Forumun En Beğenilen İletileri

Üyelik oluşturma ve foruma giriş konusunda sorun yaşayan üyelerimiz [email protected] adresine email gönderebilirler!
  • RE: Amerika'da Günlük Yaşamdaki Farklılıklar

    O halde aklima gelen farkliliklari yazayim, ara sirada guncellerim;
    (Kendi deneyimlerimdir. Bolgeden bolgeye, kisiden kisiye degisiklik gostermesi kuvvetle muhtemel)

    • Trafikte kirmizi isik yanarken eger saga donecekseniz, "Kirmizida saga donmeyin" tabelasi yoksa (genellikle olmuyor), trafigi kontrol edip saga donup yola devam edebilirsiniz

    • Meyve sebzeleri tane ile almak gayet yaygin

    • Restoranda kalan yemeginizi bir paket isteyip yaninizda goturmek son derece normal

    • Alisverislerde gordugunuz tum fiyatlar vergi haric fiyatlardir. Kaldiginiz eyalet ve hatta bolgeye gore vergilendirme kasada odeme esnasinda eklenir

    • Yolda yururken veya herhangi bir yerde size sorulan "Nasilsiniz" sorusu aslinda bizde kullanilan hal hatir sorma sorusu degildir. Bir nevi "Merhaba - Hi" demenin baska bir versiyonudur. Insanlar genellikle "Hi' veya "Hello" demezler Amerikada, onun yerine "How are you" veya "How're you doing?" tarzi selamlasirlar

    • Sevimli bir cocuk gordugunuzde yaklasip sevmek cok yanlis anlasilabilir

    • Restoranlarda gazli icecekler icin sadece bos bardagi alirken bir defa odeme yaparsiniz. Ne ictiginiz veya kac defa doldurdugunuzun o restoranda oldugunuz surece onemi yok

    • Amerikada nakit kagit paraya dokunmadan banka veya kredi karti ile sanirim tum hayatinizi yasayabilirsiniz. Ben son 6 ay kagit para nedir unuttum

    • Hersey daha buyuk, daha genis. Yemekler, evler, arabalar, park yerleri, yollar, otel odalari vs vs. Turkiyede genis dedigim araba ve evler su an gozume minyatur geliyor

    • 20 dolar cok buyuk bir para. Turkiyede aman deyip savurdugunuz miktarlarin dolar karsiliklari burada cok degerli insanlarin gozunde. Sahsen benim icin Turkiye'de 20-50 - 100 tl cok para degil gibi gelirken burada 10 dolar cok buyuk bir para gibi geliyor, hemde amerika sartlarina gore. Tam anlatabildim mi bilmiyorum fakat insanlar burada kurusu kurusuna hesap yapiyorlar.

    • Aileler isyerleri gibi butce yapiyorlar ve butceye gore harcama yapiyorlar.

    • Gelir vergisini siz yonetiyorsunuz. Geri para alabilir veya odeme yapabilirsiniz senenin belli doneminde. Belli sartlar saglandiginda cocuk icin $3000 civari (artık $2000 oldu 2022) geri odeme aliyorsunuz. Daha bir cok geri odeme alabileceginiz sartlar mevcut

    • 3 konuyu kimse konusmaz; para, inanc ve siyaset. (Maalesef Turkiyemizdeki konusulan tek konular bunlar)

    • Genellikle maaslar haftalik veya 2 haftalik yatiyor. Aylik alan belki vardir ama ben hic duymadim

    posted in Kültür ve Hobi
  • RE: Markette Çalışmak

    @Semihmete asgari ücretle yaşanabilir. Ancak ABD neresinde yaşadığın, kaç kişi orada olduğun ve ilk dönemde kısa zamanda iş bulduğunla alakalı bir çok parametre var.

    1. ABD hangi eyalette ve şehirde yaşadığın : Verginin az olduğu ve eyalet vergisinin alınmadığı yerleri seçmen lazım. Örneğin Miami'de tek vergi sistemi var Iowa'da çift vergi alınıyor. Bir eyalette vergi 500 usd verirken diğer eyalette 1000 usd veriyorsun. Ucuz kiranın olduğu kısımları seçmen gerekiyor. Miamide kiralık 1500 usd ev bulurken New york 'ta aynı ev 3300 usd . Miami'de en düşük oda kirası 800 usd kiradan başlıyor. North Miamide oturuyorum 420 usd veriyorum .kaldığım yer airbnb den ayarlamıştım. Şİmdi normal kiracıyım. Bunun içinde elektrik su ve internet dahil. Eğer müstakil olarak ev tutma tercihini kullanırsan bu kısımlar ekstra sana yansıyacaktır.

    Ulaşım hizmetlerinin iyi olması önemli . Ben araba kullanmıyorum. Tren ile işe gidiyorum 100 usd sabit giderim var. Diğer durumda arabanın kredisi, benzini sigortası ve diğer bir çok ayrıntıya harcama yapmıyorsun.

    Gıda ,kişisel ihtiyaçlar gibi harcamalar toplamda 400 usd civarında . Ayda toplam iki defa dışarıya yemeğe çıkıyorum. Normalde off günlerimde dinlenmek durumundasın çalıştığın işin ağır olması sebebiyle Birde NBA maçına gidiyorum.Bulunduğum yerlerin önemli kısımlarını geziyorum. Her pazar denize gidiyorum. Şu anlık tek eğlencelerim bu.

    1. Kaç kişi ile geldiğin ve yaşadığın: Eğer ailen ile geldi isen asgari ücret ile geçinemezsin. Toplamda minimum 11 usd den iki iş ve haftalık 60 saatten fazla çalışman lazım. Bunun anlamı da şudur. Eşini ve çoçuğunu görmeden ABD de yaşamını bir süre devam ettirmek durumumda kalacaksın demektir. Eş ve çocuk olduğu taktirde güvenli yerde ev ve okul bulmak durumundasın. Bu kısımlarda ek ayrı harcama rakamları çıkaracaktır. İlk zamanlarda gözlemlediğim kadarıyla eşler dil problemi nedeniyle çalışamıyor yada çekiniyor. Eğer eşin çalışmaya başlarsa normal aile düzenine geçmeniz biraz daha kolay olabilir.

    2. Kısa zamanda iş bulmak : Burada özellikle iş bulma ve yerleştirme konusunda bürokrasi çok ağır işliyor. Eğer iş ayarlayabilirseniz Türkiye iken işi bitirin. Ancak kolay değil. Bu bahsettiğimiz Markette çalışma bile 1 ayda sonuçlanıyor. Bunun anlamı kaldığınız yerdeki pahalılık nedeniyle elinizdeki paranın hızlı şekilde bitişi çok hızlı oluyor. Stres ,beklediğiniz hayalin biteceği konusundaki korku , ABD deki gerçekler gibi bir çok faktör sizi ne yazık ki karşılayacak . Hazırlıklı olun. Size ABD Noel babanın torbasından imkanlar sunacak bir hayat vadetmiyor.Eğer öyle düşünüyorsanız yanılırsınız. Ancak iş rayına oturup , para harcama akışınız eksiden artıya dönmeye başladıktan sonra ,herşey yoluna girmeye başlıyor. Artık dağa tırmanışınızda bir yere tutunmayı başarmışınızdır demektir. Bu sıkıntıyı bir şekilde herkes çekmiştir. Çekmeyen yalan söylüyordur. Yada büyük bir varlıkla oraya gitmiş demektir.

    Türkiyede iken GC kazandığım andaki sevinçten sonra şuan ki beklentim ve sevincim farklı. ABD gidildi her şey bitti rahatladım anlamı ne yazık ki hemen oluşmamaktadır. Geldikten sonra Türkiye ile kıyaslamanız ve kendiniz nereye ait olduğunuza karar vermeniz gerekmektedir. Bu iş artılarıyla eksileriyle değerlendirilmeli. Bu parametre kişiden kişiye ve etkilenecek tüm aile bireyleri için ayrı değerlendirilmelidir. Değerlendirmenin sonucunda bileşkesi alınmalı ve ortak karar ortaya çıkmalıdır.

    Eğer benim fikrimi sorarsan hayat zor , çalışma temposu zor, tutunmak zor, özlem çekmek zor. Ama bir o kadar da HUZURLUYUM burada arkadaş. Lüks olamadan da sade bir hayatla ve belli bir standartda yaşanabiliyor. Türkiye'de belli bir seviyenin üstünde bir yaşamdan gelen biri olarak söylüyorum. DENEMEDEN bunu ne yazık ki anlayamazsınız. Burada Türkiye'den farklı olarak tüm geleneksel dış eleştirileri bir yana bırakarak ABD çalışma felsefesini , ABD yaşam felsefenizi, yeni alan becerilere açık olmayı öğrenmelisiniz. Çevrem ne der akrabam ne der kısmından kurtulmalısınız. MUTLULUK o zaman kendini gösteriyor. Burası için en önemli unsur MOTIVASYON diğer bütün etmenler kısa zamanda NOTR olacaktır.

    Gelelim GECINME HIPOTEZININ SONUCUNA 35-40 saatlik haftalık çalışma ile (11 usd saatlik ücret) 1430 USD ile Miami'de tek kişi GEÇİNEBİLİRSİNİZ. İşi biraz abartarak söylüyorum. Biraz bankaya az da olsa parada atmaya başlarsınız. ATTIĞINIZ UFAK BİR MEBLAĞ Türkiye' deki bir öğretmen maaşıdır.

    posted in Diğer Meslekler
  • Biden'in Göçmenlik Reformu Yasa Tasarısı (20 Ocak 2021)

    Biden'in ilk başkanlık gününde Göçmenlik Reformu Tasarısı yayımlandı.

    Bu tasarının yasalaşması için hem Meclis'te hem de Senato'da onaylanması gerekiyor. Önümüzdeki iki yıl boyunca hem Meclis, hem Senato, hem de Beyaz Saray Demokratların kontrolünde olacağı için bu konuda hızlı gelişmeler yaşanabilir. O nedenle bu tasarı ve yeni yasalarla ilgili gelişmeleri konuşmak için yeni bir başlık gerekir 🙂

    Bu tasarıya göre;

    • ABD'de yasayip ABD vatandasi olmayan herkes icin kullanilan "alien" kelimesi, "non-citizen" olarak degisecek.

    • 55.000 olan Green Card çekiliş vize sayısı 80.000'e çıkarılacak

    • Green Card süreçlerinde halkın çoğunluğu Müslüman olan ülkelere veya Afrika ülkelerine uygulanan yasaklar kaldırılacak

    • ABD'de yasal statüsü olmadan yaşayan milyonlarca kişi için Green Card ve vatandaşlık yolu açılacak (DACA dahil)

    • Aile Sponsorlu Green Card sürecinde işlem bekleyen gecikmiş dosyalar hızlandırılıp, gecikmeler kapanacak; ayrıca ailelerin birleşmesini engelleyen 3 veya 10 yıllık banlar kaldırılacak

    • İş Sponsorlu Green Card sürecinde işlem bekleyen gecikmiş dosyalar hızlandırılacak

    • ABD'deki üniversitelerden STEM alanlarında yüksek derece alan kişilerin Green Card alması kolaylaştırılacak

    • H1-B vize sahipleri eşlerine (H-4) tekrar çalışma izni verilecek ve çocuklarının yaştan dolayı vize alamama problemi giderilecek

    • İltica başvurlarındaki 1 yıllık bekleme süresi kaldırılacak ve iltica başvuruları, U vizesi, T vizesi, VAWA başvuruları hızlandırılıp, kotaları arttırılacak

    Ve ayrıca Trump'ın zorlaştırdığı veya engellediği bütün süreçler de gözden geçirilip, neredeyse tamamı eski haline çevrilecek. Tüm ayrıntıları en yukarıdaki ve hemen aşağıdaki linkte bulmak mümkün.

    Ayrıca Türkçesi için şu siteyi inceleyebilirsiniz:


    Guncellemeler:


    21 Ocak 2021:
    Resmi site beyaz sarayın ana sayfasına yönlendirmeye başladığı için İngilizce basın bültenine şuradan ulaşabilirsiniz: https://yesilkartforum.com/forum/assets/uploads/files/1611163764543-fact-sheet-president-biden-sends-immigration-bill-to-congress-as-part-of-his-commitment-to-modernize-our-immigration-system-president-elect-joe-biden.pdf

    (Artik beyaz sarayin sitesinde de bulten gorunuyor, o nedenle en ustteki link guncellendi)

    27 Ocak 2021:
    Biden'in yeni tasarisi Demokratlar tarafindan sicak karsilanirken, Cumhuriyetciler kanadinda ayni sicakligi yasayamadi. Beyaz Saray'dan gelen bilgilere gore yonetim icin bu konuda onemli olan bir ilerleme saglanmasi, tum konularin ayni anda veya parca parca tartisilmasi ve yasalasmasi bir problem degil. Duyumlara gore Biden once tasarinin tek bir yasa seklinde oylanmasini istiyor, eger Senato'da bir ustunluk saglanamazsa veya Demokratlar "filibuster"dan kurtulamazsa, o durumda yonetim gidisati Kongre'ye birakacak, fakat tasarinin tek bir yasa seklinde yasalasmasi Biden icin elzem degil. Ayrintili bilgi:

    https://www.politico.com/amp/news/2021/01/26/biden-immigration-bill-462479

    posted in Gündem
  • RE: Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş

    Merhaba Arkadaşlar,
    Bizde İstanbul - New York(JFK) tecrübemizi paylaşmak istedik.(2 kişi)
    27 Şubat Cumartesi günü saat 08:35 uçağına binmek için İstanbul Havaalanında yolculuğumuz başladı. Öncelikle covid’den dolayı sıkı önlemler vardı. Havaalanına girişimizi yaptıktan sonra check in sırasına girdik. Gözen pasaport ve uçak biletlerimizi kontrol etti, CBP ile görüşerek onay aldılar ve dv vizelerinin yasağının kalktığını ve her DV numaralarının CBP’ye sorulmasını söylerken duydum. Sonra check in yaptık,pcr testine baktılar ve büyük boy valizlerimizin hepsi 26 kilo olmasına rağmen sorun etmeden check in işlemimizi bitirdik.
    Sonraki adım pasaport kontrol, sıra gelince vezneye ilerledik ve bankodaki polis arkadaş harç pulu konusunda “hiç bir şekilde göçmen vizelerinin muafiyeti olmadığını ve bu paranın kesinlikle ödenmesi gerektiğini söyleyerek diretti.” Ben resmi cumhurbaşkanlığı sitesindeki yazıyı göstermeme rağmen kaba bir şekilde diretmeye devam etti ve bende yetkili kişiyle görüşmek istediğimi söyledim. Beni amir masasına yönlendirdi, gidip konuştum. Şunu söylerek “kesinlikle ödenmesi gerekiyor diyen arkadaşa gidip bu bileti göster( uçak biletinin üzerine görüldü damgası vurdu)” diyerek onayı verdi. Aynı vezneye gidip baya uzun şekilde birşeyler bulmaya çalıştı ama hiç bir açık bulamadı ve sonunda pes edip o da onayı verdi 🙂
    Sonrasında uçuş için uçuş kapısına doğru ilerledik.
    Neredeyse 10:30 saatlik JFK uçuşundan sonra sarı zarfları teslim etmek için sıraya girdik. Sıra bize gelince CBP pasaport ve sarı zarflarımızı aldı. İlk sorduğu soru” neden bu kadar geç geldiniz “ bizde cevap olarak çünkü başkanlık yasağı vardı dedik. İkinci sorusu Türkiye’de ne iş yapıyorsun, elektrik teknisyeniyim. Üçüncü sorusu üzerinizde kaç dolar var, 10 bin dolar. Dördüncü sorusu yanınızda hiç yemek var mı, bizde kuru yiyecekler vardı ama hayır dedik.
    Beşinci soru ise hangi ülkenin vatandaşısınız.
    Sorulardan sonra bizi başka bir CBP aldı ve özel bir banka veznesi gibi olan bir alana götürdüler. Valizlemizi girişte kenara koyup oturmamızı söyledi. Sonrasında isim olarak seslendiler ve vezneye gittik. İlk sorusu kâğıttaki adresiniz doğrumu, evet doğru NJ. İkinci sorusu üzerinizde kaç dolar var, 10 bin dolar. Burdaki işlemimizde bitti sonrasında başka bir CBP pasaportlarımızı alarak kaç valiziniz var dedi, 4 valiz dedik. Valizlerinizi aldıktan sonra bir yeri göstererek gelip pasaportlarınızı oradan alın dedi. Valizlerimizi aldık, gösterdiği bankoya doğru ilerledik. Bankoda başka bir CBP yine farklı sorular sordu. Üzerinizde ne kadar dolar var, 10bin dolar ve ısrarla tam mı diye belirtti. Bize bir form doldurtup bazı yerlere imza attırdı. Ve nihayet pasaportları uzatarak bütün işlemlerimizi bitirmiş olduk. Çıkış kapısına doğru ilerleyip çıkışımızı yaptık.

    Uçağa binmeden önce maksimum 3 gün öncesinden PCR tesi yapılması gerekiyor. Biz İstanbul Mecidiyeköy'de bulunan düzen laboratuvarını tercih ettik. Sabah saat 08:20'de testimizi olduk ve aynı gün saat 14:10'da sonucumuzu mail yoluyla ingilizce olarak aldık. Ayrıca enabız'dan ingilizce ve türkçe olacak şekilde de çıktı aldık.
    Düzen laboratuvarı saat 09:00'a kadar verilen PCR testi sonucunu aynı gün saat 18:00'a kadar vermektedir. Ücreti 250TL kişi başı.

    Bu yaşadıklarımızın hepsini basit bir ingilizce temeliyle hallettik.
    Diğer arkadaşlara tecrübelerimizi aktarmak istedik, umarım yazdıklarımız gelecek olan arkadaşlara yardımcı olur. Şimdiden herkese bol şanslar.

    posted in Yolculuk
  • RE: DV2022 Mülakat Deneyimleri

    Herkese merhaba,

    Ben de sonunda "Congratulations!" sözünü duydum. Deneyimimi aktarıyorum:

    10:45'teki randevuma biraz erken gittiğim için etrafta yürüyerek stresimi azalmaya çalıştım. Telefonumu Kaktüs Kafe'ye emanet ederek 10:30'da içeri girdim. Girerken güvenlik ile muhabbet ettik. Türk vatandaşlarının içeri girişi çok hızlı oluyor. İranlıların girişleri 20-25 dakika sürebiliyormuş. Klasik covid formunu doldurup imzalattılar. İlk kapıyı açınca X-Ray'den geçip bekleme salonuna geçtim. Girer girmez pasaport kontrolü yapıldı ve fotoğrafım olup olmadığı soruldu. Sonrasında verilen numarayı takip et dediler.

    2 dakika içinde veznede numaram yandı. 330 USD'yi kredi kartıyla ödeyebileceğimi söyleyip hangi kurdan çevirdiklerini sordum. 17 dediler (Güncel kur 14.30 an itibarıyla). Öyle olunca nakit 350 USD verdim, 20 USD üstünü verdiler.

    Sonra dokümanlar için tekrar numaram yandı. İstedikleri dokümanlar:

    • Pasaport
    • Sağlık raporu
    • 2 adet fotoğraf
    • Nüfus kayıt örneği (E-devlet çıktısı tek kopya)
    • Adli sicil kaydı (E-devlet çıktısı tek kopya)
    • Diploma aslı ve fotokopisi
    • Banka dökümü ve imza sirküleri (Banka çıktısı tek kopya)
    • Askerlik durum belgesi (özellikle istediler)
    • Ek olarak Amerika'daki adresi değiştirme kısmını da adresi yazdığım kağıdı vererek hallettim.

    Sonrasında uzun bir süre bekledim, 30-40 dk olabilir. Sonra numaram yandı ve görüşmeye gittim, sarışın kadın ileydi mülakatım. İngilizce yaptım mülakatı.

    Çok sıcak başladım, K: Konsolos, B: Ben.

    K: Hi (Merhaba)
    B: Hi, how are you today? (Merhaba, bugün nasılsınız?)
    K: Good, how are you? (İyiyim, siz?)
    B: I'm excited. (Heyecanlıyım)
    K: Yeah you won the lottery, yay! (Tabi çekilişi kazandınız, oley!)
    B: Yes thank you. (Evet teşekkürler)
    K: Where do you wanna go? (Nereye gitmek istiyorsunuz)
    B: I'm thinking of Austin TX. (Austin TX'ı düşünüyorum)
    K: Why? (Neden?)
    B: Big tech companies are moving their headquarters to there. So lots of job opportunities. (Büyük teknoloji şirketleri merkezlerini oraya taşıyorlar, çok iş fırsatı mevcut)
    K: Do you know anyone in Austin? (Austin'de tanıdığın var mı?)
    B: I met some people online, they're previous years' winners. (Online olarak birileriyle tanıştım, geçmiş yılların kazananları.)
    K: Do you have any savings? (Birikimin var mı?)
    B: Yeah I have 20k USD. (Evet 20 bin dolar.)
    K: You have not been working? (Çalışmıyormuşsun?)
    B: Yeah, I resigned in March last year. My initial plan was to rest a couple of months and apply for new jobs during the summer but once I learned that I am a selectee in May, I decided not to work. (Evet geçen sene Mart'ta istifa ettim, birkaç ay dinlenip yazın yeni işlere başvurmayı düşünüyordum. Sonra Mayıs ayında kazandığımı öğrenince çalışmamaya karar verdim.)
    K: How long were you working with your company? (Şirketinde ne kadar süredir çalışıyordun?)
    B: 6,5 years (6,5 yıl)
    K: Congratulations your visa is approved. (Tebrikler vizeniz onaylandı)
    B: Thank you! (Teşekkürler!)

    Benim geçerli bir vizem de vardı ama konusu geçmedi. Görüşmeden sonra bekleyip tekrar cama gittim ve sordum. Sorun değil geçerli olanı iptal edip yenisini basacağım dedi. Teşekkür edip çıktım. Görüşme sonunda diplomamın aslı bana geri verildi. Diğer her şey içerde kaldı. Ek olarak AIS belgesini ve DS260 çıktısını istemediler.

    Genel izlenimlerim, görevlilerin hepsi cana yakın, güler yüzlü. Hatta girişte X-Ray'de halka küpelerime takıldılar, ötmüyor mu bunlar dediler, ben de yok metal değil heralde dedim (:

    Umarım herkesin hakkında hayırlısı olur. Unuttuğum bir şey varsa sonradan eklerim.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: DV2023 Mülakat Deneyimleri

    Herkese selamlar, DV2023'ün ilk mülakat deneyimini yazmak sanırım bana nasip oldu. 5 Ekim 2022 sabah 09:15'te girdiğimiz mülakatımız olumlu sonuçlandı ve vizemiz onaylandı.

    20 Eylül Unganlar

    09.20 randevumuz için 5 dakika önceden dördüncü kattaki ofise girdik. sıraya girdik ama beklemememize gerek kalmadan ismimiz okundu. confirmation page, covid aşı belgesi ve pasaport istendi. ben bebekliğimden kalma aşı kartımı da verdim. eşimden e-nabız aşı bilgilerinin pdf’ini mail atmasını istediler. fotoğrafımız çekildi ve 5. kattaki düzen laboratuvarına çıktık. ilk etapta ikimiz için 95 dolar ödemeyi kredi kartıyla yaptık. 5 dakika sonra kan almak için önce eşimi, sonra beni sırayla çağırdılar. daha sonrasında pasaportlarımızla birlikte üçüncü kata indik. burada da 15 dk bekledikten sonra ciğer tomografisi çekildi. daha sonra tekrar dördüncü kata çıkıp doktor muayenesi için beklemeye başladık. yaklaşık yarım saat bekledikten sonra önce beni çağırdılar. ben içerideyken eşimi de çağırmışlar. ikimize de doktor hanım denk gelmiş. herkese sorulan klasik sorular ve dörder aşıyla muayenemizi tamamladık. ikimiz için 620 dolar ödedik. totalde 715 dolar tuttu yani. ertesi gün için 15.00-17.00 arasında gelin dediler. Ertesi gün gidip sonuçlarımızı aldık ve sorunsuzca İstanbul'a döndük.

    5 Ekim Mülakat

    4 Ekim günü tekrar Ankara'ya gelmek üzere saat 09.15'te trene bindik. Öğleden sonra 14.10 gibi trenden indik ve otelimize giriş yaptık. Daha sonrasında bizimle aynı gün mülakatı olan Yunus Emre kardeşimle buluşup kahve içtik. İnsan en sevdiklerine bile anlatırken bu heyecanı layıkıyla paylaşamıyormuş Yunus Emre ile buluşunca anladım ben bunu. Biriyle aynı hisleri paylaşıp, hakkında konuşmak heyecanımızı ikiye katladı. Ona da buradan selam olsun. Daha sonra sabah konsolosluk önünde buluşmak üzere ayrıldık. Biz otelimize geri döndük. 5 Ekim saat 08.00'da otelden taksiye bindik. Normalde 12 dakika gösteriyordu lakin sabah trafiğine yakalandık ve yaklaşık 35 dakika falan sürdü yol. Önceki deneyimlerde bahsedildiği şekilde konsolosluk karşısında bulunan eczaneye emanet bırakmaya gittik ama almadı çantalarımızı. Tam panik yapmak üzereyken camında "Emanet Alınır" yazısı bulunan arabayı gördük. Çanta başı 50 lira ücret ödeyerek bırakabiliyorsunuz emanetlerinizi. Bizim 2 sırt çantası bir de omuz çantamız vardı. 100 lira ödedik totalde. Konsolosluğa yöneldiğimizde saat 09.00'a geliyordu. Kapıdan pasaportlarımızı verip uzattıkları yara bandımsı şeyle avuç içimizden sürüntü verdik. Daha sonra içeri yöneldik. Biraz kalabalıktı. Ödeme sırasında yaklaşık bir saat bekledikten sonra kişi başı 330 dolar ödeyip belgeleri teslim etmek için sıra beklemeye başladık. Yaklaşık 10 dakika sonra sıra numaramız yandı ve Türkçesi zayıf olan hanımefendiye, onun belirttiği sırayla belgeleri verdik. "Mülakatınızı ingilizce yapacaksınız di mi?" diye sordu. Hayır Türkçe şeklinde cevapladım ve yerimize geri döndük. Takribi 10 dakika sonra 11 numaralı banko için yandı numaramız. Gözlüklü, genç Amerikalı beyefendi önce yemin edip daha sonra parmak izlerimizi aldı.

    B: Ben, G: Görevli beyefendi, E: Eşim

    G: Burada verdiğiniz her bilginin doğru olduğuna yemin eder misiniz?
    B: Ederiz
    E: Yemin ederiz.
    G: Daha önce Amerika'ya gittiniz mi?
    B: Hayır.
    G: Yurtdışında yaşadınız mı peki?
    B: Hayır.
    G: Turistik amaçlı çıktınız?
    B: Evet.
    G: Burada ne iş yapıyordunuz?
    B: Televizyon sektöründe kurgucu olarak çalışıyorum.
    G: (eşime döndü) Siz?
    E: Pasta şefiyim ben.
    Soru aralarında sık sık ekrana bakıyordu. Tekrar bana döndü;
    G: (Eşimi göstererek) Nasıl pastaları güzel di mi?
    B: Çok iyi! 🙂
    Karşılıklı gülümsedik ve sorularına devam etti.

    G: Güzel, orada akrabanız var mı?
    B: Hayır akrabamız yok ama tanıdığımız var.
    G: Nereye gitmeyi planlıyorsunuz?
    B: Massachusetts.
    G: Neden orası?
    B: Tanıdıklarımız orada yaşıyor çünkü.
    G: Güzel.

    Ekrandan gözünü alıp belgelerimize yöneldi ve dosya kağıdı olanlara kaşe bastı.

    G: Kar seviyor musunuz? 🙂
    B: Severiz evet 🙂
    G: Massachusets karlı oluyor çok.
    B - E: :))
    G: Bir sorun gözükmüyor, vizenizi onaylıyorum, pasaportlarınızı birkaç gün sonra alabilirsiniz, bol şans 🙂
    B - E: Çok teşekkürler, kolay gelsin.

    Diplomalar, evlilik cüzdanı ve banka dökümanlarını geri aldık. Belgeleri alıp bankolara sırtımı döndüğüm anda Yunus Emre'nin gülen yüzüyle karşılaştım 🙂 Bizden sonraki numara onundu ve onun da görüşmesini yapıp çıkmasını bekledik. Vizelerimizi sıkıntısız almanın vermiş olduğu mutlulukla hemen 2 dakika mesafede olan Starbucks'ta oturduk biraz. Mülakatla ilgili söyleyebileceğim tek şey çok basit olduğuydu. Kafamızda kuruyoruz, oynuyoruz. Şu olursa böyle olur, acaba bu sorun olur mu falan diye ama gerçekten hiç gerek yok.

    Şimdi de hislerimden bahsedicem. Bundan birkaç ay önce şu yaşadıklarımı biri anlatsa muhtemelen gülerdim. Bu gerçekten tarifi olmayan bir his. En azından benim için öyle. Başta sevgili eşime buradan teşekkür ediyorum. Her ne kadar inkar etse de bence onun şansıyla kazandık çekilişi. Daha sonrasında Uğur Bey'e karşılıksız destekleri için çok teşekkürler. Ve tabi ki forum ve telegram grubundaki diğer herkes.. Desteği geçen herkese çok teşekkürler. Umuyorum ki isteyen herkes sorunsuz vizesine kavuşur.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmen Olmayan Kişilerin Tecrübeleri

    Yılın son günlerinde Christmas ışıklarıyla süslenmiş ağaçlarla dolu New York'tan herkese merhaba. ''holiday season'' dedikleri herkesin neredeyse 1 aylığına işi gücü bırakıp ailelerinin yanına, arkadaşlarının evine, kayağa, denize başka eyaletlere tatillere gittikleri dönemi yaşıyoruz. her yer çok hareketli. bizim de hayatımızda ev anlamında maalesef olumlu ve olumsuz gelişmeler oldu. Lizbon'a iş teklifi alan stüdyosunda kaldığımız kız, Lizbon'a gitmekten vazgeçtiği için ocak ortasında 3 aydır çok severek kaldığımız bu evi terk etmek zorunda kalacağız. ancak kızın wall street'te yaşayan bir arkadaşı bize kendi evini teklif etti, 21. katta özgürlük heykeli ve jersey city manzaralı bu yeni stüdyonun bir süre yeni sakinleri biz olacağız. binanın doorman'ini ve lobisindeki yılbaşı ağacını görünce bütünü olmasa da üzüntümüzün büyük kısmını unuttuk.

    üzüntümüz deyince belki uzaklardan bu anlattığım kulağa şımarıklık gibi geliyordur ancak burada sürekli ev değiştirme haliyle yaşadığınız bu göçebe hayat duygusal olarak insanı çok yoruyor. bavulunuz sürekli açılıp kapanıyor, hiçbir yere bağlanmadan yaşamak zorunda kalıyorsunuz. biz de bu sürecin olumlu yanlarını görmeye gayret ediyoruz. bu noktada sizlere yeni yılda göç etmeyi ciddi ciddi düşünenler için yine bir toparlama ve değerlendirme yapmaya çalışacağım. artılar ve eksiler yine birlikte olacak.

    ev meselesiyle başladık. öyle devam edelim. orada sahip olduğunuz ve genel olarak özgürlükler ve hayat pahalılığı endeksinde yoğunlaşan mutsuzlukların içinde bilmiyorum barınma bir problem mi? ancak buraya geldiğinizde banka hesabınızdaki paranın miktarından bağımsız ciddi anlamda bir barınma problemi sizi bekliyor olacak. biz çok şanslı insanlar olarak iyi bir arkadaş grubunun içine düştüğümüz halde 7 ayda 4.kez ev değiştirmiş olacağız. Amerikalılardan oluşan bu arkadaş grubu bize yardım teklifi etmese büyük ihtimalle airbnb odası bulmak zorunda kalacaktık. Buraya geldiğinizde bir kredi geçmişiniz olmadığı için bankadaki paranız hiçbir şey ifade etmiyor bunu unutmayın. 7 ay içinde tanıdığım biri Polonya'da yaşarken greencard çıkıp buraya gelen, biri de direkt Türkiye'den greencard çıkan iki ayrı arkadaşım da Green cardları olduğu halde uzun süre ev bulamadılar. Türkiye'den gelen arkadaş, iki çocuğuyla gelmişti, jersey'de çocuklar başka birinin evinde bir süre kaldılar, arkadaşım başka birinin yanında kaldı bir süre. 3-4 ay geçtikten sonra bir Türk arkadaşlarının kefil olması sayesinde Brooklyn'de ev tutmayı başardılar. Bunları böyle detaylı yazmamın sebebi Amerika çok güzel, her şey çok ucuz sığlığındaki YouTube videolarının yarattığı algıyla sınırlı kalınmasını istemememden kaynaklı. Eğer buraya geldiğinizde sizden önce buraya gelmiş bir arkadaşınız, akrabanız varsa, size kefil olma noktasında güvenilir biriyse yukarıda yaşadığım zorlukları yaşamama ihtimaliniz yüksek demektir.

    barınma dışında daha önceki yazılarımda bahsettiğim kültürel farklılıklar alışmak için zorlanacağınız başka bir mesele. öğrenmeye açıksanız değişimin sancılarını daha kolay atlatmakla birlikte yine de dil ve yaşam kültürü bıraktığınız hayattan tamamen farklı. gecenin 3ünde yan komşunun tivi gürültüsünden uyuyamadığım için lobideki güvenliğe gidip durumu bildirdim, daireyi aradı kimseye ulaşamayınca isterseniz polis çağırabilirsiniz dedi. yani burada bu benim komşum falan durumu yok. rahatsızsanız gereğini yapmalısınız. bende gereğini yaptım ve polisi aramak yerine evde kulak tıpası aradım.

    bir diğer zorluk iklim. New York city özelinde konuşuyorsak eğer, şu anda dışarıda hissedilen hava -7, normaliyse -3. dışarı çıktığınızda manhattan'daki gökdelenlerin arasında okyanustan esen ani rüzgarlardan korunmak mümkün, ancak blok başlarındaki ışıklara geldiğinizde yeşilin yanmasını dua ederek bekliyorsunuz. ancak northface, Uniqlo gibi markalardan çok da abartı olmayan rakamlara uygun koruyuculu kışlıklar almak mümkün. ve müşteri hizmetleri anlayışları şu düzeyde: northface'den aldığım bereye tamamen kendi hatamla latte dökmüştüm, mağazaya geri gidip durumu dürüstçe satış elemanına söyledim. 'lütfen raflardan kendinize yeni bir tane alın' dedi ve elimdeki kirli bereyi alıp kaldırdı. ne bir kağıt imzaladım, ne kullanıcı hatası olduğunu söyleyen mutsuz suratlar gördüm.

    satın alma gücüne daha önceki yazılarımda değinmiştim. Zaten internet bu konuda okyanus gibi. 1 hafta çalıştığınızda başlangıç seviyesi bir iş bile yapsanız kendinize iPhone 14 pro alabilirsiniz. ama almalı mısınız kendinize sormanız gereken asıl soru bu. mevcut telefonunuzun yapmadığı hiçbir şeyi yapmıyor alet.
    burada deneyime para vermek insanların daha çok önemsediği bir konu. eşimi yılın son günü candlelight konserine götürmek için dün konserin yapılacağı kiliseye gittik. mekanı önceden görmek istedik. tüm zeminin mum ışıklarıyla aydınlatıldığı bir kilisede canlı klasik müzik dinlemek bizi çok heyecanlandırdı.
    kiliseye gittiğimizde henüz başlamak üzere olan bir 'anma töreni' olduğunu fark ettik. içeri girerken kimse 'siz kimsiniz' demedi. elimize tutuşturdukları programı bildiren kağıtlarda 20 gün önce hayata 82 yaşında gözlerini yuman amerikalı ünlü şair ve yayımcı bir kadının anma töreninde olduğumuzu öğrendik.
    yukarı doğu yakasındaki bu güzel atmosferde herkesin çok şık giyindiği ortamda 1 saat kaldık. dualar edildi, şarkılar söylendi, filmlerdeki gibi yakınlarından bazıları kalkıp onunla ilgili güzel sözlerin söylendiği, komik anların anlatıldığı konuşmalar yaptı. kimse tavuklu pilav derdinde değildi, kimse bir tane daha pide alabilir miyim telaşına düşmemişti. hayatımız boyunca unutmayacağımız bir deneyim yaşamış olduk. etrafımda çoğu 80'lerin üzerinde kadın ve erkeklerin giyim ve kuşam anlamında gösterdikleri özeni, o yaşa rağmen vücut postürlerinin nasıl bu kadar dik ve uzun olduğunu anlamaya çalışarak ben de kendi dilimde duamı ettim.

    burası bildiğiniz hiçbir şeye benzemiyor. gelip çok mutlu olarak kalmaya devam edenler olduğu gibi, bir an önce dönmek isteyen insanlar da çok. yukarıda bahsettiğim Polonya'da yaşarken Green card çıkınca atlayıp gelen arkadaş şu anda ciddi ciddi polonyaya geri dönme planları yapıyor. düşünsenize istanbulda nerede yaşıyor olursanız olun evinizde çamaşır makinesi mutlaka vardır. burada çok havalı görünen gökdelenlerde bile çamaşırınızı yıkamak için çamaşırhane katına inmeniz, yıkamaya 2.75, kurutmaya 2.75 vermeniz ve programlar bittiğinde evinizden çıkıp çamaşırlarınızı geri almanız gerek. çünkü adında 'new' olan york şehrinin neredeyse yarısı 1900'ların başında yapılmış evlerden ibaret. binaların çok büyük kısmı 'pre-war' olarak geçiyor.

    yeme - içme anlamında aldıklarımızın kalitesine uzun uzun değinip kimsenin canını sıkmam istemem. limon ne kadar sulu, domates nasıl kırmızı, avokado ne kadar güzel, yumurta nasıl sarı, kahve nasıl harika kokulu, salata malzemesini yıkamadan nasıl direkt kullanabileceğiniz kadar temiz konularını hayal gücünüze bırakıyorum, çünkü orası sonsuz.

    sanıyorum bu benim bu forumdaki son yazım. çünkü burada öğrendiklerimi ve paylaşmak istediğim her şeyi paylaştım. bundan sonra yazarsam kendimi tekrara düşmüş hissedeceğim. bu kadar uzun bir yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim. umarım yeni yıl nerede yaşarsanız yaşayın, hayat sevgisiyle gelsin. o olunca geri kalan her şey için yakıt bulunuyor nasıl olsa. sevgiler...

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Part-2

    Hayatın insanı nereye götüreceği belli olmuyor, bazen akışına bırakmak lazım. Sırf ne güçlü olduğumu göstermek için akıntıya direnmek, onunla mücadele ederek hiçbir şey elde edemeyeceğimi bile bile kendimi boş yere hırpalamak yerine, ben kendimi akışa bıraktım. Bunu dayanmaya gücüm olmadığı için yapmadım, sonunda akıntının durulup olmam gereken yere beni götüreceğini bildiğim/umduğum için yaptım. İyi ki de yapmışım. O geçen sürede geniş ailemle çokça görüntülü görüşme yaptım. Anlattığım olayların hiçbiri benim yüzümdeki gülüşü silmemişti, onlardan da bunu sıkça duydum. Ne zaman arasak gülüyorsun, mutlusun demişlerdi. Çünkü her şeye rağmen gerçekten mutluydum, onlar da benimle dertlenmek yerine benimle mutlu oldular, beni mutlu görmek onlara da iyi geldi.

    Birkaç ay sonrasında, Martta, arkadaşım ile oturduğumuz apartman dairesinin kontratı bitecekti. Başta da buraya gelirken dediğim gibi ben buraya geçici olarak gelmiştim, kontrat bittiğinde başka bir eyalete taşınmak istiyordum. Arkadaşım ise kendine satın almak için ev bakıyordu. Maaşlı işe de girdikten sonra bir kredi kuruluşundan kredi onayı almıştı zaten. Onayı 6 ay boyunca geçerliydi, 1 yıla uzatma opsiyonu vardı. Kontrat bitmeden doğru evi bulmak ve satın almak, kontrat bitince de oraya taşınmak istiyordu. Ama ben zaten kışı burada geçirmiş olacaktım kontrat bittiğinde. O yüzden Ekime kadar kalmak sorun olmazdı. Evi alırsa Ekime kadar burada kalabileceğimi düşünüyordum. Ev gezmelerinde ona eşlik ediyordum, hem bu kadar uygun fiyatlı evler olması da insanı cezbediyordu. Üstelik kendime ev alacağım günler için de piyasayı öğrenmiş ve tecrübe kazanmış oluyordum.

    Arkadaşımla çok ev gezdik. Bütçesine uygun evlerin hiçbiri içimize sinmedi. Tam güzel ev bulduk, hadi bunu gezelim dediğimiz evler aynı gün yüksek bir teklif alıp piyasadan kalktı. Bütçesinin üst sınırında olan gezdiğimiz evlere ise teklif yapmak istediğimizde emlakçımız sürekli “daha şimdiden istedikleri fiyatın üzerinde teklif yapılmış” diye geri dönüş yaptı. Biz teklif bile yapamadık. Emlakçımız şu an piyasada çok az ev var, pandemi yüzünden fiyatlar da yükseldi, evler liste fiyatının %40 üzerine gidiyor şu an, eskiden alıcının piyasası olan piyasa, şu an satıcının piyasası maalesef dedi. Nisan Mayıs gibi pazara çok ev düşecektir, o zaman satın almak için daha uygun zaman olur diye de ekledi. Zaten neredeyse sonuna geldiğimiz kontratı yeniledik. Çünkü burada ev alıp burada yaşamak isteyen arkadaşım, gittikçe ümitsizliğe kapılıyor ama emlakçının bahsettiği o piyasa değişimini de görmeden vazgeçmek istemiyordu. Eğer o zaman da güzel ev bulamazsam ben de seninle taşınırım, ev alamadıktan sonra burada yaşamanın da anlamı yok ki dedi. Haklıydı. Çok para verdikten sonra her eyaletten ev alınabilirdi. Ya da ev almayacak ise herhangi bir yerde kirada beraber yaşayabilirdik.

    Kontratı yeniledik, havalar ısındı, malum zaman geldi çattı. Ama piyasada değişiklik olmadı. Evet ev sayısı arttı ama fiyatlarda bir düşüş olmadı. Arkadaşım hala maaşlı işinde çalışmaya devam ediyordu. Ben ise artık sıkılmış olsam da delivery yapmaya devam ediyordum. Maaşlı iş bulmak istiyordum ama henüz nerede yaşayacağım bile belli değilken buna adım atamıyordum. Delivery işlerinin kazançları düşüyordu. Üstelik havaların da ısınmasının getirdiği rehavet, o hadi bugün çıkıp gezelim, çalışmayalım hissiyatı ile eskisi gibi çok çalışmıyordum. Önceden sabah erken saatte çıkıp, akşamları da çalışan ben, öğleye doğru çıkıp hava kararmadan bırakıyordum çalışmayı. Araba almak, telefon almak gibi hedeflerim de kalmadığı için kendime yetecek kadar çalışıp rahat takılıyordum. Zaten parayı nereye harcayacaktım ki çok çalışsam? Hazır bahar rehaveti de üzerimdeyken, bir arkadaşımızın yanına, Virginia’ya gittik gezmek için. Amerika’ya geldiğimde potansiyel olarak yaşayabileceğim çok yeri gezmiştim ama yol üzeri olmadığı için seçeneklerim arasında olan Virginia’ya gitmemiştim.

    Virginia'yı çok beğendim. Buranın doğası evet çok güzel ama Virginia ayrı bir güzel. Tabi daha kalabalık oluşu ve trafiği biraz sıkıntı olsa da rahatsız edici düzeyde değil. Virginia dönüşü planımızı yaptık. Orada iş bulup oraya taşınmaya karar verdik. Ekime kadar her şeyi hallederiz diye konuştuk. Ohio ev piyasası arkadaşıma istediğini veremedi. Virginia için çok yükselmişken oradan bakmaya başladık evi. Ev fiyatları buradan daha yüksekti ama evler daha güzeldi, daha yeniydi. Yine de bütçeye uygun bir şeyler bulunabilirdi. Arkadaşım kredi aldığı yere bu düşüncesinden bahsedince ilk golü yedik. Nerede çalışıyorsanız kredi teklifiniz orada geçerli, başka eyaletten ev almak istiyorsan önce oradan bir iş bul sonra yeni kredi teklifi oluşturalım dediler… Hayaller suya düştü. Bunun üstüne arkadaşım bir de işini bıraktı. Çünkü çok hayal kırıklığına uğramıştı, burada çalışıyor ama ev bulamıyordu, orada bulsa kredi vermiyorlardı. O da taşınmak istiyordu. Bu saatten sonra artık burada çalışmasının anlamı kalmadığını söylüyordu.

    Yaz gelmişti. Amerika'ya geleli 1 yıl olmuştu tam. Delivery işlerinin paraları iyice düştü, kazandırmıyordu. Ama iyi kötü idare ediyordum. Yazın her yerde işlerin böyle olduğunu bildiğim için çok da umursamadım açıkçası. Yıl dönümüm üzerinden daha birkaç gün geçmişti ki kaza yaptım. Arabamın tamir edilmesi gerekiyordu. Hem taşınma işimizi hem çalışmamı aksattı bu durum. Zaten az çalışıyordum, araba da tamire gidince hiç çalışmadım bir süre. Bu süreyi taşınma işine enerjimi harcayarak geçireyim dedim ama arabanın tamirde olması ve bu yüzden bir süre para kazanamamış olmam uyanmama neden oldu. Bu delivery işlerine güvenerek taşınmak akıl karı değildi. Hele ki kazancın düşük olduğu şu yaz döneminde. Gitmeden önce maaşlı bir iş bulmam gerekiyordu. Aksi halde böyle bir durum olduğunda işler sarpa sarabilirdi. Virginia'da yaşam maliyeti daha yüksekti ama gelirler de ona göre yüksekti. Ancak işsiz kalınca risk daha büyük oluyordu. Ben burada yaşarken sadece bonus olduğu zaman delivery yapmaya çıktığımda bile, birkaç gün çalışıp o ayın masrafını kurtaracak kadar kazanabiliyordum. Ki yaz aylarının geri kalanını bu şekilde geçirdim arabam tamirden döndükten sonra. Çok çalışıp az kazanmak insanın moralini bozuyor. Ben çok kazanabileceğim o nadir zamanlarda çalışmayı tercih ettim ve az çalışıp kendime yetecek kadar kazandım. Ayda 5 güne kadar düştü çalışmam yaz dönemi. Hobi olarak kupon toplayıp alışveriş yapıyordum yazın. Ama gezmeyi de ihmal etmedim tabi. Chicago'yu gezdikten sonra şunu anladım, ben artık kalabalık şehir insanı değilim. Hele ki şehir merkezindeki o büyük büyük binalar, sıkışık trafik, insan kalabalığı, hayat pahalılığı. O kadar bunaldım ki, planladığımdan erken döndüm Chicago’dan.

    Yaz bitmek üzereydi. Yaşadığımız sitenin yönetimi ile konuştuk. Taşınmak istediğimizi söylediğimde taşınmak için 60 gün önceden haber vermemiz gerektiğini ve kontratımız olduğu için 2 kira ceza ödeyeceğimizi söylediler. Algılayamadım. 2 kira ceza ödesek çıkıyor muyuz dedim, 60 gün sonra çıkıyorsunuz dediler. Peki haber verip 60 gün sonra çıksak ceza ödüyor muyuz dedim, 2 kira kadar dediler. Kısaca bugün çıkmak istiyorum dediğimiz an cebimizden 4 kira çıkıyor. Geldi mi ikinci gol… E biz zaten Eylül kirasını ödemiştik, 4 kira demek Ocak sonuna kadar ödemek demek. Yani 2 kira eksik ödemek için 6 ay erken mi çıkacağız? Gideceğimiz yerde hazır iş veya ev de yok. Böylece taşınma işi iyice sarpa sardı. Kontrat bitiminde çıkmak maddi açıdan en mantıklı seçenek gibi görünüyordu. Tam bunları değerlendirirken arkadaşımın bıraktığı iş yeri eğer hala taşınmadıysa yeniden işe başlamasını teklif etti aylar sonra. Su akıp yolunu buluyor gibi görünüyor bir şekilde, direnmenin anlamı yok. Arkadaşım da ertesi hafta işe başlamayı kabul etti. İşe başlamadan önce son bir seyahat vakti öyleyse.

    Bir dostumuz ve ailesinin yanına New York'a gittik. Aile ortamına, huzura ihtiyacımız vardı. Aradığımızı fazlasıyla bulduk. Muhteşem zaman geçirdik. Tüm o bunaltıcı süreci arkamızda bırakıp yeni bir sayfa açtık. Onların yanındayken uzun zamandır bakmadığımız ev piyasasına bir göz atalım dedik. Gerçekten fiyatlar daha uygun görünüyordu artık. Ama aylardan Nisan-Mayıs değil, Eylül olmuştu. Geç olmuştu ama olmuştu beklenen. Ohio'ya son bir şans vermek üzere dönüş yoluna geçtik. New York'a giden biz ve Ohio'ya dönen biz kesinlikle aynı değildik. Dostumuz ve ailesi sayesinde bakış açımız değişti. Onlarla geçirdiğimiz birkaç gün bize çok şey kattı. Dönüş yolunda arkadaşım, "Önceki sefer tek başıma denedim olmadı, bu sefer beraber deneyelim mi ev almayı?" dedi. Geçici bir süre diye geldiğim, bir an önce taşınmak istediğim eyaletten ev almak mı? Zaten ne planladıysam tersi olmadı mı hep 🙂 ?

    Eve döndükten sonra kendimde yeniden çalışma isteği buldum, en azından maaşlı bir işim olana kadar. Tamam artık çalışıp para kazanma vakti, artık yeni hedefim var derken daha bir hafta bile olmamıştı ki posta kutusunda bana gelmiş bir zarf vardı. Sürüş ayrıcalıklarımın açığa alındığı yazıyordu. Araştırdım ve sebebinin yaz başında yapmış olduğum kazadan sonra katılmam gereken ama katılmadığım mahkeme olduğunu gördüm. Üç kez mahkeme düzenlenmiş ve katılmadığım için artık araba kullanamıyormuşum, süresiz olarak. Üç ayda zar zor aldığım ehliyetimi bir yıl olmadan kaptırmıştım bile. Ve böylece üçüncü golü yemiş oldum. Nedir şu ehliyetten çektiğim, geldiğimden beri anlamıyorum ki… Hemen hal çaresi nedir diye araştırmaya başladım. Avukat, "Hiçbir şeyin garantisi yok, ceza öder misin ehliyeti geri alır mısın bilemem, 1.000 dolar ver başlayalım" dedi. Avukatsız suçu kabul etsem 237 dolar ceza görünüyordu. Onu ödeyerek sürüş ayrıcalıklarıma tekrar kavuşabiliyordum ama başka sıkıntılar çıkma ihtimali vardı. Riski alsam bile 2-3 hafta gibi bir süre alıyormuş sürüş ayrıcalıklarımı geri almam. Ve ben tabii ki bunları değil, daha zor yolu seçtim, süreci kendim yürütüyorum. Tüm bu kazalar ve mahkeme süreci çok detaylı ve bence forumda bulunması gereken bilgiler içeren konular. O yüzden onlara şimdi girmeyeceğim, kendi iletilerini yazdıktan sonra linkini eklerim ama direkt sonucu söyleyeceğim. Mahkeme süreci hala devam ediyor ancak hakimden bu süreçte sürüş ayrıcalıklarımı geri vermesini rica ettim, verdi. Sürüş ayrıcalıklarıma geri kavuşmam yaklaşık 5 hafta sürdü. Hem de öyle ters zamana gelen 5 hafta ki.

    Peki bu 5 haftada ne oldu? Öncelikle arabayla başlayalım. Tam kasko yenilenme zamanına denk geldi ve ben şirket değiştirmeyi düşünüyordum. Başka şirketlerden ehliyetim açığa alındığı için aylık 500 dolar gibi bir ödeme çıkınca şok oldum. En sonunda kendi sigortacıma yazdım. Ehliyet durumumu görmesin diye önce ben yazmak istedim ama gördü mü görmedi mi bilmiyorum. "Ben yurt dışına çıkıyorum, arabayı kullanmayacağım, otoparkta durduğunda başına bir iş gelirse kapsayan ama full coverage olmayan ucuz bir sigorta teklifin varsa ver yoksa iptal ettireceğim" dedim. Gerçekten böyle bir sigorta varmış. Ayda 26 dolara storage coverage yaptırdım. Eğer arabayı kullanırsan, araba yerinden hareket ettiği anda sigortan geçersiz olur dedi. Güzel, sıkıntı yok zaten yurt dışında olacağım dedim. Arabanın çalıştırılması sıkıntı değil, sadece yerinden oynamaması gerekiyor bu sigorta için. Zaten ehliyetim yokken araba kullanacak halim de yok. Ekim ortası gibi de Türkiye'ye gidip yarım kalan resmi işleri halletme planım vardı zaten.

    5 haftada olan ev ve işle ilgili kısımları anlatmadan önce bu yazıyı burada kesiyorum. Buradan sonrası çok detaylı bilgi gerektiren kalem kalem yazmak istediğim kısım. Ama hikayemin sonu güzel bitiyor. Yediğim onca gole rağmen sonunda kazanan ben oldum 🙂

    Yani iyi ki kısacık yazacağım dedim, yine dayanamadım. Gerçi bunlar daha buz dağının görünen kısmı. Daha anlatacağım, detaylandıracağım çok şey var. Ama bu günlük bu kadar yeter. Umarım keyifle okumuşsunuzdur buraya kadar, sizi çok sıkmamışımdır.

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: DV2022 Mülakat Deneyimleri

    Mülâkat Deneyimi

    Merhaba
    02.03.2022 (bugün) saat 10.45'te olan mülakatım için sabah erken saatlerde uyanıp kopyalarıyla birlikte yaklaşık 50 sayfaları bulan dosyalarımı son kez gözden geçirdim. Evrakları hazırlarken kendime göre (konsolosun istemesini beklediğim öncelikli sayfalar, kopyalar, almasını beklemediğim ama yanımda bulunsun dediğim sayfalar) olarak hazırladım.

    10.30'a kadar büyükelçiliğin karşısındaki Kaktüs cafede bekledim. Eşyalarımı emanete bıraktım ve büyükelçiliğin kapısına doğru gidip güvenliğe mülakatım olduğunu söyledim. 2-3 dakika kadar beklettikten sonra form doldurtup içeri aldılar. Telefon, bozuk para, kemer veya herhangi bir metal üzerinizde bulunmamalı. Güvenlikten geçtikten sonra ilerde kapıdan geçer geçmez pasaportu alıp sıra numarası ile geri verdiler. Yaklaşık 20 dk bekledikten sonra numaram yandı. Vezneye geçip pasaportumu verdim ve 330 dolar ödeme yaptım. Aynı numarayı unutmadan tekrar bekleyip yanınca tekrar vezneye geçmemi söylediler. 2.bekleyiş yaklaşık 10 dk sürdü. Evraklarımı istediler. Başvuru pasaportum, nüfus kayıt, adlı sicil, diploma, diploma fotokopisi, tecilli olan askerlik belgemi, DS260ta yazmadığım adresim ve iş mektubu ( iş mektubuna gerek olmadığını ancak isterseniz dosyanıza koyabilirim dedi. Ben dosyada bulunmasını istedim ve onu da aldı). Daha sonra yeniden beklemeye geçtim. Evraklarda bir sorun çıkmaması rahatlatmıştı. Saat 12ye doğru gelirken içerde çok az kişi kalmıştı. Benden önceki ve sonraki numaralar yanınca yeniden endişelenmeye başladım:) sonra benimki de yandı ve son kez mülakat icin türkçe bilen, güleryüzlü konsolosun karşısındaydım. Sağ elimi kaldırarak yemin ettirdi. Ne iş yapacağımı sordu? Neden Georgia diye sordu? Neden bu iş diye sorduğu soruya açıklama yaparken tabiki tabiki eee doğal olarak böyle olacak anlamına gelen kafa sallayışı sonrası diplomamı uzattı ve yüksek ses tonuyla gülerek tebrikler dedi. Toplam 3 dakika sürdü.

    Mülakat sonrası depar atarak çıkacaktım ancak kapılar vardı ve dar bir alanda koşamazdım 🙂
    Umarım bekleyen herkes bu heyecanı en kısa sürede yaşar. Benim için unutulmaz bir gündü.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: DV2023 Mülakat Deneyimleri

    Merhaba arkadaşlar
    Uzun ve mücadeleli bir sürecin ardından vizemizi alma mutluluğunu ve tecrübelerimi sizlere aktarmak için buradayım. Biraz uzunca olacak peşinen söylemeliyim  her şey 7 mayıs 2022 de başladı sonuçlar açıklanmış fakat ben bilgisayarımı ofiste unuttuğum için bakamamıştım. Çevremdeki tüm arkadaşlar has not been selected yazısı görürken içimde ayrı bir umut vardı 6. Yılında bunu kazanacaksın diyordum kendime. Tabi bilgisayar ofiste olunca 9 mayıs pazartesi günü sabah bilgisayarımı açıp önce eşim için sonuç kontrol sayfasına girdim ve 6 yıllık rutini bozmadık “has not been selected” site şaşırtmamıştı sağolsun yine beni. Sonrasında kendi sonucumu kontrol etmek için bilgileri girdim fakat farklı bir sayfa açıldı ne olduğunu anlamadım sanırım yanlış bir şey yaptım dedim en son sanırım universite sınavı sonrası sonuç kontrolünde böyle bir şey yaşamıştım. “You have been randomly selected” işte bu cümle bizim tüm hayatımızı değiştirecek sonunda oldu sonunda gidiyoruz dedim fakat hiçte öyle değilmiş Case Number ve Ankara’nın Performansı olayından çok ama çok habersizmişim diyorum. Aynı gün yolum forum ve telegram grubu ile kesişti neredeyse 1 ay kadar hiç durmadan araştırmalar yaptım ve sonra daha öncesinde turist vizesi almamış olmama kızdım çünkü bir yeşilkartforum deyimi var “ Aos yapın , Dosya taşıyın ve Ankara’ya güvenmeyin.” Sonrasında telegram gruplarında yollarımız @Erkan-Gürsoy ve @cerkezkizi09 ile kesişti bir hayli sohbet inceleme analiz falan derken sanırım eylül ayı gibiydi dosya taşımak için gidilebilecek vizeli ve vizesiz konsoloslukların performanslarını , kaç talihli olduğunu , mail adreslerini içeren bir Excel dosyası hazırladık çünkü mevcut performansla @cerkezkizi09 için durum kritik ( yüksek cn sebebi ile 28k) benim 17k ile halen umudum vardı Ankara için. Bir süre sonra vizesiz gidilebilecek birkaç balkan ülkesine mail attım fakat hepsi yasal oturum istedi malum olduğu üzere umutlar Ankara olarak devam etti sonraki birkaç ayımız. Geldik ocak ayına ve mart için bültende numaramız aktif oldu ve diğer konsolosluklar bir hayli ilerlemişken Ankara yine bizleri şaşırtmayıp geride kalmaya yetersiz sayıda mülakat vermeye devam ediyordu. Bu süre içerisinde balkan ülkeleri harici sınırlarımı genişletim ve schengen bölgesi haricinde 50-60 kadar ülkeye dosya taşımak için mail atmıştım bir kısmı olumsuz döndü , bir kısmı bilindiği üzere şuan yoğunuz işlerimiz azalınca duruma bakarız gibisinden cevap vermiş , bir kısmı hiç cevap bile vermemişti.Bu sürede Erkan abi mülakatını hatta vizesini almış bizler bir umut beklemeye devam ediyorduk. Gökçe ile birlikte schengen ülkeleri dahil alanı genişletme kararı aldık ve mailleri tekrarlamaya başladık ben 2.tur gökçe 3. Tur mail sorgulamasına başlamış ekstradan Avrupa ülkelerine mailler atılmıştı akşamüzeri mailleri attığımız için bir gün sonra o beklenen Dv çekilişini kazandığımız gün yaşadığımız sevincin daha fazlasını yaşamamıza sebep olan mail Avusturya konsolosluğundan geldi “ Dosyanızı kabul ediyoruz” heyecan yerini sakinliğe bırakırken acaba ne zamana dosyayı taşırlar , ne zaman mülakat alırız derken bir gün sonra o beklenen mail geldi ve mülakatımız kesinleşti 3 Mart 2023 saat 13.00 Viyana US Embassy . Açıkcası çok hazırlıksız yakalanmıştım 6 aylık kızımız , doğum sonrası izinde olan eşim ve ben ne yapacağımız konusunda işin içinden çıkamamıştık ve her konuda gerek forum gerekse telegram grubundan bizlere desteğini esirgemeyen @gucarslan ile uzunca bir konuşma yaptık ve alternatifleri konuştuk en güzeli ne olursa olsun şartları zorlayıp mülakat’a zamanında ailecek gitmekti. Hızlıca schengen işlemlerine başladım ve birkaç arkadaşımızın daha aynı şekilde dosyasının kabul edildiğini öğrenip onlarla iletişime geçtim fakat hepsi benden sonra mülakata girecekti ben ilk olacaktım viyana’da. @Yusuf-Allak ile sürekli iletişimdeydik dosyasını oraya taşımış ve mülakat almıştı , Schengen ve Avusturya için yeni öğrendiklerimizi birbirimizle anında paylaşıyorduk . Konsoloslukla birkaç yazışma ve medikal randevu için iletişime geçip işlemleri tamamladım. Schengen konusunda ve sonraki süreçte @lumos inanılmaz destek oldu hakkı ödenmez benim için. Şubat başında evraklarımızı teslim ettiğim aracı kurumdan 1 hafta sonra pasaportları teslim alabileceğimize dair mail gelmişti ve büyük bir heyecanla teslimata gittim aklımda bir yandan ya alamadıysak ne yaparız korkusu.. Neyse ki vize basılı pasaportlarımızı sorunsuz teslim almıştık ve işler planlandığı gibi gidiyordu. Sanırım schengen için hazırlık işin en zor kısmıydı. Mülakat için istenen belgeleri hazırlamak çok daha kolay olmuştu Türkçe belgeleri yeminli tercüme ettirerek götürmemiz gerekiyordu yaklaşık 1 haftada tüm evraklarımız hazır sadece viyana yolculuğundan hemen önce almayı planladığım hesap dökümüm kalmıştı. Sanırım evrakların üzerinden 5 kez geçmişimdir eksik olmaması için. Mülakattan bir süre önce daha önce telegram grubunda konuştuğumuz @Emrey34 ile konuştuk ve kendisinin de dosya taşıdığını ve mülakat beklediğini öğrenmiştim bir ara konuşmamızda ikimizde 17k olarak beraber gideriz Ankara mülakatına demiştik ama Avusturya bize kıyak geçti ve emre için 3 mart mülakatı geldi. Birbirimizden habersiz aynı tarihlere uçuş planlamışız ve medikal randevumuz bile aynı tarihe verilmiş viyana’da diğer işlemlerimizi de beraber gerçekleştirdik.
    Klinik muayene için randevu saatinde emre ile buluştuk ve işlemlerimiz başladı daha önceden klinik ile konuşmamızda yapılan aşıları ve antikor testlerini yanımızda götürüp ispat edebilirsek kabul edecekleri yönündeydi ve sağolsunlar öylede yaptılar ve sorunsuz bir şekilde o kısmı tamamlamış olduk. Klinik unganlar’ın aksine raporu sonraki gün bizlere teslim etmeyip direkt konsolosluğa dijital olarak yolluyormuş o sebeple tekrar gitmemize gerek olmadı bu süreyi güzel viyana da biraz daha gezmek için harcadık.
    Mülakat günü sabahı emre ile haberleştik mülakat yeri büyükelçiliğin içerisinde değil farklı bir noktadaydı ve mülakat öncesi bina girişinde buluşacaktık. Saat 13.00 olan mülakatımıza 15 dakika kadar önce gitmiştik fakat kapıdaki görevli isim teyitlerini yaptıktan sonra tam saatinde tekrar gelmemizi söylediği için biraz daha beklemeye başladık heyecan tavan yapmış durumdaydı daha önce hiç deneyim okumamıştık biz ilk olacaktık. Saat 13.00 tekrar döndük metal eşyaları çıkarıp xray cihazından geçtik ve çanta , telefon , bebek arabası hiç sorun olmadı bu şekilde içeriye giriş yapabilirsiniz dendi sadece teknolojik saatleri içeri almadıkları için emanet olarak güvenliğe bırakmamız gerekti. İçeride büyük bir bekleme alanı vardı ve beklemeye başladık bir süre sonra bankodan bir hanım efendi bizlere seslendi ve evrak teslimi için yanına gittik kendisi az miktarda Türkçe biliyordu ve çok yardımcı oldu. Bizlerin ilk mülakat olacağını , ankara’nın durumu ve Türkiye hakkında biraz konuştuk gerçekten çok iyi ve çok yardımsever birisi kendisine minnettarız bu konuda. Mülakattan önce istedikleri belgeleri mail olarak atmışlardı ve sırası ile önce kendim sonra eşim ve kızım için teslim ettim. Daha sonra farklı bir bankodan vize ücretini ödeyip tekrar beklemeye başladık. En sonda bulunan banko diğerlerinden farklı ve içeride bir beyefendi dosya inceliyordu sanırım bunlar bizim dosyalarımızdı. Bahsettiğim bankodan konsolos bey bizlere seslenerek mülakat için davet etti. Mülakatı İngilizce olarak yaptık aslında Türkçe bilen personel yardımcı olabileceğini söylemişti fakat İngilizce konuştuğumuzu görünce bizleri baş başa bıraktı konsolos bey ile ( İngilizceme çok güvenmiyordum hatta deneyimleri okurken İngilizce mülakat yapanlara iyi cesaret diyordum )
    K: Verdiğiniz evraklar ve bilgilerin doğruluğunu teyit eder misiniz?
    B: Evet
    K: Kaç yıldır evlisiniz
    B: 10 yıl
    K: Kaç çocuğunuz var 1 tane mi ? 10 yıldır evlisiniz.
    B: Evet 1 cocuğumuz var şuan 7 aylık.
    K: Çok şanslı 
    K: En yüksek diplomanız lisans mı? Ne bölüm okudunuz ?
    B: Lisans mezunu olduğumu ve bölümüm hakkında bilgi verdim
    K: Şuan ne iş yapıyorsunuz ve gidince ne yapacaksınız ?
    B: Mesleğim hakkında konuştuk ve orada devam etmek istediğimi söyledim.
    K: Ne zaman gitmeyi planlıyorsunuz?
    B: Türkiye’ye geri dönüp 1 ay içerisinde işlerimizi tamamlayıp gitmeyi planladığımızı tabi önce vizemizi onaylaması gerektiğini söyledim.
    K: Gülümseme eşliğinde ; Tebrikler her şey güzel görünüyor henüz sağlık raporunuz bizlere ulaşmamış ulaşınca vizenizi onaylayıp mail ile sizlere bilgi vereceğiz.
    Gerçekten sohbet eşliğinde çok rahat bir mülakat gerçekleştirdik inanılmaz yardımsever ve güler yüzlülerdi. Sonrasında pasaportlarımız konsoloslukta kalacağı ve araya haftasonu gireceği için pasaport fotokopilerimize bir yazı yazmalarını rica ettim olumsuz bir durum olursa durumu anlatmak için sağolsunlar kırmadılar. Mülakat sonrası inanılmaz bir hafiflik binadan nasıl çıktık nasıl bir heyecan ve mutluluk umarım herkes bu durumu yaşar. Durum kritiği ve yakınlarımıza haber vermek için bir mekana girdik ve klinikten sonuçlarımızın konsolosluğa gönderildiğine dair mail geldiğini gördüm hemen konsolosluğa mail atarak durumu anlattım. Çok kısa bir süre sonra her şeyin yolunda olduğunu pazartesi günü vizelerimizin basılıp pasaportlarımızın bizlere gönderileceği yazıyordu. Haftasonu güzel Viyana’yı gezip keşif yapmakla geçirdik. Pazartesi günü öğlen durumumuz ready den direkt Issued oldu ve hemen ardından pasaportlarımızın teslimat noktasına gönderildiği mailini aldık fakat aynı güne yetişmedi ve ertesi gün sabah teslim alabildik. Şimdi bu heyecanı sindirme ve taşınma planları yapma zamanı umarım en kısa sürede kutsal topraklara adım atıp düzenimizi kuracağız. Umarım bu deneyim bizlerden sonra Viyana’da mülakata girecek arkadaşlarımız için yararlı olur. Telegram grubunda hep söylediğim gibi “Mülakat gelmesini beklemeyeceğiz o mülakatı biz alacağız”
    Sürecin başından bu yana her konuda destek olan Uğur Bey'e @gucarslan , DV23 Telegram admin grubu arkadaşlara Ezgi Hanım @EzgiLera , Noyan Bey @funnelweb , İbrahim Bey , Berke Bey @berke1998 , Emre Bey @Emre-Kurtulmuş , Tuna Bey @tunalbayrak , Duygu Hanım , Erkan Abi @Erkan-Gürsoy , Gökçe @cerkezkizi09 , Tuğba @lumos , Ahmet @ahmet_ ve bütün değerli forum ailesine teşekkür ederim.
    Ayrıca sürecin başından bu yana desteklerini sürekli hissettiğim dostlarım @Erkan-Gürsoy @cerkezkizi09 , Sürekli iletişimde olduğumuz @melikeugur , @çakıl , @Yusuf-Allak , @Emrey34 , @uqursen . Biraz geç tanışıp arayı çabuk kapattığımız kader arkadaşım @ahmet_ . Son olarak yine geç tanışıp arayı çabuk kapattığımız , her soruma cevap verip telaşlandığım anlarda beni sakinleştiren , desteğini hiç esirgemeyip mülakat aldığım andan vizeyi alana kadar kendi süreciymiş gibi bana yardımcı olan Tuğba @lumos çok çok çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Oncelikle herkese merhabalar uzun suredir bunu yazmak icin bekliyordum ama ancak musait olup isleri yoluna koyabildim.

    Amerikaya 6 ocak 2023 tarihinde esimle birlikte yerlesmek icin geldik oncesinde 2 haftalik tatil icin gelmistik bu sure zarfinda banka hesabi acmistik, greencardlarimiz ve ssnlerimiz basilmisti, yani Amerikaya yerlesmeye geldigimizde elimizde greencardlarimiz ve ssnlerimiz mevcut sekilde baslamis olduk.

    California eyaletine yerlestik bunun en buyuk sebebi benim ucak tekniksiyeni olmam ve Californiada cok fazla benim isimle ilgili havacilik firmasi olmasi (kaldiki bunun ekmegini yiyorum suanda dogru bir karar vermisim diyebilirim ileride bahsedicem).

    Ilk basta barinma isinden basliyalim, ev isini AIRBNB den hallettik ve 2 ay boyunca AIRBNB de kaldik. Bu benim icin ve esim icin tam bir kabustu sebeplerine gelicek olursak, biz studio daire seklinde bir AIRBNB tutmustuk mutfak disaridaydi ve mustakil bir evin misafirhanesi gibiydi. Evde malesef cesitli problemler vardi ve mutfak cok kotu kokuyordu bu sure zarfinda surekli disardan yemek zorunda kaldik ve bu hem maddi olarak bizi yordu hem de gercekten disaridaki yemekler cok sagliksiz insan ev yemeklerini ozluyor. Daha iyi bir yerden AIRBNB tutmak istedigimizdeyse fiyatlar cok yuksekti ve paramiz kisitliydi. Bu sure zarfinda ev tutmayi denedik ama BINGO! ev tutamiyorsunuz. NEDEN? cunku kredi skorunuz yok. NEDEN? cunku isiniz gucunuz yok. 2-3 kira pesin odemeyi teklif ettim hatta 2 kira bedeli depozito odemeyi teklif ettim ama yok arkadas vermiyorlar.

    Sonrasinda ilk hafta hemen ehliyet isini halletmeye calistik esimde ben de yazili sinavdan gectik. Direksiyon sinavindan 1. de kaldim (omuz ustunden bakmadigim icin). Olayi ozet geceyim bana 'sol seride gec' dedi. Bende aynadan baktim serit bombos verdim sinyalimi gectim ardindan kulagimda bir ses yankilandi 'OH MY GOD' kendi kendime dedim aha adam oldurduk heralde, megersem omuz ustunden bakmayi unutmusum. Bana kritik manevra yaptigima dair bir seyler soyledi tekrar DMV ye surdurdu ve kaldigimi soyledi. Dedim 'arabamda kor nokta uyari sistemi var ayrica aynadan detaylica gordum solumu'. 'Yok bakmak zorundaydin' dedi 'tamam' dedim kaderime razi oldum. 1. sinava goturen abimin isleri ciktigindan dolayi Turkiyeye dokmek zorunda kaldi ve ben 2. sinav icin ehliyetli ve arabasini kullanabilecegim bir arkadas aramaya basladim(bu arada arabayi Turodan kiraliyorum ve Turo kiraladiginiz arabayla sinava giremiyorsunuz.). Gruplara yazdim telegrama yazdim hic bir Allah in kulu donus yapmadi. O biraz morelimi bozdu. Neyse ki sonradan Ohaio dan bir arkadasla konustum o Californiadan arkadasini aradi o bana yardimci oldu sagolsun hic bir ucret ve baska bir sey talep etmedi(tabi arkadasa guzel bir yemek ismarlayarak helallestik diyebilirim). 2. sinavimda cok rahat bir sekilde gectim hatta sinava giren gozetmen senin ilk sinavdan neden kaldigini anlamadim acikcasi dedi. Bence burda onemli olan birazda hangi DMV de sinava girdiginiz. Ikinci girdigim DMV biraz daha kirsal bir alanda olan cok yogun olmayan bir DMV idi.(ufak bir tavsiye:))

    Simdi gelelim is bulma isine. Oncelikle delivery islerinden cok umutluydum ama malesef Doordashin waitliste almasi, Uber Lift in 1 yillik ehliyet istemesi, Amazon Flexin waitliste almasi gibi olaylar suratima tokat gibi carpti cunku bunlar benim baslangic icin buyuk dayanagim olarak gordugum islerdi. Bu arada suanda yani 2 ayin sonunda UberEats im acik Doordash waitlistten ciktim (hatta ciktiktan sonraki 15 siparisi tamamlarsan 300 dolar bonus dedi onu da cebime koydum :)) ek is olarak haftasonu bunlari yapiyorum akmasada damliyor masraflarimizi cikartiyor. Ve simdi gelelim ana isime, buraya geldigimda yapmayi istedigim ise. Amerikanin dunyada en iyi oldugu seye. 'HAVACILIK'. Buraya geldigimde herkese onerimdir mutlaka sizde yapin. Yeni bir e mail actim ve hemen indeed hesabi ve linkedin hesabi acip CV mi doldurmaya basladim. Bu sure zarfindan sonra bana is teklifleri gelmeye basladi ve bende calismak istedigim bana ruya gibi gelen firmalara basvurmaya basladim. Ve inanin bir cok yetenek avcisi ve sirket bana kendilerinde calismam icin ulasti. Cunku sektorde cok buyuk bir acik var. Ozellikle benim gibi ucak teknisiyeniyseniz. Size daha once bahsettigim beni ilk ehliyet sinavina goturen ve benim gibi ucak tekniksiyeni olan abinin daha once calistigi bir firma vardi ve bu firmada calismayi ben cok istiyordum. Cunku bu firma apollo 11 gorevinden tutun bir cok onemli gorevde yer almis ve tum ucak sistemlerinde parcalari olan neredeyse 100 yillik dunyanin onde gelen firmalarindan birisi. Burada referans isi onemli arkadaslar Turkiye gibi dusunmeyin ama sizin o isi yaptiginizi bilen birisi sizi sirkete anlatirsa gercekten one gecebiliyorsunuz. Ki bu firmada calisan abininde yardimiyla bu firmadan bir bastekniksiyene benim CV'imi mail araciligiyla yolladim ve bundan sonra uzun ve yorucu surec basladi (NEREDEYSE 40 GUN).Size kisa gelebilir ama benim gibi liseden beri kimi zaman 2 iste kimi zaman 3 iste calisan birisi icin 40 gun bos durmak olum gibiydi 40 yil gibi gecti. Ise alinma surecimi anlatayim. Beni oncelikle yetenek avcisi denilen kisi aradi ve tanistik kendimi anlatmami istedi 15 dakika telefonda ona kendimi anlattim. Sonra insan kaynaklarindan birisi aradi 15 dakika ona bir daha kendimi anlattim. Sonra bir kisi daha aradi ona da kendimi 15 dakika anlattim. Bu 3 asamadan gectikten sonra asil mulakata geldik ve karsimda 2 mudur ile birlikte bir zoom gorusmesinde eski tecrubelerim neler bildigim gibi konularin ustunden gectik (yazi cok uzun oldu isterseniz detayli bir sekilde bunu da anlatabilirim.). Sonrasinda tesekkur edip konusma bitince, 1 hafta kadar sonra bana sirketten birisi ulasti ve is teklifini sundu. Bekledigimin ustunde bir rakamdi ve direkt kabul ettim. Resmi evraklari yolladilar ve doldurup kendilerine ilettim sonra yaklasik 1 ay suren background checkten sonra suanda 3 haftadir o firmada ucak tekniksiyeni olarak calisiyorum ve asiri guzel bir is ortamim var diyebilirim.

    Simdi gelelim ev ve araba isinin devamina. Is teklifine kadar gercekten ev ve araba isi tam bir kabustu ama is teklifini elime aldiktan sonra araba almaya gittim ve 0 honda hr-v yi 6.9 apr ve 5.000 dolar pesinatla ayni gun altima verip yolladilar. Sadece 1 saat surdu gercekten inanamadim hala inanamiyorum. Is teklifinden once denemistim ama vermemislerdi.

    Sonrasinde ev konusunda kiralama sirketine is teklifimi verdim ve bankadaki parami gosterdim 10 gun sonra yani 15 Mart gunu evimize tasindik. Havuzu olan fitnessi olan guvenligi olan guzel bir sitede yasiyorum su anda ve bu durumuma gercekten hala inanmakta zorlaniyorum. Amerikaya geleli yaklasik 2.5 ay olmus Irvine gibi lux denilebilcek yerlerden birinde oturuyorum ve altimda 0 arabam var ve dunyanin en buyuk havacilik firmalarindan birinde calisiyorum.

    Ne bu arkadas ruya mi?

    Gercekten anladimki Amerikada isiniz ve kredi skorunuz cok onemli. Cunku is teklifinden sonra araba ve evi halletmek cocuk oyuncagi gibi bir sey oldu.

    Uzuuuncana bir yazi oldu kabul ediyorum ama sizinle paylasmak istedim. Evet bazi zamanlar cok zorlandik hala zorlaniyoruz. Hatta esime artik biz donelim basaramiyoruz dedigim anlarin sayisi cok fazla oldu. Cunku Turkiye'de ikimizinde cok guzel isi vardi, evimiz vardi, arabamiz vardi ve bunlari birakip 0 noktasina inmek bizi zorladi. Ve ilk defa ikimizde ailelerimizden uzaga geldik hemde dunyanin obur ucuna. Ozellikle burda tanistigimiz bazi Turklerin bize sozde yardim ediyormus gibi davranmalari ama icraate gelince gercekten yardim istedigimizde aldigimiz cevaplar bizi cok sarsti. Onceden Turkce konusan biri duyunca yanina gidip selam veriyordum simdi duyunca yolumu degistiyorum MAALESEF. Her irkin burda bir toplulugu ve birbirine yardim ettigi gruplari var ama bu is Turklere gelince nedense is kisa sureli cikarlara bakiyor ve kimse cikari yoksa yardim etmek istemiyor. Esimle kendimize soz verdik biz boyle olmayacagiz diye insAllah yanilmayiz diyelim.

    Bu surecte esim surekli yanimda oldu ve beni destekledi kendisinin bende emegi cok buyuk resmen ben dustukce beni elimden tutup tekrar yukari yukari cekmeyi basardi.

    Suanlik hersey cok guzel gidiyor duzenimiz oturdu diyebilirim. Ve en onemlisi Cok Mutluyuz. Evimizin esyalarini yavas yavas almaya basliyoruz. Anin tadini cikarmaya calisiyoruz. Bu yasadiklarimizin kiymetini bilmeye ve gelecegimizi saglam temeller ustune insa etmeye calisiyoruz.

    Umarim hayatimizda verdigimiz bu cesur karar bizim icin hayirli olandir. Ve sizinde istekleriniz hayirlisiysa olsun.

    Buraya kadar okuduysaniz gercekten cok tesekkurler. Kendinize iyi bakin.

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Evet, 20 Şubat… Birleşik Devletler hudutlarına ayak basalı bugün 4 ay 5 gün oldu. Bir şeyler karalamanın vakti geldi sanırım. Hanımın hesabından yazıyorum. Erkek yazısı diye garipsemeyin. Nitekim talihli de oydu zaten. Her ne kadar işleri yürütsekte biz yancıyız öyle böyle.

    15 Ekim günü eşim ve 2,5 yaşındaki oğlumla John F. Kennedy Havalimanına iniş yaptık. Şimdi geriye dönüp bakınca yaptığımız çılgınlığa bir hayli şaşırıyorum. Tabi sorular art arda geliyor böyle söyleyince. Neden New York? Neden çılgınlık? Çünkü değerli dostlar, bir insanın koca amerika kıtasında bir tane mi hısım akrabası, üç kuşak öteden kuzeni falan olmaz. Yok arkadaş. Sayın İbrahim Tatlıses’in dediği gibi. Yok ha yok! Evet olmayınca olmuyor. Belki yüzlerce deneyim okumuşumdur forumda. Çoğu insan mutlaka ya bir arkadaşının ya bir akrabasının yanına gidiyor. Bu da size tabi ilk varış destinasyonu konusunda bir veri sağlıyor. Bizde böyle bir veri olmayınca koca amerikada hayata nereden başlayacağımızı internet araştırmasıyla bulmak mümkün olmadı. Velhasıl sor soruştur iş artık konu komşunun göçmen akrabalarına kadar varınca el birliğiyle bir dayı bulduk. Dayı diyerek alay etmiyorum hakkaten komşunun dayısı abimiz. New York’ta yaşıyor Long Island’da. Sağolsun destek oldu nedir ne değildir ne yapılır ne edilir anlattı. İlk gün 2 saat yol gelip bizi havalimanından aldı Brooklyn’de kalacağımız yere kadar bıraktı. Amerikada herkesten göremeyeceğiniz iyilikler bunlar. İnsanlar yoğun ve vakitler kısıtlı zira. Akşamın bir saati Brooklyn’e geldik, Jamaicalı bir ablamız evinin bodrum katını döşemiş kiralıyor. Ev iyi, sıcak yatak, sıcak su. Pencere olmasa da olur. Temiz. Fakat dolap tamtakır. Havalimanından kalma yarım simit var çocuk için saklıyoruz. Soruyorum yarım ingilizceyle etrafta market manav var mı? Kapalıdır diyor ev sahibemiz. On dakika sonra kapıyı tıklattı. Birkaç parça bir şeyler getirmiş; ton balığı ekmek meyve suyu falan. Çıkarken dönüp seslendi. “You can survive tomorrow!” İnsanın hayatta unutamadığı anlar vardır ya. Öylesi işte. Kucağımızda bir bebe, üç beş tane çanta... Bakıyoruz hanımla birbirimize, gözlerde yarı korku yarı heyecan. Sabah oldu. Çocuğu attık bebek arabasına en yakın marketin yolunu tuttuk. Vasıta yok tabi tabanvay. O günden itibaren hayatta kalmak için çabaladık desek yanlış bir ifade olmaz sanırım. Zira gelince ilk işiniz hayatta kalabilmek. Çok güzel deneyimler okuyorum müthiş mesleklerle, mükemmel ingilizceyle buraya gelen, hatta gelmeden işini yerini ayarlayan insanlar var. Bizde böyle bir vaziyet yok dostlar. Memuriyeti bırakıp gelmişiz, uçak ıstanbuldan kalkar kalkmaz bizim vasıflarda tümden tarih oldu. Neyse arabayı sattık geldik biraz paramız var. Evde pişirip evde yiyoruz. Ssn’i bekle, yeşilkartı bekle derken günler geçiyor. Gezentiyizdir biraz hanımla. Güneşi havada görünce atlıyoruz o tramvay bu otobüs durmaksızın geziyoruz. Şaka etmiyorum 2 ay içerisinde 100 mil yürümüşüz. Telefonun yalancısıyım. İlk zamanlar turist gibi oluyor insan herhalde. Tadı başka. Bu arada ehliyet işlerine başladık kartlar geldikten sonra. Ama öyle çalışıyorum ki otuz yaşında oturup not alıyorum tekrar yapıyorum. Çünkü bu amerikada işler hep yavaş yürür gardaşım. Bir de sen kaldın mı sınavdan. Geçmiş olsun bir ay daha uzat o işi. Neyse hallettik tekte permiti aldım tekte direksiyonu verdim. Artık vaziyet ciddileşiyor, bakıyoruz buralarda kalınacağı yok. Kiralar ateş pahası. İşsizlikten kırılıyor zaten millet. Ne iş olsa yaparım durumunda binlerce adam var. Oturup düşünüyoruz hanımla kara kara. Kaldığımız yerin günü doluyor. Bir ay daha eşyalı yere para versek artık vaziyet sıkıntıya girecek. Üzülme diyorum hanıma olmadı atarız çantaları arabaya gideriz aşağı doğru. Güneyde hava güzel, çadırda da olsa kalırsın. İş bulduktan sonra gerisi gelir diyorum. Ha tabi bir yandan iş arıyorum, indeed vesaire. Amazon’un ilanlarına bakıyorum. Kurban olduğum bazı defa öylesine denk geldim ki ilana tıklayıp girene kadar başvuru kotası doluyor. New York City civarı kurtlar sofrası bildiğin. Al takke ver külah baktım bir gün Rochester için ilan var Amazon’da. Orayı da New York vilayetine bağlı görünce dikkatimi çekti. Velhasıl araştırdım bir Türk Cemiyeti vesaire ciddi bir topluluk var. Kiralar desen kıyas edilmez zaten hayli uygun. Başvuruyorum dedim hanıma. Ertesi güne görüşme tarihi veriyor. Ya nasip dedim atladım gece otobüse gittim. Uyuşturucu testi, birkaç form doldurma, evrak işleri falan yarım saatte bitti. Sonuç email olarak gelecek dediler. Aynı gün döndüm Brooklyn’e hanım çocuk yalnız neticede. Nasip olacak ya işte tamam oldu o iş. Email geldi imzalayın diye evrakları online göndermişler. 12 gün sonra iş başı. Başladık hanımla sosyal medyadan sağdan soldan Rochester araştırmasına. Kader ağlarını örüyor derler ya hani bir anda iyi insanlar sardı etrafımızı. İki aydır sesi çıkmayan telefonlarımız çalmaya, mesajlar gelmeye başladı. Nuran abla doğma büyüme üsküdarlı. 32 yıllık amerika yaşantısı muntazam istanbul türkçesini hiç değiştirmediği gibi torun sahibi olmasına rağmen yıllar güzelliğinden hiçbir şey eksiltmemiş bir istanbul hanımefendisi. İşim gücüm var demedi hiç görmediği tanımadığı çocuklar için kalktı site site dolaştı ev sordu yer aradı. Böyle de iyi insanlar varmış bu diyarlarda dostlar. Sözü uzatmayayım bunca çabaya rağmen ev tutmak yine mümkün olmadı. Nitekim elde ne bir maaş çeki var ne kredi skoru. Diğer yandan her iş gibi bu da yavaş yürüyor. Konuştuğumuz yerler başvuru yapın 2 hafta içinde olumlu veya olumsuz döneriz diyor. Böyle bir vaktimiz yok. Son tahlilde yine bir eşyalı daire bulduk. Yolu düşen olursa bilgisini burdan vereyim. Avalon Apartmanları tamemen eşyalı dairelerden oluşan bir site. Şehrin doğusunda nezih bir bölgede. Haftalık veya aylık kiralayabiliyorsunuz. Yönetici Mark çok yardımcı oldu. Email üzerinden yolladığı formları doldurduk ve bir aylık daire kiraladık. Akşamdan ne var ne yok yükledim arabaya, sabahına düştük yola. Manhattan’ın göz alıcı manzarasına son kez baktık uzaktan. Pişman mıyım? Vallahi değilim dostlar. Biraz para harcadık yorulduk fakat ahir ömrümüzde dünyanın en büyük metropolünü böyle işsiz güçsüz dolaşmak bir daha nasip olur mu? Sanmıyorum.

    Şimdi biraz işten bahsedeyim. Amazon işle ilgili bütün evrakları online imza ile imzalatıyor. Size hemen iş ayakkabısı almanız için 100 dolarlık bir indirim kodu gönderiyor. İlk iş günü girişte kartlarımızı teslim edip eğitim salonuna yönlendirdiler. Eğitim sorumlusundan, insan kaynakları müdürüne, güvenlik şefinden operasyon yöneticisine birçok insan arka arkaya çıkıp bir şeyler anlatıyor. Kimi zaman görsel materyaller, slatylar ile eğitim iki gün boyunca devam ediyor. Sonrasında çalışacağınız departmana yönlendiriyorlar. Orada da bilgisayara giriş yapıldığı andan itibaren sistem size her adımda ne yapacağınızı bilale anlatır gibi anlatıyor zaten. Sıfır ingilizceyle yürür mü? Zor ama yürüten var. Bir defa sistemlerine neredeyse tüm dünya dillerini entegre etmişler. Yani istersen ekranı türkçe yapabiliyorsun. Ben ilk birkaç gün hata yapmayayım diye türkçe kullandım ama bu defa işin jargonundan kopuyorsun. O yüzden ingilizce devam ettim. Personeller bu konuda çok anlayışlı. İlk günlerde asistanlardan bir kız ekranı türkçe görünce bana söyleyeceği şeyi telefondan translate edip yazılı olarak göstermişti. Sistem içinde birçok departman var. Decant, stow, picking, packing, ship dock gibi. Birçoğunda çalıştım şimdiye kadar. Zor diyebileceğim bir iş yok. İşin zorluğu uzun saatler ayakta kalmaktan ve aynı hareketi tekrarlamaktan geliyor. Haftalık çalışma süresi 40 saat. 4 gün iş 3 gün istirahat. Bunun üzerine eğer istersen ekstra mesai alabiliyorsun ve bu overtime olarak hesaplanıyor. Birde ekstra mesailerde shift premium adı altında saatlik 2 ila 10 dolar arası değişen bir ödeme var. Örneğin saatlik ücret 20 dolar ise ekstra mesai aldığınızda overtime saat ücreti 30 dolar oluyor. 5 dolar da shift premium varsa ekstra çalıştığınız saatlerde saatlik 35 dolar kazanıyorsunuz. En fazla çalışabileceğiniz süre ise 60 saat. NY kanunlarına göre bu süreyi aşmak yasak. Ödemeler her hafta cuma günü yapılıyor. Benefitleri gerçekten çok iyi diyebilirim. Buraya yazsam çok uzar o yüzden hiç girmiyorum çünkü web sayfalarında zaten hepsi var. Kurum içi yükselme hızlı ve kolay. İş saatlerine dikkat ediyorsanız, yaptığınız işte özenli davranıyorsanız zaten sürekli manager gelip teşekkür ediyor. Hata yaparsanızda hemen gelip neyi nasıl yapacağınızı kibarca anlatıp yine teşekkür ediyorlar. Bu amerikalılar bilahare teşekkür ediyor dostlar. Meslek hayatında böyle şeylere pek alışkın değilim nitekim bizde hata yaptığında toplum içinde rencide edilirsin, iyi bir iş çıkardığında ise ‘tabi yapacaksın senin işin bu, bir de takdir mi bekliyorsun’ diye azarlanırsın. Velhasıl ben amazonu sevdim. Her gün sipariş gelecek mi gelmeyecek mi, kaza mı yapıcam ceza mı yiycem kaygısıyla doordash e umut bağlamaktan çok çok iyi. Uzun yıllar yapılır mı? Tabi ki yapılmaz. Çünkü amerikada bedenen kendini fazla yıpratmak ilerleyen yıllar için pek akıl kârı değil. Ama başlangıç için benim gibi amerikada geçerli bir meslek veya diplomanız yoksa hayata tutunmak için iyi bir seçenek. İlerleyen süreçte ya ingilizceyi arşa çıkarıp manager olma yolunda ilerlemek ya da kariyer imkanlarından faydalanıp teknik bir mesleğe yönelmek gerek.

    Şimdi size biraz Rochester’dan bahsedeyim. NY eyaletinin en kuzeyinde Ontario gölünün kıyısında küçük bir şehir burası. Gölün karşı yakası Kanada’nın Toronto şehri. Yani burası ABD’nin kuzey sınırında bir şehir. Genelde göçmenler küçük şehirlerden korkar. Bana da new yorktan başka yerde tutunamazsınız, göşmenleri sevmezler diye ısrar eden bir iki insan oldu. Ancak tahmin ettiğimin aksine Rochester ciddi anlamda kozmopolit bir şehir. Şehirde amerikalıların ve hispaniclerin dışında Türkler, Ruslar ve Polonyalılar, Araplar, Hintliler, Çinliler ve hatta italyan kökenliler var. Evet bende şaşırdım. Ama burası farklı kültürlere ciddi anlamda alışkın. Zaten ciddi bir türk nüfusu olduğundan türk olduğunu söyleyince kimse şaşırmıyor, hemen türklerin çok kibar olduğundan ve nefis yemeklerinden bahsetmeye başlıyorlar. Şehrin downtown bölgesinde güvenlik problemi olan yerler olduğunu söylüyorlar. Ama zaten arkadaşlar amerikada downtown ı güvenli olan bir şehir kaldı mı gerçekten? Benim downtown da hiç işim olmadı. O yüzden bilmiyorum neresi iyi neresi kötü. Son olarak havasından bahsedeyim. Evet soğuk bir şehir. Fakat malatya, ankara ve istanbulda kış mevsimi yaşamış biri olarak beni şaşırtan bir soğuk görmedim. Eskiler tabi geçmişte çok şiddetli kışlar geçirmiş. Evleri kapatacak kadar kar yağarmış. Ancak küresel ısınma buraları bizim alışkın olduğumuz dört mevsim döngüsüne getirmiş artık bu yıllarda.

    Sözlerime son verirken nihayetinde Rochester’da bir ay eşyalı dairede kaldıktan sonra Amazondan aldığım pay checklerle ev tutmayı başardık. Kira 1170 dolar. 70 dolar aidat. Isınma ve internet dahil. Ev eşyalarımızın neredeyse tamamını bu şehrin kalbi güzel Türk insanları verdi. El birliğiyle bize ev kurdular hepsine minnet doluyuz. Oturduğumuz mahalle şehrin doğusunda çok sakin ve nezih. Wallmart, wegmans, plazalar yürüme mesafesinde. Hayatımız biraz stabil ve huzurlu bir hale geldi diyebilirim şükürler olsun.

    Sanırım hayatta kalmayı başardık dostlar…

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: Amerika'da tutunamayıp geri dönenler var mı?

    Ben saygi dahilinde her turlu tecrubenin paylasimlasi taraftariyim. Hatta olumsuz seyleri duymayi daha cok isterim her zaman. Eger yazida ki amac 'ben yapamadim, baskasi da yapamaz' mantigi ile koru korune kotuleme icermiyorsa tabi ki...

    2009da esimden ayri sekilde geldim... Tadi damagimda kaldi ama geri dondum... Aldigim PHD ve odenecek olan aylik ucret teklifi cok parlak degildi... Hanim da orada hevesini az cok yitirdi... Ozellikle Turk ailelerin yasadigi olumsuzluklara sahit oldum... (eslerinize araba ogretin, eve hapsetmeyin muhabbeti oradan basladi). Sosyal bilimler sayilabilecek bir alanda dil olayi cok iyi olmadan doktoraya baslamak, az olan parayi cogaltip aile gecindirmek zorunlulugu, yas itibari ile cocuk dusunmemiz ve ertelemek istemememiz vs vs birlesince.... Son darbe TR'de iyi bir is teklifinin bana iletilmesi... ve geri dondum... O zaman dolar 1.3-1.7 arasi geziyor... Isler tikirinda sayilirdi Turkiye'de... Patlican falan ucuz yani 🙂

    Ama daha iyi sartlarla yerlesme fikri hep aklimizda oldu... 2015te greencarda basvurduk cikmadi... 2016da unuttuk basvuruyu... 2017de son dakika... Hanimi kavga dovus arkadasindan getirttim, cunku ufakligin fotosu bir turlu olmadi... Neyse basvurduk ve hanima cikti 🙂 Oncesinde ise ABD ile ev takasi yapabilir miyiz yaz icin falan diye arastirmalar yapiyordum. En azindan 3-4 ay gitmeliydim... Gostermeliydim aileme... neyse gerek kalmadi...

    Bu sefer donmemek uzere plan yapmistik... Donmemekten kastimiz cocuklar buyuyene kadar... Ben yaslilikta (Allah omur verirse) burada olmayi pek dusunmuyorum acikcasi...

    Neyse... Turkiye'de Kariyerler inanilmaz gidiyor... Ivmelenme muthis... Agzimiz kulaklarimizda... Sonucta kimi kimsesi olmayan memur cocuguyum...Rahmetli Annem benden daha once ABDye geldi kardesimin problemli olan dogumu nedeniyle...Muthis bir gozlem yetenegi vardi... Bir gun beni aradi... Oglum o hakkini kaybetme... Bak her sey iyi gidiyor diye gitmezsiniz falan... Annem ilkokul mezunu ama hem ufku acik hem de cok zeki bir kadindi... 5 cocugu ile universiteyi bitirdi beraber...

    Sonra esimi de aramis... Bak gozunuz boyanmasin... Sizin oralarda olmaniz lazim... aman vazgecmeyin demis... Allah rahmet eylesin....

    Normalde ilk gunden itibaren gelme fikrindeydim... Sorun yoktu aslinda... Sonucta kazandigimiz andan beri yazdiklarimiz ortada... Kismen degisen seyler olsa da dusuncemizde, genel itibari ile hep tereddutsuz gelme taraftariydik... Ama icine kusku dusmus kadinin herhalde... Dediigini yaptik ama maalesef o goremedi dunya gozu ile sozunu tuttugumuzu...

    Sonra... Yeter artik. Aksiyon almamiz lazim dedik ve is alanimi tamamen Otomotiv sektorune tasidim. Cunku ilk gunden itibaren ABD'de bu sektoru dusunuyordum... Turkiye'nin en buyugu idi alaninda ve uretici idi... BUrada da bir seyler yapabilir miyiz diye dusunuyorduk... Henuz olmadi ama takip ettigimiz projeler var...

    Sonra Trump vize yasaklari, yasak kalkinca alelacele giris...Dedik bu bir daha almaz falan... Ilk 3 ay maddi olarak cok zorlandim... Sonrasinda daha iyi bir is ve sorunlarimizi cozduk... Simdi basit anlatiyoruz ama o donem baya bir ugras verdim maddi sorunlarla... Cok bunaldigimi hatirliyorum... Cunku 5binden asagida bir rakamla giris yapabilmistim... Hic onermiyorum... Ben ayakta kaldim diye de bunu bir basari hikayesi gibi anlatamam. Rezillik resmen... Trumpta bir daha vize yasagi koyamadi... Bosu bosuna geldik aslinda o kadar erken... neyse...

    ilk 3aydaki is tecrubem, gelecegi hakkinda iyi bir teklifi olsa da depodan basladi... Biraz gecikmeli davrandiklari icin sabrim tukendi ve daha iyi bir teklif ile baska bir firmaya gectim... orada da 1 yil calistim... Orada daha iyi bir maasim oldugu icin maddi sorunlar en aza inmisti...

    Toparlayinca daha rahat dusundum ve Turkiye de neredeysem oradan devam etmeliyim dedim... Yeni ev almistim ve icine oturamamistik... Bizi mahvetmisti. Tapu yok satamiyoruz, ev teslim olmadi kiraya veremiyoruz ama her ay 800 dolar kredi odemesi!!!

    Kaldigimiz yerden devam dedik ya, dedim ev alayim. Turkiye de onu yapamamistik... Hallettik...

    Sonrasi ise GC ilk ciktigi andan itibaren aklimda olan islerden en favorim... Otomotiv sektoru... Bunun icin 1.5 yil beklemem gerekti... Cok sukur basladik ve guzel gidiyor...

    Sonuc olarak... emekliligimi burada planlamiyorum... Vaktimiz ve omrumuz yeterse Turkiye'ye geri donup, kalan omrumu orada tamamlamak var emeklilik gibi... Sartlara bakacagiz artik... Muhtemelen seneye yazin cocuklar icin bir Turkiye yapariz...

    Houston icinde 5 yil verdim... 2si gecti... 3 yil sonra dusunecegim artik... Tamam mi devam mi diye burada...

    Benim hikayem bu...

    posted in Göçmenlik Sohbetleri
  • kazandıktan sonra amerikada ki hayatınıza kadar herşeyin toplanmış hali

    en güncel halini linki güncelledim. 2 farklı yerden yükledim isteyen istediği yerden indirebilir.

    https://drive.google.com/file/d/1syUdFXLRbEF8essNk-8VJTtrsOfz-Cfb/view?usp=sharing

    posted in Yeşilkart (Greencard) ve Göçmenlik
  • RE: Indiana

    Bir buçuk seneden fazla bir süredir İndiana eyaletinin Carmel şehrinde yaşayan bir forumdaşınız olarak görüşlerimi tarafsız olarak paylaşmak istiyorum. Son zamanlarda çok sayıda özel mesaj almaya başladım ve elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum, ek olarak bu girdim de burada kalsın isterim.

    Öncelikle kısa bir özet geçiyorum ki okuyacaklarınız nasıl bir hayata etki eden yansımalar, onları görmeniz kolaylaşsın.

    Ben Onur, 20 yaşındayım ve 2018 senesinde Green cardı kazanıp üniversite sınavımdan sonraki gün ailemle beraber altı bavulla İndiana'ya yerleştim. Annem ve babamın ingilizce seviyeleri geldiklerinde sıfırdı, ben de sıradan bir Anadolu lisesi mezunuydum. Geldiğimde ingilizcemin iyi olduğuna inanıyordum ancak o güne dek ingilizce'yi sadece ingilizce öğretmenimden öğrendiğim için boşluk doldurmalı sorular gibi konuşuyordum. Öyle konuşunca da siz her ne kadar iyi olduğunuzu düşünseniz de karşıdaki insan anlamakta güçlük çekiyor.. 🙂 Bir buçuk sene sonunda ingilizcemin epey geliştiğini rahatlıkla söyleyebilirim, üniversitede 150 kişi önünde 5 dakikalık proje sunmak ve dört farklı sınıf içi proje sunmak gibi deneyimlerim oldu. Annem ve babam ise boşluk doldurmalı sorular gibi konuşmaya başladılar, ki bu onlara yetiyor aslında. Her ikisi de 50 yaşına yakın. Bankacılık veya benzeri işleri ben hallediyorum, ama onların da defalarca bankaya gidip tarzan gibi her işlerini hallettiklerine şahit oldum (tarafsız olacağımı söylemiştim :D). Burada güzel olan şu, babamın ingilizcesi çok iyi olmasa da kendine ingilizceyi bilen bizlerden daha çok güveniyor ve insanlarla konuşmaya başlıyor. Bu atılganlığı bir buçuk sene önce hiçbir şey anlayaman canım babamı 1.5 sene sonunda neredeyse anlatılan her şeyi anlayan ama konuşmada sıkıntı yaşayan biri haline getirdi! 50 yaşında, türkiye'den emekli biri için güzel bir gayret ve başarı diyebilirim sanırım.

    Her neyse, biraz da İndiana'dan bahsetmek gerek.

    İndiana'yı Türkiye'de bir kente benzetecek olsam kesinlikle afyonkarahisar'a benzetirdim. Hem dibinde chicago (amerika'nın izmir'i) var hem de iklimi benziyor. YEMYEŞİL ve düz bir eyalet. Dağ, bayır veya yokuş görmedim hiç. Kışı soğuk ve yazı sıcak, klasik karasal iklim. Yakınında Michigan gölü olduğu için havası kuru da değil.

    Yaşadığımız yer, Carmel güvenli ve eğitimli bir yer. İndiana'nın en kuzeyinde Chicago, güneyinde de Kentucky esintileri görmek mümkün. Carmel civarinda genel itibariyle beyaz amerikalılar otursa da apartman komplekslerinde Türkler ve güney amerikalılar gibi ağzının tadını bilen yabancılar oturuyor. Yürüyüş yolları, okulları, spor salonları, parkları ve mahalleleri çok güzel ve bol bol aktiviteler oluyor.

    Şehir merkezi sıradan bir şehir merkezi. Bazı müzeler, kanal boyunca uzanan bir yürüyüş yolu ve sayısız kafe mevcut. İlk geldiğimde beni en şaşırtan şey su alacak bir yer olmamasıydı. İnsan köşeye bi migros da mı açmaz arkadaş? Neyse ki birileri de benim gibi düşündü de 2019 sonunda benim okuluma da yakın bir yere Kroger (Amerika'nın bimi, migrosu) açtılar. Ayrıca şehir merkezine çok yakın bir yerde büyük bir üniversite yerleşkesi var.

    Kiralar apartman komplekslerinde genel itibariyle uygun. Mesela bizim oturduğumuz yerde gaz ve su faturası kiraya dahil. Sitenin havuzu, fitness salonu, çamaşırhanesi var.

    Yaşanılacak yerler tavsiye listesi : Carmel - Fishers - Zionsville - Broad Ripple - Westifeld. Bir sıra yok, aklıma geleni önce yazdım (:

    Hanginiz hiç bilmediği bir oyuna başlarken en zor modda oyuna başlıyorsunuz ki? California'da veya New York'ta lap diye yaşamaya mı başlanır arkadaş? Hı, yok bu oyunu biliyorsanız ve maddi açıdan da sıkıntınız yoksa oralar afyon'dan daha güzeldir eminim (:

    posted in Diğer Eyaletler
  • RE: DV2020 Mulakat Deneyimleri

    Ben de bu tüm deneyimleri okuyan bir forum üyesi olarak ve özür dileyerek 🙂 deneyimlerimi biraz ayrıntılı yazmak istiyorum. Bu kadar ayrıntılı yazmamın bir nedeni de kendimi buraya borçlu hissetdiğimden dolayıdır.
    DİREK GÖRÜŞMEYİ OKUMAK İSTEYENLER İÇİN MÜLAKAT 13. MADDEYE LÜTFEN 🙂
    NOT:Ben de doktor randevusunun mülakattan daha meşakatli ve yorucu olduğunu düşünüyorum.
    Edit:Sigortayla ilgili hiç bişey sorulmadı, parayla ilgili bişey sorulmadı 15k Euro 5k dolar gösterdim

    1- 20.02.2020 saat: 09.40'a aldığım randevuma saat 9 gibi gittim.
    Kuğulu park'ın hemen aşağısında sol tarafta kalıyor, parkın sol tarafındaki yoldan(kızılaya giden yol) aşağı inerken sağda bi cafe var o cafenin yanından düz devam edin içeri girince solda asansörleri göreceksiniz 4. kata giden asansöre binin iki asansör var, kapının yanında Dr. Mehmet ungan yazıyor, bu kapıyı ilk gördüğümde burayı direk doktorun kendi odasına açılan kapı sanmıştım meğer içeride bir bekleme alanı var televizyon açık,hastalar bekliyor,

    2- iki sekreter hanım var, Case numaranızın olduğu belgeyi ve pasaportunuzu veriyorsunuz sonra webcam ile fotoğrafınızı çekiyor sonrasında alt kata gitmemi söyledi ve 3. katta da iki sekreter masası(desk) var ilk gördüğünüz değil 5 adım sonraki masa burda 117.5 dolar ödeme yapıyoruz para üstünü TL olarak verdi,

    3-burda uzunca beklerken düşüncelere daldım herkesde olduğu gibi kötü zamanlarım olmuştu ve şimdi bu şans bana geldi ve ben de burada işlemlerimi mi yapıyorum dedim 🙂 ben 120 dolar vermiştim 15 lira para üstü verdi sonraki sürecin çoğu beklemek oluyor,

    4- hastalar oturmuş bekliyor hemşireler ordan oraya koşturuyor düzenli bir işleyiş var kan vermek için hemşire size eşlik ediyor,sonra idrar en son röntgen verdikten sonra kağıt verdi üstünde webcamle çekilmiş olan fotom sonra yukarı çıkmamı söylediler

    5- 4. kata dr mehmet ungan odasına girdim burda beklemeden elinizdeki kağıdı sekretere verin ve sonrasında bekleyin çağıracağız muane için dediler içerisi kalabalıktı en çok iranlı vardı oturacak yer bulamadım bi süre sonra tv nin olduğu koltuğa oturdum beklemek sıkıcı olana kadar oturdum bu sırada muane olanlar aşı olanları çıkarken izledim koltuklar çoğu boşalmıştı sonra beni çağırdı

    6- sekreter hanım boy kilo ölçümü yaptı mavi önlük verdi ve soyunmamı söyledi sadece iç çamaşırı kalacak şekilde önlüğü giydim oturdum burdada fayans sayacak etraftaki yazıları okuyacak kadar bekledim 🙂 ve dr handan hanım geldi güler yüzle hoşgeldin dedi uzandım muane etti ederken hızlıca herkese sorduğu o seri soruları sordu;
    daha önce birini öldürmeyi düşündün mü, intiharı düşündün mü ,cinsel yolla bulaşan bi hastalığa kapıldın mı,ilaç kullanıyor musun ,ameliyat oldun mu hepsine hayır hocam dedim yine oturdum sağ koluma iki aşı yaptı bundan çok emin değilim çünkü neredeyse hissetmedim bile ama sol koluma iki aşı yaptı bunları hissettim sonrasında

    7- biraz sohbet etti hocam askerliğini yaptın mı,nerede yaşıyorsun bi de ankara doğumlu olduğumu görünce onu sordu güler yüzlüydü bu sırada ben giyindim

    8-sekreter hanım geldi ödeme için deske gittim 280 dolar nakit verdim yarın saat 16.00 da sonuçları alabilirsiniz dedi bu arada çalışanlar çok kibar ve güler yüzlü davrandılar hatta sekreterlerden renkli gözlü olan espri yaptı her an survivora gidecek gibi bi halin var dedi ben de gitmek isterdim dedim 🙂 güldük ayrıldım ertesi gün saat 16.00'da ordaydım içerisi kalabalık değildi orda sevgili @cacoachan ve ablasıyla tanıştım çok cana yakınlardı onun mülakat görüşme günü 2 mart saat 9.15 de olduğunu öğrendim benim saat9 du biraz konuştuk sonra evraklarımızı teslim aldık ayrıldık.

    9- tavsiyeler: kolay giyinip çıkarabileceğiniz kıyafetinizle gidin,
    Dolarınızı bozuk götürmeye çalışın
    Aşı kartını soruyolar varsa alın


    Mülakat Günü
    Daha önce deneyimlerini okuduğum arkadaşlarıma hak veriyorum ki mülakattan önce gece uyuyamadım saat 09.00 da olan randevuma 7'de uyandım normalde bu kadar erken saatte kahvaltı yapmam ama beklemenin uzun olacağını tahmin ettiğim için hızlıca yaptım, bi akrabamda kalmıştım saat 8'de evden çıktım, otobüse bindim 8.30'da konsolosluğa geldim,
    2- Gate 1'in yanından geçtim ve ikinci kapının oraya varmadan sırayı gördüm uzun bir sıra vardı hemen aklıma daha erken gelseymişim diye düşünceler geldi hızlı adımlarla o meşhur bahsedilen büfeye doğru yöneldim sırtçantamı emanet edicektim derken sevgili @cacaochan'nın ablası seslendi, nerde kaldın seni bekliyorduk bak kardeşim sırada dedi baktım nerdeyse en öndeydi sıranın el salladı, sevindim,bu durumda sohbet edebilmek insanı biraz rahatlatıyor gerçekten, ben de böyle iyi insanlara rastladığım için kendimi şanslı hissediyorum sonra sağolsun çantanı bana ver siz çıkınca hemen yandaki paris kafede olacağım dedi ve ilk kapıdan içeri girinceye kadar bekledi,

    3 -evraklarımı çıkardım pasaport ve paramı aldım cüzdan,telefon,kemer,saat kısaca metal içeren herşeyi bıraktım sonra içeride uğraşmak istemiyordum neyse sıraya geçtim malesef sıkça karşılaştığım bi durum burdada başıma geldi bi amca ve teyze benden hemen sonra sıraya girdi 30 saniye sonra önüme geçtiler kibarca uyardım geçtim sırama( arkadaşlar böyle durumlarda bi önemi olsun veya olmasın hakkınızı yedirmeyin zaten onlar bi ayıp ediyor ve sizin hakkınızı gasp ediyor uyarmaktan çekinmeyin çünkü çekinmesi gerekenler bu davranışı sergileyenlerdir neyse) gel gelelim ki fazla bir önemi de yokmuş randevu saatine göre içerideki amerikalı polis sesleniyor ve saati yaklaşanları ayrı bi sıra oluşturuyor,

    4- sırada beklerken tekseniz sıkılıyorsunuz sohbet etmeye çalıştım bi kaç kişiyle ama çoğu stresliydi sonra iki arkamdaki bi elemanla çok kısa konuştum turist vizesi için gelmiş ama halinden sanki ne için sıraya girdiğinden emin değilmiş gibi bi edası vardı 😃 sıraya çanta hatta valizle girmeye çalışanlar bile vardı nasıl böyle dikkatsiz olursunuz bakkala girmiyoruz sonuç olarak 😃 neyse bizim Türk polislerimiz de orada onlar uyardı metal ve çantası olanları uyardılar hatta sırada bekleyenlerin yakınlarını bile uyardılar uzakta durun lütfen diye,

    5- ben 45 dk dışarda bekledim bu arada bi kaç kişiye forumdan ve telegram grubundan bahsettim uzay mekiği görmüş gibi şaşkın baktılar 😃 gelenlerin büyük bir çoğunluğu forumdan haberi yok, sonra amerikalı polis çıktı sıraya doğru randevusu 9 ve öncesi olanlar hemen yanda sıra olsun dedi

    6- bu arada içeriden çıkanlar oldu getirdikleri fotoğraflar eski olduğu için yeniden çekilmeye gittiler geldiler sıraya ,sıradakilerle konuşurken adam: ''pasaportumla aynı fotoğraf olsun sıkıntı olmasın diye düşünerekten getirdim ama kabul olmuyormuş'' gibisinden bişeyler söyledi sonra o içeri girdi ardından sıram geldi gittim polis üstümü aradı ve güvenlik kapısının önünde bu sefer yine küçük bi sıra oluşturduk,

    7- pasaportumu verdim listeden kontrol edip geri verdi sonra içeri çağırdı polis girdim montumu,330 dolarımı şapkamı evraklarımı xrayden geçirdik, xrayden çıkınca montumu giymeye çalıştım görevliler uyardı hemen eşyanızı alın içerde giyinin dedi sıcaktı zaten giyinmedim salon ilerde dedi kapıyı açtım ve sonunda içerdeyim,

    8 -hemen önde bi masa var türk bir görevli pasaportumu verdim arkasına randevu bilgileri yazılı bişey yapıştırdı ve 29 sıra numaramı verdi geçin bekleyin evraklarınızı alacağız dedi iki televizyon var insanlar sandalyelerde oturuyor kalabalık ve sırtları veznelere dönük green card görüşenler için ve diğer vize türleri için salon ikiye bölünmüş, insanlar vize görüşmelerini ayakta yapıyor, biraz yürüdüm kalabalık içinden sevgili @cacaochan el salladı hemen onun yanına gittim onun numarası 24 idi herkes heycanla bekliyor bazıları kaynaşmış konuşuyordu bu sırada biz de sohbet ettik heycan filan kalmadı ama yanımda oturan genç bir çift vardı evrakları, ve parayı verdiler sonrasında her numara yandığında hanımı heycanlanıyordu 😃 bayılacak sandım bi ara 😃

    9/ - 9:15 de içeri girmiştim @cacaochan evrakları vermişti sonrasında parayı vermek için çağrıldı TV izleyerek geçirdik zamanı diğer tv de belgesel açıktı ne güzel bizimkin de abd ye girişte yardımcı olması için bilgilendirici videolar oyanatılıyordu sürekli eyaletlerden manzaralar gösteriliyordu neyse sohbet ,tv derken 29 yandı

    10-ufak heycan kalktım 10 numaralı bankoya hintli diye düşünüyorum sevimli bi abi sırasıyla ;üniversite diploması ve fotokopisi, adli sicil kaydı, nüfus kayıt örneği,banka dökümlerini,iki adet 5x5 foto verdim evraklarımı dosyalarken fotoğraflardan birini veznenin çukurunda unuttu onu aldı uzattım çok kibardı gülümseyerek teşekkür etti, randevu mailinde istenilenden başka bişey istemedi beklemeye döndüm kısa süre sonra 29 yandı 330 dolar verdim

    11- bu arada beklerken vize görüşmesi yapanların sesleri geliyor neyse anladığımız kadarıyla 7 numaralı banko para, 5 ve 6 vize görüşmesi diğerleri evrak ve turist vizesi alanlara bakıyordu, en sonuncu en uzun bekleyiş oluyor heycanımın çoğu geçmişti

    12- @cacaochan'ın numarası 24 olmasına rağmen benim numaram 29 önce yandı biz de öğlene kadar kalmayız inşallah diye bekliyoduk aniden yanınca şaşırdım kalkım veee sarışın mavi gözlü hanımefendiye denk geldim ingilizce konuşarak karşıladı beni ben de gülümseyerek elimi kaldırdım hemen o da gülümsedi ve tamam türkçe mi olsun evet dedim merak seviyem aşırı artmıştı acaba ne olacak diye düşünceler ama çoğu olumlu düşüncelerdi,

    13-
    +ne iş yapıyorsunuz siz Türkiye'de dedi
    -topoğrafım dedim(bunu açıklamak her seferinde benim için zor oluyor kendi ülkemde bile açıklamak zorken şimdi bi yabancıya açıklamam gerekmez umarım diye düşüncelere daldım ki hiç gerek yokmuş 😃 )
    +ne kadardır bu işi yapıyorsunuz dedi
    -son iki yıldır dedim
    +şuanda çalışıyor musunuz
    -ben: hayır
    +neden ayrıldınız ve nekadar süre önce ayrıldınız dedi
    -ben: ayrılma nedenim şirketim beni işten çıkışımı verdiler dedim
    -nereye kimin yanına gitmeyi düşünüyor siz dedi 😃

    • ben abimin yanına miami'ye dedim
      -sizin abin ne iş yapıyor orada dedi
      -ben:limo driver dedim
      -siz gidince ne iş yapmayı düşünüyorsunuz dedi
      -ben: ingilizcemi geliştirene kadar ufak işlerde geliştirince topoğraflık için devam etmek istiyorum dedim
      -siz ingilizce biraz biliyor? dedi
      -ben: evet ''little bit'' diyince gülümsedi
      +son 30 gün içinde başka bir ülkeye gittiniz mi
      -ben: hayır
      bu sırada bilgisayara bişeyler yazıyordu ve arkadan başka bir hanımefendi geldi biraz konuştular panik yapmayın böyle durumlarda sonra o gitti bişeyler daha yazdı veee o büyüleyici cümle ''vizeniz onaylanmıştır'' dedi ben de gülümsedim teşekkür ettim ve adres değişikliği yapmak istiyorum dedim hemen kibar bi şekilde lütfen 9 numaralı bankoya gelin dedi geldim uzaktan onu görüyordum beklemem için işaret yaptı sonra türk olduğunu düşündüğüm bi abi geldi adres yazılı ufak bi kağıt hazırlamıştım onu verdim ve anne kızlık soyadını düzelltirdim verdiği kağıda herhangi bir yere yazabilirsin dedi yazdım o beyfendide çok kibardı tamam bu kadar dedi teşekkür ettim ağzım kulaklarımda kaideli yüzlerin yanından geçerek su sebiline doğru yöneldim bu sırada geçerken bi turist vize görüşmesine kulak misafiri oldum sanki similatördeymişcesine güzel inglizce konuşan bi adam vize almaya çalışan türk bi adamla tercümanla görüşüyordu 😃 adama ne amaçla ziyaret etmek istiyorsunuz amerikayı dedi bizim türkten şunu duydum :gezmek için görmek için dedi sonra sesler kesildi 😃 ne oldu bilmiyorum sonra ama su içerken bizim @cacaochan ' siyahi beyfendiye denk gelmek istemese de ona denk gelmiş ve görüşmesini yapıyordu 😃 ben beklemek için yalandan bi bardak daha su içtim ancak yasak olduğu için beklemeden ayrıldım paris cafeye gittim sevindik ardından sevgili @cacaochan de geldi o da onay almıştı iyice sevindik sarıldık sonrasında kutlamaya gittik bana yemek ısmarladılar bişeyler içtik sonrasında yeni açılan milli kütüphaneye gittik gerçekten çok güzeldi ortamı ve çalışanların kibarlığı bedava çay ve kek olmasına rağmen bir izdiham olmaması beni şaşırtmıştı 😃 zaten çoğu öğrenci içerisi harry potterdan bir parça gibi güzeldi sevgili @cacaochan ve ablasına tekrar teşekkür ediyorum onlarla tanışınca gerçekten iyi insanlar hala var diye düşündüm tabiki değerli forum üyelerini de 🙂 sırasını bekleyen diğer bütün arkadaşlarımın sorunsuz bi şekilde onay almalarını diliyorum ve inanıyorum her zaman umut vardır çıkmasını bekleyen arkadaşlarda umudunu kaybetmeyerek hayatlarına devam etmeleri ve fırsatları değerlendirmelerini dilerim 🙂

    02.03.2020 saat:11.30'da vizem onaylandı.

    TEŞEKKÜR
    sayın @crayzcells @muhtaradana @bolatmali @bezdarniy @Ayvaz-Azivov @ayvalik10 @cacaochan @azize33 @fetihy ve değerli iyiliksever fedakar tüm forum üyelerine ayrıca telegramdaki tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkürü bir borç bilirim.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: DV2020 Mulakat Deneyimleri

    Ey sevgili nerde kaldın, senin adına şiirler yazdım
    Arkadaşlar evrak onayı aldım, çok şükür
    Henüz almayan arkadaşlarımda enyakın zamanda evrak onay e-mailini alır inşallah
    20200317_151724.jpg

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • DV2022 Bekleme Odası

    evet arkadaşlar yeni maceralara hazır mısınız ? bu seneki totemimde bu Bekleme Odası konusunu ben açtım müsadenizle umarım herkes için en iyisi olur önümüzdeki sene ayrıca konfirmasyon numaranızı hala kaybetmeyin ilerde tekrar kontrol edebilelim. BOL ŞANSLAR HERKESE!

    dv2022 takvimi.png

    posted in Yeşilkart (Greencard) ve Göçmenlik
  • RE: DV2022 Mülakat Deneyimleri

    Merhaba Arkadaşlar; benim açımdan çok heyacanlı bir süreç olan mülakat deneyimlerimi yazmaya başlamak bile ne kadar mutluluk verici anlatamam. İlk önce muayene deneyimimden bahsetmek istiyorum;
    Ailemle birlikte(4 kişi) 15 Ocak' ta(Cumartesi) sabah 09:00' da ilk muayene randevusunu aldık ve Unganların oraya vardığımızda sekiz buçuktu. Kapı saat dokuzda açıldı ve içeriye alındık, geçmişten beri elimizde olan aşı belgelerimizi, pasaportlarımızı, covid 19 aşı kartlarımızı personele verdikten sonra tek tek fotoğraflarımız çekilerek bir form oluşturuldu ve eşimle ben bir kat aşağıdaki Güven Labaratuarına yönlendirildik. Orada ciğer filmlerimiz ve tes için kanlarımız alındı(Not: Çocuklarımız 15 yaşından küçük oldukları için Düzen lab.' na yönlendirilmediler). Daha sonra tekrar Unganlara çıktık ve 3 ssat sonra gelmemiz söylendi. ^saat sonra gittiğimizde ise hemen içeri teker teker alındık genel kontrol muayenesinden sonra aşılarımız yapıldı. Doktor muayene sırasında pek konuşmadı, sadece daha önce ABD' de bulundunuz mu diye sordu. Daha önceki aşı kayıtlarımızın olası dolayısı ile biraz uygun olarak 4 kişi için toplamda Düzen Lab' da dahil olmak üzere 1130 dolar ödedik ve pazartesi gelip zarflarımızı+aşı belgelerimizi almamız söylendi. Sonuçta pazartesi öğleden sonra giderek zarflarımızı, aşı kayıtlarımızı ve göğüs filmlerinin olduğu cd' lerimizi aldık.

    Şimdi gelelim büyük güne; 19 Ocak Çarşamba; gece heyecandan pek uyuyamadım. Ankara' da yaşayan ve bölgeyi iyi bilen biri olmama rağmen sabah erkenden yola çıkarak ailemle 08:45' te olan randevumuz için elçiliğin önünde 08:20 gibi hazırdık. Tam zamanında içeri alındık, içeri girerken üst baş araması yapıldı ve pasaportlarımzı görüldü. Sonrasında içeride ilk bankoda sıra numarası verilerek kişi başı 330 dolar ödememiz için ödeme bankosuna yönlendirildik. Burada pasaportlarımızı alan görevli ücretleri de larak bir fişi pasaportların içine yerleştirdi(ne olduğuna bakmadım). Daha sonra beklememiz söylendi. 5 dakika sonra numaramız yandı ve bir bankoya yönlendirildik, orada Türkçe konuşan bir görevli, asıl talihli için polis belgesini, nüfus kaydını, diplomanın aslını ve bir fotokopisini, evlilik cüzdanının aslını ve bir fotokopisini, askerlik belgesini, mali geçim belgelerini(banka dökümleri, tapu kayıtları, işe kabul mektubu vs.) ve varsa mesleğiniz ile ilgili belge ve sertifikalrınızı pasaportun arasına koymamı ve alttan uzatmamı istedi. Daha sonra eşimin pasaportuna, polis belgesi, nufus kaydını ve evlilik cüzdan fotokopisini, çocuklarınkine ise nufus kayıtlarını koymamı ve alttan uzatmamı söyledi. Sonrasında beklememiz için bizi bekleme salonuna tekrardan yönlendirdi. Biz beklerken evrakları bizden alıp dosyalayan memurun dosyalarımızı malum iyi niyetli siyahi konsolosa verdiğini gördüğümde içimi garip bir sevinç sardı. 20-30 dakikalık bir bekleyişte diğer konsolosların insanları kastırdığını ve siyahi konsolosun gayet güler yüzle insanlara nazik davranışını gördükçe şansımın yaver gittiğinin farkına varıyordum. En son baktığı kişiden sonra bizim evraklarımız yaklaşık 20 dakika tek tek inceledikten sonra nihayet düğmeye bastı ve evet numaramız yanmıştı:))) Bana ingilizce biliyormusunuz sorusunu sorup evet yanıtını aldıktan sonra ailenizin hepsi burada mı diye sordu. Sonrasında benim ve eşimin parmak izlerini aldı ve Türkiye de nerede yaşadığımı ve ne iş yaptığımı sordu. Eşimin ne iş yaptığını sordu. Çocuklarıma yaşlarını sordu ve çocuklar ingilizce olarak karşılık verince mutlu oldu. Nereye gideceğimi ve ne iş yapacağımı sordu. Bende işe kabul formumda da yazdığı gibi İş Güvenliği Uzmanı olarak çalışacağımı belirttim. ABD' de arkadaşım olup olmadığını sordu. Bende Dallas' ta, Washington' da ve New Jersey' de arkadaşlarımın olduğunu söyleyince kendisinin de New Jersey' li olduğunu söyledi ve kocaman bir gülümseme ile tebrikler dedi. Nasıl yani bitmişmiydi!!! İnanamadım ve bitti mi diye sordum. evet beş gün içinde PTT' den pasaportlarınızı alabilirsiniz diyerek evlilik cüzdanını, eski pasaportlarımı ve diplomamın aslın alttan uzattı. Ses düğmesini kapattı. Ve bitmişti! Ailemle birlikte dışarı çıktığımızda hala inanamıyordum. aylardır hazırlandığım, heyecandan ve stresten uykularımı kaçıran mülakat toplamda 5 dakika bile sürmemişti.

    İnanın bu heyecanı hepinizin yaşamasını isterim. O tebrikler ifadesiye uğurlanmanın mutluluğunu ne kadar cümle kurarak anlatsam bile yetmez. İnşallah en kısa sürede Türkiye' deki işlerimi hallettikten sonra Teksas' ta beni bekleyen işime başlayabileceğim.

    Herkese başarılar, umarım bu stre dolu bekleyiş tüm talihliler için en kısa ürede son bulur ve hepiniz mülakat tarihlerini alabilirsiniz.

    Saygılarımla, selamlar.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmen Olmayan Kişilerin Tecrübeleri

    Bu başlığı açmamın sebebi genelde greencard ile gidenlerin tecrübelerini takip ediyoruz. Ama benim veya birçok kişide olduğu gibi göçmeyen olmayan yollar ile ABD'ye gidenlerin tecrübelerini de aktarmak. Mesela E1/E2 vizesi ile gidenler veya turist vizesi ile gidip oradan F1'e veya E1/E2'ye statü değişikliği yapanların tecrübelerinin de önemli bir kaynak olarak sizlere aktarmak. Çünkü hikayeler şöyle oluyor uçağa bindik, ABD'ye vardık, sarı zarfı verdik sonra SSN geldi sonra Greencard ımız geldi ehliyete başvurduk falan filan. Ama turist vizesi ile gittik SSN yoktu ama şu şekilde ehliyeti aldık, anca şu şartlarda banka hesabı açabildik gibi zorluk seviyesi yüksek konuları değişik başlıklardan burada da paylaşmak. Eğer konu başlığı ile sıkıntı varsa değerli @crazycells müdahale eder ama bence bu başlığa ihtiyaç var. kimse yazmasa bile ben önümdeki süreçte kendi tecrübelerimi uç uca ekleyerek yazacağım. en azından ben çektim başkası çekmesin diye. teşekkürler.

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
Forum kurallarına uymayan veya forum düzenine aykırı davranan üyeler uyarılmadan forumdan çıkarılabilirler. Özellikle gereksiz yeni başlık oluşturacakların dikkatine!

57
Online

40.8k
Users

4.4k
Topics

425.0k
Posts


| | | |

Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum