24 Temmuz Unganlar deneyimi.
23 temmuz Pazar günü eşim ve 3 çocuğumla birlikte, Ankara Grand Duayen otele yerleştik. 24 temmuz pazartesi günü randevumuz saat 11.00 da olmasına rağmen, 9.30 da Unganlara gittik ve işlemlerimizi başlattılar. 4. Katta bankoya aşı belgeleri ve pasaportları verdik, DS260 formunun onay sayfalarını önce aldılar, sonra geri verdiler. Eşim ve beni 3 kattaki düzen laboratuvarına akciğer filmi çekimi için gönderdiler. Sonrasında saat 13.30 da tekrar gelmemizi söylediler ve oradan ayrıldık. Çocuklarla kuğulu park ve etraftaki kafelerde vakit geçirdik ve 13.00 da tekrar Unganlara döndük. İlk önce eşim muayeneye girdi, sonra ben, sonrasında da çocuklar sırayla girdi ve onlara eşim refakat etti. Ben girdiğimde üzerimdeki iç çamaşırı hariç kıyafetleri çıkardım, önlüğü önce ters giydim, sonra düzelttim. 5 dakika kadar bekledikten sonra Mehmet Ungan geldi, kronik hastalığın var mı, kullandığın ilaç vb. klasik soruları sorarken toplamda 4 adet aşı yaptı ve muayeneyi bitirdi. Sonrasında bankoya 5 kişilik ailem için 1.700 USD nakit ödedim. Her klasik Türk gibi yaklaşık gelen sayısı ve cirosunu hesapladım. Güzel kazanıyor.
Raporlarımızın bir sonraki gün hazır olacağını söylediler ve oradan ayrıldık.
Mülakatımız 28 temmuzda olacağı için İstanbula doğru yola çıktık. 27 temmuz Perşembe günü tekrar Ankaraya döndük ve akşam saat 17.30 gibi Unganlara giderek raporlarımızı aldık. Aslında plan saat 15.00 da Unganlarda olmaktı ama arabamız yolda arıza yapıca geciktik ve biraz da endişelendik. Sağlık raporlarımızı aldıktan sonra tekrar otele yerleştik ve erkenden yattık.
28 temmuz saat 8.15 teki randevumuz için sabah 7.30 da otelden ayrıldık. Navigasyon 5 dakika gösteriyordu. Aslında 1 gün öncesinde de, sağlık muayenesi için geldiğim gün de, navigasyonu ayarlayarak elçiliğin olduğu yere gitmiş, hatta arabayı park edebileceğim yerleri bile gözlemlemiştim. Ama bir hata yaptım, navigasyon elçiliğin eski adresine götürüyormuş beni. Bunu sabah gittiğimizde, orada kimse olmayınca farkettim ve kapıya gidip oradaki görevliye sorduğumda, camda yazan adresi gösterdi ve biz tekrar arabaya binerek yola koyulduk. Saat 7.50 de elçiliğin önündeydik ve kalabalığın içinden geçerek kuyruğa girdik. Pasaportlarımızı ilk güvenlik bankosunun önündekji çekmeceye koyduk ve xrey den sorunsuz geçtikten sonra bahçeden ilerleyerek mülakatın olacağı binaya girdik.
Araya bir şey eklemek istiyorum. Bu forumdan ve telegram grubundan aldığım bilgilerle o kadar hazırdım ki, bizi yavaşlatacak veya aksilik çıkaracak hiçbir detay kalmadı. En basitinden sadece telefon ve çanta değil, belimizdeki kemerleri bile çıkarıp arabada bıraktık. Hatta arabanın anahtarlığını çıkarıp cebimde nakit para, kredi kartı ve araba anahtarından başka bir şey yoktu. Bir de elimde evrak dosyası.
Binaya girdikten sonra ilk sıraya girdik ve pasaportlarımıza etiket yapıştırılarak ikinci kuyruğa girdik. Burada pasaportlarımızı verip kişi başı 330USD toplamda 1.650USD nakit ödeyerek sıra numaramızı aldık. Sonraki bankoda sıra numaramızın yanmasını beklerken, evrakları teslim alan Türk ablanın kötü ve aksi tavırlarını görünce bir miktar tedirgin oldum işin doğrusu. Sıra numaramız yanınca bankoya büyük oğlumla gittim ve tüm aileyi isteyip istemediğini sordum ve gerek yok dedi. Sırası ile evrakları istedi, adli sicil kaydı, diploma aslı ve fotokopisi, nüfus kayıt örnekleri, evlilik cüzdanı aslı ve fotokopisi, eşiniz için de evlilik cüzdanı fotokopisi dedi ama tüm evrakların yedeği varken, evlilik cüzdanının 2. Fotokopisinde sadece ilk sayfanın olması, 2. Sayfanın olamaması problem oldu. Bana kalsa sana onay vermezdim deyince biraz moralim bozuldu. Mali evrakları verirken birşeyler söyledim, açıklama istemiyorum evrak istiyorum diye de bir ayar yedim.
Sonra mülakatların yapıldığı bankonun önündeki oturma alanına geçtik ve sıramızın gelmesini bekledik. Burada Amerikalı tek görevli mülakat yapıyordu. Oldukça güler yüzlü ve sempatik birisi idi ama sorularla oldukça zorluyordu. Beklerken ikinci banko açıldı ve kısa boylu, takım elbiseli, güler yüzlü, kısa boylu görevli mülakat yapmaya başladı. Onun soruları ve mülakatları daha kısa sürüyordu. Şansımıza da o görevlinin olduğu bankoda sıra numaramız yandı. 14 yaşından büyükler elini kaldırsın dediğinde elimizi kaldırdık, büyük oğluma bakıp sen neden elini kaldırmıyorsun dediğinde, oğlum ben 13 yaşındayım dedi ve gülüşmeler oldu. Sonra tüm aile elimizi kaldırdık ve yemin ettik.
- İlk soru lisans diplomanız var mı, hangi okulda okudunuz,
- Okulumu ve mimarlık bölümü mezun olduğumu söyledim.
- İkinci soru hangi eyalete gideceğim oldu. Newyork’ a gideceğimi söyledim.
- Ne iş yapacağımı sordu, mesleğimle ilgili işler yapacağım, başlangıçta tamirat tadilat dedim. Ve sonrasında gayrı resmi iş teklfi aldığımı söyledim.
Bu cümleden sonra vizenizi onaylıyorum dedi ve biz sevinçle teşekkür edip arkamızı döndüğümüzde sırada bekleyenlerin mutluluğu ve gülümsemelerini gördüm. Tebrik ettiler ve teşekkür ederek elçilikten ayrıldı.
Birbirimizi tanımasak ta bekleyenlerin mutluluğumuzu paylaşması çok güzel bir duyguydu. Herkesin süreci sorunsuz halletmesini dilerim.
Şunu da özellikle ilave etmek istiyorum. Bu forum ve telegram grubu hazine değerinde. Buradan edindiğim bilgilerle süreci çok rahat ve problemsiz atlattık ve vizemizi aldık. Buraya emeği geçen @gucarslan beye Gökçe hanıma ve emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hiçbir karşılık beklemeden bunca emek her babayiğidin harcı değil. Her biriniz harika insanlarsınız.