Merhaba Arkadaşlar,
Geçenlerde Unganlardaki sağlık kontrolü deneyimimizi paylaşmıştım. Şimdi de 24 Şubat'taki mülakat deneyimimizi paylaşmak istiyorum.
24 Şubat saat 10:00'daki randevumuz için 9:45'de Çukurambar'daki büyükelçilik binasına ulaştık. Eşim ve kızım kenardaki banklarda otururken ben sıraya girdim. Sanırım 15-20 dakikalık bir bekleyişten sonra sıra bize geldi. Pasaportlarımızı teslim ettik ve yandaki kapıya doğru yöneldik. O kapıda da yaklaşık 10 dakika beklediğimizi düşünüyorum. Sonrasında X-Ray cihazından geçtiğimiz güvenlik kontrolü sonrası çok da uzun olmayan bir yoldan büyükelçilik ana binasına giriş yaptık. Kapıdan girer girmez soldaki bayan görevli vize ücretini ödediğimizde vize reddi olursa ödediğimiz ücreti geri alamayacağımıza dair bir kağıt imzalattı. Ardından bir sütunun arkasındaki vezneye kendim, eşim ve kızım için 330 $ * 3 = 990 $ ödemek için 1000 $ nakit verdim. 10 $ para üstünü aldım. Ödeme dekontlarımız ile birlikte bize bir sıra numarası verdi. Sonrasında herkesin beklediği görüşme bankolarının önündeki sandalyelerden kendimize yer bulup sıramızı beklemeye başladık. En baştaki bankoda numaramız yandı. Ve talep edilen evrakları teslim etmek üzere bankoya yöneldik. Sanırım herkesin yakındığı, herkese kaba davranan bir Türk konsolosluk görevlisine evrakları verirken ciddi bir sinir harbi yaşadığımı itiraf etmeliyim. Bu tarz insanlara hiç dayanamıyorum ne yazık ki. Ama işimiz görülsün diye sabrettim. Sonuçta o kişinin o tavırlarına katlanmak zorundaydık. Neyse. Tekrar bir sandalye bulup mülakatımızı beklemeye başladık. Uzunca bir bekleyiş sonrası mülakat için numaramız göründü. Çağrıldığımız bankoda bizi hafif sarışın genç bir Amerikalı bizi karşıladı. Sanırım bu arkadaş herkesin bahsettiği kare suratlı gözlüklü sarışın mavi gözlü arkadaş değildi. Çok sıcak davrandı. Bozuk Türkçesiyle ellerimizi kaldırmamızı istedi ve söyleyeceklerinizin doğruluğuna yemin eder misiniz diye sordu. Biz de evet dedik. Ardından aşağıdaki bir konuşma geçti. K:Konsolos E:Eşim(asıl talihli) B:Ben
K: Amerika'da nereye yerleşeceksiniz?
E: Chicago'ya
K: Neden Chicago?
E: Eşimin şirketi var Chicago'da. O yüzden biz de Chicago'ya yerleşeceğiz.
K: Ooo çok güzel. Ne iş yapıyorsunuz?
B: Türkiye'den ürün getirip, Amerika'daki müşterilerime depomuzdan dağıtım yapıyorum.
K: Ne tür ürünler bunlar?
B: Endüstriyel ürünler. Makina parçaları gibi
K: Kaç kişi çalışıyor şirketinizde?
B: Çalışanım yok. Ben kendim idare ediyorum işleri. Depoyu da hizmet olarak satın alıyorum.
K: Amerika'ya kaç sefer gittiniz?
B: Çok gittim, sayısını hatırlamıyorum.
K: Tamam hanımefendi ve kızınız için herşey yolunda. Onların vizelerini onaylıyorum. 1 hafta içinde PTT ile vizelerini alacaklar. Fakat sizin ilave bir idari işleme ihtiyacınız var. Bunun için size bir e-mail göndereceğiz. O e-maildeki soruları cevaplayıp bize geri gönderin. Cevaplarınız incelendikten sonra size tekrar e-mail gönderip pasaportunuzu isteyeceğiz. Siz pasaportunuzu bize PTT ile gönderdikten sonra vizenizi basıp size geri göndereceğiz.
B: Anladım. İdari işlemle ilgili bilgi sahibiyim. Sizden e-mailin gelmesini bekleyeceğim. Cevaplayıp size geri göndereceğim. Teşekkür ederim
Dedim ve büyükelçilikten ayrıldık. Çıktığımızda saat 12:00 idi. Yani tam 2 saat 15 dakikamızı aldı bu mülakat süreci.
Dün akşam itibariyle konsolosluktan gelen e-mail ile gelen soruları cevaplayıp geri gönderdim. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde pasaportumu istemelerini bekleyeceğim. Bugün eşimin ve kızımın vizeleri basılmış olarak meşhur sarı zarf ile birlikte PTT Kargo ile geldi. Darısı benim ve PTT'den vizelerini bekleyen arkadaşlarımıza diyelim.
Her şey gönlünüzce olsun.