@Haliax, içinde söyledi: California
San Francisco, California’da 9. ayina girmek uzere olan ve henuz gecen hafta taze bir sekilde suca maruz kalmis birisi olarak; sucun deneyimlerimi, algimi ve dusuncelerimi nasil etkiledigini paylasayim, biraz da dert yanayim istedim.
Delivery yapmak icin kiraladigim bir Prius var. Bu Prius’u henuz 2 haftadir kullaniyorum, ondan once 2 ay Civic, ondan da once 5 ay bir baska Prius kiralamistim. Satin almak yerine kiralamamin sebebi gerek Reddit’te, gerekse de forum ortamlarinda Prius’un catalytic converter’inin calindigini okumamdi. Yine onca arabanin icinden Prius kiralamamin sebebi, gecici olarak yaptigim delivery isleri nedeniyle hem yakit verimliliginin cok yuksek olmasi, hem de dayanikli olmasi.
Asagi yukari 5.5 aylik toplam Prius kiralama surecimin sonunda, her ne kadar oldukca guvenli, sakin ve huzurlu bir mahallede yasasam da, evimin onune park ettigim arabamdan catalytic converter gecen hafta maalesef calindi. Arabanin anormal bir sekilde kukremesi ve arabanin altindaki parcalardan bariz bir sekilde calindigi belliydi.


Arabayi sahibine goturdum, sigortayla konusuldu, araba tamir edildi ve ek koruma takildi.
Sigorta parayi odedi, uzerine duseni yapti. Buraya kadar her sey olumlu, sevindirici. Deductible nedeniyle claim yaptigim icin $250 odemem gerekti. Aylik $162 odedigim, full coverage oldugu iddia edilen bir sigortam var. Ama anladigim kadariyla claim basina yine de para odeniyor. Henuz yeterince arastirma yapmadigim, bilgimin ve deneyimimin olmadigi konu.
Geldik zurnanin zort dedigi yere. Hem galeri sahibine, hem tanidiklara, hem de ulasabildigim herkese ne yapmam gerektigini, mutlaka durumu polise bildirip tutanak tutturmak istedigimi, giden parcalarin ve paranin umurumda olmadigini; umursadigim tek seyin, suclularin yanina kar kalmamasi, adaletin yerini bulmasi oldugunu soyledim. Cunku “Dunya bu haldeyse, kotuluk yapanlardan degil, ona seyirci kalanlardan” diye dusundugumu belirttim. Naiflik pahasina bile olsa. Cunku insan; bildigi, tanidigi her seyi ve herkesi birakip, bir basina dunyanin obur ucuna gocunce, kendi geri kalmis; medeniyetsiz ve yozlasmis ulkesinin aksine, yeni gittigi gelismis, “medeni” ve hukuk dolu ulkede, islerin farkli olmasini ve islemesini istiyor, umuyor.
Tum olumsuz yorumlara ve polis vakit kaybi tavsiyelerine ragmen, ayni gun aksam eve donunce saat 6-7 gibi ev sahibimle polis karakoluna gittik. Karakol freeway’in dibinde, acayip gurultulu ve pek kalabalik olmayan bir yerdi. Sirada iki uc kisi, iceri girilmeyen, sadece bir pencere olan ic kisimda da tek bir polis memuru vardi. Memur biz iceri girince direkt bizi cagirdi ve durumu sordu. Durumu acikladigimizda internetten raporda bulunursak daha rahat olacagini ve ozunde ayni sey oldugunu soyledi.
Bu olduktan sonra icten ice bir bok olmayacagini anlamistim. Ev sahibim eve dondukten sonra kamera kayitlarina bakti ve olayin oldugu saati ve ani yarim da olsa bulabildi. Sans bu ya, evin onune park eden kamyonet kameranin gorus acisini blokladigi icin hirsizlar arabadan indikten sonrasi karamboleydi. Plaka ve yuzleri de gorunmuyordu.
https://streamable.com/vbm0b5
https://streamable.com/py7dbd
Bunun uzerine daha yakin ve iyi bir acidan arabaya dogru bakan 3-4 kamerasi olan komsuyla iletisime gectik. Kendisi “ne demek, tabii ki kontrol edip size haber verecegim” dese de, birkac saat sonra “kameramda bir sey bulamadim” yalanini soylemesi cok surmedi.



Ki kulliyen yalan ve imkansiz. Arabayla kameralarin arasinda 3-4 metre ya var ya yok, ev sahibimin kamera kayitlarinda, onun kamerasinin hirsizlarin hareketi nedeniyle flaslari yaktigi ve kayda basladigi gorunuyordu. Anlayacaginiz o ki, polis bir, komsu iki hayal kirikligi yaratti.
Ama asil hayal kirikligi yaratan, 800 bin civari nufusu olan; dunyanin en evrensel, refah ve modern kentlerinden biri olan San Francisco’da, polisin adeta iflas etmesi, suclularin kendi hukumranligini istedikleri gibi surdurmesi, durust ve iyi niyetli insanlarin ise polisten umutlarini keserek, “enayilik” ve cezalandirilmislik hissiyle kendi baslarinin caresine bakmalari. Diger gelismis ve refah ulkelerin birkac kati nufusa sahip metropollerinden (Paris, Berlin, Londra) kat kat daha fazla suc oranlarina sahip olmasi. ABD icinde bile Chicago gibi Gotham’i aratmayan suc cehennemini bile sollayip zirvelere oynamasi.
Bu demek degil ki Bati Avrupa veya diger gelismis ulkelerdeki metropoller mukemmel. Ama ABD kentlerinde esine az rastlanir turden kronik bir suc problemi var. Yuksek nufusa sahip olup gorece az suca sahip olan kentlerin sayisi bir elin parmagini gecmiyor. Bir ornek ise San Diego.
11.000 KM otede, 10 saat geride, pratikte gerek refah, gerek imkanlar, gerekse de potansiyel acisindan TR’den onlarca yil ileride olan ulke, yine de sucu engelleyip, kurallari uygutayip, adaleti tecelli ettiremiyor.
Tipki Turkiye’de oldugu gibi, burada da cakallik yapanlar, her turden kurali surekli olarak cigneyenler fazlasiyla var. Butun bunlari gordukten sonra buraya “Buyuk Turkiye” demeye basladim. Cunku cok fazla inkar edilemez benzerlik var. “Medeniyet ve gelismislik” kavramlarini sorgulatacak kadar.
Ornegin, “medeni ve gelismis” ulkede, gupegunduz sokak ortasinda onlarca insanin muhtelif uyusturucularla kendinden gecmesini, ustelik polis karakolu ve belediye meclisinin onunde, bekler misiniz?

Toplu tasimasinin asiri pis, tuhaf, ve de tehlikeli olmasini? Peki ya sokaklarinda (sehir merkezi dahil), aksinin yapilmasini soyleyen ve bizzat kanunun numarasini belirten onca uyariya ragmen pek cok bilimum insan ve hayvan diskisi dahil her turden copun ve atigin bulunmasini? Hatta sirf bu durum icin site yapilmasini?


Sehrin her yerinde surekli kargo/paket calinmasini ve insanlarin surekli bundan yakinmasini? Arabanizda camlar patlatilip icindekiler calinir diye gonul rahatligiyla hicbir sey birak(a)mamanizi, ve sehrin adeta her yerinde boy boy “Magdur olmak istemiyorsaniz arabanizda kati suretle hicbir sey birakmayin” yazilmasini?


Iste butun bu sorular donup, dolasip, toplanip, “medeniyet ve gelismislik” kavramlarini sorgulamaniza sebep oluyor. Gore gore, kirila kirila, arastira arastira, yasaya yasaya, alismaniza ve adapte olmaniza sebep oluyor. Anliyorsunuz ki, insan, her yerde insan. Kusurlar, her ulkede fazlasiyla var. Gelmeden once arastirdiginiz, gordugunuz o butun istatistikler, endeksler ve raporlar, kendi anekdot ve deneyimlerinizle taslarin yerine oturmasini sagliyor. Daha kirgin, ama daha olgun ve deneyimli bir sekilde hayatiniza ve gocmenlik yolculugunuza kaldiginiz yerden devam etmek icin ugrasiyorsunuz.
Ve ben, gelmek icin ayri, kalmak icin ayri bedeller odedigim ve odemeye devam ettigim bu ulkede, butun bu olan bitenlere ragmen, her seyin daha iyiye gidecegine, bu ulkenin icinde gercek anlamda “medeni ve gelismis” yerler ve insanlar bulabilecegime dair inancimi koruyorum, korumaya calisiyorum. Naiflik pahasina bile olsa.
Serinin devamini getireyim, son olan bitenleri aktarayim istedim.
Bu yaziyi yazmamin uzerinden butun Amerika deneyimimin ve cogunlukla harika giden gocmenlik seruvenimin aniden, ve beklenmedik bir sekilde tepetaklak olmasi, dibe vurmasi gibi seyler gerceklesti.
Yasadiklarimi anlatmadan once ABD’ye gelmeden once ABD’den donenleri, is bulamama, her seyin ters gitmesi, bir turlu duze cikamama gibi durumlardan bahsedenleri pek kaale almayan, anlattiklarini gercek disi olmasa bile, abarti bulan biri oldugumu belirtmek isterim. Bunu da hicbir konuda fanatik ve bagnaz olmayan, en gonulden bagli oldugu konu ve kisilere karsi bile elestirel, objektif ve notr yaklasan biri olarak yapardim. Ama insanin duyup okumasiyla, birebir, bizzat yasamasi bambaska seylermis.
Dil okulu kapsaminda ogrenci vizesiyle geldigim ABD’de acentamin sayesinde kendim arasam bulamayacagim kadar konforlu, guvenli ve keyifli bir ailenin yaninda, aile yani konaklama seklinde pembe ve sirin bir evde yasiyordum.

Evdeki odalari kiralayan aile tam o evin karsisindaki asil evlerinde kaliyor, benim kaldigim evi ise tamamen ogrencilere, acentalar araciligiyla kiraliyorlardi. 10 aylik balayi gibi gecen bol samimiyet, yakinlik ve evdeki ogrencilerle dolu dolu unutulmaz anilarin ardindan ev sahiplerinin maskeyi dusurup gercek yuzlerini gostermeleri uzun surmedi. $30’lik isitici masrafi yuzunden, ki 10 ay boyunca her ay kirayi eksiksiz ve erkenden yatiran; sorumlu, durust ve duzenli, adeta ruya gibi bir kiraci olmama ragmen, evden kovulmus oldum. Butun olay da benim yaz kis sogugu ve ruzgariyla unlu olan S.F.’de, aksamlari isitici acilmasini talep etmemdi. “Masrafli” olarak gorulup, engelimle alay edilip, turlu hakaretler esliginde evden cikarildim. Turkiye gibi geri kalmis ve sefil ulkelerde bile olan basit konforlarin burada “luks” ve “asiri masraf” olarak gorulmesi sadece gulunc.
Evden ayrilmamla olaylarin yokus asagi artan bir hizla yuvarlanip gitmesi uzun surmedi. Hayatimda hic yasamadigim, yasacagima dahi ihtimal vermedigim pek cok seyi, cok kisa sure icinde yasadim, yasamak zorunda kaldim. DoorDash yapmak icin kiraladigim arabada, kira suresi bitmeden once 5 gun uyudum. Hic tanimadigim, gorunus olarak yaniltici bir sekilde guven vermeyen ve suphe uyandiran, ama aslinda icten ice iyi niyetli olan Agrili ve Meksika sinirindan ulkeye girmis biriyle, 3 haftadan fazla, berbat bir odada kalmak zorunda kaldim.

Varos ve mide bulandirici bir banyoda, igrenerek banyo yapmak zorunda kaldim. Geceleri butun ilaclamalara ragmen bana misin demeyen bocekler, daha dogrusu bed buglar yuzunden asagilik hissederek, yarim yamalak ve isiriklarla dolu bir sekilde uyumak zorunda kaldim.
Turk restoranlari, In-N-Out, Chipotle, Shake Shack, Applebee’s, McDonalds, Starbucks da dahil, akliniza gelen gelmeyen 200’un uzerinde sirkete bulasikcilik dahil basvurdum ve simdiye kadar da hepsinden de red yedim. Isvicre’deki bir sirkete remote olarak calismis bir yazilim muhendisi olarak pek hayal ettigim ve bekledigim isler ve kariyer olmasa da, yine de hayatta kalabilmek ve sifirdan bir hayat kurabilmek icin butun bu durumlara katlandim, goz yumdum.




Bir sekilde hem para kazanayim hem de mesgul olayim diye kiraladigim motorun egzozu trajikomik bir sekilde calindi ve kendime ait olan UberEats hesabiyla yaptigim motorlu delivery macerasi da tamamen zararla sonuclandi.

Bunlari kendimi acindirmak ya da pes ettim demek icin yazmiyorum. Hayatin bir gercekleri ve de gocmenlik surecimin bir parcalari olduklari icin, butun ciplakligiyla, sansurlemeden ve utanmadan yaziyorum.
Cunku anladim ki, her insanin gocmenlik hikayesi, essiz ve kisiye ozgudur. Sadece ama sadece onu yasayanlar anlayabilir. Asla ama asla, yargilamamak gerekir.
Isitme kaybim nedeniyle yasadigim, TR’den farkli olarak burada yasamayacagimi dusundugum ama yine de yasadigim negatif ayrimciliklara; krizlere, travmalara ve kayiplara ragmen, gelmek icin ayri, kalmak icin ayri bedeller odedigim ve odemeye devam ettigim bu ulkede, butun bu olan bitenlere ragmen, her seyin daha iyiye gidecegine, bu ulkenin icinde gercek anlamda “medeni ve gelismis” yerler ve insanlar bulabilecegime dair inancimi koruyorum, korumaya calisiyorum. Naiflik pahasina bile olsa.