Forumun En Beğenilen İletileri

Üyelik oluşturma ve foruma giriş konusunda sorun yaşayan üyelerimiz [email protected] adresine email gönderebilirler!
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    | sezon - 1 | bölüm - 5 |

    Her zaman olmasada bir kaç günde bir geceleri uykudan uyanıyorum. Karanlıkta uyku sersemi etrafımı algılamaya çalışıyorum. İlk olarak pencereden süzülen ışık yardımıyla tavana gözlerimi dikiyorum lamba ile birlikte yavaşça dönen pervane, sonrasında gözlerimi duvarda gömülü olan klimaya çeviriyorum ve ardından odanın çıkış kapısı, banyo kapısı, elbise odası kapısı ve TV.. emin olmak adına yatağın başucu duvarına hafif tıklayıp duvarın sesini dinliyorum evet duvar alçıpandan.. tamam bunların hiçbiri Türkiye'de yaşadığım evde yoktu, evet evet amerika'dayım.. Yaşadıklarım uzun bir rüya değilmiş, aynı yaşam güneş doğduğunda tekrarlayacak..

    Çok abartmaya gerek yok ama koşullar ne olursa olsun burada ekonomik olarak ayakta durmak daha rahat. İşten çıktığında eve gitmek için kapıda seni bekleyen arabanın olması güzel bir duygu. Ayıptır söylemesi arabada lüks çerezler, meyveler ve değişik bir takım şeyler yolculuk sırasında badem, kaju, ceviz, şam fıstığı, fındık.. evet bunları ayrı ayrı arabaya doldurdum. Yolculukta ağzımı boş bırakmıyorum muhabbet edecek kimse olmadığı için çene kaslarıma iyi geliyor. Türkiye'de karışık çerez alırken leblebi ve kuru üzüm arasında ayıklayıp büyük bir keyifle yediğim çerez çeşitlerini burada avuçlayarak yiyebilmek farklı bir his.. 10 leblebi, 20 kuru üzümden sonra bir badem devrini geride bırakmakta ayrı bir his tabi..

    Yiyecek ve içecek konusunda burada sorun yok. Besinlerin sağlık açısı başka bir konu bu konuda herkesin kendi görüşü farklı tabi. Ama dünyada organik beslenen ülke kaldımı bilmiyorum. Ayıptır söylemesi geçen gün iş yerinden Hakan abi ile öğle yemeğine dışarı gidelim dedik çıktık. Bir tavukçu var oraya gidelim dedi gittik. Girdik içeri, yani nasıl anlatsam abartmamış olurum bilmem ama kişi başı 13$ ile sınırsız yemek ve içecek.. self servis tabağına her çeşit tavuk, balık, et, sebze yemekleri, tatlılar, meyveler, salatalar ve içecek çeşitleri.. içeriye baktım kalabalık bir masaya geçtik ben utangaçlıktan değil yiyebileceğim miktarda görüntüsü reklamlarda olduğu gibi görünen yemek çeşitlerini tabağa dizdim. Hakan abi sen aç değil misin? diye gözüme baktı. Bu kadar yeter dedim. Doymasan tekrar alırsın dedi. Maşallah Hakan abi 4 kişilik yiyebilme kapasitesine sahip. Az etrafı gözlemledim Hakan abinin az bile aldığını farkettim. çoğunluk aynı bol bol et tüketiyorlar. Hemen hemen herkes iri yarı kadın erkek farketmez hepside fiziken ağır sayılır. Bazıları zaten ağır yaşam programına katılmaya aday diyebilirim. Yani diyeceğim abartmaya gerek yok ama ekonomik olarak biraz rahatlık var. En azından hayatta kalma ihtiyaçlarını karşılama kolaylığı var. 1 yada 2 dolara sadece salata yiyip ortalıkta fit bir fizikle takılan insanda çok yani.

    İşim ile ev arasında 30 yada 40 dakikalık bir mesafe oluyor genelde. Ortalama haftada benzine 40$ yada 50$ dolar veriyorum. Arada geziyorum tabi 50$'ı geçmedi diye biliyorum. Arabanın olması farklı bir şey. Haftasonu çalışmıyor araba ile nereye gitmek istesem map'ten açıyorum bazen Afgan marketi, Arap marketi o, bu, şu marketleri dolanıp durumum. Teknoloji mağazaları, kullandığım telefon samsung A10 burada bunları kullanan görmedim. Burada bu ayarda telefonlara bizdeki tuşlu telefonlara yaptığımız muameleyi yapıyorlar. Tanıdığım çoğu insan bunu neden kullandığımı soruyor. Bilmiyorlar tabi bu telefondan greencard başvurusu yaptığımı, onsuz buraya gelmek ayıp olur.. Bu telefon sayesinde tam olarak 1 buçuk aydır amerika'dayım. Bu sabah evden çıktım arabada şehir merkezini dolanıyorum. Kadir @semavi abiden bir mesaj aldım.

    [13/11 10:57] Kadir Zora: Ercan kolay gelsin
    [13/11 10:57] Kadir Zora: Greencard geldi senin

    Hemen müziğin sesini açtım rotamı Kadir abinin iş yerine çevirdim, otobana daldım bu çılgınlığı yaşamak farklı bir duygu. Savaş görmemiş alman tankı aracım beni güvenli bir şekilde oraya gitmemi sağladı. Kadir abi ile selamlaştık hal hatır Sefa abi vardı onlada selamlaşma falan derken Kadir abi zarfı elime uzattı, bir yandan sohbet devam ediyor. Aklım zarfın içinde.. Sefa abi zarfın açılış töreni falan yapalım dedi. Ben sanki çok sıradan bir durummuş gibi yok abi artık alıştım çok merak etmiyorum greencard falan.. oysaki muhabbet olduğundan ayıp olmasın diye sakin davranıyorum.. Sefa abi aç hadi aç dedi hemenden zarfı kenardan yırttım açtım çıkardım. 2 yıla yakın geceli gündüzlü uğraştığımız kart elimdeydi.. Sefa abiye baktım yani normal bir kart işte dedim.. ardından Sefa abi ama baksana ne kadarda güzel bir tasarım kartın tasarımı fotoğrafımada güzel yakışmış değil mi? diye ekledim..

    Artık geriye ehliyet kaldı muhtemelen ilk giriş deneyimim ehliyet ile final bölümü olacaktır. Farklı tecrübeler oldukça konu başlıklarında tekrar yazmaya çalışırım. Herkese dileklerinin gerçekleşmesi dileğiyle. Zaman ayırıp okuyan herkese teşekkürler, umarım bir gün başta @gucarslan @muhtaradana olmak üzere DV20 ve DV21 kazananların deneyimlerini okumak nasip olur..

    önceki bölüme dön yada 6. bölüme geç>

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • Bavul Hazırlama - Yeni Hayat , Yeni Bir Başlangıç ...

    Yeniden Merhaba Arkadaşlar ,
    Türkiyedeki hayatınızı Amerikaya taşırken tüm hayatınızı birkaç bavula sığdırmanız için bavul hazırlama rehberi hazırlamaya karar verdim.

    Birkaç Madde halinde Tükiyedeki Hayatımızı Bavullara Sığdırmaya Başlayalım.


    1-)Bagaj Hakkınızı Kontrol Edin


    alt metni

    Bu konuda hava yolu şirketleri bazında yanınızda götüreceğiniz bavul sayısı ve ağırlıkları farklılıklar gösterdiğinden mutlaka biletinizi aldığınız firmanın Bavul hakkını öğrenin.

    Örneğin ;

    THY, 2 adet 23 kg’lık bagaj hakkı ve 8 kg’lık el bagajı hakkı verirken,

    KLM ise1 adet 23 kg’lık bagaj ve normal el çantanız dışında, 1 adet 8 kg’lık el bagajı verebiliyor.



    2-) Bavul - Valiz - Çanta Seçimi

    alt metni

    Bu konu çok önemli. Firmalar bavulları kargoda taşırken çok dikkatli - özenli davranmıyorlar. Bu manada yanınıza sağlam bavul almanız gerekecek.

    Ancak bu durumda bavul ağır olabileceğinden sizin yanınızda götürebileceğiniz eşyalarınız için ağırlık hakkınızın dolmasına neden olabilecektir.

    Boş Hali En Hafif Bavul-Valiz Seçin Kimi valizler Boş olarak 6-8 KG oluyor
    ki 23 kg hakkınızın 3/1 ini boş hali kaplayabiliyor.
    Kilo aşımı oluyorsa da sırt çantanıza veya el bagajınıza bölüştürmeye çalışın.

    • Bavul Renk Seçimi olarak Mümkünse Siyah Seçmeyin. Genel Ağırlıkta Siyah ve Benzeri Renkler olacağından bavulunuzu renkli seçmeniz bavulunuzu bulmanızı kolaylaşturacaktır.

    • Mümkünse bavulunuzu 4 Tekerlekli olarak seçin. Taşımada oldukça işinize yarayacaktır.

    • Kaybolmalara bir önlem olarakda bavulunuzu uçağa vermeden önce bir fotografını çekmek kaybolduğunda bulmanıza yardımcı olacaktır.

    Küçük Bir Not : THY Bebek Pusetini bavuldan saymıyor. Onu yanınıza alırken bavuldan saymayabilirsiniz.

    Hafif Bavulunuz Gözünüze hırpalanmayı aşamayacak gibi gelirse Sanayi tipi steçler ile 1-2 tur sarmayı deneyebilirsiniz. - Bazı Havayollarında Normal Streçi kabul etmeyebiliyorlar .sadece havalimanindaki mavi strech ile kaplayabileceginizi söyleyebiliyor gorevliler. O durumda hemen çıkartıp mavi steçi kullanabilirsiniz.

    alt metni



    3-) Kıyafet-Giysi Seçimi

    alt metni

    Gideceğiniz bölge hakkında mutlaka araştırma yapın. Yıllık Sıcaklık eğrilerine bakın. Örneğin Florida gibi bir eyalete gidecekseniz kat kat kalın giysiler almanıza hiç gerek yok. (Yinede üşüyebileceğinizi düşünerek 1 tane hırka tercih edebilirsiniz)

    Yeni Kıyafetler almayın.(Boşa para vermeyin eskidikçe Amerikadan temin edebilirsiniz. ) Ancak ilk etapta Dolar Kazanıp Dolar Harcayana kadar kendinizi tölere etmek için Yeni gibi gördüğünüz kullanacağınız eşyaları seçin.

    • Mümkünse kombin olacak şekilde eşyalarınızı ayırarak alın. Bir tane resmi kıyafet için , bir tane ev için bir tane günlük kombin gibi.. İç giyim - Çorap unutmayın. Gideceğiniz yer sıcaksa mayo-bikini de alabilirsiniz.

    Ayakkabı olarak 1 Tane Spor , 1 Tane Terlik , 1 Tane resmi alabilirsiniz. Yinede Amerikada çok ucuza (20 $ Gibi) marka ayakkabı alabileceğinizi unutmayın...

      • Önemli Bilgi: Mutlaka Vakumlu Hurç Kullanın. Kıyafetlerinizi - Eşyalarınızı bavula sığdırmak konusunda oldukça başarılı sonuçlar veriyor. İnternette , ne alırsan 1 tl dükkanlarında , büyük marketlerde hemen heryerden temin edebilirsiniz.




    4-) Temel Eşyalarınızı Unutmayın

    alt metni

    Hergün veya sıklıkla kullanmakta olduğunuz eşyaları unutmayın. Çevreyi tanıyana kadar veya Çalışmaya başlayana kadar onlara ihtiyacınız olacak.

    Evdeki Küçük bir şampuan (Küçük yoksa küçük bir şişeye boşaltabilirsiniz) , Traş malzemeleri küçük bir deo-parfüm, krem , diş macunu-fırça, Ufak bir Tarak, Özellikle WC lerde kullanmak üzere ıslak mendil. Yinede fazlasına gerek olmadığını unutmamak lazım..



    5-) Yanınızda Yiyecek-Ev Eşyası Getirmek

    Farklı bir kültüre ve alışkanlıklara gideceğinizden evden Türk kültürüne ait birtakım eşyalar ve yiyecekler götürmek isteyebilirsiniz. Peynir-zeytin , Çay-kahve, Çaydanlık-cezve gibi.

    Öncelikle yasak olan şeyleri yanınızda getiremezsiniz.
    Bavulda taneli bakliyatlar, (pirinç, bulgur vb.) et, meyve, sebze bulundurmak ve Amerika’ya sokmak yasak peynir ve zeytin vakumlatıp götürülebilir. (daha önce götürenler var.) .

    Limon kolonyası Türk market olmadığı yerlerde bulunamayabiliyor.
    Fincan - Cezve - Çaydanlık - Çay bardağı Türk marketi olmayan yerde bulunamayabilir. zaten kullandıklarınız varsa ve küçük ise bavula koyabilirsiniz.

    alt metni



    6-) İlaçlar

    alt metni
    Amerikada yeni bir hayata başlayacağınızı unutmayın. Belli bir süre sisteme adapte olamayabileceğinizi ve hastalanabileceğinizi göz önünde bulundurun.
    Sürekli kullandığınız ilaçlarınız varsa 1-2 paket bavulunuza alın ve bu sürekli ilaçlar için doktorunuzdan mümkünse ingilizce çevirili olarak bir reçete yanınıza alın.

    Birkaç paket ağrı kesici , Çocuklar için ağrı kesici ateş düşürücü şuruplar , Kendiniz için grip ilaçları Theraflu , Tylolhot, Katarin .. gibi . 1-2 paket antibiyotik alabilirsiniz. Farklı yiyecekler yiyebileceğinizden 1 er kutu mide - bağırsak ilaçları alabilirsiniz.

    Bepanten - Silverdin gibi kremler , küçük bir güneş losyonu da bavula ekleyebilirsiniz.



    7-) Elektronik Eşyalar

    Günlük kullandığınız ve ihtiyacınız olabileceğini düşündüğünüz elektronik eşyaları yanınızda götürmek isteyebilirsiniz. Ancak Amerikadaki akımın 120V olduğunu unutmayın. Yanınıza almayı planladığınız cihazın giriş voltajını kontrol edin. 120-220-240V ise Bu o cihazı Amerikada kullanabilirsiniz anlamına geliyor.

    Tabii bunun içinde cihazlarınızın miktarı kadar yanınıza priz dönüştürücü uç almanız gerektiği anlamına da geliyor.

    alt metni

    Eğer sahip olduğunuz cihaz bu voltaj değerlerini karşılamıyorsa üzülmeyin.
    Elektronik ürünlerin ucuz olduğu bir ülkeye gidiyorsunuz. Pekçok kişisel bakım ürününü küçük ev aletlerini 10-40$ aralığındaki fiyatlara rahatça temin edebilirsiniz. (Tabii bir Türk kahvesi makinesi bulmanız çok zor olacaktır 🙂 )

    Şimdi kontrol ettim de Wallmart ta Türk kahvesi makinesi bulunabiliyormuş..

    Linkini Görmek İsteyenler Tıklayabilir.

    Sizi bu dertten de kurtardım . Hadi Yine İyisiniz :)))



    😎 Kişisel Eşyalar - Bakım Eşyaları

    alt metni

    Amerika’da yaşayacağınız yere ilk gittiğinizde yastık, çarşaf tarzı şeyler bulamayabilir veya olanların temiz olmadığını düşünebilirsiniz. Bavulunuza incecik bir yastık kılıfı ve incecik bir çarşaf koyabilirsiniz.

    1 er tane ince havlu alabilirsiniz.

    Ayrıca zaten varolan Tırnak makası-törpü gibi şeyler için yeniden para vermek yerine bavulunuza koyabilirsiniz.

    Sigara eyalet eyalet hatta şehirdeki marketlerde bile fiyatı değişken bir ürün. Türkiyedeki gibi sabit bir fiyatı yok. Çok tiryaki iseniz Duty-Freeden Kişi başı 3 Karton alarak Getirebilirsiniz. (Yada yeni bir başlangıç yapıyorsunuz , En iyisi bu vesileyle sigarayı bırakın 🙂 )

    Ufak Çocuklar varsa Vazgeçemedikleri 1-2 tane oyuncak , Birkaç tane Kitap vs. içinde bavulunuzda yer açmanız gerekecek ..



    9-) El Bagajı (8 KG)
    alt metni

    Değerli eşyalarınızı her zaman yanınızda taşıyın. (bavulların kaybolma-çalınma içinin dağılması ihtimalini gözardı etmeyin.) Ziynet eşyaları , para , laptop, tablet , Kimlik , Resmi Belgelerin Asılları , Pasaport vs. Yanınızda taşımanızda fayda var.

    El bagajınıza götürmeniz gereken tüm belgelerinizin aslını koyun ve fotokoposini de normal bagajınıza koyun.
    Uçak yolculuğundaki yemekleri beğenmeyip yiyemeyebilirsiniz veya yemek servisi sırasında uyuyakalabilirsiniz. Yolculuk sırasında yemek için kurtarıcı atıştırmalıkları el bagajınıza koymanızı tavsiye ederim.

    Uçaktan indikten sonra bavulunuz bazı karışıklıklardan dolayı hemen gelemeyebilir ve 1 haftaya kadar bavulsuz kalabilirsiniz. Bu çok nadir görünse de her ihtimale karşı, yanınıza bir takım yedek kıyafetler almanızda fayda var.

    • Son Olarak ;

    • Bavulunuzun üstüne bilgilerinizi ve herhangi bir kaybolma durumları için Amerika’daki adresinizi yazın. Bir bavul etiketi alıp hem bilgilerinizi onun üstüne yazabilir, hem de bavulunuzu diğer bavulların arasından rahatça bulabilirsiniz.
      alt metni



    Bu görseli görmüştüm internette bu konuda paylaşmanın fayladı olacağını düşündüm.

      • Şimdiden Yeni hayatınızda Başarılar ve Hayırlı Yolculuklar. Umarım herşey gönlünüzce olur....

    alt metni

    posted in Yolculuk
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    | sezon - 1 | bölüm - 8 |

    Ön ödemeli aylık $50 ile T-mobile hattı kullanıyorum. İnternet, konuşma ve sms herşey sınırsız. Sorunsuz kullanıyorum. Geçenlerde tekrar yükleme yapmak için plan yaptım iş çıkışı yüklerim dedim. Ama unuttum. Ertesi sabah uyandım işe gidicem mapi açmak için telefonu çıkardım bir baktım internet yok. O an farkkettim interneti olan telefon bir nebze arabadan daha önemli. Çünkü internet olmazsa bir yere gitmek mümkün değil. Heryere map açıp öyle gitmek gerekiyor. Yükleme işlemi internetten yapılıyor ama internetim yok. Yükleme yapan Metro t- mobile mağazaları var oralarda yüklenir. İnternet olmadığı için mağazaları mapte arayamıyorum. Neyse yola çıkarsam tabelalardan yolu bulurum diye düşündüm. Zaten o gün biraz geç gidecektik işe saat 10 gibi orda olacaktık. Yarım saatlik yol. Ben 9 gibi çıktım. Otobana doğru yol aldım. Otoban düz, yolu hertürlü bulurum sorun değil, otobandan çıkarken işe doğru karmakarışık yollar ve çoğu sokak biririyle aynı orda karıştırabilirim diye düşündüm. Otobana girdim mapsiz gidiyorum bir yandan neden hiç etrafımı incelemedim diye düşünüyorum bir yandan sokakları hatırlamaya çalışıyorum. Otobandan çıkışa doğru girdim tam çıkışın olduğu yerde büyük bir markete girdim belki orda Metro mağazası vardır diye düşündüm girdim yok. Neyse yanlış yollara girsemde sorun değil bir yerde mağaza bulurum illaki arabaya bindim daldım sokaklara bi 10, 15dk dolandım hiç hatırlamadığım yerlerden geçip gidiyorum. Bir yandan yeni evler görüyorum çok hoşuma gitti bu yolculuk. Biraz ilerledim baktım apartmanlar sıralı sıralı ilerliyor iki katlı ve o sokaklarda insanlar var kalabalık ispanyolların yaşadığı bir yerdi. Başka yerlerde böyle kalabalık insanların bir arada olduğunu görmemiştim. Hoş bir atmosferi vardı. Neyse az ilerledim uzaklaştım ordan 5dk sonra Metro tabelası gördüm. Hemen arabayı oraya çektim. Girdim iki genç kadın. Selam verdim, ingilizce bilmediğimi onlara ingilizce olarak söyledim. Anlayışla karşıladılar, ispanyolca diye sordu biri onuda bilmiyorum dedim. I want pay t-mobile dedim. Kendi aralarında ispanyolca konuşuyorlardı. Anladı ve ödemeyi yaptı. Onlara el kol hareketleri ve araya anlaşılır ingilizce kelimeler ile "please automatic paymant month again" dedim. Sistemden hesap bilgilerimi girip otomatik olarak halletti. Artık internetsiz kalmayacağım, bu sorunu çözdüm. İspanyollarda yardım etme konusunda iyiler. Sıcak ve samimi insanlar oluyorlar. Ama gördüğüm o apartmanlar sokağı aklımda kalmıştı. İnternet açıldı arabaya bindim iş yerini mape yazdım 2dk diyor.. indim arabadan sağıma soluma baktım iş yerinin arka sokağındaydım. Saat 10'a daha vardı. Aramızda kalsın şanslıyım işte kabullenelim artık.. lütfen okurken sağ kulağınızın memesini elinizle iki kez çekiştirip etrafınızda bulunan herhangi bir cisime tıklatın. Aman nazar değmesin.

    Apartmalar sokağının yolunu biliyorum geri gittim. Gözüme kestirdiğim bir yerin ofisine girdim. Genç 25 30 yaş arası bir kadın. Dil bilmediğimi söyledim. 'I need home' dedim anlayışla kaç oda diye sordu. 1 dedim. Biraz konuştu tabi ben anlamadığım için bana bir kağıda kimlik, ssn ve gelir belgesi getirin yardımcı olalım yazıyordu. Fiyat aylık 700$ 1+1 oda ayrı mutfak salon bir yani. Aklıma yattı. Hemen çıktım işe geldim muhasebeye gittim abi gelir belgesi verde ev tutayım dedim. Tamam dedi bir kağıt verdi. Akşam gittim ssn, gelir belgesi ve greencard verdim. Fotokopileri çekti. Biz araştırma yapıp size haber vereceğiz dedi.
    Üst kat mı yoksa giriş katı mı diye sordu. Ona zorda olsa ''I am relaxed man" bende rahatlık hastalığı var benim için en iyisi giriş kat dedim güldü. Tamam gidip eve bakalım dedi. Gittik neredeyse hepsi ispanyol aileler yoğunlukta bir site, büyükte sayılır. Kapıyı açtı ilk girişte mutfak dar bir koridor gibi düşünün sağlı sollu tezgah aradan girip hafif geniş kare sayılır bir koridor sol tarafta yatak odası ve banyo koridordan sonra geniş sayılır bir salon. Salonun zemini parke koridor ve mutfak fayans yatak odası zemini kalın halı ile kaplı. Hoşuma gitti.. kıza sordum totalde ne kadar olacak ödemem? 300 depozito ekeltirik size ait su kiraya dahil. Araştırma için önden 100 dolar istediler. Bu 100 dolar başlangıçta sadece araştırma yapmaları içindir olumlu yada olumsuz bu para öylesine gidiyor. Tamam dedim verdim 100$ hemen araştırın diye rica ettim. Ama dönüş yaparken beni aramayın mesaj atın sizi anlayamam dedim güldü ve not aldı.

    Ertesi gün öğlen vakti muhasebeci abi beni aradı.

    • Ya buraya biraz önce bir kız gelip seni sordu apartman için başvuru yapmışsın
    • abi bunun için gelmesine gerek yoktu bu işler böyle mi oluyor?
    • valla ilk defa böyle gelen oldu, daha önce böyle yapanı görmedim. Normalde ararlar ama yakın olduğu için teyit etmek istemişlerdir. Senin için bir form doldurdum sana dönüş yaparlar. Kız iyiydi maşallah. Senden baya konuştuk iyidir falan dedim..

    Sağololsun muhasebeci abi biraz övmüş. Aradan bir kaç saat geçti bana mesaj geldi. Kızın ismi Kristy, kiralama konusunda sorun yok sözleşme için gelebilirsin diyor. Akşam iş çıkışı gittim. Kristy, Tamara ve adını bilmediğim 3 kadın ofiste takılıyorlar. Kristy ile selamlaştık ssn ve greencard verdim bilgileri girip sözleşmeyi halletmeye başladı. Elektrik şirketi işini yapmam gerektiğini söyledi. Ben bu işleri bilmiyorum burada nasıl sorun çözüyorlar diye translate kullanarak sordum. Eğer istersen bir şirket ile görüşüp size yardımcı olabilirim dedi. Çok iyi hiç birşey yapmadan her işim çözülüyor. İçimden dilini bilmediğim bir kağıda imza atmam yeterli galiba diye düşündüm. O an ya bu sözleşmede bilmediğim başka şeylerde varsa? diye düşünüyorum. Acaba bunlar beni kandırmaya çalışıyor olabilirler mi? Ayıptır söylemesi bazı ispanyol kızlar fiziksel olarak biraz fazla iyi görünüyorlar.. Yok ya baksana 3'de birbirinden güzel kızlar, bunlar öyle şeyler yapmaz diye iç hesaplaşma yapıyordum. Neyse kira depozito dahil $1000 dolar verdim anahtarı verdiler.

    Atladım arabaya evin önünde verandalı park yeri var tam kapının önünde. İndim iki adımda kapıya vardım. Dışardan bakınca tuhaf bir hissiyat oluyor. Biraz etrafımı gözlemledim arabam var hemen önümde evim var bu garip bir duygu amerikaya geldik hemenden hayatı yaşamak tuhaf bir mutluluk işte.. anahtarı çevirdim girdim mutfakta hiç farkında değildim buzdolabı varmış. Fırın, ocak çok tatlı bir giriş eve mutfaktan girmek zevkliymiş. Koridorun lambasının pervanesi güzelmiş. Oda ve salonda jaluzi perde varmış. Şaka maka hiç zorlanmadan ev tuttum bu kadar kolay olmaması gerekiyordu böyle şeylere alışkın olmayan bir toplumdan gelmenin verdiği tuhaf bir duyguyu yaşıyorum. Tek yaptığım şey parayı verip bir kağıda imza atmaktı. Acaba odanın içinde başımı ne tarafa alsam duvardan bir pirize yakın olurum, telefon şarzı için düşünmeye gerek yok.. adamlar bunu hesaplamış odada 12 adet piriz var istediğin köşeye yamul ve fişi pirize tak. Aynı durum salonda da var her yer piriz. Evliyim artık biraz mutluluğu yaşadıktan sonra bu eve ne lazım diye düşündüm. Aslında azla yetinmeyi içselleştirmiş kimliğim sadece yemeğe ve yatacak yere ihtiyaç var dedim. Gittim yatak fiyatlarına baktım mağazalarda pahalı oluyor. En kötü 1000$ dan başlıyor. İnternetten daha uygun bulunur. Ordan kalın bir yorgan, yastık ve bir battaniye aldım 100$ civarı tuttu. Markete gittim ayıptır söylemesi biraz kırmızı birazda tavuk eti aldım. Bunlarla beraber buzdolabımın oksijen seviyesini arttıracak biraz yeşillik tropik bir görüntü elde etmek için de çeşitli meyveler falan fistan.. Bir adet bıçak bir adet tava alayım dedim tavalar 10,5$ fena değil ben 11$ olandan aldım kendimi bir anlığına çok zengin hissetmek istedim, 50 sentin havası hızlı sönüyor ama olsun etkisi yaşatıyor. Eve geçtim ocağa tavayı koydum. Eti pişireyim dedim sonra aşçılık tecrübeme dayanarak eti heder etmemeyi kabullendim. Dolaba dizdiğim sebzeler arasında bir kaç domates ve biber aldım ince ince doğmadım. Tavada üstüne bir kaç yumurta kırdım.. menemen böyle yapılmaz ama ben yapınca güzel oluyor. Tam ekmeği bandıra bandıra bitirdim. Odanın zemini kalın halı ile kaplı. Aldığım kalın yorganı ikiye katlayıp yere serdim, yastığı koydum üstüme çektim battaniyeyi, oh.. ne demişler insanın evi gibisi yoktur.. valla rahatlıktan geberecem artık o derece mutluluk verici bir duygu.. öyle yada böyle amerikada 2. ayımı tamamladım.

    Bir gün sonra Kristy elektrik aboneliği için beni çağırdı gittim 160$ abonelik depozito verdim ekeltirik işini hallettim çok basit bir işlem. Kasmaya gerek yok bazen şartlar zor olabilir. Ama çözülemeyecek kadar zor değildir. Rahat olun şans bir şekilde sizi yönlendiriyor.. Amerikada görüşmek dileğiyle.. yorumlarınızı beğenerek teşekkür ediyorum. Tekrardan teşekkürler..

    önceki bölüme dön yada 9. bölüme geç>

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • DV2024 Sohbet Odası

    Şimdiden 2024 sohbet odasını da açayım. Şu forumda kalıcı bir yer açmak bi nasip olmadı. Yok bi de kanada ve kktc konularında bi başlıklar açmıştım. Bu da kurdelası olsun.
    DV2023 den de hüsranla dönen kardeşlerimiz artık bu odada soluklansınlar.
    Ne yapalım kısmet değilmiş diyorum peşin peşin..
    Ucunda ölüm yok ya diyorum.
    Demek ki hayırlısı böyleymiş diyorum.
    Daha ne diyim yaa..
    En acı durumlarda bile anca bunlar söyleniyor.
    Evet acın büyük ama gel kardeşim.
    Acılar üzüntüler paylatıkça yok olup gider..
    Hoş geldin... Bu sene senin senen. Bak göreceksin 🙂


    @crazycells edit:

    dv2024 takvim.png

    Ilgililerin dikkatine!

    DV2024 Green Card Cekilis basvurulari 5 Ekim - 8 Kasim 2022 tarihleri arasinda yapilacaktir. Cekilis sonuclari da 6 Mayis 2023'te aciklanacaktir.

    DV2024 yonergesi:

    Gecen yildan farkli olarak bu yil basvuru icin pasaport bilgileri gerekmeyecek:

    https://yesilkartforum.com/forum/topic/5117/green-card-başvurusunda-pasaport-şartının-kaldırılması-kararı-şubat-2022

    posted in Yeşilkart (Greencard) ve Göçmenlik
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Dun itibariyle Amerika’da 1. ayimi geride biraktim.

    Oncelikle bu guzel ulkeye bana yasama ve calisma hakki verdigi icin minnet borcluyum. Kisa surede duzenimi kurdum ve finansal ozgurlugumu kazanmayi basardim. Bu ulkede gecirdigim her gunde ideallerime bir adim daha yaklastigimi hissediyorum. Daha iyi sartlarda yasayabilmek icin insan kacakcilarina on binlerce dolar odeyip Meksika’dan buraya gelebilmek umuduyla siginmaci kamplarinda aylarca beklemeyi goze alan T.C vatandaslarini gorunce nasil bir sansa sahip oldugumun farkina varmamak elde degil.

    Turkiye’den buraya $7400 ile geldim. Bildiginiz uzere Boston’da yasiyorum. Ilk onceligim dolar kazanmaya baslayarak cepteki paradan cok yememekti. Bu yuzden geldigimin ilk haftasi ise basladim, konaklayacagim yeri ayarladim, Bank of America’dan banka ve secured kredi karti cikarttim, hesap acilisi icin pasaportumu ve sari zarftaki immigrant data summary’i gostermem yeterli oldu.

    Kira ucretim $1000 (elektrik, su, isitma dahil) ve ilk giriste ilk ay + son ayin kirasi + $1000 depozito ve $500 broker fee olmak uzere tek seferde $3500 odedim. $1500 dolar da secured kart icin odedim, $200 lik actirsam da olurmus ama is isten gectigi icin buna takilip kafami mesgul etmedim. Greencard ve SSN kartimi teslim alinca ise bankaya tekrar gidip bilgilerimi guncellettim.

    Selective Service kaydini ise SSN numaram henuz sistemde gozukmedigi icin online yapamadim, o yuzden formu bir FedEx subesinden print ederek elle doldurdum ve USPS’e gidip Palatine, IL’de bulunan SSS ofisine postaladim. Formu teslim aldilar ama henuz bir geribildirim almadim ama ayni islemi yapan arkadasim 2-3 hafta icinde sisteme dusecegini soyledi.

    Boston sehrinden biraz daha detayli bahsedecek olursam, burasi gercekten yasanabilir, guvenli ve huzurlu bir sehir. Diger sehirlere kiyasla daha pahali olmasina ragmen burada insan kalitesi ve gelir seviyesi cok yuksek, asgari ucretin bir tik ustunde kazanmama ragmen gecim derdim yok, 10 gunluk calismamla kirami cikartiyorum. Vergiler de NY ve CA kadar agir degil, ayrica burada vergilerin hizmetlere yansidigini hissediyorsunuz. Amerika’nin en iyi hastaneleri ve universiteleri burada. Sokaklar gayet temiz. Toplu tasima gayet iyi isliyor, haftalik $22 oduyorum ve sinirsiz bir sekilde faydalanabiliyorum. Bu eyalette kendimi maddi ve manevi olarak guvende hissediyorum. Su anda kira disinda buyuk bir giderim yok, kisacasi kenara para koyabiliyorum. Ozellikle tanistigim Amerikalilar bana hep destek oldu ve referans olmak istedi. Copu atik merkezine gotururken “Cok iyi is cikartiyorsun, kolay gelsin.” diyeninden tutun “Burada garsonlar gayet iyi kazaniyor, tanidigimin X adli bir restorani var, calismayi dusunursen adimi verebilirsin” diyenine kadar. Burada gorgusuzluk ve hor gorme yok, kendi ulkemde goremedigim kiymeti burada goruyorum. Havasi ayri bir guzel, burasi geldigimden beri hep gunesli, sonbahar gelince sehir 2 haftada kahverengiye burundu ve inanilmaz guzel bir hal aldi, dogasi gercekten muazzam. Suc orani ise cok dusuk, shiftimin olmadigi gunlerde aksamlari bazen yuruyerek UberEats yapiyorum ve simdiye kadar kendimi hic tehlikede hissetmedim, bir mahalleden baska mahalleye gecince baska bir dunyaya gecis yapma durumu olmuyor. Cesitlilik olmasina ragmen bir NYC ve LA kadar cok genis bir cesitlilik yok, daha cok Beyaz ve Asyali nufus hakim, dolayisiyla mavi yaka islerde ciddi bir acik var.

    Yazacaklarim simdilik bu kadar, vakit ayirip okudugunuz icin tesekkur ederim, tekrar gorusmek dilegiyle.

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • DV2021 Mulakat Deneyimleri

    DV2021 Mulakatlari ile ilgili yapmaniz gerekenler soyledir:


    KCC'den belge gonderimi emaili aldiktan sonra:

    • Ilgili belgeleri email ile KCC'ye gondermek

    Mulakat tarihiniz aciklandiktan sonra:

    • AIS'e kayit yaparak PTT subesi secme
    • Mulakat icin gereken dokumanlari hazirlama
    • Belirlenen doktordan saglik raporu alma
    • Konsoloslukta Mulakat Gorusmesi
    • Vizenin ulasmasi ve seyahat hazirligi
    • ABD’ye girmeden USCIS ucretini odeme

    DV2021 Zaman Cizelgesi:

    alt text

    Not: COVID-19 nedeniyle sonuclarin aciklanmasi 6 Haziran 2020'ye ertelendi.


    Mulakat tarihi aciklanmadan once:

    DS-260 formunu doldurup gonderdikten sonra KCC formlarinizi isleyecek ve siraniz gelince size bazi belgeleri gondermeniz icin talimat gonderecek. Bu emailin kopyasini asagidaki "Spoiler" kisminda bulabilirsiniz.


    Dear Mustafa Kemal Olmez,

    Congratulations on your selection for the 2021 Diversity Visa program!

    Please read this email and carefully follow the instructions listed in order to have your application processed as quickly as possible.

    You should review the list of required documents for processing below and send those to KCC to review as part of your application package, along with completing your DS-260. You will only be scheduled for interview at an overseas consular post after you have completed your DS-260 and submitted all documents required for your case and your visa rank number has become current.

    All documents should be submitted as attachments to your email to ensure they are properly received. We ask that you use the following method to name and attach your files:

    • Your DV case number;
    • The full name of the applicant whose document you scanned; and
    • The document name or form number.

    For example:

    2021AF00938653_John_Doe_Passport.pdf

    2021AF00938653_Jane_Doe_Birth_Certificate.pdf

    Use your case number as the subject of the email. The maximum email size is 30MB. If the total size of your attachments is larger than 30MB, send multiple emails using your case number as the subject of each email. Please send your documents for KCC review only after you have collected all of the required documents for yourself and all accompanying family members. Send documents only to the [email protected] email address.

    Documents photographed or scanned with a mobile phone are acceptable, but every document must be fully legible. Illegible or incomplete documents must be re-submitted and will delay processing of your case.

    All documents not in English, or in the official language of the country in which the application for a visa is being made, must be accompanied by certified translations. The translation must include a statement signed by the translator that states that the translation is accurate and the translator is competent to translate.

    • IMPORTANT NOTE: Do not mail any documents to KCC. Any documents sent to KCC will not be processed and will be destroyed.

    REQUIRED DOCUMENTS

    You and each family member immigrating with you to the United States should collect the civil documents that are required to support your visa application.

    Passport Biographic Page: You and each family member immigrating with you must submit a photocopy of the biographic data page of a currently valid passport. The biographic data page is the page with your photograph, name, date, and place of birth.

    If the passport used by the principal applicant to enter the DV program differs from the one currently being submitted, you should also include a photocopy of the principal applicant’s passport listed on the DV entry with a written explanation for the change to KCC. The Department of State’s regulations provide for three limited exemptions from the passport requirement. These three exemptions include: individuals who are stateless; nationals of a Communist-controlled country who are unable to obtain a passport from the government of the Communist-controlled country; and beneficiaries of an individual waiver approved by the Secretary of Homeland Security and the Secretary of State, pursuant to 22 CFR 42.2(g)(2). If you selected one of these exemptions on your DV entry, you should provide an explanation of your qualifications for the exemption you requested.

    Birth Certificate: You and each family member immigrating with you must submit a scan of an original birth certificate or certified copy.

    Marriage Certificate: If you are married, you should submit a scan of your original marriage certificate or a certified copy. Submitting this document now, if applicable, could help to expedite visa processing; if you do not provide this document now, you may be asked to provide this at your visa interview.

    Marriage Termination Documentation: If you were previously married, you should submit scanned evidence of the termination of EVERY prior marriage you have had. Your scanned evidence must be of an original or certified copy of one of the following documents: FINAL legal divorce decree, death certificate, or annulment papers. Submitting this document now, if applicable, could help to expedite visa processing; if you do not provide this document now, you may be asked to provide this at your visa interview.

    Military Records: If you served in the military of any country, you must submit a scanned copy of your military record.

    Police Certificates: If you are 16 years of age or older, you must submit a scanned copy of a police certificate from all countries you have lived in using below criteria:

    If you … AND you… THEN submit a police certificate from…
    Are 16 years old or older Lived in your country of nationality for more than 6 months at any time in your life Your country of nationality
    Are 16 years old or older Have lived in your country of current residence (if different from nationality) for more than 6 months Your country of current residence
    Have ever lived in another country for 12 months or more Were 16 years or older at the time you lived there The country where you used to live.
    Were arrested for any reason, regardless of how long you lived in that city or country, and no matter what age you were The city and/or country where you were arrested.

    Court Record: If you have been convicted of a crime, provide a certified copy of each court record and any prison record.

    Collect and submit your documents promptly. Your case will not be scheduled for a visa interview at a U.S. embassy or consulate until KCC has received and processed all required documents and the DS-260. Missing or illegible documents will delay processing of your case. If you cannot obtain a particular document, send an explanation of why you cannot obtain the document, as an attachment in .jpeg or .pdf format, to [email protected], with your case number in the subject line. Diversity visas are numerically limited and there is no guarantee a visa will be available. Only a consular officer can determine, at the time of the visa interview, if you are qualified to receive a Diversity Visa.

    If you have questions about document submission, you may contact KCC at [email protected]. The KCC telephone number is 606-526-7500 (7:15 a.m. until 4:30 p.m. EST).

    Bu emaili aldiktan sonra yapmaniz gereken bu belgeleri e-devletten alip KCC'nin ilgili email adresine yani [email protected] 'a gondermek. Bu belgeleri e-devletten online olarak alabilirsiniz ya da devlet dairelerinden alip tarayabilirsiniz. Belgeler .jpeg ya da .pdf formatlarindan birinde olmali. Bir fotograf makinesi ya da telefon ile de belgelerin fotograflarini cekebilirsiniz. Onemli olan belgelerin okunakli olmasi. Belgelerin Ingilizce veya Turkce olmasi gerekiyor, eger bu iki dil disindaysa ingilizce cevirisini de gondermelisiniz. KCC'ye bu belgeleri gondermeden bir mulakat tarihi alamayacaksiniz. Belgeleri Green Card alacak herkes icin ayri ayri hazirlamalisiniz (yani DS-260 formu doldurdugunuz herkes icin); fakat belgeleri tek bir seferde gonderebilirsiniz. Gondereceginiz emailin konu kismina full dosya numaranizi yazmalisiniz ("2021EU000000001" gibi). Gonderebileceginiz email boyutu maksimum 30 MB, eger taranan belgeler 30 MB'tan fazla tutuyorsa birden fazla email seklinde gondermelisiniz (her seferinde dosya numarasini email konu bolumune yazmalisiniz).

    Belgeleri bilgisayara aktardiktan sonra su sekilde isimlendirmelisiniz:

    • Your DV case number (DV dosya numaraniz)
    • The full name of the applicant whose document you scanned (belgesi taranan kisinin ismi ve soyismi)
    • The document name or form number (belgenin ismi veya numarasi)

    Ornegin; dosya numarasi 2021EU1 olan Mustafa Kemal Olmez adli kisinin pasaportu su sekilde isimlendirilmeli:

    2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Passport.pdf

    GEREKEN BELGELER:

    Pasaport Biografik Sayfasi
    (isim, fotograf, dogum tarihi gibi bilgilerinizi iceren pasaportun ilk sayfasini taramalisiniz!)
    Dogum Belgesi
    (TC vatandaslari icin bu belge Vukuatli nufus kayit ornegi'dir, e-devletten cikarabilirsiniz. Cocuklariniz icin de kendi nufus kayit ornegini kullanabilirsiniz. Cocuklarinizin bilgilerinin bu belgede yer aldigindan emin olun!)
    Evlilik Sertifikasi
    (Eger evliyseniz, evlilik cuzdaninizin bilgi iceren sayfalarini tarayabilirsiniz!)
    Bosanma Belgeleri
    (Eger bosandiysaniz ya da esiniz vefaat ettiyse ilgili bosanma veya olum belgesini gondermelisiniz)
    Askerlik Kaydi
    (E-devletten askerlik kaydiniza dair belge alip gonderebilirsiniz, TC vatandaslari icin bu belge mulakat sirasinda gerekmeyecek)
    Polis Belgesi
    (TC vatandaslari icin bu belgenin ismi Arsiv Kayitli Adli Sicil Kaydi'dir. Eger adli sicil kaydiniz temizse e-devletten, eger sicilinizde kayit varsa adliyelerden belgeyi temin edip gonderebilirsiniz. Belgenin "arsiv kayitli" oldugunda emin olmalisiniz. Bu belgeyi sadece 16 yasindan buyuk kisiler icin saglamalisiniz. 1 yildan fazla yasadiginiz ulkelerden, veya su an yasadiginiz ulkede 6 aydan fazla suredir yasiyorsaniz yine bu belgeyi bu ulkeler icin temin etmelisiniz (ilgili konu), eger bir ulkede suc islediyseniz ya da suclu bulunduysaniz yasiniz veya ulkede ne kadar kaldiginiz onemli olmadan bu belgeyi temin etmelisiniz!)
    Mahkeme Kayitlari
    (Eger mahkeme tarafindan herhangi bir suctan dolayi suclu bulunduysaniz mahkeme kayitlarini gondermelisiniz, bu kayitlar ingilizce olmali. Eger Turkiye'den aliyorsaniz bu belgenin yeminli tercuman cevirisini de hazirlamalisiniz.)

    Onemli not: Eger ana basvuru sahibinin su anki pasaportu cekilise basvuru sirasinda bilgilerini verdigi pasaporttan farkliysa, o pasaportun da taranmis halini KCC'ye gondermelisiniz. Ayrica neden bu pasaportu kullanmadiginiza dair bir not da eklemelisiniz (word belgesi olarak hazirlayip pdf'e cevirebilirsiniz).

    Eger bu belgelerden alamadiginiz varsa, neden alamadiginiza dair bir aciklama yazip bunu KCC'ye gondermelisiniz.

    e-devlet: https://www.turkiye.gov.tr/

    Bahsedilen bu belgelerin orjinallerini mulakatiniza gotureceksiniz. Mulakat tarihinizin en yakin zamanda belirlenebilmesi icin bu sureci mumkun oldugunca erken tamamlamaniz onemle tavsiye edilir.

    Belgeler icin su uzantilari kullanabilirsiniz:

    • Pasaport
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Passport.pdf
    • Dogum Belgesi
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Birth_Certificate.pdf
    • Evlilik Sertifikasi
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Marriage_Certificate.pdf
    • Bosanma Belgeleri
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Divorce_Document.pdf
    • Askerlik Kaydi
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Military_Record.pdf
    • Polis Belgesi
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Police_Certificate.pdf
    • Mahkeme Kayitlari
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Court_Document.pdf

    Eger pasaportunuz cekilise basvuru yaptiginiz pasaporttan farkliysa eski pasaportunuzun fotokopisi ve aciklamasi icin su uzantilari kullanabilirsiniz:

    • Eski pasaport:
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Passport_used_in_DVentry.pdf
    • Eski pasaport aciklamasi:
      2021EU00000001_Mustafa_Kemal_Olmez_Passport_explanation.pdf

    Eger farkli ulkelerden aldiginiz belgeler varsa, ismin sonuna ulke ismini de (ingilizcesini) ekleyebilirsiniz, eger kullandiginiz belgeler ceviriyse o durumda sonuna "translated" kelimesini ekleyebilirsiniz.


    Mulakat tarihi aciklandiktan sonra:

    1) Mulakat zamaninizi ogrendikten sonra, AIS'e kayit olup vizenin gonderilecegi PTT subesini secip, mulakat icin belgelerinizi hazirlamaya baslayabilirsiniz. Mulakat sonrasi pasaportunuzu bu PTT subesinden alacaksiniz.

    2) Mulakat icin gereken belgeler soyledir:

    • Su anki ve daha once pasaportlariniz
      (not: uzerine vize basilacak pasaportunuz, mulakat gunu en az 8 ay daha gecerli olmali)
    • Pasaport teslim alma yeri kaydi (AIS-PTT Kaydi).
    • Diploma (sadece cekilis talihlisi icin lise ya da daha ust bir diploma)
      (not: eger hala ogrenciyseniz, okuldan alacaginiz ogrenci belgesi ve transcript belgesi de yeterli.)
    • Nufus kayit ornegi (vukuatli)
    • Arsiv kayitli adli sicil belgesi (belge 'arsiv kayitli' olmali!)
    • Saglik Raporu
    • Banka hesap cuzdani (ya da Mali Gecim Kanitlari)
    • Amerikan vizesi standartlarina uygun 2 tane 5x5 cm fotograf

    Bunlarin disinda durumunuza gore:

    • Evli iseniz evlilik cuzdaniniz
    • Bosanma belgesi veya Olum Kayit Ornegi
    • Herhangi bir suctan hukum giymisseniz mahkeme ve hapis kayitlari (ve ingilizce tercumeleri)

    Mulakat icin gerekli bu belgelerin bir kismini zaten KCC'ye gondermistiniz, ayni belgeleri konsolosluktaki mulakatiniza goturebilirsiniz. Diger belgeleri mulakat tarihiniz aciklandiktan sonra hazirlayabilirsiniz.

    Yurtdisinda 1 yildan fazla kaldiysaniz o ulkeden alacaginiz polis belgesi(adli sicil kaydi), bu belgeyi almak uzun surebilecegi icin bu belgeyi onceden alabilirsiniz. Ayrintili bilgi icin: Türkiye Dışındaki Ülkelerden Adli Sicil Kaydı Almak

    Bunlar disinda kendi durumunuzla alakali ekstra belgelere de ihtiyac duyabilirsiniz. Bu konudaki ayrintili bilgiyi buraya tiklayarak resmi yonergeden elde edebilirsiniz.

    Eger Ankara'daki ABD Konsoloslugunda mulakata girecekseniz, konsolosluga goturulecek butun belgeler ingilizce veya turkce olmalidir, eger belgelerinizin dili ingilizce ya da turkcenin disinda bir dil ise ingilizceye yeminli tercuman araciligi ile tercume ettirmeniz gerekir (noter onayina gerek yok!).

    ABD'ye giris yaptiktan sonra orada bir hayat kurana kadar devlete yuk olmamaniz icin sizden yeterli maddi birikime sahip oldugunuzu belgelemeniz isteniyor. Banka hesabinizda para gostermenin disinda, sahibi oldugunuz mal ve mulkler de kabul edilebiliyor. Eger banka hesabi gostermeyecekseniz nelerin gecerli olabilecegine iliskin bilgiler icin resmi yonergenin son 2 sayfasina bakabilirsiniz. Eger maddi durumunuz yeterli degilse, size birilerinin sponsor olmasi gerekiyor. Sponsor, vergilerini odeyen ve ABD'de yasayan GC sahibi ya da ABD vatandasi biri olmali ve size sponsor olan kisi "Form I-134, Affidavit of Support" formunu doldurmali ve imzalamali. Siz de bu formu mulakata yaninizda getirmelisiniz. Bu konuda daha ayrintili bilgi icin su sayfayi inceleyebilirsiniz.

    DV2019 mulakatlarinda konsolosluk onceki yillara gore maddi birikim konusunda daha rahat davrandi, fakat ayni rahatligi DV2020 mulakatlarinda goremedik. Onceki yillarda tek kisi icin bankada minimum ~$15.000 gostermek gerekiyordu ama son yillarda gidilecek sehre ve giden kisinin gecmisine gore konsoloslugun daha yuksek bir maddi birikim istedigi kisiler de oldu (veya sponsor ya da is teklifi). Size vize verirken maddi yeterliliginizin olup olmadigina konsolos karar verecek; fakat ne vize alirken ne de ABD'de yeni bir yasama baslarken hicbir sorunla karsilasmamak icin forum standartimiz olan tek kisi icin minimum ~$15.000 dolar, sonraki her aile uyesi icin ekstra ~$5000 gostermenizi tavsiye ederiz. Eger yasamasi pahali bir sehre veya eyalete gidiyorsaniz bunlardan daha da fazlasini gostermenizi kesinlikle oneririz. Siz tabii ki tum maddi varliginizi gostermelisiniz, ama gideceginiz sehre gore bu degerlerden daha yuksek veya daha dusuk miktarlarla da vizeyi almaniz mumkun, neticede durumunuza ve paranin yeterliligine dosyaniza bakan konsolos karar verecek; fakat ne kadar yuksek miktarda para gosterirseniz, genel olarak dosyanizin kabulu o kadar hizli olacaktir. Maddi yeterlilikle alakali olarak forumun DV2020 cizelgesini inceleyebilirsiniz, ayni formu yararli olsun diye DV2021 cizelgesine de ekledim. Lutfen mulakatini bitiren herkes yardimci olmasi amaciyla bu cizelgeyi forumdaki kullanici ismiyle veya anonim bir isimle doldursun. Genel deneyimler konusunda gecmis yillarin mulakat deneyimlerini de incelemenizi siddetle tavsiye ederim. Eger maddi birikiminiz yoksa ayrica ABD'de size sponsor olacak biri yoksa o durumda ABD'ye tasinma surecinizi bir daha gozden gecirmenizi oneririm. Yeni bir ulkede yeni bir yasama baslamak oldukca kulfetli bir surec.

    Eger mulakat zamani, belgelerinizden birisi eksikse size "belgeleriniz eksik" anlaminda bir kagit verilir ve bu kagidin uzerinde neyin eksik oldugunu, bu eksik belgeyi hazir ettikten sonra konsolosluga gondermeniz gerektigi yazar. Eger eksik belgeniz varsa, acilen tamamlayip gondermenizi oneririm, eger cok gec kalirsaniz DV2021'nin suresi gececeginden (tum islemler icin bitis suresi 30 Eylul 2021) vizeniz basilmayabilir. Mulakattan sonra konsolosluga ekstra belge gondermek icin yine AIS kaydi yapmaniz gerekecek.

    3) Randevu Teyit Mektubu ve Pasaport Teslim Kaydi (AIS kaydi)

    Mulakat tarihinizi ogrendikten sonra, mulakat gunu gelmeden AIS'e kayit olup bir PTT subesi secmeniz ve bu islemin kaydini mulakat sirasinda yaninizda bulundurmaniz gerekiyor. Gocmen vizeniz onaylandiktan sonra vize paketiniz bir hafta icerisinde sectiginiz PTT subesine gonderilecektir. usvisa-info.com sitesine online olarak ya da telefonla 0 850 390 2884 (Türkiye’den) / (703) 520-2490 (Amerika’dan) numaralarini arayarak ulasabilirsiniz.

    Ayni sekilde mulakat sonrasi eksik belgeniz varsa, bu belgeyi gondermek icin de AIS kaydini yapmaniz gerek.

    AIS kaydini soyle yapabilirsiniz:

    Not: Sayin @bolatmali 'nin katkisiyla olusturulan su belgeyi incelemeyi unutmayin! AİS KAYDI OLUŞTURMA.pdf

    Mülakat tarihini öğrenen arkadaşlar heyecanla hemen kayıt oluşturmaya çalışıyor ve case numarası hazır değil uyarısını görünce panik oluyor. Panik olmayın. Bir kaç gün ya da bir hafta içerisinde bu uyarıyı almayacaksınız. Sürecin her aşamasında olduğu gibi bu kısmında da biraz sabır

    Öncelikle aşağıdaki adrese giriş yapıp mail adresinizi kullanarak bir hesap oluşturuyorsunuz. Şifreniz unutacağınız bir şey olmasın

    Sisteme kayıt olup giriş yaptıktan sonra “ETKİN” yazan sekmeden “Başvuru Sahibi Ekle” ye tıklıyorsunuz. Açılan sayfada "Green kart çekilişi için randevu almam/kayıt olmam hakkında bir bildirim aldım" seçeneğini işaretleyip devam ediyorsunuz.


    İsim
    Soyisim
    Doğum tarihi
    Pasaport Numarası
    E-mail adresi
    Dosya no: Case Number (2017EUxxxxx)
    DS-160 No: Bu kısım sizi yanıltmasın güncellenmemiş sanırım siz DS 260 formundaki bilgileri kullanacaksınız bu kısımda da. Bahsedilen numara Ds-260 formunda sağda bulunan barkodun altındaki A ile başlayan Confirmation Number. (Her aile bireyinin case numarası aynı confirmation numarası farklı!)

    Bundan sonra durumunuza göre aşağıdaki yollardan birisini takip edeceksiniz..

    1. Durum: Eğer sizden başka kayıt olacak kimse yoksa; "devam et" e tıklayıp açılan sayfada pasaportunuzu teslim almak istediğiniz PTT’nin bilgilerini seçip "Devam Et" diyorsunuz ve açılan sayfada randevu bilgilerinizi göreceksiniz. Bundan sonra mailinize bilgiler gelecek ve olası aksilik durumuna karşı sayfanın çıktısını alabilir ya da bilgisayarınıza pdf olarak indirebilirsiniz dosyayı

    2. Durum: Eğer sizden başka mülakata katılacak aile bireyleri (Eş, çocuk..) varsa; "Basvuru sahibi ekle" yi seçip aynı aşamalarla tamamını eklemeniz gerekiyor. Herkesi ekledikten sonra "Devam et" diyor ve PTT seçimini yapıyorsunuz.


    Bütün aile bireylerinin başvuruları sıralı şekilde gözükecektir.*

    AIS kaydini, forum kullanicilarindan sevgili Golge ve sChAdOw'un deneyimlerinden aktariyorum... eger mulakat sirasinda eksik belge uyarisi alirsaniz mulakat sonrasinda konsolosluga belge gondermek icin tekrar AIS'den islem yapmaniz gerekiyor:

    Eksik Evrak ya da Konsolosluğa Evrak Yollama

    Konsolosluğa Eksik Evrak veya Düzeltme İçin Evrak Nasıl Yollanır?

    Mülakata girdiniz ve mülakatta eksik evrağınız olduğu söylendi ya da her şey yolunda gitti fakat vizenizde bir yanlış mı var, o zaman pasaportlarınızı ve evraklarınız konsolosluğuna gönderirken yeniden ptt kaydı oluşturmalısınız.

    Daha önce ptt kaydı oluşturduğunuz https://ais.usvisa-info.com/ yere kullanıcı adı ve şifrenizle oturum açıyorsunuz. Yeni kayıt oluşturmayacaksınız. Oturumu açınca ekranda cikan seceneklerden “Konsolosluk bölümü daha fazla belge göndermem için talimat verdi“ yi seçeceksiniz.

    Sonra bir kutucuk açılacak ve eksik evrak ile ilgili yaptığınız işlemlerle ilgili bilgi doldurmanız istenecek.

    Kutucuğun altında bir uyarı var. “Vize başvurusunu (mülakat veya kurye yoluyla ) tamamlamayan ve konsolosluk talimatı alan bir başvuru sahibi için takip talebi işlemi gönderilmesi, bir usulsüzlük olarak değerlendirilecek ve başvuru sahibinin sicilinde ciddi etkisi olacaktır .” Konsolosluk sizden bir talepte bulunmadıysa bu alandan talep oluşturmamanız lazım. Açıklamanızı da yaptıktan sonra talebinizi gönderebilirsiniz.

    Not: Başvuruyu bitirmeden eğer başka aile bireyi varsa evrakları gönderilecek onlar için de başvuru sahibi eklemeniz lazım.

    İşlemleri bitirdiğinizde sayfa size çıktısını alacağınız bir sayfa linki verecek oradan 2 sayfalık bir kayıt gelecek. Sayfaları dikkatlice okuyun ve 2 sayfayı 2 takım toplam 4 sayfa olarak çıktı alın.
    Sizdeki nüshayı Ptt şubesindeki memura göstereceksiniz. Üzerinde konsolosluğa ait müsteri numarası var onu kullanarak ödeme yapmadan gönderiyi gerçekleştireceksiniz.

    Gönderilecek Evraklar;
    Pasaportunuz, Eksik evrağınız, 2 sayfalık ptt kaydınız.

    İlgili sayfaları paketleyip yolluyorsunuz

    Bundan sonra yapacağınız şey her zamanki gibi beklemek. Konsolosluğa ertesi gün teslim edilse de kargonun Göçmen vize bölümüne ulaşması 3 günü bulabiliyor. Genellikle kargoyu alıp işleme başladıklarında bilgi maili yolluyorlar. Son olarak işleminize göre ya konsolos tekrar inceleyecek dosyanızı ya da düzeltme varsa vize basıma tekrar yollanacak. Süreç aşağı yukarı Vize göçmen bölümüne ulaştıktan sonra 7-8 gün sürüyor.

    4) Saglik raporu:

    Mulakat zamani vermeniz gereken en onemli belgelerden biri de saglik raporudur. Bu saglik yoklamalari sadece ve sadece asagida listesi verilen ABD Konsoloslugu tarafindan onaylanmis doktorlar tarafindan yapilmaktadir.

    Su an icin sadece Ankara'dan saglik raporu alinabiliyor.

    Ankara:

    Isim________________Adres_________________Telefon________Calisma saatleri
    Dr. Mehmet Ungan___Atatürk Bulvarı 237/45__ +90-312- 427-6626__ Hafta ici 09:00-19:00
    Dr. Handan Ungan___ Kavaklıdere, Ankara____ +90-532-245-1388__ Cumartesi 09:00-13:00

    Randevu icin lütfen su adrese tıklayınız: Home Page - Doctorun - Immigrant & Refugee Health
    [email protected]

    Bu saglik raporunu alacaginiz tarih onemli cunku gocmen vizenizin suresini belirliyor. Eger tuberkuloz(verem) hastaliginiz yoksa ya da bulgusuna rastlanmazsa genellikle 6 aylik saglik raporu veriliyor ve raporun son gunu size verilen vizenin de son gunu oluyor. Ve bu sure bitmeden ABD'ye ilk adiminizi atmaniz gerekiyor. Eger daha once tuberkuloz gecirdiyseniz izleri rontgende belli olacaktir ve bu nedenle balgam testi yapilacaktir. Eger balgam testi negatif cikarsa -yani aktif tuberkuloz'unuz yoksa- size 3 aylik saglik raporu veriliyor ve vizeniz 3 aylik oluyor. Aktif tuberkulozunuz varsa, saglik raporu olumsuzdur ve vize basvurunuz reddedilir.

    Size vakit kazandirmasi amaciyla saglik muayenesi gununuzu mulakattan 4-5 gun oncesine almanizi oneririm. Ne kadar erken basvurursaniz, vizenizin suresi o kadar erken bitecektir. Ayrica max. 1 ay oncesine randevu alabilirsiniz, daha oncesi icin sistem izin vermiyor.

    saglik raporu hakkinda ayrintili bilgi icin (ucretler, asilar vs.) su siteyi inceleyebilirsiniz: Sağlık Raporu Yönergeleri

    5) Eger butun belgeleriniz tam ise, mulakat sirasinda $330 vize islem ucretini (kisi basi $330) odedikten sonra vizeniz pasaportunuza basilir ve adresinize gonderilir ($330'i dolar olarak odemelisiniz; kredi kartiyla odeme kabul ediliyor). Vizenizin basili oldugu pasaportla ABD'ye giris yaptiktan sonra, formlarda yazdiginiz adrese Green Card'iniz ve eger istediyseniz SSN kartiniz gonderiliyor. Bu adresten emin degilseniz ya da kalacaginiz adresi degistirirseniz ABD'ye giriste kartlarinizin gonderilecegi adresi degistirebileceginizi unutmayin! Fakat hicbir problemle karsilasmamak icin kalici adresinizi en gec mulakat zamani konsoloslukta vermenizi ve bir daha degistirmemenizi tavsiye ederim! Eger surecte adres degisikligi yaptiysaniz, ABD'ye girdikten sonra USCIS call center'i arayip adres degisikliginin gerceklestiginden emin olmanizi da oneririm.

    6) Mulakattan sonra $220 USCIS ucreti

    Bu USCIS ucretini odemek, Green Card'inizin basilmasi icin onemli. Green Card'inizin size ulasabilmesi icin

    • ABD'ye giris yapmaniz ve
    • USCIS fee'yi odemeniz

    gerekiyor. O nedenle gecikmeleri en aza indirmek icin ABD'ye girmeden bu ucreti odemenizi tavsiye ederim. Bu konudaki ayrintili bilgiyi su konuda bulabilirsiniz: USCIS Immigrant Fee Ödeme (ekran görüntüleriyle)

    7) ABD'ye seyahat hazirligi

    ABD'ye gocmen vizenizi aldiktan sonra seyahat icin su konulari inceleyebilirsiniz:

    Tum Talihlilere Bol Sanslar!


    ABD'de yasayan ya da yasamayi dusunen forum uyelerinin facebook grubumuza da uye olmalarini tavsiye ederim. Forum bulusmalarimiza katilarak ABD'de yasam hakkinda daha cok bilgi edinebilirsiniz ve benzer amactaki arkadaslarla tanisabilirsiniz. Bu facebook grubunda ABD’de yasam konusundaki sorularinizi da sorabilirsiniz:

    Yesilkart Forum Facebook Grubu:


    Lutfen DV2021 mulakatlari ile ilgili sorulari "DV2021 Mulakat Deneyimleri" adli konuda, DS-260 formu ve surecle ilgili diger sorularinizi "DV2021 (2021 Green Card Lotosu) asamalari" adli konuda sorun.

    Konu ile alakasiz her soru, daha sonra konuyu okuyanlar icin gereksiz bilgi olusturacaktir. Eminim ki kimse kendini boyle bir durumda bulmak istemez, bu nedenle baskalarini da bu duruma sokmadigimiza emin olalim. Tesekkurler.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    Kafamızda kurduğumuz tüm süreçleri tamamlamış olmanın verdiği rahatlıkla genel bir anlatım yapmak isterim;

    Oldukça uzun olacağı için (4,5 Ay) eğlenceli kılmaya çalışacağım. 😊

    14 Eylül'de Ben, eşim (hamile) ve henüz eşimin karnında bulunan 7 aylık bebeğimizle THY İstanbul - Chicago direk uçuş ile ülkeye ilk girişimizi yaptık. Pasaport kontrolü daha önce yazdığım üzere 5-10 dk. Ya sürdü ya sürmedi diyebilirim. Sarı zarfı alıp açarak işlemlerimizi hızlıca yaptı görevli.

    Chicago’da, uzun yıllar önce GC ile gitmiş ve artık vatandaşlığını almış olan bir arkadaşım bizi birkaç gün misafir ettikten sonra, tek yön bir araç kiralayarak (Hertz), doğumumuzu ve uzunca süre kalmayı planladığımız Kansas’a doğru yola çıktık. Eşim hamile olduğu için aktarma vs. Kansas’a İstanbul’dan aralıksız uçmak istemedik. Yol 7 saat kadar sürdü, keyifliydi ilk maceramız olduğu için.

    Güzel dostlar biriktirmiş olduğumdan, yine Kansas’ta bir hayli büyük ve güzel bir evi bulunan arkadaşım; Evinin bir katını bize tahsis ederek konaklama sorununu ortadan kaldırmıştı daha biz gitmeden. Eve yerleşip, birkaç gün dinlenerek ve arkadaşla özlem giderdikten sonra heyecanla SSN ve GC posta bekleyişimiz başladı. 7. Gün SSN’lerimiz geldi. 30. Gün ise GC’lar. Bir çoğumuz gibi sorunsuzca elimize ulaşan bu postalardan sonra, banka, ehliyet, telefon hatları, sigorta, doğum vs. derken yapılacak bir hayli iş ve bürokrasi olduğunu fark ederek kolları sıvayıp adımlar atmaya başladık.

    İlk iş hatlarımızı alalım dedik, Misafiri olduğumuz arkadaşım ile AT&T gittik. Şu hat var bu hat var derken, temsilci arkadaşa kendi hattını sordu. Bizdeki aile paketleri tarzı bir hattı varmış. E alamıyor muyuz bunun üzerinden derken (Sağ olsun.) Aylık 15$ (+ ne geleceğini kimsenin bilemediği tax’lar.) 2 hat her şey sınırsız şekilde aldık. E 2’de telefon verin bari dedik işi çözdük çıktık.
    Sonra Bankayı halledelim diyerek Chase’e gittik. Adres olayına takıldık. Çokta umursamadık. Arkadaşımın kullandığı bir yerel banka vardı bize önerdiği. Çıkıp oraya gittik ve 1 saat kadar bir süre sonunda eşim ile benim ayrı ayrı hesaplarımız açılmıştı. Debit kartı bile şubede kendileri basıp veriyordu -ki bu bizi farklı bir bekleyişten kurtardı ve hemen hesaplarımızı kullanmaya başlayabildik. Kredi kartı olayını da, Amazon Secured Credit Card başvurusunu online olarak yaparak hallettik ve 1 hafta içinde kartlarımız geldi.

    Ehliyete sıra gelince DMV’ye gittik. Bir güleç, bir neşeli kurumdu ki anlatamam. (Birçoğunuz sorunlar yaşadığı için korkarak gitmiştik.) Herkes çok yardımcı oldu işlemler için.
    Sanırım Kansas’ta göçmen olayı çok sık karşılaşılan bir durum olmadığı için memurlar birbirleri ile sorup soruşturup kayıtlarımızı hemen aldılar. 10-15dk içinde sınavda bulduk kendimizi. Tabi eşimin hamilelik durumu da birçok yerde olduğu gibi etkili olmuştu. 😊 Sınavda takıldığınız yerler olursa el kol edin geliriz dediler. Feet – inch vs. sorular çalıştığımız yerlerden gelmeyince seslendik, gelip birkaç sorumuzu da çözmüş olabilirler. 😊

    Tabi biz bu işleri yaparken, müstakbel çocuğumuz 8. Ayını devirmişti artık anne karnında ve biz diğer tüm işlerimizi hallederken bir yandan sigorta, doktor, hastane, doğum için bir çok yer ve kurum ile görüştük telefonlar ile. Henüz bir işimiz ve gelirimiz olmadığından madem devletimiz (Hemen benimsedik evet 😊) imkan sunuyor e hadi Medicaid deneyelim dedik. Telefon ile başvuru yapıp, online evrak gönderme şeklinde işlemi tamamlayabileceğimizi ve kısa süre içerisinde başlayacağını söyledi telefonda görüştüğümüz yetkili. Teşekkür edip, başvurumuzu yaptık ve evraklarımızı online sisteme yükledik. Gerçekten kısa süre sonra posta ulaştı elimize ve RED 😊 Yeniden telefon ile görüştük, böyle böyle demişti arkadaş dedik, ı-ıh olmaz “5 yıllık Resident” olmamız gerekiyormuş Kansas eyaletinde Medicaid için. Ama bir daha başvurun, belki hamileliğinizi atlamışlardır dediler 😊 Yeniden başvurduk ve bu sefer çok daha kısa sürede sonuçlandı ve yine RED 😊 Olmuyordu. Peki kabullendik.

    Doktor, hastane, doğum vs. işleri bizim oralarda olduğu gibi değil, işi düşen, duyan, gören bilir. Hastane ile ayrı anlaşıyorsunuz, Doğum için ayrı anlaşıyorsunuz. Hatta sonra daha da netleşti ki; Laboratuvar, Anestezi gibi her birim ayrı ayrı bir kurum şeklinde çalışıyor. Dışarıdan gelip Hastanede işlerini yapıp gidiyorlar. (40 ayrı yerden fatura geldi oradan biliyoruz.) 😊 Araştırdık ettik derken güzel bir klinik bulduk, öneriler ile doktorumuzu da seçtik; Kontrolleri orada oluyorsunuz, doğumu da seçtiğiniz bir hastanede yapıyorsunuz. (Genelde doktor öneriyor zaten şu güzeldir, bu pahalıdır vs. diye.)
    Bize bir kredi hesabı açtılar (Kaçarız falan maazallah 😊) önden 2.5k $ yatırın sonrasına bakarız dediler. Eğer bu süreçte sigorta vs. yaparsanız iade ederiz diye de bilgi verdiler. Biz ödemeyi yapıp düzenli kontrollerimizi gerçekleştirdik. Bu arada HealthCare üzerinden bir sigorta yaptık ve durumu arayıp izah ettik. Hamileliği kapsayacak, doğduğunda bebeği de ekletecektik. Bunu yapabiliriz! Başarabiliriz! Dediler. Doğum anı geldi çattı. Hastane sigorta vs. bir şey sormuyor zaten. Önceden de doğuma geleceğimizi bildirdiğimizden ve anlaştığımızdan (Anlaşmak deyince para pul mevzu bahis olmadı. Siz hiçbir şeyi düşünmeyin, aman efendim gelin doğurun sonra bakarız falan dediler 😊 Türk kafası devam ediyor tabi bizde, ne geirecekler belli değil falan diye takılıyoruz birbirimize.) gider gitmez kaydımızı yaptılar hemen müdahaleye başladılar. Sağ salim bebeğimizi kucağımıza aldık.
    Hastaneye tek kelime ile ba-yıl-dık. 48 saat kaldık ve totalde sadece 5dk evet hepi topu 5dk yalnız kaldık diyebilirim. Hemşireler, emzirme uzmanları, doktorlar, pediatri uzmanları (bakın ler lar diyorum gelen 3-5 kişi şeklinde geliyor. 😊) daha kimler neciler. Gelende öyle 5dk konuşup gideyim değil 2 saat odada kalanlar oldu. Eğitimler, yardımlar havada uçuştu. (Evet o soru devam ediyor. Ne ge
    irecekler belli değil! 😊)
    Tabi yedik içtik eğlendik derken, çıkış yaklaşıyor. Dedim ben bir sigortayı arayayım. Çocuğumuz doğdu, Ne yapıyoruz? dedik; Kontrol etmeler, elden ele aktarmalar, anlaşmazlıklar falan derken yine aynı sonuçla kaldık. Çocuğu eklemiyorlar ve hastaneyi kapsamıyorlar. 😊 Şaşırmadık ama, telefonla tek bir iş halledemedik Amerika’da. Herkes yalancı, herkes dolandırıcı gibi. 😊 Sonra yine arkadaşımızın yönlendirmesi ile çözdük olayı; Biri telefonda bir şey şöyle böyle olur dediği anda, “Tamam güzel kardeşim, bunu hemen bana yazılı mail gönderir misin?” diyorsunuz. İşin aslı ortaya çıkıyor. 😊 Yapamayacakları hiçbir şeyi yazılı yollamıyorlar. Yazılı yolladıkları her şeyi de yapmak zorunda olduklarından yapabileceklerine eminlerse yolluyorlar. Tabi biz hastane ile kucaklaşıp vedalaşmak üzere olduktan sonra bunların çok önemi kalmıyor. 😊
    Çıkışımıza birkaç saat kala, yine odada 3-5 kişi bir şeyler eğitip anlatırken, güler yüzüyle muhasebeci bir ablamız geldi. Kendini tanıttı, hayırlı olsunlar, amanda amanlar falan derken o an geldi; “Ben işlemlerinizi tamamlayabilmek için sigorta bilgilerinizi almaya geldim.” Dedi. Bizde durumu anlattık dedik böyleyken böyle ablacım, bizi aldattılar, kandırdılar. (İşin şakası tabi.) 😊 Neyse günahımız kendimiz ödeyeceğiz.
    Güler yüzü daha da güldü. (Evet evet o soru!) Olur mu hiç öyle şey! Dedi. (Biz şok!) Ben 5dk’ya geliyorum deyip gitti. 5dk geçmedi elinde evraklarla geldi. Verin bakalım ID’leri dedi, formları doldurdu, bir takım sorular sordu, (Gelir, gider, banka hesap durumu falan.) atın bakalım şuraya iki tane yandan çarklı imza dedi. Sizi 1 hafta 10 güne ararlar dedi. Hiç merak etmeyin falan diyor. Dedik bize umut verme abla bak, inanırız! 😊 Sonra olmaz, üzülürüz!
    Bizi Medicaid’in farklı bir alt yapısı olan Sobra diye bir uygulamaya dahil ettiğini, kendi 3 çocuğunu da çalışıyor ve geliri olmasına karşın böyle doğurduğundan falan bahsetti. (İyice umutlandırıyor!) Siz şimdi güzel güzel alın çocuğunuzu evinize gidin keyfini sürün falan diyor. 😊 Peki dedik, çok teşekkür ettik çıktık. Zaten normalde de ya paranız ya canınız uygulaması yok hastanelerde. Hep faturalar sonradan geliyor buralarda. Dedik olursa olur, olmazsa zaten ödemeyi göze aldık. (Nooo!!) Bir hafta olmuş olmamıştı, telefon çaldı. Medicaid’den arıyoruz dediler. Başvurunuz var dediler. (E varda Red yemiştik falan diyorum kendi kendime!) Biz onayladık, (eeee) bize çocuğun SSN’i lazım falan diyorlar. (Yesss!!) Dedik valla taze taze daha dün geldi. Hemen çıkardık verdik falan. Telefondaki abla anlatıyor; ID Number’ınız bu, arayın kurumlarınıza verin her şey ödenecek, ödediklerinizi geri isteyin, yeni faturalarınızı bize yönlendirin, şöyle yapın böyle edin falan.. (Az kaldı 1 haftalık çocuk dile gelecekti 😊) ToDo List’e bir check işareti (hemde ne işaret!) daha atmanın rahatlığıyla kapattık telefonu teşekkürlerimizi sunarak. (Evet evet TR’den kilo kilo baklava götüreceğiz muhasebeci ablaya 😊)

    Tabi bürokrasi ile savaşımız bitmemişti. Biz tamamdık eşimle ama yavrucağımızın SSN’inden başka hiçbir şeyi yoktu! Burada çocukla ilgili her türlü bürokrasi durumlarında Birth Certificate istediklerini 5dk’lık bir Google araması ile öğrendik. Eee bize vermediler falan dedik, sorduk soruşturduk başvurmak gerekiyormuş. Başvuralım dedik, 6-10 hafta falan diyorlar. Hızlısı var ekstra para karşılığı dediler. (Canına yandığımın kapitalist düzeni!) E olsun dedik, 10 güne geldi. Hoop! yazım hatalı.
    Aradık dedik böyle geldi, yanlış bu. Bizlik değil, hastane kayıtlarını basıyoruz dediler. (Print almak için 6-10 hafta diyorlarmış meğer. Bildiğiniz Ctrl+P & Enter yani 😊) Hastaneye ulaşın onlar düzeltsin, sonra bize hatalı olanı geri gönderin, biz yeni çıktı yollayacağız ama en az 6 hafta sonra. (Sanki her gün 10k bebek doğuyor Kansas’ta. Nüfus zaten 2m ablacığımm!) Yalnız biz ekstra ödemiştik, hızlı almıştık. E hatada bizim değil falan. (Türk işi ekşın yapmaya çalışıyorum.) “Evet! Ama onu yalnız bir kere yapabiliyorsunuz.” (Yani şair diyor ki 10 katı ödesen nafile!) Deneme yanılma yaparken, size yanlış formu yollarken PrePaid zarf yollasam en hızlısından (Yıldırım ile gökten iletilen!) ona koyun geri yollayın bari dedim. “Aaa olur hiç düşünüp yapmamıştık!” falan demesin mi? (Tabi kimse para saçmıyor buralarda.) Kendi çözümümüzü üretmiş olduk böylece. Tabi düzeltti, gitti, geldi derken; Doğrusunun gelmesi yine bir 10 gün sürdü.
    Hadi first passport alalım, malum kimsesiz gibi geldik, bir başımıza doğum yaptık, dedeler, neneler yolunu gözler, bir el öptürelim dedik 3-6 ay’ı bulur, hızlandırılmışı var dediler. 😊 (Her yer McDonald's sanki, 2TL farkla Jumbo boy ister misiniz?)
    Tamam yaz bizi dedik, yalnız öyle olmuyor; Uçuşunuza 2 hafta kala aramanız lazım dediler. E çok kısa ama süre yetişir mi dedik? Garanti yok dediler. (İlk pasaport, ilk kumar’a dönüyor. Çocuğumuzla uçabilecek miyiz? Yoksa onu bırakıp mı uçacağız? 😊 Yok yok yakarız o biletleri de uçağı da bırakmayız. 😊) E Peki dedik, 2 hafta kala ararız.
    Türk konsolosluğunu aradık. (Yedek plan lazım tabi.) Telefonla hiçbir şeyi çözemediğimiz gibi bunu da çözemeyeceğimizi düşünmemiştik tabi. Kulağa itici gelen konuşma tarzları, yardımcı olmaya değil de böyle zorla çalışıyorlarmış gibi geçen konuşmalar ile işimizi çözemeyeceğimizi anlamamız çok sürmedi. Bu hızlandırılmış pasaport olayları Passport Agency dedikleri yerlerde olabiliyormuş, bizim eyaletimizde yoktu. (Kansas’lı Kansas’tan çıkmıyor, napacak tabi pasaportu.) En yakın yine Chicago olunca, dedik madem 2 hafta kala uçuşumuza Chicago’ya dönelim sonra hem Passport Agency hem Türk Konsolosluğu ikisini de halleder uçarız. 14 Ocak olan geçici geri dönüşümüz için 3 Ocak günü Chicago’ya geldik. (Yine tek yön araçla (Hertz) ve bebeğimizi uzun yolda tanıma şansıyla 😊) Hemen aradık telefonla Passport Agency’i dedik 2 haftamız kaldı pasaport lazım geldik, kısa bir kontrol sonrası (Uçuş kontrolü yapıyorlar birde confirmation number ile.) randevu YOK dedi. 😊 (Telefon maceralarımız son hızıyla devam ediyordu..) 2 hafta kala ara dediniz, ilk iş gününün (yılbaşı – hafta sonu vs.) ilk saatinde arıyoruz dedik. Kim almış olabilir bu kadar randevuyu dedik. El kadar bebekle dünya kadar yol geldik falan. (Evet bildiniz.) Olmadı... Yapabileceğim hiçbir şey yok dedi. Tüm ümitler Türk Konsolosluğuna kaldı. 😊 Viyana Kapısına dayanan Osmanlı gibi, aramadan sormadan Türk Konsolosluğuna gittik. (Ne varsa vatanımda var naraları ile..) Kapıda biraz ırım kırım ettiler ama randevu falan diye. Durumu anlattım, uçuşumuzun çok yakın olduğunu, randevu olmadığını ve zaten daha önce buraya evrak gönderdiğimi vs. telefonda konuştuğumuz hanımefendi geldi kapıya (Telefondaki tavırlarını içeride bırakmıştı sanırım.) Hoş geldiniz, gözünüz aydın, Allah analı babalı büyütsünler falan buyur etti bizi içeri. (Vatan insanı işte.. 😊) Durum özetini bir daha geçince e hadi bu seferlik böyle olsun yapalım falan oldu. (Sanki ayağımız alışıp her gün nüfus kaydına gelecekmişiz gibi 😊) Kayıtlar, geçici pasaport talebi, çifte vatandaş kaydı vs. ne var ne yok topladı. Ah ne kadar yardım sever falan diyoruz. Meğer hepsinin ücreti varmış birde 😊 (TR’de bu işlemlerin hepsi ücretsiz.) Konudan alakasız, bir gün yine Chicago’da bir Türk restoranında böyle olmuştu. Aman özlemişsinizdir biraz ondan yaptırayım biraz bundan yaptırayım derken ayıptır söylemesi 200$-300$’a kebap yemiştik 😊 Neyse.. Konsoloslukta hesabımızı ödedik. 3-5 güne olur dediler çıktık. Bu sefer oldu gerçekten. Sonunda elimizde bir geçici pasaport ve en azından bir kere de olsa uçabilme garantisi vardı yavrucağın. Kalan günleri tatil babında keyifle yaşadıktan sonra, (Keyif dediğim, geceleri uykusuz bebek bakmalar, bez değiştirmeler. 😊) atladık yine direk uçuşumuza (THY) Chicago-İstanbul geldik.

    Bugün (03.02.2022) İstanbul US Embassy’de Pasaport işlemleri için randevumuz vardı. Meğer biz neler çekmişiz dedik gittiğimizde. Bayağı yağmurlu bir sabahtı bugün, aracı bıraktık, millet kapıda yağmur altında perişan. Bebek arabasında çocuk ile nasıl olacak falan derken, “Ya bu çocuk vatandaş!” acaba? Yani! Diyerek konsolosluğun önüne gelir gelmez direk güvenliğe; Vatandaşlık işlemlerimiz var dedim. İsim sordu, söyledik. Sizi yağmur altında tutmayalım şöyle gelin ile başladı, sıra beklemeyin direk herkesi geçip girin ile devam etti. Kontrollerde bebeği sevmeler hoplatmalar falan. Yukarıya çıktık izdiham gibi sanki herkese aynı saati vermişler. Biz daha yürürken arkamızdan kapıdaki güvenliklerden biri geldi. Beklemiyorsunuz, direk geçin vatandaş bölümüne buyurun benimle diye ta konsolos’a kadar ilerledik. (Tabi böyle sıradaki insanlardan kimi rahatsız, kimi özenen, kimi vs.. bakışlar eşliğinde. Bende sizin gibi birkaç ay önce buralardaydım yapmayın abiler ablalar diyesi geliyor insanın. 😊) 10dk içinde evraklarımız alındı, ödeme yapıldı, yeminler imzalar hop çıktık..

    Böylece planladığımız ve ilk etap olarak adlandırdığımız her türlü bürokrasi, sağlık, kağıt kürek ne varsa yapmış olduk. Geriye bir tek pasaportu beklemek kaldı. Buraya kadar üşenmeyip okuyan, aman ya ne yazmış ben sona atlayayım direk diyen herkese gönlünden geçen her şeyi bizim gibi eninde sonunda bir şekilde yapmış olmalarını diliyorum.
    2. Etap olan 2 Kedi 1 Çocuk ile geri dönüş ve kalıcı hayat başlangıcı kısmında görüşmek üzere…

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: San Diego

    San Diego hakkında ilk ağızdan bilgi beklenmiş; gelmemiş. Müsaadenizle, ben yardımcı olmaya çalışayım.

    Ocak 2001 – Nisan 2004 arası kesintisiz San Diego'da yaşadım. Vereceğim ilk bilgiler bayat olacak. Aralık 2019'da yaşadığım yerleri tekrar dolaştım; yaptığım şeyleri tekrar yaptım. Bütün bilgilerimi güncelledim. Takip eden bilgiler taze olacak. İkisini birden paylaşmamın sebebi, demografideki, maliyetlerdeki, vs değişimleri gözlemleyebilmeniz; trendlerin ne tarafa ve ne hızla gittiğini kendi gözlerinizle görebilmeniz olacak.

    Aralık 2019 – Ocak 2020 arası New York’taydım. 2021 çekilişini kazandığımdan beri, forumu da yakından takip ediyorum. Edindiğim izlenimlerle, San Diego’yu, gördüğüm ya da duyduğum diğer Amerikan şehirleriyle de karşılaştıracağım. Karşılaştırmamın sebebi, San Diego ucuz mu, pahalı mı, yaşanacak yer mi; kendi kararınızı, kendi şart ve imkanlarınıza göre, kendiniz vermeniz olacak.

    Baştan söylemeliyim ki, para birimlerini yazarken, Amerikan notasyonu kullandım. Amerikalılar, bölükleri virgülle, ondalık sayıları noktayla ayırıyorlar (bizim nokta kullandığımız yerde virgül, virgül kullandığımız yerde nokta kullanıyorlar). Biz bölükleri noktayla, ondalık sayıları virgülle ayırıyoruz (kafa karışıklığı olursa, nokta gördüğünüz yere virgül, virgül gördüğünüz yere nokta koyarak çözebilirsiniz).

    Genelde, vasıfsız / mavi yakalı işler saatlik (wage), vasıflı / beyaz yakalı işler senelik (salary) ücretleriyle anılıyor. “Bunun saatlik ücretini yazdın da; bunun neden senelik ücretini yazdın?” diye merak ederseniz, sebebi budur. Tüm ücretler brüttür. Vergiyi, sene sonunda, kendi beyan ettiğiniz toplam yıllık geliriniz üzerinden ödüyorsunuz. Oranlar eyalete göre değişiyor.

    Önce pek değişmeyen ya da yavaş değişen bilgilerle başlayayım: San Diego, yaklaşık 1,5 milyon nüfusla, California’nın 2., Amerika’nın 8. büyük şehri. Nüfusun %60’ı beyaz. %30’u, çoğunlukla Meksika asıllı Hispanik. Bir çoğu İngilizce bilmiyor. O yüzden her yerde, her şeyin hem İngilizce’si, hem İspanyolca’sı yazıyor. 2050’de, California genelinde, Hispanik nüfusun %45 ile çoğunluk olması bekleniyor. Ama 2050’den sonra da, yine her yerde, her şeyin hem İspanyolca’sı, hem İngilizce’si olacağından emin olabilirsiniz; lakin muhtemelen, İspanyolca’sı öne yazılır 🙂 Asyalılar da azımsanmayacak sayıda. Çeşitlilik çok olduğu için, ırkçılık problemine ben hiç rast gelmedim (Aralık 2019 – Ocak 2020 New York’unda ise, yerel televizyonda, neredeyse her gün, bir anti-Semitik saldırı haberi vardı – ki, seyyar yiyecek tezgahlarını işleten Arap nüfus, şehrin göbeğinde, bağırta bağırta kendi müziğini dinliyordu; kimse de onlara bir şey demiyordu). Nüfusun %45’i, en az lisans mezunu. İnsanı, genelde medeni. Irkçı gibi algılanmak pahasına, kendi kişisel gözlemlerime dayanarak, sinemada konuşan, çevrede gürültü yapan, bir şeyleri kırıp döken, trafikte diğer araçları tehlikeye atan hareketler yapan kişilerin, genelde eğitim seviyesi düşük siyah ya da Hispanikler’den olduğunu söylemeliyim. Beyazlar, Asyalılar ve az sayıdaki Ortadoğulular’dan böyle davranışlar hiç görmedim.

    San Diego, genelde güvenli bir şehir. Amerika’nın genelinde olduğu gibi, hiçbir evin kapısında, penceresinde demir parmaklıklar yok (New York’ta da yok ama, her binanın girişinde en az bir kahya / kapıcı / güvenlik görevlisi duruyor). Benim San Diego’da ilk ağızdan duyduğum tek adli vaka, Hispanik bir abinin, bıçak göstererek, gecenin bir vakti (ki, genelde oralar her saatte aydınlık ve kalabalık olur) yurttan 7-Eleven’a sigara almaya giden bir Türk kızının cüzdanını çalmasıydı. Tabii, gazetede, televizyonda daha fazlasını gördük. İnsanın olduğu her yerde, suç da oluyor ne yazık ki. Polisin, hayati tehlike içeren olaylara ortalama müdahale süresi, 2000’lerin başında, 10 dakikanın altındaydı. Şimdi, 16 dakikaya çıkmış diye şikayetler var. 2000’lerin başında, polis, boyuna uzun, enine geniş, ağırlık merkezi yere yakın Ford Crown Victoria sedan kullanıyordu. Aralık 2019’daki ziyaretimde, polisin, Ford’un Next Generation Police Interceptor konseptli (ağırlık merkezi yüksekte, direksiyon hakimiyeti zor) SUV’lerine geçtiğini gördüm. Sürenin uzamasını buna bağlıyorum. Tamam, San Diego’nun doğusundaki çöllerde kaçak Meksikalı kovalamak için işe yarayabilir ama, SUV’lerin ara sokaklarda modifiye Japon arabası kovalamaya uygun olduğunu düşünmüyorum (2000’lerin başında, New York’ta da polis, boyuna orta boy, enine geniş, ağırlık merkezi yere yakın Chevrolet Impala sedan kullanıyordu. Şimdi onlar da SUV’ye geçmiş. Ama onlar kimi kovalıyor; bilemiyorum. Gerçi New York’ta hala polis arabası çeşitliliği daha fazla). Ambulans ve itfaiye, polisten biraz daha yavaş gelir ama, onların da acil vakalara gelmesi 10-15 dakikayı geçmez. Zaten polislerin hepsi ilk yardım eğitimi almıştır. Ambulans / İtfaiye gelene kadar durumu idare ederler.

    San Diego’nun mottosu “America’s finest city”. Katılmak durumundayım. Benim gördüğüm en güzel şehir. İstanbullu olmama rağmen, benim gözümde Antalya ikinci, İstanbul üçüncü.

    San Diego, aynı zamanda, Amerika’nın iklimi de en güzel şehri. Florida’yla benzer iklime sahip olmasına rağmen, Florida’yı senede birkaç defa kasırga vurur. San Diego’da tayfun, kasırga, vs olmaz. Ortalama sıcaklık 25 derece Santigrat civarındadır. Kışın en fazla iki haftalığına 15 dereceye düşer; en kötü, yağmur yağar. Yağarsa, o iki haftada yağar. San Diego’da geçirdiğim toplam 3 sene, 2 ay, 15 gün boyunca, giydiğim en kalın giysi, kapüşonlu sweat-shirt olmuştur. Hadi ben irice bir adamım. Ufak tefek hanımefendiler, yanlarında bir de yağmurluk bulundursalar, sırtları yere gelmez. Aralık 2019’da gittiğimde, t-shirt’ten başka bir şey giymeye ihtiyaç duymadım. Fikir vermesi açısından, Aralık 2016’da Adana’ya gittiğimde de t-shirt’le dolaşmıştım. Adanalılar o sırada, anorak, bere ve eldivenle dolaşıyordu. Sebebini sorduğumda, “Hele gel, yazın 45 derecede buralarda dolaş. Bizim bünyemiz ona alışkın” cevabını verdiler. Hak verdim. San Diego’da da zaman zaman anorak, bereyle (eldiven hiç görmedim) dolaşan ablalar görebilirsiniz. Sebebini “Adana etkisi”ne bağlıyorum. Zira, yazın, sıcaklık 35 dereceye kadar çıkabilir. Ama o da en fazla iki hafta sürer. Doğudaki çöllerden, dağ geçitlerini kullanarak, batıdaki okyanusa doğru esen aşırı kuru Santa Ana rüzgarları sayesinde, hiç nem yoktur. 35 derece bile bunaltmaz. Ben sıcağa tahammül edemeyen bir insanım. Ben bile San Diego’da zorlanmadan yaşayabildim. Ocak 2020’de, New York’ta, şort ve t-shirt’le terlemeden uyuyabilmek için ısıtmayı kapatıp, pencere açmak zorunda kalmış ben yaşayabildiysem, bence herkes yaşayabilir.

    San Andreas Fayı yakında olduğu için, Downtown ve University Town Center dışında, yüksek ve betonarme yapılaşma yoktur. Birkaç otel ve hastane binası dışında, apartmanlar bile, ahşaptan ve yatay mimariye uygun olarak, en fazla iki katlı olacak şekilde inşa edilmiştir. Bu tip yapılaşma, olası depremlerde can kaybı sayısını düşük tutmaya yardımcı olsa da, özellikle küresel ısınmanın artıp yaygınlaşması sonucu, sıklığı ve şiddeti sürekli artan orman yangınlarında, ciddi bir risk oluşturmaktadır. Ben, San Diego’da bulunduğum toplam 3 sene, 2 ay, 15 gün süresince, yalnızca bir orman yangını gördüm. Şimdi ise, civarda, her sene en az bir defa yangın çıkıyor.

    San Diego, üniversiteler şehridir. 15’e yakın üniversite, 10’a yakın kolej, 5 civarı hukuk okulu bulunur. Yukarıda yazmıştım; tekrar edeyim: Nüfusun %45’i, en az lisans mezunudur. Ucuz devlet üniversitesi, pahalı özel üniversite, hayat kurtaracak iyi üniversite, askerlik erteletecek dandik üniversite; hepsinden yeterli miktarda mevcuttur. Google size en güncelini söyleyeceği için, üniversite listeleme işine hiç girmiyorum.

    San Diego, aynı zamanda donanma şehridir. Pasifik Filosu’nun Hawaii’den sonraki en büyük ikinci üssü San Diego’dur. Downtown’dan National City’ye kadar komple donanma üssüdür. Uçak gemileri, kruvazörler, destroyerler, fırkateynler, Littoral Combat Ship’ler, Amphibious Assault Ship’ler; Allah ne verdiyse yanaşır. Coronado Island, hem donanma üssünün devamıdır, hem de deniz havacılığı üssüdür (Naval Air Station). Point Loma, denizaltı ve denizaltı savunma harbi üssüdür. Camp Pendleton, batı kıyısının en büyük deniz piyadesi üssüdür. Miramar, deniz piyadelerinin hava üssüdür (Marine Air Station).

    Top Gun filmi, Miramar deniz piyadesi hava üssünde çekilmiştir. Traffic filmi, Downtown’da çekilmiştir. Açıkçası, aklıma, San Diego’da geçen, bunlar kadar gişe yapmış başkaca bir film gelmiyor.

    San Diego ekonomisi turizm ve teknolojiye dayanır. Teorik olarak, tarımın da güçlü olması beklenir ama, ben kendi namıma, öyle ekili – dikili alan hiç görmedim. Belki iyice doğuda vardır. Benim kendi gözlerimle gördüğüm en yakın ekili – dikili alan, gözün alabildiğince üzüm bağlarıyla dolu olan, 2-3 saat kuzeydeki Temecula Valley idi. Turizmde, tema parkları önemli bir cazibe merkezi teşkil eder. San Diego Zoo, San Diego Zoo Safari Park (benim zamanımdaki adıyla, San Diego Wild Animal Park), Sea World, Birch Aquarium (bu, Sea World gibi popüler değil de, daha çok bilimsel), Legoland, San Diego’dadır. Los Angeles çevresindeki Disneyland’e, Universal Studios’a, Six Flags Magic Mountain’a, Knott’s Berry Farm’a yeterince yakındır. Bir araba kiralayıp, 2-3 saatte gidebilirsiniz. Hiçbiri Los Angeles’taki Venice Beach kadar ünlü olmasa da, San Diego da bir plajlar şehridir. Tamamı ücretsiz (bizdeki gibi değil), Imperial Beach, Coronado Beach, Ocean Beach, Mission Beach, Pacific Beach, La Jolla Beach doğa harikalarıdır (Plajlar kuzeye doğru devam eder ama, isimlerini yukarıdakiler kadar sık duymazsınız). Little Italy, San Diego’nun İtalyan mahallesidir. İtalyan restoranları, pastaneleri, vs bulunur. Downtown’da, özellikle de Gaslamp Quarter’da, restoranlar ve gece kulüpleri; Old Town’da, filmlerde gördüğümüz gibi bir kovboy kasabası; Carlsbad’de, outlet’ler bulunur. Teknoloji namına, biyoteknoloji, bilişim altyapı teknolojileri (özellikle, yarı-iletkenler ve fiber-optik sistemler), mobil iletişim altyapı teknolojileri (özellikle, bizdeki GSM şebekesinin Amerika’daki muadili CDMA), tüketici elektroniği, enerji sistemleri, havacılık ve savunma alanları gelişmiştir. Illumina, Novartis, Cymer, Peregrine Systems, Qualcomm, Nokia, Sony, Hitachi, Sharp, Kyocera, ESET, Teradata, bir Caterpillar şirketi olan Solar Turbines, Lockheed Martin, General Atomics, San Diego’da bulunmaktadır. Finansal teknolojilerle ilgilenen forumdaşlar, Intuit; eli mekanik işlere yatkın forumdaşlar, WD-40 markalarını da tanırlar.

    University of California San Diego Connect ve San Diego State University Lavin Entrepreneurship Center çevresinde, bir girişimcilik ekosistemi mevcuttur; ancak, Palo Alto, San Jose ve San Francisco’daki kadar civcivli değildir. 2000’lerin başında, Sorrento Valley’i, Silicon Valley’in güneydeki devamı olarak konumlandırmaya çalışmış olsalar da, başarılı olamadılar. Yine de, teknoloji şirketleri, Carlsbad, Sorrento Valley / University Town Center ve Downtown civarında kümelendi. La Jolla civarında da yoğun biyoteknoloji aktivitesi var. Palo Alto, San Jose, San Francisco, Austin, Boston, New York dururken, girişimci olmak için San Diego’ya gidilmez; ama San Diego’ya gidilmişken de girişimci olunabilir. Üniversite de var. Çeşitli finansman destekleri de var. Melek yatırımcı da var. Fırsat bolluğu yok, ama yeterince fırsat var.

    Bolluk demişken, San Diego’da, ürün anlamında, aradığınız hemen her şeyi bulabileceğinizi, ama New York’ta durumun pek öyle olmadığını belirtmeliyim. Ben San Diego’da kesintisiz yaşadığım 3 sene, 2 ay, 10 gün boyunca, (taharet musluğu dışında) hiçbir şeyin yokluğunu yaşamadım. Ama Aralık 2019’da New York’a indiğimde, yanımda getiremediğim malzemeyi tedarik etmek için, 1. Cadde ile 65. Sokak’ın kesiştiği köşede bulunan Gristedes isimli süpermarkete gittim. Böyle, bizdeki MMM Migros büyüklüğünde bir yer. Gristedes, New York halkının ihtiyaçları arasında olduklarını düşünmemiş olacak ki, ürün karmasına deodorant ve Red Bull ekleme gereği duymamış. Bir deodorant bulabilmek için, Upper East Side’dan West Harlem’a kadar gitmek zorunda kaldım. Red Bull’u hiç bulamadım. Kabul, belki benim beceriksizliğimdir. 5 gün sonra, 5 günlük ziyaret için indiğim San Diego’da ise, Ralphs’e giriyorum, oradan çıkıp Vons’a giriyorum, oradan çıkıp Target’a giriyorum; raflar, hatta koca bir reyon dolusu, (Türkiye’den aşina olduğumuz adidas, Gilette, Nivea, Dove gibi birçoğu dahil) marka marka, model model deodorant... Bırakın süpermarketi, San Diego’da spor mağazasına giriyorum; kasanın yanında Red Bull dolabı! Özetle, New York’u o kadar da gözünüzde büyütmeyin!

    San Diego konusuna devam etmeden önce, New York’tan iki “yokluk” hikayesi daha paylaşayım...

    Yukarıda yazmıştım. Ben irice bir adamım. Her şeyin 3XL’ını giyiyorum. Ayakkabının, Amerikan ölçüsüyle, 14 numarasını giyiyorum. Türkiye’de benim bedenimde giyim eşyası bulmak, 90’larda çok zordu. Spor ayakkabı ve diğer spor malzemelerini, yalnızca, Kadıköy’de, profesyonel spor kulüplerinin de spor malzemelerini tedarik eden Rekor Spor’da bulabiliyordum. Ayağıma göre bot bulabilmek için ise, Cevizlibağ’daki Yeşil Kundura’ya kadar gitmek zorunda kalıyordum. Orada da, ayağıma göre, yalnızca Caterpillar’ın tek bir modelini bulabiliyordum. Takımı, gömleği, zaten ezelden beri mecburen ölçüye özel diktiririm. 2000’lerin ortalarında, Avrupa Birliği ile aramızda esen sanal bahar rüzgarlarıyla, ekonomi bir düzelir gibi oldu. Markalar Türkiye pazarına kendileri girdi. Piyasada mal bolluğu oluştu. Mal yokluğundan para kazanan Rekor Spor battı. Her marka ve modelin değil ama, yeterince marka ve modelin 3XL’ını, 14 numarasını bulmak mümkün hale geldi. adidas’ta, Nike’de, üzerimize göre ürün bulabildik de, giyinebildik. 2010’larla beraber, her şey eski haline dönüp, ekonomi yine krize girince, mal bolluğu ortadan kalktı. Allah bozmasın, Under Armour hariç, yine hiçbir yerde aradığımızı bulamaz olduk. 90’lara benzer bir yokluk içinde, New York’a indiğimde, üzerimde, aradığım bedeni bulamadığım için almak zorunda kaldığım, önü kapanmayan, 2XL adidas bir anorak vardı. New York kışı, İstanbul kışından daha sert. İstanbul’da (İngiltere’de yüksek lisans yapan kuzene ve doktora yapan arkadaşına getirttiğim) t-shirt üzeri anorak giyiyorum. Bütün kış, önümü kapamak zorunda kalmadan geçiyor. New York’ta ise, ön kapanmadan olmuyormuş. Kısa sürede anladım 🙂 Bütün Manhattan’ı karış karış gezdim. adidas’a, Nike’ye, Oakley’e, T.J. Maxx’e, gördüğüm her giyim mağazasına girdim; 3XL anorağı zar zor ve yalnızca The North Face’te bulabildim. Orada da yalnızca bir tane vardı. Benden sonra gelip, “DÜNYANIN BAŞKENTİ!!!” New York’ta istediği bedeni bulabileceğini zanneden hazırlıksız turist, muhtemelen donmuştur. Ruhuna Fatiha... 3XL anorağı bulmadan önce, bari t-shirt’le 2XL anorağın arasına bir kat daha giyeyim diye, 3XL kapüşonlu sweat-shirt aradım. Yok! Bari birkaç kat t-shirt giyeyim diye, 3XL t-shirt aradım. Yok! Türkiye’de artık hiç bot bulamıyorum. Ayağımda koşu ayakkabısıyla (onun için de, Under Armour sağ olsun) gitmiştim. Yağmurda o da olmadı. 14 numara bot aradım. Yok! Yok! Yok! T-shirt işini, San Diego dönüşü, Amazon’dan sipariş vererek çözdüm. Bot için de, en son REI’a gittim. İnternet mağazalarında satışta olduğunu gördüğüm, Salomon’ın bir modelinin 14 numarasını istedim. Kızcağız bir pusula yazdı. Kasaya gidip, siparişimi vermemi, 1 hafta sonra gelip almamı söyledi. Kasa yolunda internetten kontrol ettim. Pusulada yazan model, benim istediğim model değil. Elinde ne varsa, bana onu itelemeye çalışmış. Böyle şeyler Türkiye’de sürekli başıma gelir ama, Amerika’da ilk defa şahit oldum. Sinirlendim. Sipariş vermeden çıktım. 5 gün sonra San Diego’ya indim. Okulumun hediyelik eşya mağazasına gittim. Yetişkinler için 3XS, 2XS, XS, S, M, L, XL, 2XL, 3XL, beni New York’ta misafir eden arkadaşın 1,5 yaşındaki kızına göre türlü bebek bedenleri, 3,5 yaşındaki oğluna göre türlü çocuk bedenleri, arkadaşın abisinin 10 ve 13 yaşındaki oğullarına göre türlü garson bedenler, t-shirt, kapüşonlu, kapüşonsuz sweat-shirt; ne ararsan var! Ne lazımsa aldım! Under Armour’a gittim. İki 3XL kapüşonlu sweat-shirt de oradan aldım. TL ile oldukları için, kredi kartlarının limitleri doldu. Bot alamadım. San Diego dönüşü New York’u, yağışlı günlerde dışarı çıkmayarak idare ettim. Özetle, New York’u o kadar da gözünüzde büyütmeyin!

    New York’ta beni misafir eden Türk (artık Amerikan vatandaşı) arkadaş, yılbaşında birkaç günü, Amerikalı eşinin Queens’deki ailesiyle geçireceklerini, Upper East Side’daki 1+1’lerinde tek başıma canımın sıkılmaması için, beni 3 günlüğüne, Downtown’daki bir otele yerleştireceklerini söyledi. “Tamam” dedim. Beni 16.30’da otele bıraktı. 18.15’te, karnımı doyurmak için otelden çıktım. Dunkin’ Donuts, Subway dahil, önünden geçtiğim her restoran kapalıydı. Tesadüfen, iki blok aşağıdaki, tadilat halindeki bir binanın altındaki Hint restoranını bulamamış olsam, 1 Ocak 2020’de, “ASLA UYUMAYAN ŞEHİR!!!”in göbeğinde, resmen aç kalacaktım ( Otelin aşırı pahalı oda servisiyle, Hint kökenli başka bir abinin işlettiği tobacco shop’tan alacağım birkaç cips ve krakeri birer seçenek olarak yazmadıysam, kusuruma bakmayın lütfen 🙂 )! Hint abi de, 21.30’da kapatacakmış. Onu da ucundan yakalamışım. Son iki not: 1. Hayatımda yediğim en kötü Hint yemeği değil; hayatımda yediğim açık ara en kötü yemekti. 2. San Diego’da, günlerden ne olursa olsun, mutlaka açık bir yer bulur; karnınızı mutlaka doyurursunuz. Özetle, New York’u o kadar da gözünüzde büyütmeyin!

    New York’un, bir konuda hakkını teslim etmek durumundayım: Türk yemeklerine ulaşılabilirlik ve o yemeklerin çeşitliliği konusunda, Amerika’nın benim gördüğüm hiçbir yeri, New York’un eline su dökemez. Upper East Side’da Türk restoranı gördüm. Upper West Side’da Türk restoranı gördüm. Lenox Hill’de, Lincoln Square’de, Midtown East’te, Midtown Manhattan’da, Hell’s Kitchen’da, Murray Hill’de, Chelsea’de, Gramercy Park’ta, Greenwich Village’da, East Village’da, SOHO’da, Downtown Manhattan’da Türk restoranı gördüm. ABA, Agora, Akdeniz, A la Turka, Ali Baba, Anka, Antalia, Barbounia, Bodrum, Enfes, Farah, Galata, Istanbul, Leyla, Lezzet, Memo, Meyhane, Pasha, Pera, Pierre Loti, Seven Hills, Sip Sak, Sophra, Sumela, Zeytin isimlerini hatırlıyorum. Hangisi, neredeydi, hatırlamıyorum. Hiçbirinde yemedim. Bir, Broadway’de, o zaman tadilat halinde olup, yakın zamanda açılmaya hazırlanan bir SaltBae hatırlıyorum. Virüsten sonra belki açılmıştır; belki ertelenmiştir. Bir de, Türk arkadaşın Amerikalı eşi, beni bir akşam Dyker Heights’taki ailelerin, evlerini Noel için nasıl süslediğini görmeye götürdü (meşhurmuş). Onun dönüşünde, Brooklyn’deki Taci’s Beyti’de yemek yedik. “Taci Abi”, lahmacun gibi lahmacun, İskender gibi İskender, karışık ızgara gibi karışık ızgara yapmıştı. Onu hatırlıyorum. San Diego’daki Türkler, Türk yemekleri konusunda o kadar şanslı değil. 2000’lerin başında, Pacific Beach’te, (o zaman 20, şu an 35 sene önce, çekilişten green card kazanarak New York’a gelmiş; sonra oralarda birilerinin ayaklarına bastığı için San Diego’ya kadar kaçmak zorunda kalmış) Engin Abi’nin Central Park isimli pizza dükkanı vardı. Pizza fırınında, vasatın altında pideler ve ekşi yoğurtla berbat bir hazır mantı yapar, özlemimizi giderirdi. Escondido’da, Türk bir ailenin işlettiği Bird House isimli restoran vardı. Vasatın altında ev yemekleri (zeytinyağlılar, kuru fasulye, pilav, vs) yapar, özlemimizi giderirdi. Bunlar dışında, Downtown’da, onların Yunan yemeği olduğunu iddia ettikleri yemekler yapan, İsrailli bir piyanist – şantör abinin Arapça, İbranice, Türkçe, Yunanca şarkılar söylediği, Arap bir dansöz ablanın oynadığı bir Yunan tavernası; Los Angeles’ın güneyinde, Ermeni bir abinin işlettiği, vasatın üstünde kebaplar yapan bir Ortadoğu restoranı vardı. Aralık 2019’da gittiğimde, San Diego’da Amerikalı bir arkadaşın yanında kalıp, şoförlüğümü de kendisine yaptırdığım için, yukarıda bahsettiğim Türk restoranlarının hiçbirine gidip, yerlerinde duruyorlar mı diye bakamadım. Ama başka bir Amerikalı arkadaşla Downtown’da buluşmaya gittiğimde, 4. Cadde’de, Sultan Baklava isminde yeni bir Türk restoranı açıldığını gördüm. Hemen içeri daldım. Abi Diyarbakırlı’ymış. “15 sene önce yoktun” dedim. “5 senedir buradayım” dedi. “İşler nasıl?” dedim. “Her gün daha iyiye gidiyor” dedi. “Oh, oh; Allah arttırsın” dedim. Amerikalı arkadaşı oraya davet ettim. Kendisi açmış; kebap yedi. Amerikalı olduğu için, ucundan tadamadım. Ben toktum; baklava yiyip, çay içtim. Baklava gibi baklava, çay gibi çaydı. Edindiğim izlenime göre, kebabın da kebap gibi olduğunu tahmin eder, San Diego’ya gidecek arkadaşlara gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

    San Diego ve ekonomisine geri dönersek, bağcılık, şarapçılık tecrübesi olanlar, tarımda; pazarlama, turizm – otelcilik eğitimi ve tecrübesi ile, ileri derecede hizmet sektörü tecrübesi olanlar, turizmde; iyi bir mühendislik eğitimi ile, yeterince mühendislik tecrübesi olanlar, teknolojide kalifiye iş bulabilirler. Özellikle pandemi münasebetiyle, sağlık çalışanlarının da, geçtiğimiz yıllara oranla, daha kolay iş bulabileceklerini düşünüyorum. San Diego genelinde, çok sayıda hastane, University of California San Diego özelinde, çok iyi bir üniversite hastanesi, onun ekosisteminde birçok araştırma enstitüsü ve Point Loma’da bir donanma sağlık merkezi mevcut. Asker olmayı göze alanlar için, yukarıda, San Diego’nun donanma şehri olduğunu özellikle belirtmiştim. Bunlar dışında, maç ve konserlerde güvenlik görevliliği, Downtown’da pedicab, Uber ve Lyft’te ulaşım, Amazon Flex’te dağıtım elemanlığı gibi, part-time ek iş imkanları da mevcut.

    İşe, eğlenceye gidip gelmek; genel anlamda “yaşamak” için, araba gerekli. 2000’lerin başında, toplu taşıma Metropolitan Transit System’ın otobüsleriyle sağlanıyordu. Ana hatlarda, saat başı gidip gelen otobüsler mevcut olsa da, istediğiniz zaman, istediğiniz yere gitmek için yeterli değildi. 2010’ların başında, yine Metropolitan Transit System tarafından bir tramvay ağı kuruldu. Kapsama alanı daha geniş, hareket saatleri daha sık olsa da, “yaşamak” için hala yeterli değil. New York’taki gibi bir “ağ” beklemeyin. Ben 2000’lerde kendime $3,000’a 10 yaşında bir Japon arabası alarak tüm ihtiyaçlarımı karşılayabilmiştim. Kendine $800’a 15 yaşında bir Japon arabası alan arkadaşım, arabasıyla sorunlar yaşamış, çokça tamir parası ödemişti. $10,000’a ikinci el Pontiac Trans-Am alan arkadaş da çok çekti. $17,500’a sıfır Toyota alan arkadaş çok rahat etti. Ama 20 yaşındaki adam, o kadar da parası varken, neden gidip kendine station wagon Toyota Corolla alır; hiçbirimiz anlayamadık 😃 Özetle, her ihtiyaca, her bütçeye göre araba var. Yetersiz toplu taşımada kendine eziyet etmeye gerek yok.

    Ben San Diego’da yaşarken, asgari ücret, saatte $6.75 idi. Part-time güvenlik görevlisi olarak, saatte $7.00 kazanıyordum. Yüksek lisans yapmakta olduğum üniversitede, part-time lisansüstü asistanı olarak saatte $10.10, part-time araştırma asistanı olarak saatte $13.70 kazanıyordum. Costco’da full-time POP pazarlama elemanı olarak saatte $75.00, Qualcomm’da full-time stajyer olarak saatte $80.00 kazanmışlığım da var. Vons isimli süpermarket zincirinde part-time kasiyerler, saatte $15.00 kazanıyordu (ve az buldukları için grev yapıyordu). İstanbul’da gittiğim özel liseden tanıdığım 3 yaş büyük “abi”m, yine San Diego’da, vasıfsız (yani öyle elektrikçi, tesisatçı falan değil) full-time inşaat işçisi olarak, saatte $33.00 kazanıyordu. Amerikalı kız arkadaşımın full-time oto tamircisi babası, saatte $40.00 kazanıyordu. Amerika’da full-time çalışma haftası 40 saat. Yaklaşık aylık maaşınızı, verdiğim saatlik ücret x 40 saat x 4 hafta formülüyle hesaplayabilirsiniz. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği lisans + San Diego State University İşletme Yönetimi yüksek lisans mezunu arkadaşım, 2003 yılında, bir Caterpillar şirketi olan Solar Turbines’de, senede $60,000.00 ile işe başladı. O sırada, San Diego State University MBA mezunlarının ortalama işe giriş maaşı, senede $56,000.00 idi. Aynı dönemde, Harvard, Yale, MIT, Stanford MBA mezunlarının ortalama işe giriş maaşı, senede $250,000.00 idi. İşteki birinci senesinin sonunda, kendisine bir Audi TT; ikinci senesinin sonunda, peşinatı Türkiye’de pilot olan babasından gelmek üzere, kendisine fena olmayan bir mahallede, iki katlı, kapalı garajlı, müstakil bir ev aldı. Ekstra bir not olarak, yukarıda bahsettiğim Amerikalı kız arkadaşımın profesyonel beyzbol oyuncusu olan kardeşinin, senede $5,050,000.00 kazandığını da kayıtlara geçirmek isterim 🙂

    San Diego’da asgari ücret, şu an $12.00. Yukarıda bahsettiğim meslek gruplarının bugünkü yaklaşık maaşlarını, basit bir oran – orantı hesabıyla bulabilirsiniz.

    New York’ta asgari ücret, şu an $15.00. Deloitte isimli global şirkette kıdemli müdür olarak çalışan arkadaşım senede $500,000.00, Goldman Sachs’te kıdemli müdür olarak çalışan eşi senede $500,000.00, dış ticaret merkezi New York’ta bulunan bir Türk şirketinde genel müdür olarak çalışan abisi senede $500,000.00 kazanıyor. Bu arkadaşların evlerinde ev işleri ve çocuk bakıcılığı yapan vasıfsız Türk abla, saatte $22.50 kazanıyor.

    Giderlere gelirsek...

    Ocak 2001 – Nisan 2004 arası, San Diego'nun okyanusa ve şehir merkezine uzak, SDCCU Stadium (benim zamanımdaki adıyla, Qualcomm Stadium), Mission Valley Mall, San Diego State University ve Grossmont College'a yakın kesiminde, 300 metrekare toplam alan üzerine oturtulmuş 150 metrekarelik, tek katlı, kapalı garajlı, 3+1, müstakil bir ev $150,000 - $200,000 aralığında satın alınabiliyordu. Aralık 2019’da yanında kaldığım Amerikalı arkadaşım, içinde oturduğu, okyanusa ve şehir merkezine yakın, genişçe 1+1 condo’sunu (kabaca, kiralanan apartman dairesine “apartment”, satılan apartman dairesine “condo” diyorlar) $190,000’a aldığını söyledi. Bugün, New York şehir merkezinde, Roosevelt’in doğduğu eve (bkz. Google) benzeyen, bitişik nizam, 2-3 katlı müstakil evler, 30-40 milyona gidiyor. Jennifer Lopez, Hudson Yards’daki condo’sunu 17 milyona almış (Big Bus’taki turist rehberi abimiz sağ olsun).

    Ocak 2001 – Nisan 2004 arası, San Diego'nun okyanusa ve şehir merkezine uzak, SDCCU Stadium (benim zamanımdaki adıyla, Qualcomm Stadium), Mission Valley Mall, San Diego State University ve Grossmont College'a yakın kesiminde bir 1+1'in, su faturası dahil aylık kirası $800 idi. Bir aylık kirayı depozito olarak alıyorlardı. Benim orada yaşadığım süre boyunca, hiç zam gelmedi. Aralık 2019'da gittiğimde, aynı dairenin aylık kirası, yine su faturası dahil $1,450 Dolar olmuştu. Şu an, aynı dairenin, New York şehir merkezindeki aylık kirası $3,900. Forumdaşlardan birinin, başka bir başlık altında söylediğine göre, aynı daire, Huntsville, AL’da, $500’a bulunabiliyormuş.

    2001 – 2003 arası, benim gittiğim devlet üniversitesinin yıllık ücreti $9,600 idi. San Diego’nun en iyi özel üniversitesinin yıllık ücreti $20,000 - $25,000 civarındaydı. Şu an devlet üniversitesinin yıllık ücreti $19,600. Özel üniversite ise, yıllık $57,200’dan gidiyor (Karşılaştırılabilen büyüklükler olsun diye, MBA ücretlerini yazdım. Ücretler, öğretim seviyesi ve bölüme göre büyük farklılıklar gösteriyor). New York’ta ise, Columbia, NYU ve Pace’in MBA ücretleri, bugün itibariyle yılda $80,000.

    2001 – 2004 arası San Diego’da $4-5’a yediğim burrito, bugün $7-8. New York’ta burrito yemedim ama, $10’dan aşağı bulabileceğinizi sanmam. 2001 – 2004 arası San Diego’da $7-8’a olduğum saç tıraşı, bugün $12. Aynı saç tıraşı, bugün New York’ta $30.

    Aklıma gelenleri, gücüm yettiği, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Sürçülisan etmiş isem, affola. İhmal ettiğimi düşündüğünüz, merak ettiğiniz, cevap bulamadığınız başka San Diego sorusu olursa, yazın lütfen. Bildiğim bir konu ise, mutlaka cevap vermeye çalışırım.

    Allah’ın herkese gönlüne göre vermesi dileğiyle, saygılar...

    posted in California
  • RE: Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş

    Herkese selam,

    Bende mart ayında giriş yapanlardanım. Koşuşturmaktan yeni fırsat buldum deneyimlerimi yazmak için. Kısaca şöyle;

    UÇUŞ:
    Ben ve eşim 10 martta THY direkt uçuş ile Houston'a indik. Yanımızda Telegram grubundan Emrah'da vardı. Uçuştan 3-4 saat önce havalimanına gittik ve sakindi çok kalabalık değildi. TEB mobil uygulaması sayesinde hızlı geçiş yaptık. Bilet kontrolü, GÖZEN kontrolü, kargoları teslim derken içeri girdik. Bavullarımız kişi başı 2 x 23 kg olarak ayarlamıştık herhangi bir sorun çıkmadı. Uçuş saatine yakın uçağa bindik ve genel anlamda sorunsuz bir uçuş oldu. 2 defa sıcak yemek veriyorlar ve istediğiniz zaman arkaya gidip sandwich, içecek felan alabiliyorsunuz.

    İLK GİRİŞ:
    ABD saati ile 7:30pm gibi indik ve pasaport kontrolü sırasına girdik. Burada yarım saat ile 1 saat arasında bekledik. Pasaport kontrolü ve sarı evrakların tesliminden sonra polis bizi bir odaya aldı. İçeride nerden baksan 50 kişi vardı. Biz sıra bize gelmez diye biraz korktuk. Ama 5 dk geçti geçmedi başka bir polis bizi ayrı bir odaya çağırdı. Adres değişikliği sordu, pasaporta damga bastı ve biz çıktı. İçerideki diğer kişiler ne için bekliyordu bilmiyoruz. Bu arada bizim gibi ilk kez giriş yapan bir Türk çift ile tanıştık. Onlar diğer polisin sırasında bekliyorlardı pasaport kontrolü için ve onlar odaya alınmamışlar ama bizden daha fazla beklemişler. Biz odadan çıktıktan sonra bagaj bölümüne gidip bavullarımızı aldık. Bir el arabası alıp çıkışa yöneldik. Gelmeden önce havalimanına yakın bir otelde 1 gecelik otel kiralamıştık. Otelin shuttle'ı olduğunu biliyorduk ama acaba nereye nasıl gelir diye düşünürken 5 dk geçmeden 5 otelin aynı anda servisliğini yapan bir minibüs geldi ve bizi direkt otele götürdü. Emrah daha önce Houston'a geldiği için burayı biliyordu ve bizim için çok iyi oldu.

    Ertesi gün galerici Kadir abi abiye gidip bir araç aldık. Sağolsun çok yardımcı oldu. Aracın resmi işlemleri bitti, geçici plaka takıldı ve direkt gidip Fred Loya'dan araç sigortası yaptırdık. Pasaport ve Türk ehliyeti ile bu işlem sorunsuz yapılıyor. 2014 Jeep Patriot araç için 100 dolar sigorta çıktı (aylık). Sonrasında T-Mobile'a gidip 2 kişi için prepaid telefon hattı aldık. O da aylık 40 dolar. 20 gb 4G, sonrasında 3G hızında interneti var.

    Bizim planımız Austin'e yerleşmekti ve bu bu işlemlerin ardından Austin'e doğru yola çıktık. Yola çıkarken hava kararıyordu ve ücretsiz yollardan gidelim derken biraz uzun bir yolu tercih etmişiz. 2.5 saatlik yol 4 saat sürdü.

    Trafik kurallarına hemen alıştım sandım başlarda çok hata yaptım. Çoğu şey Türkiye'deki gibi değil. Kurallara daha yeni yeni alışıyorum. Trafikle ilgili söylenecek çok şey var ve onu başka bir yazıda anlatmak lazım 🙂

    İLK YERLEŞME:
    Biz Austin'e gelmeden önce 2 haftalık Airbnb evi tutmuştuk. Kuzey Austin'de Round Rock bölgesinde Texas'ın yerlisi çok tatlı bir çiftin evinde kaldık. Ucuz olsun diye sadece oda kiraladık. Bu konuda hiç sorun yaşamadık, hatta iyi oldu bölgeyi bize anlattılar ve bir çok tavsiyede bulundular.

    BANKA:
    Bu 2 haftalık süreçte banka hesabı açtırmakla uğraştık. Rastgele bir Bank of America şubesine gittik. Orada bize şans eseri çok anlayışlı ve yardımsever bir hanımefendi banka hesabımızı açtı. İlk başlarda ne ssn ne ehliyet hiçbişey olmadığı için bir sürü kişiye sordu açabilir miyiz diye. Hatta şöyle bir detay var, eşimin ehliyetinde eski soyadı vardı. Pasaportta yeni soyadı vardı. Böyle olunca doğrulayamadı. Aklıma TC kimlik no geldi ve bakın buradan doğrulayabilrisiniz dedim. Ancak o zaman ikna oldu. 1 hafta sonra kredi kartı çıkarmaya gittik. Normal kredi kartına başvurduk ama secure credit card çıktı. Kredi puanı oluşması açısından bir fark yokmuş ve çıkarttık. Gerçekten de kart aktif olunca 598 puanla oluşmaya başladı.

    SSN:
    Green card ücretini 11 martta ödedik. Uscis hesabı oluşturunca orada DS260daki adres otomatik olarak geldi. Oraya da havalimanında verdiğim yeni adresi girdim ve güncelledim. 20 martta benim SSN'im dağıtıma çıktı ama DS260 formunda verdiğim adrese gitti. Eşiminki ise havalimanında ve USCIS sayfasında düzenlediğim adrese gitti. Neyse sorunsuz bir şekilde aldık.

    EV:
    Airbnb sonrası kalacak yer aramaya başladık. Genelde ucuz olsun diye apartman kompleksi araştırmaya başladık ama hepsi bizden SSN, gelir kanıtı, iş teklifi gibi bir sürü evrak istedi. En son bir yer bulduk bunları istemeyen ve başvurumuzu yaptık, onaylandı. Kredi puanımın oluştuğunu da onay emailinde gördüm. Orada puanım bile yazıyordu.

    Sırada ehliyet almak kaldı. 30 gün dolunca onun için de bir girişimde bulunacağız.

    Şimdilik durumlar böyle. Herkese selamlar, her şey gönlünüzce olsun.

    posted in Yolculuk
  • RE: DV2021 Mulakat Deneyimleri

    Yaklaşık 15 ayı bulan bir serüvenin arkasından, çok şükür DV2021 sürecimi olumlu tamamlayarak vizemi aldım. Biraz uzun olacak bir deneyim yazısını buraya ekleyeceğimi hiç düşünmezdim ama süreç DV2021'ler için olması gerektiğinden çok daha zor geçince, insanın söyleyecekleri de fazlalaşıyormuş.

    Deneyimlerime geçmeden önce, arada gözden kaybolmaması ve herkesin de dikkatini çekmesi için bir teşekkür paragrafı açmak istiyorum. Sürecimin olumlu noktalanmasında tüm DV2020 ve DV2021 ailesinin her bir üyesinin payı büyük, hepsine teşekkürlerimi sunuyorum ama özel teşekkürleri hakeden bazı dostlarım var. Bu kişilerden; ilk günden beri engin bilgisiyle bizlere yol gösteren sayın @crazycells'e, hem forumda hem de Telegram gruplarımızda her daim yanımızda olan DV2020 talihlisi @Muhtaradana'ya, DV2021 ve Rosales davasından kader arkadaşım, abim ve SaveDiversityVisa.org'u kurarak binlerce talihlinin vizelerine kavuşmasına ön ayak olan süper kahramanız @gucarslan'a, ilk günden beri sabırla mücadelesine tanık olduğumuz ve sonunda mutlu sonla hikayesini noktalayıp ABD'ye yerleşen, ama desteğini hiçbir zaman esirgemeyen sayın @esranboylu 'ya, 1 Ocak 2021'de CEAC'a dosyalarımızın yüklenmesinden sonra hazırladığı yazılım ile sadece bizlere değil, tüm DV talihlilerine çok büyük faydası dokunan ve hayır dua alan @covacik ile süreç boyunca hep "İnşallah birlikte aynı gün ve aynı saatte mülakata gireceğiz, sabır" diye birbirimize umut aşıladığımız, konsolosluk önünde ve içeride sürekli temas halinde bulunduğumuz mülakat arkadaşım @Kemal-Binici 'ye ve süreç boyunca birlikte hayal kurup birbirimize "olacak inşallah" diye telkin verdiğimiz @28Bjk1903 'e sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

    6 Haziran 2020’den 29 Haziran 2021’e…

    700 farklı kişinin bir arada bulunduğu, sürekli iletişim halinde kaldığı, her gün yüzlerce mesajlaşmanın yapıldığı, geride bırakılan her 24 saatin umutların azalmasına sebep olduğu, ilk günkü hayallerin yerini her geçen gün karamsarlığın aldığı ve benim için bir yılı biraz aşkın bir bekleyişti bu dönem. Kelimelerle anlatmaya çalışsak bile duygularının eksik kalacağı ve yalnızca yaşayanın anlayabileceği zamanlardı.

    @Muhtaradana'nın dediği gibi hep bir bekleyiş hakim olacaktı, ama zor tarafı beklediğimiz tarihler çoğu zaman mutluluğu değil karamsarlığı ve yeni bekleyişleri getirdi bize. Önce Trump’ın yasağının biteceği Haziran 2020 sonunu bekledik, ama beklediğimiz gibi olmadı, yasak uzadı yıl sonuna kadar. DV2020’nin mahkemelerini bekledik, 4 Eylül’e kadar hep mutsuzlukla bitti beklentilerimiz. 4 Eylül’de aylardır bekleyen DV2020 talihlileri için sevindik, sonunda mülakata girebileceklerdi eylül sonuna kadar, dahası kendimiz için 1 Ekim’de sürecin başlayabileceğiyle umutlandık. Yine beklemeye koyulmuştuk, ama bu bekleyiş de mutsuzlukla noktaladı. Ama bekleyeceklerimiz bitmemişti, bu sefer sırada ABD seçimleri vardı. Son İstanbul seçimlerindeki heyecanımızı bu sefer ABD seçimleri için yaşadık, ülkemizdeki seçim sistemine göre çok daha karışık olan ABD’nin seçim sistemini her birimiz yalayıp yuttuk. Biden’ın kazanmasıyla çılgınca mutlu olduk. Grubumuz yine umut dolmuştu. Ama umut dolmak bekleyişlerin bittiği anlamına gelmiyordu, bu sefer beklediğimiz tarih 31 Aralık 2020’ydi, hani şu Trump’ın COVID’den kaynaklı bozulan ekonominin suçlusu olarak göçmenleri ilan ettiği ve girişlerine engel koyan kararnamesinin bitiş tarihi olan. Bu tarih de bize beklediğimiz, umut ettiğimizi getirmedi; Trump 3 ay da uzatmıştı yasağı çünkü. Neyse ki 20 gün sonra Biden geliyordu ve bir önceki başkandan kalan kararnameleri bir imzayla kaldırabilirdi. Yine umutlanmıştık ve sabırla başkanlık değişimini bekledik; ama yine beklediğimizle kaldık. Baktık bu böyle olmuyor, başkalarından bir şeyler beklemek yerine artık mücadeleye başlamak gerekiyordu ve hemen süper kahraman @gucarslan devreye girdi, güzel bir fikir ile sesimizi tüm dünyaya duyurabileceğimiz SaveDiversityVisa.org’u hayata geçirdi. Grupta hızlıca organize olduk, DV2020’lerle ortak hareket ederek sesimizi Forbes, Wall Street gibi ABD’nin büyük medya kuruluşlarından duyurduk, Twitter’da ses getirmeye başladık. Ve sonunda ilk defa yüzümüzün tam anlamıyla güldüğünü düşündüğümüz 24 Şubat akşamında Biden’ın yasakları kaldırdığı haberini WH.com’dan okuyarak, mutluluktan havalara uçtuk.

    Birkaç gün içerisinde önce Afrika kıtasından ilk DV2021 mülakatlarının verildiğini haber aldık, Ankara’da yakında verecektir diye umutla beklemeye başladık. Kaderimizde yine beklemek vardı kısacası. Daha ne kadar bekleyeceğimizi bilmeden tam tamına 4 ay bekledik. Çünkü Biden’ın kabinesinin yönettiği DOS’un Trump’ın döneminden kalan uygulamalarından ötürü Ankara’nın ilk DV2021 mülakatlarını vermesi 8 Temmuz’u bulacaktı.

    DV için temmuzdan itibaren mülakat vermeyi tercih eden Ankara, temmuz mülakatlarında en fazla CN 800'e kadar mülakat verdi. İkinci partide ise şaşırtıcı şekilde Ağustos ayı için 211 dosyaya birden mülakat verip, her haftanın perşembe ve cuma günlerini DV'lere ayırmayı tercih etti. Bu kabaca TR'den CN 8800'e kadar 210'u aşkı talihlinin mülakat alacağı anlamına geliyordu.

    Ağustos ayı için mülakat tarihlerimizin verildiğinden, 29 Haziran günü gece 10:00 sularında KCC'den gelen mail ile anladık. Bir önceki az bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar dosyaya bakan Ankara'nın bu tavrı gruplarımızda büyük bir mutluluğa sebep olmuştu. Nasıl olduğunu anlayamadan, hemen @Muhtaradana hızır gibi yetişip bizlere ne yapılması gerektiğini hızlıca aktardı. Süreçte bundan sonra ilk yapmam gereken sağlık raporu almaktı.

    Sağlık Muayenesi - 9 Ağustos 2021

    ABD’ye göç etmek için geçilmesi gereken en kritik aşamaların başında sağlık muayenesi geliyor. Genelde yaygın olarak yapılan mülakat haftası içerisinde, mülakattan 1-2 gün önce sağlık muayenesini olup, bir gün sonra raporu almak ve ardından da mülakata katılmak yönünde. Ben ise hem iş yerindeki izin durumlarından ötürü, hem de yaşanabilecek herhangi bir gecikmeden kaynaklı sorunların çözülebilmesi için Unganlar’dan 2 Ağustos günü, saat 09:15 için randevu almayı tercih ettim.

    Randevu saatinden 15 dakika önce, saat 09:00’da Unganlar’a giriş yaptım. Benden önceki randevular henüz gelmediği için hızlıca benim dosyamı oluşturup işleme koydular. Kayıt işlemleri için pasaportunuz ve DV Case Number’ınızı doğrulayabilecekleri herhangi bir belge - ben DS260 Confirmation sayfasını götürmüştüm - yeterli. Ayrıca aşı karneniz varsa, onu da teslim edebilirsiniz kayıt işlemleri esnasında. O karnenizin geçerliliği ve doğruluğuna göre size yapılacak aşılar farklılık gösterebiliyor. Ama yoksa da çok sorun değil merak etmeyin.

    Evrak işlemlerini tamamlandıktan sonra idrar ve kan örneği verip akciğer grafisini çektirmek için Unganlar’ın hemen bir alt katında yer alan Düzen Laboratuvar’ına yönlendirildim. Düzen Lab’a indiğimde inanılmaz kalabalık bir ortamda buldum kendimi. Saat daha 9:15 bile olmamıştı ama içerisi ana baba günüydü. Bu yoğunluğu da en çok yurtdışı uçuşu için PCR testi yaptırmak zorunda olan yabancı uyruklu kişiler oluşturuyordu. Özellikle kayıt ve ödeme işlemlerinin yapıldığı banko bölümü son derece kabalıktı, üstelik bir karmaşa hakim olacak şekilde. Fakat neyse ki korktuğum gibi olmadı; çok beklemeden ödeme bankosuna davet edildim; ve 117,5 dolarlık test ücretini TL karşılığı kredi kartından çekilecek şekilde ödemeyi gerçekleştirdim. Burada ödemenizi dolar, TL nakit ya da kredi kartıyla yapabiliyorsunuz. Karar size kalmış.

    Ödemeyi yaptıktan kısa bir süre laboratuvarın bir köşesinden isminizin seslendirildiğini duyduğunuzda kan ve idrar örneklerini verme zamanı olduğunuzu anlıyorsunuz. Bu işlemleri tamamladıktan sonra bu sefer de laboratuvarın bir diğer ucunda yer alan röntgen bölümünden size sesleniyorlar ve orada da akciğer grafisini çektiriyorsunuz. Sağlık muayenesinin en kritik aşamaları olan bu işlemleri yaklaşık 20 dakikada tamamladım ve bu işlemlerin yapıldığına dair evrağıma iki imza daha atarak tekrardan Unganlar’a çıktım. Elimdeki dosyamı teslim ederek fiziksel muayene ve aşı işlemleri için saat 11:30’da yeniden gelmem istendi. Böylelikle yaklaşık 30 dakikada sağlık muayenesinin ilk bölümünü tamamlayarak Unganlar’dan ayrıldım.

    Muayene saati çok geç olmadığı için, eskiden Dost Kitabevi’nin olduğu yerde bulunan A4 Kahve isimli kafeyi muayene saatini beklemek için seçtim. Ancak evdeki plan çarşıya pek uymadı; çünkü o gün Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintilerinden ötürü 11:30’da olan muayenem 13:00’e kadar ertelendi. Daha sonradan öğrendim ki akciğer grafisi sonuçları gelmeden sizi doktor muayenesine almıyorlarmış; çünkü akciğer grafisinin sonucu hem muayene esnasında ödeyeceğiniz tutarı değiştirebiliyor hem de sağlık raporu sürecinizi değiştiriyor. Bu yüzden normalde 11:30’da gireceğim doktor muayenesine ancak 13:00’de girebildim.

    Doktor beyin odasına girince sekreterlerden biri önce boy ve kilo ölçümü yapıp bunu evrağa not etti; ardından da üzerimde yalnızca alt iç çamaşırı kalacak şekilde soyunmamı ve tek kullanımlık önlüğü girip sedyenin üzerinde doktor beyi beklememi söyledi. Gerektiği şekilde hazırlandıktan sonra sedyenin üzerine oturup doktor beyi beklemeye koyulmamın üzerinden 10 dakika geçmesi gerekti doktor beyi görmek için. Buradaki bekleyiş neden kaynaklanıyor açıkçası bilmiyorum ama bazı arkadaşlarımız 40-45 dakika bile beklerken, kimisi ise 1-2 dakika içerisinde doktor beyin geldiğini söylediler. Kısacası bir süre bekleyeceksiniz ama bu süre ne kadar olacak o artık şansınıza kalmış.

    Doktor beyin gelmesiyle birlikte son derece robotik olan muayene süreci başlamış oldu: Hemen sedyeye uzandım, o esnada tansiyon aleti hazırdı bile ve doktor bey hemen kolumu geçirmemi istedi. Tansiyonumu ölçmeye başladığı andan itibaren de hem son derece hızlı sorduğu hem de cevaplarını benden hızlıca beklediği soruları arka arkaya saymaya başladı (Merak edenler bu soruları yazının altında görebilir). Soruları sorarken tansiyon ölçümümü tamamladı, bazı muayenelerde yaptığının aksine stetoskop ile ciğer ya da kalp dinlemesi yapmadı, fiziksel muayene ise böbreklere baskı ve ayak bileklerine birkaç dokunuş ile tamamlandı. Soru cevabın devam ettiği bu dakikalarda sedyede yatar haldeyken sağ kolumda küçük bir acı hissettiğim anda da aşı işlemlerinin tamamlandığını anladım. (Yapılan aşıları da mesajın sonunda bulabilirsiniz) Hemen ardından da doktor beyden “geçmiş olsun, hazırlanabilirsin” cümlesi geldi ve böylelikle muayeneyi bitirmiş olduk.

    Muayenenin tamamlanmasıyla tekrardan sekreterlerin yanına döndüm. Dosyamla ilgilinen hanımefendi, kan ve idrar sonuçlarının bir sonraki gün 12’ye kadar netleşeceğini ve herhangi bir sorun tespit edilirse benimle iletişim kurulacağını, raporu ise bir sonraki gün 16’dan sonra dilediğim gün alabileceğimi söyledi. Sonra da doktor muayenesi ve 3 aşı için ücretin 250 dolar olduğunu ve ödemeyi nasıl yapacağımı sordu. Ben kredi kartıyla ödemeyi tercih ettiğim için, bu tutarın o anki TL karşılığı olacak şekilde kredi kartıyla ödememi gerçekleştirdim.

    Düzen Laboratuvar’daki testler için 117,5 doların o anki TL karşılığı ile 988.6 TL,
    Doktor Muayenesi ve 3 aşı için 250 doların o anki TL karşılığı ile 2,111 TL

    ödeme gerçekleştirerek toplamda 3099,6 TL’ye sağlık muayenesi sürecini tamamlamış oldum.

    Bir sonraki gün olan 3 Ağustos günü Unganlar'dan herhangi bir arama gelmeyince de saat 16:30 sularından yeniden Unganlar'a gidererek raporumu teslim ettim. Teslim edilen evraklardan en kritik olan saman zarfın içerisinde bulunan raporunuz. Bu zarfa DS-3025 isimli aşı kartınız, akciğer grafisinin yer aldığı CD ve bir yönerge kağıdı zımbalanmış oluyor. Mülakata yalnızca zarfı götürüyorsunuz, CD ise ABD sınırından ilk girişi yaparken sınır görevlisine teslim edeceksiniz.

    Sağlık raporunu da aldıktan sonra artık 26 Ağustos'taki mülakat saatimi sabırla beklemeye koyuldum...

    Mülakat - 26 Ağustos 2021

    6 Haziran 2020’de başlayan heyecan dolu, sancılı bekleyişin neticeleneceği gün olan 26 Ağustos’ta mülakatım 10:45’teydi. Aynı slotta mülakatı olan kişilerden biri de forumdan arkadaşım olan @Kemal-Binici'ydi. Onunla mülakat maillerini aldığımız 29 Haziran’dan itibaren sürekli irtibat halindeydik; bu iletişimimiz mülakat günüyse bu sefer yüz yüze devam etti ve kendisiyle 09:10 sularında konsolosluğun 2 numaralı kapısını direkt gören Cafe Paris isimli kafede buluştuk.

    Tanışma faslı, sohbet derken hızlıca bir belge kontrolü gerçekleştirdik. Hem kendisinde hem de bende ek bazı belgeler de vardı; bunlardan hangilerini yanımıza alalım diye bir değerlendirme yaptık ve konsolosluğun istediği standart belgelere birkaç belge eklemesi daha yaparak elimizdeki dosyaları sadeleştirdik. Önceki deneyimlerde mülakat saatinden 15-20 dakika önce talihlilerin içeri alındığını okumuştuk ama 26 Ağustos günü öyle olmadı; 09:15 ve 09:45’teki arkadaşlarımızın tam saatinde içeri alındığını görünce, kapı önüne erken gitmenin bir artı sağlamadığını anlamış olduk. Kafede yaklaşık 1 saati aşkın süre geçirdikten sonra son hazırlıkları da yapıp saat 10:30 gibi 2 numaralı kapının önünde sıraya girdik.

    Biz sıraya girdiğimizde, sırada yabancı uyruklu birkaç kişiden başka kimse yoktu. Kemal ile yaptığımız, süreçteki zorlukları yad ettiğimiz, heyecanımızı yatıştırmaya çalıştığımız sohbetin ardından güvenlik görevlisinin 10:45 randevusu için mi bekliyorsunuz sorusuyla artık vaktin geldiğini anladık. Güvenlikteki arkadaşın sırayla pasaport kontrolü, isimleri listeden kontrol etmesi ve COVID formlarını doldurtmasından sonra güvenlik kontrolü dışındaki alanda sosyal mesafeye dikkat ederek yeni bir sıraya girdik. Yanlış anımsamıyorsam o esnada 5 kişiydik 10:45 mülakatına girecekler olarak. Zaten daha fazla kişinin sosyal mesafe kontrolüyle o alanda bulunması zor olurdu. Ardından tek tek güvenlik noktasından geçiş yaptık - tıpkı havalimanlarına girişteki kontrollerde olduğu gibi. Güvenlik noktasından geçtikten sonra da içeriden otomat ile açılan son derece ağır bir kapıyı daha aştıktan sonra sonunda mülakatınızın yapılacağı devasa bir bekleme sorunu (Duvarda yazan bilgi notuna göre COVID olmadığı zaman aynı anda 80-90 kişi bulunabiliyormuş) ve 10-12 farklı bankonun bulunduğu yapıya giriş yapıyorsunuz. Buraya adım attığınız an bir karşılayıcı, greeter, görevli artık ne derseniz, hemen pasaportunuzu alıyor ve size bir sıra numarası veriyor. Ardından bekleme alanına geçiyorsunuz ve bu numaranızın toplamda 3 defa yanmasını beklemeye başlıyorsunuz.

    Numaram ilk kez yandığında, kasiyer olarak görev yapan bankoya yöneldim ve pasaportum ile 330 doları uzatarak mülakat ücreti ödemesini gerçekleştirdim. Normalde ücreti kredi kartıyla da ödeyebiliyorsunuz ama o günlerde POS cihazlarında yaşanan bir problemden ötürü yalnızca nakit alabiliyorlardı ücreti. Ücreti ödedikten sonra bankolara sırtı dönük şekilde konumlandırılan sandalyelerden birine oturarak numaramın 2. kez yanmasını beklemeye başladım.

    Numaram ikinci kez yandığında ise bu sefer evraklarımı teslim etmek için 9 numaralı bankoya doğru ilerledim. Bankoya ulaştığımda direkt günaydın diyerek işe koyuldum. Görevli Türktü; en önemlisiyse son derece cana yakın ve sıcak kanlıydı. Heyecan dolu bir aşama olan mülakat aşamasında açıkçası böyle insanlarla temas kurmak insanı çok rahatlatıyor. Kendisine önce pasaportumu uzattım. Sonra benden sağlık raporunu atlayarak diğer belgeleri arka arkaya istedi; ben “önce sağlık belgesini versem daha iyi olmaz mı” diyerek evrak tesliminin konsolosluk mailinde belirtildiği sırasıyla gitmesini sağlamak istedim. Sağolsun kendisi de “evet onu önce vermen daha iyi olur” diyerek cevap verdi. Ben tüm belgeleri mailde belirtildiği üzere sırasıyla hazırlamıştım; ayrıca KCC’ye gönderdiğim Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği ve Arşivli Adli Sicil Kaydını, o belgelerin yeni tarihlilerinin arkasına koymuştum. Bu sıralama evrak teslimi esnasında işimi oldukça rahatlattı açıkçası. Eğitim belgelerimin arasında çift anadal yaptığım için 2 farklı lisans diploması vardı, ayrıca lise diplomamı da ne olur ne olmaz diye yanımda götürmüştüm. Yine lisans eğitimlerim için E-Devlet’ten alınmış mezuniyet belgeleri yanımda bulunuyordu. Tüm eğitim belgelerimi sırasıyla görevliyle verdim. Görevli biraz inceledikten sonra, önce lise diplomama ve fotokopisine ihtiyacı olmadığını söyledi; ardından da lisans diplomalarımdan yalnızca birini dosyama koyacağını, diğerini ise mülakat esnasında camdan konsolosa gösterebileceğimi söyledi. Bu konuda mutabık kaldıktan sonra da son olarak Greencard ve SSN teslimi için aldığım adresin yazılı olduğu kağıdı görevliye uzatarak sisteme girmesini talep ettikten sonra evrak teslimi aşamasını da tamamlamış oldum.

    Artık numaranın üçüncü ve son kez yanması için beklemeye başlamıştım. Sıra numarası benden bir önce olan @Kemal-Binici'yi gönderdik önce 4 numaralı bankoya. Siyahi konsolosun bulunduğu bankoydu o. Geçmiş deneyimlerde daha sıcak kanlı olduğu çokça belirtildiği için birçok kişinin mülakat yapmak istediği kişiydi o. Beklerken bir yandan Kemal’in mülakatından gelen konuşmaları duyuyordum, bir yandan da benim numaram ne zaman yanacak acaba diye bekliyordum. Bekleyişin tahmin ettiğimden daha uzun sürmesi bir yana, sırada benim numaramın yanmasını beklerken benden sonraki arkadaşın numarasının yanması zaten heyecanlı olduğum anlarda “neden böyle oldu ki?” sorusunun zihnimde gezinmeye başlamasına neden oldu. Bu anları heyecanlı ve hafif meraklı şekilde içimde yaşarken bir anda @Kemal-Binici 'nin “Thank you” deyişini duydum ve başımı ona doğru dönüp baş parmağıyla “tamamdır” işaretini görünce, süreçteki bir yoldaşımın daha vizesine kavuşmasının verdiği mutluluk havası egemen oldu içime. Kendi sürecim nasıl biteceğini merak eder haldeydim, Ama henüz numaram yanmamıştı ve neden yanmadığıyla ilgili kuruntular zihnimde yeniden dolanmaya başlamıştı. Neyse ki bekleyiş uzun sürmedi ve kısa bir süre sonra Kemal’den boşalan 4 numaralı banko için numaramın yandığını gördüm. Gerginlik yerini bir rahatlamaya bıraktı ve saniyeler içerisinde kendimi siyahi konsolosun önünde buldum.

    Hızlı bir selamlaşmadan sonra önce bana İngilizce biliyor musun? diye sordu, “Evet” diye yanıt verdim. “Hangi dilde yapalım mülakatı, İngilizce yapsak olur mu?” diye sordu. Mülakat yaparken hoparlör ve mikrofonun azizliğine uğrarım diye Türkçe yapmayı düşünüyordum normalde ama bu kısa soru cevabın son derece anlaşılır olmasından ötürü “Olur, İngilizce devam edebiliriz.” diyerekten mülakata başladık. Önce yemin etmemi istedi, yalnızca “yes demem yeterli mi” diye sordum, “evet” dedi ve yemin aşamasını basit bir “yes” ile geride bıraktık. Sonrasında önce 4 parmaklar, sonra da baş parmaklar olacak şekilde parmak izlerimi aldı. Sağ el 4 parmağımın parmak izlerini alırken makinede işaret parmağı için tamam tiki çıkmadığını, bir sorun olup olmadığını sordum, konsolos bir sorun olmadığını belirterek dosyamla ilgilenmeye başladı.

    Önce nerede yaşadığımı sordu. “Doğduğumdan beri İstanbul’da yaşıyorum.” dedim. Bir süre not aldı bilgisayara, aslında her soru esnasında ve soruların arasında not almaya devam etti. Hakkımda dosyama not düşüyor gibiydi. Akabinde “Ne işle uğraşıyorsun şu anda?” diye sordu, farklı sorumluluklarım ve çalışma alanım olsa da en genel anlamda “Dijital pazarlama üzerine çalışıyorum. Facebook, Google reklamcılığı bilirsiniz.” dedim. “Mühendissin sanırım, yazılım mühendisi mi?” diye sorunca çift anadal yaptığımı, makine ve endüstri mühendisi olduğumu ama şu anda endüstri mühendisi olarak çalıştığımı belirttim. “Amerika’da nereye gideceksin?” diye sorunca “Teksas’ı düşünüyorum" deyip niçin diye sormasını beklemeden "çünkü orada arkadaşım var, bana yardımcı olacak” dedim. Hemen “Yanında mı kalacaksın?” sorusu gelince “Aslında hayır, kendisi bana iş ve konaklayacak yer bulma noktasında yardımcı olacak; ama ilk gittiğim birkaç gün onda kalabilirim elbette.” dedim; gülümsedi. Ardından “E peki orada ne yapacaksın, mühendisliğe devam mı?” deyince “İlk zamanlarda geçici işlerde çalışabilirim, İngilizcemi biraz daha akıcı hale getirmek için özellikle, sonrasındaki hedefim kariyerime devam etmek.” şeklinde son olduğunu bilmediğim ama aslında mülakatımın son cevabını vermiş oldum. Çok kısa bir süre sonra “Tebrikler, vizeni onaylıyorum. 5 gün içerisinde pasaportun sana ulaşır.” cevabını duydum ve o andan sonra heyecandan ve mutlulukta “bu kadar mı?” “çok teşekkürler” gibi cevaplar verdiğimi düşündüğüm birkaç cümle edip, bana uzattığı diplomamın aslını da alarak dışarı çıktım.

    Merak edenler için hemen belirtmeliyim, hesabımda 17.600 dolar gösterdim, İş teklifi ya da sponsorum da yoktu ama mülakat esnasında mali kaynaklar hiç konu olmadı. Ne tutarı sordu, ne de kendisi açıp dosyalar içerisinde inceledi.

    Hemen dışarı adımımı attıktan sonra sırada bekleyen forumdan ve Telegram grubundan tanıdığım arkadaşlarımla karşılaştım, onları hem müjdeli haberi verdim hem de birkaç öneride bulunarak şans diledim…

    Uzun lafın kısası, yaklaşık 450 günlük bir bekleyişi mutlu sonla noktalamıştım. Açıkçası, geriye dönüp baktığımda sürecin en kolay aşamasının mülakatı gerçekleştirmek olduğunu söyleyebilirim.

    Bankodan ayrılıp, dışarıda insanlarla ilk teması kurduğum ana kadar hissettiğim duygular ise hayal edemeyeceğim kadar garipti. Bu garip duyguları başta DV2020, sonra DV2021 ve ardından da şu anda bunları okuyan DV2022 ve sonrasındaki tüm talihlilerin yaşamasını canı gönülden istiyorum. Çünkü süreci sonuna kadar takip ederek emek harcayan her talihli bu duyguları yaşamayı sonuna kadar hak ediyor. İnşallah herkes de yaşayacak. Mücadeleye devam!

    Merak Edenler için Sağlık Muayenesiyle ilgili Diğer Notlar:

    Unganlar, Kuğulu Park’ın hemen yanında yer alan, ön cephesi de Atatürk Bulvarı’na bakan eski bir bina içerisinde 4. katta yer alıyor. Yine aynı binanın 3. katında da kan, idrar ve göğüs röntgen çekiminin yapıldığı Düzen Laboratuvarı yer alıyor.

    Randevular 5 dakikalık slotlar halinde, pazartesiden cumartesiye kadar haftanın altı günü, saat 09:00’dan 12:00’ye kadar toplamda günlük 36 muayene olacak şekilde planlanıyor. Tabi ki işlemler 5 dakikadan çok daha uzun sürüyor. Talihli evliyse, eşi ve çocukları için arka arkaya slotları kapatarak randevu alması gerekiyor.

    Normal şartlar altında, daha doğru bir ifadeyle testleriniz herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde çıkabilecekse, sağlık muayenesini tek günde halledip, bir sonraki öğleden sonra raporunuzu alabiliyorsunuz. Burada yani “herhangi bir sağlık sorununuz yoksa” demek yerine “şüpheye yer bırakmayacaksa” demeyi tercih ettim çünkü siz ne kadar sağlıklı olsanız da Unganlar, hiçbir şekilde sorumluluk almak istemiyor ve buldukları en küçük şüphede ya da geriye dönük yaşadığınız bir olumsuzluktan ötürü ek test isteyebiliyor ya da raporunuzu yazmamak için diretebiliyor.

    Ek Test İsteyebileceği Durumlar: En yaygın örneğini Akciğerde göreceği herhangi bir iz - Tüberküloz geçirmiş olmasanız da - örneğin bir kazadan kalan zedelenme durumu gibi. Diğer durumsa kan - idrar testlerinde Frengi, Bel Soğukluğu tespit edilmesi ama zaten bu hastalıklar hızla ortaya çıktığı için muhtemelen kendinizi sağlıklı hissederken, bu hastalıkların tespit edilmesi çok düşük bir ihtimal olsa gerek.

    Rapor Yazmamak İsteyebileceği Durumlar: Geçmişte geçirdiğiniz bir hastalıkla ilgili doktorlarınızdan bilgi almadan rapor yazmak istememesi vb. Bu yüzden mülakata eski hastalıklarınızla ilgili olabildiğince fazla belgeyle gitmek bu olumsuz durumlarla karşılaşma ihtimalinizi düşürür.

    Uzun lafın kısası sağlık muayenesini mülakata 2-3 gün kala almak yerine, daha önceden alıp halletmek ve aradan çıkartmak riskleri yönetmek açısından daha mantıklı. Özellikle de mali yılın bitimine kısa süre kaldıysa hiç riske girmeyip, mülakat maili geldiği gibi hızlıca sağlık randevusunu almak bence en doğrusu.

    Muayene esnasında sorulan sorular kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Ben özellikle kişilere göre soru sorduklarını düşünmüyorum, tamamen o esnada akıllarına hangi sorular gelirse onların sorulduğunu düşünüyorum. Ayrıca okuduğum yorumlara göre Handan hanımın biraz daha akıllıca sorular sorduğunu düşünüyorum. Bana sorulan sorular: “Herhangi bir sağlık problemin var mı? Hiç ameliyat geçirdin mi? Sigara kullanıyor musun? Alkol alıyor musun? Uyuşturucu kullandın mı? Kendine zarar vermeyi düşündün mü? Başkasına zarar vermeyi düşündün mü? Daha önce ABD’de bulundun mu? Ailende tüberküloz geçmişi olan biri var mı?”

    Doktor beyin bana yaptığı aşılar:

    • TDAP: Tetanoz, Difteri, Boğmaca (Türkiye’de DBT olarak biliniyormuş.)
    • MMR: Kızamık, Kabakulak, Kızamıkçık (Türkiye’de KKK olarak biliniyormuş.)
    • Varicella: Su Çiçeği

    Mülakat Günü Öncesi ve Mülakat Günüyle İlgili Diğer Notlar:

    Biz 26 Ağustos günü mülakatlarına katılacaklar olan bir Telegram grubunda organize olduk. İyi ki de olmuşuz çünkü hem mülakat gününe kadar olan süre zarfında kritik paylaşımlar yaparak birbirimizi mülakata hazırladık, hem mülakat gününden bir önceki akşam küçük bir buluşma yaparak hem yüz yüze tanıştık, hem mülakat hakkında konuştuk, hem de ABD planlarımız hakkında sohbetler yaptık. Mülakattan sonra da süreçteki gelişmeleri oradan birbirimizle paylaşmaya devam ettik.

    Mülakat için Ankara’ya şehir dışından gelecekseniz, tavsiyem Bestekar Sokak - Tunus Caddesi ya da Tunalı Hilmi üzerindeki otellerden birinde konaklamanız yönünde. Bizim ekibin çoğu Bestekar Sokak’ta yer alan Seven Deep Hotel’de konakladı. Fiyatları o bölge ve seviyedeki oteller için normaldi, hizmet olarak beklentiniz yüksek olmasın ama en önemli avantajı konsolosluğa sadece 5 dakikalık yürüme mesafesinde olduğu için tercih edilebilir durumda.

    Eski deneyimlerde emanetçi olarak kullanılan büfenin yerinde artık yeller esiyor. Bu yüzden emanetinizi oraya verme hayali kurmayın. Hem mülakat saatini beklemek, hem de emanetleri vermek için Cafe Paris’i tercih edebilirsiniz.

    Mülakat aşaması, sürecin en kolay aşamasıymış. Bunu yaşayınca sizler de anlayacaksınız inşallah.

    Mülakat esnasında parolanız her zaman “kısa ve net cevaplar; yeni soruya kapı açmayacak şekilde” olsun. Konsolos ne soruyorsa, onun cevabını bir iki cümleyi geçmeyecek şekilde verin. Kafa karışıklığı yaratacak ya da size yeni soru sormasına sebep olabilecek cevaplardan kaçının.

    Az da olsa İngilizce biliyorsanız, biraz pratik ile mülakatı İngilizce yapabilirsiniz. Tavsiyem İngilizce biliyorsanız, bu durumu net olarak ifade edin. Bilmenize rağmen “İngilizce bilmiyorum Türkçe yapalım.” deyip, verdiği cevaplarda ingilizceyi belli seviyede bilmesi gerektiğinizi anlarlarsa, size “E sen İngilizce bilmiyordun hani, nasıl olacak?” gibi karşı cevaplar ile atağa geçebiliyorlar. Bu yüzden durumunuzu net ifade edin ki sonradan herhangi bir problem yaşayıp, mülakatta soğuk terler dökmeyin.

    Herkese bol şans!

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: DV2024 (2024 Green Card Lotosu) Aşamaları

    dosya taşıma işlemi yapan / yapacak arkadaşların dikkatine!


    dosya taşıma işlemi talebiniz kcc tarafından onaylandıktan sonra size bir onay maili gönderirler.
    bu mailde dosya taşıma işleminin tamamlanması için dosyanızı açtırmanızı ve adresinizi "dosyanızı taşıdığınız ülkedeki adresiniz" olarak güncellemenizi isterler.

    bunu sakın yapmayın!

    kcc bu şekilde bir mail atmış olsa dahi işleminiz yapılmıştır, merak etmeyin.
    eğer bu şekilde dosya açma işlemi yapacak olursanız DS260 submit tarihiniz değişecek ve muhtemelen mülakat alamayacaksınız.

    önemli olan kcc'nin dosyanızı x'den y'ye taşıdık şeklinde onay maili atmasıdır, hepsi bu.

    bu bilgiyi de her dosya başına 5000$ isteyen; diplomasını cosco'daki indirimden almış sözde avukatlardan alamazsınız, forumun kıymetini bilin 😉

    ışık sizinle olsun
    namasta 👊🏻

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş

    Herkese merhaba arkadaşlar. Uzun zorlu dv2020 sürecinizi Amerikada sonlandırdık. 2 mart ta Amerikaya geldik. Uçuşumuz çok keyifli ve yorucuydu. Houston saatiyle akşam 19.00 da indik. Önce pasaport kontrolden geçtik. Green card kazananı olduğumuzu açıkladık. Yanımızda 10 bin dolardan fazla getirdiğimiz söyledik. Not aldık sarı zarfları mızı teslim ettik. Adres değişikliği yapacağımızı da söyledik. Sonra pasaport kontrol deki memur başka birisini çağırdı bizim sarı zarfları ona verdi bize onu takip etmemizi söyledi. Sonra şeritle ayrılmış arka kısma geçtik. Orada da başka memurların bankolar vardı. Bize siz oturun sizi çağıracağız dediler. 5 dk filan bekledik. Sonra bize seslendi ler evraklarımızı anlatmaya başladı. Bizde adres değişikliğini tekrar ettik daha önce söylemeliydin dedi diğer memura söyledik ama size söyleme fırsatım olmadı dedik. Tekrar düzenledi evrakları adresi teyit ettirdi. Bu kez o da birisini çağırdı yine onu takip etmemizi söyledi. Takip ettik. Normal insanların çıktığı yerden gitmemiştik . Biran tedirgin olduk ama meğer bizi direk valiz kontrollerinin yapıldığı yere indirmişler. Pasaportlarımızı verdik. Eşime valizlerimizi alması için kilitli bir kapıdan götürdüler valizlerimizi aldık ve valizlerimizi kontrol ettirme bölümüne geçtik. Önce çantalar da ve valizlerde para ve kuru yiyecek dondurulmuş bir şey var mı dedi. Bende hayır dedim. Para çantasını gösterdim ne kadar olduğunu söyledim. Bir evrak imzalattılar. Ama para için değildi pasaportları filan yazdılar. Bütün valizler çantaları montlarımızı filan herşeyi didik didik aradılar. Bir sorun yaşamadan çıktık. Yardımsever abimiz Kadir Zora beyefendi bizi havaalanından eski 2020 kazananlarından bir arkadaşımıza aldırdı. Otelemize yerleştirdi. Tüm gece jetlag mevzusundan uyuyamadık tabi. Sabah yine Kadir beyin sabah kahvaltısına misafir olduk. O gün bizim tlf hatlarımızı hallettirdi. Biz 3 hat ve 1 tlf aldık. Toplam 120 dolar verdik. O gün sohbet ile geçirdik. Ertesi gün yine Kadir beyden çok severek ve beğenerek arabamızı aldık. Kendisinin asla kendisinden bir araba almanız beklentisi yoktur. Biz başka galeride de araba beğendik. Sağolsun bize yardımcı oldu aradı tlf görüşmesi yaptı arabanın sorunlu olduğunu anladık. Sonra kendisinde beğendiğimiz arabayı aldık. Çokta içimize sindi. Aracımız bize vergisi ile ve tüm masrafları ile 9800 dolara geldi. Aynı gün araba sigortamızı yaptırdık. Sigortaya çekici ekletmemizi başımıza ne geleceğini bilmediğimiz için özellikle söyledi. Bizde öyle yaptık sigorta eşim ve ben kullanıcı olarak 103 dolara mal oldu. Aynı gün San Antonio doğru yola çıktık gece otelimize vardık. 4 gün otelde kaldık. 3 günümüzde evimizi beğenip teklif verdik. Aynı gün kabul ettiler. Normalde ev kiralama için başvuru sonrası 48 saat sürer diyorlardı ama biz öğlen 2 de başvurunuzu bitirdik. Saat 5 de bize sitemize hoşgeldiniz diye mail atıp aradılar. Şimdi bunları size rahat ve yorgun bir şekilde evimizden yazıyorum. 😊 Umarım süreç herkes için istedi gibi biter 🙏 bütün bu süreçlerde destek olan sorularımıza cevaplar veren herkese binlerce teşekkür ederim. Eksik yazdığım sormak istediğiniz bir şey olursa cevap vermekten zevk alırım. 🙏 Bu arada SSN lerimiz geldi. Bundan sonra ki arkadaşlara ssn ve Green card için adres konusunda yardımcı olabilirim.

    posted in Yolculuk
  • RE: Amerika'da Green Cardla Yaşayanların Tecrübeleri

    Merhaba Arkadaslar,

    Artik yazmanin zamani gelmisti. Amerika'ya yerleseli 1 sene 1 hafta oldu. Ne zorluklar, skntilar, pandemi ,issizlik herseyle karsilastik bu bir sene icinde. Yalniz en zor zamanimizda bile umitsizlige asla kapilmadik. Geldikten 5 gun sonra 2 ay boyunca pandemiden lockdown olmustu ve sinirli butce ,turkiyede odedigimiz mortgage, hersey ust uste gelmisti. Bu surecte ilk tuttugumuz evimizin ev sahibine 2 aylik kiramizi depozitodan aktarmasini talep ettik ve TR'deki kredileride ertelettik. Dmv 'ye gidip Ehliyet alamiyoruz, plaka alamiyoruz.Stiulamis alamiyoruz,Is ariyip bulmiyorduk. Kabus gibiydi... daha sonra bunca skntidan sonra isyerleri acildi ve ogun bugundur izin kullanmadik desek yeridir 🤣 Daha sonra ne mi oldu ,iki kisi calismak dunyanin her yerinde buyuk avantaj. Yavas yavas ev esyalarimizi yeniledik, biriken odemeleri halllettik,ailemize pandemide harclik yolladik,daha guzel bir townhousa be okul bolgesine tasindik. Sukurler olsun suanda hersey yolunda ,sadece cok cok cok calismak gerekli. Nacizane tavsiyelerim olacaktir.

    Cocuklu aileyseniz ,bir aile buyugunden ilk yerlesme ,alisma ,calisma surecinizda yardim isterseniz harika olacaktir,

    Greencard'inizin gelmesi icin sakin olaki mecbur kalmadiginiz surece kimsenin adresini vermesin, Amerika'ya geldiginizde evinizi tuttugunuzda ,kendi adresinize yollatin,

    Ev tutmak cok zor ,bir tanidiginiz olur insallah yardimci olur,

    Yerleseceginiz sehirdeki turk sosyal medya gruplarindan fikir alabilirsiniz,

    Paraniz azsa Turkiye'den kredi cekip gelin ,burda zor durumda olmaktan iyidir. (Biz oyle yaptik)

    Cocuk antibiyotik ve yetiskin antibiyotik bol alin.

    Gelir gelmez eger suresi gecmediyse hemen vergi beyaninizda bulunun,

    Bence araba borcumu girmeden once biraz idare edip ,ev aldiktan sonra arabanizi alin,

    Gelmeden usa ilan'dan ,forumdan is ilanlarini Takip edip ,isinizi ayarlayip gelin.

    Hepinizin yolu acik olsun. En buyuk destegi sevgili @crazycells ve forumun degerli uyelerinden gordum .hepinize cok tesekkur ederim.

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    ==Devami==

    • Esim Turkiye'de buyuk bir sirkette marketing director olarak calisiyordu. Turkiye'deki 15 yili asan calisma hayatinda pek cok buyuk sirkette satis&pazarlama alanlarinda, uluslararasi ticaret, fuar islerinde, dijital marketing islerinde cok calisti. Zaten ekonomi alaninda PhD'si var. Buraya gelince uzun calisma hayatinin verdigi o yorgunlugu atmak icin ilk 2-3 ay sadece kafa dinledi. Sonrasinda daha once baslattigi bazi remote ve freelance islere devam etti. Sonra tercumanlik isi buldu ve basladi. Burada cok sayida Rus ve ozellikle Ukraynali gocmen oldugundan tercumana cok ihtiyac oluyor. Hastane, polis karakolu, mahkeme, DMV ve diger resmi binalarda bu kisilere tercumanlik yapiyor. Bunyesinde calistigi sirket en az 1 gun oncesinden nerede ne kadar surede ihtiyac duyuldugunu bildiren assignment yapiyor. Saatine 30 dolar oduyorlar. Bazen gunde 10-12 saat tercumanlik yaptigi zamanlar oluyor. Freelance isleriyle beraber iyi kazaniyordu. Esim de 3 dili anadil seviyesinde konusuyor.

    • Gectigimiz ay New York City merkezli bir sirket sehrimize bir ofis acti ve esimi de bu ofisin basina getirdiler. Burada ilerleyen zamanlarda bir kac calisma arkadasi ise alacak. Calisma saatleri 10:00-18:00 arasi ve haftada 5 gun. Tercumanlik islerini artik sadece haftasonu veya kendi calisma saatleri disinda olursa kabul ediyor.

    • Bana gelirsek, hala ayni iste calisiyorum ve 1 yil oldu. Her sey yolunda ve guzel gitti. Ilk 2 ay egitimlerle gecti ve sonra yukselen bir trendle sorumluluklar verildi. Isyerindeki calisma arkadaslarim, mudurum, beraber calistigimiz diger takimlar ve yoneticilerle cok iyi ve profesyonel bir iliski var. Butun calisma hayatim boyunca bu kadar rahat ettigim bir is ve is ortami olmamisti. 2022 yilinda sadece 3,5 ay calismis olmama ragmen beni de 2022 bonus programina dahil ettiler. 2023 Mart ayinda hem bu bonusu hem de maasa cok iyi bir zam aldim. 3,5 aylik bir gelirim olmasina ragmen ilk vergi beyanimda toplamda 11 bin dolar federal+state tax return aldim. Vergi bildirimini esimle beraber Joint Filing olarak yapmistik. Vergi bildirimini yaptiktan 1 hafta-10 gun sonra ikisi de ayri ayri hesabima yatti.

    • Ise basladigim zaman 401K emeklilik hesabi acilmisti ve benden kesilen kadar da isyeri yatiriyordu. 1 yil sonunda bu hesapta fon getirileriyle beraber 6000 dolardan fazla para birikmis. 3 ayda bir hesap ozeti gonderiyorlar. Uzun vadede iyi bir birikim olusacak gibi gorunuyor. Tabi isveren katkisi burada cok onemli.

    • Bunun disinda Mart ayinda Turkiye'de emekli olmak icin e-devlet uzerinden basvurmustum ve 1 Nisan 2023 tarihi itibariyle Turkiye'de emekli oldum. Emekli ikramiyesini aldim ve aylik maas baglandi. Buraya yatan paraya hic dokunmuyorum, yattigi gibi dolara ceviriyorum. 401K + Turk bankasina yatan emekli maasi ikisi beraber yilda toplam 16-17 bin dolar gibi bir birikim saglayacak. Yine bu emeklilik sayesinde ailecek Turkiye'de SGK tedavi garantimiz olmus oldu.

    • Geldigimizden beri benim buradaki isimden aldigim maas bize fazlasiyla yetiyor. Herhangi bir seyden kismadan butun masraflarimizi karsiliyor, tasarruflarimiza hic dokunmadik.

    • Pilot lisansimi cikardiktan bir sure sonra bolge ofisi bana ulasti ve ben lisans cikarirken yonetmenligin degistigini ve 9 dersten sinava girmem gerektini soyledi. Oturup 1 ay ders calistim ve sinava girip gectim. Eksik lisanslarimi tamamlamayi biraz ertelemek zorunda kaldim ama musait bir zamanda tekrar bunlara baslayacagim. Ara sira evin hemen yanindaki havaalaninda okul isleten bir Hintli arkadastan ucak kiralayip ucuyorum.

    • Evi tuttuktan sonra ilk isim eve fiber internet baglatmak oldu. Bodrum katinda Verizon'un fiber kutusu ve modemini gorunce dogrudan Verizon'a basvurdum ve aylik 49 dolara 300 Mbit fiber internet aboneligi yaptim. 1 yildir hic problem yasamadan kullaniyoruz. Streaming ve diger ev kullanimi icin cok fazlasiyla yeterli bir hiz. Amazon, Netflix vs platformlari 1080p olarak izliyoruz.

    • Ilk geldigimde T-Mobile'dan aylik 50 dolara bir prepaid hat aldigimi soylemistim. Aileyi getirmeden once USMobile diye bir alt operatorden 4 tane hat siparis ettim. Bir kampanya dolaysiyla hepsini ucretsiz verdiler. Siparisi verdikten sonra eve 4 tane paket geldi. Her bir paketten icinde 2 simkart olan bir kit cikti. Kartlardan birisi T-Mobile digeri ise Verizon sebekesini kullaniyor. Hangisini secip aktif ederseniz o sizin hattiniz oluyor. Verizon simcard'i sadece 5G oldugundan ve Turkiye'den getirdigim telefonda 5G olmadigindan, yani benim telefon Verizon sebekesinde calismadigindan mecburen T-Mobile sebekesinde calisan karti kullandim. Numarami buraya tasidim ve kullanmaya basladim. DIger 3 hatti ise esim ve cocuklarim kullanacak sekilde 3 sifir yeni numara secerek actim. Butun islemleri internet uzerinden kendim yapip aktif ettim. USMobile'i secmemdeki neden buradaki aylik tarifeyi kendiniz istediginiz gibi belirleyebiliyorsunuz. 5 dolardan 50 dolara kada istediginiz gibi bir tarife olusturuyorsunuz. Aylik kullanacaginiz ses, SMS ve data miktarlarini kendiniz belirliyorsunuz. Kimse zorluk cekmesin diye butun hatlari yuksek internet datasi kullanacak sekilde aylik 40 dolar olarak belirledim. Boylece 49 dolar internet, 160 dolar 4 telefon hatti olmak uzere aylik 210 dolarlik telekomunikasyon giderimiz oldu. Sanirim 2023 Ocak ayinin sonlariydi, Verizon bir kampmaya baslatti. Company Perk kapsaminda ucretsiz telefon veriyordu. USMobile'den kullandigimiz 4 prepaid hatti faturali olmak uzere Verizon'a tasidim. Numaralarimiz degismedi. Bu tasima karsiliginda 4 tane telefonu ucretsiz verdiler. Seceneklerimiz arasinda IPhone 14 Plus, Samsung S22 ve Google Pixel 7 vardi. Hangisinden istersek ondan alabiliyorduk. Esim ve kucuk oglum IPhone sectiler, ben ve buyuk oglum Pixel 7'de karar kildik. 4 hat icin aylik 172 dolar oduyoruz, sabit fiyat her sey dahil. Sinirsiz konusma, SMS ve sinirsiz 5G internet. Arti olarak ev internetine de %50 indirim yaptilar ve o da 50 dolardan 25 dolara dustu. Boylece Verizon'a gecerek ev interneti + sinirsiz tarife icin toplamda 172+25 toplam 197 dolar oduyoruz, arti olarak 4 tane de son model telefona bedelsiz sahip olmus olduk. Ve arti olarak 1 yillik Netflix, Disney+, Paramount+, Hulu aboneligi hediye ettiler. Verizon'un servis kalitesi gercekten T-Mobile'a gore cok cok iyi. Gercek 5G hizi veriyor, T-Mobile gibi yalandan degil.

    • Pixel'lerde sadece tek simkart yuvasi var. Bu nedenle fiziksel kart yerine eSim tercih ettim. Verizon hatti eSim olarak calisirken simcard yuvasinda da Vodafone hattimi kullaniyorum. Iki hat da tek tekefonda ayni anda surekli aktif. Vodafone AT&T sebekesini kullaniyor. Default olarak arama, SMS ve internet icin Verizon numarasini ayarladim. Vodafon'u data erisimine kapattim. Turk bankacilik ve diger hesaplara erisim icin gerekli butun SMS ve akilli bildirimleri hic sorun yasamadan aliyorum. Butun ailenin Vodafone numaralarini yil boyunca sabit fiyat garantisi ile aylik 35 TL olan bir tarifeye gecirdim. Iphone 14 Plus'ta simcard yuvasi olmadigindan esim o telefonda kendi Vodafone hattini kullanamiyor. Mecburen bu hatti eski Xiaomi telefonunda kullanmaya devam ediyor. Telefon ucak modunda ve wi-fi call durumunda. Bu sekilde cagri almakta, arama ve SMS almakta bir sorun yasamiyor ama faturaya da yansiyan bir sey olmuyor, Turkiye ici tarifesini kullanmis oluyor. Wifi olmayan yerde de Verizon'dan hotspot yaparak internete bagliyor vodafone hattini.

    • Nisan ayina kadar sabah 8, aksam 5 calisiyordum. Sonra shift'im 12:00-21:00 olarak degistirildi. Bu degisim kendime ayirdigim zaman ve yasam kalitesi acisindan cok buyuk katkida bulundu. Normal duzende 8'de iste olmak icin erkenden kalkip hazirlik yapiyor yola cikiyordum. Aksam eve gelip yemek yedikten bir sure sonra genelde bir agirlik cokuyor ve bir sure sonra uyuyordum. Yani hafta ici 8-5 calisma duzeni ozel yasama, kendine ve ailenle gecirecegin zamana cok fazla bir alan birakmayan bir duzen. Ne yapilacaksa haftasonuna birakiliyordu. Yeni 12-21 duzeni ise bana her gun ekstradan yarim gun hediye etti. Ise gidene kadar yapmam gereken ne varsa zaman bulabiliyorum. Cogunlukla 9 gibi gol kenarindaki parka gidip uzun uzun, en az 5-6 mil yuruyorum. 12'ye yakin oradan isyerine geciyorum. Eger herhangi bir kurumda isim varsa veya ozel isim varsa izin almam gerekmiyor, her seyi oglenden once ayarliyorum veya yapiyorum. Bu sabah yuruyusleri saglik ve yasam kalitemi cok yukseltti. Nisan ayindan beri 25 pound'dan fazla kilo verdim (evet pound 🙂 ).

    • Sirkette sadece bizim departmana (Network Operations) ozgu olarak izin kisitlamasi yok. Mudurumuz onay verdigi surece istedigimiz zaman istedigimiz kadar izin kullanabiliyoruz. HR'a ya da baska bir birime bilgi ya da hesap vermiyoruz, takim icinde kendi aramizda koordine ediyoruz. Ilk yilimda 22 is gunu ucretli izin kulllanmisim.

    • 3 defa ABD ici turistik faaliyetimiz oldu. Kuzey Amerika'daki en buyuk 2 doga harikasini ziyaret edip gezdik (Grand Canyon ve Niagara Selalesi). Aracla Kanada'ya gidip gezdik. Kanada sinirini gecmesi 45 saniye surdu. Sadece Green Card'lari gostererek gectik. Polis sadece 3 soru sordu, "ABD'de nerede yasiyorsunuz, Kanada'da nereye gideceksiniz, ne kadar sure kalacaksiniz". Kartlari okutup geri verdi ve Kanada'ya hos geldiniz dedi. Sonra ABD'ye geri donerken de yine sadece GC'lari gostererek 40 saniyede iceri girdik. Pasaport veya baska bir belge kullanmadik.

    • 1ac3832f-f0d5-446d-85d5-c80d380fef75-image.png

    • Ikinci gezimizi Las Vegas'a yaptik. Arac kiraladim ve zaman elverdigi surece cevreyi gezdik ve bir de kumar oynadik 🙂 Ucak ve otel rezervasyonlarini aylar oncesinden yaptigimiz icin cok dusuk maliyetli bir gezi oldu. Esim hayatinda ilk defa kumar oynadi ve rulette 160 dolar kazandi. Ben de kollu makinelerde 90 dolar kazandim. Kazaninca Ekrem abi gibi "Benim kumarim burada biter" diyerekten hemen masalardan kalktik ve cekleri nakite cevirip kactik oradan 🙂
      Bir keresinde de ailecek NYC'i gormeye gittik. Cocuklar Manhattan'i gormeyi cok istiyorlardi. Meshur yerleri gezidrdik, Central Park, Times Square, Brooklyn koprusu vs vs. Haftalarca gezilse bile bitmeyecek bir yer burasi zaten.

    • Geldigimizden beri sadece 3 defa disarida yemek yedik (seyahatler haric). Istanbul'daki yemek aliskanligimiz ve duzenimiz neyse aynen devam ettiriyoruz. Buradaki yemekler bize cok yagli, tuzlu ve sekerli geliyor. Haftasonlari nerdeyse hic sektirmeden arka bahcemizde mangal yapiyoruz. Adana kebab, ciger sis, kuzu sis, tavuk sis, kanat vs. Bunun disinda zaman zaman lahmacun, pide ve borek, pogaca vs yapiyorum. Burada istanbul'daki gibi sadece normal geleneksel Turk yemekleri yapip yiyoruz.

    • b2d86e3c-93f8-41e6-8499-50d092931e7e-image.png

    • Ihtiyac duydugumuz ve canimizin cektigi tum Turk gidalarina ve markalarina ulasabiliyoruz. Amazon'da arayip da bulamadigimiz, siparis edemedigimiz bir sey yok. Bunun disinda bizim eve 5 dk mesafede Lubnanli birinin islettigi bir Arap marketi var. Arap marketi diyorum ama icerideki urunlerin yarisi Turk markalari. Ornegin 5-6 degisik Turk beyaz peyniri var, Sutas, Teksut, Pinar vs. Biber salcasi, sumak, isot vs her turlu baharat, Marmarabirlik siyah zeytini, yufka vs ne arasan var. Bir defasinda gozum Cokoprens'e takildi ve dayanmayip aldim 🙂 Turkiye'den getirdigimiz demlik takimi ve buradan aldigimiz (Amazon'dan) ince belli bardak setiyle cay aliskanligimiz ve keyfimiz hic degismeden devam ediyor. Kurukahveci Mehmet Efendi ve yine Turkiye'den yanimizda getirdigimiz cezve ve fincan takimlariyla her sabah arka bahcede kahvemizi icerek gune basliyoruz. Mangal yapiyorsam final kesinlikle mangalda bakir cezvede pisen kahve oluyor.

    • Komsularimizla Turkiye'de bile cocukluk zamanlarimdan beri yasamadigimiz bir yakinlik ve muhabbet var. Ilk geldigimiz gunden beri yakinlik gosterip her turlu yardimda bulundular. Ailemi getirmek icin Turkiye'ye dondukten bir kac gun sonra birer gun arayla iki komsum da mesaj atti, "3 gundur araban yerinden hareket etmedi, bir sorun mu var, iyi misin, yardima ihtiyacin var mi' diye. Sagimdaki komsum 80 ustu yaslarda bir cift. 50 yildan fazladir ayni evde oturyorlarmis. Jim hava kuvvetlerinden emekli, 83 yasinda. Ama bu yaslarina ragmen cok dinc ve hareketliler, her seylerini kendileri yapiyorlar. Esi Barbara haftada en az 1 defa koca tepsi yemek yapip gonderiyor bize. Solumdaki komsun Jamal Louisiana'li bir zenci arkadas. O da esiyle beraber yasiyor. Jamal evi tuttugum ilk gunden beri neyi varsa paylasti benle. Bir alete, bir seye ihtiyacim varsa daha ben istemeden getirip veriyor. Kistan once bir suru odun kirip benim kapiya biramis. Onlar da bazen yemek yapip gonderiyorlar veya tatli yapip alip geliyorlar, hep beraber bizim Turk cayi veya kahvesi esliginde yiyoruz. Biz de bize ozgu bir sey yaptigimiz zaman onlara gonderiyoruz. Icli kofte yaptim, lahmacun, pide yaptik gonderdik, mangallarda kesinlikle onlar icin de ekstradan hazirliyorum. Haftasonlari genelde bizim bahcemizde beraber kahvalti yaptigimiz veya mangal yaptigimiz oluyor. Karsi komsumuz Pamela okul otobusu soforu. Ilk gunden beri yakinlik gosteriyor ve bahcesinde yetirtidigi seyleri bizle paylasiyor. O kadar cok elma verdi ki bize artik elma yiyecek halimiz kalmadi 🙂 Komsularla evlerimiz arsinda tepsi tepsi yiyecekler gidip geliyor surekli.

    • 1372c4ed-f0b8-4b0f-9c12-c962c2981d3d-image.png

    • Jim'in laptop, bilgisayar, yazici vs teknik konularla ilgili bir sorunu oldugu zaman hemen yetisiyorum, her turlu problemini cozuyorum. Jim benim cocuklari kendi torunlari gibi seviyor. Gidip her ikisine de bisiklet alip hediye etti. Ne kadar israr etsem de parasini kabul etmedi. Sonra kucuk ogluma kendi baseball malzemelerini verdi, bat, eldiven, top. Bir de adimiza siir yazip bestelemis:

    WELCOME TO AMERICA!

    5000 miles, from very far away
    a family of four came, here to stay
    traveling all the way, from Istanbul
    so happy to reach, this final goal
    Pappa still misses his, fathers land
    where he grew up into a fine, young man
    but America holds a place, in all their dreams
    Momma's now in a home, where she is Queen
    her crafts from back home planted, deep in her head
    generations handed down like, holiday breads

    dad has a job where they all, can up and leave
    his family in this new world for all, to believe
    11 hours in the air over raging seas
    a new world and life, they cant wait to see
    two young sons will carry their family heritage on
    the eldest well on his way to a college life
    little brother taking in all his brothers advice
    this is only stage one of many more, to come
    so enough for today their new life's just begun

    • Aylik temel masraflarimizi siralarsak:
      1800 dolar - Kira (3 oda mustakil ev)
      100 dolar - Elektrik-gaz tek fatura geliyor, ortalama aylik odeme
      200 dolar - Telefon-ev interneti
      25 dolar - Su faturasi. 3 ayda bir 60-70 dolar civari geliyor, aylik ortalama
      700 dolar - Mutfak masrafi. 2 haftada bir 300-350 dolarlik alisveris yapiyoruz ve bu 4 kisilik ailenin butun gida-protein ihtiyacini 2 haftadan fazla fazlasiyla karsiliyor
      150 dolar - Benzin, 2 araba aylik
      330 dolar - Sigorta, 2 arac
      330 dolar - Arac kredisi

      Toplam temel sabit masraflar: 3635 dolar

    • Ilk arabayi geldigim hafta icinde pesin olarak almistim. 62 bin milde 2016 model tertemiz bir aracti. Chevrolet Malibu. 1 yildir hic bir sorun yasamadan kullanmaya devam ediyorum. Araci alirken el frenin (daha dogrusu ayakla basilan tipte el freninin) dogru calismadigini farkettim. Yani bazen cozmeyip kilitli kaliyordu. Arabayi simdi almayip birakirsam 3-4 gun icinde yaptirip oyle teslim etmeyi onerdiler. Acil ihtiyacim oldugundan sonra uygun bir zamanda yaptiririz dedim. Zaten duz memleket, el freni falan kullandigimiz yok, yani sikinti cikaracak bir durum degil, sonradan da yapilabilirdi. Arabayi teslim aldim. Bu galerinin kendilerine ait 2 mekanik atolyesi var. Bunlardan birinden 2 hafta sonrasi icin randevu alip biraktim. Fren teli ve sistemi deforme oldugu icin komple degistirmisler. Ayrica bu degisim sirasinda arka kampanalari da iyi gormeyip komple sifiri ile degistirmisler. Butun bu islemleri ucretsiz yaptilar. Arti olarak kendilerinden alinan araca 1 yil boyunca 3 defa yag ve filtreler degisimini ucretsiz hediye ediyorlardi. Kendi mekanik atolyelerinden birine goturmem yeterli oluyor. Bakim ve yag degisimini bu arkadaslarda ucretsiz yaptiriyorum. 2. ayinda selenoidlerden biri yag sizdirmaya basladi. Contasi sertlesmis ama sadece conta degisimi yapilamadigindan komple selonoidi degistirttim. Bu arabadan cok memnun kaldik. Zaten Turkiye'de de uzun zamandir Chevy kullaniyordum ve son gelisimizden once satmistim.

    • Aileyi getirince 2. araba sart oldu. Yine ayni yerden almaya karar verdik. Kisin burasi biraz karli buzlu oldugu icin esimin guvenle kullanacagi 4x4 bir SUV olsun istedik. 10'a yakin arac surup denedik ve sonunda Chevrolet Equinox'a karar verdik. En dolu modelini aldik. Bu sefer krediye basvurduk ve normalden yuksek olmasina ragmen makul sayilacak bir faizle kredimiz onayladi. Kucuk bir pesinat ve ayda 330 dolar taksitle aldik. Deneme surusu yaparken arka sileceginin calismadigi farketmistim. Yine bu arkadaslarin tamirhanelerinde silecek motoru ucretsiz degistirildi. Yine bu arac icin de 1 yilda 3 kere ucretsiz bakim paketi verdiler. Bu aracla da hic bir sorun yasamadik. Her bir arac simdiye kadar 5000 mil yapti.

    • 58008884-2bee-411d-aeb8-c0156a722f58-image.png

    • Her ne kadar isimiz olsa da hic bir seyin garantisi olmadigindan, ne olur ne olmaz diye, bir sey olur da issiz kalirsak gelirsiz kalmayalim dusuncesiyle gerektiginde kullanmak icin delivery hesaplari acmak istedim. Cunku bunlarin hemen acilmamasi veya aylarca sirada beklendigi icin simdiden siraya gireyim dusuncesi vardi. Geleli 2 ay olmustu ve ehliyetim de daha 1 aylikti. Doordash hesabi aninda acildi. Hesabi aktif edip haftasonu bir gun calistim. Gayet verimli ve kazancli bi gun oldu. Bu ilk ve son kullanimim oldu, bir daha da cikmadim. Hesap acik ve aktif, istedigim zaman kullanmaya hazir. Doordash'le beraber Lyft Driver icin de hesap acip basvurdum ve o da aninda acildi. Evraklarimi yukleyip background checki bekledim. O da 2-3 gunde bitti ve ehliyetim 1 aylik olmasina ragmen lyft driver da kullanima acildi. Bir kac haftasonu sonu ciktim. Food delivery'e gore cok daha rahat ve kazancli bir uygulama. Ufak sehir oldugu icin mesafeler kisa ve trafik olmadigindan arac da fazla yipranmiyor. Acildigindan beri toplamda 6-7 defa cikmisimdir. Bazen oyle cazip garanti para teklifi sunuyor ki dayanamayip cikiyorum. Bu hesap da acil durum yedek plani olarak bir kenarda duruyor. Bir de takscilik bir sehri tanimak icin en guzel yollardan biri. Kisa surede sehrin her bir kosesini ogrenip mahalleleri taniyorsunuz.

    • Burasi 200 bin nufuslu her tarafi ormanlarla cevrili, gol kenarinda, agaci, yesilligi bol kucuk bir sehir. Burada Meksikali ya hic yok ya da cok az cunku nerdeyse 1 yildir hic rastlamadim. Ama zenci nufusu yuksek, downtown ve cevresi nerdeyse silme zenci mahalleleri. %60 beyaz, %30 zenci ve geri kalanlar %10.

    • Hava olarak burada yaz yok. 4 ay kis 8 ay bahar seklinde gecti bu 1 yil. Temmuz ve Agustos aylari cogu zaman kapaliydi veya yagmurluydu. Kis bittikten sonra hava sicakligi hep 70-75 derece (21-24 C) arasi takili kaldi. 2 ya da 3 defa 80 derece (27 C) ustune cikti.

    • 9597dd3e-d8e8-4b59-91fc-8d2b4fff554c-image.png

    • Trafik yok. En yogun ise gidis ve cikis saatlerinde bile trafik olmuyor. Yollar duzgun ve herkes sakince ve kurallara uygun suruyor. Yeri geldi 1 metre kar yagdi ama buradakiler karda buzda nasil sureceklerini bildiklerinden nerdeyse hic kazaya rastlamadim. En yogun kar yagisinda bile kapali ve temizlenmemis yol olmadi, erken saatlerden itibaren ara sokaklar dahil her yeri acik tuttular.

    • 5e7b6625-7fc9-4d0a-8ffd-191390669b26-image.png

    Buradaki ilk 1 yili tek kelime ile ozetlersem: Huzur
    Evde huzur, iste huzur, trafikte huzur, mahallede huzur, sokakta huzur. Her yerde huzur.

    Belki baskalari da yazmistir, biz burda kendimizi gocmen gibi gormuyoruz ya da hissetmiyoruz. Sanki hep buradaymisiz da Turkiye'den uzun bir tatilden sonra evimize geri donmus gibi hissediyoruz.

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: Göçmen Vize ile ABD'ye ilk giriş

    Merhabalar biz 27 Ağustos Pazar günü İstanbul'dan Miami'ye uçarak ilk girişimizi yaptık... Şuanda 95 otobanda giderken yazıyorum hatta 😊 Bizim amacımız Miami'den giriş yapıp Newyork'a kadar uzanan doğu şeridinde bize neresinin uygun olduğunu araştırabileceğimiz bir ön gezi yapmaktı. Miami havaalanından kiraladığımız araba ile şuan South Carolina'ya doğru yoldayız. Sizlerle bu ana kadar yaşadığımız deneyimleri paylaşmak istedim; Biz İstanbul'dan TK0077 sefer sayılı Miami direk uçuşuyla 13.30 da kalkan uçağa binmek için 11.00 de havaalanındaydık (15 günlük gezici bir planımız olduğu için 4 aylık bebeğimizi bizimle almadık ve sadece el bagajıyla yola çıktık) Tüm Amerika uçuş check inleri aynı sıradaki kontuarlardan yapıldığı için uzun bir kuyruğa girdik 20-25 dk kadar beklememizin ardından gözen' in ilk kontrol noktasına gelebildik pasaportlarımıza ve vizelerimize bakıp pasaportun arkasına numara yazılı bir etiket yapıştırıyorlar ve bir sonraki kontrol noktası için tekrar bekliyorsunuz.. ilk sarı zarfı soranlar onlardı (sonrasında 4 farklı yerde daha sarı zarf yanınızdamı diye sordular) 2. Gözen pasaport ve vize kontrol noktasından geçip check in kontuarına gelebildik sonunda. (Gözenin bilgisayarlarında bizim tüm bilgilerimizin çıktığını söylediler görevliyle konulmamız sırasında) biletlerimizi aldıktan sonra, yurtdışı çıkış pulu alıp polis kontrol noktasından geçip ancak uçak kapısına yetişebildik. Sıra bekleme ve kontrol işlemleri uzun sürdüğü için erken gitmenizi tavsiye ederim. Uçağa binmeden önce de 3 kez daha kontrolden geçiyorsunuz.. elinizde ne varsa açtırıp kontrol ediyorlar ve manuel üst araması yapıyorlar uçak kapısında ve 2 pasaporta bakılan nokta daha var.. inanılmaz bir güvenlik önlemi serisi sizleri bekliyor İstanbuldan çıkarken. 12 saatlik güzel bir uçuşun ardından Amerika saatiyle akşam 7 de Miami ye indik. Herkesin giriş yaptığı pasaport kontrol noktasında pasaportlarımızı verdik sarı zarfları istedi onları da verdik sonra parmak izlerimizi aldı ve bir telefon açtı. Biraz beklememizi söyledi bir görevli gelip sizi alacak dedi. 2-3 dakika sonra biri geldi ve follow me dedi bizi bir bekleme salonu tarzı (daha çok bankayı andıran, sıra numarası alınan, vezne gibi yerleri olan) bir yere aldı 15-20 dk kadar oturup bekledik.. Sonra arkadaki ofisten eşimin adını seslendiler, onun İngilizcesi yeterli olmayabilir düşüncesiyle yanında bende gittim, yardımcı olmak için gelebilirmiyim dedim. 'Yok gelmenize gerek yok pasaportlarınızı alıp gidebilirsiniz' dedi "welcome to USA 🇺🇸" dediler ve çıkışımızı yaptık. Hiçbir sorunla soruyla karşılaşmadık. Havaalanından 1 ay sınırsız kullanımı olan bir hat satın aldık 69 dolara. Sonra aracımızı aldık ve yollara koyulduk.. Araştırmalarımız sonucunda nereye karar vereceğimizi ve fikirlerimizi yine paylaşacağım ki aklında aynı sorular olanlara belki biraz yardımı dokunur. Herkese bol şanslar (bu arada biz greencard teslim adresini Philedelphia da bir arkadaşımızın evini vermiştik ama Miami'de hiçbir şey sormadılar bununla ilgili)

    posted in Yolculuk
  • ABD'de Yaşadığımız Talihsizlikler ve Zorlu Bir Başlangıç

    Merhabalar,

    Amerika’ya geleli yaklaşık 2 ay oluyor. Bu sürede başımıza gelen -pişmiş tavuğun başına gelemeyecek-olayları paylaşmak istiyorum sizinle… Kaç gündür konuşuyorduk Evin'le (eşim). Bir kaleme alalım dedik... Biraz uzun oldu ama iki ayda başımıza gelen bütün olumsuzlukları biraz da detayıyla yazmayı başardık, sabredip okursanız bir drama şahit olacaksınız 🙂

    İlk aylar zor geçer diyordu herkes, bunu mu kastediyorlardı acaba? Yoksa gerçekten bizim üstümüzde bir kara bulut mu var?

    • Münih’te uçağımız 2.5 saat rötar yaptı. Münih’te uçağa binerken romatizmadan dolayı Evin’in ayağı şişti. Ağrıdan ağlıyordu, neredeyse uçaktan indireceklerdi. Uzatınca geçer falan deyip zar zor ikna ettik Alman kaptan ve mürettebatı.

    • San Francisco’daki aktarma uçağına koşa koşa gidip bavulları yetiştirdik; ama güvenlik kontrolünden geçerken görevli “hanımefendi” Atlas’ın oyuncak arabasını bıçak sandı ve el bagajımızı didik didik aradı. “O gördüğünüz oyuncak araba, bıçak yok çantada” dedim; çılgınca aramaya devam etti. Bıçak falan bulamayınca çıldırdı, gitti bir daha cihazdan geçirdi, bu kez hiç birşey bulamadı ve buyrun gidebilirsiniz dedi, bavul darmadağın tabi, onu topladık zar zor kapatmıştık zaten. Her neyse, kapıdan geçmemiz 10 dk kadar sürdü. Koşa koşa (Evin topallaya topallaya) kapıya gittik ama uçak çoktan gitmişti bile…

    • Bu arada bavullar Reno’ya gitti … Reno’ya bir sonraki uçak 11 saat sonraymış. Gece saat 23:00, "bu saatte bi yere gitmeyelim havaalanında kalıp dinlenelim, zaten uzun yoldan geliyoruz" dedik. Saat 12’de havaalanında ne kadar café restoran büfe varsa hepsi kapandı, biz aç... Çıktım dolaştım bütün havaalanını, bize yeni bileti veren servis gişesinde neyse ki biraz cips bisküvi su falan varmış. Onlardan otlandık biraz, sağ olsunlar…

    • Reno’ya uçtuk 1 saat kadar, uçak aşırı derecede sarstı iniş boyunca ve öyle bir indi ki piste, ona inmek değil resmen çakılmak denir.

    Neyse dünden Reno’ya gelen bavulları almaya gittik.
    Biz: - Merhaba dün gelen bavullarımızı almaya geldik…
    Görevli: - Burda bavul falan yok, dün sahipsiz bavul gelmedi….

    Haydaaa, koştur koştur oraya git buraya git… Bavullar, diğerleriyle birlikte banttan geldi… 6 bavul, 3’ü hasarlı.

    Biz: -Bavulların tekerleri kırılmış…
    Görevli: - Tekerler sigorta kapsamı dışında….

    • Neyse neyse, herşeye rağmen geldik ya… Oh çok şükür, yol bitti. Hadi eve gidelim. Uber? Nakit olmadı, kredi kartımı kabul etmedi, debit kartımı da kabul etmedi… Uygulamada mı sorun var acaba, oydu buydu derken yarım saat bir saat kadar kitlendik. Neyse en son bi taksiye binip gittik eve.

    • Reno’da toplu taşıma hak getire… Oturduğumuz mahalleden saatte 1 tane otobüs geçiyor… Neyse bindik bir otobüse merkeze gidelim dedik. Sokaklarda insan yok, olanı da homeless garipler. Çok sıcak yürünmüyor, bi taksiye binip markete gidelim eve öte beri alalım dedik. Abartmıyorum 2 saat taksi aradık o sıcakta. Taksi durağı diye birşey yok. Yoldan arada bir taksi geçiyor el kaldırıyoruz durmuyor. Boş olan da durmuyor. Sağolsun bi abla derdimizi anladı galiba, telefonla bir yeri aradı da bi taksi gelip bizi aldı.

    • Bu böyle olmaz bir araba alalım dedik. Ha deyince istediğin gibi bir araba bulunmuyor. Bu arada araba alıncaya kadar oraya buraya gitmek için bir araba kiralayalım dedik. Normalde günlük 25-30 dolarmış. “Efendim yaz sezonundayız çok talep var” dediler, bulabildiğim en ucuz araba 120 dolardı. Bir hafta kiralamak için gittik ama fiyat yüksek olduğu için 3 günlük kiraladım. 3 gün için 350 dolar verdik.

    • İlk oturduğumuz evi 1 aylığına kiraladık airbnb’den. Çevredeki wireless’lerde Türkçe bir isim gördük. Çok sevindik. Kimdir nerede oturuyordur acaba diye merak ediyorduk. Bir de baktık, günlerdir bizim Türkçe konuşmalarımıza şahit olan ama bir merhaba bile demeyen yüzümüze bakmayan yan komşumuzmuş. Biz de demek ki muhatap olmak istemiyorlar diye ses etmedik hiç.

    • Geldikten 1 hafta sonra SSA ofise gidip bizim SSN’lerin durumunu soruyoruz. Atlas’ın ve benimki yolda, ama Evin’in SSN başvurusu sistemde görünmüyor… Neyse sıfırdan başvuru yapıyoruz Evin için. 3 gün sonra Atlasla benim, 10 gün sonra da Evinin SSN’ler geldi.

    • Neyse 1 ayın sonuna geldik, ev bulmamız lazım, Atlas’a okul bulmamız lazım. Okula göre semt seçeceğiz tabii ki. Araştırdık Atlas’ın yaşı gereği gidebileceği 5 tane okul var Reno’da. Onlardan birine yakın bir ev bulduk, gittik gösterdiler çok beğendik. İki gün sonra kiralamaya gittik.

    Görevli: -O ev 1 hafta önce kiralandı.
    Biz: -Nasıl olur efendim, iki gün önce öyle demedi Melissa isimli arkadaşınız!!!
    İçeri girdi çıktı falan…
    Görevli: -No, ama isterseniz 1 ay sonra başka bi rev boşalacak orayı verelim…
    Bu arada Melissa “Hanımefendi” içerde oradan konuşuyor arkadaşıyla, bizi de duyuyor, ama zahmet edip gelip bi “Sorry” demiyor.
    Çözüm düşünüyoruz…
    Biz: -Başka bir ev yok mu 1+1 falan? Girelim, başka evden çıkan olunca oraya transfer olalım???
    Görevli: -O zaman transfer fee ödersiniz…
    Biz: -Ne kadar?
    Görevli: -Bilmiyorum şefime sorayım size mail atayım….
    OK deyip çıkıyoruz… Bugün 1 ay oldu daha mail gelmedi….

    • Neyse o semt olmadı, ara tara başka ev bulduk bambaşka bir semt Atlas’a bambaşka bir okul… Kirada anlaştık, admin fee vs için 150 dolar istediler…

    -Peşin verelim?
    -No.
    -Kartala ödeyelim?
    -No.
    -Banka transferi yapalım?
    -No.
    -Eeee?
    -Money order ya da check…

    Hey Allah’ım... Hangi devirdeyiz?
    Bayıldık 150 doları bekliyoruz, managerları tatilden gelecek de onay verecek evi kiralayıp kiralayamayacağımıza…

    • Bu arada günü geliyor… Eşya almamız lazım, en yakın IKEA Sacramento’da; Reno’dan 2.5 saat uzaklıkta… Ve sadece Salı günleri Reno’ya getiriyorlar. Hafta sonu alışverişi yapalım ki, 18 Temmuz Salı günü, yani eve taşınacağımız gün IKEA ürünleri göndersin, IKEA’yı arıyoruz telefonla…

    -Cumartesi alsak Salı teslim eder misiniz?
    -Elbette!!!.

    Bu arada hala onay bekliyoruz managerdan. Lease ofise gidiyorum geliyorum, arıyorum soruyorum hergün, onay yok hala. Anlaşmada kira 1470, depozito 400 dolar. 6 aylık kiraladığımız için aylık 50 dolar daha kaktırdılar kiraya, oldu 1520 dolar. OK hepsine OK dedik, yeter ki bir sonraki levele geçebilelim. Cumartesi manager tatilden geliyor, onaylanınca sizi arayacağım diyor eleman.
    Cumartesi öğleden sonra IKEA’dan arıyorum lease ofisi..

    -Noolddu hani arayacaktınız bu sabah?
    -Manager gelmedi hala, hem ben size Cts değil Pts demiştim, ama sizin işte sorun olmaz onaylanır…

    Allah’ım sen sabır ver…

    • Neyse, IKEA’da istediğimiz herşeyi bulduk. 2 oda 2 banyo bir ev için minimum gereksinimlerimizi 2500 dolara ikeadan alıyoruz (sonra bi 500 dolar da walmarttan aldıklarımız tutu, toplamda 3000 dolara ev eşyalarımız tamamladık). Aldıklarımızı Reno’ya getirmeleri için de 300 dolar ödedik. Görevli: 18 Temmuz Salı ürünlerinizi teslim edeceğiz, arkadaşlar Pazar ya da Pazartesi sizi arayıp tam teslimat saatini bildirecekler
      Biz: OK, have a good day.
      Pazar geçiyor Pazartesi oluyor biz haber bekliyoruz IKEA’dan… bu arada green card’lar geliyor. Atlasın ve benim kartlar OK ama Evin’in kartında soyadı yanlış yazılmış. USCIS’i arıyoruz…

    Biz: -Durum böyle böyle, ilk baştan beri devam eden bir soyadı yanlışlığı var.
    Görevli:- I-90 form doldurun yenileyelim….

    8-10 sefer düzeltme girişiminde bulunduk, DS-260’da düzelttik, vizede yanlış yazdılar, yeni vize aldık bu kez doğum yerini yanlış yazdılar, bi daha gönderdik bi daha vize verdiler, 3 vize geldi evine 2’si hatalı iptal edilmiş. USCIS fee ödemek için hesap açtık A number ve case number kullanarak. Bir baktık soyadı USCIS sisteminde de yanlış. Telefonla aradık, mail yazdık…

    Biz: -Bakın bu böyle giderse green card da yanlış soy isimle gelecek, düzeltin lütfen.
    Görevli: -Yok yok sorun olmaz, vizeniz pasaportunuz doğru sonuçta bizde hata görünmüyor…

    Al sana green card yanlış soyadıyla geldi yine… Ne diyeyim bilmiyorum. Neyse Form I-90’yi online doldurduk, submit ettik bekliyoruz. Mail geliyor hesabınızda bir değişiklik oldu lütfen girip güncellemeleri kontrol edin. Parola şifre vs giriyoruz, 500 ERROR… Heralde düzelir canım diyoruz bekliyoruz birkaç saat, düzelmiyor… Ertesi gün USCIS’i arıyoruz, biz düzeltemeyiz diyor, teknik birimle konuşuyoruz, bizden kaynaklanmıyor diyor… 1 ay oldu hala hesaba giremiyoruz, IOS, android, chrome, internet explorer, safari, laptop tablet, telefon ,wireless, 3G…. denemediğimiz araç hat cihaz kalmadı. Ama sorun bizden kaynaklanmıyor diyor USCIS. Neyse eve mektup geldi gittik biometric appointment için… Yeni green card 7-8 ayda gelir dediler. Hayırlısı dedik, bekliyoruz… İnşallah doğru soyisim yazar yeni kartın üstünde…

    • Bu arada IKEA’yı arıyorum, hani beni aricaktınız diye sormak için, yarım saat hatta bekliyorum açan yok…. 10dk sonra IKEA’nın nakliye firması arıyor…

    -Kusura bakmayın sizin ürünleri yarın getiremiyoruz!!!!
    -Neden???
    -Şoför yok!!!
    -What??? Şoför mü yok???
    -Evet, şoför yok…
    -Eee, ne zaman getirceksiniz??
    -Haftaya, 25 Temmuz Salı…
    YOK ARTIK…. Olur mu kardeşim 300 dolar para aldınız, ayrıca eve taşıncam ben, eşyamı getirmezseniz 1 hafta otelde kalmamız gerekecek çoluk çocuk… nerden baksan 500 dolar, her akşam dışarda yeme içme hariç… Kim tazmin edecek bu parayı???
    -SESSİZLİK...

    Kardeşim bir çözüm sunun, Salı gelmiyorsa, Çarşamba ya da Perşembe gelsin bari, bu hafta olmadı haftaya getirelim diye birşey yok!!
    Biz nakliye firmasıyız bir sorununuz varsa IKEA müsteri hizmetlerini arayın…
    Kapatiyoruz telefonu…

    IKEA müşteri hizmetlerini arıyorum, yine 30 dk bekliyorum hatta, görevliye anlatıyorum durumu…
    Görevli: -Aaa olur mu hiç öyle saçmalık, ben hemen görüşüyorum.
    Bekliyoruz yine hatta bi 10 dk, tekrar açıyor,
    Görevli: -Sorry durumu düzeltemedim.
    Biz: -O zaman zararımızı karşılayın.
    Görevli: -Benim yapacak birşeyim yok
    Biz: -Ya yok mu sizin bi sorumlu müdürünüz falan?
    Görevli: -Müdürlerimiz telefon görüşmesi yapmıyor, mağazaya gelmeniz lazım.
    Biz: -“Hanımefendi, müdürünüz telefonla görüşmüyor diye derdimi anlatmak için benden 2.5-3 saat uzaklıktan mağazanıza gelmemi mi istiyorsunuz?
    Görevli: -maalesef evet.
    Biz: -Yok mu bi mail adresi falan bu müdürlerinizin?
    Görevli:[email protected].

    Kapatıyoruz. Mail yazıyorum, 4-5 gün cevap yok…

    • Bu arada otele taşınıyoruz… 480 dolar…

    Lease ofise gidip eve taşınma tarihimizi 1 hafta erteliyorum. Ayın 25’inden sonra taşınacağımız için Ağustosun kirasını da peşin istiyorlar extra 1520 dolar, eywallah diyoruz. Ha bu arada manager gelmiş, kredi skorumuzu kontrol etmiş ve taşınmamıza onay vermiş…. Amaaaaaaa ülkeye yeni geldiğimiz ve henüz pozitif bir kredi skorumuz olmadığı için 400 dolar olan depozitoya 1470 dolarlık bir kira bedeli daha ekleyip 1870 dolar yapmış…. Ne diyeyim… Nasıl olsa geri alacağız çıkışta paramızı diye ona da eywallah diyoruz…

    • Yine Pazartesi oluyor arayan soran yok. IKEA’yı arıyorum, bi 30 dk daha hatta bekliyorum.

    -Bizim eşyalar nooldu?
    -Yarın gelecek.
    -Ohhh… Rahat bir nefes alıyoruz.
    Bu arada görevliye geçen hafta yaşananları anlatıyorum, bir hafta daha otelde kalamayacağımı kesin gelmesi gerektiğini söylüyorum. Görevli şok oluyor…
    -Aaa olur mu öyle şey diyor, ben hemen bir manager’la görüştüreyim sizi…
    10-15 dk hatta bekliyoruz… Tataaaa… Sorumlu bir manager telefonda, durumu anlatıyoruz, mail yazdık ona da cevap yok diyoruz… Özür diliyor… En hızlı telafi çözümü olarak 300 dolar nakliye parasını iade etmeyi teklif ediyor. Kabul ediyoruz. Anlaştık, mutluyuz.

    • Lease ofis eve taşınmadan önce NV Energy’den elektrik ve gazı üzerimize almamızı istiyor. NV Energy’yi arıyoruz.

    -Kaydınızı yapamayız…
    -Neden?
    -Green card’ınızı ve pasaportunuz noterden onaylatın fax gönderin.
    -Neden?
    -E yeni gelmişsiniz ülkeye…
    -Tövbe estağfurullah diyoruz…. Noter, fax, onay alıyoruz.
    25 Temmuz oluyor. Bankaya gidiyorum, 7 günlük Temmuz kirası 300 küsür dolar, Ağustos kirası 1520 dolar ve depozito 1870 dolar için ayrı ayrı 3 tane check alıyorum, her bir çek için 10 dolar bankaya ödeme yapıyorum. Lease ofise geliyorum.

    Ben: -Günaydın, şu evi kiralayalım artık.
    Officer: -evraklar ve checkler?...
    teslim ediyorum.
    Officer: -Ama depozitonuzu 1870 dolardan 1920 dolara çıkardık, 50 dolarlık daha çek vermeniz gerekiyor….
    Ben: -Kardeşim siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Elinizde telefon yok mu? Bilgisayar yok mu? Madem değiştiriyorsunuz bi arayıp söylesenize… 50 doların canı cehenneme… bıktım artık zırt pırt birşeyleri kafanıza göre değiştirmenizden. 3500 dolarlık çek var masada… 50 doları da sonra getireyim, bitirelim şu işi artık.
    Officer: -Managerıma bi sorayım….
    Gidip geliyor…
    Officer: -Sözleşmeyi imzalayabiliriz ama anahtarınızı veremem 50 doları almadan….
    Ben: -Tövbe tövbeee… Ulen benim kağıt imzalamaya değil eve ihtiyacım var…. Sizin yapacağınız iş bu kadar işte, birazcık güvenin insanlara masanızda 3500 dolarlık çekim duruyor siz 50 dolar için beni arabamda 10 tane bavul yanımda 4 yaşında çocukla pinpon topu gibi bir oraya bir buraya savuruyorsunuz…
    -SESSİZLİK.

    Çıkıp bankaya sonra da western union’a gidiyorum. 50 dolarlık çeki de veriyorum ve imza kısmına geçiyoruz. Evin bu arada dil kursunda, sadece ben imzalıyorum kira sözleşmesini.

    Ben: -Anahtarlar?
    Officer: -Sadece 1 tane verebiliriz…
    Ben: -Neden diğerini de vermiyorsunuz?
    Officer: -Evin gelsin imza atsın öyle vercez ikincisini….
    Allah’ım birini gırtlaklamadan çıkıp gideyim artık şurdan diyorum, anahtarı alıp eve gidiyorum.

    • IKEA söz verdiği gibi 25 Temmuz’da getiriyor eşyaları. Kurulum vs 2-3 gün uğraşıyorum. En son yatağı kuruyorum… Veee matress yatağa sığmıyor… Matress quenn yatak double, yanlış almışım raftan (bak bu benim hatam işte :))…. IKEA’yı arıyorum, gelin değiştirelim diyor…. Neyse haftasonu yine Sacramentoya gidip değiştiriyoruz. Mutlu son.

    • Gitmişken haftasonumuzu da San Francisco’da geçirelim dedik. San Francisco’yu görünce derin bir oh çektik. Biz büyük şehir insanıyız, bu Reno bize dar geldi gerçekten. İlk fırsatta inşallah deyip döndük köyümüze.

    • Okul kaydı sırasında kira sözleşmemiz henüz olmadığından sitenin adresini vermis ama daire numarasını boş bırakmıştık; kayıt yapanlar da sonra getirisiniz önemli değil demişti. Bu arada birth certificate de olmadığı için pasaport – green card ve hastaneden aldığımız doğum ve epikriz raporlarını sunmuştuk. İlk kez karşılaşıyorlarmış, ben de forumdan öğrenmiştim birth certificate yerine pasaportla kayıt yaptıran arkadaşlar vardı. Onu söyledim “ha tamam biz yine de bi araştıralım” dediler. 1 ay geçti ses etmediler… 2 haftadır da okula gidiyorum kira sözleşmesinin bir kopyasını vereyim diye ama okulda kimse yok. “14 ağustosta okul açılıyor, 7 Ağustos Pazartesi de veli toplatısı var kesin katılmanız gerekiyor” dediler okul kaydı sırasında. Gittik, sadece 3 veli var. Neyse toplantı falan. “Okul yarın açılıyor” dedi öğretmen… “Bi de sizin eksik evrak varmış” dedi. Verdik sözleşmeyi, “tamam” dedi bi yeri aradı. Telefondaki demesin mi “birth certificate de eksik!!!” Yahu anlayışsız mısınız nesiniz yok öyle bir evrak Türkiye’de diyorum içimden…. Neyse öğretmen koordinatörü aradı ulaşamadı falan ben size ariim dedi… Akşam 5’e doğru aradı. Doğumla ilgili ne evrak varsa getirin dedi. Hemen yetiştirdim 5 dkda… Tamam ben sizi aricam dedi… Tabii arayan soran yok o saatten sonra… Remind diye bir uygulama kurun demişti, oradan mesaj yazdık Atlas’ı yarın getirelim mi diye… “I’m sorry” dedi kendileri…. Okul başladı, bizim oğlan şu an evde… Dün yine sorduk durum nedir diye… “Evraklarınızı gönderdim onay alınca size haber vercem” dedi… Bekledik ses yok… 4 yaşında çocuk için ilk gün herkesle birlikte başlamak önemliydi… Bugün koordinatörü aradık, “2 dk önce çıktı hemen ulaşıp size aratayım, küçük bir pürüz kalmıştı onu da çözüyoruz, bu öğleden sonra size arayacağız” dediler. Bütün öğleden sonra arayan olmadı. Yarın sabah district ofise gitcem artık. Çocuk her sabah ağlıyor okula gitcem diye.

    • Ehliyet başvurusu yaptım. Yazılı sınavı hemencik geçtim. Dün sabah driving test vardı. Evrakları verdim bekliyorum… Bir sürü görevli var, bir tanesi öyle bir uyuz ki…. Dua ediyorum, inşallah bana bu denk gelmez diye…. ….. veee…. Anladınız siz onu….. Neyse çıktık arabaya gittik bir iki kontrol yaptı. Sol arka lastiğinin havası inik dedi. İdare eder dedim ikna ettim. Ön camda da alt kesimde boydan boya bir çatlak var. Altlarda olduğu için pek önemsemedim, değiştirmedim camı… Neyse teyze geldi bi oturdu koltuğa, boyu kısa olduğu için çatlak tam görüş hizasına denk geldi. “Benim görüş alanımı etkiliyor, başka araba getir ya da camı değiştir” dedi. Erteledi sınavı… O değil de bir başkası gelse şimdi sürüş sınavını da atlatmıştık…

    • Yeni eve taşındık internet paketi aldık bugüm Spectrum. Kendiniz kurabilir misiniz dediler. Elbette dedik. Geldik eve, kurduk, herşey nolmal. Aktivasyon için bi numarayı aradık. Bekle bekle internet hat sinyali gelmiyor… Hatta sorun var yarın teknik servis gelsin bi baksın dediler….

    İşte böyle…. Türkiye’ye dönmemek için kendimizi zor tutuyoruz….
    Siz de ilk geldiğinizde benzer sorunlar yaşadınız mı yoksa kendimizi çok özel mi hissetmeliyiz? Ne dersiniz?

    EK: Üstteki yazıyı yazdıktan iki gün sonra....
    Filmin devamında bugün yaşananları da aktarıp seriyi tamamlıyorum:

    • Sabahtan internet bağlantı sorunu için teknik servis gelecek diye evde bekledim, okula ya da district office'e gidemedim. Ama defalarca aradım okulu, açan olmadı.

    • Sonra teknik servis geldi. Adam başladı işe, kontrol yaptı, bazı kablo bağlantı parçalarını değiştirdi, aşağı inip kutuya baktı vs... Bi 15-20 dk kadar çalıştı... sonra telefonuna bir mesaj geldi, ona bakım "hayret noluyo ki acaba" falan dedi. o sırada benim tel çaldı. İşiniz iptal edildi size Roger isminde başka servis elemanı göndercez dedi ve kapattı otomatik bir ses. Adam kalktı ortalığı olduğu gibi bıraktı, alet edevatını topladı gitti. Haydaaa, nereye dedim. Beni başka göreve atadılar dedi, gitti... Başladık beklemeye yine... Aradım, böyle böyle oldu, bir açıklama yapın dedim. tamam local servis sağlayıcı sizi arayacak dedi kapattı. Arayan soran olmadı. 20 dk sonra Roger geldi. Olaydan habersiz adamcağız. Sağolsun sorunu çözdü ve gitti.

    • Sonra aldım Atlas'ı Pre-K Enrollment office'e gittim. Bi baktım alayı orda görevlilerin. Sabahtan beri arıyorum neden açmıyorsunuz dedim. Çok yoğunuz sorry dediler. Siz yoğunsunuz da bu çocuk 1 hafta dır okula gidemiyor, biraz da bizim işe yoğunlaşın dedim. Üzgün ve kızgın olduğumuzu görünce biraz işe koyuldular. Daha önceden verdiğim, doğum sonrası hastaneden aldığımız Doğum Raporu'nu gösterdiler. Burda ne yazıyor dediler. Okudum ben de hızlıca translate edip. Ha tamam, o zaman dediler. Biz evraklarınızı gönderdik onay bekliyoruz, biz onay veremiyoruz dediler. Bir arayıp soralım dedi koordinatör... Aradı... Tamam yarın okula başlasın dediler... Bir haftadır boşu boşuna karın ağrısı yaşattılar bize sizin anlayacağınız...

    keywords: abd'de yasadigimiz talihsizlikler ve zorlu bir baslangic

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: DV2022 Mülakat Deneyimleri

    Merhabalar, tebrik eden ve destek olan herkese çok teşekkür ederim. Bu süreçte beni hiç yalnız hissettirmediniz. Özellikle grup yöneticilerinin hakkını ödeyemem. Olumlu sonuçlanan mülakatım en başından itibaren onların sayesindedir. Ne zaman bir konuda tıkansam, ikilemde kalsam önce forumun ve telegramın arama kısmandan daha önce yazılan bilgilerden arama yaptım cevap bulamamam durumunda gruptan sordum ve hiç bir zaman cevapsız bırakılmadım. Umarım herkes bu yolu izliyordur gruptan soru sorarken. Bildiğiniz gibi dün akşam da mülakat teyit belgesi çıktısı almayı unuttuğumu yazmıştım. Saat 07:30 da konsolosluğun yakınlarında Er-sel kırtasiyeden bu çıktıyı aldım. Biraz oyalanıp 08:45’te olan randevum için 08:30’da konsolosluğun önündeydim. Güvenlik pasaportumu isteyip elindeki listeden ismimi kontrol etti ve mailini aldığım corona formunun aynısını orada da doldurmamı istedi. Yanıma cüzdan, telefon, saat , kemer vs. hiç birşey almadım arabanın anahtarıyla beraber arkadaşıma bıraktım. Direk x-ray cihazına belgelerimi ve ceketimi bırakıp geçtim . Üzerimi aradı ve güvenlikten çıktım. İçeri girdiğimde kapının önündeki masada bir hanımefendi pasaportumu istedi, üzerine bir kaç bilgim bulunan bi etiket yapıştırdı ve sıra numaramı verdi. İçeride 6-7 kişi kadar vardı bekleyen. 5 dakika olmadan numaram yandı ve arkadaki gişelerde evraklarımı teslim ettim. 1. Ilk olarak pasaportumu istedi ve başvurumu güncel olan verdiğim pasaportumla mı yaptığımı sordu. Evet ama eski tarihi geçen amerikan vizesi olan pasaportumunda yanımda olduğunu söyledim. Mülakatta istenebileceğini söyledi. 2. Nüfus kayıt belgesi ve adli sicil kaydı istedi. İsim değişilikliği yaptığımı, mahkeme kayıtlarının ve tercümesinin yanıma olduğunu söyledim. Nüfus kayıt belgesinde isim değişikliğinin yazdığının ve bunun yeterli olduğunu söyledi 3. Maddi durumumu nasıl kanıtlayacağımı sordu, 2 banka çalışanı tarafından imzalı hesap dökümü , çalışanların imza sirkülerini ve sponsorluk belgelerini verdim. (Hesabımda 10K $ bulunuyor) 4.Lise veya Üniversite diploması ve fotokopisi . 5. Sağlık belgesi 6. 2 adet fotoğrafımı istedi. Hepsini verdim ve ds260 formundaki greencardın gideceği adresi değiştirmek istediğimi söyledim ve adresi önceden yazdığım bir kağıtta verdim. Mülakatı İngilizce yapailir misin diye sordu, yapabileceğimi söyledim. Tekrar bekleme alanına gönderdi ve 5 dakika kadar sonra ödeme için çağrıldım. 330$ ödeme için 400$ ödeyip para üstünü aldım. Tekrar numaramın yanmasını beklemeye başladım. 6-7 dakika bekledikten sonra mülakat için tekrar numaram yandı. Meşhur hanımefendi önce merhabalaştık sonra yemin ettirdi ve parmak izimi aldı. Soruları sormaya başladı 1. Nereye gitmeyi planlıyorsun? - New Jersey cevabını verdim, 2. Neden NJ? - yakınlarımın orada olduğunu onlarla kalacağımı ve çalışacağımı söyledim. 3. Daha önce tr dışında bir ülkede bulundun mu? - 4-5 ay kadar Amerikada bulundum 5. US vizenin iptal olduğunun belirtmişsin ds260’da nedeni nedir? – Amerikada kayıtlı olduğum okulu bıraktığım için eğitim vizemin iptal olduğunu söyledim, US vizesi basılı olan eski pasaportumu istedi. İsim değişikiliği yaptığımı belirttim. Nüfüs kayıt belgesini gösterip Türkçe bilmediğini, isim değişikiliğinin nerede yazdığını sordu, hangi satır olduğunu gösterdim. Bir süre bilgisayarda birşeyler yazdı. Arkaya gidip geldi, belgerimi bir araya toplayı üzerindeki bi sayfaya kısa bişeyler yazıp bana hızlıca congratulations! Pasaportun 1 ila 2 hafta arasında eline ulaşır dedi. Teşekkür ettim. Talihli gruplarında ve forumlarda herkesin süreçlerinin ne zaman tam olarak başlayacağını ve ne hızda devam edeceğini merak ettiğini, herkesin benden bunun cevabını beklediğini söyledi. Biraz tersler bir tavırlar bu bilgiyi sana veremem dedi direk mikrafonu ve sesi kapattı.

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: ABD'ye Yeni Taşınmış Göçmenlerin İlk Aylardaki Deneyimleri

    | sezon - 1 | bölüm - 6 |

    Abd'de ingilizce bilmenin önemi ve faydaları çoktur, bu konuda tartışmaya gerek yok burada yaşamanın ve topluma dahil olmanın birincil koşulu dildir. İletişim kurmadan ihtiyaçlarınızı karşılamakta zorluklar yaşarsınız. Bilmeyen birinin acil bir durumla karşılaşması ve durumu dil bilmeden halletmesi gerektiğinde ne yapması gerektiğini iyi bilmeli yada önceden olası başına gelebilecek sorunlara çözüm üretebilme planları yapmış bir fikre sahip olmalı. Yada çözüm için telefon rehberinizde problem çözecek size yardımcı olabilecek insanlar kesinlikle olmalı. Ama rahat olun.. kasmaya gerek yok. Herşeyin bir şekilde çözümü bulunur. Nasıl olsa hepimizin ortak noktası greencard ve şanslı olmamız. Şanslıyız, her zaman yolumuzu buluruz.

    Haftada 2 gün bir kilisede ingilizce kursuna gidiyorum. Ders 1 saat sürüyor, dersi veren yaşlı bir kadın. İngilizce öğretmeni değil sadece kiliseye gönüllü gelip 1 saat ders veriyor. Hiç anlamıyoruz ama kendi adıma konuşmam gerekirse bazı kelimeleri kulaktan seçmeye başladım. Bir ara saymaya çalıştım yanılmıyorsam yaşlı kadının 1 saatlik konuşmasından ortalama 15 kelimeyi algıladığıma kendimce emin oldum. Kelimeyi algıladım anlamınıda bir şekilde öğrenirim, sorun değil.

    Bir iş çıkışı saati, kursa gitmek için eve geçtim, hazırlandım. Arabaya bindim torpido bölümüne 4$ dolarlık Axe deodorant almıştım. Toplum içine gittiğim zamanlar oraya varmadan bir iki spreylik sıkıyorum, fena değil kokusu iyidir. Yola çıktım otobana girdim biraz trafik var iş çıkışı trafik yoğunluğu olur. Araçlar yavaş ilerliyor. Trafikte biraz medeniyimdir yol isteyen herkese yol veriyorum demek isterdim ama herkes trafikte medeni davranıyor bende onlardan biriyim işte. Hava karanlık 6:30 civarı sağ arkamdan sinyal veren bir araç yol isteyerek önüme geçmek istedi aynı medeni kimliğimi kullanıp yol verdim. Tam önüme geldi baktım araç üstünde POLICE yazıyor. Poliste arada yol veriyor başkalarına. Ben onun arkasından bi 5 dakika falan ilerledik. Otobanda ayrılan bir yola girmem gerekiyor oraya yöneldim polisten az uzaklaştım. Kendi yoluma girmeye başladım çok az bir yanık kokusu aldım. Farları inceledim az bi duman çıktığını farkkettim ardından arabamdan normal olmayan bir sallanmaya başladı. Bunların tamamı 20 saniyeyi geçmedi hemen kenara çektim. İki yolun birleştiği noktada şeritler arası üçgen boşluk var oraya çektim dörtlüyü yaktım, durdum araba baya sallanmaya başladı. Motoru kapattım, indim küçük el fenerini aldım kaportayi açtım. İnceledim fan yamuk duruyordu su pompası motordan gevşemiş motor duvarını biraz sürtünme olmuş. Su pompası daha fazla sürtünme yaparsa motoru yakar ve araç çöp olabilir. En iyisi çalıştırmadan soruna çözüm üretmek gerektiğine karar verdim. Hava biraz soğuktu arabaya geçtim plan yapmaya başladım. Bulunğum nokta çok karmaşık duruyor. Çekici çağırsam yolu tarif edemem. Konum atmak yeterli değil çünkü  tam olduğum konum altlı üstlü köprüler, alt geçitler falan baya karmaşık yollar. Az düşündüm hafif aç olduğum için en iyisi bir şeyler yiyim dedim ayıptır söylemesi hemen yan koltukta şam fıstığı paketi duruyordu aldım onu yiyip planı yapayım dedim. şam fıstığı aldım yemeye başladım. Yemenin etkisi olabilir bir fikir verdi, Google mapten girip sokak görünümünü açtım. Bulunduğum noktadan geriye gidip gittiğim yolun bana doğru gelecek şekilde yol tabelalarını ve etrafta olan binaların ekran görüntülerini hazırladım. Artık yol tarifi için hazırdım. Bulunduğum konuma göre arabayı nereye çeksem diye mapi açtım iş yeri 20 dakika, Kadir abinin @semavi iş yerine çeksem 40 dakika. Bu durumda bir hesap yaptım. Kadir abiye götürsem ordan dönmem ubere 40$ sabah işe gitmek için 30$ tekrar eve 30$, Kadir abiye arabayı almaya gitmek için yine 40$ bu plan toplam 140$ yaptı. İş yerine gitsem orada oto tamir yeri var airbnb yakın yerde bir gece kalsam 25$ ikinci plan bütçeye yararlı gelecek. Tamam o zaman iş yerinden Hakan abiyi arayayım. Aradım durumu anlattım sağolsun bekle çekici bilen biri var onu ararım. Bekledim, önceden kimsenin değerli zamanını almamak için map konusunu çözdüm Hakan abiye görselleri attım Hakan abi cekiciye benim konumu ve görselleri attı. 10 dakikada gelir dedi sağolsun hemen halletti. Ayıptır söylemesi bu süreçte şam fıstığı tüketimim biraz susamama neden oldu biraz meyve suyu içesim geldi, arabada var 1 litrelik meyve suyunu diktim etrafta cafcaflı ışıklar belirdi. Soluma baktım polis aha dedim gelde bunlara durumu anlat. İnmeden bana baktılar kaporta açık ve dörtlüyü açtığım için durumu anladılar. El selamı verdiler benimde elimde meyve suyu bende o şekilde selam verdim, yavaşça geçip gittiler. Ardından benim çekici geldi önüme geçti, indim o da bana doğru geldi bir şeyler dedi ben sadece 'Hard' kelimesini algıladım kendi içimde bu kelimeyi başka yerde anımsar gibi oldum. Sonra 'zor' anlamı olabilir beni zor bulmuş diye düşündüm. Arabayı hemen bindirdi. Bende bindim adresi sordu açtım iş yerini gösterdim fiyatı sordum. 200$ dedi hiç Kadir abinin adresini göstermeye gerek yok diye düşündüm sadece 20 dakika için 200$ dedi. Ama önemli değil arabam sağolsun. Canımın içi arabam beni gitmem gereken yere götüremediği için bana karşı mahcup gibi görünüyor. Seni yaşatmak için 200$'ın lafı bile olmaz. Hemen hesaptan çekiciye attım. Başladık konuşmaya bir şeyler konuşuyorduk hemde ingilizce o soruyor ben basit kelimelerle kendimi ifade ediyorum. Çekici Filistinli çıktı ışık mışık yok düz gidiyor. Kırmızı ışıktan geçerken 'no problem all green light' deyip geçiyordu. Neyse gittik arabayı bıraktık. Kendime yakın bir yerde oda ayarladım 26$ gitmek için 6$ uberi çağırdım.

    Sabah işe geldim. Oto tamir yan tarafta gittim Serhat ve Zahit onlara durumu anlattım anahtarı istediler sen git biz durumuna bakar haber veririz dedi. Sağolsunlar hemenden bakmışlar. Ardından oraya uğradım çalışanlardan meksikali bir tamirci beni gördü arabamı ona vermişler sorunu çözsün diye. Parçalanmış su motorunu sipariş etmiş motorun hasar yerlerini gösterdi arada bro bro deyip duruyor. Hakan abi orda iyiki zorlamamişsın yoksa motoru dağıtırmış pompa içeriye sağlı sollu motor duvarlarını baya sıyırmış. Yerlerde bir sürü parça sökmüş yeni pompayi bana gösterdi. Takildiktan sonraki halini düşündüm herşeyi eski ama parlak yeni bir parça arabama farklı bir enerji verecektir dedim. Akşama doğru tamamlarız dedi oradan ayrıldık.

    Bir şekilde sorun çözülür. Zor yada kolay herşeyi yaşamak bir olasıdır. Başınıza gelince panik yapmayın. Durumu kurtarmaya ve doğru kararlar vermeye çalışın. Basit bir şey olabilir diye sorunları görmezden gelmeyin. Çözüm üretin hasar farkettiginizde aracınızı zorlamayın. Ha bu arada burada çalışıp kazandığınızda bu giderler sizi zorlamaz rahat olun. Arabam hasar aldı maddi olarak giderim oldu ama o süreçte biraz ingilizce pratik yapma durumum oldu. Yaşıyoruz, tren bir şekilde rayına giriyor..

    Houston'a gelecek olan varsa haber etsin basit bir şekilde yardımcı olmaya çalışırım. Örneğin müsait zamanda olursam havalanından alıp gideceğiniz yere bırakmak gibi basit şeylerde çekinmeyin. Rahat olun.. bizde burada bir şekilde başlangıçta yardım aldık, şimdi sıra bize geldi. Tecrübe oldukça yazmaya devam ederim. Paylaştığım iletileri okuyup yorum yapan herkese teşekkürler, Abd'de görüşmek dileğiyle..

    önceki bölüme dön yada 7. bölüme geç>

    posted in Amerika Birleşik Devletleri'nde Yaşam
  • RE: DV2023 Mülakat Deneyimleri

    @Emre-Kurtulmuş

    Herkese merhabalar, daha önce Unganlardaki sağlık deneyimimizi paylaşmıştım şimdide mülakat günü ve önceki günü aktaracağım sizlere birde kazandıktan sonra başımızdan geçenleri ufaktan anlatacağım.
    Sonuçlar açıklandığında kazandığımızı öğrenince hali hazırda Ağustos ayı için bulunan J1 mülakatımızı iptal ettik ve tamamiyle DV üzerine yoğunlaştık. Ankaranın kötü gidişatı ve DV22 sürecinde gördüklerimiz ve edindiğimiz bir hayli bilgi oldu. Ve başından beri özellikle Uğur beyin her seferinde bahsettiği Ankaraya güvenmeyin lafını dikkate almıştık ve eylül sonuna doğru Barbados ve Bosnaya dosya taşıma için iletişime geçtim ve iki ülkede şu anda oturumsuz almayacaklarını söylemişti. Biraz bekleyelim diye düşündük DV23 resmi olarak yeni başlamıştı ülkeler hemen dışarıdan vatandaş kabul etmemesi normal diye değerlendirdik. Fakat Ankara DV23 içinde hiç çizgisini bozmadan az mülakatlarla başlayınca tekrardan alternatif yaratmayı düşündük ve Bosna için iş başvurularına başladık ve çalışma iznimiz için işlemlerimize başladık e 2-3 ayı bulabildiğini öğrendik bu sürecin. Bu esnada Ankara az sayıda mülakat dağıtıyor, bülten düşük hızda ilerliyor hatta sabit kalıyordu ve bizim dosyamız henüz işlenmemişti. Bülten henüz 15K seviyesine çıkmamışken biz 4. Tip maile döndük ve AV sırasına girmiş olduk bu bizi Ankaradan mülakat alma noktasında ümitlendirdi. Verilen mülakatları forum ve excell sayesinde takip ederek Ogün beyinde incelemeleri ve takibi sonucunda artık AV sırasına nasıl girilmiş kim ne zaman AV listesine girdi gibi konularda biraz daha somut verilere ulaştık. bu süreçte bosnadaki işlemlerimiz henüz tamamlanmamıştı ama artık Ocak ayı gelmişti bülteni ve mülakatları bekliyorduk ve tahminime göre verilecek 30-35 sayılık bir mülakat bize Ankarada girmemizi sağlardı ama Ankaraya güvenimiz o kadar az ki bu mülakat sayısına bile ulaşamayabilirler diye endişe ediyorduk bir yanda Ocak ayındaki dağıtımlar yapılmadan umarım Bosnadaki işlemlerimiz tamamlanmaz diye ümit ettik. Ve beklediğim o güzel haberi salı günü aldık mülakatımız 24 Marta verilmişti, sürecin başından beri ilk defa o gün mülakat alacağımıza inandığım için sabahtan akşam için kutlama hazırlıkları bile yapmıştım.
    Artık geçelim işlemlerin süreci için olan deneyimlerimize sağlık muayene bölümünü daha önce anlatmıştım onun için perşembe gününden aktarmaya başlıyorum deneyimimi.

    Mülakattan bir gün önce perşembe günü öncelikle Unganlara gidip sağlık raporumuzu aldık ve otele geçmeden önce Kuğulu Parkın hemen yakınında Stüdyo Pizzada bir şeyler yedik. Çok lezzetli ürünleri var kesinlikle tavsiye ederim. Perşembe gecesi konsolosluğa yakınlığı ve fiyatının çevreye oranla uygun oluşu nedeniyle Bayındır Otelden rezervasyon yapmıştık. Forumdan aynı gün bizle mülakatı olan Yunusun sayesinde bu oteli keşfetmiştik. Otele 2 kişi için 960TL ücret ödedik çevredeki oteller genelde 1300 ve üzeri fiyatlıydı. Uygun olmasına rağmen oldukça temiz ve güzel bir oteldi tavsiye edebilirim. Perşembe akşamı otelin kafesinde Yunusla oturup biraz sohbet edip tanışmış olduk, cuma günü içinde diğer mülakatı olan arkadaşlarla mülakat öncesi ve sonrası konsolosluğun karşısındaki Starbucksda oturup tanışmayı planladık.

    24 Mart Konsolosluk Deneyimi

    Mülakatımız 9:45 olmasına rağmen konsolosluk önünde diğer arkadaşlarımızlada buluşacağımız için sabah 8de eşim, ben ve Yunusla birlikte taksiye atlayıp konsolosluğa gittik. Orada Uğur, Selim abi ve ailesi, Ömer abi ve ailesi ile tanıştık. Ömer abiye ayrıca teşekkür etmek istiyorum kendi görüşmesi bizlerden önce olmasına rağmen eşyalarımızı aracında bırakabileceğimizi ve o erken çıkacak olmasına rağmen bizi bekleyeceğini söyledi ve bu sayede emanetçi aramamız gerekmedi her ne kadar ufak bir şey gibi görünsede o anlık streste emanetçiyi düşünmek büyük bir dert olabiliyor tekrar teşekkür ederiz Ömer abi. 9:30a doğru konsolosluğun önünde biz,Uğur,Yunus, Selim abi ve ailesi sıraya girdik. Sıra biraz uzundu ama hızlı ilerledi. Öncelikle sıradan beşerli olarak pasaportlarımızı alıp randevumuzu kontrol ettiler. Bu arada eşim ilk başvuruyu evlenmeden önceki soyadıyla yapmıştı o zaman henüz evli değildik düğün tarihimizi bekliyorduk. O yüzden bu kontrol esnasında diğer 4 kişinin pasaportlarını hemen vermelerine rağmen bizi biraz beklettiler ve başvuru yaptığımız pasaportuda istediler sonra sorun yaşamadan xray ve güvenlik kontrolüne yöneldik. Buradan üstümüzde sadece cüzdan olduğu için sorun yaşamadan geçtik. İlerideki kapıdan içeri girmemizi istediler ve içeri girince soldaki görevli bizi çağırıp pasaportlarımızı istedi teslim ettikten sonra arkasına bir barkod yapıştırıp 18 numaralı bankodan ödememizi yapmamızı istedi. Burada iki kişi için 660$ ödeme yapıp sıra numaramızı aldık 70 numaraydı. Ardından evrak teslimi için ilgili bankoda numaramız yanınca oraya yöneldik burada görevli pasaportları aldıktan sonra hızlı bir şekilde istediği evrakları saymaya başladı istediklerinin hepsini tek tek verdikten sonra evliliğiniz için kanıtımız var mı diye sordu ve yanımızda getirdiğimiz kanıt belgelerini ilettik. Kanıt olarak biz düğündeki aile fotoğraflarımızı, DV kazandığımızı öğrenmeden 1.5yıl önce evlilik teklifi esnasında çekildiğimiz fotoğrafları ve DV kazanmadan 4-5 ay önce düğün salonlarıyla imzaladığımız sözleşmeleri götürmüştük. Banka kayıtlarımızla birlikte tapu ve arabanın ruhsat fotokopilerini sunduk, orjinallerini gerek duyarsa mülakat esnasında sizden isterler diye belirtti ve orjinallerini almadı bizden.Evrak teslimini tamamlamış bir şekilde bankodan ayrıldık, 1-2 dakika sonra aynı bankoda numaramız tekrar yandı ve adres değişikliğini sormayı unuttuğunu Greencardların gideceği adresi belirtmemizi istedi ve bizde unuttuğumuz adres kağıdını hemen sunmuş olduk. Mülakatı türkçe olarak istemiştik heyecandan yanlış yapmamak için bunun için biraz beklememiz uzun sürdü diye düşünüyorum. 10 ve 11 numaralı bankoları IV için ayırmışlardı, zaman kavramınız içerde olmadığı için tahmini bi 30 dakika kadar bekledik diye düşünüyorum. Daha sonra 11 numaralı bankoda numaramız yandı ve heyecanla eşimle birlikte bankoya geçtik. Görevli merhaba diyip bizi karşıladı fakat türkçesinin iyi olmadığını ingilizce mülakat yapabilir miyiz diye sordu, eşimde heyecandan dolayı tedirginim ondan türkçe istemiştim diyince bir deneyelim ingilizce diyerek mülakatımız başladı. Öncelikle sağ ellerimizi kaldırıp yemin ettirdi, ardından önce eşim sonra benim parmak izlerimi aldı. Biz gittiğimizde hali hazırda belgelerimizi ayırmış gibiydi tutması gerekenleri ve bize geri vereceklerini ayrı bir şekilde gruplamıştı.Bu esnada bir yandan tutacağı evrakları kaşelemeye başladı. Bir yandanda bize soruları yöneltmeye başladı. Sorduğu soruları sırasıyla hatırlamasamda karışık bir şekilde yazayım.
    (K : konsolos, E: eşim)

    K: Şu an nerede yaşıyorsunuz?
    E: İstanbul
    K: Daha önce yurtdışında 1 yıldan fazla bulundunuz mu?
    E: ikimizinde KKTCde üniversite okuduk, eşim 1 sene Amerikada bulundu daha önce.
    K: Yakın zamanda evlenmişsiniz ne zamandı?
    E: 4 haziran
    K: Kazandığınızı öğrendikten sonra evlenmişsiniz ne zaman tanıştınız?
    E: 2014de üniversitede tanıştık
    K: Evlenmek için uzun süre beklemişsiniz 😄
    K: Nereye gitmeyi planliyorsunuz?
    E: San Francisco
    K: Neden San Francisco?
    E: Eşim daha önce orada yaşadı ve arkadaşları olduğu için
    K: Ne iş yapıyorsunuz?
    E: ikimizde aşçıyız
    K: Ne kadar güzel hangi mutfağı tercih ediyorsunuz
    E: Ağırlıklı olarak Fransız mutfağı
    K: tebrikler vizenizi onaylıyorum, 1 hafta içinde PTTden teslim alabilirsiniz
    E: Teşekkürler

    Mülakatın ardından sevinçle bankodan ayrıldık Yunus ve Uğura şans diledik. Selim abide ailesiyle birlikte onay haberini bizle aynı anda aldı birlikte kapının önüne çıkıp gözyaşı eşliğinde sevindik. Ardından çıkışa yönelip Starbucksa Ömer abilerin yanına gittik onlarda onay almıştı ve bütün arkadaşların mülakatının bitmesini beklerken hep birlikte sevincimizi paylaşıp güzel bir sohbet ettik.
    Mülakat günü bu güzel keyifli ortam içinde hepinize teşekkür ederim.

    Bu sürecin en başından beri defalarca sorulan aynı sorular olmasına rağmen aynı özveriyle cevap veren ve hiç bir karşılık beklemeyen başta @gucarslan Uğur beye, DV22 admin ekibine (Ezgi hanım,Duygu hanım,Noyan bey, Berke bey, İbrahim bey, Tuna bey).DV23 admin ekibine (@Erkan-Gürsoy abi, @achillesoag , @cerkezkizi09 , Ahmet bey, Tuğba hanım), ve diğer talihli arkadaşlarımızada teşekkür ederim.

    Uzunca bir yazı oldu sabredip okuyanlar için şimdiden teşekkür ederim.Önümüzdeki haftalarda Göçmen Vize ile ABDye ilk giriş başlığında görüşmek üzere 👋

    posted in Greencard Lotosu (Diversity Visa) Süreci
  • RE: Amerika'da Günlük Yaşamdaki Farklılıklar

    O halde aklima gelen farkliliklari yazayim, ara sirada guncellerim;
    (Kendi deneyimlerimdir. Bolgeden bolgeye, kisiden kisiye degisiklik gostermesi kuvvetle muhtemel)

    • Trafikte kirmizi isik yanarken eger saga donecekseniz, "Kirmizida saga donmeyin" tabelasi yoksa (genellikle olmuyor), trafigi kontrol edip saga donup yola devam edebilirsiniz

    • Meyve sebzeleri tane ile almak gayet yaygin

    • Restoranda kalan yemeginizi bir paket isteyip yaninizda goturmek son derece normal

    • Alisverislerde gordugunuz tum fiyatlar vergi haric fiyatlardir. Kaldiginiz eyalet ve hatta bolgeye gore vergilendirme kasada odeme esnasinda eklenir

    • Yolda yururken veya herhangi bir yerde size sorulan "Nasilsiniz" sorusu aslinda bizde kullanilan hal hatir sorma sorusu degildir. Bir nevi "Merhaba - Hi" demenin baska bir versiyonudur. Insanlar genellikle "Hi' veya "Hello" demezler Amerikada, onun yerine "How are you" veya "How're you doing?" tarzi selamlasirlar

    • Sevimli bir cocuk gordugunuzde yaklasip sevmek cok yanlis anlasilabilir

    • Restoranlarda gazli icecekler icin sadece bos bardagi alirken bir defa odeme yaparsiniz. Ne ictiginiz veya kac defa doldurdugunuzun o restoranda oldugunuz surece onemi yok

    • Amerikada nakit kagit paraya dokunmadan banka veya kredi karti ile sanirim tum hayatinizi yasayabilirsiniz. Ben son 6 ay kagit para nedir unuttum

    • Hersey daha buyuk, daha genis. Yemekler, evler, arabalar, park yerleri, yollar, otel odalari vs vs. Turkiyede genis dedigim araba ve evler su an gozume minyatur geliyor

    • 20 dolar cok buyuk bir para. Turkiyede aman deyip savurdugunuz miktarlarin dolar karsiliklari burada cok degerli insanlarin gozunde. Sahsen benim icin Turkiye'de 20-50 - 100 tl cok para degil gibi gelirken burada 10 dolar cok buyuk bir para gibi geliyor, hemde amerika sartlarina gore. Tam anlatabildim mi bilmiyorum fakat insanlar burada kurusu kurusuna hesap yapiyorlar.

    • Aileler isyerleri gibi butce yapiyorlar ve butceye gore harcama yapiyorlar.

    • Gelir vergisini siz yonetiyorsunuz. Geri para alabilir veya odeme yapabilirsiniz senenin belli doneminde. Belli sartlar saglandiginda cocuk icin $3000 civari (artık $2000 oldu 2022) geri odeme aliyorsunuz. Daha bir cok geri odeme alabileceginiz sartlar mevcut

    • 3 konuyu kimse konusmaz; para, inanc ve siyaset. (Maalesef Turkiyemizdeki konusulan tek konular bunlar)

    • Genellikle maaslar haftalik veya 2 haftalik yatiyor. Aylik alan belki vardir ama ben hic duymadim

    posted in Kültür ve Hobi
Forum kurallarına uymayan veya forum düzenine aykırı davranan üyeler uyarılmadan forumdan çıkarılabilirler. Özellikle gereksiz yeni başlık oluşturacakların dikkatine!

106
Online

40.1k
Users

4.3k
Topics

420.1k
Posts


| | | |

Powered by NodeBB | Copyright © 2023 Yesilkart Forum