Herkese selamlar,
Green Card sürecine başlamadan önce eşimle birlikte, bu programın varlığından ve genel işleyişinden haberdardık; fakat detaylı bir bilgiye sahip değildik. Herkesten duyduğumuz, bizim de birbirimize söylediğimiz bir söz vardı, "Green Card kazanma şansı çok düşük, bize çıkmaz ki". Bu nedenle de uzun yıllar boyunca başvuru yapmadık.
Sürecin ne kadar detaylı ve karmaşık olduğunu, her bir adımın önemini ve gerekliliklerini, başvuru sürecine dair pek çok şeyi bilmiyorduk. Dosya numarasının ne olduğunu ve neden önemli olduğunu, DS-260 formunu nasıl ve ne hızda doldurmamız gerektiğini, süreci her gün yakından takip etmemiz gerektiğini bilmiyorduk. En önemlisi, bu sürecin ne kadar zorlu olduğunu ve bir yıldan daha uzun sürebileceğini hiç tahmin etmiyorduk.
Kazandığımızı öğrendiğimizde bile, sürecin olumsuz sonuçlanabileceği ve herhangi bir sebep olmasa bile konsolosluğun mülakat tarihi vermeme ihtimalinin olduğunu öğrenmek bizim için büyük bir şok oldu. Kısacası, başvurudan sonuca kadar olan sürecin ne kadar karmaşık ve belirsiz olduğu hakkında hemen hemen hiçbir bilgimiz yoktu.
Sonuç olarak, çekilişe başvuru sürecinin son birkaç gününde, ne kadar zorlu bir süreçle karşılaşacağımızı tam olarak bilemeden, ani bir kararla başvurduk. Bu başvuru, hayatımızda belki de en dönüştürücü adımlardan biri oldu...
Bu noktada, bizim deneyimlerimizden faydalanacak ve kendi deneyimlerini yaşayacak gelecek talihlilere bir not bırakmak istiyorum: Yukarıda bilmediğimizi belirttiğim her şeyi, bizimle aynı süreçten geçmiş ve hiçbir karşılık beklemeden bilgi paylaşan bu forumdaki deneyimli kişilerden öğrendik.
İlk kısım, Mülakat Bekleme Aşaması ile ilgili:
Dosya numaramız 25K'da idi, bu, pek iç açıcı bir durum değil. Dosya numarasıyla ilgili bilinmesi gereken birçok detay var; örneğin, dosya numaraları arasındaki boşluklar, bizden daha düşük dosya numarasına sahip talihlilerin ihtiyaç duyduğu toplam vize sayısı gibi. Bu tür faktörler, sürecin normal koşullar altında bile olumlu sonuçlanma ihtimalini riskli hale getiriyordu. Forumdaki bilgiler ışığında, DS-260 formunu mümkün olan en hızlı şekilde doldurduk ve DV22 sürecinin sona ermesini beklemeye başladık. İlk ay, ardından iki, üç, dört ay geçti; Ankara'dan umut verici haberler yoktu. Çok az sayıda mülakat veriliyordu ama içimden bir ses, sürecin bir noktada hızlanacağına, Ankara'nın yeterli sayıda mülakat vereceğini söylüyordu. İçimdeki sesin cahilliği işte... Şubat ayı bitti ve durum gerçekten korkunçtu. Şubat ayında eşimle bir karar aldık, dosya taşıma sürecini başlatmalıyız dedik, ancak hala acele etmiyor, belki Ankara bir noktada mülakat vermeye başlar diye düşünüyordum. Mart ayının ortasına geldiğimizde artık harekete geçmek dışında elimizde başka bir seçenek yoktu. Dönüp baktığımda, ilk e-postalarımı 10 Mart'ta göndermişim.
Daha sonra bazı talihlilerin dosyalarını Viyana Konsolosluğu'na taşıdığını öğrendik ve Viyana'ya ilk e-postamızı 15 Mart'ta gönderdik. Aldığımız cevap, o anda kapasitelerinin dolu olduğuydu, ama ilerleyen dönemde uygun bir boşluk olursa bize haber vereceklerdi. Bu bile bizim için büyük bir umuttu. Schengen belgelerini toplamaya başladık ve rahatlamıştık; sanki Viyana'dan mülakat alacakmışız gibi. Ancak, neredeyse bir ay geçti ve bir darbe de Viyana'dan aldık. Telegram grubunda bazı talihliler, dosyalarını Viyana'ya taşıdıklarını belirten mesajlar gönderiyordu, bizim için can sıkıcı olan şey, çoğu kişinin ilk e-postasını bizden sonra göndermiş olması ve hatta e-postalarını gönderdikten bir gün sonra bazı dosyaların taşındığına dair mesajları okumaktı. Bir yandan aylardır aynı dertlerle boğuştuğunuz, yazıştığınız, dertleştiğiniz talihlilerin dosyalarını taşıyabildiğini gördüğünüz için sevinirken bir yandan kendiniz için canınız çok sıkılıyor, inanın çok sıkılıyor...
Sonraki yıllarda çekilişi kazanan ve dosyalarını taşımayı deneyen talihlilere bir not: Bazı konsolosluklar, dosya taşıma işlemini çok sistematik bir şekilde ilerletirken, bazıları oldukça rastgele bir süreç izliyor. Bu nedenle, süreci böyle rastgele yürüten konsolosluklara ya ilk e-posta gönderenlerden olmalısınız ya da şansınızın o anda yanınızda olması gerekiyor. Sonuç olarak, biz Viyana ile aynı frekansta değildik.
Birkaç gün sonra, forumda Hong Kong'a dosya taşıma taleplerinin olumlu sonuçlandığını belirten bir ileti gördük ve hemen bir e-posta gönderdik. Ancak, herhangi bir yanıt gelmiyordu. Telegram grubunda dosya taşıma mesajları görüyorduk; Viyana'dan sonra Hong Kong da birden fazla dosya taşımıştı. @cebrailoz Abi sağ olsun, destek e-posta adresine mail atmak yerine, konsolosluğun sitesindeki formu doldurmamız gerektiğini öğrendik. Formu doldurduk ve beklemeye başladık. Hong Kong'dan gelen yanıt, şu anda kapasitelerinin dolu olduğu ve duruma göre bizimle iletişime geçecekleri şeklindeydi. Yine geç kalmıştık... Bu sefer hızlı davrandık derken, yine geç kalmıştık.
Bu öyle bir süreçmiş ki, bir gün sizi dünyanın en mutlu insanı yapıyor, ertesi gün ise en mutsuzu. Böyle mutsuz geçen bir 10 günün ardından, forumda Muscat Konsolosluğu'na dosya taşıma talebi olumlu sonuçlanan bir talihlinin iletisini gördüm. Tekrar aynı süreç başladı, formu doldurduk ve bekledik. Ancak bu sefer işi şansa bırakmayacaktık; Umman'a giriş için gereken vizeyi de formu doldurmadan önce almıştık ve formu göndermiştik. Ertesi gün, olumlu yanıtı aldık. Çekilişi kazandığımızdan bu yana ilk kez rahat bir uykuya daldık. Şimdi sadece mülakat bekliyorduk.
Derken, bundan 3 gün sonra, Hong Kong'dan bir e-posta geldi. Hong Kong konsolosluğu dosya taşıma taleplerini sistematik ve sıralı bir şekilde işliyordu. Bunu şuradan anlıyordum: Bizimle aynı maili alan kişiler, bu maili dosya taşıma talebi formlarını gönderme sırasına göre alıyordu. Hong Kong konsolosluğu Temmuz ayında mülakat verebileceklerini ve dosyamızın taşınmasını onaylayıp onaylamadığımızı soruyordu. Aklımdan ilk geçen düşünce, mülakat için garanti bir tarih aralığı belirtmesi ve bu mali yılda, orada, mülakata girip sarı zarfları ile vizelerini alan talihliler olması sebebiyle Hong Kong'a dosyamızı taşıma onayı vermekti. @gucarslan Bey'in de fikrini almak istedik, o da hangisi daha garantiyse oraya yönelmemiz gerektiği konusunda bizimle hemfikir olunca dosyamızın taşınmasını onayladık ve ardından birkaç gün sonra o güzel mülakat haberini aldık.
Şimdi, sürecin ikinci ve en kolay kısmına, yani sağlık muayenesi ve mülakata geldik:
Hong Kong'a uçmak ve bir süre orada konaklamak maddi açıdan oldukça maliyetli; ancak bu maliyet, sürecin mutlu bir sonla bitme ihtimalini düşününce oldukça tolere edilebilir hale geliyor.
- Sağlık Muayenesi:
Hong Kong Konsolosluğu'nun anlaşmalı olduğu iki sağlık kuruluşu bulunuyor ve bu kuruluşlardan birini seçerek sağlık raporu almanız gerekiyor. Her iki kuruluşla da görüştükten sonra, bizim için daha uygun bir tarihe randevu veren Dr. Nicolson & Associates'i tercih ettik. İşin güzel yanı, çocukluk aşılarımız ve geçirdiğimiz hastalıklarla ilgili antikor testlerini kabul ediyorlar ve aşıları zorunlu tutmuyorlar. Sonuçta kim niye böyle bir şey yapsın değil mi? Evet, hepimizin aklına gelmiştir birileri. Ancak Difteri, Tetanoz ve Boğmaca'ya karşı bağışıklık sağlayan Tdap adında bir aşı zorunlu kılınmış. Aşıyı Türkiye'de de temin edebiliyorsunuz ancak biz bu aşıyı orada olup riske girmek istemedik.
Sağlık muayenesi süreci oldukça düzgün ve hızlı bir şekilde ilerliyor. İlk olarak gerekli belgeleri teslim ediyorsunuz, ardından boy ve kilo ölçümü, ciğer filmi çekimi, genel sağlık durumuyla ilgili doktor görüşmesi, kan alımı ve varsa gerekli olan aşılar uygulanıyor.
Tercih ettiğimiz sağlık kuruluşunun bir avantajı da, "süreç hızlandırma ücreti" vererek sağlık raporunuzu daha hızlı alabilme imkanıydı. Diğer anlaşmalı sağlık kuruluşu Drs. Anderson & Partners ise bu hizmeti sunmuyor. Bu sayede, sağlık raporunu yaklaşık 2-3 gün gibi kısa bir sürede alabiliyorsunuz. Bu hizmetin ek ücretiyle birlikte, iki kişi için toplamda yaklaşık 5500 HKD ödedik. Sağlık raporumuzu 2,5 iş günü sonra, mülakatımızdan önce teslim aldık.
- Mülakat:
Aynı tarihte mülakatları olan Aynur Hanım ve ailesiyle aynı otelde konaklıyorduk ve sabah konsolosluğa birlikte gitmeye karar verdik. Bize belirtilen mülakat saatinden 1 saat kadar erken gittik. Kapıda, o gün mülakatı olan kişileri onaylayıp, sıraya alan bir görevli vardı. “Henüz çok erken, niye burada, sırada bekleyesiniz ki? Bence az ilerideki kafede birer kahve içip zamanınızı değerlendirebilirsiniz.” dedi. Neyse gittik birer kahve içtik. Mülakat saatine 15 dakika kala sıraya geri döndük.
Göçmen vizesi bölümünde, talihlileri sırayla çağırıyorlar. Konsolosluk çalışanlarının cana yakınlığı dikkat çekiciydi. Hiçbiri yüzü asık, gözlerinde "çalışmaktan nefret ediyorum, neden bana iş çıkardınız" ifadesiyle bakmıyordu. Sıra bize geldiğinde, belgelerimizle birlikte çağırıldığımız vezneye gittik. Görevli, gerekli belgeleri alırken, bir yandan da stresimizi azaltmak için bizimle sohbet edip, bizi rahatlatmaya çalıştı. Yüzümüze bakmadan belgelerimizi de alabilirdi oysa ki, değil mi?
Belge teslimi sürecinin tamamlanmasının ardından, vize ücretlerini ödeme aşamasına geçtik. Ödeme işlemleri için ayrı bir bölüm var, sizi oraya yönlendiriyorlar. Ödemeyi alan görevli, hayatımız boyunca karşılaştığımız en güleryüzlü insanlardan biriydi. Ödemeyi aldıktan sonra, Türkçede "teşekkür ederim" demeyi kendine öğrettirdi. Aldığınız fişi/makbuzu tekrar belgelerinizi teslim ettiğiniz görevliye götürüyorsunuz ve o da dosyanızı mülakatı yapacak görevliye yönlendiriyor ve size pasaportlarınızı gelip, teslim alacağınız tarihi bildiriyor.
Ve nihayet, mülakat anı geldi. Toplamda 5 dakika bile sürmeyen o mülakat:
Görevli: G / Biz: B
G - Merhaba!
B - Merhaba!
G - İkiniz de İngilizce konuşabiliyor musunuz?
B - Evet-Evet.
G - Kaç yıllık evlisiniz?
B - "Kaç yıldı ya" der gibi birbirimize bakıp bir an duraksadık, sonra cevap verdik.
G - Evli çiftlere bu soruyu sorduğumda hep böyle oluyor dedi, karşılıklı gülüştük.
G - Mesleğiniz nedir?(Bana)
B - Yazılım Mühendisi olarak çalışıyorum.
G - Üniversite mezunu musunuz?(Bana, ve evet sırası bize de tuhaf geldi, önce mesleği sonra eğitimi sordu)
B - Evet, Bilgisayar Mühendisliği diplomam var.
G - Hangi eyalete gideceksiniz?
B - Kaliforniya, muhtemelen kuzey tarafları olacak.
G - Evet, mantıklı, genelde teknoloji şirketlerinin merkezleri orada oluyor değil mi?
B - Evet, önemli bir kısmının öyle.
G - Sizin mesleğiniz nedir?(Eşime)
B - İç Mimar.
G - Siz de üniversite mezunusunuz değil mi?
B - Evet
G - Eksik evrağınız yok, her şey tamam gözüküyor, size pasaportlarınızı ne zaman alabileceğinizi söylemişlerdir.
B - Evet, söylediler. Yani şu an vizelerimiz onaylandı mı?
G - Evet, evet. Tebrikler!
B - Teşekkür ederiz!
Tüm bu sürecin sonunda ne hissedeceğimizi bile bilemedik. Sevinç ve şaşkınlık bir arada ama bir boşluğa düşmedik dersem yalan söylemiş olurum.
Bize verilen tarih olan ertesi gün konsolosluğa gidip, yaklaşık 5 dakika içinde sarı zarflarımızı ve pasaportlarımızı da aldık. Gerçekten de mülakat aşaması tüm bu sürecin en kolay kısmıymış.
Sonuç olarak:
Sürecin zorluğu hakkında konuşacak olursak, evet, bu süreç zor ve zaman zaman ruhsal açıdan yıpratıcı olabiliyor. Ancak sonuçta belirsizlikler, stres, bekleyiş ve tüm bu zorlukları tolere etmek dönüp sürece baktığımızda bir tercih meselesi. Ne olursa olsun, bu zorlu sürecin sonunda yeni bir hayata, yeni bir başlangıca adım atma fırsatınız oluyor. Bu bizce inanılmaz değerli bir şey. Biz bu süreçte birkaç kez tükenme noktasına geldik ancak hep bir yerden güç bulup devam ettik ve sonunda başardık.
Bülten’in 32K’da kalması, Ankara’nın yeterli sayıda mülakat dağıtmaması derken, birçok kişinin hayallerinin yıkıldığının farkındayız. Buraya öyle mutluyuz, şöyle uçuyoruz, böyle kaçıyoruz yazmak içimizden hiç ama hiç gelmiyor. Herkesin hayal ettiği o vizeye önümüzdeki DV süreçlerinde kavuşmasını dileriz.
Bu noktada sürecimiz boyunca bize destek olan herkese teşekkür etmek istiyorum. Bize hep umut aşılayan, moral veren @cebrailoz Abiye sonsuz teşekkürler. Çoğu zaman bu çekilişi kazanmak yeterli olmuyor, vizenizi alana kadar, ekstra efor ve zaman harcamak bu sürecin olmazsa olmazı gibi bir şey. Tüm bunları, buradaki bilgiler olmasaydı gerçekten başaramazdık. O yüzden @gucarslan Beye bu sürece vesile olduğu için özellikle teşekkürler. @ffurknkara kardeşime Hong Kong süreciyle ilgili verdiği bilgiler için teşekkürler. Bizi bu yolculukta yalnız bırakmayan herkese minnettarız.