elbette hem covid hem de dünyanın farklı bölgelerindeki gerginliklerden kaynaklı enflasyon artışı her ülkede var ama inanın türkiye'de bu artık dayanılmayacak noktaya geldi. dün yaptığım alışverişten bahsedeyim. küçük oğlum için az tuzlu tulum peyniri alıyoruz yaklaşık iki haftada bir. ve ben aynı peyniri uzun bir süredir ardarda iki defa aynı fiyattan alamadım. her gittiğimde 5-10 tl zam gelmiş oluyor. dün aldığım kalıp 820 gr. ağırlığında ve ödediğim ücret 110 tl.
migros'tan 8'li kağıt havlu, 10 adet yumurta, 900 gr. yoğurt aldım. 115 tl ödedim.
işe gidip gelirken hem spor olması için hem de covidden dolayı toplu taşıma kullanmak istemediğimden elektrikli bisiklet bakıyordum bir süredir. en son baktığımda 7-8 bin tl olan bisikletin fiyatı 20 bin tl olmuş. insanlar bu miktarlara araba alıyorlar.
biz uzun bir süredir sadece karnımızı doyurmak için çalışıyoruz. ne birikim, ne tatil, ne başka bir şey...
ilk olarak ülkemizde ışid eylemleri başlayınca ve terörü çok yakınımızda gördüğümüzde, burada artık yaşanmayacağını düşünmeye başlamıştım. inanın maddiyat en son maddelerden biriydi benim için sıralamada. şimdi aradan geçen 4-5 yılda her şey o kadar içinden çıkılmaz bir hale geldi ki, ben her gün bir hayalimden vazgeçtiğimi fark ediyorum.
bir hobi edinemeden, bir kişisel zevkimize bütçe ayıramadan, konsere - tiyatroya gidemeden, dışarıda oturup iki kadeh bir şey içemeden gerçekten "ot" gibi yaşıyoruz. tabii buna yaşamak denirse...