Selamlar, 26 Mayıs 2022 tarihinde onaylanan vize sürecim hakkındaki kendi deneyimlerimden bahsedeceğim, müsaadenizle...
Umarım benim gibi öncesinde kaygı ve endişe yaşayan kişiler için bir rahatlama ve/veya daha önceki okuduğu deneyimlerden farklı bir fayda yakalayan olursa ne mutlu. Bu sebeple mümkün olduğunca kelimelerden kısmadan anlattım.
Unganlar Sağlık Muayenesi Deneyimim;
Biliyorsunuz sağlık birimine giderken covid-19 testi istenmekte ve şayet pozitif çıkması halinde 14 günden önce tekrar randevu alınamaması gibi bir durum da hesaba katılarak alınması gereken Unganlar randevumu (biraz da riske atarak) bitmek üzere bir projede çalışmaya devam ettiğim için mümkün mertebe olabildiğince en geç sürede işten ayrılabileceğim bir süreye denk getirerek mülakat tarihimden bir hafta öncesine aldım. Bir gün öncesinden YHT (Yüksek Hızlı Tren) ile yaklaşık 3,5 saat süren tren yolculuğunun ardından Ankara'da ki yakınımın yanına, kalmaya gittim.
Sürece dair adımları araştırırken "YeşilKartForum" sayesinde birçok bilgiye ulaştığımızdan, öncesinde konsolosluk ve sağlık biriminin adreslerini haritadan inceleme fırsatı bulmuştum. Ancak her ihtimale karşı ertesi gün gideceğim rotayı kontrol edip metrodan sonra binebileceğim otobüsleri vb gibi bilgileri de içerecek şekilde kendime ekran görüntüsü aldım. Daha önce Ankara'da bulunan bir projede çalışırken temin ettiğim "EGO AnkaraKart", ulaşım kartına gerekli yüklemeyi yaptım. Gelmeden önce hazırladığım evraklarımı düzenledim.
Benim için en karar vermesi güç olaylardan bir tanesi bu gibi durumlardır diyebilirim. Ne demek istiyorum? "Ya şu da gerekirse, ya bu da lazım olursa" diye diye kalınca bir dosya hazırlamıştım. İçini gösteren fermuarlı bir kılıf içerisinde hem ayrı ayrı föylerde (şeffaf dosyalarda) koyduğum evrakların bir de toplu halde istenirse diye tek bir föy içerisinde bulundurduğum dosya vardı elimde. Ayrıca istendiği sırada hızlıca ve bulmakta güçlük çekmemek için de küçük küçük postitlerle kenarlarına yazmıştım örneğin; "DS260 Onay", "AIS" gibi ve buna ek olarak Unganlar'a bahsetmekte tereddüt ettiğim (duruma göre çıkaracağım ya da bahsedeceğim) önceki tetkiklerimin olduğu bir dosya daha.
Herneyseki planlamanın faydalı ancak her zaman birebir tutmadığı durumlar üzerine rahatça düşünmek ve düşünürken de stres atmak, heyecanımı yatıştırmak ve belki de olası olumsuz bir durumla da yüzleşebilme gibi duygularıma fırsat verebilmek adına 18 Mayıs 2022 09:15 randevuma, sabahın 7'sinde bindiğim metroda geçirdiğim süre yetmemiş olacak ki (önceki gün planladığım metrodan indikten sonra bineceğim otobüs yerine) yürüyerek gitmeye karar verdim. Giderken de aynı istikamette olan büyükelçiliğin bulunduğu bölgeden geçerek (bir aksilik yaşamamak için bahsi geçen girişin yapıldığı 2 numaralı kapıyı şimdiden görmek ve) mülakat günü bir aksilik yaşamamak adına yoldan vs emin olmak istedim. Keza yolda tekrar formun telegram grubunda arama yaparken Unganlar'ın istediği evrakları tek tek yazmış geçmiş bir yazıya denk geldiğimde önceki bahsettiğim karmaşıklıktan (bir üst paragraf) anlık olarak bir kurtulma hissiyle rahatlayarak önceki tetkiklerim vs gibi gereksiz bilgilerden sıyrılmaya gönül rahatlığıyla karar verdim (daha sonra "keşke bahsetse miydim, şunu da söylese miydim?" vb gibi kaygıların beni tekrar rahatsız edeceğini bilmeden vicdanım rahat olarak). Şunu eklemek isterim ki burada ki sorun çok ciddi bir sağlık sorunu yaşamış olmaktan ziyade belki de olumlu sonuçlanacak süreci belki de ufacık bir hatayla, bilgi kirliliğiyle vs olumsuza dönüştürme kaygısı. Sebebi ise az sonra daha net ifade edebileceğim.
Kan aldıracağımı bildiğimden (böyle bir uyarıyı okumamış olsam da her ihtimale karşı) aç olarak gittiğim Unganlar'a yaklaşık bir 15 dk önce girdim. Hangi uyruk olduğunu anlamadığım (görünce nedense TR'de üni. öğrencisi gibi bir hisse kapıldığım) İngilizce iletişim kurulan genç bir birey vardı.
Maskemiz takılı olarak önce evraklarımı almaları için işlem yapacak görevlilerin masalarının önünde yer alan koltuklarda (bekleme salonu aynı yer, tek odanın içi) bir süre beklememi isterken alacakları evrakları söyleyerek hazırlamamız istenmekte.
Hazır olan evraklarımı verdim;
- Pasaport,
- DS260 Onay Sayfası,
- Covid-19 Test Sonucu (Son 48 saat içerisinde yaptırılmış),
- Covid-19 Aşı Kart
Verdiğimiz evraklarla onlar işlem yaparken yine bekleme koltuklarına yönlendiriyor, tekrar çağırdıklarında ise tekrar Unganlar'a uğramak üzere (Unganlar 4. katta) 3. ve 5. katlarda olan Düzen Laboratuvarına ve orada da aynı şekilde Pasaport ve imzalamaya devam edeceğimiz sağlık tetkiki evrakımızla yönlendirilmeye devam ediyoruz. Unganlar'da olduğu gibi Düzen Lab'da da önce evrakları alıp kaydı bilgisayara girene dek yine önlerinde ki koltuklarda beklemenizi istemekte, akabinde size çıkan ödemeyi almak ve yanınızda gezdireceğiniz evrakı ve pasaportu vermek için tekrar sizi çağırmakta. Burada seçtiğiniz para biriminde size çıkartılan ödemeyi yapıyorsunuz. Ancak para üstü TL verilmekte. 47,5 dolar ödeme yaptım. (Merak edenler için 50 dolar verdim. 2,5 dolar para üstünü 39,25 tl olarak aldım.
Akciğer filmi çekilirken (öncesinde kadınlarda direkt hamilelik sorulmakta) uzun ve kalın bir önlük giyinilmekte (önlük içinde üst bölgede bir şey olmaması isteniyor), kan aldırılırken ise alan kişiye tam olarak ne yapmam gerektiğini sorsam da (yine bir şeyleri yanlış anlıyor olsam gerek ki) yine işe yaramadı; yaklaşık kaybolması 10 günü bulacak, kolumda koca bir doku altı renk değiştiren morluğum oldu. Bu arada gerçekten iğneden vs korkanlar var ise de şunu eklemekte fayda var aslında iğne yapılırken acımıyor (eskiden korkuyordum şuan hobi olarak fobi edinmiş gibiyim) ben sadece yapılırken bakmamayı tercih ediyorum ve kolumu sıkmak, kaldırmak, pamuğu bastırmak vb gibi sebeplerden de yeşil-sarı-mor gibi renk değiştirerek kan toplanmasına sebep olunabileceğini düşündüğüm için her seferinde sormuş bulunuyorum. Herneyse!
Yaklaşık 1 saat içerisinde tüm işlemlerimi tamamlayıp yanımda gezdirdiğim imzalı sağlık evrağım ve pasaportumu terkrar vererek 12:30 doktor muayenesi için geri gelmem üzere Unganlar'dan uğurlandım.
Sabahki kahvaltıyı atlamamın öncesinde, yakın zamanda kendimi uzun süreli açlığa alıştırmayıp birden bire yeme-içme arasına mesafe girmesi, Kocaeli-İstanbul’dan daha farklı bir (sabah 13 santigrat dereceyi gösterirken öğlen 27 santigrat dereceyi gösterebiliyor, enteresan bir hava var; aynı zamanda hem tişört giyinen, hem üzerine hırka ve hem mont giyinen farklı tercihlerde kişilerle sabahın erken saatlerinde metrodaydım) hava şartı ile başıma hem güneş geçti, hem de rüzgar yedim, bundan sonrası her bulunduğum yerde (önceki gün yoldan geldiğim için erkenden uyuyup uykumu almış olmama rağmen) olabildiğinde oturabildiğim her yerde hemde uyukladığım bi iki saati geçirdiğimi biliyorum.
Yine yaklaşık 15 dk civarı erken döndüm. Bu defa 10-15 yaşlarında çocuklu Türk bir aile ile yine Türk genç bir çift vardı. Unganlara kıyasla Laboratuvar çok daha kalabalık ve yabancı uyruklu gördüğüm yer oldu. Fakat laboratuvarda ki bu durum etki etmezken; ne çok bekletildim, ne de olumsuz bir durumla karşılaştım, Unganlar'a dönüp öğleden sonra beklemek açıkçası daha sıkıcı geldiğini söyleyebilirim.
Doktor muayenesine girmeden önce çağırdığında gözlük ve maskeyi anlık olarak çıkarmamı isteyip veznenin her iki tarafın da masaüstüne yerleştirilen küçük kameralardan biriyle (webcam ile) fotoğrafımı çekti. Ve;
5. TR Aşı Kartı
6. Tedavi ve İlaç sürecindeyseniz bunlarla ilgili belge
Vereceğim bir belge olup olmadığını sorduğunda E-Nabızda yaşım sebebiyle aşı kartımın görünmediğini, ailemin de saklamamış olduğunu ancak; (önceki tetkiklerimin olduğu dosyadan bir tek ayırmış olduğum) “tetanos kartımı” gösterdim. Doktora sorarak emin olmak üzere teslim aldı. 250 dolar ödeme yaptım. Bir süre sonra içeriye alınana dek doktor muayene odasına götürüldüm. Boy-kilo ölçümü yapıp evrağıma bilgileri girerken, bana bilgi vermeye devam etti ve önden bağlayabileceğiniz oldukça ince bir önlük verdi (iç çamaşırınız kalacak şekilde önlüğü giyinmeniz isteniyor, merak edenler için çoraplarımı çıkarmamıştım, doktor sonradan çıkarmamı da istemedi). Muayene yatağında oturarak doktoru beklemeye koyuldum. Yatağın başındaki duvarda asılı bir broşürde hem önlüğü nasıl giymemiz istendiği hem de muayenede değerlendirilecek bazı kriterlerden bahsediyordu. Doktor muayene odasında da bir süre daha bekledikten sonra koridordan gittikçe yaklaşan topuk sesi ile doktorun geldiğini anladım. Doktor Handan Ungan gelir gelmez maskeyi indirmemizi istemekte ve kısaca bir yüzümüze bakıp maskeyi tekrar takıyoruz ve herhangi bir hamilelik durumu olup olmadığını sorarak uzanmamızı istiyor.
Muayene etmeye başlarken sağlık kaydına gireceğini düşündüğüm standart soruları sordu;
-Daha önce hiç ameliyat oldunuz mu? -Hastahanede yattınız mı? -Tedavi görüyor musunuz? -İlaç kullanıyor musunuz?
-Kalp -Akciğer -Tansiyon -Şeker (hepsini ayrı cümlelerde sormakta) hastalığınız var mı? -Tiroit hastalığınız var mı?
-Kendine zarar vermeyi düşündün mü? -Başkasına zarar vermeyi düşündün mü?
-Vücutta derin/kalıcı vs yara-bere, -Dövme -Piercing var mı? (“Burnunda olduğunu gördüm” diye ekleyerek) Başka yerinde var mı? Bu arada sorularla birlikte vücut kontrolünü gerçekleştirdiği için verdiğiniz cevaplarda kısa ve net olunduktan sonra hızlıca tamamlanacaktır da. Sonuçta oraya sohbet etmeye gitmiyoruz, her ne kadar öyle yönelttiği sorular olsa da sonuçta işini yapıyor ve üzerine yüzlerce dolar almaktalar.
-… vb soruların ardından “artık oturabilirsin, aşılarını yapmaya başlıyorum” diyerek bu sefer biraz daha farklı sorular yöneltmeye devam etti.
Bu kısım resmi soruların bittiği ve muhtemelen aşı faslında vakit geçirmek için (daha çok sohbet eder gibi yansıttığı) sorulardan fakat yine de bir şekilde (örneğin psikolojik vd gibi) ölçme-değerlendirme olabileceği unutulmadan dikkatli olmaya devam edilmesi gerekerek;
-Çeşitlilik vizesiyle Amerika’ya gidiyorsun, kaçıncı başvuruda çıktı? gibi bir-iki kişisel cevaplı soru derken ertesi gün 19 Mayıs 2022 saat 15:00’da sonuçları almak üzere oradan ayrıldım. Ertesi gün (19 Mayıs bizde resmi tatil olmasına karşın Unganlar ve Düzen Lab. çalışıyordu) kulağı kesik diye tabir edildiğini duyduğum köşesine kesik atılmış sağlık dosyamı konsoloslukta mülakata yanıma götürmek üzere aldım. Beraberinde ayrıca A4 kağıda siyah-beyaz basılı aşı kartı diye verdikleri bir kağıt (ki bunun üzerinde bize yaptıkları aşılar, bizim varsa verdiğimiz ve kabul edilen aşılar ile covit-19 aşılarını vurulduğumuz tarihler vd bilgiler yer almakta), Akciğer grafisinin cd’si ve (ABD’ye girebileceğimiz son tarih, ABD’de kullanmak için ve tekrar yaptırmak durumunda kalmamamız için saklamak ve hatta çoğaltmamız yönünde öneri gibi bilgilerin verildi) bilgi not kağıda ile pasaportumu aldım.
Unganlar ile Vize Mülakatı Tarihleri Arasında Geçen Dönem;
Unganlar’dan bir hafta sonra gerçekleşecek mülakatımı beklerken evde annemin kağıtsal olarak sakladığı hatıralar arasında doğum tarihimde düzenlenmiş bana ait olduğu anlaşılan “Verem Aşı Kartı” çıktığını öğrendim. Bunu da ABD’ye götüreceğim aşı kartına ekletebiliyor muydum? Bu konuda daha fazla moralim bozulmasın veya takılmayayım diye aklımdan atmayı tercih ettim. Sonuçta geçti, gitti ve dosya elimde diye. Bu defa da “ya gelmeden önce çektirdiğim fotoğrafla ilgili sorun olursa? Örneğin; ölçüleri ya tutmazsa? Fotoğrafla oynanmaması gerekirken bu niye oynanmış gibi duruyor yoksa bana mı öyle geliyor?” derken ben bu sürede her ihtimale karşı bir kere daha vize fotoğrafı çektirerek bu kaygıyı da hafifletmeye çalıştım ve fotoğrafı çiftleyerek yedeklemiş oldum. Ya unutursam diye günler öncesinden telefonumda alarmlar oluşturdum: 05:15, 05:20, 05:25 (aynı saat içerisinde erteleme vs yine yapmıyorum ki uyku haliyle basarsam hepsinin birden iptal olma durumu olmasın, birinden biri çalsın vs derken bir aksilik olursa diye de önceki gece evdekilerden bir telefon daha alarak onu da kurdum. Son kez iç gösteren kalın dosya kontrolü (ayrı ayrı ve toplu halde bulunan hazır evraklarımı bir de ekstra ataşlarla biraz daha kategorilendirdim). Sabahın çok erken saatinde vakit kaybettirmemesi ve unutmamak bir araya getirdiğim tüm eşyalarımı hazırladım ve kullanacağım yere taşıdım (utanmasam diş fırçama macun bile sıkacağım, o derece) Ertesi güne süper hazırım! Huzur içinde uyuyabilirim derken uykum bir daha gelmemek üzere öyle bir kaçtı ki tüm geceyi 1 dk bile uyumadan sabah ettim. Üstelik uykumun kaçmasına sebep aklıma gelen konu beni öyle bir daraltmış, bunaltmıştı ki o ruh halinden bir süre çıkamadım.
ABD Büyükelçiliği Vize Mülakatı Deneyimim;
26 Mayıs 2022 08:00 randevum için yaklaşık 40 dk sürecek metro yolculuğunun ardından Unganlar’a giderken bölgeye göz atarak, “YeşilKart Forum” ve telegram grubunda varlığını öğrendiğim konsolosluğa ve karşısında yer alan “Kaktüs Kafe’ye” saat 07:00 civarında vardım. Saat 10 falan geçiyordu ve 2 kişi üzerinde “Gate 2” yazılı kapı önünde sırada bekliyordu. Ben cafeye girip emanet bırakıp, son hazırlıklarımı yapıp (sorun olmayacağını öğrenmeme rağmen x-ray’den geçerken girişte oyalanmama neden olmaması adına kemer ve kol saatimi çıkarıp, sadece gömleğimin bir cebine vize ücretimi alıp) çıkana dek sırada eşler de dahil (kim eş-değil ayırım yapmaksızın) yaklaşık 12 kişi oluşmuştu (saat 20 geçiyordu). Bu arada beklemeye devam ederken maskemi unuttuğumu fark edip, sıradan ayrılıp, cafeye gidiyor, alıp gelirken; bu defa kimlik kartıma ihtiyaç olur mu? deyip bu defa da (yine sorun olmayacağını öğrenmeme rağmen yanıma bozuk paranın olmadığı küçük bir cüzdan alarak kimlik ve kartlarımı içinde bulundurabileceğim küçük bir cüzdan alarak işi çözmektense ben yine gömleğimin öbür cebine de sıkıştıracağım emanet sıra kartım ve)kimlik kartım ile hesap kartımı yanıma alarak döndüm.
Bu seferde bir polis memurunun sırayı dolaştığını gördüm derken duyacağımız şekilde “beklerken buradan görüntü almayın, fotoğraf veya video çekmeyin” deyip hoop tam benim önümde durup “mesela aranızdan biri buranın fotoğrafını çekmiş” dedi. Ve bana direkt “hanımefendi sen buranın fotoğrafını çekmişsin” deyince anlık bir şok yaşayıp “nerede, ne zaman” vs dedim. Ancak “yaklaşık 1 saat önce” deyince, ben de “evet çektim ama burada değil, ben cadde üzerindeyken çekiyordum” desem de “içeriden bana haber geldi, sen çekerken görüntülenmişsin” dediği ve “telefonun neredeyse getirt ve sil” deyince, hem yavaş yavaş kapıdan girenlerin olduğunu farketmemin telaşı ile hızlıca girdiğim emanetlerimin olduğu kafeye; bu sefer polis nezaretinde geldim, telefonumu almam gerekiyor deyince onlar birçok konuda olduğu gibi hemen anladılar fotoğrafla ilgili bir mesele olduğunu ve gayet ılımlı yaklaşarak hemen “sorun olmaz, sen götür yanlarında sil, sildiğini görsünler” diyerek telkinde bulunup, rahatlattılar o an. Polisin yanına döndüm, önce telefonumdan görüntüleri açıp, “bakın ben burada cadde üzerinde konsolosluğun köşeden döndüğümde çektiğim pasaportum” ve “özellikle duvarda ‘bölgede fotoğraf-video yasağı levhası’ bulunmadığını” belirterek karşısında görselleri sildim. Bu arada 2. numaralı kapı caddeye paralel konumda yer almakta. Tekrar sıradaki eski yerime döndüm. Bu arada sıramın arkasındaki beyefendi de her seferinde benim sırada bıraktığım yerime geçmeme dair en ufak bir olumsuz tavır sergilemediği için ayrıca minnettarım. Bu yaşanan hadise daha girmeden AP sürecine sebep olur mu? “Sadece bu sebeple de olsa bana içeride zorluk yaşatırlar mı?” diye seslice kaygılarımı dile getirirken ben, herkesin türlü türlü endişelerinin olabildiği önümdeki Türk genç çift ile arkamdaki Türk beyefendi anında “hayır, herkesin başına gelebilir, dert etme” vb diyerek anında kaygıma son vermeme yardımcı oldular, sağ olsunlar. Bu arada saat 40-45 falan geçiyordu, tam olarak mülakat saatimiz gelmekteydi ancak henüz saat gelmeden içeri alınmalar başlamıştı. Ön taraftan tek tek bazen çift olacak şekilde kapı girişinde üzerinde küçük bir Amerikan bayrağının olduğu kurşun geçirmez yelekli Türk olup olduğunu anlamadığım bir görevli kırmızı çizginin gerisinden sıradakileri çağırmakta ve daha ilk kapı aralığındayken önce pasaportumuzu görmekte. O pasaportumuza bir kağıt yapıştırıp bize numara verirken herkes için aynı olan ister İngilizce-ister Türkçe kısmını doldurabileceğimiz ve başkalarına önceki gün mail atıldığı yazılan fakat bana mail olarak gelmeyen, ki zaten mail olarak gelse de onu çıktı olarak götürdüğümüzde almayıp orada tekrardan doldurmamızı istedikleri söylenen 3 soruluk covid-19 formunu; hepsini “hayır” işaretleyerek (gelmeden önce pozitif biri ile temas ettin mi, son günlerde ateşlendin mi?) doldurup tarih-saat-imza teslim ediyoruz aynı görevliye ve hemen önümüzde duran; x-ray den geçeceğimiz camekanlı odanın kapısından da yine içeride olduğunu gördüğümüz başka bir görevli tarafından çağrılana dek bekliyoruz. Zaten öncesinde girişte sorun yaşamayayım diye metal içeren her şeyi çıkarmış sadece saçlarıma takılı birkaç tel tokam vardı. Bunlar da sorun yapmamakta keza yapsa dahi çıkarması kolay. Asıl takıldıkları nokta ve beklenen şey konsolosluk önünde sırada beklerken işaretledikleri kırmızı yer çizgisinden itibarek (burada duvarda uyarı levhaları da mevcut) elektronik hiçbir aletin olmaması (soranlara karşı sözlü olarak flash bellek olmasın dediklerini duydum ve tabi çakmak) Bu bölümden de çıktıktan sonra asıl yere ulaşmak için yolu takip etmemiz yetiyor aslında. Yalnız tüm kapılar oldukça ağır. 3. ve son kapıdan da girdikten sonra asıl vezne ya da gişe diyebileceğimiz yerlere arkamız dönük dizayn edilmiş bekleme koltuklarının yer aldığı kısıma bizi danışmadaki (2 adet vize fotoğrafı bulundurup bulundurmadığımı da soran/hatırlatan) beyefendi ve hanımefendi biri yönlendiriyor ve elimize sonradan geri alacağı bilgi notunun yer aldığı bir kağıt tutuşturuyor. “Lütfen aşağıdaki durumları karşıladığınızdan emin olun. Lise diplomanız olmalı. Veya son 5 yıl içerisinde 2 yıllık eğitim geçmişiniz ya da aktif fiili çalışma hayatınız olmalı. Kendinizi devlete yük olmayacak şekilde finanse etmeye hazır olunmalı” tarzı. Banko numaraları duvarda hızlı yanıp sönüyor. Gözümüz boş boş birinde çizgi film diğerinde başka bir kanalın oynadığı televizyona kayıp bir banko numaratörlerine doğru kayıp duruyor. Son düşünceler artık, son aşama. Etrafımda ön sıralarda gördüğüm yabancı uyruklu bir çiftin olduğunu gördüm, daha sonradan giren çocuklu Türk bir aile, yine Türk genç eşarplı bir hanım. Bekleme salonu kalabalık hissettirmesine rağmen hem Türkler daha çoğunlukta gibi ve kısa süreler içinde aynı numaralar yanıp ilerlemeye devam ediyordu. Tüm bölümlerin camekanlı, altında (dosya-para vs gibi) bir takım aldı-verdi yapılabilinecek kadar bir boşluğun bulunduğu, küçük bir hoparlör ve mikrofon olan sıra sıra dizili bölümler (banko-gişe-vezne her ne ise adı) 1-7 arası bölümler girişe bakan tarafta, bundan sonrası köşeyi döndükten sonra yer almakta.
- Numaramın yandığı 7 numaralı bölüme sıra numaram ile pasaportumu vererek, tam para götürdüğüm 330 dolar ödememi yaptım.
- Numaramın yandığı 10 numaralı bankoda istedikleri evrakları (aralarında e-devletten alınan en eski evrak maksimum 14 günü geçmeyecek şekilde alındı) verdim ve bu sırada sorduğu soruları yanıtladım, sırasıyla;
-Sağlık Dosyası (Unganlar’dan getirdiğimiz kapalı sağlık zarfı)
-Sabıka Kaydı. Başka bir evrağı istemeden sorduğu soru “Daha önce hiç yurtdışına çıkıp çıkmadığım”
-Nüfus kaydım (bekar olduğum için evrağı e-devletten çıkarırken “kendisi” statüsü ile nüfus kayıt dokümanı aldığımı fakat yaşım ve hiç evlenmemiş olmam dolayısıyla beraberinde bir de (benim dışımda sadece anne ve baba bilgilerimin göründüğü) “aile” olarakta çıkarttığımı belirterek ikisini aynı anda uzattım.) Daha önce hiç evlenip evlenmediği sorarak teyit etti.
-Bir adres girmesi gerektiğini belirterek ABD adresi istedi. Daha önce “YeşilKartForum” ve telegram gruplarında vereceğimiz ABD adresi ile ilgili dikkat etmemiz gereken hususları sorgulamış bulamamıştım. Hatta yazdığım kağıdı paylaşarak uygun bir format olup, olmadığı hakkında yardım istemiştim ancak basit bir konu ve anlık orada çözülebilecek bir şey olduğundan belki veya karşılaştığım tek done adres bize ait değilse ev sahibinin isminin başına yazılması tavsiye edilen C.O. ibaresiydi sanırım ki herhangi bir cevap konu hakkında alamamıştım. Ve yine önceden hazırladığım 2 ayrı adres kağıdını göstererek hangisi tercih ettiğini sorduğumda “farketmez, yazıp sana geri vereceğim” dediği için birini seçerek verdim ve işi bitince geri aldım.
-Eğitim Belgesi (e-devletten mezuniyet belgelerimi aldığımı ancak her ihtimale karşı diploma aslı ve fotokopisi de bulundurduğumu fakat aynı Yüksek Lisans Bitirdikten sonra tarih olarak en son Lisanstan mezun olduğumu, dolayısıyla hangisini almak isteyeceklerini sorduğumda doğrudan diploma aslının da yer aldığı gruba gitti eli ve ben de Yüksek Lisans diplomamı tercih ettiğimi söyledim. Mesleğimi sordu. İş Sağlığı ve Güvenliği okuduğumu, İş Güvenliği Uzmanı olduğumu belirttim.
-2 adet fotoğraf (2 ayrı çift olarak hazırladığım fotoğrafları göstererek hangisi formata daha uygun ise onu vermek istediğimi belirtirken, kendisi hangisini istersem verebileceğimi çünkü sadece kendisinin de evraklarıma koyacağını belirtti ve bir çifti seçerek verdim)
Evrak isteme süreci yavaşlamış, bitmek üzere veya sanırım sonlandıracak gibi hissettiğimden unutmamak adına daha önceden hazırladığım evraklar arasından elimde “hesap dokümanımın, ais kaydım ile pasaport fotokopimin” kaldığını belirterek “şimdi hangisini vermeliyim?” diye sorunca hemen istedi;
-Banka dokümanı (döviz hesap hareketlerinin yer aldığı 6 aylık hesap ekstresi ile imza sirkülerini verdim. (Bunda da ortalama 1 senedir peyderpey aylık olarak düzenli döviz alımları gerçekleştirmemin yanında sadece son ay 1 kere, 1 kere de ekstreyi alacağım gün toplu bir para yatırmam oldu.) Birikim sadece bunu yanımda götürecek, döviz hesabıma aktardığım tl hesap ekstresi de almıştım ancak bunda hatırı sayılır bir para bulunmadığından ve yanımda nakit taşımayıp son zamanlarda küçük ödemeler de dahil hesap kartımı kullandığım vd sebeplerden ötürü kafa karışıklığına mahal vermemesi adına sadece döviz hesabımın kaydını vermeyi tercih ettim.)
-Mülakatı İngilizce mi yapacaksın? -Türkçe…
Son olarak elimde kalan evrakları tekrar hatırlattım; pasaport fotokopimi zaten pasaportum orada olduğu için almadı, ais kaydına da gerek olmadığını söyleyerek, diploma aslını sonra geri vereceklerini söyledi. Evraklarımı vermeden önce bekleme kısmında beklerken arkamı döndüğüm bir bankoda camekan ardından boğuk bir ses ve kırık Türkçe ile aksanlı konuşan birini anında duydum ve eşarplı bir hanımefendinin mülakatına kulak kesilmeye başladığımı farketmiş; Türkçe olarak “-İngilizce biliyor musun? -Çok az! -Gidince öğreneceksin! Vizeni onaylıyorum. -Bu kadar çabuk! Teşekkür ederim…” gülüşme sesleri işitmiştim. Kendi sözlü mülakatım için son kez numaramın yanmasını beklemek üzere bekleme kısmına geçtiğimde anlık olarak o kendisini göremeyip sesini işittiğim görevli memura denk gelir miyim derken; - Numaramın yandığı son kez uğradığım banko 6 numaralı bölüm ve aynı ses! Kırık bir Türkçe konuşmasına rağmen gayet açık ve net, ne dediği anlaşılabilen tane tane konuşan beyefendi tarafından oldukça nazik üslubuyla, güler yüz ve sempatik tavrıyla karşılandım. Sağ el havadan yemin edip, parmak izimi vererek başladık;
-Amerika’ya daha önce hiç gittin mi?
-Amerika’nın neresine gideceksin?
-Neden orayı tercih ettin?
-Mesleğin nedir?
-Do you speak English? Bu soruya gayri ihtiyari otomatik ağzımdan dökülen İngilizce kelimeler ile (iyi olmadığı yönünde) yanıt verdim.
-Vizeni Onaylıyorum!
O an; Öncesinde uzunca bir süredir yaşadığımız stresin, dakikalar ve hatta abartıyor olmasam saniyeler içerisinde geçtiğini hissedebilmiştim…
Hemen önümde diplomamın aslını görüyordum, şimdi onu alıp alamayacağımı sordum ve bana uzattı. Bilgi metnini veren danışmadaki görevlilere beklememizi tavsiye edip etmediklerini (herhangi bir durum olması halinde yakınlarda bulunmamızın faydası olup olmayacağını) sordum, gerek olmadığı yanıtıyla kapıların ağırlığını unutmuş bir vaziyette çıkıp Kaktüs kafe’de emanetlerimi alarak bir kahve içip ayrıldım. Ancak ertesi gün Yüksek Hızlı Trenle evime döndüğümden beri bir öksürük, boğaz ağrısı ile kamyon geçmiş gibi kendime henüz gelememiş, öncesinde son ana yoğun çalışma sebebiyle taşınmaya dair bir hazırlık yapma fırsatı bulamamışken; bugün 31 Mayıs 2022 tarihinde, kulağı kesik sarı zarfım (gelen Ptt poşetinin içerisinde sarı zarf, ona zımbalı açık bir evrak ve lastikle zarfa tutturulmuş vize basılı pasaportum) da gelerek mülakat deneyimi sürecimi tamamlamış oldum.
Geriye ABD’ye giriş deneyimi adına kalan USCIS ödemesi, Uçak bileti bunları birkaç güne yine kendimde biraz daha güç bulunca halledeceğim inşaallah. Henüz yanıma neleri alacağım ve bırakacaklarım konusunda netliğim oturmadı maalesef. Son olarak eklemek istediğim “YeşilKartForum”u şuana kadar görüştüğüm herkese ama herkese tavsiye ediyorum. Açıkçası neredeyse hiçbir bilginin dışarıda aranmasına gerek kalmayarak kafalarda oluşabilecek birçok soruya yanıt bulunabilinmekte. Dolayısıyla bu platformun kurucularına, adminlerine ne kadar teşekkür etsek azdır (Bu mahiyette minnettarlığımızı en iyi, önerilerimiz ve çevreye duyurmamızla gerçekleştireceğizdir). Eğer herhangi biri emek vermemiş, vakit ayırmamış olsaydı sanırım böyle detaylı, bilgilendirici bir platform daha olmazdı. Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık. Mülakat deneyimimi okuyarak anımı paylaşanların da sabrına sağlık, umarım iyi olan her şey gönlünüzce olsun.