@daydreamer ABD'de yatirim yaparak GC almak (EB5 vizesi) içinde söyledi:
Bu vize türünde bahsedilen yatırımın temel olarak ne şekilde yapılacağı ile ilgili bilgisi olan var mı?
$500.000 sermaye ile bir şirket kurup, 10 veya daha fazla işçi çalıştırmak mı gerekiyor yoksa belli bir fona yine $500.000 para yatırıp, şirket yönetimine herhangi bir katılım olmaksızın belirlenen sürelerde bu yatırımı devam etmek mi gerekiyor?
Biraz kendi sorumu cevaplamak gibi olacak ama EB-5 Vizesini araştırırken bulduğum bir makaleyi özetleyerek paylaşmak istiyorum. Konuyu kısaca çok net olarak anlatıyor. Araştıran arkadaşların işine yarayabileceğini düşünüyorum;
"Yatırımcı vizesi olarak adlandırılan EB-5 vizesinden iki tip yatırımcı yararlanabilir.
Biri direkt bir şekilde yapılan yatırım. Yatırımcı bu yöntemi seçerse, Mc Donald's, Burger King, gaz istasyonu gibi küçük bir çapta iş kurabilir veya satın alabilir. Bu tip yatırımlar söz konusu olduğu zaman genellikle işi yatırımcılar bizzat kendileri yönetiyorlar. Bütün sorumluluk onların oluyor. Bu yöntem biraz risklidir çünkü yeşil kart vizesini alabilmek için en önemli gereksinim en az on tane Amerikan vatandaşına iş sağlayabilmektir. Yatırımcı beş yüz bin veya bir milyon doları yatırdığı zaman, aynı zamanda, istihdam şartını da bizzat karşılaması gerekir. Bu şartın getirdiği mali yük sebebinden dolayı hem işi tehlikeye girebilir; hem parasını ve hem de yeşil kart alma şansını yitirebilir.
Yatırımcı vizesini alabilmek için ikinci bir yöntem daha var. Bunun ismi “Bölgesel Merkez” yöntemi. İngilizce “Regional Center” diyoruz. Amerika’da EB-5 kanunu 1990'da çıktı. Bölgesel Merkez üzerinden, birçok yatırımcının beraber bir havuz yoluyla paralarını, kendilerinin aktif bir şekilde yönetmediği, başkasının sorumluluğu altında ilerleyen bir projeye yatırım yapabilme kanunu ise, iki yıl sonra, 1992'de çıktı. Bu program özellikle, Çinlilerden çok rağbet gördü. Çünkü bu yöntemde istihdam yaratma dahil olmak üzere, bütün mesuliyetler bu konuda tecrübe sahibi ve uzman olan Bölgesel Merkeze aktarılıyor.
Böylece, istihdam sağlama sorunu Bölgesel Merkezin sorunu oluyor. Ama Bölgesel Merkez yolunun direkt yatırım yoluna göre büyük bir avantajı var. Örneğin, bir gayrimenkul projesinde, yıkım ve inşaat safhalarında harcanan fonların yaratacağı varsayılan işler “yaratılmış” görünüyor. Bu varsayım proje bazında bir ekonomistin yaptığı istatistik analize dayanıyor. Bu nokta da Bölgesel Merkez yöntemini, direkt yöntemden çok daha avantajlı bir duruma sokuyor. Aynı zamanda, EB-5 fonlarını alan şirket toplam inşaat bütçesini karşılayabilmek için, kendisi gidip bankadan veya piyasadan kredi alıyor. Üstüne kendi parasını hisse senedi bazında ekliyor. Biz genellikle, toplam proje finansmanına oranla, EB-5 kısmının yüzde 20'nin altında kalması gerektiğine inanıyoruz. Aynı zamanda, gayrimenkul geliştiricisinin de kendi cebinden en az yüzde 20 koymasını arzuluyoruz.
Başvuru onay süresi ise kademe kademe ilerliyor. İlk önce, yatırımcının ciddi bir şekilde işlemi yapma isteği olması lazım. Ben bunu yapacağım dedikten sonra bir göçmenlik avukatıyla temasa geçmesi lazım. Bir de aklının yattığı, riski az olan, bir projeyi bulup seçmesi gerekli. Yatırımcı proje seçme safhasına geldiği zaman biz ona yardımcı oluyoruz. İki tip proje var. Biri beş yüz bin dolar karşılığında, öbürü ise bir milyon dolar karşılığında. Şu an, beş yüz bin dolar yalnız kırsal yerlerde, işsizliğin çok olduğu yerlerde geçerli olmasına rağmen, gayrimenkul firmalarının lobisi çok kuvvetli olduğu için, Manhattan'daki yetmiş katlı, doksan katlı binalar beş yüz bin kategorisinden işlem görüyor. Dolayısıyla bir milyon dolar yatırım yapan yok gibi bir şey.
Bu kısımdan sonraki en önemli aşama bu paranın kaynağını ispat etmek. Maalesef, burada çok kişi takılıyor. Bazıları yanlış avukatla iş yaparlarsa, o avukatın bütün kafasında olan o parayı yatırsın, muamele görülsün mantığı olursa, para yatırıldıktan sonra, bekleme suresinde fonların kaynağı tam belli olmadığı için ya vize reddediliyor ya da daha fazla belge isteniyor. Bu çok önemli bir püf nokta; gayrimenkul firmasının avukatlık firması ile yatırımcının göçmenlik avukatı arasında olan müzakerede ikisinin de çok tecrübeli olması şart. İkisinin de birbirini desteklemesi ve denetlemesi lazım ki başvuru sonrasında bu tip dertler çekilmesin.
Trump'la birlikte bu kanunda bir şey değişir mi?
Trump'ın seçim öncesi vaat ettiği memlekette kanunsuz oturan insanları bulmak, onların da hepsini atmak değil. Hedefi, kanunsuz yaşayanları, teröristleri, kaçakçılık yapanları ve kanunlara aykırı yaşayanları bulup, bu kişileri sınır dışı etmek. Hem vizesi yok, hem de memlekette problem çıkarıyor. Onları göndermek istiyor. Amerika'ya zengin ve akıllı bir şekilde parasıyla gelen kişileri, hele hele istihdam yaratan kişileri atmaya hiç niyeti yok. Biliyorsunuz, eğer bu programı batırırsa, bu kanundan yararlanan bütün gayrimenkul endüstrisi ayağa kalkar. Zaten, hem kendisi ve hem de damadı gayrimenkul işinde. Bu kanunu iptal edeceğini hiç sanmıyoruz.
Fakat hem Demokratlar ve hem de Cumhuriyetçiler şartların değişmesini istiyor. 1990'da beş yüz bin dolar çok büyük bir para iken, bugün yaşam standartlarına bakarsak beş yüz bin doların alım gücü aynı değil. Dolayısıyla, asgari yatırım miktarını Amerikan meclisinde çoğunluk sekiz yüz bin dolara çıkarmak istiyor. Geçtiğimiz Eylül’de toplantı ertelendi. 9 Aralık'taki karar erteleniyor. Şimdi Trump, gelecek ay, 20 Ocakta başkan olduktan sonra, Şubat/Mart aylarında tekrar Meclis'e gelecek bu konu. Bu miktarın yükselmesini bekliyoruz. Asgari yatırım tutarı en az sekiz yüz bin dolara çıkması bekleniyor."