Oncelikle 1 yılı Avrupada 2 yılı ise Afrikada olmak üzere 3 yıldan fazla bir süredir yurt dışında yaşıyor ve dolayısıyla çalışıyorum. Yani soyleyeceklerim bizzat yaşanmış tecrubelere dayanıyor;
Vazgeçtiklerim:
*Anne, babam ve kardeşim. Vazgeçmek ağır bir kelime aslında. "Sık sık özleyeceklerim" diyelim. Gelişen sosyal medya & haberleşme olanakları çok iş görüyor dip not olarak ekleyelim. Maddi olanak ve çalışma durumlarına göre yıl içindeki ziyaret sayıları artırılabiliyor. Örneğin ben son iki yıldır Turkiyede yaşadığım dönemde gordugumden çok daha fazla görme şansına sahip oldum ailemi. Yaşasın Turkiyedeki kölelik bazlı çalışma sistemi Yılda 1 hafta tatili öpüp başıma koyuyordum.
*Türk kafa arkadaş grubu. ABD için çok emin değilim ama kendi yurt dışı geçmişimde eksikliğini hissetmedim desem yalan olur. Dikkat ederseniz "Türk" kavramını vurguladım keza yabancı milletlerden gayet güzel samimi ve eglenceli arkadaşlıklarım oldu / oluyor. Ama bazen insan şöyle bi kendi dilinde edebiyat parçalamak, ince görülmüş espriler yapmak, rakı masasında memleketi kurtarmak, askerlik anıları anlatmak, "ne olacak bu fenerin hali" diye hayıflanmak istiyor. Yabancı arkadaşlıklardan da farklı bazı deneyimler ve tatlar elde etmekte mümkün orası ayrı
*Tabii ki orijinal Türk restoran, kafe, meyhane ve bilimum nargilecileri Çok yakınları olsa da Türkiyedeki tatları & muhabbetleri yakalamak zor.
Neler için gidiyorum ?
*Mobbingsiz, üç kağıtsız, kayırmasız, kölelik sisteminin geçerli olmadığı bir iş hayatı. Cennete gitmiyoruz tabii ama bu saydıklarım Türkiyeye göre oldukça düşük katsayılı olacaktır. Afrikada bile durum böyle Türkiyemin vay haline iş yaşantısı konusunda.
*Dünya vatandaşı olmak / globalleşmek. Dünya İstanbul'dan İzmir'den Trabzon'dan ibaret değil diyenlerdenim. Ölünceye kadar (hayat fani) görebildiğim kadar ülke tanıyabildiğim kadar çok kültür tanımak istiyorum. İmkanlara ulaşma konusunda da ABD 'nin dünyadaki en avantajlı ülkelerden biri hatta belki de en avantajlı ülkesi olduğuna inanıyorum.
*Ötekileşmenin, toplumsal nefretin, bizden olmayan ölsün-cülerin olmadığı ya da nispeten çok daha az var olduğu bir toplumda yaşamak için gidiyorum. Bu kutuplaşma ve nefretin bir tık fazlası Afrikada da var ve çok yakından gözlemliyorum. Türkiye için de işler iyiye gitmiyor. Bu biriken negatif enerji ve kin gerçekten insanı endişelendiriyor. Günlük hayatımızda (özellikle İstanbul'da) farkında olmadan o kadar fazla strese ve öfkeye maruz kalıyoruz ki o baskıyı hissetmemenin ne demek olduğunu, gerçek rutin hayatın çok daha ferah ve sakin geçtiğini yaşayıp deneyimlemeniz gerekiyor Ancak o tecrübeden sonra maruz kaldığımız o kötü enerjinin ne kadar rahatsız edici boyutlarda olduğunu anlamak mümkün oluyor maalesef
*Hobilerime, spora, sağlığıma daha çok zaman ayırabilmek. Evet köleleştirici Türk çalışma hayatında yine maalesef zaman bulamadıklarımız ve belki de insan yaşantısında en önemli yere sahip olanlar... Son 3 yıldır yaşantımdaki en büyük değişimlerden biri kendime ayırdığım zamanın çok ciddi oranda artması oldu. Öyle ki ilk zamanlarda işten sonra ne yapacağımı bilemeyip sıkıldığım günler olmuştu Ne kadar kötü değil mi ? Sistem bizi öyle bir hapsetmiş ki aslında normal olanı yaşadığımızda ne yapacağımızı bilemiyoruz. Türkiye 'de çalışırken 6:30 da işten çıkar gününe göre 1-1.5 saat trafiği çeker yorgun argın eve gelir yemek yer duş alır yarım saat göz ucuyla tv ye bakar sızar giderdim. Müdürden de erken çıktım diye trip yemesi ayrıca keyifliydi tabii böyle bir günde Şimdi, iş çıkışı sporumu yapabiliyorum. Bazen iş arkadaşlarımla müzik stüdyomuzda provalarımızı alıyoruz. Bazen toplanıp çıkışta iki bira atıyoruz. Ama mutlaka bir şeyler yapmaya vaktim kalıyor
Özetle, bu işin eğrisi doğrusu yok kanımca. Herkes farklı bünyelere farklı psikolojilere sahip. Belki de bir kısmımız ben dahil gidip bir süre sonra yapamayacak ve geri döneceğiz. Belki de hayatımızın en güzel dönemlerini yıllarını ve hatta belki de kalanının tamamını orada geçirecek ve daha önce bu hayata başlamadığımız için kendimize kızacağız. Ne olursa olsun kişinin kendini araması ve bulması çok önemli diyorum. Nerede, hangi işte, hangi aşkta, hangi meşgale ile mutluysak orada olmalıyız bence.
Bu süreç herkesin gönlünce olsun. Sevgiler.