Herkese merhaba, DV2023 asıl talihlisiyim, "DV2023 TÜRKİYE" Telegram grubunun üyesiyim, tüm süreci %80 oranında bu gruptan takip ettim, en doğru ve güncel bilgilerin grup adminleri tarafından bizlerle paylaşıldığı, sorularımıza cevaplar verildiği, bizlerle ilgilenildiği ve tüm bunların karşılıksız olarak yapıldığı böyle bir grubun üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum, gururluyum. Tekrar tekrar tüm admin abilerime - ablalarıma teşekkür ediyorum. @gucarslan bey ise özel bir teşekkürü hak ediyor bence. 03 Kasım 2022 Perşembe günü saat 08:15'deki Ankara Amerikan Konsolosluğundaki mülakatımıza 5 yaşındaki oğlumuz ve 5 aylık kızımızla ailecek gittik, saat 07:30 da kapısındaydık, hemen bitişiğindeki caddeye arabamızı park ettik, hemen önümüzdeki araba emanetçi arabasıydı, bir abi arabasıyla emanetçilik yapıyordu, bagajında kutular, sistemini kurmuş ona da günaydın dedikten sonra konsolosluk kapısına yöneldik. (biz tüm yasak eşyalarımızı, cep telefonu - takı - saat vs. arabada bizi bekleyecek olan akrabamıza bıraktık.) Kapıya yaklaştığımızda bebek arabasını görünce bizi çağırdılar uzaktan ve pasaportlarımızı istediler, saat 07:45 gibiydi, pasaportlarımızı verdik ve hemen içeri aldılar. ilk girilen bu yer nizamiye gibi, içerde çantaların, üst - başın kontrol edildiği, x ray den çerilen bir alan, tüm çantalarımızı kontrol ettiler ve orada bırakmamızı, yanımızda götüremeyeceğimizi, bundan sonra evraklarımız elimizde devam edebileceğimizi söylediler. Benim çantamda kulaklık vardı mesela, bunun yasak olduğunu ve çöpe atılacağını söylediler. Neyse her şeyimizi bırakıp sadece bebek arabamız ve elimizde evraklarımız cebimizde dolarlar bu ilk güvenlik odasından çıktık. Ondan sonra bahçe gibi bir yere çıkılıyor, burada yürürken bir sakinlik dinginlik oluştu, etrafta çiçekler falan, neyse bir 70 metre kadar böyle yürüdükten sonra ana bina kapısına geldik. Kapılar zırhlı olduğundan çok ağır, zorlanarak açıp girdik içeri, bu arada yol boyunca bizi takip eden görevlilerin gözleri hep üzerimizdeydi ve bizi yönlendirdiler. Güvenlik çok yoğun evet ama güvenlik görevlileri, polisler vs. de bir o kadar tatlı dilli, güler yüzlü ve anlayışlı. Ana kapıdan da geçince ilk etapta oradaki bir bankoya pasaportlarımızı verdim, gerekli incelemenin ardından arkasına bir etiket yapıştırıp geri verdiler ve kişi başı 330 dolar ücretin ödeneceği bir sıraya girdim, eşim ve çocuklar bekleme alanına geçtiler ve oturdular. Banka'da sıra bekleme alanı gibi bir alan düşünün, numaratörlerde sıra numarası yanan kalkıp bankoya gidiyor. Neyse bu arada elime bir kağıt verdiler ve okumamı istediler, kağıtta az sonra ödenecek ücretin geri ödemesinin olmadığı, kesin vize reddi durumları vs yazılıydı, okudum ve geri verdim kağıdı. 15-20 kişi vardı önümde, 40 dk sonra sıra bana geldiğinde önce pasaportlarımı istedi, sonra 1320 dolar ödememi dolar olarak yaptım. yanımda 1400 dolar vardı, 80 dolar para üstü aldım. Bu arada önümdeki bey kredi kartıyla TL olarak ödemeye çalıştı ama sürekli sorun çıktı, en sonunda para çekip gelmek için izin isteyip dışarı çıktı. Elinizde cash TL veya dolar ile giderseniz daha sağlıklı oluyor. Neyse, paramı ödedim, 4 kişi için ayrı ayrı fişler basıp, sıra numaramız ile beraber pasaportların arasına koyup bana geri verdi ve eşimle çocukların yanına gittim, orada bir 10 dk. bekledikten sonra bankoların arkasından görevli bir hanımefendi bebeğimiz olduğu için sıra numaramızı sorup hemen sıramızı yaktı. Ben kalkıp bankoya gittim ve tek tek söylediği evrakları çıkarıp camın altındaki sürgülü alandan karşıya uzattım. İstedikleri şöyle: pasaportlar + sağlık raporları + arşivli nüfus kayıt örnekleri çıktıları (e-devletten) + askerlik durumumu gösteren belge (e-devletten) + arşivli adli sicil kaydı sorgulaması (e-devletten) + evlilik cüzdanımız ve 2 adet fotokopisi + benim diploma aslı ve fotokopisi (yüksek lisans mezunuyum ama lisansı verdim sadece) + banka hesapları dökümleri + 2'şer adet fotoğraf (fotoğrafları pvc korumalığından çıkarıp vermemi istedi) + tapu ve araç ruhsatı da yanımdaydı, sadece tapunun fotokopisini istedi, araç ruhsatına ise gerek yok dedi; mülakat mektubu dökümümü ve ds-260 onay sayfalarını da istemedi. Mülakatı hangi dilde yapacağımı sordu, ben Türkçe dedim.
Neyse tüm bunları bayana teslim ettikten sonra oturmamı söyledi. Yaklaşık yarım saat kadar bekledik. Sonra tekrar numaramız yandı, bu mülakat içindi ve artık bu sefer ailecek kalkıp bankoya geçtik, karşımızda kumral, uzun boylu iyi derecede Türkçesi olan bir Amerikalıydı. Tatlı dilli ve güler yüzlüydü, çocuklarla biraz ilgilendikten sonra, parmak izlerimizi aldı, önce benim sol 4 parmak + sağ 4 parmak + baş parmaklar, sonra eşimin aynı şekilde sonra çocuklar için de tekrar benim parmak izlerimi aldı. Daha sonra benden sağ elimi kaldırıp tüm yazılı beyanlarımın ve şimdi söyleyeceklerimin sadece doğruları içereceğine dair yemin etmemi istedi, yemin ederim dedim tatlılıkla gözlerine bakarak ilk sorusu şu oldu: Amerika'da nereye gitmeyi düşünüyorsunuz, ben San Diego / California diye cevapladım. İkinci sorusu: San Diego'yu tercih etmenizdeki sebep nedir? Ben orada teyzemin oğlunun yaşadığını, ailecek orada bulunduklarını ve ilk etapta onların yanına gideceğimizi söyledim. Üçüncü sorusu şu oldu: Ne iş yapıyorsunuz? Bende şu an müşteri ilişkilerinde çalıştığımı, daha önce aynı şirkette pazarlama ve lojistik departmanlarında da çalıştığımı söyledim. Dördüncü sorusu şu oldu: Do you speak English? ben evet dedim, sonra gülüştük sonra "a little" dedim tekrar gülerek. Oraya gittiğimizde konuşma becerisinin zaten hızlıca çözüleceğini, çocuklar için de çok kolay olacağını söyledi tatlı tatlı, bende içimden "veriyor herhalde vizeyi" diye geçirirken adam vizeleriniz onaylandı, tebrikler dedi işte en mutlu an, pasaportlarımızın 1 hafta içinde PTT ile gönderileceğini söyledi, bizde çok teşekkürler diyerek bankodan ayrıldık. Artık nasıl dönüşe geçtiysek başta nizamiyedeki güvenlik görevlileri ve daha sonra Konsolosluk dışında bekleşenler hep tebrik ettiler, herhalde ağızlarımız kulaklarımızdaydı. 07 Kasım 2022 Pazartesi günü de pasaportlarımız ve sarı zarflar adresimize geldi. Çok şükür bu günleri de gördük, darısı dileyen isteyen herkesin başına, umarım Amerika'da da çok güzel bir yaşantımız olur ailecek.