Üyelik oluşturma ve foruma giriş konusunda sorun yaşayan üyelerimiz [email protected] adresine email gönderebilirler!
  • ⭐⭐

    Halkbank - ABD'li senatör Wyden: Kongre Trump'ın soruşturmaya müdahale edip etmediğini incelemeli

    ABD'de Demokrat senatör Ron Wyden, Amerikan Hazine Bakanlığı'nın Halkbank davasıyla ilgili mektubuna yanıt verdiğini ve bakanlığın cevabının daha fazla soruyu beraberinde getirdiğini söyledi.
    Wyden, "Bakanlık, ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin'nin, Başkan Donald Trump tarafından Halkbank'la ilgili cezai soruşturmaya müdahale etmekle görevlendirildiğini yalanlamıyor" dedi.
    Cevap metni, ABD'de yargı haberleri yapan Courthouse News tarafından yayımlandı.
    Oregon Senatörü Ron Wyden, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "ABD Hazine Bakanlığı, Mnuchin'nin Türk yetkililerle bir dizi görüşme yaptığını açıkladı. Bu görüşmeler, bakanlığın Halkbank'ın İran'a yönelik kapsamlı yaptırımları ihlal ettiğine yönelik soruşturmada kilit rol oynadığı bir dönemde yapıldı" dedi.
    Wyden, açıklamasında ayrıca şu ifadeleri kullandı:
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD Adalet Bakanı Barr: Epstein'ın cezaevindeki intiharı bir çuvallamalar silsilesi

    ABD Adalet Bakanı William Barr, pedofili suçundan sabıkalı Jeffrey Epstein'ın cezaevindeki ölümü için "çuvallamalar silsilesi" ifadesini kullandı.
    Associated Press'e röportaj veren Barr, Epstein'in intiharını yapılan hatalar zincirine bağladı.
    Adalet Bakanı Barr, cezaevinin güvenlik kamerası kayıtlarını bizzat izlediğini de söyledi.
    Bu görüntülerden, Epstein'in hücresinin bulunduğu yere olay gecesi kimsenin girmediğinin anlaşıldığını da kaydetti.
    Barr, intiharın şüpheli bulunması ile ilgili senaryoları da olayın, "çuvallamalar silsilesine" dönmesi nedeniyle anlayışla karşıladığını söyledi.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Victoria's Secret, düşen izlenme oranları nedeniyle bu yılki televizyon defilesini iptal etti

    Amerikan kadın iç giyim ve güzellik ürünleri firması Victoria's Secret, bu yılki televizyon defilesini iptal etti.
    2001'den bu yana her yıl yayımlanan defileyle ilgili kararın seyircinin ilgisinin azalması nedeniyle alındığı belirtiliyor.
    Defile, ünlü mankenlerin taşlarla süslü sütyenler ve melek kanatlarıyla yaptığı gösteriyle popüler olmuştu.
    Victoria's Secret'ın sahibi olan L Brands'ın CEO'su Leslie Wexler, defilenin pazarlama stratejisini yeniden değerlendireceklerini açıkladı.
    Aralık 2018'de Walt Disney'e ait ABC kanalında yayımlanan defileyi 3,3 milyon kişi izlemişti. İlk defile 12 milyon kişiye ulaşmıştı.

    Victoria's Secret son dönemde müşteri kaybetmeye başladı.
    İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesi, şirketin müşterilerinin American Eagle Outfiter'a ait Aerie ve pop şarkıcısı Rihanna'ya ait Savage X Fenty gibi daha modern markalara yöneldiğini belirtti.

    ABD'de 53 mağazasını kapatıyor
    Şirket, bu yıl ABD'deki en az 53 mağazasını kapatıyor.
    Victoria's Secret, Leslie Wexler'in, aralarında reşit olmayan kız çocuklarının da bulunduğu çok sayıda kişiye cinsel tacizde bulunmak ve seks amaçlı insan kaçakçılığı yapmakla suçlanan Amerikalı milyarder Jeffrey Epstein'le yakın ilişkisi de tartışma konusu olmuştu.
    Yargılanmayı beklerken 10 Ağustos'ta hapishanedeki hücresinde ölü bulunan Epstein'in intihar ettiği açıklanmıştı.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Reuters'a konuşan ABD Dışişleri yetkilisi: Türkiye S-400'lerden 'bir şekilde kurtulmalı', yaptırımlar hâlâ masada

    Reuters ajansı, ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkilinin iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi için Türkiye'nin S-400'lerden "bir şekilde kurtulması gerektiğini" söylediğini aktardı.
    Bir grup muhabire bilgi veren yetkili, bu sistemin NATO'nun savunma kapasitesine zarar verdiğini savunurken Türkiye'ye açık kapı bıraktı:
    "Türkiye'nin masaya geri dönmesi mümkün. Bunun için S-400'leri imha etmeleri, iade etmeleri veya bir şekilde S-400'lerden kurtulmaları gerektiğini biliyorlar."
    Adının yazılmasını istemeyen yetkili, ABD'nin Türkiye'ye yaptırım uygulamasının hâlâ masadaki seçeneklerden biri olduğunu söyledi.
    "ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamındaki yaptırımların zamanlaması nihai değil" diyen yetkili, Washington'ın Rusya'dan savaş uçağı aldığı gerekçesiyle Çin'e uygulayacağı CAATSA yaptırımlarına karar vermesinin dokuz ay sürdüğünü hatırlattı.

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bugün yaptığı konuşmada "S-400 çalışacak. S-400'lerin birinci filo iki batarya Türkiye'ye intikal etmiş bulunuyor. İki bataryanın kuruluşu ve TSK personelinin eğitim sürecini yaşıyoruz. Bunlar tamamlandığı zaman planlandığımız faaliyet neyse bunu uygulayacağız. Şakamız yok. 5 (adet) F-35'ten 4'ünü fiilen teslim aldık, biri teslim edilmek üzere hangarlarda bekliyor" demişti.
    ABD, Türkiye'nin S-400'leri alması nedeniyle F-35 programına katılımını durdurmuş, Ankara'nın F-35 satışını askıya alırken Türkiye'de üretilen uçak parçaları için de başka üreticiler bulmaya başlamıştı.
    Lockheed Martin F-35: ABD'nin Türkiye'ye teslimatını geciktirdiği savaş uçaklarının özellikleri
    S-400: Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı hava savunma sistemi
    S-400 anlaşmasında teknoloji transferi ve ortak üretim garanti altına alındı mı?
    Türkiye ise S-400'lerin F-35 projesine bir zarar vermeyeceğini savunuyor ve konuyla ilgili teknik bir komisyon kurulmasını talep ediyor. Türk yetkililer F-35 alamamaları durumunda Rusya'nın geliştirdiği savaş uçakları alabileceklerini belirtiyor.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyaretinde Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Su-57 uçaklarını kendisine göstermesinin ardından "Bunlardan mı alacağız" demişti.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta da ABD'ye bir ziyarette bulundu. ABD Başkanı Donald Trump, Erdoğan ile görüşmesinin "harikulade" geçtiğini söylese de iki liderin S-400 ve F-35'ler konusunda bir uzlaşıya varıp varmadığı bilinmiyor.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump'ın azil süreci - ABD Başkanı basının karşısına keçeli kalemle aldığı notlarla çıktı: 'Hiçbir şey istemiyorum'

    ABD Başkanı Donald Trump'ın, kendisi hakkındaki azil soruşturmasında "Beyaz Saray'ı en fazla kaygılandıran tanık" olarak nitelenen ABD'nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Gordon Sondland'ı televizyondan dinlerken keçeli kalemle notlar aldığı ortaya çıktı.
    Donald Trump daha sonra Beyaz Saray'ın bahçesinde bu notlarını gazetecilere okudu.
    Büyük harflerle yazılan notlarda "Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey istemiyorum. Quid pro quo (Verilen bir şey karşılığında alınan bir şey) istemiyorum. (Ukrayna Cumhurbaşkanı) Zelinskiy'e doğru olan şeyi yapmasını söyle. ABD Başkanı'nın son sözü bu" yazıyor.
    Trump ile Sondland arasında geçen konuşmaya atfen alınan bu notlarda Trump'ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy'nin adını yanlış yazdığı görülüyor.

    'Dijitalden analoğa geçti'
    Amerikan medyasında yer alan yorumlarda Trump'ın, 'kaderini etkileyecek bir soruşturmada medyanın karşısına alelacele alınmış notlarla çıkması' yadırganırken spin.com sitesi notları ABD Başkanı'nın zaman zaman yazım yanlışları içeren Twitter mesajlarına benzetti.

    Site, "Öfkeyle yazılmış Twitter mesajları gibi. Her şey aynı sadece internet bağlantısı yok. Trump dijitalden analoğa geçti" dedi.
    Trump'ın, ABD'de 3 Kasım 2020'de yapılacak başkanlık seçiminde olası Demokrat adaylardan Joe Biden ve oğlu Hunter Biden'ı soruşturmaları için Ukrayna'ya askeri yardımı kesmekle suçlanıyor.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump'ın azil süreci: Demokratlardan son azil oturumu sonrası ABD Başkanı'na tepki: 'Suç işlemiş bir kişi, iflah olmaz bir yalancı'

    ABD'de televizyondan canlı yayınlanan tartışma programında bir araya gelen Demokrat başkan aday adayları, ABD'nin AB Büyükelçisi Gordon Sondland'in azil soruşturması kapsamında Kongre'de verdiği ifade sonrası Başkan Donald Trump'ı kınadı.
    Demokrat başkan aday adaylarından Senatör Bernie Sanders, Trump'ın iflah olmaz bir yalancı olduğunu söyledi.
    Senatör Kamala Harris de Beyaz Saray'da, suç işlemiş bir kişinin oturduğunu belirtti.
    Eski Başkan Yardımcısı Joe Biden ise Trump'ın net bir şekilde 3 Kasım 2020'deki başkanlık seçiminde kendisini rakip olarak görmek istemediğini vurguladı.
    Gordon Sondland, Ukrayna'ya, Demokrat başkan aday adaylarından Joe Biden ve oğlu Hunter Biden hakkında soruşturma açması için Ukrayna'ya baskı yaptığını kabul etmiş, "Başkan'ın talimatlarına uydum" demişti.

    Trump'ın azil soruşturması - Beyaz Saray'ın AB elçisi: Ukrayna konusunda Başkan'ın emirlerini yerine getirdik
    Sondland, kendisine talimat veren kişinin ise Trump'ın avukatı Rudolph Giuliani olduğunu söylemişti.

    Beyaz Saray ise Sondland'in ifadesinin esasında Başkan Trump'ı temize çıkardığını savundu.
    Azil soruşturmasında, Trump'ın, Bidenlar hakkında soruşturma açılması talebinde bulunup Ukrayna'ya askeri yardımı askıya alıp almadığı inceleniyor.
    Trump kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor.
    ABD'de, seçim kazanmak için yabancı ülkelerden destek istemek yasalara aykırı.

    Azil süreci nasıl işliyor?
    ABD Anayasası, Kongre'ye başkanın üç kategoriden en az birince suç işlemesine kanaat getirilmesi halinde görevden alma yetkisi veriyor.
    Bu suçlar; ABD'nin düşmanı olan bir ülkeye yardım etmek olarak tanımlanan "ihanet", siyasi fayda karşılığında para ya da hediye kabul etmeyi içeren "rüşvet" ve "ağır ve vahim suç" işlemek ya da "başka kötü davranışta" bulunmak olarak sıralanıyor.
    Başkanın azli için, Temsilciler Meclisi'nde salt çoğunluk, jüri görevi üstlenerek nihai kararı veren Senato'da ise üçte iki çoğunluk gerekiyor.
    ABD'de geçen yıl yapılan ara seçimlerde Temcilciler Meclisi'nde çoğunluk Demokratlara geçmişti.
    435 üyeli Temsilciler Meclisi'nde 235 Demokrat, 198 Cumhuriyetçi üye var. 2 sandalye ise halen boş.
    100 üyeli Senato'da ise 53 Cumhuriyetçi, 45 Demokrat, 2 de bağımsız üye var.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Joker filminin ikincisi çekilecek mi?

    Hollywood Reporter dergisi, 1 milyar dolar gişe hasılatını yakalayan Joker filminin ikincisinin büyük olasılıkla çekileceğini duyurdu.
    Derginin haberine göre yönetmen Todd Phillips, filmin senaristi Scott Silver ile tekrar bir araya gelerek ikinci filmin senaryosunu yazacak.
    Önümüzdeki yılın favori Oscar adayları arasında gösterilen Joaquin Phoenix'in de filmde rol almasının büyük bir olasılık olduğu bildirildi.
    Dergiye göre yönetmen Phillips, film vizyona girdikten sonra 7 Ekim tarihinde Warner Bros. yapım şirketinin başında bulunan Toby Emmerich ile diğer DC Comics çizgi roman karakterlerinin de nasıl ortaya çıktığını anlatan film projeleri yapmayı önerdi.
    Haberde Emmerich'in bu fikre direnç göstererek sadece bir karakterin daha orijinal hikayesinin anlatılmasına izin verdiği ve Joker'in ikincisi konusunda anlaşıldığı öne sürüldü.

    Ancak başka haber kuruluşları, bu iddiaları reddediyor.
    Haber sitesi Deadline, kendi kaynaklarına dayandırdığı haberinde böyle bir toplantının hiçbir zaman gerçekleşmediğini iddia etti.
    Birçok haber sitesi de Joker'in ikincisinin şu an için sadece bir fikir aşamasında olduğunu, bu konuda bir anlaşmanın imzalanmadığını aktardı.

    DC Comics karakteri Joker'in ortaya çıkış hikayesini anlatan Joker, R kategorisinde bulunan filmler arasında 1 milyar dolar gişe hasılatına ulaşarak rekor kırmıştı.
    ABD'de R kategorisi, 17 yaş altı kişilerin yanlarında yetişkin olmadan izleyemediği yapımlar olarak anlandırılıyor.
    Yönetmen Todd Phillips, Joker'i 62 milyon 500 bin dolarlık bir bütçeyle çekti.
    Bu rakam, pek çok çizgi roman uyarlaması bütçesinin sadece dörtte biri.
    Phillips daha önce Hangover serisini çekmişti.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Suriye'deki petrolün kontrolü kimde?

    ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan askerlerinin Suriye'deki petrol sahalarını korumak için bölgede kalacağını ve ABD'nin Suriye'nin petrol gelirlerinden her ay milyonlarca dolar fayda sağlamasını umduğunu söylüyor.
    Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Trump'ın bu sözlerinden sonra ABD'yi 'ülkesinin petrolünü çalmakla' suçladı.
    Esad'ın müttefiki Rusya da Trump'ın petrol sahaları üzerinde kontrol sağlama girişimini 'uluslararası devlet soygunculuğu' olarak tanımladı.
    BBC Reality Check ekibi Suriye'nin petrol üretiminin kimin kontrolünde olduğunu ve petrolden kimlerin fayda sağladığını inceledi.
    Büyük güçler petrol için rekabet ediyor
    ABD, Ekim ayında Suriye'nin kuzeyinden askerlerini çekeceğini duyurdu. Ama o tarihten bu yana, yaklaşık 500 askerin, Suriyeli Kürt birliklerle birlikte petrol tesislerinin korunması için bölgede kalacağını duyurdu. Petrolden mevcut durumda en çok fayda sağlayanlar Suriyeli Kürtler.

    ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Amerikan askerlerinin bölgeyi yalnızca IŞİD'den değil, Rus birlikler ile Suriye hükümetine bağlı kuvvetlerden de koruduğunu söyledi.

    ABD, Rusya'nın petrol üretim tesislerinin kontrolünün yeniden Suriye'ye geçmesine yardım ettiğini ve aslında Rusların bölgede gözü olduğunu ifade ediyor.
    Suriye ile Rusya 2018 yılında enerji işbirliği için anlaşma yapmıştı. Anlaşma, Moskova'ya Suriye'nin petrol ve gaz sanayinin yeniden inşası için ayrıcalıklı haklar tanıyor.
    Bu bağlamda ABD Başkanı Trump da petrolden yararlanmak istediklerini açıkladı ve Amerikan askerlerinin de bu nedenle bölgeyi koruduklarını söyledi.
    Suriye ne kadar petrol üretiyor?
    Petrol ve gaz, her ne kadar rezervleri diğer Orta Doğu ülkelerine kıyasla daha az olsa da, Suriye hükümetinin gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyor.
    Suriye, 2018 yılı verilerine göre 2.5 milyar varil petrol rezervine sahip. Suudi Arabistan'ın petrol rezervi 297 milyar, İran'ın 155 milyar, Irak'ın ise 147 milyar varil.
    Petrol sahalarının büyük bölümü Suriye'nin doğusunda, Irak sınırı ile kuzeydoğuda Haseke yakınlarındaki Deyr ez Zor vilayetinde bulunuyor.
    Savaşın çıktığı 2011 yılından bu yana ülkenin petrol üretimi de çöktü.
    BP Dünya Enerji İstatistikleri 2019 raporuna göre Suriye, 2008 yılında günde 406 bin varil petrol üretiyordu.
    2011'de Suriye'nin petrol üretimi günde 353 bin varile düştü, 2018'de de %90'dan fazla düşerek günde 24 bin varile geriledi.
    Kontrol Şam'da değil

    Suriye hükümeti, ülkenin petrol sahalarının çoğunun kontrolünü Suriyeli muhaliflere kaybetti. Savaşın tırmanmasıyla da petrol sahaları IŞİD'e geçti.
    IŞİD, 2014'te Suriye'nin doğusunda, Deyr ez Zor'daki en zengin petrol sahası el Ömer dâhil, çoğu sahanın kontrolünü ele geçirdi.
    Petrol satışları örgütün en büyük gelir kaynağı olmuştu. ABD Savunma Bakanlığı verilerine göre IŞİD 2015'te, petrol gelirlerinden ayda yaklaşık 40 milyon dolar kazanıyordu.

    IŞİD, 2017'de petrol sahalarının kontrolünü Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) kaybetti.
    ABD'nin IŞİD'in ana gelir kaynağını kurutma çabasıyla bölgeye düzenlediği hava saldırılarında Suriye'nin petrol sahaları büyük oranda zarar gördü.
    Sahaların Suriyeli Kürtlerin eline geçeceği ihtimalinin kuvvetlenmesiyle IŞİD de petrol altyapısını büyük oranda yok etti.
    Petrol gelirleri hala Suriyeli Kürtlerde
    Kürtlerin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2017'den sonra Suriye'nin kuzeydoğusunda, Fırat Nehri kıyılarındaki ana petrol sahalarının kontrolünü büyük oranda ele geçirmeye başladı.
    O tarihten bu yana yerle bir olan petrol sahalarını onaran SDG üretimi de kısmen canlandırdı.
    ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü Jonathan Hoffman, kısa bir süre önce yaptığı açıklamada petrol gelirlerinin ABD'ye değil, SDG'ye gittiğini söyledi.
    Orta Doğu Enstitüsü'nün deneyimli uzmanlarından Charles Lister, "Suriye Demokratik Güçleri ve Suriye'nin doğusundaki müttefik gruplar, mevcut durumda Suriye'nin ulusal petrol gelirlerinin yaklaşık %70'nin kontrolünü ve değerli gaz tesislerinin de bir kısmını elinde bulunduruyor" dedi.
    Lister, "Ama bu tesislerin çoğu, savaş öncesi kapasitelerinin çok altında faaliyet gösteriyor" diye konuştu.
    Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine düzenlediği operasyon sonucu Suriyeli Kürtler bölgede büyük oranda toprak kaybetse de, Fırat'ın doğusundaki petrol sahalarının büyük bir kısmı hala SDG'nin kontrolünde.

    Suriye Devlet Başkanı Esad sahalara yeniden erişim sağlamak istiyor. Hükümet, petrol sahalarından faydalanamazsa, büyük oranda ithal petrole bağımlı olacak.
    Ama ABD ve Avrupa Birliği'nin katı yaptırımları sonucu Şam yönetiminin petrol ithalatı da giderek zora giriyor.
    Suriye'nin en büyük petrol tedarikçisi İran. Ama bu tedarikler de ABD'nin Suriye ile ticaret yapan her türlü şirket ve ülkeye uyguladığı katı ikincil yaptırımlar nedeniyle kısıtlı kalıyor.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump'ın azil soruşturması - Beyaz Saray'ın AB elçisi Sondland: Ukrayna konusunda Başkan'ın emirlerini yerine getirdik

    ABD Başkanı Donald Trump hakkında Kongre'de yürütülen azil (görevden alma) soruşturmasında ifade veren Beyaz Saray'ın Avrupa Birliği elçisi Gordon Sondland, başkanlık seçimlerinde Trump'ın olası rakipleri arasında yer alan Demokrat Partili Joe Biden'a yönelik soruşturma açılması yönünde Ukrayna'ya yapılan baskının Trump'ın emri üzerine başlatıldığını söyledi.
    Trump'ın, bu konuda baskı kurmak üzere Ukrayna ile resmi kanallar dışında ilişki kurmak için Sondland'ı görevlendirdiği belirtiliyor. ABD medyası, Sondland'ı, "Beyaz Saray'ı en fazla kaygılandıran tanık" olarak nitelendiriyor.
    Sondland, Kongre'deki ifadesinde, Ukrayna'ya yapılacak önemli bir askeri yardımın, Biden'ın bu ülkedeki bir gaz şirketinin yönetim kurulunda olan oğlu Hunter Biden hakkında soruşturma açılması şartına bağlandığını söyledi.
    Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky'e de ancak böyle bir soruşturmanın açıldığını kamuoyuna ilan etmesi halinde Beyaz Saray'a davet edileceğinin bildirildiğini kaydetti.
    Sondland, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Trump'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın da Ukrayna üzerine yapılan baskıdan haberdar olduğunu, Trump'ın ise Ukrayna ile yürütülecek diplomasinin şahsi avukatı Rudy Giuliani'nin önderliğinde yürütülmesini istediğini belirtti.

    Sondland, Trump'ın hiçbir zaman ABD'nin Ukrayna'ya askeri yardımdan açıktan söz etmediğini, ancak bu yardım ile Biden hakkında soruşturma açılması arasındaki bağlantının "herkes açısından fazlasıyla net olduğunu" ifade etti.
    Trump'ın kampanyasına 1 milyon dolar bağış
    Sondland, Trump'ın başkanlık kampanyasına 1 milyon dolar bağış yapmış zengin bir işadamı olarak da biliniyor.
    Sondland, Kongre'ye daha önce verdiği ifadesinde de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky'nin yardımcılarından biriyle Trump adına görüştüğünü ve başkanlık yarışında Trump'ın olası rakiplerinden Joe Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın yönetim kurulunda bulunduğu Ukraynalı gaz şirketi hakkında soruşturma başlatılması karşılığında 400 milyon dolarlık askeri yardım yapılacağını söylediğini kabul etmişti.
    Ancak Sondland'ın azil soruşturması kapsamında verdiği bu ifade, 26 Temmuz'da Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki bir restorandan Trump'ı arayarak "soruşturma" hakkında bilgi vermesini içermiyordu. Trump'ın bağırarak yaptığı konuşmayı ABD'nin Kiev elçiliğinde siyasi danışman olarak çalışan David Holmes da şahit olmuştu.

    'İstediğiniz her şeyi yapacak'
    Holmes, Kongre'deki azil soruşturmasında ifade vermiş ve Trump ile Sondland arasındaki konuşmada, Başkan Trump'ın 'Soruşturma başlatacak mı?' diye sorduğunu ve Sondland'ın da 'başlatacak' cevabını verdiğini, Zelensky için de 'istediğiniz her şeyi yapacak' dediğini söylemişti.
    Sondland ayrıca 10 Temmuz'da Ukraynalı yetkililerle ABD'li yetkililer arasında Beyaz Saray'da gerçekleşen bir toplantı konusunda da çapraz sorguya tabi tutulabilir. Bu toplantıda da Trump'ın Zelenskiy ile Washington'da görüşmesi için Ukrayna'da Biden hakkında soruşturma başlatılması koşulunun öne sürüldüğü iddia ediliyor.
    Temsilciler Meclisi'nde verilen ifadelerde, o dönem Trump'ın ulusal güvenlik danışmanı olan John Bolton'ın toplantıyı durdurup "bu planın bir parçası olmayacağını" dile getirdiği ortaya çıkmıştı.
    Ancak Sondland'ın başka bir odada Ukraynalı yetkililer üzerinde baskı kurmaya devam ettiği belirtilmişti.

    Azil soruşturması neden başladı?
    Trump, 3 Kasım 2020'de ABD'de yapılacak başkanlık seçiminde olası Demokrat adaylardan Joe Biden ve oğlu Hunter Biden'ı soruşturmaları için Ukrayna'ya askeri yardımı kesmekle suçlanıyor.
    ABD Başkanı'nın, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'den, Biden ve oğlunun Ukrayna'daki şirketiyle ilgili yolsuzluk soruşturması açmasını istediği öne sürülüyor.
    ABD Anayasası, Kongre'ye başkanın üç kategoriden en az birinde suç işlemesine kanaat getirilmesi halinde görevden alma yetkisi veriyor.
    Suçlamaları reddeden Trump ise hakkındaki azil sürecini "cadı avı" olarak nitelendiriyor.
    Trump, "ABD dış politikasını kişisel çıkarlarına göre şekillendirdiği" iddiasının gerçek olmadığını söylüyor.
    Azil soruşturmasında bu hafta, kamuoyuna açık ifade verme sürecine geçilmişti.
    Trump, Kongre'de hakkında yürütülen azil soruşturmasında ifade vermeyi ciddi bir şekilde değerlendireceğini açıklamıştı.
    kaynak: https://www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Emilia Clarke: Game of Thrones'daki çıplak sahneler oldukça zordu

    HBO'nun Game of Thrones (Taht Oyunları) dizisinde Kraliçe Daenerys Targaryen'ı (Khaleesi) canlandıran İngiliz oyuncu Emilia Clarke, "Bazı korkutucu çıplak sahnelerimden önce ağlıyordum" dedi.
    Clarke, çıplak sahnelerde yer almak istemediğini söylemesine rağmen dizinin yapımcılık ekibi tarafından bu sahnelere zorlandığını, "Hayranları hayal kırıklığına uğratırsın" gibi yanıtlarla karşılaştığını anlattı.
    Clarke, Game of Thrones'dan sonra birçok çıplak sahne içeren film teklifi aldığını ve bu sahnelere artık alıştığını belirtti.
    Oyuncu Dax Shepard'ın Armchair Expert adlı podcast yayınına katılan Clarke, Game of Thrones deneyimi için şunları söyledi:
    'Bir bit yeniği vardı'
    "Rolü kabul ettikten sonra bana metinleri gönderdiler. Okuduktan sonra 'Bit yeniği bu, işte' dedim. Çünkü oyunculuk okulunu yeni bitirmiştim. 23 yaşındaydım. Daha önce hiç böyle bir film setinde bulunmamıştım."

    "Bir anda kendimi onca insanın önünde çıplak buldum. Ne yapmam gerektiğini, benden ne beklediklerini bilmiyordum. Onların ne istediğini, kendimin ne istediğini bilmiyordum."

    33 yaşındaki Clarke, dizi senaryosuna göre düğün gecesi canlandırdığı karakter Khaleesi'ye tecavüz eden deneyimli rol arkadaşı Jason Momoa'nın çekimlerde kendisine çok yardımcı olduğunu belirterek "Bana hep ince davrandı, sakinleştirdi. Çekimlerde 'Kız titriyor, bir sabahlık getirebilir misiniz?'diyordu" diye konuştu.
    Clarke tecavüz sahnesi için "Momoa benden daha çok ağlıyordu" dedi.
    Dizide Khal Drogo'yu canlandıran Amerikalı oyuncu Jason Momoa, Game of Thrones'un başlamasından bir yıl sonra; 2011'de Comic Con'daki konuşmasında "Bilim kurgu filmlerinde oynamayı çok seviyorum. Çünkü yapabileceğiniz çok şey var. Güzel kadınlara tecavüz etmek" gibi demiş, tepkilerin ardından Instagram'da özür mesajı yayımlamıştı.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD Savunma Bakanlığı raporu: ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundan çekilmesi ve Türkiye’nin operasyonu IŞİD’in yeniden örgütlenmesine olanak sağladı

    ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) raporuna göre IŞİD, ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusundan çekilmesi ve Türkiye'nin bölgeye operasyon düzenlemesini fırsat bilerek "yeniden örgütlenmeye başladı."
    AFP'nin haberine göre raporda IŞİD'in "Batı'ya yeni saldırı hazırlığında olabileceği" de belirtiliyor.
    ABD Başkanı Donald Trump'ın Amerikan askerlerini bölgeden çektiğini açıklamasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri ile Suriyeli muhaliflerden oluşan 'Milli Ordu', 9 Ekim'de Suriye'nin kuzeydoğuna 'Barış Pınarı Harekâtı'nı başlattı.
    Trump daha sonra bir grup Amerikan askerinin bölgedeki petrol sahalarının güvenliğini sağlamak için bölgede kalacaklarını duyurdu.
    ABD Savunma Bakanlığı Denetleme Dairesi'nin raporunda şu ifadeler var: "IŞİD, Türkiye'nin operasyonunu ve ardından Amerikan askerlerinin çekilmesini, Suriye'deki kabiliyetleri ile kaynaklarını yeniden yapılandırmak, ülke dışında saldırı düzenleme kapasitesini güçlendirmek için çıkarına kullandı."

    Pentagon'un bağımsız soruşturma birimi olarak faaliyet gösteren Denetleme Dairesi, 'IŞİD'in Batı'yı hedef almak ve dünya genelindeki 19 uzantısına ve ağına destek sağlamak için zaman ve alana sahip olabileceği' uyarısında bulundu.
    Raporda, ABD Savunma İstihbarat Ajansı'nın (DIA) sağladığı bilgiler kaynak gösterildi.
    DIA'ya atıfta bulunulan raporda 'IŞİD'in uzun vadede Suriye'de bazı nüfuz merkezlerinin kontrolünü yeniden sağlamaya ve dünya genelindeki izlerini genişletmeye çalışacağı' belirtildi.
    Rapora göre DIA, IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi'nin 26 Ekim'de ABD özel harekât timi tarafından öldürülmesinin de 'örgütün yeniden yapılanması üzerinde çok etkili olmayabileceğini' söyledi.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    İran'ın Irak'taki etkisini gösteren belgeler basına sızdı: 'Hedeflerden biri, Kürdistan'ın kurulmasının önlenmesi'

    Amerikan New York Times (NYT) gazetesi, İran'ın istihbarat faaliyetleri aracılığıyla Irak'ta askeri, siyasi ve dini etkisini yayma çabalarını gözler önüne seren belgeler yayımladı. İran istihbaratının yazışmalarını içeren 700 sayfalık belgeler, önce haber sitesi The Intercept'e sızdırıldı, ardından NYT ile paylaşıldı. Gazeteye göre İran'ın hedefleri arasında "bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulmasının engellenmesi" de var.
    NYT, belgeleri sızdıran kaynağın istememesi nedeniyle kendisiyle buluşulmadığını ancak belgelerin The Intercept ile birlikte teyit edildiğini yazdı.
    Söz konusu kişi gizli yazışmaları sızdırma nedenini, "İran'ın ülkemde neler yaptığını dünyanın bilmesini istiyorum" sözleriyle açıkladı.
    Belgeler çoğunlukla İran'ın Irak'taki istihbarat görevlilerinin 2014-2015 dönemindeki yazışmalarını içeriyor. NYT'ye göre belgeler, 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgali sonrası, Irak'ın nasıl adım adım İran'ın nüfuzu altına girdiğini gözler önüne seriyor.
    İran'ın hedefleri
    NYT, belgelerde İran'ın Irak'taki istihbarat faaliyetlerinin genel olarak "adım adım ilerleyen, profesyonel ve çıkar odaklı" bir görünüm sergilediğini belirtiyor. Gazete belgelere dayanarak, İran'ın istihbarat faaliyetlerinin ana hedeflerini şu şekilde özetliyor:

    İran'ın toprak bütünlüğünü tehdit edebileceği endişesiyle bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulmasının ve Irak'ın bölünmesinin, Sünni militanların İran sınırında varlık göstermelerinin, Şii Müslümanların hedef haline geleceği bir mezhep savaşının engellenmesi.
    NYT'nin haberinde, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin Irak Şam İslam Devleti'ni (IŞİD) ortadan kaldırmak için de çaba gösterdiklerini ancak temel hedeflerinin "Irak'ın İran'a bağımlı bir ülke olmasını sürdürmek ve Tahran'a sadık yetkililerin iktidarda kalmasını sağlamak" olduğu belirtiliyor.

    Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi'nin İran ile 'özel ilişkileri'
    Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi'nin İran ile "özel ilişkileri" olduğu da gazetenin belgelere dayandırdığı iddialar arasında.
    Söz konusu belgelerin kamuoyuyla paylaşılması, Irak'ta haftalardır Başbakan Abdülmehdi'nin istifası ve ülkede İran etkisinin sonlandırılması talebiyle düzenlenen protestoların olduğu bir döneme denk geliyor.
    Protestolarda sıklıkla İran bayrakları yakılıyor.
    Şiilerin kutsal kenti Kerbela'da İran Konsolosluğu önündeki şiddet olaylarında da bina ateşe verilmek istenmişti.

    Reuters haber ajansı, Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin Ekim ayında Bağdat'ta gerçekleştirdiği bir gizli toplantıyla, Irak Başbakanı Abdülmehdi'nin görevden alınmasını engellediğini bildirmişti.
    NYT, İran'ın ulusal güvenliği için hayati olarak gördüğü Irak, Suriye ve Lübnan'daki politikalarının İran Devrim Muhafızları ve ona bağlı özel kuvvetler olan Kudüs Gücü tarafından şekillendirildiğini yazıyor.
    Gazete, İran'da mevcut ve geçmiş yönetimde yer alan kaynaklara dayanarak, İran'ın bu ülkelere Dışişleri Bakanlığı yerine Devrim Muhafızları'nda görevli kişiler arasından büyükelçi atadığını yazıyor. Bu kaynaklar, Irak'ta Devrim Muhafızları ve istihbarat çalışanlarının da birlikte hareket ettiklerini belirtiyor.
    Bulgular Tahran'daki konuyla ilgili merkezlere gidiyor, daha sonra İran Ulusal Güvenlik Yüksek Şurası'na rapor halinde sunuluyor.
    'CIA için çalışan Iraklı muhbir bilgilerini İran'a sattı'
    Belgelere göre, 2011 yılında Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesinin ardından İran, Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) için çalışan Iraklı muhbirlerin, bundan sonra kendilerine bilgi aktarmalarını istiyor.
    Belgelere göre bu kişilerden biri olan, CIA tarafından "Donnie Brasco" olarak bilinen muhbir, can güvenliğinden endişe ettiği için korunma karşılığında İranlı yetkililere yanaşıyor ve Amerikalıların Irak'taki istihbarat faaliyetleri hakkında bildiği her şeyin satılık olduğunu söylüyor:
    CIA ajanlarının kaldığı güvenli evler, CIA ajanlarının muhbirlerle buluştuğu otellerin ismi, silahının ve iz sürme eğitiminin detayları ve hatta ABD için muhbir olarak çalışan diğer Iraklıların isimleri.
    Söz konusu kişi İranlı yetkililere, ABD için El Kaide'yi hedef alan bir program kapsamında 2008'den itibaren 18 ay çalıştığını söylüyor. Bu kişi ayda 3 bin dolarlık maaşın yanı sıra bir kereliğine mahsus olmak üzere kendisine 20 bin dolar ve bir araba verildiğini de kaydediyor.
    Belgelere göre "Donnie Brasco", İran için CIA hakkındaki bildiklerine dair bir rapor yazmayı kabul ediyor.
    NYT, CIA'in konuyla ilgili yorum yapmayı reddettiğini de yazdı.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD'nin 'Yahudi yerleşimleri yasa dışı değil' kararına, kim ne tepki verdi?

    ABD, İsrail'in işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da inşa ettiği Yahudi yerleşimleriyle ilgili tutumunu değiştirdi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo artık bu yerleşimlerin "uluslararası hukuka aykırı olduğunu düşünmediklerini" açıkladı. Filistinli başmüzakereci Saeb Erakat, ABD'nin "sorumsuzca" bir karar aldığını söyledi.
    ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Batı Şeria'nın statüsünün, İsrailliler ve Filistinlilerin müzakere etmesi gereken bir konu olduğunu belirtti.
    İsrail, ABD'nin, Barack Obama'nın yönetiminin tutumunu değiştiren hamlesini memnuniyetle karşıladı. Kamu Güvenliği ve Stratejik İlişkiler Bakanı Gilad Erdan, Trump yönetiminin "cesur" bir karar aldığını söyledi.
    Filistinli başmüzakereci Saeb Erakat ise ABD'ye tepki gösterdi ve açıklanan kararın, "küresel istikrar, güvenlik ve barışa tehdit oluşturduğunu" vurguladı.
    Çavuşoğlu: Hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir
    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Twitter'dan paylaştığı mesajında, "Hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir. Ben yaptım oldu anlayışıyla yapılan açıklamaların da uluslararası hukuk bakımından hiçbir geçerliliği olmayacaktır" diyerek ABD'ye tepki gösterdi.

    Rusya ABD'yi kınadı
    Rusya Dışişleri Bakanlığı da politika değişikliği nedeniyle ABD'yi kınadı.
    Bakanlıktan yapılan açıklamada, ABD'nin kararının, İsrail-Filistin sorunun çözümü için gereki yasal temeli zayıflattığı belirtildi.
    Açıklamada, kararın bölgede gerginliği artıracağı uyarısı yapıldı.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    İş başvurusunda fotomontajla TIME dergisine kendisini kapak yapan ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi istifa etti

    ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılarından Mina Chang, iş başvurusunda kullandığı özgeçmişinin "hayali diplomalar ve yalan bilgilerle şişirildiği" iddiaları üzerine dün istifa etti. Mina Chang'ın yine işbaşvurusunda kendisini fotomontajla TIME dergisine kapak yaptığı ortaya çıkmıştı.
    Mina Chang, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya gönderdiği mektupta, iddialar karşısında bakanlığın kendisine sahip çıkmadığını öne söyledi. Chang, "İstifam teslimiyet değil, protesto olarak görülmeli. Çünkü ülkeme karşı sevgimden, hizmet aşkımdan ve gerçeğe sadakatten vazgeçmeyeceğim" dedi.
    Chang, 2017'de yayımlanan bir röportajda "Linking The World" adlı yardım örgütünün başkanı olarak "TIME dergisine nasıl kapak olduğuyla" ilgili bir soruya, "Felaket bölgelerinde İnsansız Hava Araçları araçları kullanmaya başlamıştık. Sanırım bu çalışmalarımız dikkat çekti" yantını vermişti.
    TIME dergisinin böyle bir kapağı bulunmuyor.
    Mezun olduğu okullarda seminere katılmış
    NBC'nin haberine göre, Nisan ayında ABD Dışişleri Bakanlığı Çatışma ve İstikrar Operasyonları Dairesi Müsteşar Yardımcılığına atanan 35 yaşındaki Chang, özgeçmişinde Harvard Business School'dan mezun olduğunu söylüyor.

    Ancak okuldan yapılan açıklamada, Chang'ın 2016'da sadece 7 haftalık bir programa katıldığı belirtildi.
    Chang'ın yine mezun olduğunu söylediği Army War College'da da sadece 4 günlük bir ulusal güvenlik seminerine katıldığı ifade ediliyor.
    Mina Chang, CV'sinde yine eğitimiyle ilgili bölümde Southern Methodist Üniversitesi'nde bir liderlik programından mezun olduğunu söylüyor. Fakat okul yönetimi Business Insider sitesine böyle bir kişinin kaydı olmadığını açıkladı.
    NBC'ye göre Chang 2012'deki bir CV'sinde Hawaii Üniversitesi Uluslararası Kalkınma Bölümü'nden mezun olduğunu öne sürüyor. Okulun açıklamasında kayıtlarda Mina Chang adına ya da onun yaşlarındaki bir kişiye rastlanmadığı belirtiliyor.
    'UNESCO elçisi'
    Mina Chang'ın ABD'de Kongre'ye ifade verdiği, hem Demokrat Parti hem de Cumhuriyetçi Parti kongrelerinde görev aldığı, Birleşmiş Milletler (BM) Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) "elçisi" seçildiği, Afganistan'da yardım faaliyetlerine liderlik ettiği bilgilerinin de gerçekleri yansıtmadığı öne sürülüyor.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Yolsuzluk uzmanı profesör 2,5 milyon dolar kara para akladığı iddiasıyla gözaltına alındı

    ABD'de yolsuzluk üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan bir profesör, kara para akladığı iddiasıyla gözaltına alındı.
    Geçmişte, FBI, Birleşmiş Milletler ve bazı Latin Amerika hükümetlerine kara para ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele konusunda danışmanlık yapan Miami Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Bruce Bagley'nin Venezuela kaynaklı 2,5 milyon doların aklanmasına yardımcı olduğu ve yüzde 10 komisyon aldığı öne sürülüyor.
    Kara para konusunda üniversitede kitabı okutulan Bagley'in suçlu bulunması halinde 20 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor.
    Mahkeme kayıtlarına göre, savcılık Bagley'in 2016'da Florida'da şirketi adına bir hesap açtığını söylüyor. Bir yıl süreyle hiçbir hareketin olmadığı hesaba daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri ve İsviçre'den yüklü miktarda para yatırılmaya başlandığı belirtiliyor.
    BAE ve İsviçre'den para transferi
    Savcılığa göre paranın gönderildiği hesaplardan biri bir gıda, diğeri de bir varlık yönetimi şirketine ait. Manhattan'da mahkemeye sunulan bir belgede, bu iki hesabın da Venezuela'da yolsuzluğa karışmakla suçlanan bir Kolombiya vatandaşına ait olduğu öne sürülüyor.

    İddianameye göre Bagley hesabına gelen paraların yüzde 90'ını adı açıklanmayan bir kişiye yüzde 10'unu da komisyon bedeli olarak kişisel hesabına aktarıyordu.
    Ekim 2018'de şüpheli hesap hareketlerinden dolayı banka Bagley'in hesabını kapattı.
    Ancak Bagley Aralık'ta başka bir hesap daha açtı ve Nisan 2019'a kadar bu hesaba 14 yasa dışı para transferi yapıldı.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD Hazine Bakanlığı IŞİD'e destek gerekçesiyle iki Türk vatandaşına yaptırım getirdi

    ABD Hazine Bakanlığı, Şanlıurfa merkezli bir şirket ve bu şirketin sahibi iki kardeş, İsmail Bayaltun ve Ahmet Bayaltun'a IŞİD'e kritik önemde mali ve lojistik destek sağladıkları gerekçesiyle yaptırım uygulama kararı aldı.
    Yaptırımlar kapsamında Bayaltun kardeşlerin varsa ABD'deki mal varlıkları dondurulacak ve ABD vatandaşlarının bu kişilerle herhangi bir ticari ilişki kurması engellenecek.
    Bakanlığın açıklamasında "Yabancı Varlık Kontrol Ofisi (OFAC)'ın Türkiye'de bulunan iki IŞİD tedarik sorumlusunun ve Suriye, Türkiye, Körfez ülkeleri ve Avrupa'da faaliyet göstererek, IŞİD'a kritik önemde mali ve lojistik destek sağlayan dört IŞİD bağlantılı şirketin tespit edildiği" vurgulandı.
    ABD Hazine Bakanlığı'nın ambargo listesine aldığı şirketlerden Biri Sahloul Döviz Şirketi.
    Bu şirketin Suriye'den Türkiye'ye geçmek isteyen IŞİD bağlantılı kişilerin paralarını elinde tuttuğu ve şirketin aynı zamanda IŞİD'in o zaman Irak'ın Musul kentinde bulunan dış yardımların gönderilmesini sağladığı kaydedildi.

    Şirketin ayrıca, 2016'da Türkiye'deki IŞİD militanlarına binlerce dolar aktarılmasında kullanıldığı ileri sürüldü.
    IŞİD'e mali ve lojistik destek sağladığı belirtilen diğer iki şirket ise El Sultan Para Transfer ve Tawasul . Bakanlık, IŞİD'in Tawasul'u para tranferi için kullandığını vurguladı.
    ACL İthalat İhracat
    Bakanlığın IŞİD'e destek olmakla suçladığı dördüncü ve son şirket ise İsmail ve Ahmet Bayaltun adlı kişilerin sahip olduğu, Şanlıurfa'da faaliyet gösteren ACL İthalat İhracat.
    İsmail Bayaltun, örgüte, mali, malzeme, teknolojik mal ve hizmetler sağlamakla suçlanıyor.
    İsmail Bayaltun'un kardeşi Ahmet Bayaltun ile, 2018 sonlarına kadar IŞİD militanlarına destek oldukları söyleniyor. Şirketlerinin de 2015-2017 arasında örgüte ekipman sağladığı kaydediliyor. Ahmet Bayaltun'un 2017 başlarında IŞİD tedarik görevlisi olarak tespit edildiği de ifade ediliyor.
    İsmail Bayaltun'un 2018 itibariyle ACL İthalat İhracat'ın yönetim kurulu başkanı olduğu ve şirketi kardeşleriyle birlikte çalıştırdığı söyleniyor.
    İsmail Bayaltun'un ABD'deki tüm varlıklarının da bloke edildiği ifade ediliyor.
    Buna ek olarak bakanlığı, Afganistan'da faaliyet gösteren ve "hayır kurumu" kisvesi altında IŞİD'in Afganistan'da faaliyet gösteren militanlarına fon aktaran Nejaat Sosyal Refah Örgütü'ne karşı da hareket geçtiği vurgulandı.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Trump'ın azil süreci: Soruşturmada ifade vermeyi ciddi şekilde değerlendireceğim

    ABD Başkanı Donald Trump, Kongre'de hakkında yürütülen azil soruşturmasında ifade vermeyi ciddi bir şekilde değerlendireceğini açıkladı.
    Donald Trump, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Yanlış bir şey yapmamış olsam da, bu hileli sürece itibar etmeyi sevmesem de (ifade verme fikrini) sevdim ve Kongre'nin tekrar (esas işlerine) odaklanabilmesi için bunu ciddi şekilde değerlendireceğim" dedi.
    Demokratların çoğunlukta bulunduğu Temsilciler Meclisi'nin başkanı Nancy Pelosi, hafta sonu yaptığı açıklamalarda Trump'ı ifade vermeye çağırmıştı.
    Trump Twitter mesajında Pelosi'ye "deli" dedi.
    Trump, 3 Kasım 2020'de ABD'de yapılacak başkanlık seçiminde olası Demokrat adaylardan Joe Biden ve oğlu Hunter Biden'ı soruşturmaları için Ukrayna'ya askeri yardımı kesmekle suçlanıyor.

    ABD Başkanı'nın, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'den, Biden ve oğlunun Ukrayna'daki şirketiyle ilgili yolsuzluk soruşturması açmasını istediği öne sürülüyor.
    Suçlamaları reddeden Trump ise hakkındaki azil sürecini "cadı avı" olarak nitelendiriyor.
    Trump, "ABD dış politikasını kişisel çıkarlarına göre şekillendirdiği" iddiasının gerçek olmadığını söylüyor.
    Azil soruşturmasında geçen hafta, kamuoyuna açık ifade verme sürecine geçilmişti.
    Demokratların, azil soruşturmasındaki kilit isimlerden biri olarak gördüğü, ABD'nin Ukrayna Büyükelçiliğini vekaleten yürüten William Taylor, Trump'ın, Joe Biden hakkında soruşturma açılması için Ukrayna'dan doğrudan talepte bulunduğunu iddia etmişti.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    İran protestolarda 12 kişinin öldüğünü açıkladı, göstericilere destek veren ABD'yi kınadı

    İran, benzin fiyatlarına zam yapılması sonrası ülkede başlayan protestoların ilk 3 gününde 12 kişinin öldüğünü açıkladı. Resmi olmayan kaynaklara göre ise hayatını kaybedenlerin sayısı daha fazla. Tahran yönetimi, Twitter mesajında, "ABD sizin yanınızda" diyen Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya da tepki gösterdi.
    İran'da aylık benzin alımlarında ilk 60 litreye yüzde 50, bu kotayı aşan alımlara ise yüzde 200 zam yapılmasının ardından Cuma günü ülkenin pek çok şehrinde halk sokaklara inerek protesto gösterileri düzenlemeye başlamış, göstericiler araçlarıyla pek çok yolu kapatmış, bazı bankaları ve kamu binalarını kundaklamıştı.
    Yetkililer, protestoların ilk 3 gününde 200'den fazla kişiyi gözaltına aldıklarını açıkladı.
    İran Hükümet Sözcüsü Ali Rabiei, Pazartesi günü durumun "daha sakin" olduğunu ancak bazı şehirlerde "ufak çapta isyanların" devam ettiğini kaydetti.
    Ali Rabiei düzenlediği basın toplantısında, gösterilerin bir önceki güne göre "yüzde 80 daha az" olduğunu belirtti.

    Ülkede internete erişim de neredeyse tamamen kısıtlanmış durumda. Muhalifler, internet yasağının bilgiye erişimi kısıtlamak için getirildiğini savunuyor.
    İnternet trafiğini izleyen Netblocks, Twitter üzerinden "İran'ın neredeyse tamamen interneti durdurmasından 40 saat sonra, dış dünya ile bağlantısı normal seviyedenin yüzde 5'i düzeyinde gerçekleşiyor" mesajını paylaştı.
    ABD İran'ı 'aşırı güç kullanmakla' suçladı
    İran'ın ekonomisi, ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilmesi ve ülkeye yönelik Amerikan yaptırımlarnı yeniden yürürlüğe koymasının ardından kötüleşmişti.
    ABD Pazar günü İran'ı, göstericilere karşı "öldürücü derecede orantısız güç kullanmakla" suçladı.
    Beyaz Saray Basın Sözcüsü Stephanie Grisham, "ABD İran halkının rejime karşı başlattıkları barışçıl protestoları destekliyor" dedi.
    İran Dışişleri Bakanlığı ise, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun göstericilere yönelik Cumartesi günü attığı "ABD sizin yanınızda" tweetini kınadı.

    Pazar günü geç saatlerde yapılan yazılı açıklamada, Bakanlık Sözcüsü Abbas Mousavi'nin, "İran'ın onurlu halkı, bu tür iki yüzlü ifadelerin gerçek bir iyi niyet taşımadığını gayet iyi biliyor" sözleri yer aldı.
    Açıklamada, Washington'ın nükleer anlaşmadan sonra Tahran'a yönelik yaptırımlar getirerek "kötü niyetini" ortaya koyduğu kaydedildi.
    Mousavi, "Amerika'nın ekonomik terörizminin baskısı altındaki insanlara sempati gösterilmesi ilginç" ifadelerini kullandı.

    Almanya ve Fransa'dan 'ifade özgürlüğüne saygı çağrısı
    Almanya Başbakanı Angela Merkel'in sözcüsü Ulrike Demmer, "İran'da şu na olduğu gibi, halkın cesurca ekonomik ve siyasi sıkıntısını ifade etmesi meşrudur ve saygımızı hakediyor" dedi.
    Düzenlediği haftalık basın toplantısında gelişmeleri "endişeyle" izlediklerini belirten sözcü, "Tahran'daki hükümere toplanma ve ifade özgürlüğüne saygı duymaları çağrısı yapıyoruz" dedi.
    Fransa Dışişleri Bakanlığı da, "ifade özgürlüğü ve barışçıl protesto haklarına saygı gösterilmesi gerektiği" ve "gelişmeleri yakından izledikleri" açıklamalarını yaptı.
    İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Pazar günü zamlara desteğini açıkladı.
    Hamaney "holiganları" mallara zarar vermekle suçlarken, olayların "dünyanın bütün şer odaklarını neşelendirdiğini" söyledi.
    Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de, "Protesto insanların hakkıdır, ancak protesto isyandan farklıdır. Toplumda güvenliğin ortadan kalkmasına izin veremeyiz" dedi.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    ABD'de kolları ve bacakları olmayan çocuğu yere iterek gözaltına alan polis hakkında soruşturma açıldı

    ABD'nin Arizona eyaletinde, kolları ve bacakları olmayan 15 yaşındaki bir çocuğu yere iterek ve üzerine çullanarak gözaltına alan bir polis memuru, büyük tepki gören görüntüler sonrasında idari izne çıkarıldı.
    KOLD News 13 adlı yerel televizyonda 13 Kasım'da yayımlanan görüntülerin 26 Eylül'de, ailesinden ayrı yaşayan çocukların kaldığı bir bakım evinde çekildiği belirtiliyor.
    New York Times gazetesinin haberine göre, bakım evi çalışanları, yasa gereği soyadı açıklanmayan Immanuel adlı çocuğun sabah çöp kutusunu devirdiği ve kendilerine bağırdığını söyleyerek polis çağırdı.
    Manuel Van Santen adlı polis memuru, bakım evinde kendisine direnen çocuğu üzerine çullanarak zapt etti. Sekiz dakikalık video kaydında polis memurunun yüzüstü yere yatırdığı ve iki dakika süreyle kıpırdamasına izin vermediği çocuğa küfrettiği duyuluyor.
    Olayın videosunu çeken 16 yaşındaki C. J. adlı çocuk da Immanuel'le birlikte gözaltına alınarak düzen ıslah evine gönderildi. Çocuk hakkında düzen bozucu davranışlarda bulunmak suçlamasıyla dava açıldı.

    Bunun üzerine avukatı Joel Feinmann, Immanuel'in gözaltına alınma görüntülerini televizyona verdi. Savcılık yetkilileri, videoyu izledikleri gün Immanuel hakkındaki suçlamayı düşürdüklerini açıklarken, 11 yıllık polis memuru olduğu belirtilen Manuel Van Santen hakkındaki soruşturma tamamlanıncaya kadar idari izne çıkarıldı.
    'Videoyu izlerken ağladım'
    Joel Feinmann, videoyu izlerken ağladığını belirterek şunları söyledi:
    "Bu çocuklar tacize uğradıkları, ihmal edildikleri ya da terk edildikleri için burada yaşıyor. Travma geçirmiş insanlara yeni travmalar yaşatılıyor. Polis memuru, yaşına, fiziksel durumuna ve yaşadıklarına bakmadan çocuğa kuvvet uyguluyor, hakaret ediyor. Bir dakika durup, onun bir çocuk, bir insan muamelesi görmesi gerektiğini düşünmedi" dedi.
    Immanuel'in ailesi tarafından terk edildiği için bakım evinde kaldığı belirtiliyor.
    kaynak: www.bbc.com

  • ⭐⭐

    Esad: Kürtler, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye karşı birlikte mücadele etme teklifimizi kabul etmedi

    Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Kürtlerin Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye karşı birlikte mücadele etme tekliflerini kabul etmediklerini söyledi. Esad, "Suriye'den petrol çalmakla" suçladığı ABD yönetimini de, Nazi rejimine benzetti.
    Rus haber ajansı RIA Novosti ile haber kanalı Rossiya 24'e konuşan Beşar Esad, Suriye Savunma Bakanlığı'nın, 22 Ekim'de Rusya ile Türkiye arasında varılan "tampon bölge" anlaşmasının ardından, Kürt askeri birliklerine mensup kişileri orduya kabul etmeye hazır olduğu yönünde açıklama yaptığını hatırlattı.
    BBC İzleme Serivisi'nin haberine göre, Kürtlerin bu teklifi kabul etmediğini belirten Esad, şöyle konuştu:
    "(Kürtler) Suriye ordusuna katılmak istemiyorlar, silahlarını muhafaza etme niyetindeler."
    Esad ayrıca ülkesinin, "Kürt askeri birliklerini, Türkiye'nin eylemleri sonucu Kuzey Suriye'de kaybedilen toprakların geri alınması için alınacak doğru tutumun, Suriye ordusuna katılmaları ve işgalci Türklere karşı savaşmaları olduğu konusunda ikna etmeye çalıştığını" ifade etti.

    'ABD, Nazileri taklit ediyor, Suriye'den petrol çalıyor'
    Beşar Esad, ABD yönetimini de Nazi rejimine benzeterek "Suriye'den petrol çalmakla" suçladı. ABD'nin Suriye'deki faaliyetlerini "siyasi haydutluk" olarak görüp görmediği yönündeki bir soruya ise şu yanıtı verdi:
    "Evet, öyle görüyorum...ABD Başkanı devleti temsil etmiyor, o sadece bir şirket yöneticisi. Onun arkasında yönetim kurulu var. Bu kurul ise devletin asıl sahibi olan büyük Amerikan şirketlerini temsil ediyor. Bunlar petrol şirketleri, silah üreticileri, bankalar ve diğer lobiciler."
    Esad, konuşmasına şöyle devam etti:
    "ABD bir devlet değil, kendi çıkarlarını gözeten şirketler tarafından lideri atanan bir rejimdir. ABD'yi haydut olarak tanımlamaktan daha ciddi olan önemli bir noktayı hatırlatmak isterim: İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler'i Sovyetler Birliği'ne saldırmaya yönelten en önemli faktörlerden biri petroldü…
    "ABD bugün aynı şeyi yapıyor, Nazileri taklit ediyor; kısaca söylersek, bugünkü ABD politikalarını Nazilerin politikalarına benzetebiliriz: yayılma, fetih, diğer ulusların çıkarlarını zayıflatma, uluslararası hukuku ve insani ilkeleri reddetmek vs."
    Daha önce de Russia Today (RT) kanalına konuşan Esad, ABD'yi; "Türkiye ve IŞİD ile çalışıp Suriye'nin petrol kaynaklarını yağmalamakla" suçlamıştı.
    kaynak: www.bbc.com


Benzer Başlıklar

Forum kurallarına uymayan veya forum düzenine aykırı davranan üyeler uyarılmadan forumdan çıkarılabilirler. Özellikle gereksiz yeni başlık oluşturacakların dikkatine!

122
Online

40.9k
Users

4.4k
Topics

426.0k
Posts


| | | |

Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum