Evet nihayet neredeyse bir yıllık bekleyiş bitti ve vizem onaylandı. Hakkı ödenmez Yeşilkart forum sayesinde pekçok sıkıntı henüz ortaya bile çıkmadan çözüldü. Sağlık kontrolü ve mülakatta önceki yazılan tecrübelerden çok farklı şeylerle karşılaşmadım. Belki faydası dokunabilecek birkaç küçük ayrıntıyı aşağıda basit notlar şeklinde sıralamaya çalıştım. Mülakata gireceklere bol şanslar ve foruma emeği geçenlere de çok teşekkürler.
Sağlık kontrolü kısmı:
• Mülakattan iki hafta önceye gün almıştım. 9 mart tarihindeki mülakat için 21 nisan saat 10:40’a Unganlar’a randevu aldım. İlk notum bu olsun. Mülakatla sağlık kontrolü arasına PCR testinin pozitif çıkma ihtimalini de hesaba katarak tarih almak daha iyi. Mülakat tarihiniz belli olunca hemen randevu almaya bakın; mülakata sağlık kontrolünden önce girmek gereksiz strese sebep oluyor.
• İçeri 10:10 gibi girdim. Forumdan aldığım ipucuyla sırada beklemek yerine doğrudan kağıt işlerini takip eden personele gidip onlar sormadan belgeleri verdim. İşler sorunsuz ilerledi. Pcr testi ve kovid aşısı konusunda hassaslar.
• Ücreti tl olarak Enpara kredi kartımla ödedim. Forumda dolar kurunun adil olduğunu okumuştum. Aslında amacım kredi kartıyla ödeyip onu ücretsiz 6 takside bölme imkanından yararlanmaktı. Ama Enpara 3000 tl ye kadar ödemeler için faizsiz taksitlendirme imkanı veriyormuş. Ödediğim rakam daha fazlaydı.
• Kovid aşıları harici aşı kartım yoktu. Bütün aşılar 2 kokteyl halinde sol kola vuruluyor.
• Raporu ertesi gün kendim almak yerine 2 martta muayenesi olan bir iş arkadaşımın teslim almasını istediğimi söyledim. Bu da forumdan öğrendiğim bir ipucuydu. Sorunsuz kabul ettiler. Arkadaşımın 4 martta mülakatı vardı. Sağolsun sorunsuz elime ulaştırdı. Eğer arkadaşım alamasaydı 9 mart mülakat günü sabah önce test sonucunu alıp koştur koştur konsolosluğa gidecektim. Gerek kalmadı.
• Mümkün olduğunca erken otogara ulaşıp ayrılmak istiyordum. Ama test sonucunu ancak akşam kesinleştirebileceklerini söyleyip Ankara’dan 17:00'ye kadar ayrılmamamı tavsiye ettiler.
• Yol, muayene, yeme-içme, gezme-tozma falan 4500₺ tuttu.
Mülakat kısmı:
• Belgeler son güne kalmasın diye iki üç gün öncesinden tamamladım. Sadece banka dökümü alırken ıslak imzalı, kaşeli çıktı vermek istemeyen bir Finansbank memuru can sıktı. O anda da forum üyleri yönlendirme yaptılar. Başka bir şubeden uygun belgeyi aldım.
• Belgeler sıkıcı düzeyde basitti. Hiç yurtdışında yaşamadım, evlenmedim-boşanmadım, çocuğum yok, askerlik yaptım, polislik bir durumum hiç olmadı, hiçbir davaya müdahil olmadım. İsim-soyadı değiştirmedim, yeni pasaport bile çıkartmadım. Malım mülküm var. Yani çoğu belge zaten e-devletten alınan belgelerdi. Bunların çıktısı, banka dökümü, tapu, fotograf, sağlık raporu ve nakit 330$. Hepsi bu.
• Hazırlıkla ilgili tek pişmanlığım var. Banka hesabımda daha çok para görünsün diye birsürü (hiç de hazzetmediğim) atraksiyona girdim. Yok ek hesaptan para çekme, yok kredi kartından nakit çekme, sağdan soldan emanet para alma gibi. Forumdan gayrımenkul ve ruhsatın da para yerine gösterilebildiğini öğrenmiştim ama işte içim rahat olsun diye hem malı mülkü göstereyim hem de $15K nakit göstereyim diye kastım. İstanbul’da iki evim var onlar ve 11500 dolar ile mülakata girdim. Uzatmayayım...
• Sabah 8 civarı Ankara’ya vardım. İstanbul’dan otobüsle gittim. Giderken otobüs iyi de dönüş trafik yüzünden işkenceye döndü.
• Forumda çok adı geçen Kaktüs’te biraz dinlendim. 9:15 randevusu için 9 gibi sıraya girdim. Bütün metalleri havalimanında çalışmanın verdiği alışkanlıkla ayırıp Kaktüs’teki emanet çantamda bıraktım. Kemeri bile.
• Herkesin anlattığı güvenlikten geçtim. Havalimanından alışığım zaten. Tek ilginç bulduğum şuydu. Biz Amerika uçağına ayakkabıyı arattırmadan almayız. Burada gözlüğümü çıkarttırdılar ama botumu çıkarttırmadılar. Enteresan geldi bana.
• Düşündüğümden küçükmüş konsolosluğun bize bakan kısmı. X-ray odası bir evin salonundan küçük. Tek sıra var. Neyse hep merak ettiğim salona nihayet girdim. Forumda betimlendiği üzere banka şubesine benziyor. Yer Elazığ’ın bordo vişne mermerleri, duvar sarı-bej tonlarında duvar kağıtları kaplı. Biraz sıkıcı geldi bana. İçerisi çok kalabalıktı. Salondakilerde bariz bir heyecan-streshali hissettim. Bu beni biraz rahatlattı dersem beni kınamayın lütfen. Çünkü mülakatta heyecanlanıp paniklerim diye endişe duyduğum için kendimi biraz ayıplıyordum o an.
• Herşey iki saat kadar zaman alsa da bunun çoğu beklemeyle geçiyor. 7 numaralı bankoda 330 dolar ödeme sırasının gelmesi 20 dakikadan fazla sürdü. Orada nakit getirmenin faydasını gördüm. Bunu da forumdan öğütlemişlerdi zaten. Haklılarmış. Kredi kartı ile ödemeyi tavsiye etmiyorum. Hem sıkıntı çıkıyor hem de kur çok farklı. Para üstünü dolar olarak ödüyorlar.
• Belge teslimi sırası gelince talihsizlik eseri yetkinliğinden şüphe ettiğim bir bankoya denk geldim. Sanırım 9 numaraydı. Görevli Türk hanımablanın mikrofonu ve hoparlörü çalışmıyor. Kalın camın ardından da ne dediği çok anlaşılmıyor. Duyabilmek için belgeleri verdiğimiz camın altındaki dar aralığa eğilmek zorunda kaldım kaç kere. Birkaç kez de hanımabladan söylediğini tekrarlamasını istemek zorunda kaldım. Neyse belgeleri istediği sırayla verdim. Evli olup olmadığımı ve eski vizemin olup olmadığını birkaç kez sordu. Beni test etmek için değil sistematik çalışmadığı için sorduğundan eminim. 13 yıldır havaalanında pasaport vize kontrol ediyorum ve dağınık bir memur görünce anlarım (küstahlık saymayın lütfen). En son mülakatı hangi dilde istediğimi sordu. Tercih lüksüm olursa türkçeyi seçerim dedim. Daha rahat konuşabilmek için. İngilizce konuşabiliyor musunuz dedi. Evet deyince direkt İngilizce mülakat yazdı. Türkçe için ısrar edenlerden bıkmış gibi geldi bana.
• Neyse bu kısmı da atlatıp mülakatı beklerken biraz yapılmakta olan mülakatları izleyeyim dedim. 2 numaralı bankodaki sarışın beyabimiz sadece türkçe mülakat isteyenleri alıyordu. 3-4-5 numaralarda da genelde ingilizce mülakat isteyenleri gördüm. Türkçe ya da Farsça isteyen denk gelirse arkadan yardım istiyorlardı. 3 numaradaki hafif çekik gözlü asya orjinli 35 yaşlarındaki hanımabla nedense hoş göründü bana. Keşke onunla mülakata girsem dedim. Birkaç dakika sonra sıkılıp çevredeki profillerle ilgilenmeye başlamışım farkında olmadan. Gerçekten de çok rengarenk insan profilleri vardı.
• Heyecanlanır mıyım diye endişe ederken tuvalete gideyim dedim. Benim sırama (231.) çok vardı. Enteresandır tuvaletten çıkınca resmi olarak Amerikan topraklarına hacet gidermiş olmanın verdiği verdiği saçma çokuksu tatminle midir nedir heyecan kalmamıştı. Tuhaf yani... Öyle ki çıkışta mülakat bankolarının karşısındaki Manchester City maçına dalmışım. Az kalsın sıram geçiyordu.
• Forumda bahsedilen sarışın orta yaşlı, herkesin pozitif bulduğu hanımabla denk geldi. Selamlama faslında sanıyorum karşısındakinin ingilizce seviyesini tartıyorlar. Sağ elimi kaldıtıp yemin ettirdi. Amerikan filmlerindeki mahkeme sahneleri gibi aynen... Parmak izi ilşemi bitmeden soru sormaya başlamıştı bile. Çok yüzeysel ve basit sorular sordu. Yine forumdan aldığım ipuçlarıyla çok kısa, sadece sorulan soruya cevap verir tazda konuştum. Ne iş yaptığımı sordu. İstanbul Havalimanında Gözen güvenlik isimli bir firmada security agent olarak çalıştığımı söyledim. Ne kadar zamandır bu işi yaptığımı sordu. 13 yıl dedim. Amerika’da nereye gitmek istediğimi sordu. New Jersey dedim. Tanıdığım biri var mı diye sordu. Akraba ve yakın arkadaşım yok ama pekçok eski iş arkadaşım var dedim. Orada ne iş yapmak istediğimi sordu. Başlangıçta survival işler yapıp adaptasyon sürecinden sonra real estate broker lisansı almak istediğimi söyledim. Her cevabımdan sonra da hafifçe “hmmmm”layıp yine hafifçe başını sallıyordu. Bu arada da bilgisayardan ds260 bilgilerimi kontrol edip vizeyi düzenliyordu. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra ise vizeyi onayladığını ve beş gün içerisine ulaştırılacağını söyledi. Hepsi bu mu yani dedim. Anormal kısa sürdü çünkü. Evet bu dedi. Teşekkür edip ayrıldım.
• Boşuna endişe etmişim. Daha önce milyon kere interview yaptım iş icabı ama hiç kendim girmemiştim.
• Dönüş için hemen otogara doğru yola koyuldum. Tam 11:00’de işim bitmişti. 12:30 otobüsüne yer buldum. Ertesi gün mesaim olduğu için hemen ayrıldım trafiğe yakalanmamak için. Ama tabi ki yakalandım.
• Zamanı olanlar için birsüre Ankarda’da beklemek daha doğru. Yanlışlık olduysa konsolosluğa geri çağrılanlar olduğu yazıyordu forumda
Ufff kısa kısa not yazayım demiştim çok uzun bir yazı olmuş. Affedersiniz. Sonraki gün ptt kargoya pasaportun tesim edildiğini öğrendim. İkinci gün ise posta şubesinden kargoyu şahsen alabileceğime dair mesaj geldi. Ama maalesef havalimanındaki kar fırtınası krizi sebebiyle işten izin alıp gidemedim. Hafta başına kaldı.
Bu neredeyse bir yıla yaklaşan rahatsız edici bekleme sürecinde forumdan çok faydalandım. Özellikle bu “mülakat deneyimleri” başlığına bayılıyorum. Emeği geçenlere teşekkürü borç bilirim. Hakkınız ödenmez.