonra veda etmiş, hatta DV2022 Aşamaları başlığında arz-ı veda etmiştim. Ben bıraksam da eşim işin peşini bırakmadığı için bu satırları yazabiliyorum.
Mayıs 2021'de kazandığımızı öğrendiğimizde başımıza geleceklerden habersiz, çocuklar gibi sevinmiştik. İlk başvuruda çıkmıştı. Hatta kardeşlerimden sevinçten ağlayan bile olmuştu.
Sonucu öğrendiğimizde eşim hamile olduğu için, formu erken gönderip sonradan açtırsak mı, doğumu bekleyip öyle mi göndersek ikileminde bulmuştuk kendimizi. Hatırlayanlar çıkacaktır; o zamanlar form açtırma süresi ayları aşıyordu. Yaptığımız hesaba göre, doğumdan sonra göndermek, gönderip açtırmaktan 15-20 gün kadar önce oluyordu. Bu sebeple doğumu bekledik ve formu Eylül 2021 ortasında gönderdik. 10-12 Mayıs 2022 gibi "Your case is active for consular processing.." dönüşünü ilk defa alabildik.
Sonraki gelişmeler herkesin malumu. Taa ki @gucarslan 3 Haziran 2022 akşamı forumda "oturumsuz dosya taşımak mümkün arkadaşlar" diyene kadar. Telegram gruplarına hiç dahil olmadık, ki bu bence hataların en büyüğüydü. (Barbadostakiler grubuna alınmamız haricinde halen başka bir telegram grubunda değiliz.)
3 Haziran - 1 Eylül arası dosya transferi talep e-postaları ile geçti. Ben Ağustos başında Arnavutluk'a gidip elim boş döndükten sonra, artık foruma girmeyi de, transfer talep e-postaları göndermeyi de bırakıp alternatif yollara/ülkelere gidiş için hazırlık yapmaya başlamıştım. E-posta ile taşıma taleplerini artık eşim google translate yardımıyla yapıyordu.
1 Eylül 2022 Perşembe akşamı gelen e-postayı okuyunca gözlerime inanamadım. Önce burası neresiymiş diye Bridgetown'u google'ladım. Avrupa-Asya harici eposta hiç atmamıştım ama eşim atmış. Barbados olumlu dönüş yapmıştı.
O gece hemen belgeleri hazırlamaya başlayıp Cuma günü öğleden sonra tercüman noter işlerini halletmeyi denedik. Bingo! Noterlerin ülke çapında sistemleri çalışmıyordu, ne zaman çalışacağını da bilmiyorlardı. Cumartesi nöbetçi noterlere sorduk devam dediler. Pazartesi beraber çalıştığım, tanıştığım tercümanlık bürosuna gittim ve dediler ki "sistem olmaması senin açından sadece muhasebe kayıtlarında sorun yaratıyor, devir değil satış değil, hallederiz." Hallettiler de sağolsunlar.
Pazartesi günü eve gelir gelmez dört koldan uçak bileti bakmaya başladık. Yurtdışında kardeşimin eşi ve Türkiye'de biz. Ama PTY-BGI uçağında aile olarak yer bulamıyorduk. Salı günü sabah ise artık Eylül ayında komple yer yoktu. 1 tane bile. Farklı tarayıcılar, Chrome-Explorer, VPN, Gizli Sekme vs tüm yöntemleri deniyor ama bulamıyorduk. Hayatımın en kötü haftası açık ara o haftadır.
Sonra 14'üne Copa Airlines'da yer bulabildik sonunda. Henüz giden ve alan birini duymadığımız ve 21'ine kadar gelin dediklerinden de haberimiz olmadığı için bir an önce gitmek istiyorduk. O yüzden aramaya devam ediyorduk. Sonunda 11'ine PTY-BGI'de yer bulduk ve anne-bebeğe aldık. Ne olsa beğenirsiniz; Copa'nın rezervasyon sistemi anne-bebeği 14'ü Çarşamba günkü rezervasyondan "bunlar bileti 11'ine aldılar" diye çıkarmış atmış! Ben ve büyük çocukta bilet yok. Anne-Bebeği 14'üne alamıyor, ben ve büyük çocuk için ise 11'inde yer bulamıyorduk artık. Durum böyle olunca, bende B1/B2 olduğu için NY aktarmalı önden gitmeye anne ve çocukları ise sonradan bir şekilde getirmeye karar verdik ve yola çıktım.
IST'deki biniş kontrollerinde kalacak yer ve dönüş bileti soruyorlar, bende ikisi de yok. Görevli bana sormayı unuttu ben geçtim. Diğer görevli benden bahsederek kalacak yer ve dönüş bileti sormuyor musun diye çıkıştı benim görevliye. Bana tamam demiş, ben arkamı dönmüşüm artık geri döner miyim? Dönmem. Hızlı adımlarla uzaklaştım kapıya gittim ve uçağa binebildim. Fazladan yolcu olduğu için binemeyenler oldu.
JFK'de polis epey sordu, soruşturdu ama sonunda tamam dedi geçirdi beni. JFK-BGI uçağını beklerken formları doldurup, rezervasyonu filan yaptım ama seyahat sağlık sigortası için Türkiye'den çıkışım olduğu için artık geç kalmıştım.
Sabah uçağa binebildim. Yine fazladan yolcu olduğu için binemeyenler oldu.
Uçakta reklam izleyip internet kazanarak eş ve çocukların gelişini ayarlamaya çalışırken vekalet bırakmadığım için panama'da sorun yaşabileceklerini öğrendim. Barbados'a bakan elçiliğimizin de Trinidad and Tobago'da olduğunu öğrendim. Sağlık olsun dedik ve uçak inişe başladı.
9 Eylül öğleden sonra Bridgetown'a varınca gümrük polisine durumu anlatıp pasaporta damga basması için ikna ettim. Hemen fotoğrafını çekip Bridgetown Konsolosluğuna attım. 20 dakika sonra göçmenlik formunun fotoğrafını istediklerine dair yanıt geldi. Tekrar polise gidip durumu anlattım ve gelen e-postayı gösterdim. Beni online doldurduğum formu tekrar doldurmam için Kiosklara yönlendirdi. Doldurup onu da attım ve 15 Eylül sabahına mülakat planladılar. Ailemin durumunu anlatıp onlar için ne yapabiliriz diye cevapladım e-postayı. Hepiniz için 20'sine planlayabiliriz dediler. Bridgetown'da saat 16:00'yı geçmişti ve havaalanından kaldığım otele gittim. 26 saattir uyumuyor ve bütün öğünleri pas geçiyordum.
10 Eylül günü sabah mideme bi şeyler atarken yurtdışındaki kardeşim arayarak çocuklar için B2 başvurusunu posta yoluyla yapabileceğimizi söylerken eşim de arayıp @gamefry'ın da aynı şeyi söylediğini iletti. Aynı dakikada iki koldan aynı bilgi. Hemen odama döndüm ve çocuklar için DS-160 doldurup AIS kaydını yaptım. Görüşme yeri olarak Ankara'yı seçtim fakat gönderim talimatında İstanbul yazıyordu. Tüm belgeler hazırdı ve daha da iyisi B1/B2 vizemin JFK damgası öncesi fotokopisi de vardı.
12 Eylül sabahı eşim, çocukların turist vize başvuru evraklarını PTT'ye vermek üzere şubeye gitti. Oradaki görevli barkodu okutunca Ankara Konsolosluğu çıktığını ve konu hakkında bilgilendirme aldıklarını söylerek evrakları talimatta İstanbul yazmasına rağmen barkod'a dayanarak Ankara'ya yolladı. (Daha sonra ne olacağını göreceğiz.)
14 Eylül günü eşim de Bridgetown'a gelerek bana katıldı. Yolda yaşadığımız aksiliklerde yolda yardımına yetişenler ve benim için aklıma gelemeyecek yardımlar yapan @gucarslan'a ne kadar teşekkür etsem yetmez, hakları ödenmez.
16'ında sağlık muayenesine girip 19'unda sonuçlarımızı aldık.
20 Eylül Salı günü mülakata girdik.
Görüşmeye geçince kadın görevlinin ilk tepkisi "çocuklar nerede?" oldu. Durumu anlattım. "Peki onlar için ne yapacaksın?" dedi. Vizem onaylanır onaylanmaz Ankara'ya yazıp 26-30 Eylül haftasına mülakat talep edeceğim, olmazsa bildiniz gibi sponsorluk ve F2A süreci dedim. "Evet, peki." dedi.
Görüşme olumlu havada geçti, eşiyle aynı işi yapıyormuşum, "formunu okurken işini çok iyi anlıyorum" dedi.
21'inde sırayla AP ve Issued olduk. Hemen Ankara ve Support Desk'e e-posta atıp çocuklar için Ankara'da mülakat talep etmeye başladım.
22'sinde pasaportlarımızı almak üzere konsolosluğa gittik. Dönünce tekrar e-posta bombardımanına devam ettim. Zaman ayarlı bile attım. Bir tanesine Bridgetown'u da bilgi hanesine koymuştum. Bridgetown aynı gün ne diye dönse beğenirsiniz; "27'sine yetiştirebilirsen çocuklar için de bir görüşme ayarlayabiliriz." Gözlerimiz doldu.
23 Eylül Cuma sabah Ankara'dan "27'sine mülakat ayarlayabiliriz, Pazartesi günü bizden gelecek talimatları bekleyin." şeklinde bir dönüş aldık.
Bu arada çocukların turist vize başvuruları CEAC'da hep No Status olarak görünüyordu. İlgili başlıkta konuyu dile getirince @denizci10 "bu işte bir teslik var" dedi.
Hemen Barbados'a ailesini getirmeyen/getiremeyen arkadaşlara durumu haber verdik. Onlara da avukatları üzerinden aynı dönüşün yapıldığını öğrendik. Çok sevindik.
24 Eylül Cumartesi günü Panama üzerinden ülkeye döndük.
26 Eylül Pazartesi günü sabah PTT şubesine gittim ve Bingo! lastikle tüm belge ve pasaportlar iade edilmiş. İşleme alınmamış bile. Oradan Unganlara randevumuza geçtik. Çocukların aşı ve muayeneleri tamamlandı. Yarından önce olmaz dediler. Biz unganlardayken 10:30'da Ankara'dan 27 Eylül 13:30'a çocuklar için randevu geldi.
O gece neredeyse hiç uyuyamadım. Sağlık muayeneleri yetişmese, AP'ye kalma yetişmeme ihtimalleri aklımdan çıkmıyordu. Turist vizeleri de olmamıştı.
27 Eylül günü öğlen önce unganlara geçtik ve sağlık dosyalarını aldık. İnanılmaz bir sevinç yaşadık. Oradan Ankara Konsolosluğuna geçtik.
Görüşme için sona kalan ailelerden biriydik. Asyalı görevli "normalde 5-7 gün sürüyor ama rahat olun 30'undan önce vizelerini basacağız" dedi.
27-28 Eylül'de çocukların dosyaları hala AP'de görünüyordu.
29 Eylülde de durum değişmeyince aynı gün mülakata giren @gamefry'a durumu sordum. Onların vizelerinin basıldığını hatta bizden sonraki ailenin bile basılmak üzere olduğunu söyledi. Hemen @gucarslan'a yazdım forumdan. Cep numaramı isteyip aradı ve "hemen konsolosluğa gidin, ne bekliyorsunuz" dedi. Saat 14:00-15.00 arasındaydı. Bu arada ben de Ankara'ya e-posta atmaya başladım. Taksi ile konsolosluk yolunda iken CEAC'da durum Issued'a döndü ve taksinin yönünü eve değiştirdik. 30 dakika içinde e-postayı okuyup Issued'a çevirdiler diye tahmin ediyorum. Aynı gün pasaportlar kargolandı ve 30 Eylül Cuma günü 11:30'da pasaportları ve sarı zarfları alıp kontrol ettik. Her şey yolundaydı.
Özetle, yanımızda olan ailelermiz ve yolumuza çıkan iyi insanlar sayesinde vizelerimizi alabildik. Haklarını ödemeye ömrüm x100 olsa yetmez.
Dünya dönüyorsa bu iyi insanların hatrına dönüyor.
Herkese hayat yolunda bol şans ve başarılar dilerim.
Hürmet ve şükranlarımla...