28 Ocak 2025 Salı günü Ankara ABD Büyükelçilik'te 08:00 randevulu görüşmemiz vardır. Güvenlik kontrolü-giriş kaydı-parmak izi vs. derken 08:30 gibi mülakata hazırdık. Oğlum 11 yaşında. Ondan parmak izi almadılar. Eşim ve oğlum ile başvurduk. Vizemiz onaylandı evet ama bizi biraz gerdi. Aşağıda detaylarını anlatıcam. CEAC sisteminde hala Approved olarak gözüyor. Bekliyoruz bakalım pasaportları.
Sürece geçmeden önce düşmek istediğim önemli bir not var; Evraklara bakmıyorlar vs. diyor herkes. Bende buna istinaden evrak falan götürmeyecektim. Nasılsa bakmıyorlar diyerek. Ama yine de ne olur, ne olmaz diyerek bir kaç evrak götürdüm. (Araba ruhsatları - hepsi şirket üstüne- , tapular -kendi adıma-, şirketin banka hesap dökümleri - şahsi hesapları koymadım - ve şirketin resmi evrakları)
Öncelikle 7 numaralı bankodaki - bankolar değişiyor mu bilmiyorum, belki sonra bu arkadaş başka bankoda karşınıza çıkabilir - biraz turuncuya çalan sarışın, genç bir erkekti. Biz kayıt, parmak izi işleri için beklerken ilk o başlamıştı mesaiye. Bankosunda ki hoparlörü de son ses açmıştı. Herkes mülakatı dinleyebiliyordu. Bu biraz rahatsız edici açıkcası. - Sonradan gelen diğer bankodaki görevlilerin hiç birinden o kadar yüksek ses çıkmıyordu - Biz mülakat sırasına girdiğimizde diğer bankodakilerde mülakatlara başlamışlardı. O arkadaşa gelmek istemedim çünkü bizden önce aldığı mülakatların çoğuna red verdi. Fakat, ona denk geldik tabi ki
Hiç dil tercihimizi sormadan, doğrudan mülakata Türkçe başladı ve Türkçe devam etti. Türkçesi de oldukça iyiydi. Önce klasik sorular ile başladı. Niye gidiyosunuz, kaç gün kalcaksınız vs.
G (Görevli) - B(Ben) - E(Eşim)
G: Amerika'ya neden gitmek istiyorsunuz?
B: Eşimin kuzeni ve ailesi Virginia'da yaşıyor. Onları ziyaret etmek, yaz tatilini değerlendirmek ve şirketimin 2.yılını başarıyla tamamlamasını kutlamak istiyoruz.
G: Şirketiniz ne üzerine?
B: Enerji depolama sistemleri üretiyoruz.
G: Kaç kişi çalışıyor?
B: Şuanda 6 kişi.
G: Teşekkürler - ekrana dönüp bi yukarıdaki ekrana bi aşağıdaki ekrana bakıyor.
G: -eşime yönelerek-Behlül sizin kuzeniniz mi oluyor?
E: Hayır, kuzenimin eşi.
G: - Tekrar ekrana dönüp bişiler kurcaladı.-
G: Kuzeninizin ismini ve sadece doğum yılını kağıda yazar mısınız? - bankodan bir kağıt uzattı -
E: - kağıda kuzeninin adını ve doğum yılını yazdı ve geri verdi -
G: -Yine ekran, çok çalışıyorum, inceliyorum modu-
G: Behlül Bey'in doğum yılı nedir?
E: Yılını bilmiyorum ama xxx yaşında.
G: Tamam!
G: - yine ekran, "hmm ok" nidaları, birader biz çok iyi inceleriz modları -
G: -bu sefer bana dönüp- Davet mektubunuz var mı?
B: Hayır, davet mektubumuz yok. - Bunu derken evrakların karıştırıyormuş gibi bir refleksle elim dosyaya gitti -
G: Siz dosyayı bana verin!
B: Buyrun, tabi ki!
G: -Dosyayı açtı, evraklara göz ucuyla baktı.-
G: Sizi biraz bekleteceğim!
-Mikrofonu, bankoyu kapattı, sandalyesini de aldı ve arkaya doğru yollandı. -
- Bu arada biz banko önünde oğlum, ben, eşim endişeli ama belli etmemeye çalışan bir duruşla, sus pus, arada offf'layarak bekliyoruz. Oğlum bana bişiler sormaya çalışıyor sessizce, ben de şşş falan diyorum. Eşim göz ucuyla beni kesiyor, suratıma bakıyor, acaba ben gergin miyim diye? Benim gerildiğimi görse, kendisi panik atak yaşayacak
Biliyorum ki orada kamera var, mikrofon var ve her konuşmamız, hareketimiz kayıt altına alınıyor, hatta ispatlayamam ama arkada muhtemelen evrak falan bakmadı, kameradan bizi izledi görevli arkadaş
-
G: -Elinde evrak dosyası ile geri geldi- Beklettim sizi kusura bakmayın.
B: Yoo, sorun değil - heyecandan sesim "bir tek dileğiiim var" derken detone olan adam gibi içeri kaçmış -
G: - Evrakları toparlıyor ve ekrana bakıyor tekrar. -
B: - İç sesim - Yeter ulan artık, reddet de gidelim....
G: - Dosyayı topladı, klavyede çıt çıt bişiler yazdı - kesin ahaha nası gerdim ama diye falan not düştü dosyaya - Dosyayı eline aldı, eli pasaportlara doğru gitti, onları düzeltti.
B: - İç Sesim - Aha reddetti. Ohhh mis, şimdi uğraş dur.
G: Seyahat masraflarınızı kim karşılayacak?
B: Kendi bütçemden karşılayacağım.
G: - Pasaportları kenara koydu, onaylandı kağıdını aldı ve dosyala birlikte bankoda bana uzatarak - Vizeniz onaylandı. 5 gün içinde pasaportlarınız PTT ile gönderilecek.
B: Tişikkirler sipirmin.
Elçilikten çıktıktan sonra
E: Ohaa ya, böyle bişi olamaz. Adam bize resmen gerilim filmi çekti.
O: Baba ben kalpten gidiyodum az daha.
B: En yakın tuvalet nerde?
Süreç bu şekilde bitmiş oldu. Ama amaç nedir, neden böyle bir muamele gördük bilmiyorum. Evraklara gerçekten baktı mı bilmiyorum. Ama şunu biliyorum, Ankara'nın en zor görevlisi ile muhtemelen mülakat yaptık. Gerçi benden hemen önce bir anne ve 4-5 yaşlarındaki kızına 20sn içinde "vizeniz onaylandı" dedi. Ama bizi baya zorladı, canı sağolsun.
Şimdi "Approved" durumundan "Issued" durumuna geçmesini bekliyoruz. Sonrasında da pasaportları gönderirlerse şahane. Çalmadılarsa pasaportlarımızı problem yok