Forumun En Beğenilen İletileri

DV2025 Talihlileri DV2025 Green Card Çekiliş Aşamaları konusunu inceleyip sorularını yine bu konuda sormalılar!
Üyelik oluşturma ve foruma giriş konusunda sorun yaşayan üyelerimiz [email protected] adresine email gönderebilirler!
  • RE: Amerika'da İş Arama Süreci ve Tavsiyeler

    ABD'deki bir şirkete Türkiye'den yaptığım iş başvurusu ve nasıl sonuçlandığı ile ilgili deneyimimi anlatacağım.

    • Elektronik-Haberleşme mühendisiyim
    • Başvurularım için Resume değil 4 sayfalık bir CV hazırladım. Fakat çoğunlukla alt alta yazılmış 3-5 kelimelik kısa cümlelerle, okuması çok rahat, biraz uzun bir resume havasında.
    • Başvurularımı Indeed üzerinden yaptım.
    • Pozisyon ve iş tanımı "Network Operation", "Network Support", "Network Integration" olan alanlarda çoğunlukla Technician ve bazı uygun Engineering pozisyonlarına başvuru yaptım.
    • Skype'den bir Amerikan numarası aldım ve testlerini yaptım, hem arama yapıp hem arama kabul edebilecek durumda olduğuna emin oldum.
    • CV'ye ad-soyad, e-mail ve Amerikan telefon numarası dışında hiç bir kişisel bilgi koymadım.
    • İlanların bir kısmı başvuru yapmak istediğinizde kendi web sitelerine veya iş başvurularını üzerlerinden kabul ettikleri recrutier/talent firmalarının sitelerine yönlendiriyor. Burada çok detaylı bilgi girişi istediğinden bu tür başvurulardan çok çok uygun ve cazip bir ilan değilse mümkün olduğunca kaçındım. Doğrudan Indeed üzeinden bir kaç tıkla yapılan başvuru tipini tercih ettim.
    • Bazı ilan tiplerinde başvuruyu tamamlamanız için sizi Indeed üzerinde bazı testlere yönlendiriyor ve bunları tamamlamanız isteniyor. Bu testlerin sonucuna göre daha en başta elenebiliyorsunuz.

    İlk başvurularımı geçen hafta 6 Ağustos Cumartesi'den itibaren yapmaya başladım. Artı olarak hem Indeed hem de Glassdoor üzerinde CV oluşturup taramayla bulunma imkanını sağladım. Ve tanıdığım, bildiğim bir kaç headhunter/recruiter firmasına CV gönderdim, iş aradığımı bildirdim.

    Cumartesi ve Pazar tatil olduğu için doğal olarak bir reaksiyon beklemiyordum ve olmadı da zaten. Pazartesi sabahı da bir kaç pozisyona daha başvuru yaptım. Türkiye Saati ile (TSİ) 15:00'da Amerikan mesai başlayıp saatler ilerledikçe ne kadar büyük bir hata yaptığımı anladım! Salı ve Çarşamba itibariyle iş çığrından çıkmaya başladı. Hemen hemen bütün başvurularıma dönüşler oluyordu. Üstüne bu job board'lardaki CV'ime ulaşanalar da başvuru yapmadığım halde görüşmek için SMS, e-mail gönderip veya doğrudan telefonla arayıp görüşmek istediklerini bildiriyorlardı. Hergün TSİ 15:00'den itibaren telefonum çalmaya ve ta gece yarısına kadar çağrılar gelmeye devam ediyordu. Bir anda kendimi 50-60 kadar görüşmenin randevularını organize etmeye çalışırken buldum. İpin ucu kaçmak üzereydi.

    Bu noktada tavsiyem çok sayıda başvuru yapılmaması başlangıç olarak çok daha iyi bir strateji olacaktır. Sınırlı sayıda başvuru yapıp bunlara gelecek reaksiyonların yoğunluğuna göre sayıyı kadameli olarak arttırarak veya azaltarak çok daha yönetilebilir bir iş arama süreci sağlanabilir.

    Başvurularıma gelen görüşme taleplerinin çok büyük kısmıyla görüşme bile gerçekleştiremedim çünkü ilk günlerdeki başvularımdan biri çok kısa sürede sonuçlanıınca diğerlerine gerek kalmadı. Bundan sonrası bu başvuruya ait detayları içermektedir.


    Şirket:
    Mobil haberleşme ve özellikle 5G alanında faaliyet gösteren büyük ve kurumsal bir şirket. Çok sayıda eyalette HQ'ları, test laboratuvarları, AR-GE departmanları var. ABD dışında Avrupa'da da faaliyetleri var.

    Pozisyon: Network Operasyonları Merkezinde Technician pozisyonu.
    Bu pozisyona sadece 1 kişi alınacak.

    Bu pozisyon ağırlıklı olarak telefonla veya video görüşmesi ile ABD içi ve dışındaki kurumsal müşterilerden gelecek teknik problemleri çözmek ve bunun için high level support, R&D ve Design ekipleriyle yakın iletişim ve işbirliği içinde olmayı gerektirecek bir iş. İngilizceye her anlamda yüksek düzeyde hakimiyet, meslek jargonuna ve iş alanındaki teknik bilgi ve beceriye ve aynı zamanda iyi bir tecrübeye sahip olmak gerekiyor.

    Ben Technician pozisyonuna talip oldum. Bunun sebebi benim uzun süredir meslekten uzak olmam sebebiyle Engineering pozisyonu için kendimi çok hazır hissetmemem. Bu alanda en son 2016 yılında çalışmıştım ve o zamandan beridir emekli havasında takılıyordum. 6 yıldan fazla boşluk bu tür teknolojik bir iş için çok çok uzun bir zaman. En son çalışırken 3G işlerine bakıyordum ve şimdi 5G ile ilgili bir işe talip oluyordum. Yani ben kendim işveren olsam kendimi işe alırken epey şüpheli bakar ve sorgulardım 🙂

    Bu başvuru için 4 adet görüşme yaptım ve hepsi 30 dakikalık görüşmeler halinde oldu:
    1- HR görüşmesi
    2- Teknik görüşme (talip olduğum yerdeki kıdemli bir mühendis ile)
    3- Teknik management (çalışacağım depertmanın sorumlusu ile. NOC Manager)
    4- Vice President (CTO) ile yapılan final görüşme

    Süreç şu şekilde ilerledi

    8 Ağustos Pazartesi:

    • TSİ sabah saatlerinde bu pozisyon için Indeed üzerinden başvurumu yaptım.
    • Akşama doğru 16:00'da Indeed'ten başvurumun görüldüğü ve incelendiğine dair notifikasyon emailini aldım.
    • Bu notifikasyondan yaklaşık 1 saat sonra kadar telefondan arandım. Amy isimli bir hanım kızımızla 10 dakikalık kısa bir telefon görüşmesi yaptık ve sonrasında video-görüşme yapmak istediğini, bulunduğumuz hafta içindeki bütün randevu slotlarını görebileceğim bir link göndereceğini ve buradan bana uygun yarım saatlik bir slot'u seçmemi istedi.
    • Telefonu kapttıktan 10 dk sonra email geldi. 2 gün sonrasını, 10 Ağustos Çarşamba günü TSİ 18:00-18:30 aralığını seçtim. Bu seçimi yapınca otomatik olarak Microsoft Teams randevu maili geldi. Burada görüşme kanalının ID'si ve password'ü vardı.

    10 Ağustos Çarşamba:

    1. Görüşme (HR)
    Beyaz Amerikalı genç bir hanım.

    • Kamera, mikrofon, arkaplan vs her şey hazır biçimde 17:50'de video-chat odasına dahil olup beklemeye başladım.
    • Bu arada Indeed'de bu pozisyona kaç kişinin başvurduğu bilgisini kontrol ettim. 26-30 kişi arasında başvuru oluğunu gösteriyordu. En az 25 tane rakibim vardı!
    • Bir kaç dakika sonra HR çalışanı da gelince görüşmemiz başladı.
    • Klasik bir HR görüşmesi oldu. Kendimden bahsetmemi istedi ve bazı sorular sordu. İşin mahiyetinden bahsetti, bu pozisyonda beklentilerinden bahsetti. Biraz benim geçmiş deneyimlerimden konuştuk. Ne zaman başlayabileceğim, gelip başlamama veya bu şirkette çalışmama herhangi sınrılama ya da yasal engel var mı konusu netleştirildi. Baştan sona çok samimi, akıcı ve pozitif bir görüşmeden sonra benim için teknik bir görüşme ayarlayacağını ertesi gün için müsait olup olmadığımı sordu. Normalde 2. görüşmenin sonraki hafta olmasını bekliyordum çünkü bu tür görüşmeler serisi haftalara hatta bazen bir kaç aya yayılır.
    • Müsait olduğumu söyledim ve o da bana yarınki görüşme için tekrar video-chat ayarlayacağını bildirdi. Saat üzerinde anlaştık ve nezaket ve iyi dileklerle görüşme sonlandı.
      Yaklaşık 1 saat sonra ertesi gün 18:30-19:00 arası için görüşeceğim kişi ve pozisyonunu bilgisini de içeren randevu emaili geldi ve onayladım.

    11 Ağustos Perşembe:

    2. Görüşme (Tier II NOC kıdemli mühendis)
    Beyaz Amerikalı genç bir hanım

    Eğer işe alınırsam doğrudan beraber çalışacağım kişiydi. Yani kendi iş arkadaşını seçecekti. Ya "bununla çalışabilirim" ya da "bizim takıma uygun değil, çalışamam" diye geri bildirimde bulunacaktı. Bu açıdan bence 4 aşamalı görüşme serisinin en önemli ayağıydı. HR ve teknik ekip onay verdikten sonra takip eden sonraki management ve üst düzey görüşmelerde fazla bir itiraz gelmez, görüşmelerde sizi zor durumda bırakacak saçma bir şey yapmaz veya söylemezseniz.

    Bu görüşmede ağırlıklı olarak talip olduğum alandaki teknik bilgi, tecrübe ve genel olarak NOC işlerine hakimiyetimi anlamaya çalıştı. Bu konuşmalarımız sonrasında o pozisyonda yapılacak işlere hakimiyetimi ve tecrübe olarak kendisinin benden biraz daha geri olduğunu anlayınca çok daha fazla üstelemedi. Yine baştan sonra çok samimi, güleryüzlü ve verimli bir görüşme oldu. Bilgi ve tecrübemden çok etkilendiğini, birlikte çalşacak olmaktan dolayı heyecan duyduğunu ve hem HR'a hem de teknik yönetime alınmam için olumlu feedback verceğini söyledi.

    Sonrasında ben yine haftaya bir görüşme beklerken sürpriz bir gelişme oldu. HR bana ulaşarak NOC manager'in benimle görüşmek istediğini ve 1 saat sonrası için uygun olup olmadığını sordu. Olur dedim ve 19:30-20:00 arası için video-chat istek maili geldi. Böylece sürecin üçüncü ve aynı gün içinde peşpeşe 2 görüşmesini yapmış olacaktım. İster istemez "Aşkım, sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz" genç kız ürkekliği yaşamadım değil yani 🙂

    Bu arada paralelde de diğer başvurularımdan 4-5 tanesinin video-chat ve 12-13 kadar da telefon mülakatı yapmıştım.

    3. Görüşme (NOC Manager)
    Siyahi Amerikalı

    Meslek hayatım boyunca çok iş görüşmesi yaptım, sayısız müdürüm, amirim oldu ama bu kadar neşeli, pozitif bir insanla görüşmem hiç olmamıştı. Özellikle sonlara doğru iyice kakara kikiri modunda muhabbet ettik. Yani iş hayatı dışında da etrafınızda olmasını isteyeceğiniz türde bir kişilik. Böyle bir müdürle ve onun yönetimindeki bir teknik ekipte çalaşacak olmak fikri beni heyecanlandırdı. Teknik konular, beraber çalışacağımz takım, genel görev ve sorumluluklar, benden beklenenler, işe başladıktan sonraki takip edeceğim program üzerine konuştuk. Sonrasında benim iş dışındaki hayatım, hobilerim, aile vs üzerine konuştuk. Görüşmemeizin sonunda yine eski işlerimdeki tecrübelerim ve konulara hakimiyetimden etkilendiğini, beni kendi takımında görmekten ve beraber çalışmaktan duyacağı memnuniyeti belirtip HR ve üst yönetime benim için olur vereceğini bildirdi. Nezaket, iyi dilekler ve gülüşler içinde video-chat'imizi sonlandırdık.

    Yaklaşık bir 15 dakika sonra HR beni tekrar aradı ve yarın 4. görüşme olarak VP ile video-chat ayarlamak istediğini, yarın için müsait olup olmayacağımı sordu. Bu hızdan başım dönmeye başladı artık. Ve Cuma TSİ 18:00-18:30 arası için plaza Türkçesiyle "meeting set ettik".

    12 Ağustos Cuma

    4. Görüşme (Vice President/CTO)
    Beyaz Amerikalı

    Bu son aşamadaki görüşmenin biraz formalite icabı olduğunu, daha çok hoş beş ve "Welcome to family" tarzı kısa bir görüşme olacağını düşünüyordum. 10 dakika öncesinden video-chat odasına girip beklemeye başladım. Bekle bekle, gelen giden yok. Ve sonunda 18:20 'de dahil oldu. Tam bir üst düzey yöneticsi beyaz Amerikalı diyebileceğim bir profil. Görüşmenin ilk 5 dakikası sürekli özür dilemesiyle geçti. Görüşmeye geç kaldığı için defalarca özür diledi. Ben "Önemli değil efendim, büyük sorumluluık sahibi bir pozisyondasınız, biri sürü işiniz, toplantınız falan vardır" diye yalaka elaman modunda bir şeyer söylesem de bu şekilde geç kalmayı kendisine yakıştıramadığını, bunu kabul edemediğini söyledi. Görüşmemiz boyunca ve sonladırırken de tekrar tekrar özür diledi durdu. Görüşmenin mahiyeti ve sürekliliği NOC manager ile yaptığımız görüşme ile benzer bir yapıdaydı. Teknik konulara hakimdi. Ama daha çok benim kişisel özelliklerim, aile, iş yaşamı dışındaki uğraşlarım konusunda merak ettiklerini sordu. En çok üstüne durduğu 2 mevzu ise geçmişteki NOC takımlarındaki diğer üyelerle nasıl çalıştığım ve müşterilerden, iş partnerlerden nasıl feedback aldığım konularıydı.

    Görüşmemizin sonunda beklediğim "Welcome to our family" sözünü işittim ve bundan sonrasında HR'ın benimle irtibat kurup başlangıç için nasıl bir yol ve prosedürler takip edeceğim konusunda bilgilendireceğini, ayrıca NOC manager'in da görev için gerekli hazırlık ve bilgilendirme yapacağını söyledi. Karşılıklı nezaket ve iyi dilekler, görüşmeye geç kaldığı için bir fasıl daha özür dilemeler, istiklal marşı ve kapanış.

    Ben öylece kaldım.
    Normalde haftalara hatta bir kaç aya yayılması gereken görüşme dizisi 3 gün içinde 4 görüşme ile bitmişti. En az 25 rakibimi geride bırakıp işi almıştım. Aşağıdaki büfeye inip 2 tane buz gibi bira aldım.

    Resmi İş Teklifinin Gelmesi:

    VP ile yapılan görüşmeden hemen sonra HR tekrar bana ulaştı ve sürecin bundan sonrasının nasıl ilerleyeceği ile ilgili ve diğer bazı bilgileri kısaca verdikten sonra Cumartesi günü, olmazsa en geç Pazartesi günü Job Offer'ın bana ulaşacağını söyledi. Onun dışında pozisyon için ücretlendirme bilgisini verdi.

    Firmanın Technician ve Engineering pozisyonları için kademeli ücret skalaları varmış. Kesin rakamı job offer'da görecekmişim.

    Technician pozisyonlar 4 grade olarak yıllık 50K-80K arası
    Engineering pozisyonları 4 grade olarak yıllık 85K-125K arası

    Bunun dışında HR görevlisi CTO'nun görüşmeden çok iyi bir izlenimle ayrıldığını, iletişimimi ve profesyonel deneyimimi çok beğendiğimi, bu yüzden Technician pozisyonunda başladıktan 3-6 ay arasında bir süre geçtikten sonra performansıma göre Engineering pozisyonuna geçirilmemi ve maaşımın da buna uygun grade'lerden birne yükseltilmesini söyledğiğini iletti. Bu yol planı üzerinde NOC manager'la da anlaşmaya varmışlar. Ayrıca şirket içi eğitim programları dahilinde çeşitli eyaletlerdeki HQ'larda (Chicago, Denver, Dallas, Austin gibi) kısa görevlendirmeler olabileceğini söyledi.

    İş teklifinin detaylarını paylaşmadan önce benim görev alacağım şehir ile ilgili biraz bilgi vermek istiyorum.
    200 bin nüfus altında fakat çevredeki bir çok büyük şehire 3-4 saat mesafede bir yer. En büyük giderler olan ev kiraları ve sigorta giderleri bu yüzden düşük. Bu tür küçük şehirlerde büyük bir kurumda iş bulup çalışmak yaşam giderleri açısından çok avantajlı. Böyle küçük yerlede yüksek maaş veren iş yeri, büyük teknoloji şirketi bulmak zor. Yüksek maaş veren yerler genelde çok büyük şehirlerde, metropollerde oluyor ama buralardaki pahallılık ve giderler, ulaşım için harcanan zaman, yakıt vs verilen yüksek maaşın avantajlarını silip götürüyor.

    Benim çalışacağım şehirde ev kiraları ve fiyatları oldukça düşük. İş yerine maksimum 10-15dk'da mesafelerde çok iyi mahallelerde (okul puanı yüksek, düzgün bakımlı sokaklar vs) 3 veya 4 odalı müstakil evlerin kirası 1200-1700 dolar arsında. Yine aynı muhitte American Dream tarzı evler 130K'dan başlayıp 200K'ya kadar gidiyor. 250K'nın üstüne çıkıldığında benim baş edemeyeceğim kadar büyük araziler içinde çok büyük evler alınabiliyor.

    Official Job Offer : Cumartesi email ile bir link üzerinden geldi ve ben de dijital olarak imzalayıp işi kabul ettim. İçerği şu şekildeydi:

    • $68.5K /year (Aylık 5700 dolara denk geliyor) 2 haftada bir Cuma günleri ödeme
    • $15K taşınma desteği (international relocation support)
    • %5 bonus
    • Bütün aile bireyleri dahil full sağlık sigortası (göz, diş dahil)
    • 401K emeklilik desteği (1e1, ben 500 yatırırsam onlar da 500 yatıracak)
    • Hayat sigortası
    • Sakatlık sigortası
    • Şirket ürün ve hizmetlerinden indirimler
    • izinler: (Unlimited time-off program) NOC pozisyonları için belirli bir izin süresi tanımı yok. Müdürümle anlaştığım sürece ve onun onayıyla istediğim kadar ve istediğim günlerde izin kullanabileceğim.
    • Resmi tatillerden faydalanacağım: New Year’s Day; Good Friday; Memorial Day; Independence Day; Labor Day; Thanksgiving Day, the day after Thanksgiving and Christmas
    • Kendimi geliştirmek adına ve/veya şirkete katkısı olabilecek her türlü kişisel eğitim ve sertifikasyon programlarına maddi destek.
    • Kendim ve aile bireyleri için oluşturacağım Health Savings Accounts (HSA), Flexible Spending Accounts (FSA) Limited Purpose (LP) FSA desteği
    • Cep telefonu ve ev interneti aboneliklerinde büyük şirket indirimleri (bedavadan biraz hallice).
    • ve bunların dışında evcil hayvanlarla ilgili destek, ücretsiz veya indirimli gym üyeliği vs gibi bir sürü ıvır zıvır benefits package.

    Daha sonrasında başlangıç için ilk gün kararlaştırıldı (Eylül'ün 2. haftası) ve buna hazırlık dahilinde tamamlamam gereken işler ve yapmam gereken hazırlıklarla ilgili seri şekilde mailler gelmeye başladı.

    • Şirket intranet ve maaş ödemesi ile ilgili hesap ve profilleri oluşturdum.
      W-4 ve Fedaral tax ile ilgili formalar, I-9, adresler, banka hesabı vs gibi bazı formları şu an için dolduramıyorum. Bunları gidince tamamlayacağım.
    • Background check ile ilgili bir şirkete yönlendirildim. Bu şirketin web sayfası üzerinden bir form doldurarak check'i başlattım.
    • İş yerinde kullanacağım laptop, cep telefonu vs her şey hazırlanıyor. Ayrıca "company swag" denilen hoşgeldin kiti için giysi beden ölçülerim istendi (sır çantası, tişört, gömlek, not defterleri, kırtasiye malzemeleri vs).
    • İşe başladıktan sonre oryantasyon ve bazı internal eğitimler olacak. Özellikle teknik destek vereceğim ürün ve servisler hakkında.
    • Kendi uzun dönem kiralamamı yapana kadar ilk zamanlar için şirketin kalacak yer desteği olacak.
    • Credit history'im olmadığı için kiralama ve araba satın alma vs gibi konularda garantör olarak şirketten asistanlık desteği de verilecek.

    Bundan sonrasında da artık bize bileti alıp gitmek kaldı.

    İş Alanları ve Meslekler içinde yayımlandı
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Merhaba,

    Biz de dv2023 kazanani olarak 2 Aralikta Denver/CO giris yapmis bulunmaktayiz.

    Herkes gibi biz de stresli bir o kadar da heycanli bekleyisin sonunda Amerika’daki hayatimiza baslamis bulunmaktayiz.

    Bizim surecimiz ufak bir ap ( yanlis evrak - adli sicil kaydi arsiv kayitsiz nedeniyle ) surecinden gecti ve yaklasik 2 hafta bu evrak nedeniyle amerikaya girisimizi ertelemek durumunda kaldik.
    Neyse ki Vize basili pasaportlarimizi teslim aldik ve 2 aralik ist frankfurt aktarmali olarak Denver havalimanindan giris yaptik.

    Aktarmali olmasi nedeniyle oldukca uzun bir ucus oldu. Normalde chicago uzerinden aktarma yapip direk amerika ici transfer planlamistik ama maalesef amerika ici aktarma yaptiginizda bagajlari alip tekrar check-in yapmaniz gerekmekte. Chicago da sari zarflari teslim edip , bagajlari alip ic hatlar terminaline gecmemiz gerekicekti bu nedenle frankfurt uzerinden aktarmayi tercih ettik ve bagaj vs ugrasmamis olduk ve sari zarfi da denver da teslim ettik.

    Amerika’ya evcil dostu ile seyahat edecekler icin de tecrübelerimizi paylasmak isterim ;

    Biz sevimli dostumus Dolores ( kedi ) ile birlikte seyahat ettik.
    Seyahat oncesi guncel yapilmasi gerekenler;

    Kuduz asisi ( Ucustan once en gec 1 ay icinde yapilmis olmasi gerekiyor )

    Ic & dis parazit uygulamasi ( Ucustan once en gec 1 ay icinde yapilmis olmasi gerekiyor )

    Pet kimligin sanirim son sayfasinda bir saglik ile ilgili bölüm var ve oraya veteriner hekiminiz tarafindan kase imza attirin. Tarih kismini biz bos biraktirdik ve ucusa 24 saat kala imzalanmis gibi gosterdik.

    Mutlaka Cip taktirilmis olmasi gerekiyor.

    Saglik sertifikasi, ikamet ettiginiz ilcedeki ilce tarim müdürlügünden alinacak . ( Ucustan en gec 48 saat öncesinden alinmasi gerekiyor. Evcil dostunuz ile birlikte gidilecek ve biz 600 tl civari bir odeme yapmistik.)

    Biz ilce tarimdan bu evragi alirken baya bir sorun yasadik. Son 3-4 gun boyunca sehir disinda olacagimiz icin ikamet ettigimiz yer olan istanbuldan bu belgeyi almadik. Esimin ailesini ucus oncesi ziyaret etmek amacli Bandirmaya gittik. Son 48 saat kala da bu saglik sertifikasini almak uzere bandirma ilce tarim müdürlügüne müracat ettik. Ilk basta bir sorun yok gibi basladi fakat sonra ikametiniz burda degilse size bu evragi veremem seklinde soylenmeye basladi yetkili veteriner hekim. Sanirim alismislar bos oturmaya calismaya gelince ikameti bahane ettiler. Neyse dedik ikameti bandirmaya aliriz sorun degil zaten esim ve kendim icin ikametimizi istanbuldaki evden sildirmemiz gerekiyordu biz de bandirmaya aldik. Daha sonra kedinin cipini okutmak istedi karnede yazan numara ile eslestirmek istedi. Kendi cip okutma cihazi ile okuttugunda bizim cip numaramizda bulunan 5 tane “0” i siliyor ve kalan numaralari gosteriyor. Bu sefer de cip numarasi uyusmuyor siz istanbula gidin isleminizi ben yapamam diyerek karneyi vs geri verdi. Kendi cihazlari bozuktu ve ekranda 11 haneli rakam gozukmedigi icin de bu sertifikayi vermeyecegini soyledi. Kedimiz safkan british shorthair ve dernek kayitli secereli bir kedi cip yavruyken takildi ve dernekte ve secere de cip numarasi mevcut. Istanbuldaki hekimimizi aradim ve bandirmada bir veteriner hekimi onerdi oraya gittik ve cipi tekrar okuttuk. 11 haneli olacak sekilde cihazda okunuyordu, rica ettim ve cihazi da alip tekrar adama gittim bu cihazla okut ve 11 numarayi gor dedim. Okuttu ve 11 haneli numarayi gordu. Tabi saatler gecti ve sertifikayi bize o gun vermedi. Ertesi gun gittik ve isleme basladik. Karnede yine bazi seyler gordu bahane etti vs neyse zorla yazdirdik sertifikayi.

    Yaptiracaginiz kuduz & ic dis parazit asilarinin barkodlu stickerlarinin karneye yapistirilmasini isteyin. Ayrica yapilan bu uygulamanin son gecerlilik tarihinide yazmalarini isteyin.

    Ucus oncesi kedinize & kopeginize sakinlestirici almayi ihmal etmeyin. Veterinerinizden sedapet isimli sakinlestiriciden alabilirsiniz. Biz iki doz olacak sekilde siringa icersinde aldik ve istanbul ve frankfurtta guvenlikten gecerken sorun yasamadik.

    Kabin de tasinacak Kedi & Köpek icin tasima cantasi ;

    Biz Lufthansa ile seyahat ettik ve bu havayolunun kuralina gore tasima cantasi soft bag olmak zorundaydi. Plastik ve sert olan tasima cantalari ucusa kabul edilmiyordu.

    Kabin de tasinacak dostunuz icin bilet almadan önce ucakta baska kedi , köpek olup olmadigini mutlaka ilgili havayolunu arayarak sorun. Her havayolunda farkli sayi olabilir. Lufthansa da Petcabin : Ekonimi de 2 adet Business de ise 1 adet olacak sekilde limit var.
    Kendi calistigim havayolu olmasi nedeniyle lufthansa ile ucmayi tercih ettik fakat bilet alirken petc sayisina bakmayi ihmal ettik 🙂 ucakta ekonomi de iki adet petc vardi ve bizim kedimiz petc olarak onaylanmadi. Neyse ki ihtimale karsi bir yolcuyu upgrade edip ekoda yer acabilicektik ki bir petc rezervasyonu iptal olunca bizimki onaylanmis oldu.
    Buna ozellikle dikkat ediniz.

    Denver airporta vardigimizda koridorlar direk kontrol noktasina goturdu.

    Uzunca bir sira vardi.
    Sari zarflarimizi ve gumruk beyan formunu yetkiliye teslim ettik ve kedimiz oldugunu bildirdik. Pasaporta damga vurdu ve geri verdi. Kedi icin de bir kontrola girmemiz gerektigini soyledi. Bagaj tesliminden once bir bolum vardi ve orda kediyi kontrol etmeleri gerekiyormus. Kediyi gosterdik ve ilce tarimdan aldigimiz sertifikayi uzattik. Goz ucuyla bile bakmadan geri verdi ve kediyi de biraz sevdi :).

    Daha sonra bagajlarimizi almak icin iceri girdik, islemler uzun surdugu icin bizim ucagin bagaj banti kapanmis ve nerdeyse herkes gitmisti. Bizim bagajlari kenara ayirmislardi ordan gidip teslim aldik.

    Havalimanini icinde ucretsiz wifii vardi ve uber cagirmak icin cikisa dogru gittik. Maalesef yapikredi kartlarimiz uber de kullanamadik. Dolandiricilik olarak algiladi ve kullanimi engelledi. Bir taksi ile anlasip kiralamis oldugumuz airbnb ye gectik.

    Ikinci gunumuzde Verizon dan prepaid hatlarimizi aldik. Pasaportlarimiz yeterli oldu ve odemeyi kredi karti ile yaptik. Cash almadilar bilginiz olsun.

    Gelmeden once yasadigimiz sikntilar burda da devam etti tabi 🙂

    Denver a gelmemizin en buyuk nedeni arkadasimizin burda yasiyor olmasiydi. Sagolsun bizlere arabasini verdi ve bizde etrafi kesfetmeye baslamistik. Bir gun merkezde dolasirken bir Uber lime scooterli vatandas kirmizi isikta gecip bizim ona carpmamiza neden oldu. Scooter i kaldirimda ve yaya gecidinde kullanmamasi gerekiyordu ve kirmizi isik yanmasina ragmen durmayip yola atladi ve bende ona carptim. 2 dk icinde 2 adet polis araci 1 adet paramedic araci hemen geldi. Adama yardim etmek istedim kalkmasi vs tutunmasi icin ama hic orali olmadi cevap bile vermedi 🙂 paramedic ilk mudehalesini yapti. Polis memuru yine filmlerde gordugumuz gibi ust cebinden bi kagit kalem cikardi ve ifademizi aldi. 5 dk sonra bir polis memuru daha geldi ve elinde kamera kayitlari vardi. Toplanip izlediler ve scooter surucusunun kirmizida gectigini gorduler. Ona bir ceza yazdilar ve mahkemesi oldugunu soylediler. Bizim aracin on sag taraf tampon kirildi maalesef uber vs hasari karsilamadi. Carptigimiz kisinin de sigortasi olmadigi icin direk cash vermesi gerekiyordu. Polis tutanak tuttu ve bir rapor ciktisi verdi. Ertesi gun bir arac temir merkezine giderek aractaki hasar icin bir tutar bildirmelerini istedim. Toplamda 10 dk icinde araci inceleyip hasarla ilgili mail gonderdiler. Bu raporu da elemana gonderdim ama telefonlara cevap vermiyor tabi :)) bi sekilde halledecegiz..

    Amerika da tanidigi ve kalacak yeri olmayan arkadaslarin gelmeden once airbnb tutmalarini oneririm. Burda ev kiralama islemleri cok vakit aliyor. Zillow ve facebook marketplace i yedim yuttum resmen. Basvurmadigim ilan kalmamistir herhalde.

    Dolandiricilara da dikkat etmelisiniz. Kiralik bir evin kapi giris sifresini ogrenen bazi sahislar bu evi fotograflayip dusuk fiyattan ilana ekliyor ve sizden evi gezip begendikten sonra depozitoyu gondermenizi istiyor. Burada ev kiralarken odeme sadece imza atarken yapiliyor sizden imza oncesi ucret isteyenlere asla gondermeyin.

    En sonunda Zillow dan bir Townhouse buldum ve evin de sahibiydi. Yeni geldigimizi vs hic bahsetmeden randevu talep ettim. Randevu verdi ve evi gezdikten sonra durumumuzu anlattim. Yeni oldugumuzu kredi skorumuzun olmadigini vs . Kendinize guvenerek konusursaniz karsi tarafta bir o kadar ikna oluyor. 2 gun sonra mail geldi ve evi bize kiralamak istedigini bildirdi. 26 aralik tarihinde imzalari attik ve ilk evimizi kiraladik. Suanda ufak tefek temizlik esya isleriyle ugrasiyoruz.

    Green cardlarimiz henuz ulasmadi umarim kisa surede gelir 🙂

    Uzun bir yazi oldu, buraya kadar okuduysaniz tesekkur ederim.

    Herhangi bir sorunuz olursa telegram dan onrslnyrk kullanici adimdan , instagram @onuryoruk olarak ulasabilirsiniz.

    Umarim herkes hayallerine bir an once kavusur. 🙏🇺🇸

    Saygilarimla.

    Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam içinde yayımlandı
  • RE: DV2024 (2024 Green Card Lotosu) Aşamaları

    son bülten sonrası yazdığım ilgili iletimin sonra, bu sefer de resmi rakamlar üzerinden DV2024'ün kalan kısmı için biraz kafa yoralım dilerseniz..


    11.05.2024 itibariyle CEAC verileri;

    9223e3dd-62e3-4f74-a126-019d99608562-image.png

    bu tabloda incelememiz gereken iki nokta var;

    1- toplam vize sayısı

    iş bu rakamlardan anlaşılacağı üzere, toplam verilecebilecek vize sayısından geriye sadece ve sadece 8000 vize kalmış durumda. elbette AP'deki 4300 vizenin ve Ready'deki 15214 vizenin verilip verilmeyeceğini bilmeden hesaba katmadan söylüyoruz.. hepsi veriledebilir, verilmeyebilir de. biz en kötü senaryodan gidelim ki daha ciddi, daha sağlam adımlar atılsın kalan sürede..

    şunu biliyoruz ki;
    Ready'deki dosyaların çoğu vizesini alır. AF'deki dosyalarda bu oran %70-80 aralığındayken, EU için bu oranı %85-90 aralığında düşünemiz gerek.

    şimdi buradaki manzaraya bakıldığında, kalan 8000 vizeyi, 5 region'a bölüştürüp, bundan da EU içinde ankara'nın payına düşeni aşağı yukarı tahmin edersek sanırım 7-8 üzeri cn'lerin mülakat / vize alması na mümkün görünüyor. nerede? ankara'da..

    2 - EU kotası;

    bu her ne kadar bölgesel kotalar neredeyse* hiçbir mali yılda sorun olmasa da, bu bir çekiliş kuralıdır ve EU'nun kotasını 19,000'lerde olduğunu biliyoruz. (AF 25.000, AS 8000, SA 1600 lerde diye düşünebilrisiniz.)

    bu rakamı düşündüğünüzde EU kotasında aşağı yukarı 4000 vize kalmış durumda.
    toplam kaç vizemiz vardı; 8000
    kaç kaldı; 4000~
    AF'ye kaç var: 4000~~

    *bu hesaplamalar küsüratları çıkartılmış, ortalama hesaplamalardır.

    hal böyle olunca, kalan 4000 vizeden ankara'ya düşecek miktarı az çok siz kendiniz düşünüp tahmin edin bence..


    dv lahitleri, 3. nüsha, 64. satır;
    "her mali yıl kendi içinde dinamikler barındırır."

    bu lahitlere karşı gelen bir konsolosluk seçtiyseniz eğer, bu sizin için bir hayalkırıklığı timsaline dönüşmüş olabilir. haklısınız..

    bana bakın misal..
    DV2021 mali yılında çekilişi tam 12 yıl sonra kazanmış ancak; başkanlık kararnameleri, global salgınlar gibi benim dışımda gelişen sebeplerden dolayı vizesini alamamış biriyim. iskoçya'daki şatomuzdan rutubet var diye ayrılmış dedemlerin bana attığı kazıktan sonra, bir diğer kazığı amerikan başkanından yemiş olmam biraz garip görünse de, bunun gibi bir sürü hikayeler gördüm, hala da görüyorum. kitabım yakında raflarda..

    elbette burada terazi kurup, kimin hayalkırıklığı daha fazla diye bir tartım yapmıyoruz ama; bizim zamanımızda bunları anlatan çok fazla kişi yoktu.. daha doğrusu kimsecikler yoktu. buralar hep izale-i şuyu'ya gitmişti, tarim arazilerini imara açanlar arasında..

    efendim gelelim ne demek istediğime;
    kalan bu sürede, ankara'nın size yapacağı kıyakları beklerseniz, daha çoook beklersiniz. siyasi ya da değil, adamlar mülakat ver-mi-yor!

    çaresi belli, bunu artık yüzlerce kere söylemeye gerek yok.
    bu vizeyi almak istiyorsanız kendiniz çabalamalısınız.

    ben / biz size sadece yol gösterir, rota çizerim/z.
    gidip gitmemek size kalmış..

    yine yağmurlu, hafif serin, viski kokan bir iskoç öğleden sonrasından selamlar hepinize.

    ver her zaman olduğu gibi bir dizeyle bitiriyorum son şiir kitabımdan;

    "..derin dehrizlerinde savaşılmış bir orta dünya hayal ediyorum, ankara konsolosluğu'nun olmadığı"

    ışık sizinle olsun
    namaste!

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • USPS (Post Office) basvuru ve ise alim surecleri

    USPS (POST OFFICE) IS BASVURU SURECLERI

    Edit: **19 Mart 2022

    Surec son zamanlarda cok sık degisiklik gosteriyor. Artik sinavlar kalkmis diye duydum. Sadece basvuru yapiyorsunuz kariyer testini aliyorsunuz ve bolgenizin durumuna gore mulakata cagriliyorsunuz. Bu tarih itibariyle yogunluk cok fazla ve alimlar sıklaşmış durumda Amerika’da en az 5 yildir bulunma zorunlulugunu uyguluyorlar mi emin degilim. 5 yildir bulunmadan da yalan beyan vermemek kosuluyla basvurup deneyebilirsiniz. Uygun bulunmasaniz bile bu sizin ilerideki basvuru haklarinizi etkilemez.

    Edit: **15 eylul 2020

    ——Konuyu 2017 de olusturmusum. Uzerinden cok vakit gecti. Haliyle degisiklikler oluyor. Konunun ana hatlarinda pozisyonlarda ve calisma sartlarinda degisiklik yok. Son olarak arkadasimin belirttigi sekliyle sinavlar merkezlerde yapilmak yerine online yapiliyormus. Tekrar skor almakta 6 aydan 2 yila cikmis. Usps de calisabilmek icin son 5 yil Abd’de adresi olma zorunlulugu vardi. Ben ise girerken de boyleydi ama bu kural esnekti. Ben de Abd’de henuz 2 yildir bulunuyorken ise girmistim. Duydugum kadariyla bu krali background check sirasinda en az 5 yildir Abd’de olmayanlari eliyorlarmis. Her eyalet uyguluyor mi bilmiyorum ama Florida su an bu sekilde. Bunun sebebi de siyasi ve pandemiden dolayi olusan issizlik diye dusunuyorum.——————

    Usps ABD’de Federal Job olarak gecen, benefitleri, sagladigi insurance ve olanaklar bakimindan calismak icin cok iyi bir kurumdur. Fedaral job statusunde oldugundan ise alim surecleri oldukca mesakatli ve uzundur.

    Oncelikle basvurularin nasil yapilacagi ve nasil hizli sonuc alinacagi ile ilgili birkac ipucu vereyim.

    linkinden create account secip kendimize hesap olusturuyoruz. Hesabi olusturduktan sonra bilgilerimizi tamamliyoruz.

    Hesabi olusturup bilgilerimizi dogru olarak girdikten sonra sira hangi pozisyona basvuracagimizda. Usps icerisinde benim gozlemledigim ucret ve calisma sartlari konusunda 3 carrier position var. Bunlar:

    1. City Carrier Assistant: Postane den gunluk postalari alip dagitim yapan elemanlar.
    2. Pse Mail Processing Clerk: Sehirlerin ana posta merkezlerinde subelere dagitilmak uzere gelen postalari duzenleyen elemanlar
    3. Pse Sales & Svcs / Distribution Associate: Subelerde arka ofiste veya window da musteriye hizmet veren elemanlar

    Bu 3 pozisyona girebilmek icin de sinav zorunlu. Sinav ise cok basit ortalama bir ingilizce yeterli oluyor. Cogunlukla dikkat ve ezbere dayali sorular var. Turkiye de ki gibi postaci olabilmek icin cografya tarih biyoloji falan bilmeye gerek yok 😊. Bir sinav tarihi alabilmek icin illa ki bulundugunuz bolgede ki bir pozisyona basvurmaniz gerekmiyor. Herhangi bir sinav gereken poziyona basvurdugunuzda sinav sonucunda alacaginiz sonuc 6 yil sinav gerektiren her pozisyonda gecerli olacak. Her 6 ayda bir tekrar sinava girip puani yenileyebilirsiniz ancak dusukte olsa yuksekte olsa yeni puan eski puanla yer degistiriyor.
    Yukarda saydigim herhangi bir sinav gerektiren pozisyona acildigi gun basvuruda bulunun ki sinav gunu alabilin. Cunku beklemis bir ilana basvurursaniz o ilan yeterli basvuru aldigi icin size sinava grime sansi vermeyecektir. Ilana basvuru yaptiktan sonra e mail adresinize oncelikle online assessment gelecek. Bu bir kisilik testi. Bu testte onemli olan mukemmel olmaktan ziyade takip eden sorularda kendinizle celismemeniz. Bu testi online olarak tamamladiktan sonra basarili olursaniz size bir test merkezinde sinav daveti gelecek ve tarih secimini yapacaksiniz. 70 puan baraji var. 70 ve uzeri basarili sayiliyor. Sinavdan 75 ve uzeri alirsaniz sansiniz var demektir. 75-80 arasi sureci uzatabilir ve isiniz zor olur. 80 uzeri puanlarda sansiniz cok yuksek. Sinav konusunda ebay den McGraw-Hill's Postal Exams 473/473C (No. 473/473c) kitabini tavsiye edebilirim. Ayrica sinav seklini ogrendikten sonra online olarak kendinizi http://usapostalexam.org/pracexams.php linkindeki testlerden kontrol edebilirsiniz. Cunku sinav bilgisayar basinda oluyor. Bu link size alacaginiz puanla ilgili tuyo verebilir yalnizca coding ve memory kismini bu linkte baya zor yapmislar ama orjinal sinavda bu linkteki kadar zor degil.

    Puani aldiktan sonra istediginiz kadar yerde istediginiz kadar pozisyona basvurabilirsiniz. Pozisyon basvurusu sonrasinda ise maillerimizi surekli kontrol edecegiz. Background check, interview daveti gibi mailer alacaksiniz. Basta da belirttigim gibi post office girmek uzun bir surec gerektiriyor. Sansliysaniz ise baslama tarihiniz en erken 3 ayda olur. Surec icerisinde sorulariniz olursa cevaplamaktan memnuniyet duyarim.

    **Guncelleme

    Yukarida bahsettigim pozisyonlarla ilgili birkac ayrintidan bahsetmek istiyorum.

    Asagidaki yazilanlar kendi bolgem (Florida) icin gecerlidir. Baska bolgelerde daha farkli olabilir.

    1-City carrier assistant: Ilk olarak dagitici olarak bu pozisyonda basladim. Bolgede ki ihtiyac dogrultusunda saat alabilmek icin her gun aramak gerekiyordu. Duzenli bir schedule yoktu. Postaneye ilk giriste kadrolu olarak baslamiyorsunuz. Emeklilik oldukca kadro bosaldikca kadroya geciyorsunuz. Bu da siraya gore oluyor. Kimsenin torpil yaparak one gecme sansi yok. Ancak bu pozisyon da kadroya gecmek biraz daha fazla zaman aliyor. Bunun haricinde kadrolu olmadiginiz surece surekli farkli rotalarda dagitim yapiyorsunuz. Acele etmek zorundasiniz zaman kisitli cogu zaman kanuni ogle yemegi arasini bile yapamiyosunuz. Gunes kar ruzgar yagmur da calismak diger etmenler. Kisacasi bana gore degildi.

    2- Pse mail processing clerk: Su an calistigim pozisyon. Sehrin ana dagitim merkezinde postanelere giden mailleri duzenliyoruz. Kapali ortamda calisiyoruz. Herhangi bir musteriyle temas yok. 2 saatte bir 15 dk mola yapiliyor. Mutlaka yarim saat yemek arasi yapiliyor. Haftada 40+ saat calistigimiz icin surekli overtime aliyoruz. Christmas zamani 2 ay haftada 70-80 arasi calisiliyor. 1 yilda ucretli 3-4 hafta izin elde etmis oluyorsunuz. (Zamandan tam emin degilim) negatif yonleri ise gece calisiyor olacaksiniz. Baslarda benim icin de zordu ama alistim su an da daha iyi geliyor. Gunduz vakti uyandiktan sonra bana kaliyor. Cok fazla agir kaldirma olmasa da egil kalk indir kaldir cok oldugundan yorucu olabiliyor. Hafif bir is diyemem.

    3- Pse Sales & Svcs / Distribution Associate: Her nekadar window da calisiyor gozukse de subeler arka ofiste degerlendiriyorlar. Gelen kutulari ayirma, dagiticilarin maillerini hazirlama tarzi isler yapiyorlar. Diger haklar pozisyon ismi clerk oldugu icin ayni.

    Edit: Yukarida belirttim ama bu konuda cok soru aliyorum. Altini cizerek belirtmek istedim.
    Post office’in Abd capinda her yerde ilanlari oluyor. Herkesin istedigi dogal olarak evine yakin yerde calismak oluyor. Ancak istedigimiz yerdeki ilani bekleyip basvurdugunuzda sinava girme sansi yakalasak bile sinava girip sonuc alana kadar acilmis olan ilanin kontenjani dolabiliyor. Ya da basvurdugunuz ilan icin gec kalirsaniz sinav kotasi doldugu icin hic sinav tarihi alamiyorsunuz. Bunun onune gecebilmek icin basinda “PSE” olan (basvurmasi daha kolay oldugu icin) Abd genelinde acilmis herhangi bir ilana acildigi ilk gun basvuruyoruz. Bu sayede sinav tarihi almayi garantilemis oluyoruz. Sinav icin davet aldiktan sonra evinize en yakin sinav merkezini secebiliyorsunuz. Sadece sinav icin yaptiginiz bu basvurunun secilme esnasinda negatif bir etkisi olmuyor. Sinav sonucunu aldiktan sonra rahat rahat acilmasini istediginiz ilani bekleyebilirsiniz ve elinizde sinav sonucu olacagindan bir engel olmadan basvurabilirsiniz

    Eylul 2019 Guncelleme

    22 aylik Pse yani kadrosuz olarak calistiktan sonra eylul ayinda kadroya gectim. Kariyer yollariyla ilgili birkac guncelleme yapmak istedim. $17 olan ucret $20 oluyor ve sanirim 8 yil boyunca artarak $28 kadar cikiyor. Kadroya gecmenin en onemli getirisi saglik sigortasi ve emeklilik planinin geliyor olmasi. Yasim 32 oldugundan emeklilik ile cok ilgilenmiyorum. Saglik sigortasi dis goz dahil cok kapsamli ve hesaplarima gore aylik $100 bile odemeyecegim.
    Emeklilik plani ssn planinin yaninda postanenin ek olarak yaptigi bir plan. Sizin odediginize ek olarak postane de odeme yapip bir program olusturuyor.

    Benim su an ki durumum biraz degisik oldu. Hala green cardliyim ve grade 6 seviyesinde federal employee oldum. Normalde Bircok devlet islerine basvurdugunuzda vatandasligi sart kosuyorlar. Ama postaneye kadrosuz olarak girdiginiz icin green card yetiyor sanirim. Kadro siram vatandasliktan once geldigi icin de bu sekilde bir durum olustu. Sirf meraktan diger devlet islerine basvuru yapacagim bakalim ne cevap verecekler 🙂

    Kadroya gectikten sonra postanenin icerisinde bircok kalifiye imkan oluyor. Benim kendi gozlemledigime gore kadroya geceli 1 yil olan iki arkadasim teknisyen olarak yer degistirdiler. Basit bir sinav biraz network ve kadronun acik olmasi gerekiyor. Bunun disinda hr de clerk yada back office de clerk gibi rahat imkanlarda var. bunlarin hepsi sizin yeteneginize arastirmaniza gore ortaya cikabiliyor. Ben ne yapcagim derseniz cok kafa yormadan rahat olan bolum kovaliyorum. Is yasami daha 32 yasinda yordu. Salla basi al maasi biseyler bakiyorum. Bulunca buraya yazarim 😀

    Ulaşım içinde yayımlandı
  • RE: DV2019 Kaybedenler Kulubu (Dedikodu Grubu)

    Bir moral de ben vereyim.. mektupla başvuru yapılan yıllardan beri 1-2 yıl hariç hep başvuru yaptım. İmza kısmına sığmadığı için o yılları yazmadım. 41 yaşındayım. 3 tane de çocuğum var. Her yıl eşimle birlikte başvuruyoruz. Gideceğimiz eyalet-o eyaletin hangi bölgesinde yaşayacağımız-hangi bankada hesap açtıracağımız-hangi mobil operatörün hattını alacağımız-hangi sektörde hangi işi yapacağım-giderken valizimizde neler bulunmalı dahil her şeyimiz kafamızda planlı ve düşünülmüş durumda ve şans katsayımız x2 olduğu halde yıllardır GC bize çıkmamakta inat ediyor. Esasen çıkmaması kabul edilebilir çünkü sonuçta bu bir loto. Beni daha çok üzen foruma 1 hafta önce üye olmuş, konudan bi haber, "-gitsem mi..gitmesem mi?.." diye hala karar vermemiş ve gerçekten gitmek isteyen bir insanın bence böyle düşünerek "hakkını gasp etmiş" şahıslar. Tabi ki piyangoya katılmanın bir kriteri-önşartı veya zorunluluğu yok. Çıktığında da isteyen gider, isteyen gitmez. Bunun farkındayım ama böylesi cümleler duyduğum zaman çok üzülüyorum. Yaw arkadaş bu ülkeye bu kadar bağlıydın madem..işin-araban-evin-konforun senin için bu kadar vazgeçilmezdi de neden greencard a başvurdun. Ben 41 yaşımda hayatımı tek kalemde silip, eşimle birlikte her ay kazandığım 11.000 TL ye arkamı dönüp tabirle "pizza dağıtmaya" hazırken şahıslar "gitsem mi....gitmesem mi..." deyince "-arkadaşım..bulmuşsun bunuyorsun...kazandığın şansın hakkını ver." demek geliyor. Gidin arkadaşım...gidin ve ikincisini yaşayamayacağınız hayatınıza bir şans verin. Konforu bozmadan refaha kavuşamazsınız. Tüm bunlara rağmen her gün ailemi insana yakışır bir hayata kavuşturmak için yurtdışı hayaline ve çabalamaya devam edeceğim. Yazdığım satırlar bir kıskançlık gösterisi değil, elindeki fırsatın değerini bilmeyenlere dair kızgınlık hissidir. Umarım polemik ve altı boş tartışmalara yol açacak şekilde anlaşılmaz. Zira bu ülkeden gitmek istememizin sebeplerinden birisi de insanlarımızın birbirine olan önyargısı-anlamadan tartışmaya kalkması. Forumda aktif olmamamın sebebi de budur. O yüzden son satırı tüm içtenliğim ile yazıyorum. GC kazanan arkadaşlarım...hayırlı-uğurlu olsun..lütfen..ama lütfen gidin ve hem kendinizin hem çocuk ve torunlarınızın kaderini değiştirin. Korkak olmayın.. sağlıklı olunduğu sürece para bir şekilde kazanılır. Dil öğrenilir..Sorunlar aşılır..Korkmayın...(Çıkmayan arkadaşlar => beraberce bir yıl daha beklemek zorundayız. Belki böylesi bizim için daha iyi olacaktır. Umarım en doğru zamanda-en iyi şekilde gideriz. Mücadeleye devam..)

    Göçmenlik Sohbetleri içinde yayımlandı
  • RE: [Arşiv] DV2021 Mulakat Deneyimleri

    Merhabalar arkadaşlar benimde mülakat deneyimim şu şekilde oldu.

    Randevum 9:15te olacaktı ben saat 7:15 civarında oradaydı geçmiş yıllardaki sıraya girme olayı şuanda yok. Görevli ile görüştüğümde 9:15 randevusu için 9 gibi buralarda ol dedi, bende karşı kaldırımda forumdan tanıdığım arkadaşlar ile beklemeye başladım. Saat 8 civarında ilk randevular içeri alınmaya başladı ve arkadaş içeriye girdi bir süre bekledikten sonra telefon ve benzeri eşyaları kebab 44 isimli dükkana bıraktım. Hemen üzerinde bir kafede vardı ancak daha açılmamıştı. Kapıya tekrar geldim ve beklemeye başladım. Randevular içeri alındıkça heyecanlandım. Henüz çıkan henüz olmamıştı.9:55 civarında ilk giren arkadaşımız çıktı ve aldığını söyledi çok heyecanlıydılar. Onlar uzaklaştığında beni aldılar.

    Pasaport kontrol ettikten sonra girişte Covid formu dolduruyoruz. Mülakattan bir kaç gün önce gelen formun aynısı çıktı alıp doldurmuştuk ama onu almadılar. Şimdi komik yerine geliyoruz ilk kontrolden geçtikten sonra kapı iterek açılıyor. İkinci kısıma geçerken kapı çekerek açılıyor ancak ben bir türlü geçmeyi başaramadım 🙂

    4-5 deneme sorunda nihayet içerdeydim girişteki görevliler bana bir numara verdiler ve numaram yanmıştı zaten 10 numaralı bankoda gittim. Görevliye evrakları teslim etmeye başladım. Açık söylemek gerekirse benim Mehmet amca diyeceğim amca yabancıymış biraz Türkçe biliyorum dedi ama benden güzel konuştuğu kesin evrakları teslim aldı fazla olanları geri verdi diplomayı da yırtılmasın mülakatta tekrar gösterirsiniz aslını dedi. Bu noktada önemli olan adres değişikliğini burada yapıyoruz daha önceden ufak bir kâğıda yazmış olduğum adresi verdim ve değiştirmek istiyorum dedim. Adresin yine aynı kişiye mi ait olduğunu sordu ve evet dememle beni bekleme salonuna gitmemi ödeme ve mülakat için numaramı takip etmemi söyledi.

    Ufak bir süre bekledikten sonra numaram yandı ve 7 numaralı bankodan 330$ Cash olarak ödedim 2 adet fiş çıkardı ve dosyama koydu tekrar beklememi söylendi.

    Parayı ödedikten sonra yine forumdan tanıdığım başka birisini mülakata çağırdılar bir yandan beklerken bir yandan ona bakıyordum onun mülakatı bitti aldım diye ok işareti yaptı. Hemen arkasından benim numaram yandı ve aynı 3 numaralı bankoya mülakatıma geçtim. Kumral genç bir hanımefendi İngilizce biliyor musunuz dedi hayır dedim. Sonra arkadan tercümede yardımcı olacak bir hanımefendi daha çağırdı ve mülakatımız başladı önce sağ el kaldırıp yemin ettirdi. Sonrasında parmak izi alındı. Sonrasından nerede gideceğimi sordu. Şikago dedim kimin yanına gideceğimi sordu arkadaşım ve aynı zamanda aile dostumuz olan bir ailenin yanına gideceğimi belirttim. Ne meslek yapıyorsunuz dedi Makine mühendisiyim dedim. Diplomaya baktı orijinalini göstermemi istedi camın arkasından ona baktı. Sonrasında orada ne meslek yapmayı düşünüyorsunuz dedi. Bir şirket ile görüşme yaptığımı ve orada çalışacağımı söyledim bu noktada İngilizcem olmadığı için kabul etmelerini çok anlamadı, bende teknik resimin bir dil gibi olduğunu bazı görevlerin dil olmadan yapılabileceğini ayrıca görev verilirken bana yardımcı olabilecek Türk çalışanlar olduğunu söyledim. Açıkçası doğru olmasına rağmen pek inanmış görünmüyordu. Heyecandan zaten gittiğim gibi İngilizce kursuna başlayacağımı söyleyemedim bile siz siz olun panik yapmayın. Sonrasında gösterdiğim maddi kaynaklara baktı ben 13k gibi bir para gösterdim bir süre sonra dosyaları tekrar kontrol etti bir şeyler aradığı belliydi, iş görüşmene dair belgen var mı dedi yok dedim ve bende sponsorluk dosyamı verdim aldı kontrol etti sonrasında hepimizin hayalindeki o cümle congratulations dedi ve rahatlamıştım.

    Tebrikler yeni hayatınızda başarılar pasaportunuz bizde kalıyor 5 iş günü içinde vizeniz ile birlikte seçtiğiniz adresten alabilirsiniz dedi ve ödeme fişlerinden birisini bana teslim etti.

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • RE: [Arşiv] DV2021 Mulakat Deneyimleri

    Merhaba arkadaslar,
    Biraz uzun bir deneyim olabilir, simdiden uyarmis olayim, tekrara dustugum ve sıkıcı olan bolumler için de affiniza siginiyorum.
    Deneyimi uc bolumde aktarmaya calisacagim.

    BOLUM 1

    6 HAZIRAN 2020 tarihinde DV2021 talihlilerinden biri olduğumu öğrenmiştim. İlk birkaç saat case numberın ne olduğundan habersiz Amerika hayalleri kurmaya başlamıştım bile. Benim gibi 4 yıldır greencarda başvuran ama kendisine bu sene de greencard çıkmayan en yakın arkadaşımdan case numberın çok önemli olduğunu öğrendim telefonda ve kendisine bolca sifir ardinda üç haneli bir numara diye aktarinca beni bir kez daha tebrik ettiğini çok iyi hatırlıyorum (Ne yazık ki daha önceki yıllarda bazı arkadaşlara mali yıl sonu olan 30 Eylül’e kadar sıra gelmediği için şanslarını kaybettiklerini forumdan okuyacaktım).
    Aynı gece başka şeylerde öğrenecektim. Trump bey’in kanun hükmünde kararnamesinden dolayı 1 Ocak 2021 tarihine kadar Amerika’ya giremeyeceğimiz gibi tatsız şeyler. Tabi şansımız bitmiş değildi ve Biden’ın Kasım seçimlerini alabileceğini söyleyenler bir hayli fazlaydı. Kasım seçimleri geldi çattı ve Biden söylenildiği gibi kazandı. Daha bitmedi bir de bu işin görev teslim süreci var ki o da 20 Ocak tarihi. Şimdi de duamız Trump gider ayak bize bir çelme daha takmayıp sessizce görevi devretmesiydi. Tabi sizce ne oldu, Trump sessiz sedasız gitmedi ve 1 Ocak sabahı göçmen yasaklarını Mart 31’e kadar uzattı. 1 Ocakta yasağın Trump tarafından yenilenmesiyle beraber, DV2020 talihlilerinin ve forum yöneticilerinin yakından tanıdığı Curtis ve Ekibi Noban davası başlatacağını duyurdu. O ana kadar DV sürecinden bile çat pat bilgisi olan biri olarak bir de şimdi başıma acaba bu dava nedir katılmalı mıyım katılmazsam sıkıntı yaşar mıyım endişeleriyle dolu bir süreç başlamıştı. Tabi her zaman olduğu gibi @muhtaradana ve @gucarslan hocam bilgileriyle bizi aydınlattılar. Uzun bir düşünme surecunden sonra davaya katılmamın faydası dokunur zararı dokunmaz diye karar verdim. 500 usd ön ödemeli 500 usd vizemizi aldığımızda olmak üzere iki taksitli toplam 1000 usd olan davaya katıldım. Yalnız şöyle bir detayın da altını çizmemiz lazım, davaya katıldıktan ve 500 usd ön ödemeyi yaptıktan sonra vizenizi size dava kazandırsın ya da normal sürecin akışında vizenizi alın ve abd’ye giriş yapin, geri kalan 500 usd’yi ödemek zorundasınız. Ben de vize gelsin de giden 1000 usd olsun diyerek davaya katıldım.

    Davaya katıldık davanın adı JACOBvTRUMP oldu neyse sonrasında 20 Ocakta Biden görevi devralınca dava ismi JACOBvBIDEN olarak değişti. Sonrasında bir daha değişti (RosalesvBiden) o değişimin sebebini takip edemedim artık. O kadar çok şey konuşuldu, dava o kadar çok duruşma gördü ki bir yerde artık umutlarımın azaldığını hissettim. Umutlarımın azaldığı bir günün akşamına daha gelmiştik. Saat tam olarak 23.02’ydi. Günlerden 9 Haziran 2021. Bir mail geldi ve bildirimlerden okuduğum kadarıyla DV ile ilgili dvstate.gov sayfasında bazı güncellemelerin olduğunu ve o sayfayı kontrol etmem gerektiği yazılıydı. Telegram grubu üyelerinden çoğunun yakından bildiği GONG sesiydi bu bildirim. Heyecanlanmış ve kalp ritmim bir hayli artmıştı. Nedense dvstate.gov adresini kontrol etmektense bu anı ilk önce Jacob dava grubumuzla paylaşmıştım istemsizce. Sonrasında dvstate sayfasını kontrol ettiğimde bir yıldan fazlaca beklediğimiz o güzel tablo ekranımda duruyordu. 8 temmuza mülakat almıştım. DV2021 olarak başta @gucarslan @muhtardana hocam ve @covacik hocam olmak üzere adını sayamadığım sayısız arkadaşımızın çabalarıyla nihayet, 6 Haziran 2020 DV2021’e seçildiğimizi öğrendikten tam tamına 368 gün sonra Ankara’dan mülakat müjdesi gelmişti. O gece saat 3’e kadar uyuyamadığımı hatırlıyorum. Sabahında da 7 dedin mi ayaktaydım ve yüzümde bir tebessüm. Allah bekleyen herkese bu duyguyu yaşatsın diyorum. Evet bir bakıma bir çoğumuza göre hayatımızdaki en önemli ve güzel olay olmayabilir ama o kadar bekleyişten sonra hakikaten bu an biraz daha anlam kazanıyor hayatınızda.
    Ceac’te case statüm o gece itibariyle IN TRANSIT’e dönmüştü. 10 Haziran 2021 günü 18.00 gibi case statüm READY olmuştu bile.
    Şimdi sira saglik raporu için muayene randevusu almaya gelmişti. www.doctorun.com adresinden muayene randevusunu aldim. Forum uyeleri tarafından mülakattan en az 3 gun once muayene randevusu alinmasi öneriliyor. Ben 9 gun onceye aldim. Programimin musaitligine gore bu sekilde hareket ettim.

    BOLUM 2

    29 Haziran 2021 saat 10.50 deydi Unganlar randevum, forumdan okuduğum bir deneyim referansıyla Seven Deep Hotel’de yer ayırtmıştım İstanbul’dan yola çıkmadan. Dün akşam saatlerinde otele ulaştım. Otel, Unganlara 500m, konsolosluğa 300m mesafede. İkisine de 5-10 dakikada rahatlıkla yürünüyor.
    29.07.2021 Saat 10.10’da Unganlardaydım. Kahverengi klasik bir daire çelik kapısı girişi olan Unganlar eski bir binanın 4.katında yer alıyor. Tahminen geç dönem cumhuriyet yapısı. Kapıyı öncelikle iterek açabilirim diye düşündüm noter tarzı gibi:)) Kapıyı itince açık olduğu anlaşıldı.(Öğleden sonra geldiğimde kapı kapalıydı ittiğimle kaldım, sonrasına hafifçe toklattım tokmağı ve otomatikle açıldı kapı)
    İçeriye girdikten kısa bir süre sonra ismimi sorarak randevuyu teyit etti bankodaki görevli hanımefendi. Biraz beklememi rica etti. Benden önce orda olan iki grubun işlemelerini yaptıktan sonra beni bankoya davet etti. Pasaportu, Ds260’ın barkodlu sayfasını “üzerinde case numarasının ve DS260 kodunun olduğu sayfa” ve de varsa aşı kartını istedi. E devletten aldığım Covid aşısının ilk dozunun yazılı olduğu sayfayla birlikte ikinci sayfası olan ikinci doz tamamlanmamıştır diye yazan sayfayı verdim. Ayrıca e devletten aldığım çocukluğa dair aşı takvimi sayfasının olduğunu söylerken kendisi gülerek o çok hatalı yakın dönem aşı kartı yoksa sorun değil diyerek o takvimi almadı.

    Evrak tesliminden sonra tekrar kısa bir bekleme faslı ve sonrasında bankonun köşesinde bulunan sandalyeye davet etti. Maskeyi ve gözlüğümü fotoğraf çekimi için çıkartmamı söyledi. Fotoğraf çekimi sonrasında fotoğrafın da bulunduğu sayfaya bir imza aldı (Bu kağıda her test için bir kutucuk konulmuş, her testten sonra bir imza daha attım, toplam 4 imza ile bankoya geri gelicem:)) Görevliye verdiğim e devletten aldığım covid aşı çıktısı ve imzalattığı kağıdı pasaportun arasına koyarak düzen laba inmemi istedi.

    Düzen laba indim, içeriye girince sağda ilerde olan geniş bankoya geçtim. Elimdeki evrakları kendilerine verdim. Sonrasında kısa bir bekleme şöyle 5-10 dak kadar derken ismimi bankodan seslendi görevli arkadaş. 117 usd kadar ödeme aldı, kredi kartı ile yaptım ödemeyi tl olarak 1.024,71 lira ödedim.
    Sonrasında kısa bir bekleyiş daha. 5 dakika kadar sonra hemşire arkadaş seslendi ve kan ve idrar testleri için numune alındı. Sonrasında bir kısa bekleyiş daha hemen hemen 5 dakika bu da. Sonrasında göğüs röntgeni çekildi. Göğüs röntgeni için sadece gömleğimi çıkartmamı istedi. Üst kısım çıplak bir şekilde röntgen çekildi. Son imza da bu röntgenden sonra alındı ve tekrar üst kata çıkmamı söyledi ordaki hemşire arkadaş.
    Tekrar Unganlardaydım. Bankodaki kısa süreli yoğunluk biter bitmez evrakları pasaportla birlikte tekrar bankodaki arkadaşa verdim. Verir vermez kısa bir ayaküstü bekleyişin ardından 14.45’de tekrar gelmemi söyledi.
    Biraz takıldım civarda, çok uzaklaşmadım o çevreden. 14.30 da tekrar gittim unganlara, bekleyenler artmıştı döndüğümde. 14.50 gibi bankonun arkasında bulunan muayene odalarına doğru geçtik, geçtiğimiz odada önce kilo sonrasında boy ölçüsünü aldı bankoda görevli olan arkadaş. Sonrasında siyah bir ameliyat önlüğü vererek asılı olan resimde olduğu gibi sadece alt iç çamaşırı kalacak şekilde soyunarak bu ameliyat önlüğünü giymemi ve sedyede beklememi söyledi. Yaklaşık 5 dakika sonra Mrs Ungan geldi kısa bir selamlaşma sonrasında uzanmamı istedi, tansiyonumu ölçtü. Ameliyat, hastalık geçmişimi ve de böbreklere vurarak herhangi bir ağrı olup olup olmadığını sordu. Akabinde gelen sıralı sorular; kalp rahatsızlığı, akciğer rahatsızlığı, şeker, tansiyon gibi bilinen hastalıkları sordu. Sonrasında kişisel rahatsızlık depresyon bunalım yaşayıp yaşamadığımı sordu. Uyuşturucu kullanıp kullanmadığımı sordu. Kendine zarar vermeye çalıştın mı vs hatırlayabildiğim sorular. Hepsine hayır, yok hocam minvalinde kısa cevaplar verdim. Bu sorular bitmeden sol kola iki tane sağ kola bir iğneyi yapmıştı bile.
    Mrs Ungan biraz yorgun görünüyordu onun dışında gayet sakin geçti muayene.
    Kıyafetleri giydikten sonra çıkabilirsin dedi son olarak:)

    Tekrar bankonun bulunduğu ilk salona döndüm ve yaklaşık 10-15 dakika kadar bekledim yoğunluktan dolayı. Bankoya davet etti tekrar görevli arkadaş. Dolar mı tl mi ödeme yapacağımı sordu, Kredi kartı ile yapmak istediğimi söyledim. Tl olarak tutarı söyleyip pos cihazı için arka odalardan birine geçmemiz gerektiğini özür dileyerek söyledi. Kibar kadın doğrusu:) 252 usd kadar olan 2.188,00 lirayı da burada ödemiş oldum. Totalde 3.212,71 lira ödemiş oldum. Dolar olarak 370 usd gibi düşünülebilir. Ödeme yaptıktan sonra tekrar bankoya geldik. Pasaportumu geri verdi, hiç evrak vermedi, yarın yani 30.06.2021 tarihinden saat 14-16.00 arası kapalı zarfta evrakları alabileceğimi söyledi. Teşekkür edip ayrıldım ordan.
    Aşağı doğru yürüyünce 5 dakikaya ulaşılabilen konsolosluğa bir göz atttıktan sonra günü kapattık. Muayene gunu aksami ayni otelde konakladım.

    30 HAziran .2021 saat 14.40 itibariyle Unganlar olayı kazasız belasız bitti, inşallah süreci de olumsuz etkileyecek bir durum oluşmaz mülakatta, Darısı tüm arkadaşların başına.
    4 parça evrak verildi:
    Birincisi; Kapalı bir gri zarf, Sadece ve SADECE bu KAPALI GRİ ZARFI MÜLAKATA GÖTÜRMEMİZ GEREKİYORMUŞ!!! (Diğer verilen 3 şey götürülmeyecek)
    İkincisi; Kapalı Gri Zarf dışında Aşı kartı verildi ki bu aşı kartı 5 dakika önce mail olarak da geldi bana Unganlardan.
    Üçüncüsü; Bir de kapalı CD VAR, BUNUNDA MUTLAKA AÇILMAMASI GEREKİYOR TA Kİ Amerikaya girişte bize lazım olana kadar!!!
    Dördüncüsü; sizin de resmini gördüğünüz talimatlar sayfası.
    Son olarak meşhur SARI ZARF bize MÜLAKATTA VERİLECEKMİŞ, o zarfı açmamamız gerektiğini biliyoruz zaten:)

    BOLUM 3

    Geldik mülakat gününe.

    Mülakatım 8 Temmuz Saat 10.45’te idi. Bir gün öncesinde muayene zamani da konakladıgim Seven Deep Hotel’de konakladım. Mülakat günü sabahında 7-8 dak. yürüme ile ulaştım konsolosluğa. Konsolosluğa giriş yapacağımız kapı, yokuşta hemen restoran ve kafenin karşısında olan kapıydı. Mülakat öncesinde atılan mailde belirtildiği gibi mülakat saatine 15 dakika kala kapıya yöneldik. Kapıda bir iki dakika bekletildikten sonra görevli arkadaş ismimi seslenerek mülakat randevusunu teyit etti ve bir iki dakika daha bekletti dışarda. Sonrasında içeriye davet etti. Güvenlik binası rüzgarlığı denilecek küçük bir holde mail olarak da yollanan covid önlemleri sorularıyla aynı ama biçim farkları bulunan formu doldurdum. Hepsine hayır demeniz bekleniyor, aksi durumda mülakata alınamayacağınızı gelen mailde olduğu gibi yazmışlardı en alta.
    Formu doldurduktan sonra xrayden geçtim. İçeriye saat cüzdan ve araç anahtarı alabiliyorsunuz. Xrayden geçtikten sonra güvenlik noktasından çıkıp 20m ilerdeki ana bina giriş kapısına yürünüyorsunuz.
    Giriş kapısından geçtiğinizde hemen solunuzda bulunan bankoda görevli arkadaş Türkçe konuşarak, size öncelikle mülakatı İngilizce yapıp yapamayacağınızı soruyor. Sonrasında yine daha öncesinde gönderilen mailde belirtilen evrakların olduğu listeyi göstererek evraklarınızın bu sıraya göre hazırlayıp hazırlamadığınızi soruyor. Sıradan ziyade o listedeki evrakların dosyanızda ayrı bir şekilde hazır bulunması işleminizi bir hayli kolaylaştıracaktır.
    Sıra numarasını aldıktan sonra fark ettiğim bir noktayı sizlerle paylaşayım. Benden case numarası önde olup bankodan benden önce numara alan iki arkadaşa verilen sıra numarası çift haneliyken bana verilen üç haneliydi. Mülakatı İngilizce Türkçe yapmanıza göre farklı verdiklerini anladım. Buna rağmen o arkadaşlar ile aynı kişi tarafından mülakatımız yapıldı.
    Bankoda numara aldıktan sonra ana salon olarak niteleyebileceğimiz hemen bankonun karşısındaki alanda bulunan 12 sandalyeden birine oturdum ve sıra numaramın, evrakları teslim etmek için yanmasını bekledim.
    Sıra numaram yandı ve 10 numaralı bankoya yöneldim. Ana salona bakan 7 banko mevcuttu. 10 numaralı banko bu 7 bankonun hemen sağındaki uzunca koridorda yer alıyordu. Evraklarımı teslim etmek için bankoya geçtim.
    Burada görevli olan arkadaş da Türkçe konuşuyordu. Evrakları sırasıyla istedi. Elimde bulunan araç ruhsatlarını ve bu araçların değerlerini gösteren türkiye sigortalar birliğinin web sitesinden aldığım kasko değerini bir de sahibinden aldığım ikişer adet örneği de kendisine teslim ettim. Geçerli bir Amerikan vizemin olup olmadığını sordu, halen kullandığım pasaportta olduğunu söyledim, kontrol etti ve sayfanın arasına bir kağıt koydu. Evrak teslimi bittiğinde bana aynı sıra numarasıyla ödeme yapacağımı söyledi ve tekrar ana salonda bulunan sandalyelere geçtim. Yaklaşık 15 dakika sonrasında 7 numaralı bankoda ödeme için sıra numaram yanmıştı. Burada çalışan arkadaş kesin türktü  330 usd ödeme istedi ve sıra numaramı benden aldı. Nakit ödedim ve işlem çok hızlı bitti. İmkanı olanlar için nakit ödemenin daha rahat olduğunu söyleyebilirim.

    Tekrar oturduğum sandalyeye geçtim ve uzun bekleyiş başladı. Para ödemesine kadar toplamda 20 dakika geçmişse, ödeme sonrası en az 30 dakika beklemişimdir. Benden önce forumdan tanıdığım iki arkadaşın mülakatlarını görme şansım oldu. Bu arkadaşlar benim gibi tek gelmişlerdi mülakata. Çiftlerin 3 numaralı bankoda, tek kişilerin 4 numaralı bankoda mülakata çağırıldıkları dikkatimi çekti.

    Dikkatimi çeken bir durum daha oldu. Benden önce mülakatı olan arkadaşlardan biri yüksek sesli bir şekilde Türkçe olarak mülakatını yapıyordu ve salondaki birçok kişi o tarafa istemsizce baktı. Bu arkadaş maddi durumu ile ilgili parasının yarısını ailesinden diğer yarısını da arabasını satarak temin ettiğini söyledi. Daha önce okuduğum deneyimlerde böyle bir araç satışının söylenmesi konusunun olumsuz olabileceğini okumuştum. O arkadaş vizesini aldı diye biliyorum. Umarım deneyimini paylaşır ve benzer durumda olacak arkadaşlar için bir ornek deneyim olur..

    Uzun bekleyiş sonrası 4 numaralı bankoda mülakat için numaram yandı. Mülakatı yapan kişi geçmiş yıllarda da çok bahsi geçen Chealse maskeli esmer genç arkadaştı. Tabi bu sefer maske takmamıştı. Arkada çalışan hiçbir personelde maske görmedim.
    İlk İngilizce olarak;

    1. Merhaba, Nasılsınız ile başladı görevli arkadaş,
      İyi olduğumu ve aynı şekilde kendisine nasıl olduğunu sordum ve sorduğu için teşekkür ettim. Sonrasında kendisi de iyi olduğunu belirterek İngilizcemin iyi olduğuna vurgu yaptı, bunu muhtemelen beni cesaretlendirip rahatlatmak için söylediğini mülakat bittikten sonra anladım Türkçe ya da İngilizce mülakat yapmanın tam olarak vize almaya bir etkisi var mı bilemem. Dil konusunun çok önemli olmadığına herkese vize verildiğinde kanaat getirdim.

    2. Mülakatı ingilizce yapabileceğimi belirtiğimi aktardı ve teyit istedi. Ben de evet diyerek doğruladım. Daha önce yapmış olduğum turist vizesi mülakatımdan ve forumdan okuduğum tecrübelerden çıkarımım, olduğunca kısa ve pozitif yanıtlar vermenin işe yaracağıydı.

    3. Sonrasında cevaplarımın ve evraklarımın doğruluğu için yemin eder misiniz diye sordu. Yemin ederim diye kısaca cevapladım.

    4. Arada tabi sürekli notlar alıyordu. Parmak izi alımına geldik. Önce sol dört parmak, sonra sağ dört parmak, son olarak sol ve sağ baş parmak birlikte izlerini aldı.

    5. Nerde yaşıyorsunuz; İstanbul

    6. Ne iş yapıyorsun; Mimarım

    7. Nerde çalışıyorsunuz, işiniz nerde; Kendi mimarlık ofisimi yürütüyorum, İstanbul’da.

    8. Yıllık ne kadar kazanıyorsunuz; Kendi işimi yaptığım için değişken oluyor dedim. Ama ortalama yıllık bir rakam söyledim ve not aldı.

    9. Kaç çalışanınız var şirkette; Şu an yok daha önce vardı diye cevaplayıp, son zamanlarda işlerimin bir kısmı için dışarıdan destek aldığımı belirttim.

    10. Ruhsatları göstererek araçlar sizin mi diye sordu; Evet benim diye yanıtladım, otomobil ve motosiklet. ( Bunlarin disinda 16k USD göstermiştim banka hesabımda.)

    11. Sonrasında aradan diplomalarımı çıkartıp çok fazla diploman varmış diye takıldı. Mimarlık, inşaat mühendisliği ve yüksek lisans diplomamı götürmüştüm.

    12. Amerika’da ne iş yapacaksınız; kendi mesleğimle ilgili işlerde çalışmayı düşünüyorum dedim.

    13. İş teklifiniz var mı elinizde; Henüz yok ama alanımla ilgili çok fazla iş ilanı gördüğümü söyledim.

    14. Nerde yaşamayı düşünüyorsunuz; Austin-Texas

    15. Neden Austin; coğrafi olarak çekiciliğinden, iş fırsatlarının çokluğundan, büyük şirketlerin oraya taşındığından, kentsel olarak dönüşmekte olduğundan bahsettim.

    16. Austin’da nerede yaşamayı düşünüyorsun diye sordu; South Austin diye yanıtladım.

    17. Amerika’da arkadaşlarını var mı; Austin’da ve San Francisco’da olduğunu ama Austin’daki arkadaşımın seyahat planı olduğu için greencard adresini Sf’deki arkadaşımın adresini verdiğimi söyledim.

    18. Kalacak yer ayarladınız mı; Henüz netleştirmedim ama bazı seçeneklerimin olduğunu söyledim. Gitmeden mutlaka halledeceğimi söyledim. Size tavsiyem en azından bir otel ya da airbnb adresi söylemeniz.

    19. Vizeniz onaylandı. Tebrikler; Çok teşekkürler arkada fon müziği tabi ağlamaklı

    20. Gördüğüm kadarıyla turist vizeniz de halen geçerli, Yasalara göre iki geçerli vize bir pasaportta yer alamayacağı için turist vizenizi iptal ediyorum. Size yeni vizenizin basılı halini verdiğiniz posta adresine 5 iş günü içerisinde göndermiş olacağız.

    21. Ruhsatlarımın ve diplomalarımın orijinal halini geri teslim etti;
      Çok teşekkürler iyi günler diyerek vedalaştık
      Evet arkadaşlar gördüğünüz üzere tüm görüşme bu şekilde gerçekleşti. Tabi her cevaptan sonra bazı jest ve mimiklerde oldu ama hepsi iyi yönde hafif tebessüm, hmmm, kafa sallama vs şeklinde.

    Burada işimiz bitti şimdi pasaportu bekleme zamanı. Tabi çok sevinçliyim. Hemen dışarda bekleyen ve vizesi onaylanmış olan Serdar ve onun kuzenin Servet beni bekliyordu. Servet de aynı şekilde 2021 talihlisi ve Ağustos mülakatı aldı. Darısı ona ve tüm bekleyen diğer arkadaşlara inşallah.
    Ankara İstanbul yolunda mülakatı başarılı geçen forumdan arkadaşlarla tebrikleşip CEAC durumunu kontrole başladık. Aynı gün içerisinde Ready’den AP durumuna geçti, sonrasında da Issued oldu. Bu sırada Issued olmadan Konsolosluktan tebrik maili de gelmişti. Bu kısımda kazasız belasız bitmişti.

    12 Temmuz 2021 öğlene doğru PTT’den gelen mesaj sonrası verdiğim PTT şubesine giderek sarı zarfın ve Permanent Residence for 1 year vizesi basılı pasaportu aldım. Bu kargoyu kontrol ettikten sonra emniyetli bir yere kargo poşetini dahi atmadan sakladım ta ki uçuş günü pasaportu poşetten çıkarana kadar.
    14 temmuzda biletimi ayırttım 17 temmuzda ödeme yaparak 2 Ağustos İstanbul New York Thy uçuşumu aldım.
    20 temmuz gibi USCIS kaydımı yaparak ödeme işlemi gerçekleştirdim. 220 usd kredi kartıyla ödedim. USCIS ile ilgili detaylı bilgiler forumda ve telegram grubunda yer almaktaydı. Sağolsun her aşamada olduğu gibi @muhtardana ve @gucarslan hocam bu aşamada da desteklerini eksik etmediler. Onlara ne kadar teşekkür etsem/etsek az kalır. Allah gönüllerine göre versin, işleri güçleri rast gitsin, ayakları taşa değmesin, Vurdukları gol olsun
    Uçuş öncesi forumdan ve yine telegram grubunun tavsiyeleri sonucu bir takım ilaçları dahiliye doktoruma yazdırdım. Ayrıca kapsamlı bir kan tahlili ve idrar testi yaptırdım gelmeden, çok şükür hiçbir sorun görülmedi.

    Yanımızda götürmemiz tavsiye edilen ilaçlar şu şekildeydi;
    Augmentin, Arvales, Nurofen, Aerius Tb (Alerji İlacı-kaşınti vs.) İshal ilacı, Burun akmasına karşı; Burun Spreyi, Balgam Sökücü, Uçuk kremi, Gargara, Ayrıca bir takım bitkisel takviyeler de aldım. Ozellikle antibotikleri almamiz siddetle tavsiye ediliyor.

    Uçuş öncesi diplomalarımın türkçe olanlarını tercüme ettirdim. İngilizce olan diploma ve transkriptleri için bu işlem gerekmiyor. Sonrasında herhangi bir kaymakamlıkta apostil işlemi yaptırabilirsiniz. Yıldız teknikten mezun olan arkadaşlar var ise bizim üniversitede noterin yaptığı diplomanın kopyasını aslı gibidir tasdik etme işlemi 10 liraya yapılıyor bilginize. Diploma tercümesini götürdüğünüzde ise tercümeyi ücretsiz tasdikliyorlar. Noterde masrafını tam olarak bilmiyorum ama en az 250-300 liradır. İngilizce transkriptleri 5 liraya alabilirsiniz.

    Kapsamlı bir vekalet verdim o da 1700 lira tuttu, noterde çalışan tanıdığı olan varsa mutlaka değerlendirsin bu şansı, aksi durumda gereksiz sayfa sayısı arttırılabiliyormuş. Dikkatli olmakta fayda var.

    İşlerimle ilgili hem dijital hem de basılı bir portfolio oluşturdum. Forumda okuduğum kadarıyla çok faydası oluyormuş. Ayrıca gelmeden önce Linkedin’de Premium üyelik başlattım ki bunu da bana bir arkadaşım tavsiye etmişti, aylık ödemesi türkiyeye göre olacağı için amerikaya göre daha uyguna almış oluyoruz.

    Evet son olarak uçuş saatine 48 saat kala sağlık bakanlığının belirlemiş olduğu devlet ya da özel hastanelerde PCR testi yaptırmanız gerekiyor. Çift doz aşıyı olmuş olsanız bile PCR testiniz yaninizda olmadan uçağa alınmıyorsunuz ki bu örnek gözlerimin önünde yaşandı hem de bir İtalyan doktoru, THY uçağa almadı.

    On buçuk saatlik ist-new york uçuşu sonrası JFK’ye iniş yaptık. Ucaktan iner inmez tüm turistlerin geçtiği pasaport kontrol noktasına yöneldim. Uçaktan indikten sonra ilk koridordaki bankolarda sarı zarfı, Unganların verdiği aşı kartını ve cd’yi hazır ettim. Pasaport kontrolde sıra geldiğinde görevli arkadas evraklarımı aldı. Maskemi indirmemi istedi, kimlik tespiti ve foto çekimini yaptı. Yanımda herhangi bir yaş meyve ya da tohum getirip getirmediğimi sordu. O sırada evrakları zarftan çıkarıyordu. Yanımda ne kadar para getirdiğimi sordu. Unganların verdiği aşı kartı ve cd’yi almadı. Tekrar sorduğumda zarf dışında hiçbirşey alamayacağını söyledi. Sonrasında pasaportuma kaşe yapıp, DV1 ve Vizenin üzerindeki Registration Number’ı elle yazdı.
    Sonrasında pasaportu uzattı. Burada da işimiz bitmiş oldu, yasal olarak kalıcı oturumu almış olduk.

    Sirasi gelmisken naçizane tavsiyem, planlama olarak geç gelmeyi düşünen arkadaşların en azından 2 ya da 3 günlüğüne ülkeye giriş yaparak sarı zarfı teslim etmeleri. İlk girişten sonra kalıcı oturum almış sayılıyorsunuz ve sonrası için herhangi bir kısıtlama olduğunda ya greencardınızı size birileri getirebilir ya da postalayabilir, bunlar da olamıyorsa 1 yıl geçerli olan vizeniz ile tekrar giriş yapabilirsiniz.

    Darısı bekleyen tüm arkadaşların başına. Allah kazasız belasız bir süreç geçirmeyi herkese nasip etsin. Bu süreçte emeği geçen başta @gucarslan ve @muhtaradana olmak üzere forumda bilgisinden ve tecrübesinden bizi mahrum bırakmayan Ali bey’e de çok teşekkür ediyorum.

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • RE: Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş

    6-10 Ekim Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş deneyimim.

    6 Ekim John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı'ndan ülkeye giriş yapmadım. İlk etapta vizemi koruma altına almak için sadece 4 günlüğüne gittim. NYC'de Türk arkadaşım vardı o yüzden onun yanına gittim, tek olmamak için.

    THY ile direkt İstanbul'dan New york'a uçtum. Boyum aslında çok uzun değil 180cm ama dizim öndeki koltuğa çarpıyordu diye biraz konforsuz bir uçuş oldu. Ne yaparsam yapayım dizim hep öndeki koltuğa değiyordu. 10 saat boyunca böyle seyahat etmek bir süre sonra yorucu oluyor.

    Sorunsuz JFK havalimanına giriş yaptım. JFK havalimanının içi ben de hayal kırıklığı yaşattı. Çok sade ve eski gözüküyordu. İçeride İki tane sıra var. ABD vatandaşları için ve ABD vatandaşı olmayanlar için. Ben doğal olarak ABD vatandaşı olmayanların sırasına girdim. İçerisi kalabalık değildi ama sıra geç ilerliyordu. Çünkü bazılarının vizeleri problemliydi dite uzun süre gişeyi meşgul ediyorlardı. Bir de gişelerin hepsi çalışmıyordu.

    İngilizcem kötü olduğu için heyecanlıydım. Kendimi nasıl ifade edeceğimi bilmediğim için biraz geriliyordum. A2 seviyesinde ingilizce biliyorum ama o kadar hızlı konuşuyorlar ki çoğu zaman ne söylediklerini anlamıyordum. Birkaç kelime yakalayıp tahminde bulunmaya çalışıyordum. Ev de ingilizce çalışırken düşünüp öyle cümle kuruyordum ama karşımda hızlı hızlı konuşan birisi olunca düşünüp cümle kurmaya zamanım kalmıyordu. O yüzden bildiğimi de unuttum heyecandan. 😃

    Sıra geç ilerleyince, oradaki siyahi görevli el işareti yaparak bir kısmımızı, ABD vatandaşlıları için olan gişelere yönlendirdi. Ben de o kısıma gittim.

    Görevliye Hello dedim ve hiçbir şey söylemeden elimdeki sarı zarfı, CD'yi ve Pasaportu uzattım. CD'yi geri verdi, gerek yokmuş.

    Azerbaycan pasaportunu görünce biraz şaşırdı gibi ya da bana öyle gelmiş olabilir. Bir şey dedi ama anlamadım. 🙂 Belki Green Card kazandığımı görünce diye tepki vermiştir. (İyi anlamda tepki) İngilizce konuşabiliyor musun dedi, ben de biraz dedim. Sağ olsun bana hiç soru sormadı ve parmak izi alıp yolcu etti. @crazycells Bey bana adres değişikliği için ingilizce bir cümle yazmıştı. Onu kağıta yazıp aynı görevliye uzattım o da bilgisayardan Green card adresini güncelledi.

    Bu kadar sürdü havalimanındaki işlemlerim. Pasaport işleminden sonra valizimi alıp kapı da arkadaşımla görüşüp, arabasıyla biraz NYC turu yaptık. Bana çevreyi gösterip, anlatıyordu neyin ne olduğunu.

    Aynı gün havalimanı'ndan THY de çalışan yardımcı pilot arkadaşları da gelmişti ama başka uçakla kargo uçağıyla. Aynı uçakta olsaydık ve yer olsaydı beni business class'a aldırabilirmiş ama olmadı. Her neyse onlar Manhattan'daki otellerine gelene kadar beni arabasıyla gezdirdi.

    Dada sonra onları almaya gittik ve meşhur Katz's Delicatessen restaurantına gidip sandviç yedik. Ben adını ilk defa duydum ama içeri girince duvarda asılı olan fotoğrafları görünce meşhur bir yer olduğunu öğrendim.

    Daha sonra beni kalacağım Airbnb'den kiraladığım eve bıraktı. Kalacağım ev onlara ayakla 15 dk uzaklıktaydı.

    Kaldığım ev hem semt olarak hem de tamiri çok iyiydi. Biraz şans var ben de, uçakta yanlışlıkla bana somon verdiler. Yiyip bitirdikten sonra hostes boşları almaya gelince, yemekler karışmış dedi ve gülümsedi. Artık kimindi bilmiyorum ama menü de somon yoktu. Makarna ve karnıyarık vardı ben karnıyarık istemiştim. 😃

    Gelelim ikinci şanslı olduğum konuya. Ev sahibi 41 yaşında siyahi bir abiydi ama manhattan'daki Metropolitan müzesinde çalışıyordu. Yani boş bir insan değildi okumuş çok düzgün bir ev sahibine denk geldim. Adamla google translate ile gün de 1 saat civarı sohbet ediyorduk. Neden geldiğimi filan sorunca green karttan konuştuk.

    Israrla dedi tekrar ne zaman gelirsen bana whatsapp'dan yaz. Senden para da almam istediğin kadar gelip kalabilirsin dedi. Ben de ısrarla öyle olmaz dedim ama mutlaka gelince bana haber ver dedi. Bir daha gelince akşam yemeğine götüreceğim seni dedi.

    İş yeri Manhattan' da olduğu için arabayla sabah seni bırakabilirim ve akşam seni alabilirim dedi. Başıma bir şey gelirse diye iş yeri adresini yazıp verdi. Uğramak istersen uğra dedi. Gün içinde de Whatsapp dan Türkçe, iyi misin dite yazıp hal hatır soruyordu. 😃

    Cidden iyi insanlarla karşılaştım her ne kadar çekingen ve sosyal birisi olmasam da hayatta karşıma iyi insanlar çıkıyor.

    Amerika'daki arkadaşımla da başka bir forumdan 4 sene önce amerika'dan eşya getirmek yoluyla tanışmıştım. Türkiye'ye her geldiğinde amerikadan ürün sipariş veriyordum. O da green card ile gitmiş. 20 yıldır amerika da yaşıyor. Sağ olsun 4 gün boyunca bana abilik yaptı ben hiçbir şey istememe rağmen. Yemeğe götürmeler, misafir etmeler, getirip götürmeler vb.

    1 haftalık sınırsız metro kartı aldım. Onunla tek başıma şehri gezdim. Arkadaşım amerika'daki hattını bana verdi. Navigasyonu kullanarak sabahtan akşama kadar Manhattan sokaklarını gezdim. Dil bilmediğim için restorantlara girmeye çekindim diye aç kaldım ama 2. gün bunu aşmaya karar verdim ve tarzanca konuşup yemek sipariş vermeye başladım. Şehri gezerken, Türkiye de olmayan bazı markalara girip alışveriş de yaptım.

    Sürekli fast food tarzı yiyecekler yediğim için metro yerine hep yürümeyi tercih ettim. Örneğin; Central parktan, ikiz kulelerin olduğu yere kadar yürüdüm. 7-8 km tek başına burası yapıyor. Günde rahat 20 km yürümüşümdür belki daha fazla.

    Brooklyn köprüsüne yürüdüm. Oradan ücretsiz ferry staten island gemisine binip özgürlük anıtına baktım. Daha sonra özgürlük anıtına giden gemi turun bilet alıp direk kendisine gittim.

    Biraz karışık ve uzun yazdım ama 4 günüm amerika da böyle geçti. Benim için en büyük sorun tek çocuk olduğum için ailemden ayrılmak ve dil bilmemek ama dili sorun etmiyorum o kolay ama ailenin yerini dolduramam. Kışın gidip 2-3 ay kalmayı düşünüyorum ama bakalım hayat ne gösterecek.

    Başta @crazycells ve @gucarslan beye ve diğer yardım eden herkese teşekkür ederim.

    Yolculuk içinde yayımlandı
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    | sezon - 1 | bölüm - 4 |

    Geçen hafta cumartesi günü ssn postamı almak için Kadir @semavi abinin yanına gittim. Sağolsun bir kaç gün önce bana ssn geldiğini söylemişti. Çalıştığım için hafta sonu uğramam gerekti. Airbnb'den tuttuğum oda ile Kadir abinin adresi arasındaki mesafe araç ile ortalama 30 dakika. Öğlen vakti uğradım Kadir abi banka kartım ve ssn zarflarını bana verdi. Biraz sohbet ettikten sonra hal hatır ve durumumu öğrenmek için beni hafif abd düzenine adapte olup olmadığımı sordu. Sağolsun psikolojik olarak buraya hızlı adapte olacağımı düşündüğünü söyledi. Aracım ile ilgili bir sorun var mı diye sordu. Aslında herşey çok güzel ve arabadan memnunum dedim. Sadece akşamları sürücüler arkamdan arada korna falan çalıyor. Nedenini çözemiyordum. İş yerinden Yakup abi var patronum. Yakup abi iş çıkışı aracımı arkadan bir tane stop lambası yanmadığını söyleyip beni uyarmıştı. Kadir abiye bunu söyledim, hemen bakalım dedi. Aracı arka taraftaki tamirhaneye çektik. Umarım ismini yanlış hatırlamıyorumdur Sefa usta lambanın sorununu çözdü ampulü patlamış. Hemen yeni bir ampulü taktı. Kadir abi ışıkları kontrol edip ön kısa farların aynı şekilde çalışmadığını farketti. Sefa abiye bunlara bakalım sorun ne olabilir diye. Sefa abi o lambalarında yanmadığını söyledi onları yenisiyle değiştirdi. Tabi bu lamba tamir işi öyle hemen bitmedi süreç olarak 1 saate yakın zamanlarını aldı. Sök onar tak biraz zaman alıyor. Bunu normalde oto elektriğe gidip ortalama 100$ yada daha fazla paraya yapabılabilirdi tam ücreti bilmiyorum. Zaman ve malzeme dahil sonuçta. Kadir abi o sırada bir abi ile sohbet ediyordu. Yanına yanaşmaya çalıştım "abi sohbetinizi bölüyorum kusura bakmayın, Sefa abi lambaları halletti sorun kalmadı. Bizim ücret ne kadar?" dedim. Kadir abi elini uzattı elimi sıktı "görüşürüz, kendine iyi bak" dedi.. Biraz utandım desem yeridir. Yani sonuçta bedava yapması belki dışardan güzel görünüyor olabilir ama yinede emek ve zaman veriyorlar. Zaten geldiğimde bana çok yardımları dokundu açıkçası maddi olmasada manevi bir borcum olduğunu biliyorum Kadir abinin bu yaklaşımı ona karşı daha fazla manevi borçlu olduğum kesin artık. Umarım bir gün bir şekilde yanında olmaya çalışarak bu manevi borcumu öderim. Herşey için tekrardan teşekkürler Kadir abi.

    Ssn aldıktan bir kaç gün sonra salı günü kilisede ingilizce kursuna gittim. Lvl 1 sınıfından Adnan abi (58 yaşında) ile içeride karşılaştık selamlaştık. Ben hiç ingilizce bilmiyorum onun için lvl zero sınıfına geçicem dedi. O sırada daha önceki muhabbetlerimizde ona fayans ve boya badana ustası olduğumu söylemiştim. Adnan abi telefon numaramı istedi fayans ile ilgili bir iş var ben seni ararım dedi vedalaştık. Adnan abi zero deyince kendimi ingilizce biliyormuş gibi hissettim demek en alt sınıfta değilmişim lvl 1 insan hafiften gururlaniyor. Bu dil konusunda iyiymişim gibi bir kaç saniye kendimi övüyor ve sınıftaki yerime geçtim. Hoca içeri girdi bir takım ingilizce bir şeyler söyledi ve az önceki havam tekrar zero'ya indi. Neyse bir şey anlamıyorum ama en azından anlamadığımın farkında olmam iyi bir şeydi..

    Çarşamba günü öğlen gibi telefonum çaldı açtım Adnan abi.. Bana fayans işi var dedi çalıştığı yerde elektrikciydi ustaya ihtiyaç varmış. Sağolsun Adnan abi beni önermiş müsait olduğun bir gün haber et gel patronla konuşup tanış dedi. Bende o sırada benim çalıştığım yerde patronum yoktu onun oğluna dedim. Böyle bir durum var mesleğimle ilgili bir durum olduğunu söyledim. Babamla konuş konuyu daha iyi olur dedi. Sağolsun patron gelince babasına durumu söylemiş. Yakup abi (patron) çağırdı. Valla normalde insanlar haber vermez gider görüşür işi ayarlar sonra mevcut işi bırakır gider. Öncelikle önden haber verdiğin için teşekkürler dedi. Buranın bir düzeni var yarın gelmiyorum dersin aksaklık olur dedi. Biraz abd sistemi ve başa gelebilecek sorunları falan anlattı. Dikkatli olmazsan adamı buralarda sömürürler..  Saatlik 12$ alıyordum burda. Yeni işin maddi olarak benim için daha uygun olacağını söyledim. Kendileri zorlama yapmadan aslında burda kalmam için öneride bulundular tabi.. ama herşey şeffaf başladı böyle devam etmesi en sağlıklı yoldu. Olumlu olursa oraya gideceksin o zaman dedi. Bu durumda bizim yeni birini bulmamız lazım dedi. Bunun için 1 saat yine bir düşün ona göre haber et dedi. Açıkçası görüşmeye gideceğimi söyledim. Olumlu sonuç olsa olmazsa burayı yedek lastik bir iş gibi olarak görmeye gerek yok diye karar aldık. İşi bugün bırakmak daha doğru olur sizde kendinize yeni birini bulmaya çalışın dedim. Konuyu 1 saat gibi görüştük.. Akşam çalıştığım süreyi hesaplayıp hakediş parayı hesabıma attılar. Dostlar gibi vedalaştık. Dil bilmeyen insanlara bu yöntemleri önermem iş çok ama dilsiz zor. Bunun için sadece şans değil dil olmadan yapabileceğiniz yetkinlikleriniz olmalı.

    Perşembe günü Adnan abiyi aradım görüşmeye gelebilir durumda olduğumu söyledim. Patronun burada olup olmadığını öğrenim sana haber ederim dedi. Bir kaç dakika sonra whatsapp'tan konum attı patron burda gel dedi. O sırada 30 dolarlık benzin almıştım otobanda aracımı gezdiriyordum. Burada genelde insanlar köpek gezdirir. Benim hayvanlarla aram iyi olmadığı için ben arabamı gezdiriyorum..

    Konumu açtım yaklaşık 40dk uzakta gösterdi. Burada yollar fena değil ama yarı asfalt çoğu beton yollar. Ama yollar çok iyi değil sadece geniş olması çok iyi. Çoğu yerde girinti çıkıntılı çukurlar falan çok. Tekerleklerin ömrünü kısaltan bir düzenek işte. Neyse Adnan abinin yanına vardım fabrika gibi ama devasa büyüklükte. Bir bölüm oto tamirhanesi biraz üst segment araçları tamir ediyorlar falan.. Bir bölüm depo ne ararsan var toptancı gibi.. Bir bölümde galeri.. ve daha çok bölümleri var ne olduğunu bilmiyorum. Adnan abi patronun yanına götürdü. Merhabalaştık patron inşaat değil sadece bu şirketin tamirat tadilat gerektiren işleri oluyor. Onları yapacak ekibimizi oluşturuyoruz dedi. Beni bir abinin yanına getirdi siz konuşun sonra yine haberleşiriz dedi. Patron beni Hakan abiye emanet etti gitti. Hakan abi işi işleyişi anlattı. Çok uzatmaya gerek yok bende 25 yıl önce greencard ile geldim. Sen yenisin zaten burdan başla gitsin biraz şanslısın galiba.. içimden herzaman dedim. İyi o zaman yarın gel şurada gördüğün duvar deliklerini kapat dedi..

    Cuma günü çalıştım Hakan abi ücret konusunu sonra konuşursun dedi biraz takıl öyle tecrübeye göre ücret şekillenir. Acele etme dedi. Tecrübe sözü dinlenir tabi.. biraz delik kapattım sonra elektrik işinde Adnan abiye yardım ettim. Sonuçta hep çalışma olmuyor bazı zamanları bu şekilde geçirmemiz gerekiyor. Fabrikanın inşaat problemlerini ne olursa olsun çözmek için buradayız artık..

    Şimdilik 24 günü geride bıraktık, şanstan yana henüz bir şey kaybetmedik. Ssn geldi ama greencard daha gelmedi şimdilik önemli değil..
    Tecrübe oldukça yazmaya devam..
    Herkese amerika'da görüşmek dileğiyle..

    önceki bölüme dön yada 5. bölüme geç>

    Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam içinde yayımlandı
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    | sezon - 1 | bölüm - 7 |

    Geçenlerde iş yerinde tadilatını yaptığımız bir duvarın boyasını yaparken, en sevdiğim olmasada Türkiye'den gelirken maddi koşulları göz önünde bulundurarak özenle seçip aldığım bir tişörtüme boya damladı. Canım yanmadı ama hafif sinirlendim.. Çıkartmak için uğraştım ama leke iyice yayıldı ve öyle kaldı. O gün daha önce dv21 telegram gurubundan Umut  @umutsvk indirimli giysi mağazası diye bir yer paylaşmıştı ismi Ross Dress For Less. Merak ettim mapten aradım gittim. Bütün kıyafetler indirimli. Modası geçmiş yada stokta fazla kalan ürünleri bu mağazada ortalama yarı fiyatına yada daha alt fiyatlara satılıyor. İyi hoş bir sıkıntı yok. Burada kıyafet konusunda maddi olarak rahat alış veriş yapılacak yer olması güzel. Buna benzer Marshalls mağazası var oda hemen hemen aynı fiyatta ürün satıyor. Ama ben şimdilik giysiye ihtiyaç duymadığım için bir şey almaya gerek duymadım. Ucuzda olsa ortalama yine 100-200$ harcatan etiketler var. Uzak durmayı tercih ettim. Bu tarz mağazalar indirim etiketli olduğu için insanın ihtiyacı olmasada aldırmaya teşvik ediyor.

    Herneyse benim ihtiyaç duyacağım iş için kıyafet. Akşam üzeri bir meksikali abi ile ayak üstü iki çift lafın belini kırarız diye birbirimizi anlamak için cebelleşiyorduk. İspanyolca konuşuyor arada anlamamı sağlamak için iki kelime ingilizce araya sıkıştırıyor. Ben dil bilmiyorum ama bu iletişim arzusu ispanyollarda beden dilini iyi kullanmalarına neden olmuş olabilir. El kol hareketleri falan az çok ne demek istediklerini ifade ediyor. Temiz kıyafetlerini kirletme diyordu. Bende el kol hareketlerini sıklaştırdım, türkçe anlatıyor arayada ingilizce kelimeler serpiştiriyordum. Konuya çözüm ve açıklık olsun diye Victor telefonunu çıkardı. Arama yerine 'Goodwill Outlet Store' yazdı. Bende aklıma not aldım. Ertesi gün mapi açtım dediği yeri yazdım yakın bir mağazası vardı uğradım. İçeri girdim biraz kalabalıktı. Baktım giysilere hepsi kullanılmış kıyafetler. Ama arada çok kaliteli şeyler var. Tek sıkıntı üzerinde fiyat yok. Biraz dolandım çoğu kıyafet tozlu falan yere düşen kıyafetler ayak altında falan.. Bi tuhaflık vardı. Bu mağazada sergiler askılı değildi geniş büyük sepetler içinde dağınık bir şekilde sergileniyordu. İkişerli sepetler yanyana dizilip ortalama bu şekilde 10 sıra dizili her sıra 20 büyük sepetten oluşuyor. Çalışanlar bir sırayı boşaltıp her 30 dakikada bir yeni sepetleri getiriyorlardi. Bu yeni sıra geldiğinde kimse dokunmuyordu. Taki çalışanlar sepetleri tamamlayıncaya kadar. İnsanlar yeni sepet etrafında sıralanır ve bir çalışanın işaretini bekliyorlardı. Sepet tamamlandı çalışanlardan biri "Go" deyince herkes aynı anda yeni sepetlere daldılar... ihtiyacı olsun olmasın gözüne kestirdiği herşeyi normal alış veriş sepetlerine atıyorlardı. Sonradan kendi sepetlerinde kendine uygun olmadığını düşünkleri parçaları büyük sepetlere tekrar geri atıyorlardı. Sepette kalan kemikleri sonradan gelenler ve ben gibi olayı bilmeyen insanlar bir şeyler bakıyorduk. Arada bıraktıkları iyi şeyler oluyordu. Sepetlerde sadece giysi yok. Dvd kasetler, kitaplar, özel bardaklar, ayakkabılar, oyuncaklar, TV, teknolojik aletlerde mevcut. Benim anladığım kadarıyla, öyle tahmin ediyorum sadece. Bu malzemeleri garaj satışları yapan yerlerden topluyorlar. Çünkü değerli eşyaları alıp bunları depolamaya yer vermedikleri için bu mağazaya satıyor olabilirler. Aramızda kalsın bu mağazaya çok güzel kızlar gelmiş. Zaten bu mağaza en çok onlara hitap ediyor. Çok çeşitli kıyafetler bulabiliyorlar. Erkek kadın ve çocuk kıyafetleri karışık ama çoğu kadın giysileri. Neyse bende kendi çapımda fiyatlarını bilmesemde alt tarafı ikinci el ne kadar pahalı olabilir ki diyerekten kendime göre arta kalan kemikler arasında bir kargo cepli enfes bir pantolon, kalitesi dokusunda belli olan kollu bir gömlek, kollu sweatshirt, kolsuz bir tişört iki şapka aldım. Ödeme için vezneye gittim. Aldıklarımı tezgaha uzattım kasiyer teyzeye kolaylık olsun diye birer birer dizdim. Sagolsun teyze hepsini aynı anda kollayıp önünde duran bir sepete koydu. Sepet ağırlık ölçen bir terazi üzerindeydi toplam ağırlık 3 küsür pound yazıyordu yani 2 kilogram civarı. Toplam tutar 7.5$ dolar dedi. Tabi ben şok.. Verdim parayı çıktım. Düşünebiliyor musunuz? 6 parça kıyafet hemde kaliteli şeyler sadece 7.5$.. işte benim ucuzluk anlayışım budur. İndirimli ürün değilde ucuz ürün için buralara uğramayı unutmayın..

    Bu arada her mağazası böyle olmuyor "Goodwill Outlet Store & Donation Center" bazıları askılı satış yapıyor onlar indirimli mağazalara yakın fiyatta satış yapıyor. Sepetlerde satış yapanlara uğrayın.

    Tecrübe oldukça yazmaya devam ederim.. Bir önceki bölümde arabamın yolda kalma sorununu anlatmıştım. 150$'a sorunu çözdük. Arabam eski ama yinede iyi durumda. Bakımında sorun yok bu tarz şeyler herkesin başına gelebiliyor. Ayıptır söylemesi üst segment araçlar var çalıştığım işyerinin yanında oto mekanik yeri var onlara her gün ortalama 20 lüks araç geliyor sıra sıra dizili hepsinin ortak özelliği son model ve çalışmıyor olmaları. Bentley, audi, Ferrari, bmv, mersedes ve değişik bir çok lüks araç var oto park alanında km leri düşük ama arıza işte hava şartları ve yollar çoğu aracı hızlı yıpratıyor bu sadece benim başıma yada eski bir aracın başına gelmiyor. Aramızda kalsın iş çıkışları hep bu araçları izlemek için aralarından geçiyorum. Tabi kendi arabamla. Savaş görmemiş alman tankı aracım bu lüks araçlar arasında süzülüp giderken, aynı zamanda benide gururlandırıyor tabi..

    Yorum yazan herkese cevap vermek isterdim ama profilimde sadece tecrübe edinilmiş bilgiye rahat ulaşmaları için yorum yapmıyorum, kusura bakmayın. Yorumlarınızı beğenerek teşekkür ediyorum.. anlayışınız için herkese tekrardan teşekkürler
    Amerikaya gelip herşeyi ucuz bulmanız ümidiyle..

    önceki bölüme dön yada 8. bölüme geç>

    Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam içinde yayımlandı
  • RE: [Arşiv] DV2022 Mülakat Deneyimleri

    07.03.2022 Mülakat Deneyimi

    Neredeyse tüm mülakat deneyimlerine konu olan Kaktüs Cafe deneyimini biz de yaşadık 🙂 mülakata eşimle birlikte girdik. Ödeme ve evrak teslimi aşamaları kısa sürede tamamlandı. Evrakları teslim alan bayan sanırım türk değildi fakat türkçe konuşuyordu. Evrak teslimi sırasında adres bilgi değişikliği için birşey sormadı. Biz zaten değiştirmeyi düşünmüyorduk ama, değiştirmek isteyen varsa, evrak teslimi esnasında sorulmasa bile söyleyebilir. Evrak kontrolü sonrasında ingilizce konuşabiliyor musunuz dedi, evet dedikten sonra bizi mülakat için numaranızı bekleyebilirsiniz deyip gönderdi.

    Mülakat için yarım saatten belki biraz fazla bekledik. Gözlemlerime göre, bir slotta genellikle türkçe mülakatlar, bir slotta genellikle Türkiye vatandaşı olmayanlar, bir slotta genellikle ailelerin numaraları yanıyordu. Bir slot ise genellikle tek kişileri mülakata alıyordu. Bu resmi bir bilgi değil, sadece benim gözlemlerim bu şekildeydi 🙂 büyük ihtimalle 6 numaralı veznede gireriz diye düşünüyordum, numaramız orada yandı.

    Yemin ve parmak izi işlemleri bittikten sonra toplamda 4 soruda tamamlanan mülakatımız başlamış oldu.

    -Nereye gideceksiniz?
    Malvern
    -Neden Malvern?
    Ablam orada yaşıyor.
    -ilk zamanlar ablanda mı kalacaksınız?
    Evet
    -Orada ne iş yapmayı düşünüyorsun?
    Burada bilgisayar mühendisiyim. Orada da aynı mesleğimi yapmayı düşünüyorum.

    CONGRATULATIONS!!

    Eşime herhangi bir soru sorulmadı. Hesap detayıyla ilgili herhangi bir soru sorulmadi. Ablamla ilgili herhangi bir soru sorulmadi. Vezneye gidip cikmamiz toplamda 3 dakika sürmüş olabilir.

    Öncelikle bu uzun ve bekleme sabrını sınayan süreçte bizlere her zaman yardımcı olan, hiçbir soruyu yanıtsız bırakmayıp tüm tecrübelerini karşılıksız olarak bizlere aktaran forum moderatörlerine, @smartcells ve @gucarslan a minnetlerimizi sunmak istiyoruz. Sonrasında kazanmış olan ve mülakat bekleyen tüm seçilmiş kişilere sorunsuz mülakatlar diliyoruz. Herkesin hayallerine ulaşması dileğiyle..

    Bekle bizi Amerika!

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Herkese Selam. Bugün ABD deki 19.günüm. Şöyle sırayla bir başımdan geçenleri özetlemek istiyorum. Umarım faydası olur. 3 Eylül de varşova aktarmalı olarak lot airlines ile los angelese uçtum. Kesinlikle tercih edilebilir hiçbir sorun yok oldukça uygun fiyatları muadillerine göre . Yemeklerde gayet yeterli. İndiğim gibi sixth firmasından araç kiraladım fakat gps sorunu yaşadım. Çünkü huawei telefonum malesef çalışmadı. Açıkcası bunu bekliyodum. Ama önlem almamıştım. Sixthteki arkadaşlar sağolsunlar ücretsiz olarak yardımcı oldular ilkel bi gps verdiler yolu öyle buldum. Telegramdan tanıştığım bir arkadaşın evinde 1 gece misafir oldum. Kendisinden allah razı olsun çok iyi ağırladı beni. Gelmeden önce marketplaceden 2 adet oda bulmuştum. Ertesi sabah hemen ikisine bakmaya gittim biri öğrenci eviydi lokasyonu güvenli bulmadım diğerine geçtim bölgeyi beğendim ve aynı gün sözleşmeyi yaptım. Bir zorluk çıkarmadılar gelmeden önce durumu detaylı izah edip bunu karşılayabilecek bütçem olduğunu söylemiştim. Tr banka dökümlerimi de gösterdim. 2 ay peşin 1 ay depozito total 3k usd vererek master bedroom kiraladım.Lokasyon Orange, California. Sonra banka hesabı muhabbetleri.. Randevu aldım 3 ayrı bankaya birinde sorun yaşama ihtimalime önlem olarka ki öyle oldu. Wells fargo ve Chase hesap dahi açmadı ssn gelmeden. Fatura ve san istiyorlar kira sözleşmesi kabul edilmiyor. Saçma. Bank of america ya gittim orada etiyopyalı müslüman bir ablamız bana sağolsun çok büyük yardımlar etti. Şöyle ki tık diye hesabımı açtı yetmedi kredi kartı başvurumu yaptı normal başvuru secured kart değil. Türkiyedeki çalışma geçmişlerimi maaşlarımı girdi vs Bu şekilde bir hafta içinde 2.2k limitli kredi kartım çıktı. Çok büyük şans hemen kullanmaya başladım sanıyorum kredi skoruna baya faydası olacaktır. Bu arada bir randevu daha orada kendisi ayarladı gidip san imi ekleyicem bu hafta. Gelelim ehliyet konusuna banka hesabım, pasaportum ve kira sözleşmem ile dmw ye gittim randevusuz sabah erken saatte işlemlerimi hallettim sınava girdim, geçtim. Sınav kolay, California da isteyen türkçe de girebilir. Ama handbooka bir çalışmanızı öneririm sitelerinde var. Sınavı geçince bikaç geçici kağıt veriyorlar. Onlarla beraber road teste dandevu alıyorsunuz yine dmv.ca dan. Ona henüz girmedim randevu almıştım iptal edip bir hafta erteledim. Çünkü araç alma telaşına düştüm aracı da road teste kullanıcam kiralamaya para vermek istemedim. Aracı yine marketplaceden menifee diye biyerden buldum. Allahım dünyanın yolunu gittim tam 4 saat ajdjf. İlk baktığım araç değildi tabiki 1-2 hafta aradım test sürüşleri yaptım. Araç 2013 Hyundai Elantra sıkı pazarlıklarım sonucunda 5400 usd ye almış oldum. Direkt sahşbinden aldım abd ordusunda çalışan bir kişinin eşinin aracıymış vs. İşlemler uzun sürmüyor. Tittle imzalanıp alıyosunuz bu kadar onunla dmv ye gidip üzerinize alacaksınız. Dikkat edilmesi gerekenleri söylüyorum. 1- carfax history.Buna bakmadan araç almayın. 2-smog check and registration bunları aktif olması iyidir. veya almadan araştırın ne oluyor masıl oluyor. 3-şanzıman ve motora baktırın anlıyorsanız testte dikkat edin, inceleyin kozmetiğe aldanmayın. Bilmediğinizi belli etmeyin arkadaşlar. Atla deve değil araba kullanıyorsanız anlıyorsunuz iyi mi kötü mü aslında. Youtube da en çok dikkat edilmesi gerekenleri anlatan videolar teknikler var , ben faydalandım. Mekaniğe götürmedim kendim test ettim. Bugün bakıma verdim yanılmamışım araç düzgün çıktı. Risk aldım diyelim.. Siz almayın gidin mekaniğe gösterin. Bu arada uscis, dmv , usps bu gibi yerlerde hesap açın adreslerinizi güncelleyin lütfen fakat kartlarınız geldikten sonra (ssn ve green kart) dmv ye ve bankaya güncel adresinizi verin onlar green kartı etkilemiyor. Uscis ve usps i kartlar geldikten sonra değiltirin ortalık karışmasın. Onun haricinde heh aracı aldığınızda yola çıkmadan mutlaka insurance yaptırın. State farm kullandım ben full coverage yaptırdım aylık 185 usd. State farmı online yaptım ve ehliyet numarası olarak dmv de sınavdan sonra verilen geçici numarayı kullandım. Bu önemli diğer türlü hata falan verdi bana. Bu nokta sanırım herkeste değişkenlik gösterir ama geçici belgeniz varsa ordaki numarayı kullanabilirsiniz demek istiyorum. Trafik kurallarına bir gelmeden göz atın şeritler ve trafik ışıkları birazcık farklı. Ama hiç de korkmayın fazla deneyimi olmayan ben şak diye la trafiğine girdim uçaktan indiğimde . Dikkatli olun bş göz atın yeter. Aksi bir tabela yoksa yol boşsa kırmızıda sağa dönüş serbest. Ama eğer kırmızı ok varsa dönmeyin. Bi bakın ona. Bolca şerit var yollar geniş. Sağa sola döneceğiniz zaman kullanmanız gereken şeritlerde olmalısınız kaçırdıysanız devam edin ilerden dönün laps diye kırmayın burda milletin şöförlüğü çok iyi değil vururlar. Özellikle sigortadan para almak için bi kaza olsa biri bize vursa diye söylenenler dahi var amann.. Kısaca benim iki haftam böyle hızlı biraz da rast gitti arkadaşlar. Allah yardım etti çok şükür çünkü burada kimsem yok yalnız halletmek durumunda kaldım herşeyi . Biraz terledim ama atlattım. Hepiniz yapabilirsiniz. Onun haricinde sorularınızı telegramdan sorabilirsiniz, yanıtlamaya çalışırım bize birinin olmadı en azından bizim birine olsun. Çünkü bir miktar da zor ilk zamanlar psikolojik olarak güçlü değilseniz veya heyecanlı kırılgan bir yapınız varsa bu noktada biraz yönlendirmeye ihtiyacınız olabilir. Söylediklerim yanlış anlaşılmasın ama ben ilk gün trafikte terledim kızardım öyle söyliyim. İster istemez panik oluyorsunuz. Aa unutmadan telefon olayından bahsedeyim. Huawei çalışmadı hepsine olmuyormuş ama bazıları sıkıntılı. Turkcell de leş işime yaramadı yok yere 250 liralık paket yaptım gelirken. Yapmayın ertesi gün veya aynı gün fidin prepaid alın geçin. Ben ne yaptım anlatayım. Gittim prepaid aldım huawei onu çalıştırır sandım önce sorun turkcellden diye düşündük değilmiş. Sinirlendim şaak diye telefon aldım sıfır att den de faturalı bir hat aldım post paid. Fakat memnun kalmadım çekiminden ve nakite telefon almış olmanın aptallığıyla şöyle bir geri vites yaptım. Henüz deneme sürecinde olduğundan gittim att yi iptal ettirdim 1 hafta için 13 usd charge ettiler. Hattı iptal ettim telefonu da geri iade ettim. Ordan da bi 40 dolarıma çöktüler. Ama att faturam 65 dolardı ve telefona da nakit baya para vermiştim. Sonra bir arkadaş var san diegoda onu aradım ve aile planına dahil oldum. 30 dolar sınırsız faturalı t mobile. Ve ayda 15 dolara da iphone 13 pro max aldım. İphone 8plus vardı onu takasa soktum 400 dolar saydılar. Kalanı 24 ay faturaya ek 15 dolar totalde 45 dolar ödeyeceğim. Telefon 600 küsür dolara geldi faturamda yarı yarıya düştü. Size önerim varsa bir dost aile planına dahil olun çok çok daha ucuz. Bitirmeden hız limitlene dikkat edin okul araçları kırmızı lambaları yakmışsa lütfen durun. Stop signlarda lütfen durun.Yayalara aman dikkat edin. Biraz karışık anlatıyorum fakat aklıma geldikçe yazıyorum. Ceza yemenizi istemem. Herşey gönlünüzce olsun.

    Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam içinde yayımlandı
  • RE: [Arşiv] DV2022 Mülakat Deneyimleri

    Barbados Fatihleri
    Merhaba arkadaşlar. Biraz uzun bir yazıyla DV2022’ye veda etmek istedim. DV2019 ile Greencard’a ilk başvurumdan 28 Eylül 2022’de Barbados’ta pasaportumu teslim alana kadarki kendi greencard serüvenimi paylaşacağım. DV2022 için fiscal year bitmesine rağmen sonraki dönemlerdeki arkadaşlar için yurtdışı mülakat ve sağlık deneyimlerinin çok değerli olduğuna inanıyorum. Nitekim ben de bu konuda forumdan epey istifade ettim. Kendime de bir anı olarak kalmasını istediğim için uzun yazıyorum, sadece deneyim ve sağlık muayenesini okumak isteyen arkadaşlar ilgili kısımlara atlayabilirler.
    Bilirsiniz özellikle ünlü şahsiyetlerin bir klişesi vardır: “Aslında benim tutkum ta çocukluktan…” diye başlayan hikayeleri hiç bitmez. Hah işte benimki de tam öyle klişe. Kendimi bildim bileli yurtdışına karşı bir arzum vardı. Çocukken evde bulduğum atlası saatlerce inceler, ülkelerin bayraklarını ezbere bilirdim. Oralar nasıldır acaba diye düşünür dururdum. Bu hevestendir sanırım ki 18 yaşıma girdiğimde ailemin yönlendirmesiyle greencarda başvurdum: DV2019. Peki bir başvuru yeter mi, tabii ki hayır. Bir annemden başvuru, bir de babamdan. Ne de olsa 21’in altındayım, ben de giderim onlarla diyorum. Çıkmasa da her sene başvuru yapıyorum, alışkanlık oluyor bende…

    DV2019:
    Yaş 18, ana baba ben 3 başvuru: HAS NOT BEEN SELECTED
    DV2020:
    Yaş 19, 3 başvuru: HAS NOT BEEN SELECTED
    DV2021:
    Yaş 20. Amaan diyorum, nasıl olsa çıkmıyor. Annem’den Babam’dan fotoğraf istemekle uğraşmayayım tek başvuru yapayım bu sefer, kendim de fotoğrafı evde çekineyim diyorum. Evde greencard fotoğrafı nasıl çekilir videosunu farkında olmadan yesilkartforum’dan izliyorum. Can dostum ev arkadaşım Enes’ten rica ediyorum gel fotoğrafımı çek diye, çekiyor sağolsun. Gel seni çekeyim sana da başvuralım diyorum, olur diyor. Arkadaşımın da fotoğrafını çekip başvurularımızı yapıyorum. Sonuçlar açıklanıyor ve ben içimden dua ediyorum: “Allah’ım nolur bu sene çıkmasın da seneye çıksın. Seneye üniversitem bitiyor öyle giderim.”.
    Sonuçlar açıklanıyor:
    Ben: HAS NOT BEEN SELECTED
    Can dostum Enes: You have been randomly selected for further…
    Arkadaşıma bağırıyorum “çıktı laaaan” diye. İnanmıyor, şaka yapıyorum sanıyor. Çıktı çıktı gerçekten çıktı bak diyorum, inanmıyor. Bir saatlik çabalarım sonucunda zar zor ikna ediyorum kazandığına. DV2021’i bilen bilir. Maalesef arkadaşım vizesini alamıyor… (Dava süreci devam etmekte)
    DV2022:
    Yaş 21. Önceki sene başvurusunu yaptığım can dostum çekilişi kazanınca çevremde greencard popülerleşiyor, lakabım o meşhur video dolayısıyla “Greencard Hüseyin” oluyor. Kendimle beraber çevremdeki tüm arkadaşlarıma da başvuru yapıyorum. Malum pandemi dönemi herkes birbirinden uzakta. Sonuçların açıklandığı gün arkadaşlarla bir zoom toplantısı yapıyoruz. Ekran paylaşımıyla herkese sırayla bakıyoruz.
    Geçen sene ettiğim dua kabul oluyor, bu sefer şans bana gülüyor: You have been randomly selected…
    Zoom seansımızda ani bir coşku oluşuyor. Ben algılamaya çalışıyorum algılayamıyorum biraz sonra zor da olsa anlıyorum gerçekten çıktığını. Case Number: 20K. DV2021’den dolayı sürecin sıkıntılı olduğunu biliyorum ama herkes bu sene öyle bir problem olmayacak pandemi bitti siz vizelerinizi alacaksınız diyerek moralimi yükseltiyor. Oh diyorum kurtuldum. Okulu bitireyim yeter diyorum. DS formunu 8 Ağustos’ta gönderiyorum. Süreç stresli ve bol beklemeli geçiyor. Temmuz 2022’de artık DS gönderme tarihi ve CN dolayısıyla vize alamayacağıma emin oluyorum, süreci kafamda tamamen bitiriyorum. Herkese sürecin bittiğini, artık GC alamayacağımı söylüyorum. Ablam hayır sen alacaksın ben inanıyorum diyor. Ablama neden almayacağıma dair tüm rasyonel argümanlarımı defalarca sunuyorum ve anlatıyorum. Ablam asla ikna olmuyor “Ben o anlattığın terimleri falan anlamıyorum, nasıl olur bilmem ama sen bir şekilde alacaksın bir mucize olacak ben inanıyorum” diyor. Pek umursamıyorum. Bu süreç içerisinde mezun oluyorum çalışmaya başlıyorum.
    5 Eylül 2022: Telegramda @Burcudd hanım, globalde paylaşılan bir Barbados mailini gruba gönderiyor “Globalde böyle bir mail paylaştılar. Belki ilgilenen olur diye buraya ekledim.” diyor. Benim ilgimi çekiyor.
    7 Eylül 2022: Barbados’a mail atıyorum, 15dk sonra cevap geliyor: “Eğer buraya gelirseniz dosyanızı işleriz ama Ankara’nın belgelerinizi onaylaması lazım yetişeceğini garanti etmiyoruz. ”
    8 Eylül 2022: Ankara belgelerimizi onaylayamaz diye geri dönüş yapıyorum. O zaman teyit etmek daha fazla zaman alır haberiniz olsun diyorlar.
    8-12 Eylül 2022 Düşünme süreci: Bana işi bırakıp bu riske girmek, ciddi bir maddi yükün altına girmek, oralara kadar gitmek çok zor geliyor, çevreme danışıyorum. Ama danışma amacım kafamda belli: “Ben çevreme danışırım herkes de manyak mısın oğlum gitme der, ben de gitmem”. Sonrasında aileme ve çevreme danışma sürecine başlıyorum. Herkes beklediğimin aksinde bir tepki veriyor: “Manyak mısın oğlum para her zaman kazanılır bu şans hayatta bir kere gelir, kesin git.”. Haydaaa diyorum, stres seviyem artıyor, Barbados’a gidenler olduğunu duyuyorum. Şimdi gidenler alır da ben burda kalıp alamazsam ömrüm pişmanlıkla geçer diyorum. Karayiplere gidiyoruz sonuçta, en kötü hayatımın en pahalı tatilini yapıp geri dönmüş olurum diyorum kendimi ikna ediyorum. Başlıyorum belgeleri hazırlamaya.
    13 Eylül 2022: Belgeleri hazırlayıp konsolosluğa mail atıyorum bunlar okey mi diye. Cevap bekliyorum, cevap yok. Bir yandan uçak biletlerine bakıp çok pahalı diye kara kara düşünüyorum.
    15 Eylül 2022: Sonradan mail gönderen arkadaşlara dosyanızı kabul etmiyoruz diyorlar. Bazı arkadaşlara 21’inden sonra gelecekseniz gelmeyin diyorlar. Benim umudum azalıyor muhtemelen kabul etmeyecekler diyerekten tekrar mail atıyorum. Ben 21 Eylül’e bilet aldım, kabul ederseniz geleceğim diyorum. Bıkmışçasına fiziksel olarak burada bulunursan işlemlerine başlayacağız diyip sarı vurgularla altını çize çize gönderiyorlar. Böyle diyorlarsa olur bu iş diyorum alıyorum bileti. İniş saati 21 Eylül saat 14:00 civarı. Grupta mesai 15:30’da bitiyormuş diye bir söylenti yayılıyor, yine de okey diyorum içimden.
    20 Eylül 2022: İstanbul havaalanında gruptaki diğer o mükemmel insanlarla buluşup tanışıp beraberce uzuun bir Barbados yolculuğuna başlıyoruz.
    21 Eylül 2022: 14:00 civarında uçak iniş yapıyor. İner inmez havaalanında doldurulması istenen formu doldurup çıktı kağıdını konsolosluğa mail atıyoruz. Pasaport kontrolüne giriyorum ve pasaportumu uzattığım anda görevli “Konsolosluğa mı geldin?, belgelerini ver kenara geç” diyor. Kontrolde beni ve diğer Türk arkadaşları 1.5-2 saat boyunca bekletiyorlar, neyse ki bu bekleme esnasında sırayla herkese ve en son da bana 27 Eylül için mülakat maili geliyor…

    22 EYLÜL 2022 SAĞLIK MUAYENESİ:
    İstenen evraklar:
    • Covid aşı kartı
    • DS 260 Confirmation Page
    • 4 adet 5x5 fotoğraf
    • Pasaport

    Randevu almadan gidiyorsunuz. Sabah 7’de orada olmak gerekiyor. Sırayla önce kayıt yapıyorlar ve bir form doldurmanızı istiyorlar. Sonrasında sırayla çağırıyorlar ama bekleme süreleri çok uzun sürüyor.
    İlk çağırdıklarında doktorun asistanı boy kilo ölçümü, tansiyon ölçümü ve göz muayenesini yapıyor ve suçiçeği geçirip geçirmediğinizi soruyor.
    İkinci çağırdıklarına, 25 yaşın altında olduğum için benden idrar örneği vermemi istediler.

    Üçüncü çağırdıklarında doktorun yanına girdim ve geçirdiğim hastalık var mı yok mu diye hızlı ve seri bir şekilde sorular sordu (sağlık sorunun var mı, sigara alkol kullanıyor musun, psikiyatrik tedavi gördün mü, kendine zarar vermeyi düşündün mü, başkasına zarar vermeyi düşündün mü vs.). Sonrasında kan aldı ve iç çamaşırı kalacak şekilde kıyafetlerimi çıkarmamı ve sedyeye uzanmamı istedi, kendisi gitti. 10dk kadar sonra geri geldi ve genel bir muayene yaptı. Ardından 4 tane aşı vurdu ve aşıları vururken ne olduklarını söyledi (Griplerle ilgili bir aşı, kızamık kabakulak gibi hastalıklar için bir aşı, tetanoz için bir aşı, Hepatit aşısı). Bu aşılarla ilgili yapılma tarihlerini ve sonraki dozları gösteren sarı bir kağıt verdiler ve aşıların sonraki dozlarını da olmamı tavsiye ettiler.

    Dördüncü kere çağırdıklarında 510$ ödeme yaptım. Bende ekstradan idrar tahlili de olduğu için diğer arkadaşlara göre daha fazla ödedim.
    Biraz daha bekledikten sonra x-ray için arabayla başka bir yere götürdüler. Orada akciğer röntgeni çekildi ve yarın 13:00’te gelip alabilirsiniz dediler.

    23 Eylül 2022: CD ve Sağlık dosyasını kapalı zarfta teslim aldık.

    27 EYLÜL 2022 MÜLAKAT DENEYİMİ:
    Barbados’ta mülakat öncesi AIS kaydı yapılmasına gerek yoktu biz yapmadık.
    08:30’daki randevu için 07:30 gibi konsolosluğa geldim. Telefon ve çanta için emanet dolapları var oraya alıyorlar. İlk olarak randevumu kontrol edip bir kağıt verdiler ve ödeme için başka bir bankoya yönlendirdiler. 330$ ödeme için nakit 400$ uzattım ama bankodaki görevli bozuk para olmadığını söyledi. Bunun üzerine @muse sağolsun 30 $ nakit konusunda yardımcı oldu ve ödemeyi tamamladım.
    Sonrasında diğer Türk arkadaşlara belge teslimi ve mülakat esnasında çeviri olarak yardımcı oldum. Konsolosluktan gelen mailde İngilizce bilmeyenler için yeminli tercüman eşlik etmesi gerektiği yazsa da konsolosluk görevlileri yardımcı olmamda bir problem olmadığını söylediler ve gayet doğal karşıladılar.
    Sonrasında beni belge teslimi için çağırdılar. Belgeleri tek tek istiyorlar, onlar istedikçe verin. İstemedikleri bir belgeyi fazladan vermeyin! Bir arkadaşımız bu yüzden problem yaşadı, konsolosluk görevlisi fazladan verilen belge yüzünden sıkıntı çıkardı. Bu aşamada sadece istenilen belgeleri verin. Aşağıdaki belgeleri verirken sadece Türkçe orijinal e-devlet çıktılarını + Noter ve Apostilli Yeminli İng. çevirilerini verdim.
    • Doğum Belgesi
    • Adli sicil kaydı
    • Askerlik Belgesi
    • E-Devlet Lise Mezuniyet Belgesi
    • E-Devlet Üniversite Mezuniyet Belgesi
    • 2 adet 5x5 Fotoğraf
    • Sağlık Muayenesi Zarfı

    Beraber mülakata girdiğimiz tüm Türk arkadaşlar’ın vizeleri onaylandı. En son benim mülakatım yapıldı. Mülakatı yapan konsolosluk görevlisi hanımefendi beni çevirmen sandığı için karşısında görünce önce bir şaşırdı. O kadar tatlı ve kibar bir hanımefendiydi ki sanki biz sana zaten vizeni verdik dermiş gibiydi. Mülakat yaklaşık 2 dakika sürmüştür. Önce sağ elimi kaldırıp yemin etmemi istedi sonra da parmak izlerimi aldı. Ardından aşağıdaki soruları sordu:

    • Evli misin ya da daha önce evlendin mi? (Hayır)
    • Çocuğun var mı? (Hayır)
    • En son mezun olduğun derece (Benim durumumda üniversite)
    • Hangi bölümü okudun? (Okuduğum bölümü söyledim)
    • Türkiye dışında başka bir yerde yaşadın mı? (Amerika’da 3 buçuk ay Work and Travel yaptığımı söyledim)

    Bu sorulardan sonra, “Tamamdır her şeyin hazır. Vizeni Cuma gününe kadar basmamız lazım (30 Eylül). Vizeni bastıktan sonra pasaportunu gelip alman için seninle iletişime geçeceğiz” dedi…

    28 EYLÜL 2022 PASAPORT TESLİMİ:
    28 Eylül sabah saat 08:27’de gelen mailde, saat 10:00’da pasaportumu almak için konsolosluğa gelmemi istediler. Saat 10:00’da oradaydım ve önceki gün belge teslimini yaptığım hanımefendi Amerika’ya vermem gereken o meşhur zarfı, pasaportumu ve de USCIS ödemesi ile ilgili bir bilgilendirme formu verdi.

    1 Ekim 2022:
    1 Ekim’de önce Mert @hector ile beraber Barbados’tan New York’a geçip gir çık yaptık. Pasaport kontrolünden geçerken zarfı teslime ettik ve bir fotoğraf çektiler. Sonrasında görevli “Welcome to USA” dedi 🙂 Toplamda 30 saniye sürmedi geçmemiz. Ardından yine beraber Türkiye’ye döndük. Benim gibi 25 yaş altındaki arkadaşlar SSS askerlik kaydı yapmayı unutmasınlar. Ben WAT yaptığım için SSN numaram vardı ve online olarak SSN numaramı kulanarak SSS askerlik kaydımı tamamlayabildim. İlk girişten sonraki 30 gün içerisinde tamamlanması gerekiyor!

    Süreç hiç kolay değildi ancak bir o kadar da tatlı anılar bıraktı. Barbados insanının yardım severliği orayı bana ikinci memleketim gibi hissettirdi. Ben kendimi risk almış sanarken bu forumda ülke ülke dolaşıp vize almaya çalışan, eşi ve çocuğuyla dünyanın diğer ucuna giden, istifa eden insanları gördüm ve bu bana ilham verdi.

    Öncelikle vizeyi alacağıma benden fazla inanan, Amerika’ya gitmemi benden daha çok isteyen ve her daim beni destekleyen ablama teşekkür ediyorum. Bu benzersiz forum için @crazycells ve @gucarslan’a teşekkürlerimi sunuyorum. Ardından yaptığı ufak bir iyilikle benim ve daha birçok kişinin hayatını tamamiyle değiştiren, telegramdaki ilk Barbados mailini paylaşan @Burcudd hanım’a çok büyük teşekkürlerimi sunuyorum. Ve tabii ki tüm yolculuğu ve süreci beraber geçiridğimiz 21 Eylül’de Barbados’a son girişi yapan o muhteşem ekip olarak Gül-Ali çifti ve minik oğulları Ali Mavi, Ayşe- @melih-savdert çifti, Başak-Emin çifti, Şadiye( @muse ) ve yol arkadaşım Mert @hector ’e çok teşekkür ediyorum. Onlar olmadan bu yolculuk bu süreç nasıl geçerdi düşünmek bile istemiyorum. @gucarslan Bey belki kendisi gidemedi ama yüzlerce insanın gitmesine vesile oldu. Amerika’da kocaman bir ailesi oldu. Benim iyiliğe olan inancıma ilham oldu. Umarım her şey gönlünüzce olur. Sağlıcakla kalın…

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • RE: [Arşiv] DV2022 Mülakat Deneyimleri

    Evet buraya yazmak bize de nasipmiş. Başlamadan önce teşekkürü, minneti her şeyi borç bildiğim @gucarslan abime buradan sevgilerimi sunarım. Herkes gibi sonuçların açıklandığı gün gerçek mi acaba diye o anlık şaşkınlıktan sonra benim de bu karın ağrılı sürecim başlamış oldu. eylülün sonlarında vizesini alan son talihlilerden birisi olarak, stres ne kadar uzun yaşanılacaksa ben de o kadar yaşadım (dolu dolu 1.5 sene). Kazandığımı öğrendiğim gibi ilk yaptığım şey kaçak durumda olduğum askerliğimi hemen aradan çıkartmak istedim ve ağustosta askere gittim. keza mahmutbey gişelerinden bile geçerken polis çevirmesine takılıp karakola götürülüyordum ki havalimanında sorun yaşar mıyım tereddütüne girmek istemedim ve bu arada cut off içine girer ve sıram gelir diye ümitlenmiştim. Case numberım 22k ve Ds submitim 22 eylül olması ise diğer tüm arkadaşlarla ortak olarak muzdarip olduğumuz mülakat alamama kervanına ben de katıldım. askerden geldiğimde her şey çoktan gelir derken mart,nisan,mayıs, haziran oldu ve hiç bişeyin değişmediğini gördüm. Daha önceden 2 kere turist vizesinden ret almış biri olarak AOS imkanım da kalmamıştı, amerikadan senatör bağlantısı bulsam dahi işe yaramadı, ankaradan mülakat almak bir hayal oldu ve gerçekleşmedi. yapılabilecek tek bir şey kalmıştı; dosya taşımak!

    Bu işi şansa bırakamazdım, amerikanın dünya üzerinde ne kadar büyükelçiliği, baş konsolosluğu, fahrisi cart curt ne varsa bakın tüm hizmet verdiği noktalara mail attım, istisnasız! https://www.usembassy.gov/ bu listede adı olup da benim mail atmadığım kimse kalmamıştır. fakat burada takip zor olacağı ve gözden kaçma gibi durumlar olacağı için ücretli bir yazılım kullandım. böylece tüm konsolosluklara otomatik olarak, içeriğindeki mesajı yazılım sayesinde otomatik olarak değişen mailler attım. İçerik ise şu şekildeydi; merhaba önümüzdeki haftalarda x ülkesinde sizin konsolosluk görev alnında olacağım ve dosyamı taşımak istiyorum bana yardımcı olur musunuz?

    tabii ki daha fazla detay verip inandırıcılığı da artırmak için güzel metinler yazdım. buradaki avantajım 1 mail yazıp bunu her ülkeye göre otomatik çeviren yazılımımın olmasıydı. böylece ben X ülkesi Y şehri yazsam da bir sonraki mailde Z ülkesi T şehri olarak değişiyordu. yaklaşık attığım 200 farklı konsolosluktan çeşitli cevaplar aldım. bunlardan bazıları; hayır olmaz kabul etmiyoruz, çoktan slotlarımızı doldurduk yeni randevu veremiyoruz, ülkeye geldiğinizi kanıtlayan belge atarsanız değerlendirebiliriz(suudi arabistan), bu ülkeye vizeniz var mı [ japonya (o zamanlar covid dolayısıyla vize istiyordu, şimdi ise 11 ekimde bu zorunluluğu kaldırdılar) ] , ilerleyen zamanlarda boşluk olursa size dönebiliriz, ülkeye geleceğinize dair kesin kanıt sunarsanız değerlendirebiliriz(paraguay). ve buna benzer binlerce mail. burada bir emekten bahsediyorum çünkü her yeni 1 mail için 200 konsolosluğa mail atıyordum ve cevap alabilmek adına defalarca mail attım. bazı mailler çalışmadı, bazı mailler aslında hiç yogmuş, bazı maillere defaatle yazınca dönüş yapıldı vs, vs. burada tamamen o maili açan konsolosluk görevlisinin keyfine tabiisiniz.

    ben paraguayın mailini aldıktan sonra kafamda bir şeyler canlandı ve gözlerimde bi parıltı başladı (nebatinin parıltısından değil), bu sefer avını bulmuş tilki gibi sadece paraguaya güzel bir mail hazırladım yazılım kullanmadan. merhaba orada yaşayan ailemi ziyarete geleceğim süreç bitene kadar orada kalacağım bu süreç 30 eylülde bitecek ve ben bu zamana kadar orada bulacağım için mülakata girmeliyim vs. Allahım bana dediler ki gönder kanıtlayıcı belgeleri, bu arada kendim de yazılım işi yapıyorum ve Allahtan uçak bileti ile ve otel konusunda rezervleme yapan bir yazılımda çalıştığım için bu nokta bana çok kolay oldu. bu sayede biletleri kestim ve dönüş alana kadar da iptal etmedim ve maile dönüş aldığım gibi iptal ederek de 0 tl farkla tam iademi aldım. uçak bileti ve otel rezervasyonumu gördükleri zaman bana döndükleri mailde şu yazıyordu "we have a good news for you. you can request your inquiry" bunu gördüğüm gibi im kindly asking you to transfer dedim ve voula dosyama 10 dk içinde mülakat verildi. hemen biletimi ve otelimi ücretsiz iptal edip daha yakın tarihe gerçek biletimi ve booking rezervasyonumu yapıp yola çıktım. maili adıktan sonra uçağa binişimin arasında 24-25 saat süre vardır. böylece yaklaşık10 bin km öteye olan yolcuğum başlamış oldu. bu arada forumdaki arkadaşlara kendi bilet panelimden faydalandırabilirim. ücretsiz iptal ve normalden çok daha uyguna bilet konusunda bunu buraya bir borç bilirim. aynı şekilde dosya taşıyacak arkadaşlara da booking üzerinde yüzde 20 ve daha fazla indirime sahibim o konuda da yardımcı oalbilirim. ben tektim ama booking in çok faydasını gördüm. özellikle gittiğim otelelrde de ücretsiz 2 kişiliğe yükselttiler ve daha deluxe odalara yükselttiler. neyse paraguaya indim. fakat kısa süreli sevinç kendini tekrardan strese bıraktı. paraguayda bulunduğum zamanda atletizm ile alakalı bir etkinlik vardı ve bir sürü ülekden sporcular geliyordu. bu durum otellerde yer bulma sorununu baş gösterdi. neredeyse her gün tekrardan rezervasyonlar yapmak zorunda kaldım. eğer ki bu ülkeye dosyasını taşıyan olursa kendilerine tüm oteller konusunda tavsiye verebilirim 🙂 (favorilerim asuncion hub ve asuncion dazzler hotel).

    neyse gece ülkeye indiğim gibi uber ile otelime vardım. 5 saat sonra uyanıp konsoloslugun anlaşmalı olduğu medical merkezine gittim. ülkede ingilizce bilen nerdeyse yok o yuzden anlaşmak için sürekli translate kullandım. fakat klinikteki dr david çok nazik bi şekilde spanish or english? diye girizgah yaparak beni bir rahatlattı ve muayenemize başladık. fakat burası diğer yerlerden farklı olarak kan testi, aşı ve rontgen için farklı yerlerden sonuçları alıp hepsini dr davide gönderiyordu. yani burası da bir sancıydı. ah ankara bizi ne hallere koydun dedim koştururken. normalde sağlık süreci 1-2 gün sürerken benim tamamı 9 gün sürdü. doktor da bana tembih ediyor 'normalde bana mail göndermeleri gerekiyor ama unutuyorlar o yuzden sana da mail göndermelerini iste ve böylece belgeleri temin ettiğimizden emin olalalım diye' bunları duydukça Allahım nerelere geldim diyorum. gerçekten de öyle oldu butun belgeleri kendime ben de mail olarak aldım ve sonuçları doktora ben teslim ettim. o da bana bütün sonuçları, aşı kayıtlarını vs içieren zarfı mühürleyip verdi ve bu zarf ile 1 gün sonra mülakata girdim. her şey öyle uç uca yetişti ki 1 yerde takılsam ya patlayacaktım ya da süreç 30 eylülden sonrasına sarkacaktı ve bütün dv sürecim bitecekti.

    mülakat günü; konsolosluk bomboş ama yine de çok yavaş ve gevşek çalışıyolar orada bi ara ağlayacaktım artık 3 saat geçti ben hala interview yapamadım. ne fee yi alacak vezne çalışıyor ne parmak izine çağırıyorlar. 40 yıl öncesinin bi muhtarlık salonu gibi desem çok da hatalı bir teşbih yapmış olmam. neyse bu can sıkıcı yerler bi şekilde bekleyerek geçti. haa unutmadan parayı bile dediler ki exact amount istiyoruz. 400 dolar vermiştim kabul etmeyip geri uzattılar neymiş efendim 330 dolar olarak verecekmişiz. Allahtan yanımda kredi kartım vardı nolur nolmaz diye ve o an orada kart ile ödedim yoksa binbir zorlukla mülakat alabildiğim ve içeri girebildiğim konsolosluktan dışarı çıkmak zorunda kalacaktım. interview başladı, her belgemi tek tek incelediler, saçma bir şekilde polis sertifikası belgeme takıldılar. sorun ise şu title olarak travel state sitesinde yazan title yazmıyor. diyorum bakın ama o belge. yok anlatamadım direkt ap ye bıraktılar. bu haberi uğur abiye ilettiğim gibi Allah ondan razı olsun direkt beni aradı şöyle şöyle yapcaksın böyle böyle yapacaksın ben de harfiyen uyguladım. hatta Türk konsolosluğa git şunu talep et bunu talep et dedi. ettim ama nafile bizim konsolosluğumuzun bana gram faydası dokunmadı. burada detay verip kendi ülkemizi ezmek istemiyorum ama güzel bi tecrübe olmadı. neyse ben artık amerika konsolosluğunun kapısının önünde yatmaya başladım resmen. karşıda benzinlik var cafesi var. oradan dedektif gibi izliyorum sabah 9 akşam 5 arası. hatta bi ara beni interview yapan görevli geldi kahve içiyorlar kendimi zor tutuyorum gitmeli miyim gidersem nolur kötü mü olur. bi çuval inciri berbat ederim korkusuyla bişey yapmıyorum ama kendimi de yiyorum ve tekrar uğur abi.. sakın gitme sakın diye net olarak uyardı ve sözünü dinledim. bi kaç gün daha sancılı bekleyişten sonra o maili aldım. belgenizi doğruladık vizenizi basıyoruz şu gün konsolosluğa gelip pasaportunuzu ve zarfınızı alın. o gün benim bayram günümdü gittim. zarfımı ve pasaportumu alırken görevli 'siz ailenizi ziyarete gelmiştiniz değil mi' diye sorarken bir yandan da ince bi gülümseme ile bana bakarken ben de yeah sure diye cevap verdim ve gülümsemesine devam etti. kendisi de biliyordu, anlamış olduğu çok belliydi ama sonuçta çekilen çile meyvesini verdi ve o pasaport elimdeydi artık.

    bundan sonra yapılacak iş direkt amerikaya girmekti. ve uyguna bulduğum bir bilet ile newark havalimanında girişimi yaptım, soru bile sorulmadan direkt pasaportuma stamp basıldı ve o andan itibaren artık ülkedeydim içerdeydim. bu hissin tarifi yok arkadaşlar. belki arada atladığım bir sürü detaylar var ama ne aklınıza gelirse sorabilirsiniz telegram adresim grubun excel dosyasında mevcut. apar topar geldiğim için neredeyse hiçbir hazırlığım yok burada ama önemi yok şu an size long island da okyanus kenarı bir gece manzarasından bunu yazıyorum. Kim istiyorsa gönlüne göre bulsun inşallah. tekraren, yukarıda çok güzel bi tabir kullanılmış, bize vizeyi aldıran diye uğur abi için, kesinlikle oyle, bize vizeyi aldıran sayın @gucarslan sana her şey için teşekkür ederim iyi ki varsın iyi ki bizlere yoldaş oldun.

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmen Olmayan Kişilerin Tecrübeleri

    herkese tekrar merhaba.
    New York'taki 6. ayımızın içindeyiz. vize uzatma başvurularımızın uscis'e ulaştığı ve dosyalarımızın inceleme sürecinin başladığının haberini uscis'ten aldık.
    bundan sonraki süreçte ek bir inceleme belgesi veya eksik bir belge durumu çıkmazsa 2-3 ay içinde biometrics randevusu için (gerekirse) haber bekleyeceğiz.
    biz buraya gelmeden önce YouTube ve diğer mecralarda gitme kararı verenlerin paylaşımlarını dört gözle bekliyorduk. acaba gitmekle doğru kararı verdiler mi? hayatlarında mutlular mı? artık burada olduğumuz için bu soruların cevaplarını merak eden yeni insanlar için kendimce kısa bir özet geçmek isterim. Hayatımızda bu 6 ayda neler değişti? iyi mi yaptık, neleri özlüyoruz? yine konu başlıkları içinde toplamaya çalışacağım. Aslında yazacaklarımın birçoğunu zaten çok iyi biliyorsunuz.

    ekonomi: bu başlıkla konuya girmemin nedeni satın alma gücünüz olduğunda mutluluğun ve rahatlığın bir anda psikolojiyi ne kadar etkilediğini gösterebilmek. 8 yıl kadar önce bir başka platformda konuyu kaleme aldığım birim mukayesesi aslında üzerinden zaman geçince anlıyorum ki yanlışlıklar barındırıyor. yani Amerika'da harcanan 8 birim para, Türkiye'de harcanan 8 TL'ye eşittir önermesi temelinde yanlış bir iddia. Çünkü 8 TL'nin bir Türk'e ifade ettiğiyle 8 USD'nin bir Amerikalı'ya ifade ettiği farklı tamamen farklı.... Konuya saatlik ücretler bazında baktığınızda ödediğiniz para karşılığında satın aldığınız ürün/hizmet eşitliğini daha iyi ve adil bir şekilde masaya yatırabiliyoruz.
    buradaki giriş seviyesi bir işin saatlik ücreti ortalama 15 dolar seviyesinde. (genelde vergi dahil başlangıç seviyesi paraların 17-18 usd civarında olduğunu söyleyebilirim) 8 saatlik bir shiftin sonunda günlük kazanç için 120 usd diyebiliriz. Türkiye'de asgari ücret 5.500 TL olduğu için haftada 40 saat çalışan birinin saatlik ücreti yaklaşık 35 TL'ye, 8 saatlik bir mesai sonrasında günlük kazancın 280 TL'ye geldiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla NY'da çalışma izni olan birinin kazancı olan saatlik 15 USD eşittir, İstanbul'daki saatlik 35 TL diyebiliriz. Ancak bu başlangıç seviyesi olan paralarla neleri ne kadar alabildiğiniz kısmı epey değişiyor. Örneğin, NY'da en yaygın süpermarketler olan ve aşırı ucuz iddiasında olmayan Trader's Joe ve Amazon'a ait olan Wholefoods marketleriyle İstanbul'daki Migros'ları, karşılaştırmak yerinde olacak. Yoksa iki şehirde de daha ucuz rakamlarla hizmet veren marketler de mevcut.

    Örneğin Trader's Joe'da 12'li büyük boy kahverengi yumurta (organik) 4 usd (vergi dahil).
    Migros'un kendi markası olan Mjet 10'lu büyük boy kahverengi yumurta (organik) 39.5 TL.

    Bu durumda NY'ta yaşayan en alt gelir düzeyindeki bir çalışan 12'li yumurta almak için 15 dk çalışmak zorundayken İstanbul'da en alt gelir düzeyindeki bir çalışanın 10'lu yumurta için 1 saat 10 dk civarında çalışması gerekli. Yalnız bu 70 dakikalık mesainin içinde 70 dk gerçek çalışma yapması lazım. Yani akşamki derbinin geyiği bu süreye dahil değil.

    Yumurtayı kırıp kahvaltıyı başlattığımıza göre yanına bir kahve yapalım. Starbucks'ın çekirdek kahvesi burada 12 oz olarak satıldığı için yaklaşık 340 gramlık paketlerde 14 dolara yerini alıyor. Türkiye'deki fiyatı 210 lira civarında.
    Bu durumda yine bir Amerikalı yaklaşık 1 saatlik mesaiyle 340 gramlık çekirdek kahvesini alabilirken, Türkiye'de 250 gramlık çekirdek kahve için 6 saat çalışmak lazım.

    Kahvaltımızı ettiğimize göre kabanımızı alıp dışarı çıkabiliriz. Kaban demişken eksi 15 dereceye kadar sıcak tuttuğunu iddia eden Calvin Klein marka kaz tüyü mont burada 70 usd'ye satılırken, aynı mont İstanbul'da 5 bin TL. İsteyenlere özelden linkleri gönderebilirim. Bu durumda bu montu alabilmek için Amerikalı 4,5 saatten biraz daha fazla çalışmak zorundayken, bir Türk'ün maalesef 143 saat çalışması gerekiyor. 143 saat bir anlam ifade etmediğinden başka bir ifadeyle yaklaşık 18 gün çalışması gerek ki kabanı alabilsin. Timberland bot burada yaklaşık 130-150 usd aralığında, Türkiye'de 4.200 TL. Amerikalı 9 saat çalıştığında botu alabilirken Türk 15 gün çalışırsa botu alabiliyor.

    araba, ev, televizyon, telefon örneklerine hiç girmiyorum çünkü bu dramatik farkı tatsız seviyelere doğru taşımaktan başka bir işe yaramıyor. bu örnekleri farklı ürün ve hizmetlerle karşılaştırıp çoğaltmak pekala mümkün ancak sonuçlar hep aynı. işte bu satın alma gücünü etrafta gezerken gördüğünüzde ve bizzat yaşadığınızda üzerinizde çok ciddi bir hafifleme oluşuyor. sanki tonlarca yüklük bir baskıyı omuzlarınızdan atmışsınız gibi. dünyanın en önde gelen ülkelerinden birini Türkiye'yle kıyaslamak belki adil değil ancak biz de insanız ve sadece bir kez geldiğimiz bu dünyada siyasiler için çalışmaktansa kendimiz için çalışmak istiyoruz.

    Aslında bu konuyla ilgili asıl söylemek istediğim buranın çok ucuz Türkiye'nin çok pahalı olduğu meselesi değil. Burada ciddi bir enflasyon artışı var ve gıda fiyatları 6 ay öncesine göre bile bugün daha pahalı. Asıl söylemek istediğim; insani temel ihtiyaçların nasıl giderileceği konusu hayatımızın tam ortasında ve yıllardır giderek daha da büyüyen bir koca delik. İçine almadığı meslek gurubu yok. Bütün bir hayatı bu sorunun etrafında dolaşarak geçirmek kadar üzücü bir şey yok.
    Çok daha anlamlı hayatlara sahip olabilecekken sadece bu meseleyle ilgilenmek zorunda kalıyoruz. Yazık hayatlar...

    İstanbul'un meşhur trafiğinden sonra NY'un hafta sonları biraz sorunlu çalışan metro sistemi olsa da bize bu stressiz hayat çok iyi geldi. 127 dolara aldığınız metro kartınız cebinizdeyken ny'un 5 mahallesi içinde istediğiniz gibi sınırsızca ulaşım sorununu hızlıca çözebiliyorsunuz.

    Kültür sanat alanında NY açık büfe gibi. Broadway showları pek ucuz olmasa da insanın ağzını bırakacak kadar iyi. Alaaddin'in sihirli lambasından çıkan cini öyle bir düzenekle sahnenin herhangi bir noktasından çıkarabilmeleri ya da uçan halıyı nasıl öyle uçurabildikleri meselesi 3 dilek hakkından birini buna kullanmak isteyeceğiniz kadar sizi etkiliyor. Üstelik bu şovu izleyeceğiniz New Amsterdam Tiyatrosu 1903 yılında ilk kez kapılarını açmış. Bilmiyorum İstanbul'da kaldı mı böyle yaşayan ve yaşatılan tarihi kültür merkezleri. Bunun dışında MET ve MOMA'nın dışında şehirde çok fazla sayıda sanat sergisi mevcut, bunların bazıları ücretsiz. Lincoln Center'da canlı klasik müzik konserlerini ya da Madison Square Garden'da NBA maçlarını izleyerek gerçek bir New Yorker deneyimi yaşamak mümkün.

    Yazıyı buraya kadar sabırla okuduysanız merakınızı gidermenin vaktidir, her şey gerçekten bu kadar kusursuz mu? Tabii ki hayır.
    Hatta şöyle ifade edeyim, bahsettiğim satın alma gücünün hafifliğini ortalama bir Amerikalının aklından bile geçirmediğine emin olabilirsiniz. Yani bizi derinden etkileyen bu durum onlar için yok hükmünde. Bu biraz da, görebildiğiniz, duyabildiğiniz, işitebildiğiniz, düşünüp konuşabildiğiniz organlarınıza doğuştan sahip olduğunuz için sürekli şükran duygusu taşımamak gibi. Onların da böyle bir mutluluk hormonu yok. Bir Amerikalı'yı çevirip ''biliyor musun elinde tuttuğun iPhone, Tr'de 45 bin lira, asgari ücretin 9 katı, yani bu telefonu yaklaşık 25 bin dolar ödeyerek satın aldığını düşün dediğinizde ilgisini tamamen yitiriyor. Çünkü onun için bir telefonun 25 bin dolar olabilmesi diye bir seçenek yok. Tıpkı bir filin lastiği olabileceğini düşünsene demişsiniz gibi size bakmaya başlıyorlar. Bunu bizzat denediğim için not düşebilirim.

    New York'ta yazın epey sıcaktı kışın da oldukça soğuk olacak. Bu açıdan İstanbul'un havasının genel anlamda daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak hava temizliği açısından İstanbul'dan sonra çok mutluyum. Burada legal olan ve özellikle Brooklyn'de yoğunlaşan ot kokusunu saymazsam tabii.

    Sigara içmeyen biri olarak beni en mutlu eden şeylerden biri de, kitabımı ve kahvemi alıp bir kafenin bahçesinde birkaç saat oturduğumda sigara içen bir kişinin bile dumanına maruz kalmamak. Gerçekten sigara içen birini görmek için özel olarak dışarıda birkaç saat yürümeniz lazım. İstanbul'da ben böyle bir kafeye pek denk gelmedim. Özellikle Starbucks'larda herhangi bir dış masaya oturduğunuzda masanın üstünde uçuşan küller, tam ortada duran dokunmak bile istemediğiniz küllük kötü bir görüntü olarak maalesef hafızamda.

    Genel olarak mutluyuz, ailelerimizi özlemenin, yaşadığımız bu hafifliği onların da yaşamasını istememiz dışında pek bir sorunumuz yok. Ancak her şeye rağmen kendimizi bir Amerikalı gibi hissedemiyoruz, çünkü değiliz. Sanırım uzun vadede bireyin aşması gereken en önemli mesele bu.

    Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam içinde yayımlandı
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    herkese merhaba. uzun zamandir kosusturma icinde olmaktan foruma zaman ayiramadim, ancak yeni yilin ilk gununde de olsa bir guncelleme yapmak istedim.

    mayis ayi basinda ilk girisimi yaptiktan sonra, temmuz ortasindan itibaren ailecek yasamaya baslamistik. o gunden beri 7 yasindaki oglum birinci siniftaki ilk donemini bitirdi, ben isyerimde hemen hemen ilk alti ayimi doldurdum ve ulkeye entegre olmaya devam ediyoruz.

    once okul konusundan baslayayim. gercekten, her gun yasamak icin naperville’i sectigime sukrediyorum. diger sehirlerle kiyaslama yapma sansim elbette yok ama oglumdaki degisimi gordukce “acaba gelmek dogru karar miydi?” sorusuna cevabim her seferinde “kesinlikle evet” oluyor. bu ne sacma soru diyebilirsiniz elbet ama gocmen olmak, hem de turk nufusunun cok az oldugu bir yerde yasamak gercekten kolay degil.

    okullar acilali sadece 4.5 ay olmasina ragmen, oglum arkadaslariyla ve ogretmenleriyle iletisim kurma konusunda cok buyuk yol kat etti. akademik olarak da turkiye’de birinci sinifi bitirmis olmanin getirdigi avantajla gayet iyi durumda. bunda ogretmeninin katkisi buyuk, tabi ilk 2-2.5 ay gunde en az 3 saatimi ona ayirmami da es gecemem. ilk donem icinde bir kez veli gorusmesi oldu, burada gayet detayli bir sunumla oglumun tum guclu ve zayif yonlerini anlattilar, nelere devam etmemiz gerektigini, neleri degistirmemiz gerektigini birlikte tartistik. son derece seffaf ve isabetli sekilde tespitlerini aktarmalari beni cok etkiledi.

    akademik konularin yani sira son derece sosyal bir ortam da olusturulmaya calisiliyor. surekli bizim okulumuzda ve cevre okullarda duzenlenen etkinliklerle ilgili mailler aliyoruz, eve notlar gonderiliyor. futbol, basketbol, tenis vs akliniza hangi spor gelirse mutlaka bir kurs var, ancak o kadar yogun bir talep var ki yer bulmak imkansiz. bir aksilik olmazsa 9 ocak’ta basketbol kursumuz basliyor, heyecanliyiz 🙂

    bir diger dikkatimi ceken konu da surekli bir bagis talep etme hali icinde olunmasi. bunu bir yere kadar anlayabiliyorum ama hemen her konuda ya maddi destek ya da gonulluluk beklentisi ile mailler geliyor. bazilarina olumlu cevap versem de onemli bir kismini atlamak durumunda kaldim haliyle. farkli bir duzen var bu konuda kesinlikle. okul konusu ozetle boyle, cok detaya girmek istemedim, eger merak edilen bir konu olursa elimden geldigi kadar cevaplamaya calisirim elbette.

    is hayatina gecersek, yukarida da dedigim gibi, 6 ayimi doldurmak uzereyim. turkiye’de 15 yil civarinda ozel sektorde calistiktan sonra, calismak denilen seyin nasil olmasi gerektigini yeni yeni anliyorum. evet isler, projeler, verilen sozler tabi ki onemli ama hayat memat meselesi degil, en azindan benim yasadigim kadariyla degil. bu 6 ayda tasarimini tamamlayip uretime indirdigim projeler, sirketin yillik cirosunun yaklasik yuzde 40’ini olusturdu. hem de bu gunde 5-6 saat civarinda tam anlamiyla calisarak gerceklesti. kesinlikle daha verimli ve insana deger veren bir calisma ortami oldugunu soyleyebilirim.

    ortalama bir calisma gunum 8:15 civarinda baslayip 4:45 civarinda da bitiyor. ogle molalarini kisa kullandigim icin 8-8.5 saat kadar zaman harciyorum is yerinde. bu sureye yapilan shuffle board, masa tenisi, dart, basketbol maclari da dahil tabi 🙂 turkiye’de hemen hemen son iki yilini gununun neredeyse tamamini toplantilarda geciren biri olarak, oturup sadece isimi yapmayi cok ozlemisim. tabi bu verimliligin karsiligini da verdiklerini soylemem gerekiyor. karin belli oranini calisanlara kidem ve pozisyon esasli olarak dagitan bir firmada calisiyorum ve normal sartlarda 2023 yili sonunda bu bonus odemesine hak kazanacaktim. ise giris oncesinde yapilan linkedin mesajlasmalarinda ilk yilimda bir bonus garantisinden bahsetmislerdi ancak zamani belli degildi, benim de onceligim degildi acikcasi. bonusun yarisina bile raziyken, ben talep etmeden tam yillik bonusa hak kazandigimi ogrenmek gercekten cok buyuk bir moral oldu benim icin. hep denir ya burasi calismayi seven icin cennet diye, yuzde yuz katiliyorum. yeter ki calismak isteyin, gerisi gercekten kolay.

    entegrasyon konusuna gecersek de, haliyle calistigim icin benim, okula gittigi icin de oglumun entegrasyonu daha hizli ilerliyor. esim de gittigi iki ingilizce kursunun ilk donemlerini bitirdi, kis arasindan sonra kurslara devam edecek. kurslardan bir tanesi kilisede ve gercekten cok iyi insanlar ogretmenler. isin altinda ciddi bir misyonerlik faaliyeti yatsa da bunu sizi rahatsiz etmeden yapmaya gercekten ozen gosteriyorlar. yani ya bizden ol ya da defol gibi bir durum ya da surekli bir beyin yikama, bombardiman hali yok asla. bir yandan da is arayislarina basladik, umarim onun da sureci is bulduktan sonra hizlanacak. bir yandan da dort gozle yaz tatilinde turkiye’de gecirecegimiz gunleri bekliyoruz, ucak biletlerimizi aldik bile simdiden 🙂 thy cok guzel bir kampanya yapmisti ama ayri zamanlarda gidip ayni gunde donecegimiz icin maalesef bize uymadi. yine de erkenden biletlerimizi alip beklemeye basladik.

    uzun zamandir bekledigim FICO kredi skorum da gecen hafta itibariyla olustu. ilk hesabimi bofa’dan actiktan sonra, haziran ortasindan itibaren aldigim ilk secured kredi kartini kullanarak baslamistim. ilk kartimda limiti 2000 usd olarak sectigim icin pisman olsam da sanirim sonraki surecte etkisi pozitif oldu. agustos ayinda kredi puanina etkisi olabilir diye okuyup bir de self hesabi actim. buna da ayda 25 usd kadar bir odeme yapiyorum. 24 ay surecek bu odeme ve sonunda toplam 30-35 usd gibi bir kesinti sonrasinda kalan parayi topluca alabilecegim. bunlarla birlikte 2-3 kez ret yedikten sonra kasim ayinda apple card basvurum 1500 usd limit ve yuzde 25 civari bir APR ile onaylandi. karti alir almaz bir cihaz aldim ve taksitlerini odemeye basladim. son olarak da aralik ayi basinda discover kredi karti basvurusu yaptim, o da 5000 usd limitle ve 15 ay %0 APR ile onaylandi. ondan da toplamda yuzde 30 limiti gecmeyecek sekilde harcama yaptim ve ilk odeme tarihinin gelmesini bekliyorum. 15 ay %0 APR oldugu icin kart bir taksit yapmasa da kendiniz odemelerinizi ayarlamakta ozgursunuz. 15 ayin sonunda odenmemis bakiye kalirsa buna yuzde 25 civarinda bir faiz islenmesi sozkonusu.

    tabi kredi skoru olusunca bir baska borca daha girmek gerekti 🙂 ilk geldigimde finansmanla araba alamamistim, leasing opsiyonlari da cok pahaliydi. bu nedenle butcemize uyan bir 2014 model ford focus almistim. cok sukur aractan yana hic sikinti yasamadim ama tabi insan etraftaki araclari gorunce gonlu kaymiyor degil. kredi skoru olusmadan once farkli marka ve modellere baktiktan sonra hyundai sonata almaya karar vermistim. isyerindeki bir arkadasimdan da cok olumlu seyler duyunca kararimi kesinlestirip ayni arkadasimin referansi ile bir hyundai bayisine gittim. leasing opsiyonu ile yeni aracimizi 2022'nin son gununde satin almis olduk. yilsonu kampanyasi kapsaminda hic down payment odemeden araci almak da bize arti oldu acikcasi. 1135 dolar ilk taksit ve vergi odemesi yaptim, ayda 625 USD’den 35 odeme daha yapacagim. 36 ayin sonunda 17500 USD odersem arac benim olacak. pesin odeme ile kiyaslayinca toplamda 3500 USD gibi bir fark olusuyor, bu da gayet kabul edilebilir bence.

    genel olarak hissiyatimiz olumlu olsa da eksilerini de hissetmeye basladik tabi burada olmanin. oncelikle giderler bekledigimizden fazla. ozellikle sigortaya odedigimiz tutarlar onemli bir gider kalemi. ilk alti ayimizda healthcare’den esim ve cocugum icin yararlandiktan sonra 2023 icin ayni faydayi bulamadik cunku yillik gelirimiz limitin ustunde kaliyor. tv abonelikleri absurt derecede pahali bence. makul bir aboelik 60 usd’den falan basliyor. tabi evin eksiklerinin de bi turlu bitmemesi eklendiginde kenara atariz dedigimiz rakam ay sonunda genellikle sifira dusmus ya da cok yaklasmis oluyor. bu bolgede kiralarin da gorece yuksek olmasi cabasi. ilk yil icin onceligimiz para biriktirmek olmasa da biraz birikim yapabilmek fena olmazdi.

    disarida yedigimiz yemeklerden cok nadiren memnun kaldik. ya damak tadimiza uymadilar ya da fiyatlari asiri pahaliydi. ozellikle turk restoranlari nedense gereksiz pahali. zaman gectikce disarida yemek yeme sayimiz giderek azaliyor 🙂 ama bir cok urunu bildigimiz markalardan temin etmek kolay oldugu icin buyuk bir problem de yasamadik acikcasi. zaman gectikce farkli lezzetlere daha fazla uyum saglayacagimizi dusunuyorum.

    bir diger negatif konu da iklim. gelmeden once kislarin ne kadar sert gectigini gormustuk ama gecen haftaki kutup soguklari gercekten fenaydi. 4 gun evden adimimizi atmadik, oncesinde markette yumurta, su ve ekmek gibi urunlerin tukendigine sahit oldum. bir gun dusunun, koca gun icinde hissedilen en yuksek sicaklik -30 derece! neyse ki cok asiri bir kar yagisi olmadigi icin bize etkisi evde oturmakla limitli kaldi 🙂

    ozet yapmak isterken yine uzunca bir mesaj oldu, okuyan herkese tesekkur ederim. eger bir sorunuz olursa da lutfen yazmaktan cekinmeyin, elimden geldigi kadar cevaplamaya yardimci olmaya calisirim seve seve.

    tum yesilkart forum ailesine mutlu yillar dilerim...

    Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam içinde yayımlandı
  • RE: [Arşiv] DV2023 Mülakat Deneyimleri

    Merhaba,

    Öncelikle bize hep söylediler, bu satırları okuyan DV2024 ve sonrası kazananlara da söyleyecekler. Bu süreç sabır ve sebat işi. Beklemek çok zor gelecek bazen ama yılmayın. Yazdıklarım genel olarak müteakip yılların kazananları için. Biz ve öncesi ziyadesiyle yıprandı zaten.

    Ne yaparsak yapalım ihtimaller sonsuz, her ihtimalin de olumlu ve olumsuz sonuçları var. Bunların hepsine hazır olmak gerekiyor.

    Kimsenin bu süreçte garantisi yok. Mart 2023 ayı vize bülteninde cut-off 30.000 olmasına rağmen Ankara sadece 6.100 CN'ye kadar mülakat verdi ve sürecin üzerinden 6 geçmişti. Gerisini siz düşünün.

    Temel kural şu olmalı nacizhane; evet greencard kazandık, çok güzel, sevindik mutlu olduk, kutladık. Bu sevinç ne kadar sürdü? 5 dakika, 1 saat, 3 gün. Ya sonra ne olacak? Aylarca bekleyeceksiniz değil mi? Bu işe gönül verdiysen bekleme. Hatta daha GC çıkmadan, başvuru sürecinde imkanın varsa ABD turist vizeni al cebinde dursun. Diğer taraftan, ABD'ye giriş için uygun geçerli bir vizen var mı? Başka ülkede otumun, çalışma iznin var mı? Çifte vatandaşlığın var mı? Vizesiz girebileceğin ülkeler hangisi? Dosya taşıma nedir? Dosya nasıl taşınır? Dosyayı KCC ile mi konsolosluk üzerinden mi taşımak gerekli? Dosya taşıma için en uygun zaman nedir? Bunları Ankara'nın sillesini yemiş birisi olarak söylüyorum. Belki DV2024'den sonra herşey çok düzenli olacak ve bu yazdıklarımın kıymeti kalmayacak.

    Bu süreç çok duygu yoğun geçiyor. Kazandık işte, ne mücadelesi, ne duygusu, abartmayın dediğinizi duyuyorum ama kazın ayağı öyle olmadı bizim için.

    Siz süreci çok yakından takip ederken birileri ara ara çıkıp; bana mülakat gelir mi? En son hangi CN mülakat aldı? Çok yoğun çalışıyorum süreci takip edemedim lütfen özet geçer misiniz? Ne oldu 5 aydır ? Vize Bülteni nedir, nereden alınır? İşyerim değişti, DS260'da değişiklik yapmalıyım mı? Evimin kapı numarası değişti DS260'da değişiklik yapmalıyım mı? vb. birçok soru soracak ve bu sorular sizi belki üzecek.

    Çok çok aşırı hayati bir konuyu lütfen yakinen takip ediniz. Bu fırsat belki bir kere karşınıza çıkacak.

    Öncelikle Uğur @gucarslan Beyin hep dediği gibi Ankara'ya GÜVENMEYİN. Bu laf olsun diye söylenmiyor, kendisinin çok ciddi bir bilgi birikimi var, bu deneyime ve telkinlerine güvenin. Yazdıklarından satır aralarını iyi okuyun.

    Peki ben ne yaptım? 07 Mayıs 2022'de kazandığımızı öğrendik eşim ve ben çok mutlu olduk bu mutluluğu etraftan duyulmasını istemediğimiz için kızımızla paylaşamadık.

    Forumdan takip ettiğim için DS260 formunu doldurmanın ne kadar önemli olduğunu biliyordum ve hemen ertesi sabah DS260 formunu doldurmaya başladım. 11 Mayıs 2022 tarihinde formları ancak onaylayabildim çünkü sisteme giriş yoğunluk nedeniyle çok zordu.

    Unutmayın DS260'ı hemen doldurun ve mülakat alana kadar bir daha açtırmayın BU ALTIN KURAL.

    DS260'da yeralan bilgiler mülakat aldıktan sonra ve hatta çoğunlukla mülakat esnasında değiştirilebiliyor. DS260'ı doldurması bittiğine ve forum üzerinden telegram grubuna üye olduktan sonra başlıyor bekleyiş ızdırabı.

    Neyi bekliyoruz peki? Ağustos bültenini. Ağustos bülteni ne zaman yayımlanıyor? Temmuz ayı içerisinde. Bu bültende her ülkeden kazanan sayılarını görüyoruz ve önemli bir bilgi bu. Sonra neyi bekliyoruz? Eylül bültenini. Bu ne zaman yayımlanıyor? Ağustos ayı içerisinde. Peki bunda ne var? Ekim ayında başlayan sürece ilişkin cut-off rakamları.

    DV2023'de bu 5700 ile başladı. Şöyle düşündüm şahsen pandemi bitti, konsolosluk pandemi öncesi performansına döner, herşey çok güzel olacak. Kendimi kandırmışım.

    Tabii Uğur Beyin telegram grubunda söylemleri de hep kulağımızda, Ankara'ya güvenmeyin.

    Peki biz neye güvendik? Eşimin ve kızımın Bulgaristan Türkiye çifte vatandaşlığı var, benim de yeşil pasaportum var. Atarım e-postayı, "tak" diye dosyayı Sofya'ya taşırım. Hatta arada espirisini yaptım eşime "bizim iş bir e-postaya bakar" diye.

    Sofya'ya dosya taşırız tabii ki ama ilave masraf olacak. Buna masraf yapmaktansa Amerika'da para daha çok ihtiyaç olacak.

    Bekle bekle, oldu takvimler 25 Şubat 2023, Ocak 2023 ayı için CN'miz cut-off olmuştu. Cut-off içerisinde olduğum için dosya taşımayı ilgili Konsolosluk/Büyükelçilik üzerinden yapmamız gerekiyordu. Sofya Büyükelçiliğine dosyamın taşınması talebimi tüm belgeleri ekleyerek e-posta ile gönderdim.

    UNUTMAYIN! DOSYA TAŞIMA İŞLEMLERİ; CN'NİZ CUT-OFF İÇERİSİNDEYSE İLGİLİ KONSOLOSLUK/BÜYÜKELÇİLİK ÜZERİNDEN, CN'NİZ CUT-OFF İÇERİSİNDE DEĞİLSE KCC ÜZERİNDEN YÜRÜYECEK. ÖZETLE CUT-OFF İÇERİSİNDE MUHATABINIZ KONSOLOSLUK, CUT-OFF OLMADIYSANIZ MUHATABINIZ KCC.

    En sonunda Sofya'ya dosyamı taşıma istediğimi belirten e-postayı gönderdim ve cevabı bekliyorum heyecanla, buyurun gelin diyecekler tabii ki. İlk e-posta geldi. İkametgahınız şuan Türkiye'de mi Bulgaristan'da mı? Cevap Türkiye tabii ki ama istediğiniz zaman gelirim. Sofya: Kusura bakmayın dosyanızı alamıyoruz çünkü Bulgaristan'da ikamet etmiyorsunuz.

    BURADA EK BİLGİ: BU SÜREÇTE YAPACAĞINIZ EN BÜYÜK HATA, YALAN, YANLIŞ BİLGİ VERMEK. SAKIN YANLIŞ BİLGİ GİRMEYİN VEYA VERMEYİN. TELAFİSİ GÜÇ SONUÇLAR DOĞABİLİR.

    Hoppala ne oldu şimdi, güvendiğimiz dağlara kar yağdı. Kaldık mı ortada? Kaldık mı yine Ankara'ya. Birden Ankara tekrar gözümüze çok hoş gelmeye başladı. Peki neden Sofya böyle yaptı? Acaba kazanan benim de eşimin ve çocuğumun vatandaşlığı var benim yok diye mi böyle yaptı? Alakası yok. Benim de vatandaşlığım olsa yine aynı sonuç olacaktı. Sofya ikametgah kartını kullandı. Muhtemelen de şöyle düşündü; bu dosyayı alırsam benim iş yüküm artacak, reddet, rahat et.

    ABD konsolosluklarının insiyatifi olumlu veya olumsuz anlamda sınırsız. Oturumun var, vatandaşlığın var dosyanı almıyorum diyebiliyorken, bunların hiçbiri yokken de dosya taşımayı kabul edebiliyorlar. Sizin her denediğiniz yol için ellerinde uygulayabilecekleri farklı olumlu veya olumsuz cevapları hep var.

    Bu noktada şunu gördüm; OTURUM BELGESİ VEYA VATANDAŞLIK İLE DOSYA TAŞIMA İMKANINIZ VAR İSE BUNU KCC ÜZERİNDEN VE CUT-OFF OLMADAN YAPMANIZI TAVSİYE EDERİM.

    Konsolosluklar kimi zaman iş bilmemezlikten, kimi zaman da iş istememezlikten dosya taşımayı kabul etmiyorlar. Eee Sofya'da vurdu sillesini kala kaldık.

    Eşimle Viyana, Prag ve Budapeşte konsolosluklarına sırayla talep gönderelim, daha önceden gittiğimiz yerler, yabancılık çekmeyiz diye düşünmeye başlamıştık.

    Sevgili dostum Uğur'un @UURSE da dosya taşımadaki gayreti de bize örnek oldu. Burdan bir kere daha kendisine teşekkür ederim. 02 Mart 2023 tatihinde dosya taşıma talebimi Viyana'ya ilettim. Aynı gün Viyana dosya taşıma talebimi kabul edeceklerini yazan bir e-posta gönderdi. İnanılmaz bir mutluluk sanki tekrar greencardı kazandık. Dosyamı kabul edecekleri e-postaya cevaben teşekkür e-postası gönderdim ve o kadar samimi, o kadar sıcakkanlı bir cevap verdiler ki muhteşemdi.

    Viyana'ya dosya taşıdığımızda karşımıza çıkan ilk sorun 11 yaşındaki kızımın koronavirüs aşısı oldu çünkü Viyana'da 5 yaşından itibaren ABD için kovid aşısı mecburiydi. Bu sorunu aşmak için Sağlık Bakanlığı ile birçok defa girişimde bulundum fakat sonuç alamadım.

    Mecbur ilk gidişi kızımın birinci doz aşısını yaptırmak için 27-28 Mart 2023 olarak planladık. Bu esnada Nisan 2023 ayı bülteni ve Mayıs 2023 ayı cut off rakamları 22 Mart 2023 tarihinde yayımlandı. Bülten çok gecikmişti. Cut off Mayıs için 30.000 de sabit bırakıldı.

    Bu duygular içerisinde 24 Mart 2023 tarihinde beklenen e-posta geldi. E-posta geldiğinde ailemle beraber evde yemek yiyorduk. Gerçekten harika bir duygu mülakat tarihi 05 Mayıs 2023 saat 13.00 Viyana.

    27 Mart 2023 tarihinde kızımın ilk doz aşısı için Sabiha Gökçen'den Viyana'ya gitmek için yola çıktık. Kadıköy'den Sabiha Gökçen'e yaklaşık bir saatte metro ile ulaşım çok rahat sağlanıyor. Biniş kartı pasaport kontrolü derken hızlıca dış hatlara geçtik. Yurtdışı çıkış harcını internetten ödemiştik. İnternet üzerinden yapılan ödemenin göründüğünü pasaport kontroldeki memur söyledi. Aynı gün uçaktan iner inmez Austria Center Vienna (ACV) içerisindeki aşı merkezine ulaşmak için metro ile yola çıktık. Viyana için 24-48-72 saatlik biletler mevcut. Bu şekilde bilet aldığınızda süre içerisinde sınırsız sayıda toplu taşıma kullanıyorsunuz. ACV ye metro ile ulaştık, görevliler çok yakınen ilgilendi tüm herşeyi ayrıntılı şekilde ingilizce olarak anlattılar. Kızımın ilk doz kovid aşısını burada yaptırdık. Bu merkezin Nisan ayı başında kapanacağını 2.doz aşının Town Town isimli merkezde yapılabileceğini belirttiler.

    24 Martta mülakat tarihini öğrenir öğrenmez Viyana'da yetkili doktora randevu talebine ilişkin e posta göndermiştim. Viyana'da olduğumuz 27 Mart günü doktordan 03 Mayıs 2023 tarihine muayene planı yapıldığına bu tarihin bizim için de uygun ise bildirilmesine ilişkin e posta aldım ve 05 Mayısta yapılacak mülakat için çok iyi bir tarih olduğundan hemen onay cevabı gönderdim.

    Aşının ertesi günü kızımla beraber Türkiye'ye döndük. Yapılan aşı Biontech'in düşük doz halinde olanı, kol ağrısı dışında ateş veya herhagi bir yan etki oluşmadı şükür. Yanımızda ağrı kesici ve ateş düşürücü götürmüştük tedbiren. İlaç şişeleri havalimanında kontrol ediliyor fakat sorun olmuyor giriş çıkışlarda.

    27 Mart günü yine Viyana ABD Büyükelçiliğinden mülakat tarihimin 05 Mayıs 2023 saat 13.00 olduğuna dair, bu tarih uygun ise onaylamam gerektiği ve hazırlamam gereken belgeler ilişkin bir e-posta aldım. Gerçekten açık şekilde şunu söylemek isterim bu e postaları gönderen büyükelçilik çalışanı harika pozitif bir insan. O kadar samimi e postalar yazıyor ki insanın içini ısıtıyor.

    Mülakat tarihini beklerken CDC tarafından 21 Nisan 2023 tarihinde bir güncelleme yapıldı ve 5 yaş üzeri belli aşıları olan çocuklar için tek doz aşının yeterli olacağı bilgisine ulaştık. Konuyu Viyana'daki doktor ile teyit etmek üzere bir e posta gönderdik ve mevcut bir dozun yeterli olduğu bilgisini aldık. Önceden gitmeye gerek kalmamıştı sağlık muayenesinden bir gün önce Viyana'da aşı olabilirdik ama neyse sağlık olsun en azından bizden sonra mülakata girecekler için iyi oldu iki masraf olmayacak. Tabi bunu Viyana'daki doktora sormak gerek sağlık kontrolünden bir gün önce veya aynı gün çocuklar için kovid aşısı olur mu? Teyide muhtaç bir konu.

    Bu noktada kısa bir bilgi vereyim, ben de diğer arkadaşlardan öğrendim. Hepimizin ingilizcesi yeterli olmayabilir malum yapay zeka çok gelişti. ChatGPT gibi sayfalardan istediğiniz hususları yazıyorsunuz ve size e postayı hazırlıyor. Şuna dikkat etmek gerek bazen çok uzun yazdığı için kısaltmak gerekmekte.

    Şimdi geldi sıra Viyana'da sağlık kontrolü ve mülakata....

    03 Mayıs 2023 Sağlık Mülakatı
    Adres : Dr. Wolfgang Molnar +43 1 3303468

    Sağlık kontrolünde ve mülakat sürecinde öncesinde gruptan tanıştığımız sevgili Buğra Bey @CAUTERİZE ile beraber süreci ilerlettik. Kendisini tanıdığıma çok memnun oldum.

    Bizim sağlık kontrolü randevusu sabah saat 09.00 daydı. Biz kliniğe sabah saat 08.45 de ulaştık. Hemen girişte sizi bir beyefendi karşılıyor ve size doldurmanız için bir form veriyor. Formda ad soyad, cn, doğum yeri tarihi, ABD adresi, mevcut ev adresi gibi bilgiler var. Formu doldurduktan sonra asistan hanım ile ön bir görüşme ve aşı kontrolleri yapıldı. Biz gitmeden önce Türkiye'de tüm aşıları tamamlamıştık ve ilave hiçbir aşı eşime, kızıma ve bana yapılmadı. Doktorun internet sitesinde aşılar ve fiyatları güncel şekilde var. Ön görüşmeden sonra yan odada doktor hanım temel sağlık kontrollerini yaptı. Kulak içi, boğaz, karına bastırarak vb. kontolleri yaptı üçümüz içinde. Yalnız eşim ve benden kan alındı. Doktor kontrolü bittikten sonra üç kişi için toplam 1.090 euro ödeme yaptık. Müteakiben röntgen için üzerinde imzalarımız olan DS2054 formu ile beraber başka bir yere yönlendirildik. Röntgen için adres Diagnosezentrum Brigittenau 01 3502626 https://maps.app.goo.gl/5GnbfPK8fpQ8krYW7 buradadır. Röntgene iki toplu taşıma ile aktarmalı gittik. Viyana'da toplu taşıma mükemmel ve çok dakik. Google haritalar ile istediğiniz yere gidebiliyorsunuz, sadece bindiğiniz yönün doğru olduğuna emin olun yeter. Röntgen için gittiğimizde içerisi ana baba günü gibiydi. Girişte bir numaratör var. Numaratörden üstten 3.sırada olan "Anmeldung MRT/CT" tuşuna basarak sıra alıyorsunuz ve içeri geçiyorsunuz. Ekranlarda sıra numaranız yanınca karşısındaki bankoya geçerek işleme başlıyorsunuz. Siz DS 2054 formunu veriyorsunuz ve sizden pasaportları istiyorlar, pasaportları sisteme tarıyorlar, sisteme bilgi girip sizden telefon numarası istiyorlar, işlem bitince bankoda salonda bekliyorsunuz. İsimlerimiz Türkçe olduğu için okumakta epey zorlandılar tabi bizde ismimizi anlamakta zorlandık. Üçerli şekilde röntgen için kabinlere aldılar. Her kabinde bir kişi oluyor. Kabinlerin iki kapısı var birinci kapı içeri giriş ve aynı zamanda soyunma kabini. Burada üzerinizde atlet kalacak şekilde çıkarıyorsunuz. Müteakiben röntgen teknisyeni sırayla röntgen odasına alıyor. Röntgen odasına giriş için olan ikinci kapı ancak içeriden açılıyor. Kapı açıldığında röntgen yerine geçiyorsunuz, ekranda ad soyad ve doğum tarihi var, doğru mu diye sorularak teyid ediliyor. Onayladıktan sonra röntgen çekildi ve çıktık. İşlem bittikten sonra ana salonda CD almak için bekliyorsunuz. Bu bekleme biraz uzun oldu. CD ve DS2054 olan bir zarfı ağzı açık şekilde bize teslim ettiler ve işlemimiz saat 12.00 olmadan bitmişti. Müteakiben röntgen yerinin yakınında bulunan alışveriş merkezine gittik ve biraz dolaştık. İşinize yarar düşüncesiyle alışveriş merkezi adresini buraya bırakıyorum MILLENNIUM City 01 240001000 https://maps.app.goo.gl/FwrGeZuaRSJPxUqr5

    Bu arada akşam otele geldiğimizde CD ve DS 2054 formuna tekrar baktık, eşimin DS 2054 formunda doğum ülkesinin BULGARIA yerine TURKIYE şeklinde yazıldığını tespit ettik. Konu hakkında hatanın bir sıkıntı yaratıp yaratmayacağını [email protected] adresi üzerinden e-mail ile doktorumuza sorduk. Aklınızda olsun tüm belgeleri tek tek sakin şekilde defalarca kontrol etmek gerekiyor. Çatpat ingilizce ile belki birşeyler yapıyoruz ama yazılanlar çok önemli yine de dikkatimizden o an kaçmış ve sonrasında fark ettik. Doktor Hanım gerekli düzeltmeyi yaptığını ve sorun olmadığını belirten bir cevap yazdı ve içimiz rahatladı.

    Ve bir yıldır beklenen gün MÜLAKAT
    05 Mayıs 2023 Saat 13.00

    Mülakata girdiğimiz konsolosluk konumu

    2 Theodor-Herzl-Platz

    Mülakat sabahı doktordan sağlık raporunun konsolosluğa iletildiğine ilişkin e posta aldım ve e posta ekinde aşı kartı DS-3025 vardı.

    Mülakat saatine 10 dakika kala 4 üncü kata çıktık, kapıda güvenlik ne için geldiğimizi sordu ve saat kaçta görüşmemiz olduğunu sordu. Girişte beklememizi istedi, tam saat 13.00 olduğunda pasaportlarımızı istedi, listeden kontrol etti. Üzerimizdeki bütün eşyaları çantamıza koymamamızı ve çantalarımızı xray cihazına koymamızı istedi. Sırt çantamızda iki şişe su vardı ve bunlardan birer yudum su içmemizi istedi. Cep telefonu ile içeri girebiliyorsunuz, sadece akıllı saati içeri almıyorlar. Dedektörlü kapıdan geçtik ve içeri salona oturduk. Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra 5 numaralı bankodan evrak teslimi için çağırıldık. Tabi bizi çağıran kişi Alize Hanımdı. Merhabalaştık, Türkçesinin çok iyi olmadığını yarı Türkçe yarı ingilizce evrakları isteyeceğini söyledi ve sırayla evrakları aldı. Benim evraklarım ile başladı, eşimin ve kızımın evrakları ile devam etti. Vukuatlı nüfus kayıt örneğini ingilizceye cevirtmiştik ama istemedi. E devlet üzerinden alınan çok dilli doğum belgesi Formul A ve çok dilli evlilik belgesi Formül B yeterli oldu. Diğer tüm evraklar bildiğiniz aynı. Zaten bize gönderdikleri e postadan farklı bir evrak istemediler. Alize Hanım o kadar sempatik cana yakın ve güleryüzlü ki inanamazsınız. Sorunsuz şekilde evrakları aldı ve o bankodan ayrıldık. Hemen 3 nolu bankoya geçtik ve 990 Dolar olarak ödeme yaptık. Ödeme işlemi de tamamlanınca tekrar yerimize geçtik ve beklemeye devam ettik. Yaklaşık bir 10-15 dakika daha bekledikten sonra 6 numaralı bankodan sarışın gözlüklü konsolos hanım bizi anons etti. Biz mülakat başlamadan evraklarımızı kontrol ettiğini anlamıştık. Çok nazik ve cana yakın bir hanımefendi. Yemin ettirdi bana ve eşime, sonra kızım adına bana tekrar yemin ettirdi. Parmak izlerimizi aldı kızım adına benden parmak izi aldı.

    Mülakata başladık.

    Eşinle ne zaman tanıştınız?
    ABD'de nereye gideceksiniz?
    Kaç çocuğunuz var?
    Şuanki işiniz ne ve ABD'de ne iş yapacaksınız?
    İlk başvuruda mı kazandınız? Hayır ikinci dedim.
    Eşiniz ne iş yapıyor?
    En yüksek eğitiminiz nedir?
    ABD'de verdiğimiz adresi teyid etti.

    En sonunda da bizi tebrik etti, vizemizi onayladığını söyledi ve kızıma ABD bayrağı verdi.

    Mülakat başlamadan evlilik cüzdanı ve benim diplomamın aslını vermişti ama eşimin Bulgaristan doğum belgesi aslını vermemişti. Herşey bitince acaba doğum belgesi aslını alabilir miyim diye sorduğumda hatırlattığınız için çok teşekkür ederim dedi ve doğum belgesini de iade etti.

    Mülakat sonrası pasaportları nasıl teslim alacağımıza dair bir A5 sayfası teslim etti ve sevinçle mülakat yerinden ayrıldık.

    Çıkarken Alize Hanım ile de selamlaştık.

    İşte bizim hikayemiz.

    Bu süreç bitti ve ABD süreci başlayacak.

    Sağlık olsun tek, başka bir isteğimiz ve dileğimiz yok.

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • RE: [Arşiv] DV2023 Mülakat Deneyimleri

    Çok görenler iyi bilir; her felaketin ardından çok kısa süren ama çok can yakan bir sessizlik olur, bir ölüm sessizliği. Kaçıncı felaketti bilmiyorum, canımı çok yakan bir şey yaşamıştım yine. Kısa süreli bir sessizliğin ardından ağız dolusu küfürler ederek, çok sevdiğim işimden, çoğu zaman nefret etsem de hala sevdiğim şehirden ayrılmaya karar vermiştim. Başka da bir seçenek bırakmamışlardı bana. Bana genelde seçenek bırakmazlar zaten.

    Güneşli, güzel bir Bodrum günüydü, tatil sezonu olmadığı için gereksiz kalabalık yok. Aylardan ekim, biraz doğa yürüyüşü, ardından deniz, bizden başka kimsenin olmadığı bir koyda. Harika başlayan gün, aldığım telefonla ağız dolusu küfürlerin edildiği güne dönmüştü. O gün karar verdim başvurmaya, ilk defa. İlk başvuru sahipleri genelde hep kendilerine çıkacağını düşünür, hayal ederler. Oysa ben, bana çıkacağından emindim.

    Ertesi gün döndüm istanbul’a. İşten çıkmadan önce schengen başvurusu yapayım dedim, henüz çalışıyorken alayım, bir hafta belçika’ya giderim. Abim ve ablam belçika vatandaşı.

    Vermediler.

    Allah var, hiç kızmadım. Hatta soranlara, “ben olsam ben de bana vermezdim vize” dedim. 34 yaşında, bekar orta doğulu bir erkeğim sonuçta.”

    Aşık olduğum bir kadın vardı, aynı kurumun farklı departmanlarında çalıştığımız. Bir dönem birlikte olduk, aynı evde yaşadık. Sonra olmadı. Kötü bitti, bir süre nefret bile ettim belki ama bir şekilde arkadaş kalmayı başarmıştık. Ondan yardım istedim ingilizcem yetersiz olduğu için. İlk başvuru ve kesin çıkacak bana, öyle ya. Hata yapmamam lazım.

    Sağ olsun, beraber doldurduk başvuru formunu. Aslında biraz da bahane etmiştim ingilizcemin yetersiz olmasını. Sonra, ona hiç yalan söylemediğim için yine söylememeye karar verip, “sadece yalnız kalmak için bahane ettim formu dedim. Şaşkınlıkla bakarken, en sevdiği çikolatayı verip, doğum gününü kutladım. Zira, doğum günüydü. Şaşkınlığı, tebessüme dönüştü. Sarıldık. “Yeryüzünde bir cennet olsaydı, adı sarılmak olurdu.”

    O an ikimiz de biliyorduk son sarılmamız, hatta son görüşmemiz olduğunu. Öyle de oldu. Sonra hiç iletişim kurmadık, onun kurma şansı yoktu çünkü ben sosyal medya hesaplarımı da kapatıp, numaramı değiştirmiştim. Ben ise tercih etmedim.

    Ailemin yanına dönüp 7 mayıs gününü beklemeye başladım. Bu süreç, içinde olduğumda çok uzun gelen ama şimdi baktığımda çok kısaymış gibi görünen bir süreçti. Daha önce çalıştığım ajans danışmanlık hizmeti de verdiği için aslında genel hatlarıyla her şeyi biliyordum. Ama yine de muhtemelen hepinizin izlediği youtube videolarını izlemek, ekşi sözlük yazılarını okumakla geçti zamanım. Ailemin çiftliğinde hayvancılık yaparken, boş kaldıkça da bakınıyordum tüm içeriklere.

    Sanırım izlediğim bir videoda, sonuçlar açıklanmadan önce, hıdırellez’de toprağa dileklerini yazdıkları kağıtlarını gömdüklerini izlemiştim. 6 mayıs günüydü, ertesi gün sonuçlar açıklanacaktı. 6 mayıs’tı, darağacında üç fidanımızı kırmışlardı. Toprağa kağıt gömmek saçma geldiği için, abd’de yaşamayı hayal ve umut ederek, 3 tane ağaç fidesi diktim bahçemize. 3 fidanın da anısına…

    Ertesi gün sonuçların açıklanmasını beklerken sabırsızlanıyordum. Gün boyu aklımdaydı ama, akşam hayvanların yem saatiydi, inekler sağılacaktı. Aklımdan çıkmıştı bir an. İnekleri sağarken, hatırladım. Sistem yoğundu ama ikinci denememde başarmıştım açmayı. Bilgilerimi girdikten sonra istem dışı gözlerimi kapatıp, yavaşta açtım. Evet, oydu. Beklediğimiz karşılama mesajıydı. Şaşkınlıkta tebessüm edebildim sadece.

    Ben aslında form gönderme tarihinin 2023 kazananları için bir önemi olmayacağını düşünüyordum ama, yine de riske girmeyip hızlıca doldurup gönderdim birkaç gün içinde. Sonrası beklemek, mali yılı. Forumun telegram grubunda sohbet edip, hayallerimizi paylaşıyorduk birbirimizle. Haziran başıydı sanırım, izmir’e gittim, kızkardeşimin yanına. 3 ay kadar izmir’de kaldım. O günlerde izmir kazananları ile bir buluşma düzenledik. Bu buluşma ile hayatıma bir şekilde girmeyi başarıp, bundan sonrası için de hep iyi ve güzel hatırlayacağım Tuğba ile tanıştım. Bazı insanlar böyledir, bilirsiniz. İlk görüşte tanırsınız. Tanıştığımızda Tuğba idi, artık Tuğbağ. Tuğbağ’ya yazının devamında ayrıca değineceğim.

    İlk bülten açıklanıp ilk mülakatlar da dağıtılınca harika bir yıl olacağı düşüncesine kapılmıştık ama, Ankara yine şaşırtmamıştı. Güçarslan ilk günden “Ankara’ya güvenmeyin” diyordu zaten. İlk gün dediğim, sürecin ilk günü değil bu arada, açıklamak isterim; konuşmaya başladığı ilk gün. Kurduğu ilk cümle bir rivayete göre “ankara’ya güvenmeyin” miş. 🙂
    Güçarslan’a da bir paragraf ayıracağım ama buradan da yine teşekkür edeyim. Minnettarız ben ve tüm sokak hayvanları…

    Ankara şaşırtmayıp, 50-60 mülakat ile ayları bitirirken, onu bile kesip hiç mülakat vermemeye başlayınca, current olur olmaz gidebileceğim tüm ülkelere mail atmaya başladım. Schengen bölgesi dışında. Çünkü daha önce schengen reddim vardı, bir yıldan uzun süredir işsizdim. Schengen alamazdım.

    Bazı konsolosluklar cevap vermedi, bazısı oturum istedi, bazısı sonra bakarız dedi. Hele biri var ki, “eğer bir yerden mülakat alırsan taşırız” dedi. Dalga geçiyorlar herhalde dedim, “bir yerden mülakat alsam, sana niye taşıyayım, oraya giderim.”

    Konsolosluklardan dönüş alamamanın can sıkıntısı, ankara’nın mülakat vermemesinin öfkesi, zamanın geçmiyor oluşu gibi birçok duyguyu bir arada yaşarken maalesef o acı güne uyandık. Resmi sayılara göre bile 50 binden fazla yurttaşımız hayatını kaybetti. Ben bir çok afette hem muhabir olarak hem de arama-kurtarma personeli olarak görev aldım. Asıl işim olan “halkın haber alma hakkını” o felaketlerde ikinci planda tutmuştum. Bir canlıya dokunmak, umut olmak görevlerin en yücesiydi.

    Gidemedim, bir taş kaldıramadım enkazdan, bir insana, bir kediye, köpeğe, kuşa, böceğe, çiçeğe hayat olamadım. Onun vicdan azabı, diğer tüm duygularımdan baskındı.

    Vazgeçtim. İçimden gelmedi tekrar kendi sürecime odaklanmak. Grupta bile haber alamadığımız arkadaşlarımız vardı, hiç konuşmamış olsak da. Bizimle aynı hayalleri kuran insanlardan birinin bile enkaz altında olması ihtimalinin yüreğimde açtığı yaranın tarifi yoktu, yok.

    Bir faydası yok. Yokluk bolluğundan varlığı neremize süreceğimizi şaşırıyoruz çoğu zaman.

    Birgün ogün aradı, “nasılsın, dönüş alabildin mi bir yerden” diye. Ogün’le grupta tanışıp özeden de sık sık konuşuyorduk zaten. “Gidebileceğim yerlere attım, dönmediler. Zaten içimden de gelmiyor artık” dedim. Schengen bölgesi ve barbados gibi uzak ülke alternatiflerini kafamda elemiştim ben. Ama ogün, “eğer mülakat alabilirsen davet mektubu ile schengen de alabilirsin belki” dedi.

    Mülakat alıp gidememe durumunda yaşayacağım hayal kırıklığını çok iyi biliyordum. O yüzden schengen bölgesini direkt elemiştim. Ama mantıklı geldi. Ya da inanmak istedim. Sonuçta bir sürü resmi evrakla başvuracaktım.

    Evet, çok acı ama deprem psikolojisinden çıkmıştım. Üstümüze yıkılan kendi evimiz olmayınca, enkazda kalan kendimiz olmayınca daha çabuk unutuluyor bazı acılar. Ne acı…

    Schengen bölgesindeki tüm ülkelere aynı maili attım. Birkaç saat sonra Viyana’dan dönüş geldi.
    “Dosyanızı kcc’den isteyeceğiz.”
    Ertesi gün, dosyanı aldık dediler. İnanılmaz bir şeydi benim için. Vfs den hemen randevu aldım avusturya için, en erken 9 mart vardı.

    3 mart günü, mülakat maili aldım, 21 mart için. “Rüya bu sanırım” diye geçiriyordum içimden.

    Tarih çok yakın, çok hazırlıksızım, schengen’im yok…

    Yine de Viyana’ya mail atıp ileri bir tarihe istemedim mülakatımı. Rahatsız olmasınlar, benden sonra başkalarına ön yargılı olmasınlar diye. Sonra ciddi bir koşturmacaya başladım. Cağnım Tuğba ve Ogün hemen hemen her konuda yardımcı oldular. Süreç dışında, bir sürü özel konuda da.

    Viyana’daki sağlık kurumu aşıları kabul ediyordu ama bir de onlarla uğraşmak istemedim.

    Schengen randevum 9’unda, Avusturya bir haftada sonuçlandırıyor. Yani yetişiyor her şey. Evraklar, çeviriler ok.

    16 sında pasaportumun kargoya verildiği sms ini aldım. 17 martta pasaportum gelecek, 19 martta viyana’da olacağım. 19-20 martta İngiltere’den benim için gelen arkadaşımla Viyana’yı gezeceğiz, doğum günümü kutlayacağız.
    21 mart. Dünyanın en güzel günü. Nevroz.
    Sabah sağlık kontrolü, öğleden sonra mülakat.

    Plan harika bizim için. Doğum günümden bir gün sonra mülakat hem de bahar bayramında. Yeni bir bahara başlayacaktım.

    Olmadı. Schengen’den red almıştım. Red mektuplu pasaportu elime aldığımda yaşadığım duygu; öfke, üzüntü, hayal kırıklığı değildi. Herkes bilir bu duyguyu ama adını koyan yok. Birgün bu duyguya bir isim vereceğim.

    Yine başa dönmüştük, sürecin başına değil, bunu da açıklamak isterim; metnin başına… Çok görenler iyi bilir, her felaketin ardından çok kısa sürüp çok can yakan o ölüm sessizliğini.

    Buraya kadarmış dedim. Ama çok kısa sürdü o da, “hayır! Buraya kadar değil, amerika’ya kadar.” Öyle ya, biz düşersek kalkar yine direniriz.

    Önce itiraz ettim sonuca, çok kısa sürede itirazıma da dönüş yaptılar. Yine olumsuz.

    Bir yerden mülakat alırsan taşırız diyen, benim de dalga geçtiğim Makedonya geldi aklıma hemen. Bir bildikleri varmış demek ki… Durumumu anlattım, cevap dahi vermediler. Gittim. Ülkenizdeyim dedim, yine cevap yok. Konsolosluğa gittim, güvenliğe anlattım. Pasaportumu alıp içeri gitti, 5 dakika kadar sonra geldi. Üzülmüştü durumuma ama elinden bir şey gelmiyordu belli ki. Bazı yüz ifadeleri tüm cümlelerden daha çok şey anlatır.

    Bosna, tiran, kosava. Makedonya’dayken onlara da attım, onlar dönmeyince, yarım kalan trajedimi tamamlamak üzere Ankara’ya geri döndüm.

    Viyana’ya gidemeyeceğim belli oldu. Ankaraya geri istedim dosyayı. Ankara malum, çok geç cevap veriyor hatta çoğu zaman hiç vermiyor ama bana döndüler birkaç günde. Biz alırız ama sana sıra hiç gelmeyebilir özetini çıkardığım bir metinle. Kabul ediyorsan bildir, taşıyalım dediler. Kabul ettim. Birkaç gün sonra da taşımışlardı.

    Viyana’ya her şey için teşekkür ettiğim bir mail attım. Daha önce vize alamadığımı, gelemeyeceğimi bildirmiştim zaten. Dosyam artık ankara’da ama ben bir şekilde gelebilirsem mali yıl bitmeden, yine mülakat verir misiniz dedim. Kapasitemiz kadar dosyayı aldık, ancak boşluk olursa alabiliyoruz yeni dosya ama seni görmeyi çok isteriz, Viyana’ya gelince bize bildir lütfen, mülakat planlayalım dediler.

    Viyana konsolosluğunun iyi niyeti, insanlığa dair umutlarımı yeşertti. Benim dosyamı alıp almamalarından bağımsız. İyi insanlar, iyi ki var. Minnettarım.

    Dönüp dolaşıp Ankara’ya gelmiştik yine. Üstelik daha kötü bir durumda bile belki. Zira AV sırasındaki yerimi kaybetmiş olabilirdim. Ama üç ihtimal vardı sonuçta, bu en kötü ihtimaldi ve biz iyi olanın olacağına inanmak istiyorduk.

    Birinci ihtimal dediğim gibi en kötüsü, sıranın en sonuna atılmak. İkincisi dosyam zaten ankara’dan gidip geri geldiği için daha önceki sıralamayı beklemek. Ve üçüncüsü, en sevdiğimiz, olmasını istediğimiz; dosyam mülakat aldığı için ready olarak ankara’ya geri geldi. İlk dağıtımda mülakat almak…

    Ama Ankara işte. Bildiğimiz gibi…

    Viyana ihtimali benim için hiç bitmedi aslında. Dosyam Ankara’dayken de vazgeçmedim. Viyana belediye başkanına, ilçe başkanlarına, oradaki sivil toplum kurtuluşlarına durumumu anlatan mesajlar attım. Avusturya vizesi için yardımcı olmalarını istedim. Irak Kürdistan’ından viyana’ya göç edip orada büyüyüp şimdi ilçe başkanlığı yapan bir kadın vardı, ismini şu anda hatırlayamadım ama o döndü.

    Sordu cevapladım. Durumu tam olarak anlayınca, “ben kendisinin sosyal medya danışmanıyım, kendisine yazdıklarınızı ilettim. Şu adrese mail atın sizinle ilgilenecek dedi. Attım, sahiden de ilgilendi. Ne yapabileceğini, yardımcı olmayı çok istediğini söyledi. Tabi bunda, benim kendisini önceden stalklayıp, onun duymak isteyeceği cümleler ile durumumu anlatmamın da etkisi vardır şüphesiz.

    Ben, tek amacımın viyana’ya gelip abd konsolosluğunda mülakata girmek olduğunu ama schengen alamadığımı söyledim. Siz orada resmi bir kurumun başındasınız ve her yıl yüzlerce insan çeşitli etkinlikler için sizi ziyarete geliyor. Prosedür nasıl işliyor bilmiyorum ama siz beni davet ederseniz, vize alabileceğimi düşünüyorum dedim. Tüm masraflarımı kendim karşılayacağım diye de ekledim.
    “Ben ilgileneceğim, bir çaresini bulacağız. Hayallerine kavuşmanda payım olmasından mutluluk duyacağım” dedi.

    Sonrası beklemek. Günler günleri kovalarken, çiftlikteki tavuklarımız kuluçkadan kalktılar, bir sürü küçücük civcivlerimiz oldu. İki ineğimiz doğurdu, buzağılardan biri cinsinden ötürü çok büyüktü. Görseniz, inanmazdınız yeni doğduğuna. Özetle hayat devam ediyordu bir şekilde. Yaşam her şeye rağmen sürüyordu. Yaşam olan her yerde de umut vardır.

    İlk dağıtımda mülakat alamadım tabi ki. Olmasını en çok istediğimiz senaryo gerçekleşmemişti. Hong kong ve umman dosya kabul ediyordu. Benim durumumda olan arkadaşlar taşıdı ve hatta mülakat da aldılar ama ben mail atmadım. Güçarslan’ın payı büyük bu konuda. “Ready dosya, mülakat alacaktır” dedi her defasında.

    Arada seçim oldu, hatta seçimler. Yine baharlar gelmedi…

    Yaşadığım stres ve sıkıntı hat safhadaydı. Uykularım kaçıyordu artık. Ankara’ya defalarca durumumda bir gelişme olup olmadığını sorduğum mailler attım ama, hiçbirine dönmediler. Hong kong ve umman’ı da kaçırdım tabi. Vakit daraldıkça stres arttığı için oraları da denedim ama geç kalmıştım. Alamıyorlardı…

    Boşuna bir de Umman vizesi almış oldum.

    En son her gün yazmaya başladım Ankara’ya. Bir ara bıkmış olacaklar ki, “taşırken de dediğimiz gibi sıra sana gelir mi gelmez mi bilmiyoruz” özetiyle bir cevap verdiler.

    Viyana ilçe başkanı, “senin için bir çözüm bulamadım, çok üzgünüm ” diye dönüş yaptı.

    “Bütün zahiri sükunetime rağmen, kafamın içi bir harp, bir ihtilal sahnesi gibiydi…”

    Vakit daralıyor, kota doluyor, hayallerim avuçlarımdan kayıp giderken; elimden hiçbir şey gelmiyordu. Bu çaresizlik, çözümsüzlük beni sinir hastası yapmaya başladı. Her şeye çabucak öfkeleniyordum, en basit konularda dahi. Kendime bile katlanacak gücüm yok gibi hissediyordum. Ki güçsüz hissetmek en güçsüz zamanlarımda bile başıma gelmezdi. Benim hep umudum, inancım vardı.

    Ama bu başkaydı.

    Kanser tedavisi gören babamı, yoğun bakım odasına götürdüklerinde de benzer şeyler hissetmiştim. 2017 yılıydı. Hayatımın tam olarak en kötü döneminin başladığı yıldı. 2023 bitmek üzereyken de bitmiş değil hala kötülükler… Yanı başınızda kötü bir şeyler oluyor ve ne kadar isterseniz isteyin düzeltemiyorsunuz. Böylesi bir çaresizlik. Bir eline güneşi, ötesi eline ayı al deseler yapabilirsiniz, yapabilecek kadar güçlü hissedersiniz ama o anki duruma çözümünüz yoktur.

    Yaz mevsimi Yunanistan’ın vizeyi en kolay verdiği dönem, malum. Elimde ondan başka bir şans kalmamıştı. Yunanistan’dan schengen alıp, viyana kapısına dayanmalıydım.

    Oldukça makul bir dosya hazırlayıp, senaryoyu en ince ayrıntısına kadar kurgulayıp, başvuru formunu doldurdum. Son kurşundu, biliyordum. En azından bu hayalim bitmesin diye, viyana’ya taşıyın demedim. Vizemi alıp, “beni görmeyi çok istediğiniz için geldim” diye mail atacaktım. Ama benim işlerimde bir aksilik çıkmazsa, kesin büyük bir aksilik var demektir. Oldukça makul olan dosyamın mimarı, öz kuzenim son anda vazgeçti. Detayları es geçiyorum. Ertesi gün schengen randevum var ama artık bir dosyam yok. Basit goller yiyorduk her defasında…

    Abimi sponsor gösterip öyle başvurdum. Çok büyük ihtimalle yine red alacaktım ama insan olsun istiyor işte. Küçük de olsa bir umut vardı içimde vize alabileceğime dair.

    Çok uzun yazdım biliyorum ama, inanın daha;

    “Ses vermeyen geceleri,
    Tanımı zor acıları,
    Tek kişilik sancıları,
    Yazamadım, yazamadım…”

    Ya yunanistan’tan schengen alıp viyana’ya gidecektim, ya da Ankara’nın bir umut mülakat vermesini bekleyecektim. Eylül mülakatlarını da dağıttı ankara, evet. Ama benim dosyam ready bekliyor. Bu yüzden ufak da olsa bir umudum ankara’ya dair de vardı.

    Yunanistan’dan da red aldım, Ankara “bizim başka mülakat planlamamız mümkün değil” dedi.

    “Kaderin cilvesi, bir adım attığında seninle dalga geçmesidir. Her adım attığında, önünde bir engel belirir ve seni sınar. Kaderin karşısında pes etmek yok, onunla mücadele etmek vardır. Çünkü kaderin asıl gücü, senin pes etmene izin verdiğinde kendini gösterir. “

    Alternatifsiz kalmıştım yine. Gözümü kararttım, bir şekilde viyana’ya gidecektim. Viyana’ya mail attım, “sözünüz hala geçerli mi? Ben ankaradan ve denediğim tüm ülkelerden mülakat alamadım. Viyana’ya geleceğim” dedim.

    Cağnım viyana, “geliş tarihini bildir Ankaradan dosyanı alacağız ve mülakat planlayacağız” dediler. Çok kısa, çok net.

    31 ağustos’ta viyana’da olacağım dedim, 31 ağustos saat 13:00 de mülakata bekliyoruz dediler. Saat 10:00 vardığım viyana’da 13:00 de mülakata girdim. Her şey yolunda görünüyordu ama, görüşmenin sonuna doğru AP süreci olacağını söylediler. 10 soru gönderdiler maille hemen cevaplayıp gönderdim.

    4 eylül’de sağlık kontrolüne girdim, 5 eylül de ellerine ulaştığını ve AP sürecinin bitmesini beklediklerini söylediler. Ve maalesef bugün, 7 eylül’de kota dolduğu için vize basamayacaklarını bildirdikleri maili aldım.

    Hiç şüphesiz herkes çok istiyor, çok emek veriyor ve hak ediyor. Ama hak ettiklerimizi çoğu zaman alamıyoruz zaten. Harcadığım emek, yaptığım masraflar ve en önemlisi aldığım risklerin böyle sonuçlanması can yakmıyor değil. Ama canımızın ilk yanması değil. Son olur umarım.

    Doğarken ağladı insan, bu son olsun, bu son…

    Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci içinde yayımlandı
  • RE: Amerika'da Günlük Yaşamdaki Farklılıklar

    Gordugum farkliliklar listesine devam;
    (Kendi deneyimlerimdir. Bolgeden bolgeye, kisiden kisiye degisiklik gostermesi kuvvetle muhtemel)

    • Amerika bankalarinda 'Bayram hesabi", "Yaz hesabi", "Kayinvalide hesabi" gibi kirk turlu hesap cesidi yoktur. Suana kadar gordugum sadece iki hesap cesidi var bireysel kullanicilari icin. Checking account ve Saving account

    • Genellikle insanlarin birbirine saygisi vardir. Olmayan yok degil elbet bir iki cikiyor arasira ama genellikle oldukca saygi hakim gunluk hayatta - ozellikle kisisel alana

    • Is disinda neredeyse herkesin bir hobisi bulunuyor, turlu turlu hobiler

    • Hersey cok yavas isliyor. Turkiyedeki tezcanligi maalesef arkanizda birakmaniz gerekecek. Sabretmeyi ograndim sahsen

    • Is dunyasinda ortalama bir turk, ortalama bir amerikalinin yaklasik 3 kati isi 3 kati daha hizli yapiyordur, belki dahada fazla.

    • Turkiye'de paraniz var ve bir is yaptirmak veya hizmet satin almak istiyorsaniz, oldukca fazla ilgi ile isteginizi gerceklestirirsiniz - kaliteli olur veya olmaz orasi ayri konu. Amerikada, sizden is almak icin kimse ekstra efor gostermez. Ihtiyaciniz varsa onun istedigi saatte ve istedigi sekilde yaptirirsiniz yoksa cokda onemli degil onun icin. Diyelimki bir isyeri saat 5'de kapaniyor. Kapandiktan sonra, isterseniz 2 kati para verin, o kapiyi actiramazsiniz

    Kültür ve Hobi içinde yayımlandı
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Eveet dün Abd'ye gelişimizin 4. ayını tamamladık, bu süreçte neler oldu bitti uzun süredir yazmak istiyorum forumu sürekli takipteyim fakat şartlar elvermedi malesef. Biz 4 ayımızı SF Bay Area'da geçirdikten sonra her zaman aklımızdaki ikinci plan olan Seattle'a taşındık. Esas neden olarak bay areanın pahalılığı diyebilirim. Bunu bilmiyor muyduk tabii ki biliyorduk 🙂 ama orayı denemek hep aklımızdaydı. Biz kendimiz için şu sonuca vardık, SF'de kalırsak uzun saatler çalışarak (asgari ücret için) geçinebiliriz ama her kazandığımız kiraya ve harcamalara gidecek. Bizim aklımızda ise kendi mesleklerimize atılabilmek için kendimize zaman, enerji ve para ayırabilmek var.

    Şimdi bu yazdığımdan "bakın işte orası çok pahalı olduğu için yapamamışlar" sonucu çıkmaması için şunları eklemek istiyorum.
    Eğer ki alanınızda tecrübeniz varsa ve hele ki yazılım sektöründe çalışıyorsanız ve bay area bölgesinde yaşamayı düşünüyorsanız kesinlikle öneririm. Mevcut tecrübelerinizle orada iş bulmanız çok zor olmayacaktır. Yaşam şartları o bölge için asgari ücretli çalışana zor. Ben Türkiye'den yeni mezun olup geldiğim için kendi alanımda iş bulmam şu an için zaman alacak bir süreç. Alacağım sertifikalar vs. var.

    Seattle için ilk izlenimlerim ise Bay Area'ya kıyasla mesafelerin daha yakın olması ki biz açıkcası biraz yol yapmaktan bıkmıştık son zamanlarda artık. Şu an kaldığımız airbnb West Seattle denilen bölgede ve buradan trafiksiz bir zamanda Seattle Downtown'a gitmek 10 dakika civarı sürüyor. Her ne kadar şu an yaprakları dökülmüş olsa da her yer çılgınlarcasına ağaç, yazın kim bilir nasıldır buralar 🙂
    Dün bir market alışverişi yaptık önceden gittiğimiz aynı market zincirinden, market fiyatlarında değişiklik ben farketmedim. Sanırım Seattle ve SF Bay Area'nın en büyük farkı kiralar. Bize californiadayken aman orası şöyle soğuk böyle yağmurlu diyip durdular, bildiğimiz normal kış çok da abartmaya gerek yok 🙂 son 10 yılımda İstanbul ve İzmit'te yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki oralardan daha soğuk değil.

    Bunun dışında daha önceki postlarımın birinde Marshalls mağazında part time çalıştığımı ve çok sevdiğimi söylemiştim. Bana o kadar yardımcı olmaya çalıştılar ki, gerçekten işinizi düzgün yaptığınızda nasıl karşılık verildiğini görmüş oldum. Ben müdürüme sadece belki taşınabilirim, eğer gidersem isminizi referans olarak verebilir miyim diye sormaya gittim. Kendisi ve 2 müdür yardımcısı son 1 aydır benim hayatımı kolaylaştırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bana sen şimdi taşınacaksan masrafların olur biz senin mesai saatlerini arttıralım ki gidene kadar biraz daha fazla kazanmış olursun dedi ve part time için verilebilecek en fazla saati verdi. Buradaki mağazayı arayıp benim geleceğimi söylediler, yarın orayla görüşmeye gideceğim.

    Şimdilik benden bu kadar. Ben forumun ekmeğini çok yedim 🙂 o yüzden elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Dediğim gibi her zaman yazamasam da her zaman takipteyim.

    Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam içinde yayımlandı
Forum kurallarına uymayan veya forum düzenine aykırı davranan üyeler uyarılmadan forumdan çıkarılabilirler. Özellikle gereksiz yeni başlık oluşturacakların dikkatine!

Çevrimiçi Kullanıcılar

43
Çevrimiçi

42.6k
Kullanıcı

4.5k
Konu

435.0k
İleti


| | | |

Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum