B1/B2 (Turist vizesi ve karar mekanizması hk.)
Özellikle öğrenci vizeleri de dahil olmak üzere başvuru sayılarındaki artış, döviz kurlarının artışı ve konjonktürel sebeplerinde etkisiyle; Adeta "Başvuruların büyük çoğunluğuna RED verin" dercesine direktif verilmiş gibi; Bugün görüşme sırasında önümdeki 30 kişinin abartısız yaklaşık 20 sinin RED aldığına tanıklık etmiş ve RED almış biri olarak;
RED almışlığın verdiği olumsuz psikolojinin yanı sıra; Objektif bir şekilde durumu yorumlamaya çalışıp, bu anlamda insana mastır yaptıran ABD vize memurlarının hepsine olmasa da, bazılarına naçizane haklı sitemimi belirteceğim. (Bu, belki birçok kişinin sesi olur...)
- Ne için gidiyorsunuz (Turistik Seyahat)
- Nereye gidiyorsunuz (New York)
- Kaç gün (20 gün)
- Daha önce yurt dışına gittiniz mi? (3 ülke 4 şehir)
- Nerede çalışıyorsunuz? (X firmasında)
Üzgünüm şu an için yeterli görünmüyorsunuz.
Hazırsanız artık start verelim o halde..
Nedir yeterlilik ? Kriter ? Ölçü ?
Yaş 42
Evli (çocuklu)
Şu anda çalıştığı yerde (4.5 yıldır aktif çalışan)
Net maaş, asgari ücrete kıyasla hatırı sayılır bir rakam diyelim (Tabi güncel kura göre, ABD için çerez şu an)
Daha önce yurt dışına çıkışlar var. Ki son 5 yılda nereye gidildiği soruluyordu ds160 da ve bu nedenle sadece Gürcistan yazıldı o bölüme. Ama tabi son 6-7 yıl içinde Ukrayna ve İran da var. Bunu zaten pasaporttan da görmüştür. (İran ise zaten kafadan RED demeyin, çünkü buna rağmen vize alanları okuduk/duyduk. Peki illa Avrupa gezisi filan mı olmalı? Hayır çünkü Avrupa gezileri olanlardan da RED alanlar var.) Memurundan, şirket yöneticisine vs.
Yaş'ın yanında kuru neden yanıyor?
Neden bir ABD'li vize memurunun 2 dudağının arasına bırakılır, kişinin turistik seyahat olarak ABD kaderi?
Vize memurunun verdiği her karar %100 doğru mu?
Bunu kim inceliyor?
Tekrar değerlendirilmek üzere neden bir üst merci/muhatap yok?
Kaldı ki niyet gerçekten %1 milyon turist olarak gitmek.
Şimdi kala kala, kişi başı aldığı 160 USD'lik vurguna mı kaldı ABD? (Yanıt elbette ultra hayır olsa gerek)
Gelelim elde götürülen onca evraka...
%90 hiçbir şekilde bakmıyorlar. Peki ne diye o kadar hazırlayıp, sırf götürmek için götürüyoruz?
Ama yani gerek gördüğü takdirde sizi TR'ye bağlayacak evrakları talep edebilir..
Hayhay, peki yanımızda getirdiğimiz aşağıda detaylandırılan 1 çuval evraka bakmaz ise nasıl görecek/anlayacak genel durumu???
Çalıştığın kurumdan antetli kağıda aldığın yazı; (Bu adam bizim personelimizdir, şu tarihler arası izinli olarak ABD'nin xxx eyaletine turistik olarak gidecek ve tekrar TR'ye dönüp işine devam edecektir kardeşim)
Tapular
Kira gelirin için kira kontratı ve kiranın yattığı hesap dökümü
Son 3 aylık maaş bordrosu
Son 3-6 aylık hesap ekstresi
İşe giriş bildirgesi
Sgk dökümü
Şirket imza sirküleri-vergi levhası-faaliyet belgesi vs
Efendim ds160 önceden fikir veriyor? Ya da siz gitmeden önce her şey belli veya gittiniz an belli oluyor vs.
Bir de TC'nizi giriyorlardır muhtemelen ve her şeyi görüyorlardır ekrandan. O yüzden götürülen hiçbir evraka bakmıyorlar.
(Yahu iki gözüm, teknik olarak mümkün olabilir mi böyle bir şey. KVKK (Kişisel verilerin korunması kanunu) diye bir şey var. X ülke senin TC'ni girip de her şeyini nasıl görebilir? Hurafeciler sizi..)
Aman ha! Bunlara da dikkat edin...
Memur karşısında kendinizden emin olun, sorulara kısa ve öz cevaplar verin, uzatmayın, panik yapmayın. Net olun.
Tamam da, yukarıda sorulan sorulara gayet kendinden emin bir şekilde, panik yapmadan ve net olarak tabiri caizse bam bam bam diye yanıtlar verildi oysa ki... (Bu da işe yaramadı galiba)
Yahu aylar öncesinden ödemeni yapıyorsun, randevunu alıyorsun.. Stresle bekliyorsun, acaba alır mıyım yoksa RED mi olur diye düşünüyorsun. Sonra randevunu erkene almak için ekran başında günlerce gözlerin çıkıyor. Ve gün gelip çatıyor, yağmur çamur demeden gidiyorsun (ki çoğu insanın da, şehir dışından onca zahmetle geldiği oluyor).
Sıraya giriyorsun, bekliyorsun gergin vaziyette; Önündeki mülakatlara tanıklık ediyorsun ve ister istemez etkileniyorsun. Sonra sıra sana geliyor ve yüzüne bakmadan (Ki ABD kültüründe de konuştuğun kişinin gözlerine bakmak esastır denir) bilgisayarın ekranına bakarak 3-5 soru soruyor, 40-60 saniye aralığında bir sürede kararını beyan ederek (RED) diyor. (Belki şimdi şu düşünülecek; "Yahu herkese de RED vermiyorlar ya") şu anda yüzdeye vurduğunda, çoğunluğa veriyorlar baby merak etme sen.
Peki neye göre karar veriliyor??
Bir kişi de çıksın desin ki "bu işte 1 tane doğru var kardeşim" alnından öpeceğim..
Mantık yok, ölçü yok, doğru dürüst kriter yok.
Haberler de birçok saçma sapan ve haber değeri bulunmayan görüntüleri izlettiriyorlar insanlara.
Bu meseleyi ele alacak 1 tane civanmert haberci yok mu arkadaş? Söz konusu ABD olunca 2 kere düşünmek mi yoksa, olay nedir ??
Neyse... Elbette konu dünyanın sonu değil.
Biraz dertleştik, hasbihal ettik, realiteyi ele alarak eleştirdik ve sitemde bulunduk kendi gözlemimiz doğrultusunda.
Demokratlık çizgisinden taviz yok. Belki de mikrofonu ABD tarafına uzatsak, kim bilir neler işiteceğiz o da ayrı konu..
(Bknz. Yaşın yanında kuru misali)
Umarız birileri, (başta ABD hususunda olmak üzere birçok kişinin istifade ettiği yeşilkartforum vesilesi ile) sesimizi duyar ve bu konulara çözüm getirir.
Sonuç: Umut fakirin ekmeği...
Hangi vize türüne talip olursanız olun;
"Her şey gönlünüzce olsun"
Saygılar/Sevgiler