Bunları yazsam mı yazmasam mı uzun zamandır kararsızdım. Benim için oldukça uzun bir süreç oldu, içimi dökeyim istiyordum ama kimseyi de sıkmak istemiyordum. En sonunda aman yazayım, kimse okumasa da en azından bana hatıra kalsın dedim. Biraz uzun, gereksiz bir yazı olursa kusura bakmayın. Altta direkt mülakat deneyimime de geçebilirsiniz.
Hikayeye biraz baştan başlamak istiyorum.
Sene 2019...
DV2021 greencard çekilişi için başvuru yaptığım zaman... Kazanacağımdan emin bir şekilde yaptım başvuruyu. Hem sonuçlar açıklanana kadar da evlilik süreci ile meşgul olacağım, zaman da çabuk geçer, oh ne güzel diye düşünüyorum. Başvuruyu yaptım, süreçle çok ilgilenmeden ama hep aklımın bir köşesinde Mayıs'ta kazanacağım düşüncesi var. Eve eşya alırken "Çok pahalı olmasın zaten Amerika'ya gideceğim, çok kaliteli olmasına gerek yok gidene kadar idare etsin yeter" vb. şekilde davranıyorum sürekli. Tabi ailem, eşim sen çok güvenme ona daha bir şey belli değil diyorlar... Yine de tüm masrafları minimumda tutmaya çalışıyorum tabi. Her şeyin en ucuzunu alamamış olsam da "hiçbir şekilde bizi borca sokmayacak" şeyler tercih ettim. Neden? Çünkü takıdan gelen parayı borca harca vermektense, çekilişi kazandıktan sonra onunla Amerika'da hayat kuracağım kendime.
Neyse. Nişan, nikah, kına, düğün derken vakit bir güzel aktı geçti. Sonuçların açıklanmasına kaldı 2 aycık Alaçatı'da balayındaydık eşimle, ömrümden 2 yılı erteletecek, tüm her şeyin bahanesi olarak kullanılacak o haber geldi... "Türkiye'de ilk covid19 vakası görüldü."
Tabi biz daha 2 gün önce düğün yapmışız, balayındayız. Bir yandan oh diyoruz, ucuz atlattık, bir yandan korkuyoruz otelde milletle içiçe olduğumuz için. Yine de sevinçliyiz pandemi öncesi son düğünü yaptığımız için. Bilmiyoruz ki bu bizden 2 yılı götürecek! Tabi o hafta pandemi de ilan edildi dünyada.
2020 Mayıs geldi. Heyecanla sonuç sayfasına baktım. Zaten son 2 ay çok zor geçmişti. Annemin, babamın doğum günü vardı, kutlayamadım. Eşimin doğum gününü evde 2 yetim gibi geçirdik. Evlendik, evimize kimse uğramadı, biz kimseye gidemedik. Evlenmeden önce yaptığımız en basit aktivitelerden -sinemadır, sahil gezmesidir, kafede arkadaşlarla vakit geçirmektir- hiçbirini yapamadık. Sokağa, markete alışverişe bile çıkmıyordum. Tıkıldım eve kaldım. Hem de öyle yoğun, yatmadan yatmaya eve gidip ancak uyumaya vakit bulabildiğim yoğun bir evlilik sürecinden sonra. Yine de Mayıs olmuştu. Sonuç sayfasına bakıyorum, sonuçlar 6 Haziran'da açıklanacak yazıyor. İngilizceyi unuttum sanırım, yanlış anlıyorum diye düşünerek biraz internette araştırma yapınca öğrendim ki sonuçlar 6 Haziran 2020'de açıklanacakmış, pandemi yüzünden... Böylece pandeminin ilk golünü hissetmiş oldum.
Mayısı bile zor beklemişken 2020 Haziran daha da zor geldi. Her şeyi o güne başlamıştım. Kazanacak ve gidecektik. Eşim ev almak istiyordu, arabayı satıp krediye girecektik. Pandemi sebebiyle 1 yıl ertelemeli, çok düşük faizli, uzun ödeme dönemi olan kredi veriyorlardı. Dur dedim, olmaz. Paramızı harcayamayız, biz Amerika'ya gideceğiz. Tamam dedi, 6 Haziranı bekliyorum öyleyse. O gün geldi. Daha birkaç dakika olmuştu sonuçlar açıklanalı. Düşe düşe zorladım ve öğrendim kazandığımı. Yerimde duramıyordum, koşmak istiyordum, haykırmak istiyordum. Artık kesinleşmişti. Kazanmıştım ve gidecektim. Eşimle kimseye söylememe kararı aldık. Ama ben duramam ailemle paylaşırım dedim. Tamam başka kimse bilmesin dedik. O hafta sonu o kadar enerji doluydum ki uyuyamadım bile.
Ertesi günü annemlere gittim. Size çok güzel bir haberim var dedim. Zaten sabaha kadar uyuyamadığım için tüm foruma göz atmış, süreci çoktaaan öğrenmiştim bile o mutlulukla. Ben anlatmaya başladıkça annemin endişelendiğini, babamın gözlerinin dolduğunu gördüm. Ben heyecanlı heyecanlı anlattıkça anlatıyordum onlarsa sus pus beni dinliyorlardı. Peki siz ne düşünüyorsunuz dedim. Annem -kendisi mantık insanı- tabi ki gideceğin için üzülüyorum ama senin adına mutluyum, ne kadar çok istediğini biliyordum, sonunda hayallerin gerçek oldu dedi. Babam -kendisi duygusal- ama Amerika çok uzak dedi. Gözleri dolmuş, ağlamamak için kendini tutuyor, zor konuşuyordu. Keşke Avrupa olsaydı, orası daha yakın, yok mu öyle Avrupa'da falan bir ülke dedi. Biliyorsun, ben Amerika'da yaşamak istiyorum ama dedim. Evet ama acil bir şey olsa, biz nasıl geleceğiz sen nasıl geleceksin dedi. Gitmeyeyim mi istiyorsun dedim. Gitme demiyorum tabi ki ama keşke daha yakın olsaydı dedi. Biraz hüzünlü, biraz duygusal, biraz heyecanlı, biraz mutlu, çokça endişeli...
Bizim için DV2021 süreci yeni başlayacaktı ancak pandemi yüzünden süreci yarıda kalan, mağdur olmuş, gelecekleri belirsiz DV2020'ler vardı önümüzde. Onlar için endişelendik, üzüldük, çabaladık, destek olmaya çalıştık. Ama DV2021'in daha kötü olacağını hiç düşünmemiştim. DV2020'ler dava sayesinde, küçük bir bölümü olsa da, vizelerine kavuşmuştu, geride kalanlar için ise 9095 adet rezerv vize için umut vardı. Kötünün iyisi diyebileceğimiz bir durumdaydılar.
Ekim 2020, DV2021 süreci resmi olarak başlamıştı. Ancak Eylül'de fark ettiğim, davalar yüzünden diye düşündüğüm yavaşlama, devam ediyordu. Hatta daha da kötüydü. KCC telefonlara çıkmıyordu. Sebep hep aynıydı, pandemi. Her şeyin bahanesi olmuştu. Ama biz sanıyorduk ki, suçlusu Trump. O giderse her şey düzelecek. Kasım 2020 seçimlerinde kaybettiğinde hep beraber sevindik. Tamam dedik, artık önümüz açık. Trump'ın koyduğu yasak 31 Aralık 2020'de bitecek ve bizim için asıl süreç o zaman başlayacaktı. Geride kalan 9 ay Ankara gibi büyük bir konsolosluğun biz dv kazananlarına vizelerini vermeleri için oldukça yeterliydi.
Ocak 2021, tam yasak bitti derken Trump yasağı 31 Mart 2021'e kadar uzattı. Aman, 20 Ocakta Biden başkanlık koltuğuna oturacak, her şey güllük gülistanlık olacak zaten. Ankara için kalan zaman yeter...
Biden geldi, Trump gitti, yasaklar kalktı, dünyadaki konsolosluklar bir bir açılmaya başladı. 137 konsolosluk bir bir açılırken Ankara'dan ses yoktu. Zaman geçiyordu. Ama olsun, Ankara büyük konsolosluk, kalan zaman yeter...
Vakit geçiyor, konsolosluklar açılıyor, davalar açılıyor ama Ankara'dan ses yok. Artık Mayıs geliyordu. Gözümü DV2022'ye dikmiştim çoktan. Hobi olarak yine kazanacaktım. Hem de bu sefer düşük bir CN bekliyordum. Ne de olsa DV2021 ile gidecektim ki. Yine de totem yapmıştım. Eğer 7bin üzerinde bir numara ile kazanırsam davaya dahil olacaktım ama altında olursa dahil olmayacaktım. Çünkü yeni yılımı Amerika'da geçirmek istiyordum ve 7bin altında olursam 1 Ocak 2022'den önce vizemi alır giderim diyordum. Ama 7bin üzerinde olursam da davaya katılacak ve geçen seneki davaya katılanlar gibi Eylül'de vizeyi alıp gidecektim. Her türlü gidecektim ben. Ankara büyük konsolosluk, biliyorsunuz.
8 Mayıs 2021, DV2022 sonuçları açıklandı. Bu sefer de eşim kazandı. Case numberımız 14binlerde... 7bin üzerinde olduğu için davaya katılmaya karar verdim. Ankara 1 mülakat bile dağıtmamış olmasına rağmen DV21'den ümidimi kesmiş değildim. GoodluckvBiden davasına dahil olduk $500 ödeyerek. Ama yine de DV2022 için ds260 formunu doldurmuş ve göndermiştim, pek de hevesli olmayarak. Hatta formu ilk gün doldurmuş olmama rağmen 10 gün sonra submit ettim. Submit ederken bile gevşek davranmıştım, aslında ne gerek var zaten DV21 ile gideceğiz diyordum.
Haziran 2021 geldiğinde Ankara ilk mülakatları dağıtmıştı Temmuz için, 18 mülakat... Hem Ankara mülakat dağıttı diye mutlu hem de az olduğu için hüzünlüydük. Neyse, davaya dahil olmuştuk zaten. Haziran biterken bir akşam uyuyakaldım erkenden ve bir mülakat furyası daha geldi. 211 mülakat. Onaylı olan herkes Ağustos ayı için mülakat almıştı. Ne yazık ki, istisnalar hariç, yalnızca case number 9bine kadar onaylıydı Ankara'da mülakat bekleyen Türkler. Yine de umutlar bitmiş değildi. Önümüzde koskoca Eylül ayı vardı.
Ağustos ayında işten çıkarıldım. Sebep: Pandemi dolayısıyla iş yok. Pandemi bir gol daha atmıştı... Annemin doğum gününde başladığım işten kardeşimin doğum gününde kovuldum Dv2021 ile gideceğiz zaten, önemli değil dedim. Ağustos biterken, Eylül için birkaç Türk mülakatı ve yabancılar için mülakat verdiler. Biz davadan hala umutluyduk. DV21 ile gideceğimizi düşünüyordum.
Eylül geldi, Ankara ekstra mülakat vermedi. Mahkemeler, hemen davacıların vizesini verin demedi. Davacıların %31'i için vizeler rezerv edildi ama kime verilecek, ne zaman verilecek hala belli değil... Sonuç olarak -istisnalar hariç- 10bin ve üzeri olan hiçkimse DV21'de vizesini alabilmiş değil
Ekim ayının gelmesiyle davadan ve DV2021'den gözümü ayırmış, DV22'yi takip ediyordum. Ankara Ekim ayına DV22 için de mülakat vermemişti. Kasım ayına ise planlanan sadece 1 mülakat vardı. DV22 için de işler yolunda gitmiyordu. Süreçte bir tuhaflık vardı. Mayıs ayında formu submit eden yüksek numaralar evrak talebi/onayı alırken case numberı tek haneli olan kişi bekliyordu. Bayağı 0000x idi case numberı ve süreci ilerlemiyordu.
8 Aralık 2021 günü, sürekli KCC'ye attığım maillerden birine evrak onayı cevabı gelmişti. Bir yandan mutluydum çünkü DV21'de onayı olan hiçkimse mülakatsız kalmamıştı, bir yandan tedirgindim hem sürecin gidişatı yüzünden hem de acaba yanlış mı gönderdiler diye. Hemen tekrar mail attım ve birkaç saatte yine onay olacak şekilde cevap geldi. Resmen mülakat habercisi maili almıştım. Ertesi günü ise açıklama yapıldı. Artık evrak talebi/onayı kaldırılmış ve DV2022 boyunca bu şekilde pilot uygulama sürecekti. Ds260 formu submit etmek, mülakat almak için yeterliydi. Tam onay aldım, yolu yarıladım derken tekrar başa dönmüştüm. Kafalar karışıktı. Aralık ayının sonlarına doğru Şubat için Ankara yine çok az mülakat vermiş ve bu kişiler ilk 100'de olanlardı. Mayıs ayında submit etmiş, onay almış kişiler değildi. Ocak ayı ise zaten boş geçilmişti.
Ocakta yeni mülakat dağıtılmadı, Mart mülakatlarının dağıtılmasını bekliyorduk. Bu arada Şubat için dağıtılan ve case number olarak tekrar en başa dönen bir avuç mülakat, bizi tatmin etmemişti ve ben bu sene işimi şansa bırakmak istemiyordum. Başka bir ülkeden oturum alıp, orada mülakata girmek istiyordum. En azından şu kısır döngüden kendimi kurtaracak bir şeyler arıyordum. İşim de yoktu, Türkiye'de durup beklememe gerek yoktu. Eşimle bunu konuştuğumda önce Ocak ayında alacağı maaşı görmek istedi. Asgari ücrete %50'den fazla zam yapılmıştı ve eşim alacağı zammı bilmiyordu. Eğer zamlı maaşım beni tatmin etmezse tamam gidelim dedi. Zaten kaybedecek bir şeyimiz de yoktu.
1 Şubat günü eşimin maaşı yattı. Zam %27 idi. Beklentinin çok çok altında. Bana dedi ki, tamam gidelim, nereye ve ne zaman gideceğimize karar ver, 1 hafta içinde planlamasını yapalım. Ve ben araştırmaya başladım. Ertesi günü, 2 Şubat 2022'de evliliğimizin 2. yıl dönümünü kutlamak için yemeğe çıkmıştık. Malta'da bir dil okuluna gitmeye karar verdik. Mart'ta kuzenimin düğünü vardı, ben okulu ayarladıktan sonra eşim istifasını verecek, ihbarı için 1 ay daha çalışacak ve Mart'ta düğünün ertesi günü gidecektik. Akşam eve döndüğümde çok yorgun hissediyordum. Normalde doğru düzgün uyumayan ben, o gün akşam 10 bile olmadan uyuyakalmıştım. Ve ben uyuyakalınca yine bir mülakat furyası... Ankara Mart ayı için 466 mülakat dağıtmıştı. Ama biz bültenin biraz üzerinde olduğumuz için mülakatı kıl payı kaçırdık. Bu kadar yoğun mülakat verildiğini ve onaylılara mülakat verildiğini görünce Maltaya gitmekten vazgeçtik çünkü Ankara'nın silkelenip kendine geldiğini ve böyle devam edeceğini sanmıştık. Nisan ayı current sayıları açıklanmış ve current olmuştuk. 13500 olan bülten bir anda 27000e yükselmişti.
Mart 2022'de, case numberımız artık current olduğu için Nisan ayına mülakat bekliyorduk. Ancak o 2nl bir türlü gelmedi. Nisan için 1 Türk bile mülakat alamamış, Ankara yalnızca yabancılara çalışmıştı. Mart bitmek üzereydi. 29 Mart akşamı annem kahve falıma baktı. Sana 1-2 gün içerisinde uzun boylu bir erkek tarafından beklediğin haber gelecek dedi. Keşke dedim. Önceden işe girmemi çok istemiştin ve doğum gününde sana işe giriş belgemi vermiştim, keşke bu sene de mülakat belgemi versem sana dedim. Ertesi günü annemin doğum günüydü. Annem, doğum gününde farklı hastane ve muayenehanelerden sabah 9'la akşam 16.00 arası 4 farklı randevu almış. İnsan doğum gününü hastane hastane gezerek geçirir mi ya? Ben de mecbur, annemle beraber gittim. Ben gidince anneannem de geldi. Üçümüz Kadıköy'de o hastane senin bu hastane benim geziyorduk. Tam 3. Hastaneden çıkmış arabaya doğru gidiyorduk ki anneannem bileğini burktu ve düştü. İyiyim ben iyiyim dese de iyi değildi. Arabaya bindik ve son doktorun muayenehanesine gittik. Anneannem ise daha kötü olmuştu. Anneannem için daha sonra hastaneye geri döndük. Ayağını atele aldılar. Günümüz hastanelerde geçmişti ve yorgun şekilde anneannemin evine gittik. Hem anneannem için hem annem için üzülüyordum. Ben Ankara'dan bıkmış, anneannem ayağını burkmuş, babam covid pozitif olduğu için evde karantinada, annem ise doğum gününü böyle geçiriyor. Yorgun ve tükenmiştim. Uykum geliyordu yine erkenden. Anneme dedim ki uykum geliyor benim, hadi seni evine bırakayım da evime geçeyim ben de. Tamam şu çayımı içip kalkarım dedi. O sırada telefonuma bakarken o uzun boylu erkekten beklenen haber geldi. Durumum "in transit" görünüyordu, mülakat almıştım! 30 Mart 2022, saat 22.13te 2nl gelmişti. Mülakat tarihi 26 Mayıs 2022. Heyecandan kalkıp halay çekmeye başladım annemle. Ama anneannem bize dahil olamıyordu, babamla beraber sevinemiyorduk, eşim evde beni bekliyordu. Sevincim kısa sürdü. Buruk bir sevinçti. Çünkü Ankara'nın yine onaylılara mülakat dağıtacağını düşünüyorduk ama maalesef yine sadece bir avuç mülakat dağıtmıştı, tek 1 güne... 2 yıldır bunu bekliyordum ve yeterince sevinememiş gibiydim.
Nisan ayında yine bir avuç mülakat dağıtıldı Haziran'a. 1 ay sonra mülakatım vardı ama mülakattan çok geride kalanları düşünüyordum. Hem DV21'den geride kalan çok dostum vardı hem de DV22'de de işler yolunda gitmiyordu yine. Ankara Mart mülakatları ile ağzımıza 1 parmak bal çalmış ve geri çekmişti kendini. Gelmiyordu o mülakat furyası bir türlü. Ben ise Unganlara gidip sağlık muayenemi olmuştum. Hem vakit geçsin, hem biraz daha neşeleneyim diye Unganlar sonrası ailemle ufak bir gezi planı yaptık.
Ankara'dan çıktıktan sonra Sivas'a gittik, köye. 3 gün orada babaannemi ve dedemi ziyaret ettik, biraz gezdik. Amerika'ya gideceğimi onlara söyleyemedim, üzülmesinler diye. Ama kendilerini alıştırmaları için, bir iş kovaladığımı ve olursa belki 6 ay falan Amerika'ya gidebileceğimi, sonrasında ise yine İstanbul'da olmayacağımı, taşınacağımı söyledim. Sivas'tan çıktıktan sonra Tokat'ı gezdik ve 4 gün Ürgüp'te kaldık. Annem ve babamla beraber Ürgüp'ü ve çevresini gezdik. Tamam artık dönelim derken bayramı da Adana'da geçirmeye karar verdik. Bu gezi bana iyi gelmişti, moralim düzelmişti. Geride kalanlar için hala hüzünlüydüm ama kendim için mutluydum. Adana dönüşü, bayram bittikten sonra Unganlara uğrayıp sağlık raporlarımızı teslim aldım. İstanbul'a döndük. İstanbul'a dönünce bu sefer gidiş hazırlıklarına başladım.
Mayıs gelmiş çatmış, mülakata sayılı günler kalmıştı. Hem DV2023 sonucunu bekliyor hem mülakatıma ve gidişime hazırlanıyordum. Bu seneki çekilişte elimde greencard olsun ve tekrar kazanmayayım istiyordum. Ama geride kalanlardan en azından birkaçı ve birkaç yakınım kazansın istiyordum. Tekrar kazanamadım. Yakınlarım da kazanamadı. Geride kalanlardan da kazanan olmadı Mülakat ve gidiş için kafamdaki planlamamı tek tek yapıyordum. Önce dişçiye gittim ve dişlerim için bir planlama yaptık, 10 gün sonra başlayacaktı. Ben de bu arada evin eşyaları için biriyle görüştüm. Daha sonra kedimizi alıp ailemin yazlığına gittim. Amerika'ya ilk gidişte kediyi götüremeyeceğim. Kedinin yazlığa alışması gerekiyor çünkü ben yokken ailemde kalacak. Orada biraz vakit geçirip kedinin de alıştığına emin olduktan sonra İstanbul'a geri döndüm. Dişim için tedaviye başladım. Bu arada aracı da satışa koymuştuk. Birkaç alıcı ile konuştum/görüştüm. Ancak satışını yapmadık henüz. Eşim de kendisi için doktor kontrollerine gidiyordu ve kendisinde boyun fıtığı çıktı, ameliyat olmalısın dediler. Biz yine karışmıştık. Bir an önce aracı ve ev eşyalarını satıp gitmek, Amerika'da hayatımıza yeniden başlamak istiyorduk. Bu sefer kendi sürecimiz karışmıştı. Yine ufak çaplı bir belirsizliğin içerisinde buldum kendimizi. Ama olsun, vize olduktan sonra halledilir. Ve bu geçen zamanda mülakat günü iyice yaklaştı. İstanbul'da belgelerimiz için son kontrollerimizi yaptık. Bu arada ben mülakata gireceğim ve çıktığımda sevincimi paylaşacağım, Ankara da o akşam Temmuz için yüzlerce mülakat verecek, herkes çok mutlu olacak diye umarken, 24 Mayıs akşamı Ankara yine bir avuç mülakat dağıtarak Temmuz ayını da kapattı. Yola çıkmadan önce moralim çok bozulmuştu. Bir yandan ben mutlu olurken bir yandan geride kalanlar vardı. Bu yüzden olsa gerek, mülakat için hiç heyecanlanamıyordum. Buruk yanım ağır basıyordu.